Ankara-06

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    Ankara-06

    GENEL BİLGİLER
    Yüzölçümü: 30.715 km²
    Nüfus: 4.466.756 (2007)
    İl Trafik No: 06
    Genel Coğrafya ve Yeryüzü Şekilleri: 26.897 km2 lik bir alana sahip olan Ankara, 39o57'N enlemi ile 32o53'E boylamları arasında yer almaktadır. Ortalama olarak deniz seviyesinden yüksekliği 890 metredir.
    Doğusunda Kırıkkale ve Kırşehir, kuzeyinde Çankırı ve Bolu, kuzeybatısında Bolu, batısında Eskişehir, güneyinde Konya ve Aksaray illeri bulunmaktadır.
    Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür. İlin kuzey sınırının Kuzey Anadolu sıra dağlarının kolları olan dağlar, Orta Anadolu düzlüklerinin devamı olan ovalar çizer. Güney kısmında Tuz Gölü çanağı, Kepez Ovaları ve Hacıbekirözü gibi düzlükler bulunur. Bu düzlükler arasında volkanik Karadağ ile Karasimir Dağı, Paşa Dağı ve Teke Dağı yükselir.
    Orta kesimlerden kuzeye doğru yaklaştıkça Haymana, Bala hattının kuzeyinde Kuzey Anadolu sıra dağları ile irtibatları bulunan dağ sıraları belirir. Bunların arasında İdris ve Elmadağları yükselir. Güney Batı Kuzey-Doğu doğrultusunda Güre, Elma, İdris, Karyağdı-Mire-Aydos-Çile, Ayaş ve Hıdır dağ sıraları arasında çöküntü alanları ve kıvrılmalarından dolayı Balaban, Mogan Gölü, Çubuk, Mürted ve Babayakup Ovaları meydana gelmiştir. Ankara Ovası doğu-batı yönünde uzanmıştır. Sakarya ve Kızılırmak nehir kolları arasında çukurlarda münferit olarak yüksek sıradağları görmek mümkündür.
    Kuzeyde, Çubuk ve Kızılcahamam ilçelerinde yer yer sarp görünüşlü Yıldırım, Işık ve Yakut dağları, Batıda Ayaş, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerinin kuzey sınırları Karakiriş, Kartal ve Manastır dağları ile çevrilmiştir. Güney bölgedeki dağlar tatı meyilli, yuvarlak sırtlı ve üzerleri düzdür. Bu alanda yükseklikler 1050-1500 m. arasındadır.
    İl sınırları içinde Mogan, Eymir, Karagöl, Kurumcu ve Samsun gölleri bulunur. Bölgede yer yer volkanik arazilere rastlanır. Bu kütle üzerinde 2378 m. yüksekliğindeki Köroğlu Dağı ile Mahya Tepesi (2006 m.) yükselir. İlin güneydoğusunda Hüseyingazi dağı kültesi bulunur.
    İlin arasizisini Sakarya ve Kızılırmak nehirleri ile Çubuk Çayı, İncesu ve Ova Çayları sular.
    İklimi : İlin geniş arazisinde yer yer iklim farklılıkları görülür. Güneyde, İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise, Karadenz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir. kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer. En sıcak ay Temmuz-Ağustos, en soğuk ay ise Ocak ayıdır.
    Bölgeye düşen yağış miktarları kuzey ve güney kesimlerde farklılık gösterir. Kuzeyde Kızılcahamam ve Çubuk, Karadeniz yağış rejimi özelliğini; güney ise İç Anadolu karakterini taşır. Bölgenin yapısı gereği özellikle kış aylarında sis olayı oldukça fazla görülür ve hayatı etkiler.
    İl bazında ortalama sıcaklık 10-13oC arasında, aylık ortalama yağış miktarı da 11-55 mm arasındadır. En yüksek sıcaklık değeri 41.4oC ile Sarıyar istasyonunda; en düşük sıcaklık da sıfırın altında 32.2oC ile Esenboğa istasyonunda kaydedilmiştir. Donlu günler sayısı yılda ortalama 60-117 arasında, karla örtülü günler sayısı ise yılda toplam 10-70 gün arasında değişmektedir. En yüksek kar kalınlığı 82 cm. olarak Kızılcahamam istasyonunda kaydedilmiştir.
    İl merkezi ve istasyonların rüzgar durumuna genel olarak bakıldığında; hakim rüzgarın topografik yapıya bağlı olarak değişim gösterdiği açıkça görülür. Buna göre hakim rüzgar Ankara (merkez), Esenboğa, Çubuk, Ayaş ve Yenimahalle'de kuzeydoğu, Haymana (İkizce), Sincan, Dikmen ve Nallıhan'da batı, Polatlı ve Şereflikoçhisar'da kuzey, Etimesgut ve Elmadağ'da güneybatı, Kızılcahamam'da güneydoğu ve Beypazarı'nda kuzey-kuzeydoğudandır. Kuvvetli rüzgarların görüldüğü aylar mart ve nisan aylarıdır. Ankarada tespit edilen en yüksek rüzgar hızı güne, güneydoğu yönünden 32.1 m/sn. dir
    Normal şartlarda günlük olarak basıncın değerlerinde fazla değişiklik görülmez. Ancak yurdumuzu etkileyen hava kütlelerine bağlı olarak değişmeler gözlenir. Uzun yıllar değerlerine göre; ankara'nın ortalama basınç değeri 912.7 mb., tespit edilen en yüksek basınç değeri 936.5. mb. ve en düşük basınç değeri 882.6 mb.dır.
    Bitki Örtüsü: Etrafı dağlarla çevrili olan Ankara, kışları soğuk, yazları kurak geçen bir iklime sahiptir. En yağışlı mevsim ilkbahardır.
    Bu iklim şartları ve topografik yapı Ankara ve çevresinde iki ayrı bitki topluluğunun (step ve orman) gelişmesine imkan sağlamıştır. Yörede en yaygın olan bitki topluluğu step (bozkır)tir. Step bitki örtüsü az yağış alan çukur alanlarda ve platolar üzerinde yaygın haldedir. Bu bitki topluluğu içinde ağaç yok denecek kadar azdır. Genelde dikenli çalılar dikkati çeker. Bunun yanısıra akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Step bitki örütüsünün en yaygın türlerini otlar oluşturur. Çoğu küçük boylu olan bu bitkiler birbiri yanında ve kümeler halinde toplanmıştır. Step bitki topluluğunun başlıca türlerini kısa boylu çayırlıklar, ayrıkotu, keven, sorguçotu, üzerlik otu, katırtırnağı, yabani arpa, püsküllü çayır, hardalotu, yemlikotu, yılgınotu, yavşanotu, gelincik, papatya, hatmi, kekik, sütleğen, ballıbaba, yabani gül, böğürtlen ve isimlerini sayamadığımız birçok bitki oluşturur.
    Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar. Bozkır (step) ortasında adacıklar halinde görülen ormanlar, genelde tahripten arta kalan korulardır. Bu tür ormanlarda hakim ağaç türü karaçam, ardıç ve yer yer meşedir. Kurakçıl orman deyimiyle adlandırılan bu ormanlara en güzel önreği, Beynam Ormanı oluşturmaktadır. Ankara'nın kuzeyindeki Kızılcahamam ilçesi yakınlarından başlamak üzere orman örtüsü sıklaşmaya ve gürleşmeye başlar ki, burada iğne yapraklı ağaçlar yaygın türü oluştururlar.
    Ulaşımı: Karayolu, demiryolu ve havayolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Türkiye’nin karayolu ve demiryolu ağı merkezinde olması nedeniyle ülkenin her yerine ulaşmak mümkündür. İç ve dış hatlarla hizmet veren uluslararası havalimanı bulunmaktadır.
    Tarihi: Ankara’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bölgede yapılan araştırmalar, kentin Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme alanı olduğunu göstermektedir.
    Kızılcahamam yöresinde yapılan araştırmalarda; Paleolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmış olup, Eti Yokuşu, Ahlatlıbel, Karaoğlan ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.
    Hitit eserlerinde sık sık rastlanan Ankuva, muhtemelen bugünkü Ankara kentinin bulunduğu yerdir. Mürtet Ovası yakınındaki Bitik’te Hitit yerleşmesi ve Haymana ilçesi yakınlarındaki Gâvurkale’de Hitit dönemine ait önemli bir kutsal yerleşim bulunmaktadır.
    Ankara’nın kent olarak ilk kuruluşu Phyrigia dönemindedir. Phyrigia’nın başkenti Gordion bugünkü Ankara sınırları içinde kalmaktadır ve İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir. Efsanelere göre Ankara’yı da büyük Phyrigia Kralı Midas kurmuştur. Phyrigialılar buraya gemi çapası anlamına gelen “Ankyra” adını vermişlerdir. Yörede bulunan tümülüsler, özellikle M.Ö. 750-500 yılları arasında Ankara yöresinde Phyrigia yerleşmesinin önemini göstermektedir.
    Phyrigia Devleti’nin yıkılmasından sonra Lydialıların ve daha sonra Perslerin hâkimiyetine geçen kentin Pers Kralı I. Dareios döneminde (M.Ö. 522-486) yapılmış olan ünlü kral yolu üzerinde küçük bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine son vermiştir.
    M.Ö. 278-277 yılında Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatların bir kolu olan Tektosagların Ankara’yı başkent yaptıkları bilinmektedir. Ankara Kalesi’nde görülen ilk yapı bu devirden kalmadır.
    Roma İmparatoru Augustus M.Ö. 25 yılında kenti Galatlardan alarak bu bölgeyi Roma’nın bir eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlamış ve Ankara’yı Galatia’nın başkenti yapmıştır. 1. ve 2. yüzyıllarda Ankara, Anadolu’da Roma yol ağının çok önemli bir kavşağı niteliğini kazanmış, yönetimsel ve askeri işlevleri gelişmiş bir kenttir. Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ile 3. yüzyılda Ankara önemini kaybetmiştir. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun eline geçen kent 334-1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır.
    1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslanın Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesinden sonra 1073 yılında Ankara Türklerin eline geçmiştir. Bu tarihten başlayarak Osmanlılar tarafından Anadolu’nun siyasal birliğinin kurulmasına kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri, Bizans ve Moğol egemenliği altında değişik dönemler geçirmiştir. 1300’lü yıllardan başlayarak Ahi merkezlerinden biri olarak ticari işlevlere sahip olan Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etmiştir. Ankara’daki Ahi örgütü, kervanların ve ordunun deri ve demirden yapılmış malzeme gereksinimini karşılıyor ve aynı zamanda İç Anadolu’da geniş bir bölgede üretilen tiftik Ankara’da işleniyordu. 19. yüzyıla kadar önemini koruyan Ankara, daha sonra önemini yitirmeye başlamış, kentin 1892 yılında bir demiryolu ile İstanbul’a bağlanması da bu durgunluğu çözememiştir. 20. yüzyılın başında yaşanan savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve 1917 yangınının da etkisi ile daha da gerileyen kent, Kurtuluş Savaşı sırasında yeniden önem kazanmaya başlamıştır.
    Kurtuluş Savaşımızın idare edildiği bir merkez olarak, adı milli mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara 13 Ekim 1923’te başkent olmuştur.

    Ulaşım
    Karayolu : Ankara'dan Türkiye'nin her tarafına otobüsle ulaşım olanağı vardır.
    Otogar Tel : (+90-312) 224 10 00
    <http://www.asti.com.tr>
    Havayolu : Uluslararası Ankara Esenboğa Havalimanı, şehir merkezine 25 km. mesafededir. Ulaşım HAVAŞ servisleriyle sağlanmaktadır.
    Hava Limanı Tel : (+90-312) 428 02 00(5 hat) - 428 17 00 - 468 73 40
    <http://www.thy.com.tr>
    Demiryolu : Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir, Ankara-Balıkesir, Ankara-Isparta-Burdur, Ankara-Zonguldak, Ankara-Adana, Ankara-Elazığ-Diyarbakır güzergahlarında trenle ulaşım mevcuttur.
    Adres: Talatpaşa Bulvarı Gar Ulus
    İstasyon Tel : (+90-312) 310 65 15 - 311 06 20
    http://www.tcdd.gov.tr

    Korunan Alanlar (Milli Parklar ve Tabiat Parkları)
    Soğuksu Milli Parkı
    Tel: 736 11 15
    Konumu ve Önemi: 1959 yılında tesis edilmiş bulunan Soğuksu Milli Parkı, Ankara İli Kızılcahamam İlçesi mülk&#238; hudutları içerisinde 1050 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Ankara'ya 80 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.
    Turistik bakımdan büyük bir önem taşıyan, Kızılcahamamı çevreleyen ormanların flora yönünden step ile orman zonu arasında bir geçit teşkil etmesi sebebiyle biyolojik bakımdan ayrı bir özellik taşımaktadır. Bu sebeple mevcut ormanların korunması ve imarı amacıyla ve Ankara'ya çok yakın bir mesafede bulunmasından dolayı Milli park olarak tefrik edilip değerlendirilmiştir.
    Milli Park; Bilimsel ve estetik bakımdan, Milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını ifade ettiğine göre; Soğuksu Milli Parkı'nın ayrılış sebepleri daha iyi anlaşılmaktadır.
    Tabii Özellikleri: Soğuksu Milli Parkı, en yakın köye yedi kilometre uzaklıktadır. Bölge ormanlarının bulunduğu saha volkanik arazi parçasıdır. Bu bakımdan, bu tip arazilere özgü vasıflardan olmak üzere civarında sıcak ve soğuk su kaynakları bulunmakta olup, bunlar kaplıca olarak da değerlendirilmektedir. Soğuksu Milli Parkın'da yükseklik 1000-1800 metre arasında değişmektedir. En yüksek tepesi 1789 metre rakımlı Arhul Tepesidir.
    İklim: Soğuksu Milli Parkında yıllık ortalama sıcaklık 11.9&#176;C, en yüksek sıcaklık 35.6&#176;C, ve en düşük sıcaklık ise 14.6&#176;C civarındadır. Ortalama yağış miktarı 350.3 mm., yıl içinde yağmurlu gün sayısı 209, kapalı gün sayısı 81 'dir.
    Bitki Örtüsü: Seri ormanları genellikle koru ormanı görünümündedir. Parkta mevcut orman ağaçları sarıçam, karaçam, köknar, meşe olup, bunların ormandaki karışım oranları; Sarıçam &#37;65, Karaçam %24, Köknar %6, Meşe %5'tir.
    Milli Park flora yönünden de oldukça zengindir. Çeşitli çayır otları ve çiçekleri mevcut olup, ayrıca yabani çilek, yabani gül, ağaççıklar da vardır. Milli Parkın 800 hektarı ormanlık saha, 250 hektarı içe açıklık sahadır. Açık sahalar sarıçam ve karaçam fidanları ile ağaçlandırılmıştır. Milli Park sahasının 1/3'ü kullanma ve 2/3'ü ise koruma sahası olarak tefrik edilmiştir.
    Hayvan Topluluğu: Milli Park sahasında yaban domuzu, ayı, tilki, çakal, sincap ve tavşan gibi hayvanlar ve otuzbeşin üzerinde kuş çeşidi bulunmaktadır.
    Sosyal Durum: Soğuksu Milli Parkı'na giriş ücretlidir. Kullanma sahasında; 8000 ziyaretçinin ihtiyacını karşılayacak piknik masası, piknik ocağı, çöp bidonu, çeşmeler, tuvaletler ve yağmur sığmakları mevcut bulunmaktadır. Bu tesislere ayrıca her yıl yenileri il&#226;ve edilmektedir. Yılda ortalama 500.000 kişinin ziyaret ettiği Soğuksu Milli Parkı ziyaretçilerinin çoğunu, ilkbahar ve sonbaharda Ankara'dan hafta sonu geçirmek üzere gelenler teşkil etmektedir.
    Milli Park dahilinde bir adet idare binası, bir adet sekiz yataklı misafirhane, iki adet gazino, bir adet memba suyu işletmesi, bir adet büfe, 500 kişilik açık hava tiyatrosu ve 80 yatak kapasiteli her türlü konforu haiz bir turistik otel mevcuttur. Koruma yönünden bir adet polis karakolu vardır.
    Ayrıca Milli Park haricinde parka bağlı pırnak, keklik ve çil üretme istasyonu bulunmaktadır. Üretme istasyonunda kınalı keklik, çim keklik, şahin, sülün, bıldırcın ve güvercin bulunmaktadır.
    Park içinde 16 kilometrelik çevre yolu mevcut olup, park sahası bu yolla tamamen gezilebilecek durumdadır. Ayrıca piknik alanlarına giden yollar da vardır.
    Soğuksu Milli Parkında çadır kurulabileceği gibi, karavanlı kamp yapmak da mümkündür. Park sahasında dağ turizmine meraklı olanlar için de imkan mevcuttur. Parkın her köşesinde manzara çok çeşitli ve günün her saatinde değişik güzelliktedir.

    Yerel Etkinlikler
    AYAŞ DUT FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Ayaş -Temmuz
    Düzenleyen Kuruluş : Ayaş Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 712 26 00
    Faks : 712 21 20
    ANKARA KEÇİSİ FESTİVALİ - GÜDÜL
    Tarihi : Nisan - Mayıs
    BEYPAZARI HAVUÇ FESTİVALİ
    Tarihi : Ekim
    SİNCAN LALE VE KÜLTÜR MERKEZİ
    Tarihi : Mayıs
    HAYMANA ULUSLARARASI KAPLICA FESTİVALİ VE KÜLTÜR ŞENLİKLERİ
    Tarihi : Haziran
    HIRKATEPE KÖYÜ GAZİ GÜNDÜZALP'İ ANMA VE HACET ŞÖLENİ
    Tarihi : Haziran
    ÇAMLIDERE ALUÇDAĞI FESTİVALİ
    Tarihi : Temmuz
    GÜDÜL ÜZÜM FESTİVALİ
    Tarihi : Ekim
    KIZILCAHAMAM SOĞUKSU FESTİVALİ
    Tarihi : Ağustos
    ÇELTİKÇİ BELEDİYESİ PİRİNÇ FESTİVALİ, KIZILCAHAMAM
    Tarihi : Eylül
    KARAPÜRÇEK YAĞLI GÜREŞ VE MÜZİK ETKİNLİKLERİ
    Tarihi : Eylül
    YENİKENT KAVUN FESTİVALİ VE KÜLTÜR ŞENLİKLERİ
    Tarihi : Eylül
    ELMADAĞ BAYRAM ARACI KÜLTÜR ŞENLİĞİ
    Tarihi : Eylül
    BEYPAZARI KAPAMA ŞÖLENİ
    Tarihi : Eylül
    POLATLI SAKARYA ZAFERİ'Nİ KUTLAMA ŞENLİKLERİ
    Tarihi : Eylül
    GÜDÜL KİRAZ FESTİVALİ
    Tarihi : Haziran
    ŞEREFLİKOÇHİSAR TUZ FESTİVALİ
    Tarihi : Ağustos
    NALLIHAN TABDUK EMRE'Yİ ANMA TÖRENİ
    Tarihi : Ağustos
    KUTLUDÜĞÜN GÖZLEME, AYRAN KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
    Tarihi : Haziran
    NEVRUZ ŞÖLENİ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 21 Mart
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312)361 10 42
    Faks : 361 10 16
    TABDUK EMRE'NİN KIZI BACIM SULTANI ANMA TÖRENİ
    Tarihi: Eylül'ün 2.Haftası
    ULUSLARARASI "ANADOLU GÜNLERİ" KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
    Tarihi : 14-22 Eylül
    BEYPAZARI KAPAMA ŞÖLENİ
    Tarihi : Eylül
    KIZILCAHAMAM ÇELTİKÇİ BELDESİ PİRİNÇ FESTİVALİ
    Tarihi : 29 Eylül
    KARAPÜRÇEK YAĞLI GÜREŞLERİ
    Tarihi : Eylül
    ÇAMLIDERE HALK ŞENLİĞİ
    Tarihi : Eylül
    13 EKİM ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU
    Tarihi : 13 Ekim
    KIZILCAHAMAM ÇORAK PANAYIRI
    Tarihi : Ekim - Aralık
    KAZAN KAVUN PAZARI
    Tarihi : Ağustos 3.Haftası
    KAZAN TAHSİN ERİŞ CİRİT OYUNLARI
    Tarihi : Ağustos 3. Haftası
    KIZILCAHAMAM SU FESTİVALİ
    Tarihi : Ağustos
    ÇUBUK SÜNNET ŞÖLENİ
    Tarihi : Ağustos
    AŞIKLAR FESTİVALİ
    Tarihi : Ağustos
    YENİKENT KAVUN FESTİVALİ
    Tarihi : Eylül 1.Haftası
    GÜDÜL SORGUN YAYLA ŞENLİKLERİ
    Tarihi : Haziran
    BEYPAZARI KARAŞAR EĞRİOVA YAYLA FESTİVALİ
    Tarihi : Haziran
    GÜDÜL KAPAMA ŞÖLENİ
    Tarihi : Temmuz
    TURİZM HAFTASI
    Tarihi: 15-22 Nisan
    ULUSLARARASI MÜZİK FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - Nisan - Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Sevda - Cenap And Müzik Vakfı
    Tel : (312) 427 08 55
    Faks : 427 31 59
    UÇAN SÜPÜRGE KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Merkez 02 - 09 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Uçan Süpürge
    Tel : (312) 427 00 20
    Faks : 455 66 51
    ULUSLARARASI ANKARA KARİKATÜR FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - 03 - 07 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Karikatür Vakfı
    Tel : (312) 436 15 16
    Faks : 436 15 16
    NALLIHAN HIDRELLEZ ŞENLİKLERİ
    Tarihi : Mayıs 1.Haftası
    RESİM-MÜZİK-TİYATRO ve KÜLTÜR ŞENLİKLERİ
    Tarihi : 28 Mayıs - 12 Haziran
    SÖMESTR FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - Şubat 2.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 02
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    ÇİZGİ FİLM ŞENLİKLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Beypazarı - Şubat 2.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Beypazarı Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 762 25 10 (5 Hat)
    Faks : 763 13 58
    DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 08 Mart
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    7.ULUSLAR ARASI ANKARA ROCK STATION MÜZİK FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - 25-27 Mart
    Düzenleyen Kuruluş : Rock Station Rock Müzik Festivali Organizatörü
    Tel : (312) 419 54 50
    Faks :
    27 MART ULUSLAR ARASI TEK KİŞİLİK OYUNLAR FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 27 Mart
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    GÜVENLİK, OTOMASYON, TELEKOMÜNİKASYON YANGIN, ACİL DURUM, ARAMA-KURTARMA
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - 31 Mart-03 Nisan
    Düzenleyen Kuruluş : Marmara Tanıtım Fuarcılık
    Tel : (212) 481 04 04
    Faks : 481 04 74
    E-Mail Adresi : ISAF FUARI <http://www.isaffuari.com>
    marmara@marmarafuar.com.tr
    23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 23 Nisan
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    29 NİSAN DÜNYA DANS GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 29 Nisan
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    UÇURTMA ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Beypazarı - Nisan 4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Beypazarı Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 762 25 10 (5 Hat)
    Faks : 763 13 58
    E-Mail Adresi : belediye@beypazari-bld.gov.tr
    HIDRELLEZ ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Mamak - 08-09 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Mamak Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 320 20 53
    Faks : 550 71 66
    SAKATLAR HAFTASI
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 10 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    ANNELER GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 13 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    UÇURTMA VE BAHAR ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Ayaş - 15 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Ayaş Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 712 26 00
    Faks : 712 2120
    E-Mail Adresi : Ayasbelediye@yahoo.com
    19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 19 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    19 MAYIS ŞENLİKLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 19 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82-468 2105
    Faks : 467 40 52
    FETİH ŞÖLENİ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 29 Mayıs
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 1016
    HOŞEBE HIDRELLEZ BAYRAMI
    Yeri Ve Tarihi : Nallıhan - Mayıs 4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Nallıhan Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 785 10 11-785 11 82
    Faks : 785 45 60
    E-Mail Adresi : belediye@nallihan-bld.gov.tr
    ETİMESGUT'UN KURULUş YILDöNÜMÜ KUTLAMALARI
    Yeri ve Tarihi : Etimesgut - Haziran I.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Etimesgut Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 244 32 32-33-244 10 00/1530-1531
    Faks : 244 46 46
    E-Mail Adresi : etimesgut@etimesgut.bel.tr
    BEYPAZARI TARİHİ EVLER, EL SANATLARI, HAVUÇ VE GÜVEÇ FESTİVALİ
    Yeri ve Tarihi : Beypazarı - Haziran I.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Beypazarı Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 762 25 10 (5 Hat)
    Faks : 763 13 58
    E-Mail Adresi : belediye@beypazan-bld.gov.tr
    HAYMANA ULUSLARARASI KAPLICA FESTİVALİ VE KÜLTÜR ŞENLİKLERİ
    Yeri ve Tarihi : Haymana - Haziran 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Haymana Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 658 10 09 - 658 10 07
    Faks : 658 20 25 - 65818 48
    GELENEKSEL ULUSLAR ARASI GOLLER FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Gölbaşı - Haziran 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Gölbaşı Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 484 55 60
    Faks : 484 26 96
    E-Mail Adresi : Ankara1@Ankaragolbasi.bel.tr
    BABALAR GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - Haziran 3.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    AYAŞ DUT, TARİHİ EVLER VE EL SANATLARI FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Ayaş - 25-26 Haziran
    Düzenleyen Kuruluş : Ayaş Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 712 26 00
    Faks : 712 21 20
    E-Mail Adresi : Ayasbelediye@yahoo.com
    10.KUTLUDÜĞÜN GÖZLEME AYRAN KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Mamak - 26 Haziran
    Düzenleyen Kuruluş : Kutludüğün Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 597 53 53 - 597 50 82
    Faks : 597 50 80
    HASAT VE KÜLTÜR FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Bala - 26 Haziran
    Düzenleyen Kuruluş : Bala Belediye Başkanlığı Balalılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği
    Tel : (312) 418 82 10 - 876 10 08
    Faks : 418 82 12-876 10 19
    E-Mail Adresi : ankarabala@bel.tr
    BİRLİK VE BERABERLİK YAZ ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Kalecik - 27 Haziran
    Düzenleyen Kuruluş : Kalecikı Belediye Başkanlığı - Kalecik ve Köyleri Kültür ve Day.Yard.Der.Bşk.
    Tel : (312) 857 10 36-857 15 15
    Faks : 857 10 16
    AÇIK PERDELER FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - Haziran 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82-468 2105
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    EĞRİOVA YAYLA FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Beypazarı - Haziran 4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Karaşar Belediye Başkanlığı - Karaşar Derneği
    Tel : (312) 775 11 44
    Faks :
    SÜNNET ŞÖLENİ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - Haziran 4.Haftası-Temmuz 1.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    ATATÜRK GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Kızılcahamam - 16 Temmuz
    Düzenleyen Kuruluş : Kızılcahamam Kaymakamlığı - Belediye Bşk
    Tel : (312) 736 11 02
    Faks : 736 00 01
    SU FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Kızılcahamam - Ağustos 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Kızılcahamam Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 736 10 30
    Faks : 736 30 02
    E-Mail Adresi : kizilcahamam@mynet.com
    HACI BEKTAŞ-I VELİ ANMA TOPLANTISI
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 18 Ağustos
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    ŞAPKA İNKILABI TÖRENLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Kalecik - 23 Ağustos
    Düzenleyen Kuruluş : Kalecik Belediye Başkanlığı - Kalecik ve Köyleri Kültür ve Day.Yard.Der.Bşk.
    Tel : (312) 857 10 36 - 857 15 1S
    Faks : 857 10 16
    DOMATES FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Ayaş - 28 Ağustos
    Düzenleyen Kuruluş : Ayaş Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 712 26 00
    Faks : 712 21 20
    E-Mail Adresi : Ayasbelediye@yahoo.com
    ZAFER ŞÖLENİ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 30 Ağustos
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    TABDUK EMRE'Yİ ANMA ETKİNLİKLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Nallıhan - Ağustos 4. Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Nallıhan Kaymakamlığı
    Tel : (312) 785 10 01 - 785 51 07
    Faks : 785 20 01
    HÜSEYİN GAZİ KÜLTÜR ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - Eylül 1 Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Hüseyin Gazi Derneği
    Tel : (312) 431 25 30
    Faks : 431 25 30
    BAYRAM ARACI ŞENLİĞİ
    Yeri Ve Tarihi : Elmadağ - Eylül 1-4. Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Elmadağ Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 863 06 50
    Faks : 863 36 60
    13 EYLÜL SAKARYA KUTLAMALARI VE GORDİON ŞENLİKLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Polatlı - 13-18 Eylül
    Düzenleyen Kuruluş : Polatlı Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 621 35 10 - 621 35 11 - 623 45 45
    Faks : 621 35 19 - 623 97 00
    E-Mail Adresi : polatli-bld@ttnet.tr
    KALECİK KARASI ÜZÜM FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Kalecik - 18-19 Eylül
    Düzenleyen Kuruluş : Kalecikı Belediye Başkanlığı - Kalecik Ve Köy. Kültür Ve Day.Yard.Der.Bşk.
    Tel : (312) 857 10 36 - 857 15 15
    Faks : 857 10 16
    YALNIZÇAM SAKARYA GEÇİLMEZ DİRENİŞİ ANITI ANMA TÖRENİ
    Yeri Ve Tarihi : Beypazarı - 19 Eylül
    Düzenleyen Kuruluş : Yalnızçam Köyü
    Tel : (312)
    Faks :
    29 EKİM CUMHURİYET ŞENLİKLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - 29 Ekim
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks: 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@Cankaya-Bld.gov.Tr
    BELGESEL FİLM GÜNLERİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - Ekim 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    ÇORAK ET PANAYIRI
    Yeri Ve Tarihi : Kızılcahamam - Kasım 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Kızılcahamam Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 736 10 30
    Faks : 736 30 02
    E-Mail Adresi : kizilcahamam@mynet.com
    ULUSLARARASI ANKARA TİYATRO FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - Kasım 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 419 35 44
    Faks :
    ÖĞRETMENLER GÜNÜ
    Yeri Ve Tarihi : Keçiören - 24 Kasım
    Düzenleyen Kuruluş : Keçiören Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 361 10 42
    Faks : 361 10 16
    ANKARA FİLM FESTİVALİ
    Yeri Ve Tarihi : Çankaya - Ekim 1-4.Haftası
    Düzenleyen Kuruluş : Çankaya Belediye Başkanlığı
    Tel : (312) 467 40 82 - 468 21 05
    Faks : 467 40 52
    E-Mail Adresi : kultur@cankaya-bld.gov.tr
    ENDÜSTRİ FUARI
    Yeri Ve Tarihi : Merkez - 29 Eylül-02 Ekim
    Düzenleyen Kuruluş : Marmara Tanıtım Fuarcılık
    Tel : (212) 481 04 04
    Faks : 481 04 74
    E-Mail Adresi : Marmara Tanıtım Fuarcılık - Anasayfa
    mailto:marmara@marmarafuar.com.tr

