Mevlana'nın üvey kızı Kimya Hatun...

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Mevlana'nın üvey kızı Kimya Hatun...

    , ,


    Bugün Haber 7 Kitap Dünyası olarak size önereceğimiz eser; Kimya Hatun'un hayatından ilham alarak yazılmış ve kadın-erkek ilişkilerine dair 'kadınsı' sorgulamalar içeren ödüllü bir roman.

    Roman, maneviyat ikliminin göbeğindeki haremde yaşayan Kimya Hatun'un öyküsü çerçevesinde günümüz İran kadınlarının ruh hali ve özgürlük sorgulamalarının sancılarını da yansıtıyor... Yazar Saide Kuds, beşeri ve ilahi aşkın hazzıyla manevi alemin sırlarını çözmeye çalışan düşünce dünyasının dev isimleri arasında yaşayan Kimya Hatun'un öyküsü ile günümüz İran kadınlarının ruh haline ışık tutuyor..

    Mevlana'nın özel hayatının yanı sıra düşünce dünyasındaki değişime yakından tanıklık eden Kimya Hatun, İrfan ve tasavvuf dünyasının iki dev isim Mevlana ile Şems'in arasındaki rabıtayı yakından tetkik etme şansına sahipti.

    Mevlana Celaleddin-i Rumi ile evlenen Kerra Hatun'un kızı olan Kimya, henüz çocuk yaşta girdiği Mevlana'nın hareminde büyür ve onun oğullarından Alaaddin'e duyduğu özel sevgiye rağmen, Şems-i Tebriz'i evlenmeye mecbur kalır...

    Yaşanan aşk macerası, gerek Şems gerekse Kimya'nın manevi aleme bakışını derinden etkiler...

    Bugün dünyanın rahmetle andığı ünlü mutasavvıflardan Mevlana'nın Şems'e olan sevgisinin haremindeki ailesini ve Konyalıları nasıl huzursuz ettiği, her iki alimin yaşadığı günlerde nelerle mücadele etmek zorunda kaldıkları ise romanın başka bir yönü.

    Saide Kuds tarafından kaleme alınan roman, yayınlandığı tarihte İran'da büyük ilgi gördü ve ülkenin en prestijli ödülleri arasında yer alan 2006 Parwin Etasami ödülüne layık bulundu...

    Roman, Sonsuz Kitap tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. Tercüme Veysel Başçı imzası taşıyor. Ancak Farsça gibi estetiği tartışılmaz bir dilde yazılmış üstelik İran'da ödüle layık görülmüş romanın Türkçesi malesef eserin şanına yakışmamış. Yalnızca tercüme değil, editöryal manada da romana kötü not verdiğimizi belirtmekte yarar var...

    Örneğin, "Hatırlıyorum da eski günlerin aksine artık kendisi için iyi bir öğrenci olduğum Şemsettin'in Lala'sı bana bakıyor ve "Bu şeyh, çağın tüm ilimlerini bilen bir dehadır. Yıllar boyu Şam ve Halep'te ilim öğrendi ve şu anda evinde ve medresesinde Konya'nın en muteber kütüphanesi mevcuttur" tarzı cümleler Farsça'nın şiirimsi anlatımının dilimize aksettirilemediğinin en somut göstergesi.

    "Ne kadar da cik cik ötüyorlardı! Gagaları ise bayağı sivriydi ama tüm o zayıflıklarına rağmen insanın elini didikleyecek kadar cesurdular" gibi anlatım katliamları görmezden gelinemiyor..

    Türkçe'de artık çoğunluğun kanıksar hale geldiği, gereksiz "bir", ise", "ve" kullanma hastalığı da eserde üst düzeyde kendini gösteriyor..

    Önemli tarihi şahsiyetleri ve yaşanmış tarihi vakayı kendisine arka plan seçen bir romanda, "Annem aslen Alehga Rumlarından olan Akdeşan Türklerinin reisinin kızıydı. Rum geleneğine has birtakım kültürel öğeleri vesvese yoluyla da olsa korumuşlardı" gibi garip bir secerenin hiç bir izah ve dipnota gerek görülmeksizin kullanımı da cabası...

    Ama bu kusurlara rağmen, özellikle manevi iklimin kendine has sorunlarını merak edenlerin ve kadın dünyasıyla yatkından ilgilenenlerin okumasında büyük yarar olan bir eser....

    Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden satış şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz...

İşlem Yapılıyor
X