    İletişim Bilgileri
    1- İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
    ANKARA İL TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ G.M.K. Bul. No: 121 MALTEPE Tel: 229 26 31 -229 36 61 Santral: 231 67 63 - 64 / 137 - 138 Faks: 229 36 61 İL KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ Anafartalar Cad. No: 67 Eski Adliye Ulus Tel: 312 35 25 - 324 05 76 - 310 68 18
    ANKARA TURİZM DANIŞMA MÜDÜRLÜĞÜ G.M.K Bul. No: 121 MALTEPE Tel: 231 55 72 - 288 61 66 Faks: 231 55 72 ESENBOĞA TURİZM DANIŞMA MÜDÜRLÜĞÜ Esenboğa Hava Limanı Dış Hatlar Gelen Yolcu Salonu Tel: 398 03 48 Santral: 398 00 00 / 1578
    2- RESMİ KURULUŞLAR
    Ankara Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Kalaba Mah. Haliç Sk. No: 6 Keçiören Tel: 359 83 50 - 359 83 65 Santral: 359 75 45 Faks: 359 78 49 Ankara İl Sağlık Müdürlüğü İstanbul Cad. No: 22 Rüzgarlı- Ulus Tel: 309 13 48 Faks: 309 06 80
    AŞTİ Müdürlüğü Konya Yolu Söğütözü Tel: 224 10 00 Faks: 224 11 06 Ankara Valiliği İl Müftülüğü Opera Cad. No: 23 Opera Tel: 309 82 42 (4 hat) Faks: 310 10 08
    Ankara Valiliği Hükümet Caddesi Ulus Tel: 311 12 87 Faks: 324 27 23 Bağ-Kur İl Müdürlüğü Mithatpaşa Cad. No:25 Kızılay Tel: 433 49 52 Faks: 435 51 85
    Başbakanlık Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü 19 Mayıs Spor Kompleksi İçi Ulus Tel: 309 21 00 (12 hat) Faks: 324 10 26 Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. İdari ve Sosyal İşler Müdürlüğü Necatibey Cad. No: 10 Yenişehir Tel: 231 70 80 (24 Hat) Faks: 231 40 57
    Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Eskişehir Yolu 8. Km. ODTÜ Karşısı No: 146 Tel: 287 36 60 (10 hat) Faks: 287 92 26 Başkent Elektrik Dağıtım Genel Müdürlüğü İdari ve Sosyal İşler Müdürlüğü Necatibey Cad. No: 10 Yenişehir Tel: 231 70 80 (24 hat) Faks: 231 40 57
    Cumhuriyet Başsavcılığı İdari İşler Müdürlüğü Ankara Adliyesi Sıhhiye Tel: 509 31 80 Faks: 311 88 99 Cumhuriyet Başsavcılığı İdari İşler Müdürlüğü Ankara Adliyesi Sıhhiye Tel: 509 31 80 Faks: 311 88 99
    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü İnönü Bulv. Emek Tel: 215 49 64 Faks: 215 49 62 Dördüncü Kolordu Komutanlığı 4. Kolordu Komutanlığı Tel: 369 57 10 Faks: 369 57 04
    Devlet Su İşleri 5. Bölge Müdürlüğü Eskişehir Yolu 8. km. ODTÜ Karşısı Tel: 287 93 20 (8 hat) Faks: 287 93 40 Hava Limanı Mülki İdare Amirliği Esenboğa Hava Limanı Esenboğa Tel: 398 03 49 - 398 00 00 / 1313 Faks: 398 01 51
    İller Bankası Genel Müdürlüğü Atatürk Bul. No: 21 Opera Tel: 310 31 41 (30 hat) Faks: 312 2989-3107459 İl Defterdarlığı Hükümet Cad. No: 11 Ulus Tel: 311 55 71 Faks: 311 48 57
    İl Emniyet Müdürlüğü İskitler Tel: 384 06 06 Faks: 384 07 03 İş ve İşçi Bulma Kurumu Ankara Bölge Müdürlüğü Sağlık Sk. No: 1 Sıhhiye Tel: 431 21 95 Faks: 435 47 61
    İl Jandarma Komutanlığı &#238;l Jandarma Genel Komutanlığı Yenimahalle / Lalegül Tel: 346 39 90 - 92 Faks: 335 39 89 İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü Ankara Valiliği İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü Ulus Tel: 311 45 64-311 20 74 Faks: 310 80 20
    İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü Hükümet Konağı Ulus Tel: 311 27 76 Faks: 324 27 23 İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Atatürk Bul. Zafer Meydanı Armağan Psj. No: 76 Kızılay Tel: 418 66 62 Faks: 425 96 04
    Jandarma Genel Komutanlığı Bakanlıklar Tel: 456 19 99 Faks: 418 92 08 Karayolları 4. Bölge Müdürlüğü Etlik Cad. No: 39 06110 Dışkapı Tel: 384 31 41 (20 hat) Faks: 384 31 28
    Keçiören Telekom Müdürlüğü Sanatoryum Cad. Dalgıç Sk. No: 27 Keçiören Tel: 555 53 00 - 359 59 59 Faks: 360 68 78 Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğü Varlık Mah. Tanzimat Cad. Yenimahalle Tel: 384 05 60 (12 hat) Faks: 341 81 14 Ankara
    Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü İskitler Tel: 384 05 50 (7 hat) Faks: 341 39 50 Milli Eğitim Müdürlüğü Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Beşevler Tel: 212 66 40 - 43 223 75 04 Faks: 223 75 20
    Orman Bölge Müdürlüğü Orman Bölge Müdürlüğü Gazi Tel: 223 76 16-223 50 78 Faks: 223 32 18 Petrol Ofisi Bölge Müdürlüğü Atatürk Bulv. No: 211 Kat: 9 Gama Güriş İş Mrk. Kavaklıdere Tel: 426 40 06 Faks: 426 44 06
    Sivil Savunma Müdürlüğü Yeni Ziraat Mah. 14. Sk. No: 17 Altındağ Tel: 341 28 86 - 341 23 38 Faks: 341 22 16 Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü İstanbul Cad. No: 30 Ulus Tel: 310 66 81 -311 85 16-311 55 82 Faks: 310 69 90
    Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü G.M.K. Bul. No: 15 Demirtepe Tel: 417 05 62 Faks: 417 07 33 Tarım İl Müdürlüğü Çınardibi Sk. No: 12 Yenimahalle Tel: 344 59 50 - 55 Faks: 315 60 07
    TCDD Genel Müdürlüğü 2. Bölge Başmüdürlüğü TCDD Gar Tel: Rezervasyon: 312 18 72 - 309 05 15 Danışma: 311 06 20 Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğü Gazi- A .O .Ç. Tel: 211 24 00 Faks: 211 22 89
    TMO Ankara Bölge Müdürlüğü İstanbul Yolu 9. Km. Güvercinlik Tel: 397 20 94 - 397 21 00 (18 hat) Faks: 397 20 93 Türk Telekom Başmüdürlüğü Abone İşleri Müdürlüğü Rüzgarlı Sk. Önüçler İş Mer. 2. Kat Ulus Tel: 309 48 00 Faks: 309 48 40
    Türk Telekominikasyon A.Ş. Türk Telekom Başmüdürlüğü T.T. Alsancak Sk. A Blok Kat: 5 Ulus Tel: 313 30 00 Faks: 310 75 36 Ulaştırma Bakanlığı Ankara Bölge Müdürlüğü TCDD Binası Zemin Kat Gar Tel: 311 30 03 Faks: 309 27 70
    Vakıflar Genel Müdürlüğü Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü Atatürk Bul. No: 44 Ulus Tel: 311 37 74 Faks: 324 48 33 Vilayetler Hizmet Birliği Tunus Cad. No:41/A Kavaklıdere Tel: 417 00 69 Faks: 417 57 07
    Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Ankara Bölge Müdürlüğü Aydoğmuş Sk. No: 4 Kurtuluş Tel: 430 17 21 Faks: 431 47 03
    3- ANKARA'DA BULUNAN BÜYÜKELÇİLİKLER VE TEMSİLCİLİKLERİ
    Afganistan Büyükelçiliği Cinnah Cad. No: 88 Çankaya Tel: 438 11 21 Faks: 438 77 45 Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 114 Kavaklıdere (Konsolosluk Paris Cad. No: 29) Tel: 426 54 65 Faks: 426 69 59
    Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 110 Kavaklıdere Tel: 468 61 10-455 55 55 Faks: 467 00 19 Arjantin Cumhuriyeti Büyükelçiliği İlgaz Sk. No:4 D. 2 GOP Tel: 447 79 48 Faks: 446 20 63
    Arnavutluk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ebuziya Tevfik Sk. No: 17 Çankaya Tel: 441 61 03 Faks: 441 61 04 Avustralya Büyükelçiliği Nenehatun Cad. No: 83 G.O.P. Tel: 446 11 80 - 87 Faks: 446 11 88
    Avusturya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 189. Kavaklıdere Tel: 419 04 31 Faks: 418 94 54 Azerbaycan Büyükelçiliği Cemal Nadir Sk. No: 20 Çelikler Apt. Çankaya Tel: 441 26 20 Faks: 441 26 00
    Bangladeş Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Cinnah Cad. No: 78/7-10 Çankaya Tel: 439 27 50 Faks: 439 24 08 Belarus Cumhuriyeti Büyükelçiliği Han Sk. No: 131/1-2 G.O.P. Tel: 446 30 42 Faks: 446 01 50
    Belçika Krallığı Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cad. No: 55 G.O.P. Tel: 446 82 47 Faks: 446 82 51 Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçiliği Reşit Galip Cad. Şairler Sk. No: 28 G.O.P. Tel: 447 45 28 Faks: 447 55 45
    Bosna Hersek Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cad. No: 91/8-9 G.O.P. Tel: 446 40 90 Faks: 446 62 28 Brezilya Federatif Cumhuriyeti Büyükelçiliği Reşit Galip Cd. İlkadım Sk. No.l G.O.P. Tel: 448 18 40 Faks: 448 18 38
    Bulgaristan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 124 Kavaklıdere Tel: 467 20 71 Faks: 467 25 74 Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Şehit Ersan Cad. No: 42 Çankaya Tel: 468 77 19 Faks: 468 75 93
    Çek Cumhuriyeti Büyükelçiliği Uğur Mumcu Cad. No: 100/3 G.O.P. Tel: 446 12 44 Faks: 446 12 45 Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Gölgeli Sk. No: 34 G.O.P. Tel: 436 06 28 Faks: 446 42 48
    Danimarka Krallığı Büyükelçiliği Kırlangıç Sk. No: 42 G.O.P. Tel: 468 77 60 Faks: 468 45 59 Endonezya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Abdullah Cevdet Sk. No: 10 Çankaya Tel: 438 21 90 Faks: 438 21 93
    Estonya Krallığı Büyükelçiliği Reşit Galip Cd. No: 128/5 G.O.P. Tel: 446 30 27 Faks: 447 28 57 Fas Krallığı Büyükelçiliği Rabat Sk. No: 11 G.O.P. Tel: 437 60 20 Faks: 447 14 05
    Filipinler Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cad. No: 56 G.O.P. Tel: 446 58 31 Faks: 446 57 33 Filistin Devleti Büyükelçiliği Filistin Sk. No: 45 G.O.P. Tel: 436 08 23 Faks: 437 78 01
    Finlandiya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kader Sk. No: 44 G.O.P. Tel: 426 19 30 Faks: 468 00 72 Fransa Cumhuriyeti Büyükelçiliği Paris Cad. No: 70 Kavaklıdere Tel: 455 45 45 Faks: 455 45 27
    Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçiliği Filistin Sk. No: 27 G.O.P. Tel: 446 40 56 Faks: 446 64 34 Gürcistan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Abdullah Cevdet Sk. No: 15 Çankaya Tel: 442 65 08 Faks: 442 15 10
    Hırvatistan Büyükelçiliği Kelebek Sk. No: 15/A G.O.P. Tel: 446 94 60 Faks: 436 62 12 Hindistan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Cinnah Cd. No:77/A Çankaya Tel: 438 21 95 Faks: 440 34 29
    Hollanda Krallığı Büyükelçiliği Uğur Mumcu Cad. No: 16 G.O.P. Tel: 446 04 70 Faks: 446 33 58 Irak Cumhuriyeti Büyükelçiliği Turan Emeksiz Sk. No: 11 G.O.P. Tel: 468 74 21 Faks: 468 48 32
    Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Büyükelçiliği Şehit Ersan Cad. No: 46/A Çankaya Tel: 468 62 30-455 33 44 Faks: 468 32 14 İran İsl&#226;m Cumhuriyeti Büyükelçiliği Tahran Cad. No: 10 Kavaklıdere Tel: 468 28 20 Faks: 468 28 23
    İrlanda Büyükelçiliği Uğur Mumcu Cad. No: 88 MNG Binası B Blok Kat: 3 G.O.P Tel: 446 61 72 Faks: 446 80 61 İspanya Büyükelçiliği Abdullah Cevdet Sk. No: 8 Çankaya Tel: 438 03 92 Faks: 439 51 70
    İsrail Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cd. No:85 G.O.P. Tel: 446 36 05 Faks: 426 15 33 İsveç Krallığı Büyükelçiliği Katip Çelebi Sk. No:7 Kavaklıdere Tel: 468 02 54 Faks: 468 50 20
    İsviçre Konfederasyonu Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 247 Kavaklıdere Tel: 467 55 55 Faks: 467 11 99 İtalya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 118 Kavaklıdere Tel: 426 54 60 Faks: 426 58 00
    Japonya Büyükelçiliği Reşit Galip Cad. No: 81 G.O.P. Tel: 446 05 00 Faks: 437 25 04 Kanada Büyükelçiliği Nenehatun Cad. No: 75 G.O.P. Tel: 459 92 00 Faks: 459 93 61
    Katar Devleti Büyükelçiliği Karaca Sk. No: 15 G.O.P. Tel: 441 13 64 Faks: 441 15 44 Kazakistan Büyükelçiliği Ebuziya Tevfik Sk. No:6 Çankaya Tel: 441 23 01 Faks: 441 23 03
    Kırgızistan Büyükelçiliği Çayhane Sk. No: 24 G.O.P. Tel: 446 84 08 Faks: 446 84 13 Kore Cumhuriyeti Büyükelçiliği Alaçam Sk. No: 5 Çankaya Tel: 468 48 22 Faks: 468 22 79
    Kuveyt Büyükelçiliği Reşit Galip Cad. Kelebek Sk. No: 110 G.O.P. Tel: 445 05 76 Faks: 446 68 39 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Büyükelçiliği Rabat Sk. No: 20 G.O.P. Tel: 446 29 20 Faks: 446 52 38
    Küba Cumhuriyeti Büyükelçiliği Şölen Sk. No: 8 Çankaya Tel: 442 89 70 Faks: 441 40 07 Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi Halk Bürosu Cinnah Cad. No: 60 Çankaya Tel: 438 11 10 Faks: 440 38 62
    Litvanya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cad. No: 17/8-9 G.O.P. Tel: 447 07 66 Faks: 447 06 63 Lübnan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kızkulesi Sk. No: 44 G.O.P. Tel: 446 74 85 Faks: 446 10 23
    Macaristan Büyükelçiliği Sancak Mah. 1. Cd. No: 30 Yıldız - Çankaya Tel: 442 22 73 Faks: 441 50 49 Makedonya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Filistin Sk. No: 30/2 G.O.P. Tel: 446 92 04 Faks: 446 92 06
    Malezya Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cad. No: 58 G.O.P. Tel: 446 35 47 Faks: 446 41 30 Meksika Büyükelçiliği Reşit Galip Cad. Rabat Sk. No: 16 G.O.P. Tel: 446 03 35 Faks: 446 25 21
    Mısır Arap Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bul. No: 126 Kavaklıdere Tel: 426 10 26 Faks: 427 00 99 Moğolistan Büyükelçiliği Koza Sk. No: 109 G.O.P Tel: 446 79 77 Faks: 446 77 91
    Moldova Büyükelçiliği Kaptanpaşa Sk. No: 49 G.O.P. Tel: 446 55 27 Faks: 446 58 16 Nijerya Büyükelçiliği Uğur Mumcu Sk. No: 56 G.O.P. Tel: 448 10 77 Faks: 448 10 82
    Norveç Krallığı Büyükelçiliği Kelebek Sk. No: 18 G.O.P. Tel: 447 86 90 Faks: 447 86 94 Oman Sultanlığı Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cd. No: 63 G.O.P. Tel: 447 06 30 Faks: 447 06 32
    Özbekistan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Willy Brand Cd. No: 13 Çankaya Tel: 441 38 71 Faks: 442 70 58 Pakistan İsl&#226;m Cumhuriyeti Büyükelçiliği İran Cd. No: 37 G.O.P. Tel: 427 14 10 Faks: 467 10 23
    Polonya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Blv. No: 241 Kavaklıdere Tel: 46756 19 Faks: 467 89 63 Portekiz Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kuleli Sk. No: 26 G.O.P. Tel: 446 18 90 Faks: 446 18 92
    Romanya Büyükelçiliği Bükreş Sk. No: 4 Çankaya Tel: 466 37 06 Faks: 427 15 30 Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Karyağdı Sk. No: 5 Çankaya Tel: 439 21 22-439 35 18 Faks: 438 39 52
    Slovak Cumhuriyeti Büyükelçiliği Atatürk Bulvarı No: 245 Kavaklıdere Tel: 467 50 75 Faks: 468 26 89 Slovenya Cumhuriyeti Büyükelçiliği Küpe Sk. No: 1/3 G.O.P. Tel: 405 60 07-08 Faks: 446 68 87
    Sudan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Sancak Mh. 12. Cd. No: 16 Çankaya Tel: 441 38 84 Faks: 441 38 86 Suriye Arap Cumhuriyeti Büyükelçiliği Sedat Simavi Sk. No: 40 Çankaya Tel: 440 96 57 - 58 Faks: 438 56 09
    Suudi Arabistan Krallığı Büyükelçiliği Turan Emeksiz Sk. No: 6 G.O.P. Tel: 468 55 40 Faks: 427 48 86 Şili Cumhuriyeti Büyükelçiliği Reşit Galip Cd. İrfanlı Sk. No: 14/1-3 G.O.P. Tel: 447 34 18 Faks: 447 47 25
    Tacikistan Büyükelçiliği Mahatma Gandi Cd. No: 36 G.O.P. Tel: 446 16 02 Faks: 446 36 21 Tayland Krallığı Büyükelçiliği Çankaya Cd. Kader Sk. No: 45/3-4 Çankaya 467 34 09 Faks: 438 64 74
    Tunus Cumhuriyeti Büyükelçiliği Kuleli Sk. No: 12 G.O.P. Tel: 437 78 12 Faks: 437 71 00 Türkmenistan Büyükelçiliği Koza Sk. No: 28 Çankaya Tel: 441 71 22 Faks: 441 71 25
    Ukrayna Büyükelçiliği Sancak Mh. 209. Sk. No: 17 Yıldız-Çankaya Tel: 441 54 99 Faks: 440 68 15 Haşimi Ürdün Krallığı Büyükelçiliği Dedekorkut Sk. No: 18 Çankaya Tel: 440 20 54 Faks: 440 43 27
    Vatikan Büyükelçiliği Birlik Mh. 3. Cad. No: 37 Çankaya Tel: 495 35 14 Faks: 495 35 40 Venezüella Cumhuriyeti Büyükelçiliği Cinnah Cd. No: 78/2 Çankaya Tel: 438 71 35 Faks: 440 66 19
    Yemen Cumhuriyeti Büyükelçiliği Fethiye Sk. No: 2 G.O.P. Tel: 446 26 37 Faks: 446 17 78 Yeni Zelanda Büyükelçiliği İran Cd. No: 13/4 Kavaklıdere Tel: 467 90 54 Faks: 467 90 13
    Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği Paris Cd. No: 47 Kavaklıdere Tel: 426 02 36 Faks: 427 83 45 Yunanistan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ziya Ür-Rahman Cd. No: 9-11 G.O.P. Tel: 436 88 60 Faks: 446 31 91
    Avrupa Topluluğu Komisyonu Temsilciliği Uğur Mumcu Cd. No: 88 Kat: 4 G.O.P. Tel: 446 55 11 Faks: 446 67 37 Birleşmiş Milletler Nüfus Hareketleri Fonu Atatürk Bl. No: 197 Kavaklıdere Tel: 426 01 88 Faks: 426 13 72
    Birleşmiş Milletler Temsilciliği BM Geliştirme Programı BM Sanayi Gel. Örgütü Temsilciliği BM Enformasyon Merkezi BM Uyuşturucu Kontrol Programı BM Gıda ve Tarım Örgütü Temsilciliği Atatürk Bl. No: 197 Kavaklıdere Tel: 426 81 13 Faks: 426 13 72 Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Abidin Daver Sk. No: 17 Çankaya Tel: 439 66 15 Faks: 438 27 02
    Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu Temsilciliği Tunalı Hilmi Cd. Ertuğ Apt. No: 88/114 Tel: 455 36 00 Faks: 427 57 40 Uluslararası Çalışma Örgütü Temsilciliği Atatürk Bul. No: 197 Kavaklıdere Tel: 468 79 22 Faks: 427 38 16
    Dünya Sağlık Örgütü Temsilciliği Atatürk Bl. No: 197 Kavaklıdere Tel: 428 40 31 Faks: 467 70 28 İsl&#226;m Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi Attar Sk. No:4 G.O.P. Tel: 468 61 72 Faks: 467 34 58
    Dünya Bankası Ofisi Uğur Mumcu Cd. No: 88 G.O.P. Tel: 446 38 24 Faks: 446 24 42 Türksoy Direktörlüğü Ataç Sk. No: 19 Yenişehir Tel: 431 20 06 Faks: 435 27 60
    Uluslararası Göçmen Kuruluşu Şairler Sk. No:8/1 G.O.P. Tel: 427 12 84 Faks: 467 98 70 Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Federasyonu Adakale Sk. 27/8 Kızılay Tel: 435 77 28 Faks: 435 98 96
    4- KÜTÜPHANELER
    Ankara Ali Dayı Çocuk Kütüphanesi Nenehatun Cd. No: 57 GOP Tel: 436 52 94 Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi Kumrular Sk. No:3 Kızılay Tel: 425 34 98-418 00 45 Faks: 425 45 03
    Ankara Oran Sevgi Yılı Halk Kütüphanesi Villalar Semti Rasih Kaplan Sk. l.Cd. No: 19 Oran-Çankaya Tel: 490 23 56 - 57 Akyurt İlçe Halk Kütüphanesi 19 Mayıs 90.Cd. Akyurt Tel: 344 10 25
    Ayaş İlçe Halk Kütüphanesi Camii Atik Mh. Dispanser Sk. No:9 Ayaş Tel: 712 10 51 Balgat Hüseyin Alpar Halk Kütüphanesi Ziyabey Cd. 19.Sk. No:9 Balgat Tel: 385 30 72
    Batıkent Halk Kütüphanesi 4.Cd. Basım-İş (19) 8.Blok Yenimahalle Beypazarı Mehmet Akif Ersoy İlçe Halk Kütüphanesi Kemal Milaslı Cd. Beypazarı Tel: 763 11 73
    Cebeci Halk Kütüphanesi Dumlupmar Cd. Eceabat Sk. No:5 Cebeci Tel: 636 45 39 Çamlıdere İlçe Halk Kütüphanesi Ömerağa Mh. No:22 Çamlıdere Tel: 753 15 08
    Çubuk İlçe Halk Kütüphanesi Yavuz Selim Mh. Duru Sk. Taş Bina Çubuk Tel: 837 18 39 Elmadağ ilçe Halk Kütüphanesi Hükümet Cd. Okul Sk. No:65 Elmadağ Tel: 863 25 60
    Eryaman 75. Yıl Halk Kütüphanesi 2. Etap Eryaman Gölbaşı İlçe Halk Kütüphanesi Gazi Osman Paşa Mh. Ankara Cd. Belediye İşhanı 3. Blok Gölbaşı Tel: 484 10 43
    Güdül İlçe Halk Kütüphanesi İnkılap Cd. No: 1/1 Güdül Tel: 728 15 62 Haymana İlçe Halk Kütüphanesi Ankara Cd. Belediye Binası Haymana Tel: 658 11 53
    Kalecik İlçe Halk Kütaphanesi Yeşilyurt Mh. Ankara Cd. No: 12 Kalecik Tel: 857 15 31 Kazan İlçe Halk Kütüphanesi Atatürk Mh. Belediye Pasajı Kat: 1 No:62 Kazan
    Kızılcahamam İlçe Halk Kütüphanesi Cengiz Topel Cd. Belediye Pasajı Kat:l K.Hamam Tel: 736 10 67 Milli Kütüphane Bahçelievler Son durak 06 490 Tel: 212 62 00
    Polatlı İlçe Halk Kütaphanesi Zafer Mh. Turan Cd. No:42 Polatlı Tel: 623 18 31 Sincan İlçe Halk Kütüphanesi Belediye eski kreş binası Fatih-Sincan
    Şentepe Halk Kütüphanesi Avcılar Mh. Pazaryeri Yenimahalle Tel: 330 31 91 Şereflikoçhibar Yunus Emre İlçe Halk Kütaphanesi İstiklal Mh. Ofis Cd. Şereflikoçhisar Tel: 687 23 17
    Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesi İvedik Cd. Gülderen Sk. No: 15 Yenimahalle Tel: 315 52 64-315 81 36
    5- KÜLTÜR MERKEZLERİ
    Alman Kültür Merkezi Atatürk Blv. No: 131 Bakanlıklar Tel: 425 14 36 - 418 31 2 Faks: 418 08 47 Fransız Kültür Derneği Ziya Gökalp Cd. No: 15 Kızılay Tel: 431 14 58 Faks: 433 05 00
    İtalyan Kültür Merkezi Mahatma Gandi Cd. No:32 GOP Tel: 446 51 78-446 40 85 Faks: 446 51 76 İran Kültür Merkezi Batı Han Kat: 1 No: 103 Bakanlıklar Tel: 419 83 82
    Libya Kültür Merkezi Güniz Sk. No:50 Kavaklıdere Tel: 229 87 64 Faks: 426 83 19 Türk - İngiliz Kültür Derneği Bestekar Sk. No:32 Kavaklıdere Tel: 419 18 44 Faks: 418 54 04
    Türk Amerikan Derneği Cinnah Cd. No:20 Kavaklıdere Tel: 426 26 44 - 426 26 48 Faks: 468 25 38 Türk - Alman Dostluk Derneği Necatibey Cd. Yeşilırmak Sk. No: 10/16 Maltepe Tel: 231 92 37
    Türkiye - Pakistan Kültür Derneği Necatibey Cd. Yeşilırmak Sk. No: 10/16 Sıhhiye Tel: 231 92 37 Türk-Japon Vakfı Ferit Recai Ertuğrul Cd. No:2 OR-AN Tel: 491 17 56 - 490 56 40
    6- KÜLTÜR VE TURİZM İLE İLGİLİ DERNEKLER, VAKIFLAR, MESLEK BİRLİKLERİ
    AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) Fevzi Çakmak I.Sk. No: 14/12 Kızılay Tel: 230 04 09 Faks: 229 45 66 Almanya Türk Tur Operatörleri Birliği Türkiye Temsilciliği Sedat Simavi Sk. No:66/1 Çankaya Tel: 440 52 60 Faks: 440 52 61
    Anadolu Folklor Vakfı Yüksel Cd. No:5/2 Kızılay Tel: 418 56 58-418 99 11 Faks: 425 61 33 Ankara Kulübü Derneği Bayındır Sk. No: 17/2 Kızılay Tel: 431 05 91 Faks: 431 05 91
    Ankara Kültürünü Yaşatma Derneği İzmir Cd. No:16/B Kızılay Tel: 425 79 74 Faks: 417 74 19 Ankaralılar Vakfı Devlet Mh. Sosyal Tesis 2. Sk. No:52/D Çankaya Tel: 441 07 37
    ARED (Ankara Rehberler Derneği) Onur Sk. Defne Apt. No:68/5 Maltepe Tel:232 21 56 Faks: 232 21 56 ATİD (Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği) Bankacı Sk. No:2/9 Kocatepe Tel: 425 14 14 Faks: 417 31 32
    BETUYAB (Belek Turizm Yatırımcıları Birliği) Kuzgun Sk. No:88/1 A.Ayrancı Tel: 441 54 27 Faks: 441 54 28 GESAV (Geleneksel Türk El Sanatları Vakfı) Kireçli Sk. No:6 Demirfırka Mh. Kaleiçi Tel: 324 38 73-310 69 15 Faks: 310 69 15
    GESAM (Güzel Sanat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) G.M.K. Blv. No:63/4 Maltepe Tel: 231 10 82 Faks: 231 23 84 İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) İzmir Cd. No:33/16 Kızılay Tel: 419 49 38-417 52 65 Faks: 419 49 39
    TÜDAV (Turizmci Dayanışma Vakfı) İsmet İnönü Bulvarı No:5 Bahçelievler Tel: 212 78 93 Türk El Sanatları Tanıtma Derneği Karanfil Sk. No:5/53 Kızılay Tel: 418 85 37
    Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) Uğur Mumcu Sk. No:24 GOP Tel: 437 51 66-437 45 76 Faks: 447 41 33 TÜRSAB (Ankara Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanlığı) Tunus Cd. No: 14/5 Kavaklıdere Tel: 425 04 46 Faks: 425 29 62
    Vekam (Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi) Pınarbaşı Mh. Şehit Hakan Turan Sk. No:9 Keçiören Tel: 355 20 27 Faks: 381 26 70
    7- KAMU YARARINA FAALİYET GÖSTEREN DERNEKLER, VAKIFLAR, MESLEK BİRLİKLERİ
    Ankara Umum Otolobilciler ve Şoförler Odası Mareşal Fevzi Çakmak Cd. No:5 Beşevler Tel: 212 60 60 (8 hat) Faks: 223 34 04 ATO (Ankara Ticaret Odası) Eskişehir Yolu Söğütözü Tel: 285 79 50 Faks: 286 50 29
    Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı Atatürk Blv. No:217 Kavaklıdere Tel: 428 61 00-04/427 78 30 Faks: 428 52 88 ASO (Ankara Sanayi Odası) Atatürk Bulvarı No: 193 Kavaklıdere Tel: 417 12 00 Faks: 417 43 70 - 417 52 05
    Gazeteciler Cemiyeti Çevre Sk. No: 35 Çankaya Tel: 427 27 12 - 427 15 22 Faks: 468 23 84 İnsan Hakları Derneği Tunalı Hilmi Cd. No: 104/4 Kavaklıdere Tel: 418 53 02
    Türk Dil Kurumu Atatürk Bl. No:217 Kavaklıdere Tel: 428 61 00 (5 Hat) Faks: 428 52 88 Türk Eğitim Derneği Kızılırmak Sk. No:8 Kocatepe Tel: 418 06 14 - 417 42 02 Faks: 417 53 65
    Türk Eğitim Vakfı Akay Cd. No:22/5 Bakanlıklar Tel: 417 41 90 Faks: 418 79 99 Türk Hava Kurumu Opera Tel: 310 48 40
    Türkiye Kızılay Derneği Genel Müdürlüğü Ataç Sk. No:32 Yenişehir Tel: 430 23 00 (30 hat) Faks: 430 01 75-433 05 31 Türkiye Kamp ve Karavan Derneği Bestekar Sk. No:62/12 Kavaklıdere Tel: 466 19 97 Faks: 426 85 83
    TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) Atatürk Bulvarı No:221 Kavaklıdere Tel: 468 53 00 (20 hat) Faks: 427 74 89 Türk Tarih Kurumu Kızılay Sk. No: 1 Sıhhiye Tel: 310 23 68 Faks:310 16 98
    Türkiye TURING ve Otomobil Kurumu Mareşal Fevzi Çakmak Cd. No:31/8 Beşevler Tel: 222 87 23 - 213 97 62 Faks: 222 85 57 Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Borsalar Birliği (TOBB) Atatürk Bulvarı No: 149 Bakanlıklar Tel: 417 77 00 (10 Hat) Faks:418 32 68-417 82 35
    Vilayetler Hizmet Birliği Başkanlığı Tunus Cd. No:41/A Kavaklıdere Tel: 417 00 69 -417 07 57 Faks: 417 57 07

    İstatistikler
    2001 YILINDA ESENBOĞA HAVA LİMANI'NDAN GİRİŞ VE ÇIKIŞ YAPAN YABANCILARIN AYLARA GÖRE DAĞILIMI
    Yabancılar Giriş Yabancılar Çıkış
    Ocak 11,432 Ocak 11,613
    Şubat 9,377 Şubat 11,680
    Mart 13,642 Mart 10,983
    Nisan 15,869 Nisan 12,530
    Mayıs 17,899 Mayıs 12,150
    Haziran 27,502 Haziran 13,899
    Temmuz 40,403 Temmuz 21,431
    Ağustos 21,056 Ağustos 46,344
    Eylül 18,324 Eylül 24,996
    Ekim 13,177 Ekim 14,578
    Kasım 9,099 Kasım 11,079
    Aralık 10,321 Aralık 9,592
    TOPLAM 208,101 TOPLAM 200,875
    2001 YILINDA ESENBOĞA HAVA LİMANI'NDAN GİRİŞ VE ÇIKIŞ YAPAN TÜRK VATANDAŞLARI'NIN AYLARA GÖRE DAĞILIMI
    T.C. Vatandaşları Giriş T.C. Vatandaşları Çıkış
    Ocak 26,490 Ocak 34,711
    Şubat 51,826 Şubat 27,618
    Mart 53,144 Mart 31,991
    Nisan 28,976 Nisan 24,284
    Mayıs 32,834 Mayıs 24,281
    Haziran 69,128 Haziran 29,725
    Temmuz 107,845 Temmuz 48,689
    Ağustos 54,130 Ağustos 113,219
    Eylül 32,270 Eylül 75,142
    Ekim 24,070 Ekim 44,688
    Kasım 19,818 Kasım 33,957
    Aralık 30,463 Aralık 26,490
    TOPLAM 530,994 TOPLAM 514,795
    ANKARA TURİZM DANIŞMA MÜDÜRLÜĞÜNE GELEN YERLİ VE YABANCI TURİST SAYISI (2001)
    AY YERLİ YABANCI TOPLAM
    OCAK 400 143 543
    ŞUBAT 450 118 568
    MART 475 179 654
    NİSAN 475 235 710
    MAYIS 485 277 762
    HAZİRAN 525 429 954
    TEMMUZ 550 422 972
    AĞUSTOS 613 411 1024
    EYLÜL 650 434 1084
    EKİM 575 175 750
    KASIM 450 75 525
    ARALIK 350 81 431
    GENEL TOPLAM 5.998 2.979 8.977

    Barajlar
    Barajlar
    Ankara'daki barajları yararlanma çeşidi itibariyle içme suyu, sulama suyu, içme ve sulama suyu, elektrik enerjisi sağlayan barajlar olamak üzere dört ayrı başlık altında toplamak mümkündür.

    ELEKTRİK ENERJİSİ SAĞLANAN BARAJLAR
    Sarıyar Barajı:
    Ankara'ya 165 km. uzaklıkta olan baraj, Anadolu'nun elektrik ihtiyacını karşılamak üzere 1966 yılında faaliyete geçmiştir. Barajın arkasındaki suni göl balıkçılık ve su suporları için elverişlidir. Sakarya Nerhi üzerinde kurulmuştur. 6.50 km2 lik göl alanına sahiptir.
    Kesikköprü Barajı:
    Kızılırmak Nehri üzerinde 1966 yılında faaliyete geçmiştir. Göl alanı 6.50 km2 dir.

    İÇME VE SULAMA SUYU SAĞLANAN BARAJLAR
    Kurtboğazı Barajı:
    Ova Çayının kolu olan Kurtboğazı deresi üzerinde kurulmuş ve 1977 yılında faaliyete geçmiştir. 5 km2 lik göl alanına sahiptir.

    SULAMA SUYU SAĞLANAN BARAJLAR
    Asartepe Barajı: Güdül ilçesi yakınlarında İlhan Deresi üzerinde kurulmuş ve 1980 yılında faaliyete geçmiştir. Göl alanı 1.77 km2 dir. Sulama alanı 2.260 hektardır.

    İÇME SUYU SAĞLANAN BARAJLAR
    Çubuk I Barajı:
    Çubuk Çayı üzerinde olup, şehre 12 km. uzaklıktadır. Ankara'nın sulama, mesire yeri, şehrin su ihtiyacının temin edilmesi, ağaçlandırma gibi amaçlarla 1930 yılında inşasına başlanmış ve 1936 yılında işletmeye açılmıştır. Göl alanı 0,94 km2 dir.
    Çubuk II Barajı:
    Ankara'nın 54 km. kuzeyinde Çubuk Çayı üzerinde Çubuk'un 5 km. kuzeyinde, vadinin nispeten daraldığı bir yerde şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuştur. 1964 yılında faaliyete geçmiştir. Göl alanı 1.20 km2.dir.
    Bayındır Barajı:
    Ankaranın 12 km. güneydoğusunda, Bayındır Deresi üzerine kurulmuştur. 1965 yılında faaliyete geçmiştir. Göl alanı 0.71 km2.dir.
    Çamlıdere Barajı:
    Çamlıdere'de Bayındır Deresi üzerindedir. 1985 yılında faaliyete geçmiştir. 32 km2 lik göl alanına sahiptir.

    Doğal Sembolleri
    Ankara Kedisi
    Ankara Kedisi dünyanın en sevilen saf kan kedi ırkları arasında yer almaktadır. Nesiller boyu "Ankara" her zaman uzun tüylü
    kediyi nitelendirmek için kullanılan bir terim olmasına rağmen tek saf kan Ankara, ataları Türkiye'den çıkmış olan Türk Ankarası'dır. Ankara kedisi Türkiye'de üretilmiş doğal ve saf bir kedi ırkıdır. Ankara kedisi ülkesinin ulusal hazinelerinden biri sayılmaktadır. Ankara Kedisi dünyanın dikkatini ilk kez Haçlı Savaşları sırasında çekti. 1620-1625 yıllarında Fabri de Peiresc adındaki bir Fransız bilim adamı ülkesine eski Ankara'dan bir kaç saf beyaz kediyle dönmüştü.
    Ürettiği yavrular Fransız soyluları arasında dikkatle dağıtıldı. İlk yavrulardan biri Fransız devlet adamı Cardiani de Richekieu'ya verildi. 18.yy da XV. Louis gibi XVI. Louis veMarie Antoinette de bu asil kedilerin hayranları arasına girdi. Bu dönemde yapılmış pek çok yağlı boya tablo Ankara Kedilerini çeşitli renklerde resmetmektedir. 19.yy'da pek çok Ankara Kedisi Fransa'dan Amerika'ya İhraç edilmiştir.
    1962'de birçok Amerikan askeri personeli, Ankara Hayvanat Bahçesi'nde 45 yıllık bir üretim programının ürünü olan Ankara Kedilerini gördüler. Bir kaç çift alınarak Amerika'ya götürerek ırka ilginin yeniden doğmasını sağladılar. Bu ipeksi orta uzunlukta kürkü olan ince uzun yapılı kediler safkan kedi güzelliği ve zevkini çıkaran tüm ülkelerde sevilip ilgiyle üretilmeye devam etmektedir.

    Ankara Keçisi
    Birçok ülkede mohair diye adlandırılan tiftik, bilindiği gibi bütün dünyaya yurdumuzdan yayılan Ankara Keçisinin ürünüdür. Bu nedenle Tiftik Keçisi, dünya literatüründe Ankara Keçisi (The Angora Goat) olarak tanınır.
    Ankara Keçisini 13. yüzyılda Hazer Denizinin doğusundan, Anadoluya Türkler getirmişlerdir. Ankara Keçisi, Orta Anadolu'nun kurak iklim ve toprağı ile iyi bir şekilde bağdaşarak o zamandan beri bu bölgede gelişmiş, Orta Anadolu'ya özgü ve seçkin bir gelir hayvanı olma özelliğini bugüne kadar sürdürmüştür.
    1939 yılına kadar sadece Orta Anadolu'da, özellikle Ankara ve çevre İllerde ekonomik bir değer olan Ankara keçisi, buradan değişik tarihlerde dış ülkelere götürülmüş ve gittiği yerlerde esas ismini koru&#172;muştur. Halen bütün dünyada Ankara Keçisi olarak tanımlanmakta ve bu sayede Ankara'nın dolayısıyla Türkiye'nin ismini tüm dünyaya duyurmuş bulunmaktadır.
    Ankara Keçisi Ankara'nın bütün ilçelerinde yetiştirilmekle beraber, en çok ürün alman ilçeler Ayaş, Beypazarı, güdül ve Nallıhan'dır.
    Ankara Keçisi'nin yünü olan tiftik, hayvansal kaynaklı elyafın "special kıl elyafı" bölümünde yer almaktadır. Gerek üretimin fazlalığı, gerekse sahip olduğu bazı özelliklere nedeniyle tiftik, bu gurupta incelenen kaşmir, alpaka, deve tüyü, keçi kılı vb. gibi hayvansal elyafın başında yer alır. Bugün dokuma sanayiinde yapağıdan sonra en çok kullanılan ve aranılan bir elyaf olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bir tekstil elyafı olmakla birlikte, genelde dokuma sanayiinde saf olarak kullanılmaz. Pamuk, yün, tabii ve akrilik gibi suni elyaflarla değişik oranlarda karıştırılarak kullanılır. En büyük tüketimi tekstil sanayi indedir. Kumaşlarda, lüks battaniyelerde, halıcılıkta, trikotaj endüstrisinde, peruk ve oyuncak sanayiinde ve paraşüt ipi yapımında kullanılmaktadır.
    Tiftik Keçisi Anadolu'ya geldiğinden itibaren Ankara ve çevresinde yavaş yavaş sof üretimi görülmektedir. Tiftik Keçisinin tüyleri İşlenerek iplik haline getirilir ve bu İplikten Türk Kumaşları arasında ayrı bir özelliği olan "Ankara Sofu" üretilirdi. Renk çeşitleri, dokunuşlarındaki ustalıklar, desen incelikleri dikkat çekmekteydi. Yerli ve yabancı Tüccarlar tarafından önemli bir pazar oluşturmaktaydı.

    Ankara Tavşanı
    Dünyada Avustralya'dan Fransa'ya kadar birçok ülkede yetiştirilen ve sayıları milyonlarla ifade edilen Ankara Tavşanı, anayurdundaki birkaç çiftlikte bine yakın bulunuyor.
    Ankara Tavşanı tarihi belgelere göre 1723 yılında Anadolu'da tamamen yok olmuştur. Almanya'da yaşayan gurbetçi bir vatandaş tarafından yeniden anayurduna getirilen Ankara Tavşanı kayseri'de bir çiftlikte yetiştirilmeye başlanmıştır. Ankara'da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na ait bir enstitüde de yetiştirilen Ankara Tavşanının sayısı sadece 500-1000 arasındadır. Tesadüfen bulunulan bu ırkı anayurdunda yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.
    Çok değerli olan Ankara Tavşanı anayurduna kolay uyum sağlamıştır.
    Ankara Tavşanı, bir batında 4 ile 14 arasında yavru doğurur. 40 santimetreye kadar ulaşan yünü iki-üç aylıkken kırkılmaya başlar ve her hayvan yılda ortalama 1 kilo yün verir. Hafif ve yüksek ısı tutan, özellikle angora kazak üretimi ve elektromanyetik etkisi nedeniyle romatizma hastalan için üretilen giyeceklerde kullanılan Ankara Tavşanının yünü altın değerindedir.
    Ankara Tavşanından elde edilen Angora yünü, koyun yününe göre sekiz kat fazla ısı vermekte ve alerjiye de yol açmamaktadır. Ankara Tavşanının yününden yapılan korse, dizlik, iç çamaşırı, fizik tedavi ve nevraljide kullanılan termal giysilerin, dolaşım bozukluğu ve romatizma başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelmektedir.
    Ankara, ayrıca Ankara Çiğdemi, Armudu, Ankara Balı ve Kalecik Karası adıyla bilinen üzümüyle de ünlüdür.

    Kültürel Detaylar
    Dil (Lehçeler, ağız-şive, sözcük hazinesi, gün, hafta, ay adları)
    Günümüz Ankara ili 4 milyonluk nüfusu, 30.613km2'lik yüzölçümü ile Orta Anadolu Ağzı özelliklerini taşımakta idi. Bugün özellikle kent nüfusu başka yörelerden göç almış olup büyük ölçüde bu özelliğini yitirmiş durumdadır. Ağız özelliklerini artık yalnızca çevre ilçelerde ve köylerde görmek mümkündür.
    Söz dağarcığı: Ankara ağızları geniş bir söz dağarcığına sahiptir.Söz varlığı incelendiğinde eski Türkçe ve eski Anadolu Türkçesi döneminde kullanılan, ancak bugün yazı dilinde kullanılmayan bazı kelimelerin, farklı şekil ve anlamlarda da olsa, Ankara ağızlarında kullanılmakta olduğu görülür.
    Bu kelimelerin bazıları şunlardır.
    Altatar : Altılı Tabanca
    Avsunlu : Zehir Tesir Etmeyen
    Bazlama : Sacda Pişirilen Ekmek
    Bil : Bel
    Bisleğeç: Pişen Hamuru Sacta çevirmek için yassı tahta
    Capıt : Bez parçası
    Cıngı : Kıvılcım
    Çepken : Efe Yeleği
    Çot: Sakat
    Döş : Göğüs
    Enteri : Entari
    Farçalamak : Şımarmak
    Günüleme : Kıskanç
    Hayrat : İşine Devamsız
    Höşmerim : Bir Yemek
    Husalanmak : Merak Etmek
    Kaykılmak : Yan Gelip Yatmak
    Okkalı : Ağır
    Zati : Zaten

    HALK OYUNLARI
    Bugün Türkiye'nin her beldesinin ayrı bir özellik taşıyan halk oyunlarına göz atılırsa görülür ki, Ankara bu konuda olgunluk, mertlik ve vakar ifadeleri taşıyan unsurlarıyla, söz sahibidir. Ankara halk oyunları iki kısımda incelenir:
    a) Zeybekler:
    - Ankara Zeybeği: Oyunların en gösterişlisidir. Yiğitlik ve mertlik ifade eder. Bu zeybek sazla oynanmakta olup, ağır bir melodisi vardır. En az iki kişi tarafından oynanır, üçlü sacayağı denileni daha da gösterişlidir. Zeybek oyunlarında dikkat edilecek ve en başta gelen husus, oyunun vermiş olduğu karakteristik hava ve melodiye göre jest ve figürleri ayarlamaktır. Yani duruş, kasılış ve poz zeybek oyununun bütün ihtişamım ortaya koyar.
    - Mendil Zeybeği: Bu zeybek oyunu da ağır ve akıcı figürleri ile Ankara Zeybeğine yakındır. Keza iki kişi tarafından ya da daha fazla kişiyle oynanır. Bu zeybeğin en güzel görünüşü, çöküşte her iki dizin de yere vurularak doğrulmasıdır.
    - Karaşar Zeybeği: Ankara'nın ilçelerinden Beypazarı'nın Karaşar nahiyesinin eski Ankara ile ilgisi olduğu bilinmektedir. Gerek melodisindeki akıcılık, gerek oyundaki tek ayak figürleri ile dikkati çe&#172;ker. Zeybek söylenen türküyü takiben ve iki kişi tarafından oynanır.
    - Seymen Zeybeği: Diğer zeybeklerden tamamen ayrı bir özelliği olan seymen zeybeği diğer zeybek oyunları gibi sazla değil, davul zurna ile, iki veya üç kişi tarafından oynanır. Seymen zeybeği, isminden de anlaşılacağı üzere tertip edilen seymen alaylarında, düğünlerde, alayın önünde bulunan davul ve zur&#172;nanın hemen önünde kılıç veya tekke palalarıyla giden zeybekler tarafından oynanır.
    - Seymen Alayı: Ankaralıların dilinde efe, yiğit ruhlu ve atlı anlamlarında kullanılan seymenin uzun bir geçmişi vardır. Seymen düzme, Ankara halkının Oğuz Türklerinden armağan olarak yaşattığı bir gelenektir. Seymen düzmeyi, yalnız Ankara'nın saklamış olması bir raslantı değildir. Çünkü Ankara dolayları Oğuz Boylarıyla doluydu. Çubuk'da Kargın, Aşağı Çavundur, Büydüz; Elmadağ eteklerinde Bayındır; Yenimahalle'de Kayı, Kınık, Dodurga; Hüseyin Gazi eteğinde Peçenek, Yazır; Bal&#226da Avşar köylerinin adları 24 Oğuz boyunun adlarından gelmektedir. Seymen alayı "Milli Ruh"un coştuğu zamanlarda kurulurdu. Selçuklu ve Osmanlı Devletleri'nin kuruluşlarında böyle alaylar kurulmuştur. Mustafa Kemal'in Ankara'ya geldiği gün de sabah erkenden sancak dikilmiş, seymen alayı düzülmüştü.
    - Yağcıoğlu Zeybeği: Bu zeybek oyunu Efe Yağcıoğlu Ahmet Ağa'ya ithaf edilmiştir. Zeybeğin ritm, ayak oyunları, poz ve hareketleri mertlik ifade eder. Diz vuruşları, dönüşleri, melodisi, insanların eski Ankara'ya götürür. Saz, ayakta ve göğüste tutularak çalınır.
    b) Düz Oyunlar:
    Ankara düz oyunlarının ahengi farklı, ritmi yumuşaktır. Sazın sesi bazen hareketli, bazen duygulu, bazen de coşkuludur. Düz oyunların figürleri ayak oyunlarıyla süslenmiştir ve birbirine çok benzer. Hep&#172;si saz ile grup halinde oynanır, sazdan başka müzik aleti yoktur.
    - Misket: Yıllar önce yaşanmış gerçek bir aşkı dile getirir. Oyuna ayak figürleri hakimdir. Üç veya dört kişi tarafından oynanır. Bu oyunda üç hareket esastır. Duruş, yürüyüş ve sekiş.
    - Hüdayda: Ankara'nın eski bir oyunudur. İsmini, padişaha rakkaselik yapmış olan Fatma adında güzel bir kadından almıştır. İki kişiden fazlasıyla oynanmaz. Sekerek yürürken yapılan hareketler ilgi çekicidir. Karşılıklı kasılmadan ve ağır ağır gezinmeden sonra oyuna girilir. Efe, sil&#226;hını çekerek önce sağa, sonra sola, tekrar sağa sallanarak sil&#226;hını ateşler. Oyunun devamında karşılıklı gidiş geliş ve yan yana sekiş hareketleri estetik yönden doyurucudur.
    - Mor Koyun: İki ile dört kişi tarafından oynanır. Kol ve ayak hareketleri hakim olup, karşılıklı eş tutularak açılıp kapanma hareketleriyle kendine özgü bir estetiği vardır. Dört efenin bir noktada toplanıp hafif sağa eğilerek açılmaları bir gül goncasına benzetilir. Bu oyun da efsanevi bir aşktan doğmuştur.
    - Yandım Şeker: Düz oyunların en hareketlisi olup, yürüme, sekiş ve kolların ahenkli hareketi, seyrine zevk katan unsurlardır. Sazla, üç ile dört kişi tarafından oynanır.
    - Name Gelin: Ankara efelerinin en çok sevdikleri, daha çok yaşlı efelerin oynadıkları bir oyundur. Sağ ayak hep beraber yere vurularak oynanır.
    - Sabahi: Saz düzeniyle oynanan bu oyun, en ağır olanıdır. Türkü okunurken, iki ile üç efe ağır ağır gezinirler, arada bir dururlar; bu duruşta sağ el silahlıkta, sol el arkada belde olur. Türkünün bitiminde oyuna başlanır.
    - Yıldız: İki kişilik bir oyundur. Güzel bir melodisi olup, sazla oynanır. Bu oyun seher yıldızına ithaf edilmiştir. Eski sohbetlerde tanyeri ağarırken, pırıl pırıl parlayan yıldız artık sohbetin bittiğini, sabahın yaklaştığını hatırlattığı için bu oyun en son oyundur.
    - Çarşamba: Karşılıklı iki kişi tarafından oynanır. Çok hareketli bir oyundur. Kol hareketleri, karşılıklı gidiş gelişler ve kolların yukarıda olmayıp normal şekilde sarkıtılarak sallanışı göz doldurur.
    - Arap Oyunu: Bir kadın yüzünü siyaha boyar gözlerinin önüne un sürer, sırtına bir minder sokarak kambur yapar. Üzerine bir palto giyer, eline defi alır, kollarını sallayarak mani okur.
    Ankara halkoyunlarında kadınlar ve kızlar yer almamıştır. Kadınlar düğünlerde, şerbetlerde, kına gecelerinde ve kendi aralarında düzenledikleri eğlencelerde kendilerine özgü güldürücü, eğlendirici oyunlar tertip ederlerdi. Çalgı aletleri def ve kaşıktı.
    GİYİM
    a) Kadın Giyimi
    Ankara'da ele geçen en eski örneklerden yakın zamana kadar yapılan araştırmalarda görülen başlıca kadın kıyafetlerinin en ilginç olanları takım halinde holta ve salta ile birlikte veya tek giyilen sırmalı entarilerle setentiliyon gibi düz ve kalın münakkaş ipekli kumaşlardan yapılan etek ceket şeklindeki elbiseler teşkil etmektedir. Kadın kıyafetleri evde, sokakta, misafirliğe giderken, düğün ve gelin elbiseleri gibi ağır ve kıymetli, herbiri çeşitli renk ve şekillerde, mevsim ve yaşa göre değişen birtakım elbise çeşitleriyle karışımıza çıkar.
    - Düğün kıyafetleri: Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan şey, başlarındaki tel ve duvaklardır. Ağır elbise olarak addedilen bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (nişanlar, kına geceleri, paça günleri vb.) giyilir, bunun dışında kesinlikle giyilmezdi.
    Düğün elbiselerinin en eski örneklerini üç etek entariler oluşturur. Bunların aşağı yukarı üç asırlık bir geçmişi vardır. Üç eteklerden sonra iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler giyilmeye başlanmıştır. İki eteklerden sonra da yavaş yavaş holtalar terkedilerek holtasız düz elbiselere rağbet başlamıştır ki bunların da ilk örneklerini, belinin iki yanı büzgü ve pastalı bolca tek etekten oluşan, çantalı entari olarak tabir edilen sırmalı elbiseler teşkil etmektedir. II. Abdülhamit devrinden itibaren ise setentiliyon gibi kalın ipekli ve münakkaş kumaşlardan yapılan ve daha çok Avrupa modası olduğu tahmin edilen korsajlı, balinalı, bugünkü deux pieces'leri hatırlatan uzun etek ve ceketten oluşan elbiseler giyilmeye başlanmıştır.
    - Genç Kız Kıyafetleri: Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basittir. Süslü elbiseler giymeleri toplumca ayıp sayılırdı. Esasen kızların kına gecesi ve şerbet (nişan) ten başka merasimlerde (düğün veya mevlüt) bulunmaları da geleneklere aykırı idi. Çok özel durumlarda düğüne gitmesi gerektiği zaman bile basma, pazen veya yünlüden alelade elbiseler giyerlerdi.
    - Gezme Elbiseleri: II. Abdülhamit devrinden otuz sene öncesine kadar resmi misafirliklere gidişlerde, bayram ziyaretlerinde zengin hanımlar ipek kadife veya fasone denilen yünlü kumaşlardan veya çitari denilen ipeklilerden uzun entariler giyerlerdi. Daha eskiler ise kutni denilen kumaşlardan yapılan elbiseler giyerlerdi. Bu elbiseler üzerine ipek şaldan mongül veya plüş denilen ipek kadifeden hırkalar giyilir, üstüne elmas gerdanlık, elmas muska, gıdık - altın, elmas saat takılır, başa oyalı yemeni örtülür, üstüne bağdat çarı (çarşaf) carlanarak ziyaretlere gidilirdi.
    - İç Çamaşırları: Çamaşır olarak tene üç en dokum bezden kalçaya kadar uzunlukta bolca bir gömlek giyilirdi. Bu gömlek üzerine sutyen yerine canfes veya diğer herhangi bir kumaştan kolsuz astarlı, havuz yakalı, önden üç düğme ile iliklenen bir yelek üzerine de gezi veya diğer kumaşlardan bir içlik giyilirdi. Bundan başka dize kadar uzanan paçaları geniş dantelli veya fistolu beyaz patiskadan bir iç donu, bunun üzerine de basmadan iç astarlı, uçkurlu, paçalı, ayak bileklerinde hafifçe bol bir dış donu giyilirdi.
    - Gündelik Kıyafetler: Mevsime, yaşa ekonomik duruma göre bazı değişiklikler gösterir. Fakir ve orta halli kadınlar, doğrudan doğruya çinti donu denilen dış donu üzerine basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikişli ceket şeklinde düz hırka giyerler, başlarına yaşlılar kalıpsız iki parmak yüksekliğinde fes giyip, üzerine oyasız yemeni örterlerdi. Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen şeklinde üç köşe katlayarak fesin üzerine örterlerdi. Sokağa çıkacakları zaman, yakın komşuya giderlerken damarlı çar dedikleri bir örtü ile başlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun çarlara bürünürlerdi.
    Zengin olan kadınlar ise çinti don üzerine basma, yünlü vb.den oluşan uzun, düz baştan geçme peşli entariler giyerlerdi. Bu entari üzerine de ekonomik duruma göre basmadan, yünlü veya kadifeden, parmak dikişli, içi pamuklu hırkalar giyerlerdi. Yaşlılar başlarına takke gibi kalıpsız fes, gençler ise daha uzun ve kalıplı fes giyerlerdi. Fes üzerine gençler yemeni, yaşlılar oyasız yemeni örterlerdi.
    - Sokak Kıyafetleri: Ele geçen en eski kaynaklara göre XVII. yüzyılda Ankara'da ferace giyildiği görülür. Feracelerden sonra çarlar giyilmeye başlanmıştır. I. Abdülhamit devrinde feraceler yasaklanıp çarşaf giyilmesi emredilince, gençler çarşafı tercih etmiş, yaşlılar ise beyaz çarlarını giymeye devam etmişlerdir.
    - Hamam Kıyafetleri: Yeni gelin veya zengin genç hanımların hamam kıyafetleri de dikkate değerdir. Yeni gelin veya zengin genç bir hanım hamama giderken hel&#226;i don ve gömleğini, sevai telli yelek ve içliğini, üstüne elbisesini giyer, başına oyalı yemenisini takar, hamam bohçasını hazırlayarak Bağdat çarını giyip hamama giderdi.
    b) Erkek Giyimi:
    Anadolu erkek giyimi, Ankara da dahil olmak üzere üç grup altında toplamak mümkündür:
    - Üç etek entariler,
    - Şalvar ve işlik, fermani veya gazekiden oluşan takımlar,
    -Efe, zeybek veya dadaşlara özgü dizlikli zıpka veya zıvgalı camadan veya cepkenli kıyafetler.
    Ankara'da erkek kıyafetleri üzerindeki araştırmalar, yaklaşık bir - birbuçuk yüzyıl evvelinden Cumhuriyet devrine kadar olan kıyafet çeşitleri üzerinde yapılmıştır. Bu süre içinde Ankara'da çeşitli halk tabakasının giydiği kıyafetleri başlıca beş ana başlık altında toplamak mümkündür.
    -İlmiye Sınıfının Kıyafeti: İlmiye sınıfına ait başlıca takımların en dikkate değer olanlarını üç etek entariler teşkil eder. Abdülhamit devrinin sonuna dek ilmiye sınıfının olduğu kadar esnaf sınıfının da giyiminin esas unsurunu oluşturmuştur. Genellikle şetari, altıparmak veya osmaniye topu gibi yollu kumaşlardan yapılan bu entariler önü baştan başa açık, yanlarının birer karış yeri yırtmaçlı, uzun kollu, haydari yakalı, önünün bele kadar kısmı ile kol yerleri kaytan süslü olur ve belinin yanında küçük bir bağla bağlamak suretiyle iki önü birbiri üstüne kavuşurdu. Yaklaşık olarak II. Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar hocalar tarafından gayet uzun ve bol şalvarlar pamuklu iç işlikleri ile giyilen bu üç etek entariler üzerine bele ince tarzda (esnaf ve efelerinkinden ince olmak üzere) ipek Trablus kuşağı, beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarılır, sırta da mevsim ve duruma göre ya pamuklu hırka veya Mekke hırkası, sokakta lata, camide ise cüppe giyilirdi.
    Üç etek entariler terkedildikten sonra, ilmiye sınıfı tarafından pantolona çok benzeyen, yalnız üstü ondan biraz daha bolca elifiye şalvarlar giyilmiştir. Elif iyeler üzerine, biraz zengince olanlar Şam toplandan, zengin olmayanlar yollu pazen veya ketenden parmak yakalı, önden düğmeli, uzun bilezikli kollu bir işlik giyer, bele beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarar, üzerine çuha veya kumaştan bir yelek giyerlerdi.
    - Okuma Çağındaki Çocukların kıyafeti: Okuma çağındaki çocuklar, okuyan ve okumayan olmak üzere iki kısma ayrılır ve bunlardan okumayanlar esnaf olurdu.
    Okuyan çocukların kıyafeti; II. Abdülhamit devrinin birinci yarısına kadar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine şal kuşak sararlardı. Ankara'da ilk Maarif Teşkilatı kurulduktan sonra bu üç etek entariler kalkmış, yerine pazen veya kumaştan içi astarlı uzun şalvarlar ile işlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar giyilmeye, daha sonraları ise elifiyeler ve nihayet ekonomik durumu iyi olanlar tarafından setre pantollar giyilmeye başlanmıştır.
    Yeni yetişen ve okumayan 13-14 yaşındaki esnaf çocuklarından efeliğe hevesli olanlar yaşlıların giydiği bu kısa şalvarların biraz daha darca ve itinalı olanları ile tıpkı efelerinki gibi işlik, yelek, fermani giyer, bele genişçe bir kuşak ile isteyenler sil&#226;hlık kuşanırdı. Efe olmak istemeyen gençler ise yaşlıların giydiği takımların daha dar ve gösterişlisini giyerlerdi.
    - Esnaf Kıyafetleri: II. Abdülhamit Devri'nin sonlarına kadar Ankaralı esnaf da tıpkı ilmiye sınıfı gibi üç etek entarilerden oluşan takımlar giyerdi. Bu entarilerin altına, yakasından güzel görünmesi için bir içişliği giyilir, bele uzun veya değirmi şal kumaş kuşanılır, sırta da hocalardan farklı olarak kuşağın üzerini örtecek uzunlukta işlemesiz bir gazeki veya fermani giyilirdi. Mekke hırkası bulunanlar bunların üzerine ayrıca bir Mekke hırkası veya pamuklu hırka, kışın ise hocalardan farklı olarak isteyenler miriz, aba, daha zengince olanlar ise kürk giyerlerdi.
    - Efe ve Zeybek Kıyafeti: Zeybeklerin giydikleri elbiseler hemen hemen birbirine benzer. Bunlar dizlik, işlik, camadan veya cepken ve bellerinde genişçe sarılı kuşak, kuşak üzerinde çeşitli sil&#226;hlarla dolu bir sil&#226;hlıktan ibarettir.
    Zeybekler kendi aralarında cesaret ve yiğitlikle sivrilenleri efe diye anarlardı. Efeler, çarlık dizlik denilen beyaz patiskadan diz kapağının hemen altında bir tür kısa şalvar giyerlerdi. Bu dizliklerin paçalık tabir edilen kısımları san ipekli işli olur ve sim karışık, yünden uzun, beyaz Sivrihisar diz çorapları ile giyilirdi. Sonraları bu dizlik ve çoraplar terkedilerek II. Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar bunların işlemesiz, düz patiskadan olanları ile düz beyaz yünden diz çorapları giyilmiştir. Sekiz metre patiskadan çok bol ve geniş bir surette yapılan bu dizliklerin bütün kıvrıntı ve döküntüleri arkada toplamak suretiyle önü adeta düz ve kırışıksız olur, diz kapağının hemen altında ve dize sıkıca oturmuş durumda olan parçasıyla ayağa giyilen diz çorabı arasında iki parmak yer açık kalarak ten görünürdü. Beyaz dizlikler ile sırta çarlık işlik denilen beyaz patiskadan parmak yakalı, önden iri sedef düğmeli, uzun bilezikli kollan olan bir işlik ve onun üzerine kırmızı beyaz yollu osmaniye işlik giyilir, bele genişçe şal kuşak ile sil&#226;hlık takılırdı. Bu takımlar ile ayağa kesinlikle kırmızı diz bağlı, uzun, beyaz ajurlu diz çorabı ve kırmızı cimcime veya yemeni, sırta da osmaniye işlik üzerine sırmalı camadan veya sırmalı cepken, bunlar yoksa sırmalı yelek giyilirdi.
    Uzun konçla diz çorabı ve hatta çizme giymekle beraber dizlik giyenlerinin diz kapaklan ile baldırlarının büyük bir kısmı mutlaka açık bulunurdu. Başlarına fes giyer, üzerine ipekli çevre ve pusu sararlardı. Cepkenlerini giymeyip omuzlarından aşağı sarkıtmak &#226;detleri idi.
    - Memur Kıyafetleri: Ankara'daki memur kıyafetleri; yüksek, orta ve küçük dereceli memur kıyafeti olmak üzere üç gruba ayrılır.
    Yüksek dereceli memurlar; setre pantollar ile beş cm yüksekliğinde dik veya uçları kelebek yakalı gömlekler giyer, yakalara boynun arkasından iliklenen hazır uzun kravat veya papyon kravat bağlayıp, bunları mücevherli iğneler ile tuttururlar, gömlek ve pantolon üstüne de göğsü kapalı bir yelek giyerlerdi. Başlarında kalıplı fes (daha sonra hasırlı fes) ve ellerinde şık bir baston bulunurdu.
    Orta dereceli memurlar; setre pantol veya ceket pantollar ile kolalı gömlek yerine basma işlik giyer ve üzerine işliği örterek şık görünmesi için düz ya da pastalı, kolalı patiskadan bir jile takarlardı. Bu jileler üzerine dik veya ucu kıvrık kolalı bir yakalık ve beşparmak genişliğinde uçları kıvrık kolalı kolluk ile boynun arkasından iliklenen hazır kravat takılır ve üstüne yelek giyilirdi. Başlarına da şıllık fesleri denilen feslerden takarlardı.
    Küçük dereceli memurların kıyafetleri ise karışıktır. Genellikle elifiye giymekle beraber üzerine ceket giyenler de bulunurdu. Başlarında, sarıksız dal fes bulunması şarttı.

    Kalıplaşmış Sözler
    Arnının şakından nalladı Alnının ortasından vurdu
    Avrat bizi hicil iddi Kepaze etti
    Ayı oynayalım Topaç çevirelim
    Annacındaki tepe Karşısındaki tepe
    Avrat topuğna kadar p&#226;tiri dudunmuş Takma saç
    Amma da sıkrasın Hasissin
    Avrat beni görünce bürleniyo Yüzünü örtüyor
    Amed herifin kafaya vuru virince deke combalak aşıvirdi Yere yuvarlandı
    Apçam gile gidecez Amcamlara gideceğiz
    Bebeğin sormuğunu vir Mamasını
    Börüme bi sümsüm kaktıki Yumruk vurdu
    Bu işte döneklik sende Sözünde durmadın
    Benimi mezeleyon gid de anağı mezele Benimle alay mı ediyorsun
    Boranı bişirdim Zerdali hoşafı
    Badi badi yürüme Paytak yürümek
    Böğön pirşenbe Bugün perşembe
    Bıldır miyva çoodu Geçen sene meyve çoktu
    Vih oğul donduda buydu Üşüdü
    Bebeğin bağırdağını sarıvir Bebeğin beşiğinin bağlarını bağla
    Bi dıkım içivir Bir yudum içiver
    Böğüzde böle olsun Bu seferde böyle olsun
    Böre böre öldü Bağıra bağıra
    Ha yiğenim billorunan bi su vir Bardakla
    Böndüyü doldur da gel Testinin küçüğü
    Bırak şu löhlü herifi Miskin, pasaklı, amelimanda adamı
    Bi cimçik tuz vir Biraz tuz ver
    Bire esikli adamı buğatma Kadın, adamı kızdırma
    Bağın tonçuca geldik Sınırına
    Bebeyi börtü böcek dalamış ga&#226;m Böcek ısırmış
    Bağda tosba yatağı olmuş Harab olmuş
    Bebeğin ediklerini giydirivir Bebeğin patilerini giydiriver
    Bebeğin çentesine elif çüzünü koyvir Okul çantasına alfabesini koyuver
    Mürdük kıza da çintisi pek yakışmış Güzel kıza da entarisi pek yakışmış
    Iramazanda adamın gavsarası dar olur Ramazanda insanın asabı bozuk olur
    Gel hele iki yarenlik idelim Şundan bundan konuşalım
    Oh yavrum buğatma Yaramazlık yapma
    Ezzadı kınalı Mazisi temiz
    Vih! Oğul o ne şekil yarenlik Ne biçim l&#226;f
    Hatıp çayı'na esbaba gidecez Çamaşıra gideceğiz
    Hayatdaki gambakları toplayıvir Avludaki ağaç parçalarını topla
    Sen o işe kulağasma O işe aldırma
    Pişin pişin paramı saydın Peşin, peşin
    Gicikme aşama ir gel Geç kalma erken gel
    Tökeşledi neyseki düşmedi Tökezledi fakat düşmedi
    Halhalları ireğin isteyo Bilezikleri epotik, karşılık istiyor
    Esbabı iyi çitile Çamaşırı iyice ov
    Eyşinin İsmaile tava virdim Ekşinin İsmail'e pişirmek için Ankara tavası verdim
    Lan memet çikta hot oynayalım Bir çeşit oyun
    O iş gali tavsadı O iş artık gevşedi
    Aplan gilden saplıyı alda gel Çamaşır ve pekmez kazanlarını boşaltmak için kullanılan uzun saplı tas
    Şu kızda pek başangı Kendi başına iş yapan
    Başlık bozmıya gidiyoz Düğün hazırlığı için çarşıya çıkma
    Gasap lömen apçağa vardakara dikişinden siyerlik virsin Yağsız tarafından pirzola
    Aşama halam gile sübüre yimiye gidecez Su böreği
    Guşenedeki tamtak tiridini getir Tenceredeki tiriti getir
    Tabahna camiinin yanında da ki Seyid Memedin böründeki ev Tabakhane camiinin yanındaki
    Kuşları taşlayıpda yaynıkdırma Kuşları ürkütme
    Bu aşam sıra Haceli gilde Gezme sırası Hacı Ali'lerde
    Böğözlük af ittim bidaya karışmam Bu sefer af ettim öbür sefere
    Ana kı şi gile gitmiyecez mi yiz Anneciğim... lere gitmeyecek miyiz
    Gusulhaneye nalilleri koyuvir Banyoya takunyaları koyuver
    Amanın pek gıyımsız Çok hasis
    İki kakaç bastırmayı unutma İki hevenk pastırma
    Dedeğen şipleklerini getir Dedenin terliklerini getir
    Bölede çikin gız görmedim Böyle çirkin kız görmedim
    Dılacanlığının sonu bu işte Yaramazlığın sonu bu
    Maşabadaki suyu serpivir Maşrapadaki suyu döküver
    Gostak gostak yürüyüşüne bak Kasıla kasıla
    Bostan gümelesine gidiyom Bostan kulübesi
    İce çıbırladı Parasız kalma
    Irza hocanın uşakları Rıza hocanın çocukları
    Zarları bıdılayıviriyo Önüne atmak
    Zıbarmıyasıca uyumadı gitti Sızmak, donup kalma
    İlin köydeki gettekini karıştırma Onu bunu karıştırma
    İle güne karşı ne diyelim şimdi Dosta düşmana karşı
    İvil ivil işçimen gız Hamarat
    Gızım zevzek zevzek konuşup durma Boşyere, fuzuli, aslı yok
    Maççalı herif Sırnaşık
    K&#226;tibi Adilden senet vir Noter
    Şehremanetine k&#226;tip mi oldun Belediye
    Kapama küpeciği gibi oturuvidi Orta yere oturmak
    Vih! ool! hiriminen hiç iddin Berbat ettin
    Mücüleden cara dakımını alıvir Çekmeceden ağızlığa alıver
    Işmar idip durma Gözle işaret
    Tizem gile ezaya gidecez Teyzemlere baş sağlığına gideceğiz
    Paytoncu kıramçıyı şaklatdı Kamçı
    Zarzavatı desdimala çıkılayıvir Sebzeleri mendile koyuver
    Ana kı sırtım gidişiyo Anne sırtım kaşınıyor
    Zigahdan ünleyivir Balkondan sesleniver
    Ökelekli delikanlı Yakışıklı
    Iccak ıccak içivir Sıcak
    Esbabı da pek ehnezimiş Elbisesi eskimiş
    Urganı uç uça ulayivir Ekleyiver
    Herif gine işi mışırgılı bıraktı Şüpheli
    İbram dayı da emme honutmuş ha! İhtiyarlamış
    Bebenin başindaki gogak dökülmedi Yeni doğan çocuğun başındaki deri
    Lan oğaçça dur farçalma Uslu otur
    İl&#226;hi bennen ağrınamaz ol Benimle uğraşma
    Nedi beni yüksünüyon sen Neden beni çekemiyorsun
    Hiyarın köresini al tılkışımını alma Hıyarın tazesini al buruşmuşunu alma
    Küntük giz maşallah bek tatlı Kısa boylu şişman

    Müzik Kültürü
    Türküler
    Ankara türküleri, saz çalma töresince şöyle gruplandırılır:
    - Divan: Yaylı sazla çalınır, sazdan başka enstrüman kullanılmaz. Saz çalma bir töreye bağlıdır. Bu töreye göre en iyi saz çalan yaşlı kimse ortaya ve yükseğe bağdaş kurarak oturur, ikinci derecede saz çalanlar etrafına dizilirlerdi. Önce ağa teller üzerinde bir gezinti yapar, diğerlerine ayak ve düzen verir, yalnız başına bir divan söyler. Divanlar bir öğüt ve hayat dersi niteliğinde olup, nazım şeklindedirler. Tabiatı, aşkı, gurbeti, hasreti, isyan ve ilenci, yiğitlik ve kahramanlığı, ölümü tasvir ederler.
    - Kırat: Türkün kahramanlık öykülerine girmiş, yiğitlere arkadaş olmuş, onunla vuruşmuş, onunla ölmüş olan kıratın öyküsü anlatılır.
    - Muhabbet Havaları: Daha çok yaşlı ve olgun kimselerin topluluğuna denir. Bu toplantıda içki ve saz bulunmasına rağmen sık sık savak verilir. (Sazın dinlenmesi). Bu dinlenme esnasında sohbet edilir. Topluluğun en yaşlısı konuşur, diğerleri dinler. Saz başlayınca konuşulmaz, sesi uygun olanlar saza eşlik ederler.
    - Oturak Havaları (Kıvrak Zil Havaları): Muhabbetle oturak birbirinden faklıdır. Oturak aleminde saz ve içkiden başka kadın vardır. İçki ve mezeyi kadınlar dağıtır. Bunlar saki ve rakkase olarak adlandırılmış olup, para ile tutulurlardı.
    - Bozlaklar (Uzun Havalar): Genellikle aşk, gurbet, sitem, isyan, ilenç, yakarış gibi ruh hallerini ifade ederler. Başlangıçta aniden parlayan bir alev gibidirler. Yavaş yavaş hafifler ve nihayet sönerler.
    - Ağıtlar: Daima hüznü, kederi, acıyı ve zamansız bir ölümü ifade ederler. Ağıtlar, ya olay ile yakından ilgisi olanlar tarafından veya bu işi meslek edinmiş kişiler tarafından söylenir. Çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu ağıt yakanların sesleri güzel ve dokunaklıdır.

    MUTFAK
    Eski Ankara mutfağı evin en büyük kısmını meydana getirirdi. Bir tarafta ocak ve tandır, bir tarafta kışlık erzakın muhafaza edildiği kiler bulunurdu. Kilerler genellikle iki katlı olur ve yukarı kısmına mü-sandere denirdi. Mutfağın bir kenarına odun istif edilirdi. Yemekler yere serilen sofralarda yenir, önce büyükler, sonra ev halkı otururdu.
    Ankara Yemekleri:
    - Çorbalar: Aş çorbası, dutmaç, keşkek çorbası, miyane çorbası, sütlü çorba, tarhana çorbası, toyga çorbası
    - Et Yemekleri: Ankara tavası, alabörtme, calla, çoban kavurması, ilişkik, kapama, orman kebabı, patlıcanlı et, sızgıç, siyel, siyer.
    - Pilavlar: Bici, bulgur pilavı, oğmaç aşı, pıtpıt pilavı.
    - Köfteler: Kadınbudu köfte, mucirim köftesi, yumurtalı köfte, tohma, tiritli köfte.
    - Dolmalar: Efelek dolması, mantı, şirden dolması (bumbar), yalancı dolma, yaprak dolması.
    - Börekler - Çörekler: Altüst böreği, ay böreği, bohça böreği, entekke böreği, hamman, kana, kol böreği, papaç, pazar böreği, tandır böreği, yalkı.
    - Yemekler: Carcıran, bici aşı, çılbır, çırpma, göçe, göter, kaile, keşkek yemeği, köremez, mıhlama, omaç, papara, saz, tamtak tiridi, topaç.
    - Hamur İşi Yemekler: Bazlama, cızlama, gözleme, nevizme, öllüğün körü, su böreği.
    - Tatlılar - Kompostolar: Ayva boranası, baklava, bırtlak, daşlak, ekir, fıslak, höşmerim, kabak tatlısı, karga beyni, kar helvası, kaygana, köyter, omaç, perçem, saraylı, tiltil helvası, tuhafiye, zerdali boranası, zerdali hoşafı.
    - Ekmekler: Bazlamacın, bezdirme, gizleme, çerpit, ebem ekmeği, kartalaç, kömbe, kete, saçkıran, şerit, yarımca.
    Mutfak Malzemeleri:
    Aşhane - ayşene: Mutfak
    Bağa: İki kuplu bir çeşit kahve tepsisi
    Bandil: Küçük testi
    Bardak: Toprak testi
    Beden: Bakır sahan,
    Bodiç: Küçük testi,
    Boduç: Fıçı,
    Boğ: Sofra bezi,
    Bulgulu senek: Toprak testi,
    Caba: Toprak tencere,
    Cağa: Deri ve bezden yapılan büyük torba,
    Çatura: Ağaç su tepsisi,
    Çente: Çinko sahan ve tas kapağı,
    Çork: Ocak,
    Çalpak - hatun: Büyük yayık
    Çamçak: Ağaç su kabı,
    Çapçak: Tahta masrafa,
    Çekkel: Küçük nacak,
    Çomça: Büyük ağaç kepçe,
    Çömçü: toprak ibrik,
    Dövce: Hava,
    Eğri: Bıçak,
    Eyseren işiran: Hamur kazıma aleti,
    Enge: Küçük bıçak
    Ersin: Demir hamur kazıma aleti,
    Gelder: Ağaçtan su, yoğurt ya da yağ kabı,
    Gırgırı: Ağzı dar testi,
    Gölek: Yağ kutusu,
    Haranı: İki kulplu küçük kazan,
    Hereni: Büyük tencere,
    İliştir: Kevgir,
    Kaşıkla: Kaşık sepeti,
    Miren: Küçük testi,
    Mengel: Bakraç,
    Oklaç-oklağaç: Oklava,
    Pişirgeç: Tahtadan yufka çevirme aleti,
    Sergen: Tavanlara yakın konulan raf,
    Susak: Ağaç maşrapa,
    Sapsak: Bakır, teneke, çini, çinkodan yapılmış su kabı,
    Sitil: Bakırdan saplı şekerlik,
    Tahar: Ağzı geniş kulpsuz kap,
    Tandır: Küçükfırın,
    Terek: Raf,
    Tıngır: Tepsi,
    Yangı: Kulplu küçük kap,
    Yaslahaç: Hamur açma tahtası.
    Yunak: İçinde birşey yıkanan kap,

    İNANIŞLAR
    HASTALIK ve TEDAVİ USULLERİ İLE BAZI İNANÇLAR
    Bu bahsi bilhassa almayı öngörüşümüzün sebebi, yıllarca ihmal edilmiş bir şehrin, o yıllardaki tedavi usulleri ile bu günkü başkent Ankara'nın tedavi usulleri arasındaki; o muazzam tekamül ve inkişafı göstermek bakımından istifadeli gördüğümüzdendir.
    Yıllar süresi ihmal edilmiş, dertli bir Anadolu var, o Anadolu ki; koskoca bir İmparatorluğun yükünü zayıf omuzlarında, yıllarca yokluk ve sefalet içinde izdırap duyarak taşımış, asker demiş vermiş, vergi demiş vermiş, ama kanayan yarasına ne bir merhem koyan olmuş ne de elinden tutup kaldıran bir kimse bulunmuş.
    İşte kendi kaderine bırakılan, ıstırap ve acı ile dolu Anadolu'nun bu izdirap ve derdinden bol bol nasibini alan Ankara'da; hastalık denilen o korkunç afet, elinde tırpanı ile yıllarca kol gezmiş, daha yavru doğmadan onu öldürmüştü.
    Ankara ki İmparatorluğa yıllarca vilayet merkezliği yapmış, beylerbeylerinin ülkesi olmuş, yani ikinci derecede bir vilayet iken, kanayan yarasına neşter vurulmamıştı.
    Cahil kalan halk, hastalığına, derdine devayı maaselef hurafede aramış ve onun pençesinde ölüp gitmiştir.
    Aşağıda vereceğimiz ve halk arasında çok yaygın olan bir iki misal; hastalığın ne yollarda tedavi edildiği ve bazı itikat ve inançların bu tedavilere nasıl hakim olduğunu, bir ibret levhası olarak gözlerimizin önüne bütün çıplaklığı ile sermektedir.
    Çok değil bundan en az 60-70 yıl önce Ankarası'nda ne doktor, ne ilaç, ne de hastane vardı. Doktor yerine cerrahlar vardı. Bunlar muhtelif otlardan yaptıkları, hap ve merhemleri hasta kimselere verirler, bıçak ve kurşun yaralarını tedavi ederlerdi.
    Son yıllarda Ankara'da, Vasilaki ve İstavraki adlı iki doktor vardı. İkisi de iyi doktor olmasına rağmen, "Adam sende, kırk yıl kıran olmuş da vadesi gelen ölmüş" inancı içinde, hastalanan yüz kişiden ancak üç kişi bu doktorların kapısını çalmıştır. İlaç malzemesini atarlar satardı. En mühim ilaçlar; Kına kına, sinameki ve İngiliz tuzu idi. Midesi veya iç uzuvlarından birisinden hasta olup ölenlere "Barsakları dolandı da ondan öldü" derler, çocuğa havale mi geldi, doğru vergi başkatibi Mahmut efendiye; sarılık mı oldu, bu hastalığın ocağı Kütükçülere, kırık çıkık mı var, Kelleci Ali dayıya, kuduz mu oldu, Kılcı Yogi'ye, sivilce veya çıban mı var doğru Burçaklar köyüne, ishal mi oldu, leblebi kavutu yesin, dişi mi ağrıdı, doğruca Saraçlar çarşısında berber Arif dayıya, ya git. Kasap pil Kadir ağaya koşsun, yarısı içerde yarısın dışar da kerpetenle söksün...
    İşte dünün kendi kaderine terkedilmiş, Ankarası'ndaki tedavi şekli bu iken, bugün hastalığın tedavisinde nerelere geldiğimizi göstermek için bu mevzuyu almayı öngörmüş bulunuyoruz.
    Ankara'ya ilk gelen Türk doktoru Neşet Ömer bey ve Dr. Selahattin beydir. Şimdi, bir iki misal vererek eski tedavi usullerini görelim:
    Sarılık: Halk arasında sarılık olarak yaygın olan bu hastalığın tedavi şekli de enteresandır. Sarılık olan bir kimseye, bir altın parçasını suya atarlar, ıslatırlar ve hastaya bir hafta suyunu içirirler. Keza sarılık hastasını da bu hastalığın ocağına götürürler. Sarılığı kes&#172;tirirler. Kestirme işi şöyledir: Hastanın alnının ortasını hafifçe us&#172;tura ile keser. Akan kanı alır, hastanın yüzüne sürer, bir hafta
    perhiz verir, acı ve bulgur yenmez.
    Sıtma: Sıtmalı hastaya da hastalıkla hiç ilgisi olmayan birtakım &#226;detler tatbik edilir. Mesela sıtmalıyı alıp bir türbeye götürürler. Orada sıtmalının bileğine ip bağlanır. Dedeye adak adanır, mum dikilir ve türbenin penceresine bir bez bağlanır. Sıtmalı çocuğa. dağda çobanın gezdirdiği kuru ekmek suda ıslatılarak yedirilir. Ayı tüyünü veya yılan kabuğunu yakıp dumanına hastayı tutarlar. En güzeli de sıtmalı çocuğa, iki kumalı (iki evli) kimsenin ekmek teknesinden ekmek çalarlar, onu çocuğa yedirme şeklidir.
    Oklama: Nazardan başı ağrıyanları oklarlar. Ocaklı kadın eline bir oklava alır, hastanın başında bazlama tahtası tutulur. Ocaklı kadın kendi kendine şöyle konuşur.
    Selamün aleyküm
    Aleyküm selam
    Tatar nerden geliyorsun
    Tatar handan geliyorum
    Ne vurursun
    Sancı vururum
    Vurmam
    Vururum
    Vurmam
    Vururum
    Vurmam
    Vururum
    der ve tahtaya yavaş yavaş vurur. Bu hareket üç defa tekrarlanır.
    Boğmaca: Boğmaca olan çocuk, Arslanhane'de caminin önündeki taşa yatırılır, derviş veya ocaklı bıçakla boğazını sıvazlar. Yahut Ak Şemsettin Türbesi'nin anahtarını boğazına sürerlerdi. Türbeye bırakılan bir gömleği bir gece durduktan sonra çocuğa giydirirler, 40 gün çocuktan çıkartmazlar di. Benden evvelki iki kız kardeşim de bu yolda tedavi gördüklerinden maalesef zavallılar ölmüşler.
    Bulgur Püskürmesi: Kan bozukluğundan ötürü vücutta çıkan ufak kırmızılıklara bulgur püskürmesi denirdi. Ocağı Hacettepe'de idi. Ocaklı kadın ağzına doldurduğu bulguru, vücuttaki kırmızı beneklere püskürür, okur, üfler, bulgurla sıvazlar, bir haftalık perhiz verirdi.
    Çiçek: Çiçek çıkartan çocuklara Hakik taşı ile Bakır'ı çocuğun alnına takarlar, kırk gün durur. Dumandan, yemek kokusundan tecrit ederler, bol bol tatlı yedirirler, çiçeğin beyi çıkmasın diye kabuklarını çocuğa yedirirlerdi.
    İshal: İshal olana koruk suyu, yahut miyane kavutu (kavrulmuş un) aç karnına yedirilir, yahut da ahlat (Yabani Armut) hoşafı içirilirdi.
    Hacahmat - Kan aldırma: Mayıs ayında, ilkbaharda kanı gür olanlar, sağ ayağından sol kolundan kan aldırırlar. Kanalmak (Neşterle) (bir nevi yaylı keskin bıçak) kol damarına yerleştirilir, yayını bırakır bırakmaz bıçak damarı keser ve kanı akıtır. Ekseriya berberler bu işi yaparlardı.
    Nezle: Nezle olan kimsenin başına deve yününü sararlar. Ayrıca tuzu kavururlar, bir torbaya koyarak nezle olanın başına sararlar. Hastanın yüzüne al bir örtü örter, üzerine pamukları kor ve yakardı. Ondan sonra da en fecisi örtüyü kaldırır, yüzünü gözünü tükürük içinde bırakırdı. Buna Alazlama denirdi.
    Bademcik: Bademciği olan kimseler de keza ocağına gider, ocak başparmakla bademcikleri ezer ve sap kavrularak dövülür, hastanın boğazına kamış bir boru ile üflenir.
    Basma Hastalığı: Bu günün tıbbında farenjit denilen hastalık olur, tatlı elmayı ateşe gömerler ve hastanın boğazına sararlardı.
    Baş Ağrısı: Başı ağrıyan kimsenin, kurbağayı alnına sararlar. Kurbağa ölürse iyidir. Ölmezse etini hastaya yedirirler.
    Bıçılgan: İnek memelerinin çatlamasıdır. Süpürgenin ucunu yakarlar. Hayvanın memesine vururlar, yahut bebe toprağını melhem yaparak çatlaklara sürerler. Yahut da ısırgan otu lapasını sararlar.
    Göz Çıbanı (Nazar çıbanı): Göz çıbanı çıkan kimseye, kesilmiş bir koyunun gözü, kına ve su ile karılır, bu melhem çıbana sürülür, çıban azar üç gün sonra iyi olurmuş.
    Kan Kabarcığı: Bu kabarcık daha ziyade gözün akında olur, buna da göz kapağını devirirler, ocaklı kimse gözdeki bu kabarcığı altınla çizerek tedavi eder.
    Hıyarcık: Hıyarcık çıkartan kimseye, hıyar turşusu konmak suretiyle tedavi ederler.
    İnce Hastalık (Verem): Bu hastalığın ne kadar korkunç olduğu bu gün malum; bu hastalığa tutulanlara kara eşek sütü içirirlermiş. Bu sari ve öldürücü hastalığın tedavisi de bu idi.
    İt Dirseği: Gözünde it dirseği çıkan kimse, bu hastalığın keza ocağına gider, ocaklı kolunun dirseği ile orayı sıvazlar.
    İngin (Yarım Felç): Kadın başı kabağını kaynatırlar ve bu kabağın içine hastayı gömerler.
    Körükleme: Bir nevi çıbandır. Ocağına gidilir körükletilir. Körükleyici kimse, kendiri dider ve yakar, külünü bir kap içinde yağ ile karar melhem yapar, bu melhemi çıbanın üzerine koyarak çıbanı sarar. Bu işi ekseriya Museviler yaparlardı. Ekşi, acı gibi şeylere perhiz verirlerdi.
    Kıt Durgunu: Ekseriye emzikli kadınlarda olur, meme şişer süt akmaz. Bunun için de emzikli kadın şişen göğsünü içi dolu bir testiye sokar. Saçını da göğsün üstüne koyarak saç taranır.
    Kırkın: Kırkı çıkmayan çocuklarda olan bu hastalık, çocuğun yüzünde yara halinde tezahür eder, tedavisi için, kaplumbağa kabuğunu yakar, döverler, ince tülbentten elerler içine biraz tuz koyarak; çocuk doğar doğmaz bu tozla sıvarlar. İğne başı gibi ufak başlı sivilciler olup, buna ilaç itikat gereğince yapılmaz.
    Kan İrini: Burun kanamasıdır. Kanı dindermek için; burnu kanayan kimsenin alnına, kan taşı yüzüğü bağlarlar, ayrıca örümcek ağını pamuk gibi buruna sokarlar.
    Siğil (Seyil): Siğilin erkeği ve dişisi olur, dişisi ürer çoğalır. Siğili olan kimse için Mühanlar köyünden kırmızı bir toprak getirilir; bu toprağı siğiller üzerine sürerler. Ayrıca ayın ilk çarşambasında, ellerde kaç tane siğil varsa o kadar buğday tanesini kaynatırlar, bir ipe dizerler, sokak kapısının arkasına asarlar, kuşlar buğdayı yer siğil de geçermiş.
    Sallık: İdrarını tutamayan, aynı zamanda idrarını yapamayanlardır. Bu hastalık için şu tedavi usulleri yapılır.
    a - Miyan kökünü ağızda çiğnetip yuttururlar.
    b - Arpa unu ile ardıç katranını hap yaparak verirler.
    c - Hamam leğeninin içine (derin ve uzun bakırdan) eski saman, deve kığı (pisliği), soğan kabuğu koyarlar ve kaynatırlar, leğenin üzerindeki deliği bir kapakla kapatırlar, hastayı bu tahtanın üzerine oturturlar, onun buğusunda bir saat kadar oturur.
    d - Çiğdem, zamanında koklanmadan toplanır, kaynatılır, içirilir.
    e - Mısır püskülü kaynatılarak içilir.
    Temreğe: Temreğe iki türlü olur biri sulu temreğe, diğeri kuru temreğe. Sulu temreğeyi arpa ile çizerler. Cevher toprağını ıslatırlar her sabah aç karnına içirirler.
    Zehirli Kertenkele Sokması: Çor (tuzlu ayran) içirilir, ya da sokulan yere eşek derisi sürülür. Sokulan yer boğdurulur ve kuru zerdali ıslatılarak ezilip sarılır.
    Kurşun Dökme: Bu &#226;det ve tedavi usulü h&#226;l&#226; revaçta olup, zammımıza kadar gelmiştir. Kurşun dökme, nazar değmiş kimseye, hastaya, asabi mizaçlı çocuklara, sıkıntılı kimselere dökülür. Kurşun dökme işini umumiyetle yaşlı kadınlar yapar. Kurşun döken kadın mutlaka ocak ve izinli yani (fatıma anamızın elini almış) olmalıdır. Biraz kurşun bir kepçe içinde ateşte eritilir. Bir kalburun içine biraz ekmek, tuz, buğday, arpa, bir bıçak, bir iğne, bir ayna konulur. Kurşun dökülecek hastanın başına bir örtü örterler. Kalburu hastanın başına tutarlar. İçinde su bulunan bir tasa eriyen kurşunlan dökerler. Soğuk suya dökülen kurşunlar haliyle donacaktır. Bu donma halinde göz göz ve pütür pütür bir manzara arzeder. Kurşunu döken: Gördün mü? göz var der ve hastayı okur üfler. Bıçakla sığar. Kalbura konulan ekmek, buğday vesaire köpeklere verilir.
    Kaşıntı: Vücudu kaşınan kimselere çor içirilir. Çor bol tuzlu yoğurttur.
    Dolama: Ocaklı kimse, dolama olan parmağı ağzının içine alır. Yavaş yavaş, döndüre döndüre ısırır, tükürükle, okur, üfler. Bu hareketi üç kerre yapar. Ocaklılar ekseriya bu işler için para almazlar. Para yerine, köpeklere ekmek verdirir. Yağlı çıra ateşte yakılır ve yağlan çatlaklara sürülür.
    El Terlerse: Hiç tanımadığı bir kimsenin evine girilir. Yatak ve yorganına el değdirilir. Terleme geçermiş.
    İşte yukarıda bol bol saydığımız hastalıkların devası da bunlardı.

    Son düzenleme orbay; 03-02-2008, 01:29.
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    #2
    Konu: Ankara-06

    Turizm Aktiviteleri
    Bitki İnceleme
    Floristik zenginliğe ev sahipliği yapan doğal kaynaklar açısından zengin sayılabilen Ankara
    ’da yaklaşık 960 farklı bitki türü doğal ortamda yetişmektedir. Bunların bir çoğu, Ankara çiğdemi, tükürükotu, peygamber çiçeği gibi endemiktir ve yetişen türlerdeki endemik tür sayısı % 16’ları bulmaktadır. Tür sayısı bakımından en zengin başlıca familyalar, papatyagiller, baklagiller, buğdaygiller, turpgiller, ballıbabagillerdir. Bu tablonun en ilginç yönlerinden biri şehirde yetişen 175 bitki türünün endemik olması, yani yalnızca ülke ve ülkede belli bir bölgede yetişiyor olmasıdır. Ülke genelindeki bu zenginliğin en önemli unsurlarından biri ise Anadolu yarımadasının kıta özelliği göstermesidir.

    Dağ ve Doğa Yürüyüşü
    Kirmir Çayı Vadisi : Vadi, Güdül
    ’ün doğu ve batısında toplam 30 km’lik bir doğa yürüyüşü parkuru oluşturmaktadır.
    Pazar Çayı Vadisi : Gerek jeolojik oluşumu, gerekse bitki örtüsü bakımından zengin değerlere sahip olup vadi doğa yürüyüşlerine elverişlidir.
    İlhan Çayı Ağan Vadisi : Zengin bitki örtüsü ve peyzaj özellikleri 22 km
    ’lik gezi parkuru çevresinde güzel bir doğa oluşturmaktadır.
    Çubuk Çayı Vadisi : Dar bir vadi olup, yer yer boğaz biçimindeki oluşumları ve zengin bitki dokusuyla kısa doğa yürüyüşleri için uygundur.
    İnönü Vadisi : İki tarafı dik kayalık ve balık sırtı gibi yükselen vadi tabanında, çok dar bir alanda, zengin bitki örtüsü ve meyve bahçeleri içinde bağ evi niteliğinde kırsal yerleşme bulunmaktadır. Aynı zamanda tarihi kaynak niteliğinde olan İnönü Vadisi, doğa yürüyüşleri için elverişlidir.
    Mogan ve Eymir Gölleri : Su unsuru, görsel nitelikler, bitki örtüsü ve yaban hayatı varlığıyla doğa yürüyüşü için elverişli alanlardır.
    Çubuk Barajı : Baraj gölü ve çevresi doğa yürüyüşüne elverişlidir.
    Eğriova Yaylası : Çok zengin çam ormanlarıyla kaplı olan ve Ankara
    ’nın en güzel yaylalarından biri olan Eğriova Yaylası, doğa yürüyüşü yapmaya çok elverişlidir.
    Benli Yaylası : Çok zengin çam ormanlarıyla kaplı olan Benli Yaylası dağ-doğa yürüyüşü yapmaya çok elverişlidir.
    Soğuksu Milli Parkı : Kızılcahamam
    ı çevreleyen ormanların flora yönünden step ile orman zonu arasında bir geçit teşkil etmesi nedeniyle ekolojik ve biyolojik çeşitlilik bakımından ayrı bir özellik taşıyan Soğuksu Milli Parkı doğa yürüyüşü yapmaya çok elverişlidir.
    Atlı Doğa Yürüyüşü : Kızılcahamam-Karacaören köyünde atlı doğa yürüyüşü yapılmakta olup Karaşar-Eğriova Yaylaları ve Çamlıdere-Benli yaylaları da potansiyel taşımaktadır.

    Elmadağ Kayak Merkezi
    Elmadağ Kayak Merkezi Ankara sınırları içinde, Elmadağ'ın kuzey yamaçlarında yer almaktadır. Kent merkezine yakınlığı avantajıdır. Ankara'ya 18 km. uzaklıktadır. Şehir merkezinden kayak tesislerine ulaşım üniversite araçları ve özel araçlarla mümkündür. Kayak merkezi Elmadağ'ın kuzey yamaçlarında, 1500-1850 m. yükseklikler arasında bulunmaktadır. Pistler ağaçsızdır ve alpin çayırlarla kaplıdır.
    Karasal iklimin hüküm sürdüğü merkezde kayak sezonu ocak-mart arasında olup, kar kalınlığı 30-60 cm
    ’dir. Alanda kayak evi ile bir otel ve iki restoran bulunmaktadır. Hava Kuvvetleri’ne ait teleski tesisi, kar üstü aracı ve kafeterya hizmet vermektedir. 548 m. uzunluğunda, saatte 720 kişi kapasiteli bir adet teleski bulunmaktadır. Pist kolay ve orta zorluk derecelerindedir.

    Gölbaşı Yamaç Paraşütü Eğitim Tesisi
    Ankara
    ’ya yakınlığı nedeni ile buradaki bütün aktivite ve olanaklardan faydalanmak mümkündür. Ankara’daki üniversitelerin havacılık kulüplerinin yamaç paraşütü eğitimi verdikleri bölgedir. Geniş bir ovaya bakan eğitim tepesi, uygun irtifası ve rüzgarı her yönden karşılaması nedeni ile yamaç paraşütü eğitimleri için çok elverişlidir.

    Kongre Turizmi
    Ankara
    ’nın ülke ve bölgedeki konumunun sağladığı avantajlar nedeniyle ulusal ve uluslararası düzeyde hizmet verecek nitelikte pek çok konaklama tesisi bünyesinde toplantı ve kongre salonu ile, üniversiteler ve kamu kuruluşları bünyelerinde toplantı ve kongre salonları bulunmaktadır.
    Ankara, kültürel ve doğal değerlere yönelik potansiyelinin ile ulaşım, altyapı ve diğer destek yatırımlar açısından da avantajlı durumdadır. 30.000
    ’e yakın koltuk sayısı ile önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

    Yaban Hayatı
    Ankara
    ’nın sınırları içinde kuzeyde yaygınlaşan bitki dokusu ile akarsu ve baraj göllerinin oluşturduğu su kaynakları, yaban hayvan varlığının (faunanın) doğal yaşam ortamını meydana getirmektedir.
    Sazan, alabalık, tatlı su midyeleri, yengeç, kurbağa, kaplumbağa gibi suda yaşayan canlılar ile karabatak, yaban ördeği, yaban kazı ve su tavuğu gibi kanatlı hayvanlar yörenin ekolojik ortamına uyum sağlamış canlılardır.
    Nallıhan, Beypazarı, Kızılcahamam, Çamlıdere, Çubuk ve Güdül ilçeleri içerisinde kalan ormanlık kesimler ayı, yaban domuzu, geyik gibi hayvanların yaşamlarını sürdürmeye olanak vermektedir. Nallıhan ve Beypazarı çevrelerinde yakın zamana kadar yaban koyunu görülmüşse de bugün nesli tükenmiştir.
    Kurt, tilki, porsuk, tavşan, kokarca, gelincik, sincap gibi kara hayvanları ile keklik, çil, toy, turna, çulluk, güvercin, üveyik, bıldırcın gibi kuşlara Ankara'nın her yerinde çok sayıda rastlamak mümkündür. Ayrıca step alanlarında atmaca, şahin ve kartal gibi yırtıcı kuşlar görülmektedir.

    Kamp ve Karavan
    Bayındır Barajı :
    Barajda kamp-karavan alanı olarak düzenlenen 2 ha’lık alandaki tesis binasında duş, çeşme, çamaşır yıkama yeri, WC ve telefon kabini bulunmaktadır. Kamp alanını her yıl ortalama 1000-2000 kişi kullanmaktadır.

    Benli Yaylası :
    Çadırlı kamping açısından Ankara’nın önemli potansiyel alanlarından biridir.

    Eğriova Yaylası :
    Çadırlı kamping yapılmaktadır.

    Soğuksu Milli Parkı :
    Günübirlik 8000 ziyaretçinin gereksinimini karşılayacak donanım (piknik masası, piknik ocağı, çöp bidonu, çeşme, tuvalet ve yağmur sığınakları) bulunmaktadır. Günübirlik dinlenme ve piknik amaçlı kullanımların yanı sıra çadır ve karavanlı kamp yapma olanağı da mevcuttur.

    Çubuk-Karagöl Orman İçi Dinlenme Yeri :
    Günübirlik dinlenme piknik yapma ve çadır kamping gibi kullanımlara açık bir alandır.

    Kuş Gözlem Alanları
    Beynam Ormanı :
    Kuluçkaya yatan iki çift şah kartal ile önemli kuş alanları statüsü kazanır.

    Kavaklı Dağı :
    Güdül ve Dörtdivan ilçelerini kapsar. Alandaki kara akbaba üreme sahası, Sakarya Nehri’nin kollarından olan Kirmir Çayı’na akan Savari Deresi’nin oluşturduğu 10 km. uzunluğunda bir vadidir. Alanda kara akbaba üremektedir.

    Kızılcahamam Ormanları (Soğuksu Milli Parkı) :
    Çamlıdere ve Kızılcahamam ilçelerini kapsar. Çıplak İç Anadolu Platosu’nun kuzey ucunda yer alan ormanlık ve dağlık bir bölgedir. Bölgede milli park dışında kalan alanlarda kısıtlı ormancılık yapılmaktadır. Kara leylek, sakallı akbaba, küçük akbaba, kızıl akbaba, kara akbaba ve küçük kartalın üreyen popülasyonları ile önemli kuş alanı statüsü kazanır.

    Mogan Gölü :
    Gölbaşı ilçesi sınırları içerisindedir. Ankara’nın 20 km. güneyinde bir tatlı su gölüdür. Göl başta Yavrucak Deresi olmak üzere çok sayıda küçük dereyle beslenmektedir. Alan; alaca balıkçıl, macar ördeği, pasbaş patka ve dikkuyruğun üreyen popülasyonları ile önemli kuş alanı statüsü kazanır. Sonbahar sonunda ve ilkbahar öncesinde aralarında macar ördeği, pasbaş patka ve sakarmekenin de bulunduğu çok sayıda su kuşu gözlenir. Alanda üreyen diğer türler arasında, küçük batağan, bahri, kızılboyunlu batağan, kara boyunlu batağan, küçük balaban, boz ördek, yeşilbaş, saz delicesi, sakarmeke ve uzunbacak sayılabilir. Alan aynı zamanda özel çevre koruma bölgesidir.

    Nallıhan Kuş Cenneti :
    Nallıhan Kuş Cenneti ve Çayırhan sulak alanı da kuş gözetlemeye elverişli alanlardır.

    Sarıyar Barajı ( Nallıhan Kuş Cenneti) :
    Beypazarı, Nallıhan ve Mihalıçcık ilçelerini kapsar. Sarıyar Baraj Gölü’ne akan akarsuların ağızlarındaki sulak alanları ve gölün kuzeyindeki kayacıkları içine alır. Bölgede kuluçkaya yatan önemli türler arasında gece balıkçılı, karaleylek, küçük akbaba, bıyıklı doğan sayılabilir. Göç sırasında ise çok sayıda leylek ve angıt için konaklama noktasıdır. Küçük akbalıkçıl, gri balıkçıl, gece balıkçılı aynı kolonide kuluçkaya yatar. Kara çaylak ve gökdoğan ürer. Bölgede arada sırada gözlemlenen ak kuyruklu kartal büyük olasılıkla yakın çevrede üremektedir.

    Çöl Gölü :
    Bâlâ ve Haymana ilçesi s
    ınırları içerisindedir. Ankara’nın 7 km. güneyindeki küçük bir kapalı havza içinde yer alan (çalıkdüzü) 1500 ha’lık tuzlu ve sığ bir göldür. Göl küçük derelerle beslenir. Büyük cılıbıt alanda üremektedir. Sakarca, angıt ve çamuran dahil büyük sayıda su kuşu gölde kışlar. Flamingo, dikkuyruk ve uzunbacak genelde üreme sonrası dönemde gölde gözükür. Bölgede üreyen diğer kuşlar arasında yeşilbaş, uzunbacak, kılıçgaga, akçacılıbıt ve kızkuşu vardır.

    İnözü Vadisi :
    Beypazarı ilçesi sınırları içerisindedir. Beypazarı
    ’nın kuzeyinde yüksekliği 100 m’ye ulaşan bir vadidir. Kayalıklarda yuva yapan karaleylek, bıyıklı doğan popülasyonu ile önemli kuş alanı statüsü kazanır. Vadide üreyen diğer kuşlar arasında, küçük akbaba ve kuzgun sıralanabilir.

    Diğer Tarihi Yerler
    Ankara Kale İçi Evleri :
    Kale içinde çoğu iki katlı olan Ankara evlerinin alt kat avlusunda uşakların, aşçıların, kâhyaların odaları, kiminde de bir ahır bulunur. Birinci katta ev sahibinin oturduğu odalar vardır. Genellikle evin dışında ve bir yanı açık merdivenden, "sergâh ya da sergâh" denilen sütunlu, dört bir yanı açık, üstü kapalı bir taraçaya çıkılır. Üst kattaki odalar, kimi evlerde bir sofanın, kimilerinde de sergâhın bir yanında yer alır. Konuk, toplantı ve yatak odaları ikinci katta bulunur. Kimi odalarda kadınların toplantıları izleyebilmeleri için kafesler vardır.
    Yerler kare biçiminde tuğlalarla döşelidir. Tavanlar çubuklarla kare kafeslere bölünmüştür. Tavan ortasında bol süslemeli göbekler vardır. Cephede çıkıntı oluşturan alçı kabartmalarla süslü mihrap biçiminde ocakların yanlarında küçük gözler bulunur. Bunlara "tembel deliği" denilmektedir. Odalar, sokağa sergâh ve pencerelerle açılır. Kimi evlerde pencerelerin önünde panjur ve kafesler vardır. Süsleme olarak tavanlarda, tavan göbeklerinde, kapılarda ve evlerin öbür bölümlerinde geometrik süslemeler, rumi ve hatai desenlere kadar her türlü süsleme vardır. Günümüzde bazı evler turistik amaçlı olarak kullanılmaktadır.

    Ankara Kalesi:
    Ankara
    ’ya hâkim bir tepenin üzerinde kurulmuş olan ve zaman içinde kentin simgesi haline gelen Ankara Kalesi'nin ilk yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. M.Ö. 2. yüzyılda Galatlar zamanında var olduğu bilinen kale daha sonra Romalılar döneminde onarım görmüştür. İç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşan kalenin iç surları büyük bir olasılıkla 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra Arap saldırıları sırasında çok tahrip olan kale 9. yüzyılda Bizanslılar tarafından yeniden onarılmıştır. Dış surların ne zaman eklendiği kesin olarak saptanamamıştır. Kale 1073'te Selçukluların, 1101'de Haçlıların eline geçmiştir. 1227'de yeniden Selçukluların eline geçen kale bu dönemde ve onu takip eden Osmanlılar döneminde çeşitli onarımlar görmüş, son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla sağlamlaştırılmıştır.
    Geniş bir yer tutan 20 kuleli dış kaleden bugüne çok az şey kalmıştır. Dış kalede kuleler dörtgen şeklinde olup iki kapısı vardır. Bunlar batıdaki Dış Kale Kapısı ve güneydeki Hisar Kapısı
    ’dır. Hisar Kapısı’nın üzerinde İlhanlılara ait 1330 tarihli bir yazıt bulunmaktadır. İç kale yaklaşık bir dikdörtgen şeklinde olup, kısmen Ankara taşı, kısmen de karışık malzemeden yapılmıştır. İç kale yükseklikleri 14-16 m. arasında değişen 42 kuleden oluşmaktadır. Kuleler beşgen şekildedir. İç surların kuzeybatı kısmında Selçuklular dönemine ait bir yazıt bulunmaktadır. Kalenin en yüksek yeri kuzeyde, denizden 978 m. yükseklikteki Akkale’dir. Bugün kale içinde Osmanlı Ankara’sının 17. yüzyıldan itibaren ayakta kalmış birçok Ankara evi ve Alaaddin Camii bulunmaktadır.

    Ayaş Evleri :
    Vadi tabanındaki çarşı alanının çevresinde ve kuzeyde vadi yamaçlarında organik bir dokuda yoğunlaşan Ayaş Evleri’nden 37'si, tescil edilmiş ve korunmaya alınmıştır.
    Mimari özellikleri açısından Osmanlı ve geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taşıyan tarihi Ayaş Evleri genellikle iki katlıdır. Yarı kâgir, yarı ahşap olan evlerin zemin katında ahır, kiler ve büyük evlerde hizmetkar odası gibi mekânlar bulunur. Asıl yaşama alanı olan üst katlarda sofa etrafına konumlanan iki veya üç odanın yanı sıra mutfak ve tuvalet-banyo gibi servis mekânları bulunmaktadır. Bütün mekânların üstü ahşap tavanla örtülüdür. Dış yapıda, balkon biçiminde çeşitli türde çıkmalar ve ahşap kafesli pencereler görülür.

    Beypazarı Evleri :
    Ankara'nın 100 km. batısında yer alan Beypazarı’nın dik yamaçlar ve vadilere kurulmuş olan eski kesimi, çarşı ve geleneksel konutlardan oluşan karakteristik dokusuyla ve doğal peyzaj özellikleriyle tarihi ve görsel karakteri zengin olan bir yerleşimdir. 100 yıllık geçmişi olan bu evler, Osmanlı ve geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taşımaktadır.
    Konut mimarisi açısından ana tip, cumbalı veya üstünde kuşkana olarak adlandırılan bir çatı katı olan iki veya üç katlı yapılardır. Evlerin temel duvarları taştan, geri kalan kısımları ahşaptan yapılmış ve dıştan sıvanmış olup üstleri çinko kaplı veya kiremitli çatıyla örtülüdür. Dış yapıda, bu ana tipin çeşitlemesi olarak balkon biçiminde çıkma veya kuşkanalar, ahşap kafesli pencereler görülür. İç yapıda zemin katı taşlık ve buna bağlı ahır, samanlık, kiler, hizmetkar bölümü gibi mekânlardan oluşur. Üst katlar asıl yaşama katlarıdır. Dikdörtgen veya kare planlı sofa etrafında odalar dışında mutfak, banyo gibi mekânlar oluşturulmuştur. Bütün mekânların üstü ahşap tavanla örtülüdür.

    Eski Hamam :
    Eski Hamam, Gazi Lisesi
    ’nin tam karşısında yer almaktadır. Oldukça harap durumda olan hamamın soyunmalığı tamamen yıkılmış olmasına mukabil soğukluk ve sıcaklık, külhan dahil olmak üzere ayakta durmaktadır. Eserin mimari yapısı ve tekniği itibariyle 15. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir. Restore edilmektedir.

    Güdül Evleri :
    Ankara'nın kuzeybatısında, kente 89 km. uzaklıkta eski bir yerleşim olan Güdül ilçesinin kent merkezinde bugüne kadar ayakta kalan tarihi evlerin bulunduğu bölge kentsel SİT alanı ilan edilmiştir. Osmanlı ve geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taşımaktadır.

    Güvenlik Anıtı :
    Kızılay'da Güvenpark içerisindedir. 1935 yılında Ankara taşından yapılmıştır. Türk Ulusunun polis ve jandarmaya bir armağanı olduğundan dolayı Emniyet Anıtı da denilmektedir. Anıtın Kızılay'a bakan yönünde; güveni temsil eden bir sopayı eline alan kuvvetli genç erkek heykelleri yer almıştır. Bu heykellerin altında Atatürk'ün söylediği "Türk, Öğün, Çalış, Güven" sözleri tunç harflerle yazılıdır. Bu yazının sağında Türk Polisinin, solunda Türk Jandarmasının halka olan yardımlarını sembolize eden çeşitli kabartmalar bulunmaktadır. Anıtın Bakanlıklara bakan yönünde ise; Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda ve inkılap hareketlerinde beraber bulunduğu arkadaşları belirtilmektedir. Heykellerin altında anıtın yapılış tarihi olan 1935 yılı romen rakamlarıyla yazılıdır. Sağ tarafta insan zekasını, sol tarafta ise çitçinin tarım çalışmalarını belirten kabartmalar yer almıştır.

    Kalecik Kalesi :
    Kalecik Kalesi,
    Çankırı'ya giden yol üzerinde Ankara'dan 78 km. uzaklıktadır. Bizans devrine tarihlenen kale, modern kasabaya hâkim olan simetrik koni biçimli bir tepenin üzerine kurulmuştur. Güneybatısındaki dağlara bir sırtla bağlanır ve Kızılırmak’a doğru uzanan ovada tek başına yükselmektedir.
    Akköprü: Varlık Mahallesi önünde ve Ankara Çayı üzerinde olup, Ankara'nın en eski köprüsüdür. 1222 yılında Selçuklu Hükümdarı I.Alaaddin Keykubat tarafından Ankara Valisi Kızılbey zamanında yaptırılmıştır. Bugün sağlam bir durumda bulunmakla beraber dar bir köprü oluşu ve bugünkü kullanılan geniş yolun dışında kalışı nedeniyle işlerliğini yitirmiştir. O zamanlarda Batı Anadolu'yu Ankara'ya bağlayan yolun üzerinde idi. Eskiden Ankara'dan askere ve hacca gidenler bu köprünün başında ayrılık ağıtları söylenerek uğurlanırdı. Kesme bazalt tasından yapılmıştır. Yedi adet sivri kemerden meydana gelmiştir. Batı yönünde biri silik iki yazıt yer almaktadır.

    Karacabey Hamamı :
    Karacabey Hamamı Talat Paşa Bulvarı üzerinde olup, 1444 tarihinde yapılmıştır. Çifte hamam şeklindeki yapı batı kısmında birbirine bitişik soyunmalıkları, doğu kısmında ise batıdakilere göre daha değişik inşa tarzı gösteren sıcaklık ve halvetleriyle birlikte bütünü kareye yakın büyük bir dikdörtgen meydana getirmektedir.

    Mimar Sinan Anıtı :
    Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin önündedir. 4.30 m. yüksekliğindeki mermer heykelde Mimar Sinan kendine özgü giysisiyle ayakta canlandırılmıştır.

    Mithat Paşa Anıtı :
    Ulus'ta Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü binasının yanındaki Mithat Paşa heykeli, 1966 yılında banka tarafından heykeltıraş Prof. Hüseyin Anka'ya yaptırılmıştır, 1863'te Ziraat Bankası’nı kuran Sadrazam Mithat Paşa'nın koltukta oturur biçimdeki heykelinin solunda üç başak ve çark, sağında terazi figürleri vardır.

    Roma Hamamı:
    Ulus-Dışkapı hattında, Çankırı caddesi üzerinde bulunan kalıntılar, Roma İmparatoru Caracalla dönemine tarihlenmektedir. Sağlık tanrısı Asklepion adına yaptırılmıştır.

    Suluhan :
    Hac
    ı Doğan Mahallesi’nde, Suluhan Sokağı’ndadır. 1685 yılında Şeyhülislam Mehmet Emin Bey tarafından Zincirli Camii’ne vakıf olarak yaptırıldığı sanılmaktadır. İki kısımdan oluşan Suluhan'ın birinci kısmı kareye yakın dikdörtgen planlı, ortası avlulu ve iki katlıdır. Bu bölümde sadece doğu ve güney cephedeki dükkânların pek azı günümüze gelmiş, batı ve kuzey cephelerdeki binalar tamamen yıkılmış, sadece dış duvarları kalmıştır. Kalıntılardan hanın iç avlusunun dört kenarda ayaklar üzerinde sivri kemerli revaklarla çevrilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Revaklar arkasında odalar sıralanmaktadır. Güney uçta yer alan ikinci kısım tek katlıdır ve daha dardır. Tamamı toprak altında kalan ikinci kısmın ahırlar ve depolara ayrıldığı tahmin edilmektedir. Her iki kısımda da duvarlar moloz taştan yapılmıştır. Hanın batı kenarında üç bölümlük küçük bir arasta bulunmakta olup, her bölüm kalın beşik tonozlarla örtülmekte ve yanlarda küçük dükkânlar yer almaktadır.

    Ulus Cumhuriyet Anıtı :
    Ulus Meydanı'ndaki bu anıt, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının anısına 1927 yılında Avusturyalı heykeltıraş Krippel'e yaptırılmıştır. Atatürk'ün atlı heykelinin altındaki yüksek ve üçgen kaide Ankara taşındandır. Kaidenin üzerindeki kabartmalarda Atatürk ve askerlerini Başkumandanlık Meydan Savaşı'nda tasvir eden figürlerden başka, Türk kadınını, Türk askerini ve genç Türkiye Cumhuriyeti'ni simgeleyen figürler bulunmaktadır.

    Zafer Anıtı :
    Yenişehir'de Atatürk Bulvarı üzerindeki bu anıt, 1927 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Cannonica'ya yaptırılmıştır. Atatürk'ün ayakta ve kılıcına dayanmış halde üniformalı, tunçtan yapılmış bir heykelidir. Tabanında kabartma halinde zafer çelenkleri yer almıştır.

    Zağfiran (Safran) Hanı :
    Atpazarı’ndadır ve Hacı İbrahim Bin Hacı Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi 1512 tarihinde düzenlendiği için, bu tarihlerde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hanın yarısı mülk, yarısı vakfa aittir. İçinde bir mescit yer almaktadır.

    Çengel Han :
    Kale alt
    ında ve Atpazarı Meydanı Sefa Sokak’ta bulunmaktadır. Kitabesinden 1522 tarihinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.


    Yorum

    • orbay
      Senior Member
      • 11-02-2005
      • 5871

      #3
      Konu: Ankara-06

      Müzeler
      Anıtkabir Atatürk Müzesi :
      Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılap kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. 21 Haziran 1960’ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk’ün kullandığı eşyalar, kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir. Müzede ayrıca Atatürk’ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, ve Sabiha Gökçen’in müzeye armağan ettikleri Atatürk’e ait eşyalar da sergilenmektedir.

      Ankara - 100. Yıl Kız Teknik Öğretim Müzesi
      Olgunlaşma enstitüleri, kadınlarımıza özellikle Türk el sanatları meslek eğitimi veren kurumlardır. Temel amaçlarından biri de Türk el sanatlarını araştırmak, derlemek, geliştirmek ve yaymaktır. Çok değerli bir kaynak olan halk sanatlarımızın korunması, yozlaştırılmadan geliştirilmesi, Türk kültürünün geleceği açısından çok önemlidir.
      Bu gerçeği yaklaşık kırk sene önce görebilen Sayın Refia Övünç, bu gün açılışı yapılan bu müzenin temelini oluşturan çok değerli sanat eserlerini yıllar boyu derleyerek; okullarımıza ve kültürümüzün geleceğine önemli bir hizmet sunmuştur.
      Okulumuz arşivlerindeki değerli halk sanatı eserleriyle birlikte oluşturduğumuz bu müzeyi, giderek geliştirmenin hepimizin görevi olduğu kanısındayız.
      Giderek tükenmekte ve yozlaşmakta olan el sanatlarımızı derlemek, korumak; okulumuzun bazı bölümlerinin sanatsal nitelikli ürün örneklerini toplamak, bütün bu eserleri sergileyerek öğrencilerimizin ve araştırmacıların hizmetine sunmak, kuruluş amacımızı oluşturmaktadır.
      Öğretmenlerimizden oluşan bir komisyonca bu duruma getirilen müzemizde yaklaşık olarak 1255 eser bulunmaktadır. Cam, bakır, ahşap, gümüş eşyalar, giysiler, peşkir ve yağlıklar, keseler, oyalar, kumaş ve çorap örnekleri, takıları kapsayan müzemiz; okulumuzda yapılan el sanatları örnekleri ve etnografya olmak üzere iki bölümdür.
      Okul müzesi, müze yöneticisi tarafından belirlenmiş kurallar çerçevesinde yönetilir. Müzeden yararlanmak isteyenler, özel çalışma bölümünde slaytlar ve kataloglardan bilgi alabilirler.
      Müzeye yapılan bağışlar, bağışı yapanın adıyla birlikte sergilenir. Bir başlangıç saydığımız bu kuruluş, katkılarınızla zenginleşecektir.
      Adres: Atatürk Bulvarı No: 41 Sıhhıye/Ankara
      Tel: (312) 324 32 65

      Ankara - Atatürkün Mekanı Müze Köşk
      Ankara'nın Çankaya köyünde tahminen 1800'lü yılların sonlarında yapılan bir bağevinin inşa edilirken tarihe tanıklık edeceği, ülkenin kaderini değiştiren dünya çapında bir lidere konut olarak hizmet vereceği kimin aklına gelirdi?
      Ankara'ya geldiği 27 Aralık 1919 tarihinden 1921 yılına kadar önce Ziraat Okulunda, TBMM Başkanlığına seçilmesinden sonra da İstasyondaki taş binada ikamet eden Atatürk, 1921 yılının Haziran ayında Çankaya'daki bağevine yerleşti. Bugün Müze Köşkü'nün girişinde, Atatürk'ün 56 yıllık ömründe en uzun süre ile yaşadığı ikametgâh olma özelliğini de taşıyan bina ile ilgili şu satırları görürüsünüz:
      " Eski bir bağ evidir. Ankaralı Bulgurluzade Mehmet ve Rıfat Beyler tarafından satın alınmış olup, 1921 yılı başlarında Ankara Müftüsü Hoca Rıfat Börekçi'nin önderliğinde Ankara halkı adına Atatürk'e armağan edilmiştir. Atatürk tarafından ordu namına devir ve ferağ edilmesi üzerine 'Ordu Köşkü' adını alan bina, ilk haliyle alt kat holünde mermer bir havuzu bulunan iki katlı bir yapıdır. 1921 yılı Haziran ayı başlarında Atatürk Ankara Garı'nda ikamet etmekte olduğu konuttan bu Köşk'e küçük bir onarımdan sonra taşınmışlardır.
      1924 yılında Mimar Mehmet Vedat Bey tarafından Köşk'e ilaveler yapılarak bugünkü şekline getirilmiştir.
      Bu ilaveler ön taraftaki camekânlı giriş arkada ise uzunlamasına bir ofis ve mutfak, yan tarafında bulunan kuledir. 1932 Haziran ayına kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmış olan ve Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yer tutan bu yapı yeni köşke taşınıldığında tüm mefruşatı ile korunarak o günkü hali ile muhafaza edilmiştir."
      Sonradan "köşk" haline getirilen ve büyük sarayların ihtişamından uzak, mütevazı, ancak zevkli ve rahat bir biçimde döşenen binanın methal taşlığına ayak bastığınız anda, kendinizi birden 1920'li yıllarda bulursunuz.
      Tarihe yapılan bu ani yolculuğa beyniniz ve duygularınız uyum sağlamaya çalışırken, bedeniniz hole varmıştır bile. Ve o andan itibaren tarihi yaşamaya başlar, her eşyada, her köşede Atatürk'ün izlerini görür, hemen bir kapıdan çıkıverecek gibi bir beklentiye kapılarak o anı yaşama heyecanı ile tüm köşkü beyin kıvrımlarınıza yerleştirmeye başlarsınız. Giriş holünde, ortada duran bilardo masasının Atatürk'ün Köşk'te yaşadığı süre içinde üst katın sofasında bulunduğunu, ancak çok ağır olduğu için binada çökme yaratabileceği endişesi ile alt kata konulduğunu hemen belirtmek gerekir.
      Holde tam karşıda yemek salonunun, sağda yeşil salonun kapıları, solda ise elçi kabul salonunun kapısı ile üst kata çıkan merdivenler Müze Köşk'ü tanıma isteğinizi anlamışçasına davetkârdır. Holde piyano ile altılı oturma grubu bulunur. Duvarlarda ise 2 adet tablo ile Atatürk'ün çeşitli tarihlerde çekilmiş 3 adet fotoğrafı asılıdır. Üç girişli holün ortada bulunan kapısı kapatılmıştır ve önünde bilardo dolabı bulunmaktadır. Bu kapıda asılı bulunan kilim perdelerin güzelliğini dikkatli gözler hemen yakalar. Geçen yıllar perdenin zarafetini hiç mi hiç etkilememiş gibi görünüyor.
      Holün sol tarafındaki elçi kabul salonunda, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından kendilerine hediye edilen ve Atatürk'ün çok sevdiği 3 koltuk, 1 kanepe, bir çalışma masası ve dolaptan oluşan sedef kakmalı bir takım ile sol tarafta ayrı bir çalışma masası bulunmaktadır.
      Odaya girer girmez Atatürk'ün huzuruna çıkmışçasına bir duygu tüm benliğinizi sarıverir. Duvarlarda bulunan sedef kakmalı çerçevelerdeki bazı fotoğrafların yanı sıra çalışma masası üzerindeki bir fotoğraf insanı adeta içine çeker. Fotoğrafın üzerinde el yazısıyla yazılmış şu notu okursunuz:
      "21.9.1935-İstanbul'dan Ankara'ya vagonda." Elçi kabul salonunun karşısında bulunan yeşil salon; oturma grupları, bazı fotoğraflar ve bir vitrin dolabın yer aldığı kabul ve oturma odasıdır. Yemek salonuna da bir kapısı bulunmaktadır.
      Çankaya'da Atatürk'ün verdiği yemeklerle ilgili çeşitli anıları hemen hepimiz okumuş olduğumuz için midir, yemek salonuna girdiğiniz anda kendinizi erken gelmiş bir konuk gibi duyumsayabilirsiniz. Döneme özgü möblelerin yer aldığı salonda ilk göze çarpan şey, hole açılan kapının tam karşısında bulunan, bacası ve yan tarafları tahta oymalı şömine ile şöminenin her iki yanının üst kısmındaki ikişer adet vitray kaplı pencerelerdir. Yemek salonunda bir de dört kişilik kahvaltı masası ile yeşil salon giriş kapısının poker masası yer alır.
      İki vitrin dolap, bir büfe, bir konsol, iki gramofon ve şömine ile kapı kenarlarında bulunan büyük çini vazolar salona uyumlu bir biçimde yerleştirilmiştir ve vitrinlerle büfede bulunan takımlar kullanıma hazır gibidir. Kanepenin önünde tam ortada büyük bir gümüş mangal bulunur.
      Yemek salonuna holden açılan kapının üzerinde Hüseyin Avni Lifiş'in 1922 tarihini taşıyan tablosu, yeşil salondan açılan kapının üzerinde ise eski harflerle atılmış imzası olan ağlayan kadın tablosu gözünüze ilişecektir.
      Cepheden sadece eşyaları dönen şehite yakılan ağıt kulaklarınızda çınlar. Salondan hole çıkınca hemen sağda bulunan merdivenler Atatürk'ün yaşamının özel anlarına uzanan bir yoldur.
      Üst katta "sofa"ya açılan 6 kapı vardır. Birisi merdivenlerden sofaya girilen kapıdır. Bunun hemen solundaki kapı yatak odasına, sağdaki kapı istirahat odasına, ön cepheye bakan kapı balkona, tam karşıdaki kapı da kütüphaneye açılır. Sofanın ortasında oval bir masa (eskiden bilardo masasının bulunduğu yer), bir kanepe ile iki koltuk ve iki tane vitrin dolap bulunur. Balkon kapısının önünde büyük bir mangal vardır. Vitrinlerin birinde Atatürk'ün madalyaları ile 1931 milletvekilliği mazbatası, diğerinde de ilk Atatürk serisi pullar sergilenmektedir.
      Merdiven sahanlığına açılan bir kapısı daha olan istirahat odası tek kişilik mütevazı bir yatak odasıdır. Bir divan yatak, bir koltuk, küçük bir yazı masası, bir gardrop ile iki puf yer alır. Duvarlarında bir duvar saati, bir tablo ile Atatürk'e ve Fethi Okyar'a ait birer fotoğrafın bulunduğu bu odayı Atatürk'ün çok sevdiği rivayet olunur.
      İstirahat odasının karşısında bulunan iki kapı da kütüphaneye açılır. Sağ taraftan girdiğinizde çalışma masasında Atatürk'ün oturduğu hissine kapılabilirsiniz. Çünkü, Atatürk pek çok konu hakkındaki fikirlerini bu masanın başında oluşturmuştur. "Büyük Nutuk"u burada kaleme almıştır.
      Kütüphanedeki kitaplar Atatürk'ün geniş ufkunu ve kültür yapısını nasıl oluşturduğunu gösteren önemli delillerdir. Kitaplarda aldığı küçük notları, işaretlediği bölümleri ve altını çizdiği satırları bulmak mümkündür.
      Kütüphanenin devamı şeklinde döşenen ve bir kapı ile yatak odasına bağlanan arka kısmında yine kitaplıklar ve dört sandalyeli yuvarlak bir masa ile köşede okuma koltuğu ve abajurun bulunduğu bölümle kule odaya adım atarsınız. Koyu renklerin hakim olduğu kule odada yine bir çalışma masası ve koltuklar ile yerde Moskova Sefiri Muhtar Bey'in hediyesi bir ayı postu yer alır.
      Adımlarınız artık sizi Köşk'ün görülecek en son bölümüne, insanların en özel mekânı sayılan yatak odasına ulaştırmıştır.
      Yatak odası da Köşk'ün diğer bölümleri gibi son derece sade, ama zevkli bir şekilde döşenmiştir. Atatürk'ün yastığı ve yorganı, örtüsü ile birlikte yatağın üzerinde muhafaza edilmektedir. Yatağın kenarına bırakılan terlikleri her an sahibi gelip giyiverecek gibidir. Odadaki iki tuvalet masasından birisi banyo kapısının yanında durur. Üzerindeki tuvalet malzemelerinin Latife Hanım'a ait olduğu bilinir. Atatürk'ün 9 Ocak 1923 tarihinde başlayıp 5 Ağustos 1925 tarihinde sona eren evliliğine tanıklık eden Köşk'te Latife Hanım'a dair tek iz de, bu tuvalet malzemeleridir.
      Yatak odasında, gardırop, bir koltuk, iki sandalyeli küçük, yuvarlak bir masa dışında dikkat çeken bir başka şey de, şöminenin üzerindeki Zübeyde Hanım'ın gençlik resmidir. Yatak odasından geçilen banyonun dönemin en iyi malzemeleri ile yapıldığı görülür. Gömme küvetin yanında merdiven sahanlığına açılan bir kapı bulunur.
      Atatürk'ün mekânındaki gezintiniz banyo dairesi ile sona erer. Merdivenlerden inip Köşk'ün dışına çıktığınız zaman karşılaştığınız ana döndürür ve gözleriniz Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği Cumhuriyet'in modern başkenti Ankara ile buluşur.
      Adres: Cumhurbaşkanlığı Köşkü Bahçesi Çankaya/Ankara
      Tel: (312) 427 43 30/317

      Ankara - Beypazarı Kültür ve Tarih Müzesi
      Beypazarı Kültür ve Tarih Müzesi olarak hizmete açılan tarihi ev, Hafız Mehmet Nurettin Karaoğuz tarafından Ankara Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü'ne hibe edilmiştir.
      Ankara Valiliği (İl Özel İdare Müdürlüğü) tarafından aslına uygun olarak restore edilen tarihi ev 01.04.1997 tarihinde özel müze olarak hizmete açılmıştır.
      Müze'de Beypazarı ve yöresinin kültür ve tarihini yansıtan eserlerle, Bizans, Roma ve Osmanlı zamanından kalan çeşitli tarihi eserler sergilenmektedir.
      Çocuk odasında bulunan salıncak, ayak ve başucu uçları halka şeklinde bükülmüş demir, ortası da dikdörtgen biçiminde deriden yapılmıştır.
      Evin oturma bölümünden genel görünüm.
      Adres: Cumhuriyet Mah. Yenice Sok. No:4 Beypazarı/Ankara
      Tel: (312) 763 01 66

      Ankara - Eğit-Der Eğitim Özel Müzesi
      Müzenin Açılışı
      Kültür Bakanlığının 07.12.1994 gün ve 8727 sayılı "Olur" uyla açılması uygun görülmüş ve 17 Nisan 1995 tarihinde de açılmıştır.
      Amacı
      Eğitim ile ilgili düşün ürünlerini ve belgeleri derlemek, kalıcılığını sağlamak; bunları, öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların, bilim adamlarının, ilgilenecek herkesin görüşlerine sunmak.
      Eğitim ile ilgili yapıt ve nesnelerin korunması ve değerlendirilmesi alışkanlığının kazandırılmasına yardımcı olmak.
      Çalışma Alanları
      Eğitimle ilgili;
      a) Yayımlanmış, yayımlanmamış kitapların hazırlık çalışmalarıyla ilgili belgeler,
      b) Yasa, tüzük, yönetmelik, genelge, ferman, buyruk buyrultular, bunlarla ilgili çalışmalar,
      c) Ulusal ve uluslararası düzeyde sözleşmeler, anlaşmalar, bağlantılarla, ilgili belge asılları ya da örnekleri,
      ç) Bilimsel araştırmalar, bildiriler, tezler,
      d) Konferans, konuşma, açıkoturum, tartışma, vb. çalışmalarla ilgili belgeler,
      e) Süreli ve süresiz dergi, gazete bülten, koleksiyonları, kesitleri, yıllıklar, albümler,
      f) Eğitim-öğretim program, plan, yönergeleri, bunlarla ilgili geliştirme çalışmaları,
      g) Eğitimle ilgili meclis ve özel komisyon çalışmaları, tutanakları,
      ğ) Örgün eğitim, yaygın eğitim, yurt savunması, ve genel savunma ile ilgili bilgi ve belgeleri içeren araç ve gereçler, okul öncesi eğitimle ilgili (ana okulu) bilgi, belge ve araçlar,
      h) Din eğitimi ile ilgili her türlü belge,
      i) Her mesleğin özel ve genel eğitim ve öğretimi ile ilgili belgeler (programlar, planlar, kitaplar, araç ve gereçler,)
      i) Eğitim araçları, ilkelinden en gelişmişine değin örnekler, kullanma yönergeleri ile ilgili bilgiler, belgeler,
      j) Eğitimle ve eğitimcilerle ilgili kişisel ve genel mektuplar, haberleşmeler, fotoğraflar ve belgeler,
      k) Eğitimle ilgili doğal ve yapay nesneler,
      derlenerek; eğitimcilerin, ana-babaların bilim adamlarının, araştırmacıların ve öbür ilgilenenlerin görüşlerine sunulacaktır.
      Yukarıda sıralanan nesnelerin bakım, onarım ve korunması sağlanacaktır.
      Eğit-Der Eğitim Özel Müzesinin
      Günümüzdeki Durumu ve Çalışmaları
      Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle Kültür Bakanlığının İlgili Genel Müdürlükleri'nin çok değerli katkıları, Çankaya Belediye Başkanlığı'nın destek ve yardımlarıyla kurulmuş, yardımsever eğitimcilerin ve vatandaşların bağış ve armağanları ile gelişmesini sürdürmektedir.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi'nin çalışmalarında çağdaş, oluşum ve gelişmelere koşut olarak bir yol izlenmekte, özellikle demokratik örgütlenme ile ilgili belge, bilgi kitap ve nesnelerin araştırmacılara ve ilgilenenlere sunulmasına özel bir önem verilmektedir.
      Üniversite bitirme tezlerini müzemizden yararlanarak hazırlamak isteyen öğrencilere, asistanlara ve öğretim üyelerine gerekli her türlü kolaylık gösterilmekte bu konuda başarılı çalışma örnekleri giderek çoğalmaktadır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi uluslararası düzeyde de gittikçe artan bir ilgi görmektedir. Özellikle Almanya, Hollanda, Danimarka ve Fransa'daki eğitimciler, Eğitim Sendikası üyeleri, Eğitim Müzeleri, bilim adamları, müzemizle ilgilenmekte, uygun konularda işbirliği yapmakta karşılıklı görüş alışverişi sağlanmaktadır. Bu işbirliği çerçevesinde Almanya Köln Nippes Müzesi profesörleri zaman zaman müzemizi ziyaret etmişler, müzemizden elde ettikleri bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanarak (Das Bild der Erziehung in der Türkei und in Deutschland) = (Türkiye'de ve Almanya'da Eğitimin "Genel" Görünümü) adında bir de kitap yayınlamışlardır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi'nin tanıtma çalışmaları çerçevesinde Televizyon kanallarında ve radyolarda konuşmalar, söyleşiler yapılmakta, bu arada müzeden görüntüler sergilenmektedir.
      Bu çalışmalara ek olarak, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nce, Eğit-Der Eğitim Müzesi'nden sağlanan bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanılarak "Köy Enstitüleri" adında lüks baskılı, büyük boy bir kitap yayınlanmıştır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi Şu Bölümlerden Oluşmaktadır
      Bölümler düzenlenirken, müzeye ayrılan dairenin, böyle bir müzenin tüm amaçlarını gerçekleştirmeye yeterli olmadığı göz önüne alınarak, düzenleme yoluna gidilmiştir. Eldeki beş odaya göre bölümlere ayrılmıştır.
      1-Eğitim Araçları Odası
      Bu odada her tür eğitim aracı sergilenmeye çalışılmaktadır.
      2-Eğitim Belgeleri Odası
      Bu odada Osmanlı Döneminden günümüze dek Arap harfleri ile ve Türk harfleri ile yazılmış, kitaplar, dergiler, gazeteler, atlaslar, diplomalar, tasdiknameler, öğretmen kimlikleri, sağlık karneleri, memuriyet mazbataları vb. türünden bazı belgeler vitrinlerde, panolarda sergilenmektedir. (Bu belgelerin bir bölümü ve orijinalleri depolarda korunmaktadır.) Gene bu odada seçkin eğitimcilerin el yazması mektupları, kullandıkları kişisel kalemleri, sigara tablaları, gibi özel eşyaları, Abdülhamid'in doğum yıl dönümü nedeniyle, 22 öğrencinin nutuk ve şiirlerini yayınladığı Aydın Vilayet gazetesi sergilenmekte, (Bu gazete 22 Şubat, efrenci, 1894 tarihi taşımaktadır.)
      Bu odada Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati, Saffet, Saffet Arıkan, Dr. Reşit Galip'in, Mes. Eğit. Müsteşarı M. Rüştü Uzel'in büstleri sergilenmektedir. Duvarlarda Atatürk'ün büyük boy resimleri sergilenmektedir.
      3-Öğretmen Örgütlenmesi İle İlgili Oda
      Öğretmen örgütlenmesi ile ilgili her tür kitap, dergi, gazete, fotoğraf gibi belgeler tarihsel aşamalar vurgulanarak sergilenmektedir.
      4-Eğitim Belgeselleri Odası
      Bu odada Rauf İnan, Hüsnü Cırıtlı, Mehmet Öztekin Yiğit, Cahit Külebi, Cavit Binbaşıoğlu, Mahmut Makal, Talip Apaydın gibi iz bırakmış eğitimcilerin Türkiye'nin bugünkü eğitim durumunu, gelecek için önerilerini anlattığı video bantları ve 1940'lı yıllarda Köy Enstitüleri'nde saptanmış koro bandı ve taş plak, Öğrenci Öğretmen etkinliklerini gösteren fotoğraf albümleri sergilenmektedir.
      5-Kitaplık Odası
      Bu odadaki dolaplarda her türden kitap bulunmakta, öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların ve bilim adamalarının yararlanmasına sunulmaktadır.
      Benzeri kitaplıklarda olduğu gibi, belli sayının üstünde müzeye kitap armağan edenlerin, armağan ettikleri kitaplar bir arada bulundurulmakta, bağışlayan kişinin adına bir bölüm oluşturulmaktadır.
      6-Salon Kısmı
      Duvarlarında okullar, eğitmen kursları ve köy enstitüleri ile ilgili büyük boy fotoğraflar sergilenmektedir. Gene bu salonda Eski Mili Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürlerinden İsmail Hakkı Tonguç'un büstleri sergilenmektedir.
      Adres: Sokullu Mehmet Paşa Cad. 05/2 Dikmen-ANKARA
      Tel: (312) 480 75 64
      Ankara - Eğit-Der Eğitim Özel Müzesi
      Müzenin Açılışı
      Kültür Bakanlığının 07.12.1994 gün ve 8727 sayılı "Olur" uyla açılması uygun görülmüş ve 17 Nisan 1995 tarihinde de açılmıştır.
      Amacı
      Eğitim ile ilgili düşün ürünlerini ve belgeleri derlemek, kalıcılığını sağlamak; bunları, öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların, bilim adamlarının, ilgilenecek herkesin görüşlerine sunmak.
      Eğitim ile ilgili yapıt ve nesnelerin korunması ve değerlendirilmesi alışkanlığının kazandırılmasına yardımcı olmak.
      Çalışma Alanları
      Eğitimle ilgili;
      a) Yayımlanmış, yayımlanmamış kitapların hazırlık çalışmalarıyla ilgili belgeler,
      b) Yasa, tüzük, yönetmelik, genelge, ferman, buyruk buyrultular, bunlarla ilgili çalışmalar,
      c) Ulusal ve uluslararası düzeyde sözleşmeler, anlaşmalar, bağlantılarla, ilgili belge asılları ya da örnekleri,
      ç) Bilimsel araştırmalar, bildiriler, tezler,
      d) Konferans, konuşma, açıkoturum, tartışma, vb. çalışmalarla ilgili belgeler,
      e) Süreli ve süresiz dergi, gazete bülten, koleksiyonları, kesitleri, yıllıklar, albümler,
      f) Eğitim-öğretim program, plan, yönergeleri, bunlarla ilgili geliştirme çalışmaları,
      g) Eğitimle ilgili meclis ve özel komisyon çalışmaları, tutanakları,
      ğ) Örgün eğitim, yaygın eğitim, yurt savunması, ve genel savunma ile ilgili bilgi ve belgeleri içeren araç ve gereçler, okul öncesi eğitimle ilgili (ana okulu) bilgi, belge ve araçlar,
      h) Din eğitimi ile ilgili her türlü belge,
      i) Her mesleğin özel ve genel eğitim ve öğretimi ile ilgili belgeler (programlar, planlar, kitaplar, araç ve gereçler,)
      i) Eğitim araçları, ilkelinden en gelişmişine değin örnekler, kullanma yönergeleri ile ilgili bilgiler, belgeler,
      j) Eğitimle ve eğitimcilerle ilgili kişisel ve genel mektuplar, haberleşmeler, fotoğraflar ve belgeler,
      k) Eğitimle ilgili doğal ve yapay nesneler,
      derlenerek; eğitimcilerin, ana-babaların bilim adamlarının, araştırmacıların ve öbür ilgilenenlerin görüşlerine sunulacaktır.
      Yukarıda sıralanan nesnelerin bakım, onarım ve korunması sağlanacaktır.
      Eğit-Der Eğitim Özel Müzesinin
      Günümüzdeki Durumu ve Çalışmaları
      Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle Kültür Bakanlığının İlgili Genel Müdürlükleri'nin çok değerli katkıları, Çankaya Belediye Başkanlığı'nın destek ve yardımlarıyla kurulmuş, yardımsever eğitimcilerin ve vatandaşların bağış ve armağanları ile gelişmesini sürdürmektedir.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi'nin çalışmalarında çağdaş, oluşum ve gelişmelere koşut olarak bir yol izlenmekte, özellikle demokratik örgütlenme ile ilgili belge, bilgi kitap ve nesnelerin araştırmacılara ve ilgilenenlere sunulmasına özel bir önem verilmektedir.
      Üniversite bitirme tezlerini müzemizden yararlanarak hazırlamak isteyen öğrencilere, asistanlara ve öğretim üyelerine gerekli her türlü kolaylık gösterilmekte bu konuda başarılı çalışma örnekleri giderek çoğalmaktadır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi uluslararası düzeyde de gittikçe artan bir ilgi görmektedir. Özellikle Almanya, Hollanda, Danimarka ve Fransa'daki eğitimciler, Eğitim Sendikası üyeleri, Eğitim Müzeleri, bilim adamları, müzemizle ilgilenmekte, uygun konularda işbirliği yapmakta karşılıklı görüş alışverişi sağlanmaktadır. Bu işbirliği çerçevesinde Almanya Köln Nippes Müzesi profesörleri zaman zaman müzemizi ziyaret etmişler, müzemizden elde ettikleri bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanarak (Das Bild der Erziehung in der Türkei und in Deutschland) = (Türkiye'de ve Almanya'da Eğitimin "Genel" Görünümü) adında bir de kitap yayınlamışlardır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi'nin tanıtma çalışmaları çerçevesinde Televizyon kanallarında ve radyolarda konuşmalar, söyleşiler yapılmakta, bu arada müzeden görüntüler sergilenmektedir.
      Bu çalışmalara ek olarak, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nce, Eğit-Der Eğitim Müzesi'nden sağlanan bilgi, belge ve fotoğraflardan yararlanılarak "Köy Enstitüleri" adında lüks baskılı, büyük boy bir kitap yayınlanmıştır.
      Eğit-Der Eğitim Müzesi Şu Bölümlerden Oluşmaktadır
      Bölümler düzenlenirken, müzeye ayrılan dairenin, böyle bir müzenin tüm amaçlarını gerçekleştirmeye yeterli olmadığı göz önüne alınarak, düzenleme yoluna gidilmiştir. Eldeki beş odaya göre bölümlere ayrılmıştır.
      1-Eğitim Araçları Odası
      Bu odada her tür eğitim aracı sergilenmeye çalışılmaktadır.
      2-Eğitim Belgeleri Odası
      Bu odada Osmanlı Döneminden günümüze dek Arap harfleri ile ve Türk harfleri ile yazılmış, kitaplar, dergiler, gazeteler, atlaslar, diplomalar, tasdiknameler, öğretmen kimlikleri, sağlık karneleri, memuriyet mazbataları vb. türünden bazı belgeler vitrinlerde, panolarda sergilenmektedir. (Bu belgelerin bir bölümü ve orijinalleri depolarda korunmaktadır.) Gene bu odada seçkin eğitimcilerin el yazması mektupları, kullandıkları kişisel kalemleri, sigara tablaları, gibi özel eşyaları, Abdülhamid'in doğum yıl dönümü nedeniyle, 22 öğrencinin nutuk ve şiirlerini yayınladığı Aydın Vilayet gazetesi sergilenmekte, (Bu gazete 22 Şubat, efrenci, 1894 tarihi taşımaktadır.)
      Bu odada Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati, Saffet, Saffet Arıkan, Dr. Reşit Galip'in, Mes. Eğit. Müsteşarı M. Rüştü Uzel'in büstleri sergilenmektedir. Duvarlarda Atatürk'ün büyük boy resimleri sergilenmektedir.
      3-Öğretmen Örgütlenmesi İle İlgili Oda
      Öğretmen örgütlenmesi ile ilgili her tür kitap, dergi, gazete, fotoğraf gibi belgeler tarihsel aşamalar vurgulanarak sergilenmektedir.
      4-Eğitim Belgeselleri Odası
      Bu odada Rauf İnan, Hüsnü Cırıtlı, Mehmet Öztekin Yiğit, Cahit Külebi, Cavit Binbaşıoğlu, Mahmut Makal, Talip Apaydın gibi iz bırakmış eğitimcilerin Türkiye'nin bugünkü eğitim durumunu, gelecek için önerilerini anlattığı video bantları ve 1940'lı yıllarda Köy Enstitüleri'nde saptanmış koro bandı ve taş plak, Öğrenci Öğretmen etkinliklerini gösteren fotoğraf albümleri sergilenmektedir.
      5-Kitaplık Odası
      Bu odadaki dolaplarda her türden kitap bulunmakta, öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların ve bilim adamalarının yararlanmasına sunulmaktadır.
      Benzeri kitaplıklarda olduğu gibi, belli sayının üstünde müzeye kitap armağan edenlerin, armağan ettikleri kitaplar bir arada bulundurulmakta, bağışlayan kişinin adına bir bölüm oluşturulmaktadır.
      6-Salon Kısmı
      Duvarlarında okullar, eğitmen kursları ve köy enstitüleri ile ilgili büyük boy fotoğraflar sergilenmektedir. Gene bu salonda Eski Mili Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürlerinden İsmail Hakkı Tonguç'un büstleri sergilenmektedir.
      Adres: Sokullu Mehmet Paşa Cad. 05/2 Dikmen-ANKARA
      Tel: (312) 480 75 64
      Ankara - Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi
      Ankara'da idealist bir grup öğretmen tarafından (Ülker Muncuk, Mine Seçkinöz, Aysel Dinçer, Mahiye İyikan, Yurdagül Döl, Şükran Komsuoğlu) uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda bir müze meydana getirilmiştir. Etnografik nitelik taşıyan bu müze, 1974 yılında Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu bünyesinde Cumhuriyetin 50. yıldönümü nedeniyle açılmıştır.
      Müzedeki eserlerin çoğu 50 yıl öncesinden Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu'nun öğretmenleri tarafından (Müdür Bakiye Koray'ın denetiminde Kenan Özbel, Tevhide Seral) Anadolu baştan başa dolaşılarak temin edilmiştir. Okulda yeni yapılmış 50'ye yakın sanat değeri yüksek ürünler de bu eserlerin içerisinde yer almıştır. Ayrıca bir kısım bağışlarla da bu koleksiyon zenginleştirilmiştir.
      Bugün 1000'e yakın eseri bünyesinde toplayan Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Müzesi'ndeki eserler şu şekilde gruplandırılabilir;
      1. Giysiler (bindallı, üçetek, cepken ve şalvarlar)
      2. İşlemeler (çevre, peşkir, yağlık, uçkur, nehale ve ayna örtüleri)
      3. Takılar (giyimle ilgili olarak, gümüş kemer, başlık, kolye, küpe ve takunyalar)
      4. Çoraplar
      5. Dokümalar
      6. Oyalar
      7. Keseler
      NOT: Müze, Cumartesi-Pazar günleri hariç hafta içi çalışma saatlerinde açıktır. Ziyaretler için dekanlık izni gerekmektedir.
      Adres: G.Ü. Mes. Eğitim Fakültesi Beşevler/Ankara
      Tel: (312) 212 64 60/45

      Ankara - Mehmet Akif Ersoy Evi
      Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Savaşımız sırasında I. T.B.M.M. Burdur Mebusu iken, kendisine büyük hayranlık duyan Tacettin Şeyhi tarafından selamlık bölümü kendisine tahsis edilen bu evde yaşamış ve İstiklâl Marşı'mızı bu evde yazmıştır.
      Bu ev 30 Ekim 1949 tarihinde Şehir Meclisi kararı ile Mehmet Akif Ersoy Evi adını almış ve müzeye dönüştürülmüş ise de bakımsız kalmış ve zamanla harabolmuştur.
      Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu'nun kuruluşu sırasında, Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı yapının eski durumuna sadık şekilde onarımını sağlamış ve yapı ziyarete açılmıştır.
      Yapının geçen yıllar içinde yıpranan kısımlarının yeniden onarılması için Üniversite Rektörlüğü'nün teşebbüsü ile 1982 yılında Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı ve bazı özel şahısların katkıları ile bir fon oluşturulmuş ve binanın onarım ve döşemesi tamamalanarak 27 Aralık 1984 günü yapılan bir törenle yeniden ziyarete açılmıştır.
      Mehmet Akif Ersoy Evi, yüksek avlu duvarları ile çevrili olup bahçesine küçük avlu kapısından girilmektedir. Bahçenin ortasında yer alan bina iki katlı ahşap bir Ankara evidir. Üst kata çıkan tahta trabzanlı merdiven boyunca Ersoy'a ait fotoğraflar bulunmaktadır. Üst katta dinlenme ve toplantı odası yer almıştır. Evin en gösterişli alanı olan toplantı odasının tavanı, ortada kalem işleriyle süslü altıgen bir göbek bulunan yöresel Ankara tavanıdır.
      Mehmet Akif Ersoy'a ait cep saati, gözlük, tesbih, tüfek ve büyük şairin yüzünün kalıbı müzede teşhir edilen manevi değeri yüksek eserlerdir.
      Cumartesi-Pazar ve resmi tatiller dışında hergün saat: 10.00-12.00, 14.00-16.00 arasında ziyarete açıktır.
      Adres: Hacettepe Üni. Merkez Kampüsü Sıhhıye/Ankara
      Tel: (312) 311 29 52

      Ankara - ODTÜ Müzesi
      ODTÜ'nün 4000 hektarlık arazisinde birkaç arkeolojik yerleşmenin bulunması doğal sayılmalıdır. Bir üniversite arazisi için geniş sayılabilecek bir alanda yer alan arkeolojik bulguların belirlenmesine ve değerlendirilmesine üniversitenin kuruluş yıllarında başlanmış olmasına karşın, bu çalışmalar günümüze değin sürdürülmüştür. Bir yandan ören yerlerinin tespit çalışmaları yürütülürken, öte yandan antik yerleşmelerin özelliklerini anlamaya yönelik kazılar gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında Ahlatlıbel, Yalıncak ve Koçumbeli sayılabilir.
      1970'li yıllarda ise TEK-DAM'ın parasal desteği ile Keban Barajı Gölü altında kalacak arkeolojik varlıkların kurtarılmasına ağırlık verilmiştir.
      Üniversitemiz tarafından yayımlanan Keban Projesi'ne ilişkin yayınlar, arkeoloji çevrelerinde ilgi ile karşılanmıştır. 1980'li yılların çalışma konuları arasında Prof. Dr. Sevim Buluç'un bilimsel başkanlığında gerçekleştirilen Ankara-Beştepeler Frig Tümülüs'ü kazısı ve Doç. Dr. Mustafa Uz tarafından sürdürülen İzmir-Teos antik kenti yüzey araştırması sayılabilir. Yine bu yıllarda Doç. Dr. Numan Tuna tarafından başlanan Reşadiye Yarımadası yüzey araştırması ve seramik atölyesi kazısı, 1990'lı yıllarda yerini Burgaz kazısına bırakmıştır. 1993 yılından itibaren Teos'ta yüzey araştırmasını Doç. Dr. Numan Tuna sürdürmektedir.
      Üniversite arazisindeki tüm arkeolojik değerlerin belirlenmesinin ardından, günümüzden 30 yıl önce başlatılmış çalışmalar göz önüne alınarak, gereksinimler ve koşullar kapsamında değerlendirmelere devam edilecektir.
      1962-1968 yılları arasında gerek arazisi içindeki ören yerlerinin, gerekse Ankara Ovası'ndaki Frig tümülüslerinin ODTÜ'nün de desteği ile sürdürülen kazı çalışmalarında elde edilen buluntuların korunması ve sergilenmesi amacıyla, Prof. Dr. Kemal Kurdaş'ın ODTÜ bünyesinde bir müze kurulması düşüncesi, 1969 yılında gerçekleştirilmiştir.
      ODTÜ Müzesi, ülkemizdeki ilk üniversite müzesidir. Bugün birçok üniversitemizde arkeoloji bölümleri olmasına karşın, konusundaki tek örnek olma özelliğini sürdürmektedir. Arazisindeki arkeolojik değerlerden oluşan müzesi ile yurt dışındaki üniversite müzeleri arasında da ayrı bir yeri vardır.
      ODTÜ Müzesi'nin üç sergi mekânı bulunmaktadır. Birinci katta, etnografik eserlerle Frig nekropolü buluntuları, asma katta ise Yalıncak ve Koçumbeli buluntuları sergilenmektedir. Müze giriş katı ise, sergi salonu, idari büro, depo ve servis mekânlarına ayrılmıştır.
      ODTÜ Müzesi'nde ayrıca etnografik halk el sanatları örneklerinden oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Çoğunluğu Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü'nce bağışlanan bu koleksiyonda, ahşap pencere, kapı, kapı kilitleri, matkap, kilim, bakır kaplar gibi eserler yer almaktadır.
      Ayrıca ODTÜ Müzesi'nde, satın alınmış kimi eserlere de yer verilmektedir. Roma Dönemi cam eserleri ve Hellenistik Lekythos bunlar arasında sayılabilir.
      ODTÜ Kampüsü, Eskişehir Yolu
      Tel : (0312) 210 22 09- 210 42 31-32
      Cumartesi, Pazar dışında her gün 09.00-15.30 saatlerinde ziyarete açıktır.

      Ankara - T.C. Ziraat Bankası Müzesi
      Müze, 1926-1929 yılları arasında İtalyan Mimar Guilio Mongeri tarafından yapılan ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi yapılarından biri olan T.C Ziraat Bankası Genel Müdürlük binasında, Bankanın 118. kuruluş yıldönümünün kutlandığı 20 Kasım 1981 tarihinde devrin başkanı Sadi Irmak tarafında açılmış olup yurdumuzun ilk ve tek banka müzesi özelliğini taşımaktadır.
      Müze koleksiyonunun en eski belgeleri arasında, Mithat Paşa'nın "Memleket Sandıklar"ının kurulması için Sadaret makamına yazdığı ve mühürlediği 6 Kanunievvel 1280 ve 19 Recep 1281 tarihli mektuplar, 3-15 Ağustos 1304 (1888) tarihli Memleket Sandıkları'ndan Ziraat Bankası'na geçiş nizanamesi, Emniyet Sandığı'nın kuruluşunda yazılan mektup ve belgelerle (1868) Şurayı Devlet Reisi Mithat Paşa'ya ait 1 No.lu hesap sayfası bulunmaktadır.
      1863 ve 1867 yıllarında açılan Şarköy ve Tava Memleket Sandıkları'nda kullanılmış standart ölçü ve şekilde yapılmış demir çemberli gürgen veya çam ağacından bölmeli sandıklar, 1889 yılında Sivrihisar Sandığı'nın açılışından beri kullanılan mıhlı para kasası, Bergama şubesinden gelen demir kasa, Genel Müdürlük ve şubelerde kullanılan hesap ve yazı makinaları ile kristal hokka takımı, telefonlar, çeşitli altın ve mektup terazileri, bekçi kontrol saatleri, banka kapı levhaları teşhirde bulunan değerli eşyalar arasındadır.
      Bir kısım resmi banka mühürleriyle bazı şube yetkililerin mühür örnekleri (1890-1930), 1889 yılı sonrası ve bazı şubelere ait yevmiye defteri, kasa esas defteri ve diğer günlük evrakların bir kısmı teşhir edilmektedir.
      1928 tarihli Ressam İbrahim Çallı'ya ait banka binası için özel olarak yapılan 4.50 m. x 5.00 m. boyutunda "Harman" isimli tablo ile Ressam Namık İsmail'e ait "Gazi Mustafa Kemal Çiftçiler Arasında" isimli 1928 tarihli ve 4.50 m. x 5.00 m. boyutunda yağlıboya tablo müze duvarlarında yer almaktadır. Ayrıca Mithat Paşa ve Atatürk ile Cumhuriyet Dönemi ressamlarımıza ait bazı eserler de müze koleksiyonlarında bulunmaktadır.
      Çorum-Osmancık Şubesinin personelinin sakladığı Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına ait kağıt ve madeni para örnekleri (1839-1938) ileride daha zenginleştirilip koleksiyona dönüştürülecektir.
      Tarihi nitelikte teftiş defterleri, teftiş raporları, imza sirküleri, 60-70 yıllık bugünkü fotokopi yerine kullanılan haberleşme kopya defterleri, tasarruf ve tevdiat hesabı cüzdan örnekleri, makbuzlar ve fiş dip koçanları (19039), altın alım ve satım, kinin mevcudu, mültezim defterleri gibi geçmişi belgeleyen önemli belgelerin yanı sıra Genel Müdürlük binasının açılışında (1929) kullanılan altın orak ve tepsi, çeşitli kurum ve kuruluşların bankaya verdiği madalyon ve berat örnekleri müze koleksiyonunda yer almaktadır.
      T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası Şeref Salonu, Ulus
      Tel : (0312) 229 68 41
      Cumartesi, Pazar dışında her gün Genel Müdürlüğün izni ile gezilebilir.

      Ankara - TRT Müzesi ve Ulusal Kurtuluş Sergisi
      1981 yılında eski radyo malzemelerinin toplanarak sergilendiği "TRT Radyo Müzesi", Ankara, İstanbul radyo ve televizyon stüdyolarından elde edilen kullanım dışı malzemelerin onarım ve bakım işlerinden sonra, "TRT Müzesi" olarak 1994 yılında Or-An sitesindeki yeni yerinde açılmış ve Kültür Bakanlığı'nın 28 Kasım 1994 tarihli yazısı ile özel müze kapsamına girmiştir.
      Toplam 187 eserin envanter kayıtlarının yapıldığı müzemizin ikinci bölümünde yapılması düşünülen gösterim stüdyosu, İstanbul Radyosu ve vericilerle ilgili reyonların çalışmaları bitmiş ziyarete açılmıştır.
      TRT Müzesi bünyesinde yer alan Ulusal Kurtuluş Sergisi, TRT'nin en büyük prodüksiyonu olan Kurtuluş dizisinde kullanılan dekorları, savaş araç-gereçlerini ses ve ışık efektleriyle destekleyerek izlemek amacıyla hazırlanmıştır. Bu sergide toplam 671 obje sergilenmektedir.
      20-24 Ekim 1994 tarihleri arasında Ankara Altınpark' ta düzenlenen IBAC-94 Uluslararası Yayıncılık ve İletişim ekipmanları ve Yazılım Fuarına 81 kalem teknik teçhizatla katılınmıştır.
      TRT Oran Sitesi Oran Yolu
      Tel : (0312) 490 43 00
      Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri 11.00-15.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

      Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi "Oyuncak Müzesi"
      Eğitim Bilimleri Fakültesi Oyuncak Müzesi 20 Nisan 1920'de açıldı. Temel işlevi hızlı toplumsal değişim içinde kaybolmakta olan oyuncakları korumak olan müze, aynı zaman da bir araştırma ve eğitim merkezi olarak da hizmet vermektedir. Halen bin beş yüz oyuncak bulunan müzede oyuncaklar dört ana grupta toplanmaktadır.
      I. Geleneksel Oyuncaklar: Daha çok oyuna bağlı, yerel, mevsimlik, el yapımı oyuncaklar: Uçurtma, sapan, çember, topaç, bez bebek, beşik, yürüteç, vb.
      II. Fabrikasyon Oyuncaklar: Sanayi ürünü olan bu oyuncaklar yapıldıkları malzemeye göre sınıflandırılmıştır:
      1. Tahta Oyuncak: Çeşitli arabalar, evler, hayvanlar, vb. İlk fabrikasyon tahta Türk oyuncağı (1938) örnekleri de bu grupta yer almaktadır.
      2. Teneke Oyuncak: Araba, tren, kamyon, çeşitli hayvanlar, mutfak eşyaları, kurşun askerler, vb. Bu grupta en eski (1933) Türk teneke oyuncaklarından örnekler bulunmaktadır.
      3. Kağıt Oyuncak: Kartondan ve kağıttan üretilen çeşitli oyuncaklar.
      4. Plastik Oyuncak: Plastikten yapılmış çeşitli eski ve yeni oyuncaklar.
      5. Bebek ve Yumuşak Oyuncak: Kağıt hamuru, porselen, plastik gibi çeşitli malzemelerden yapılmış bebekler, pelüş hayvan modelleri. Bu grupta Türk oyuncak bebek sanayiinin en eski (1960) örnekleri sergilenmektedir.
      III. Yabancı Oyuncaklar: Kişisel ya da ticarî amaçlarla başka ülkelerden getirilmiş çeşitli oyuncaklar. Müzenin en eski parçaları (1890) bu grupta yer almaktadır.
      IV. Antik Oyuncaklar: Ülkemizin birçok arkeoloji müzesinde sergilenen antik oyuncakların bazılarının kopyaları.
      Eğitim Bilimleri Fakültesi Oyuncak Müzesi oyuncağın ülkemizdeki tarihsel gelişimini saptama çalışmalarını sürdürmektedir. Oyuncak aracılığı ile sanayi tarihi, kültür tarihi, eğitim tarihi araştırmaları yapılabilmektedir. Müze ayrıca çocuklara tarih bilinci kazandırmaya, oyuncağın çocuk gelişimindeki önemini vurgulamaya çalışmaktadır.
      Eğitim Bilimleri Fakültesi Oyuncak Müzesi'ne giriş ücretsizdir. Okullar ve diğer ziyaretçi grupları randevu ile kabul edilmektedir. Müzenin tanıtım broşürü ve posteri vardır.
      Açık olduğu gün ve saatler:
      Çarşamba - Cuma 10.00 - 17.00
      Gruplar randevu ile.
      Adres: Ank. Üni. Eğ. Fak. Cemal Gürsel Caddesi Cebeci/Ankara
      Tel: (312) 363 33 50/297

      Cumhuriyet Müzesi (II. TBMM Binası) :
      Ankara Ulus Meydanı’nda bulunan müze Cumhuriyet Halk Fırkası binası olarak tasarlanmış ancak, I. Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen cumhuriyet Türkiye’si meclisinin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeniyle binada değişiklik yapılarak II. Türkiye Millet Meclisi olarak kullanılmış, 30 Ekim 1981 yılında da Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Bina 1923 yılında Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanmıştır. Bodrum üzerine iki katlı olan bu yapının iç bölümleri, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarına dizilmiştir. Girişten sonra enine uzanan iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer bir biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, yer yer çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Özgün eşyaları ile meclis toplantı salonu, Atatürk ilke ve inkılaplarının anlatıldığı odalar ilk üç cumhurbaşkanı Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar dönemlerini yansıtan belgeler, fotoğraflar ile bazı şahsi eşyalar sergilenmektedir. Toplantı salonunda ise Mustafa Kemal Atatürk’ün 15-20 Ekim 1927 tarihinde okuduğu Büyük Nutuk’tan bir bölüm, balmumu heykellerle meclis oturumu canlandırılmıştır
      1923 yılında mimar Vedat Tek (1873-1942) tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak tasarlanan ve inşa edilen bu bina işlevi değiştirilerek meclis olarak kullanılmıştır. Bodrum üzerine iki katlı olan bu yapının iç bölümleri, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarına dizilmişlerdir. Girişten sonra enine uzanan, iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer bir biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı, sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, yer yer çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
      I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen Cumhuriyet Türkiye'si meclisinin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeni ile bina bir takım değişiklikler geçirmiş, sonra da II. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 18 Ekim 1924 tarihinde hizmete açılmıştır.
      II. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1924-1960 yılları arasında Atatürk ilke ve inkılâplarının gerçekleştirildiği; Cumhuriyetimiz'in gelişmesi için çok önemli çağdaş kararların alındığı; çağdaş yasaların çıkarıldığı uluslararası alanda Türkiye'nin etkinliğini ve saygınlığını artıran antlaşmaların yapıldığı; çok partili sisteme geçişin sağlandığı önemli bir yapıdır. Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan II. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası işlevini 27 Mayıs 1960 tarihine kadar 36 yıllık bir dönem boyunca sürdürmüştür. 1961 yılında meclisin yeni yapılan modern binasına taşınması üzerine bu bina Merkezi Antlaşma Teşkilatı'na (CENTO) tahsis edilmiştir. 1961-1979 yılları arasında CENTO Genel Merkezi olarak kullanılan bu bina CENTO'nun kaldırılması ile aynı yıl Kültür Bakanlığı'na devredilmiştir. Bu binanın ön kısmının Cumhuriyet Müzesi olarak düzenlenmesi, arka kısmının ise Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün hizmet binası olarak kullanılması kararlaştırılmıştır. Müze kısmı onarım ve restorasyonlardan sonra düzenlenerek 30 Ekim 1981 tarihinde Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Bu düzeniyle 1985 yılına kadar hizmet vermiştir. Aynı yıl ziyarete kapatılarak, teşhir çalışmaları başlamıştır. Çalışmalar 1991 yılına kadar devam etmiş, Ocak 1992 yılında yeniden ziyarete açılmıştır. Müzede ilk üç Cumhurbaşkanı dönemini yansıtan olaylar, kendi sözleri, fotoğrafları, bazı özel eşyaları ile o dönemde mecliste alınan kararlar ve kanunlar sergilenmektedir.
      Müzenin Bölümleri
      Girişin Sağ Tarafındaki Birinci Oda
      II. TBMM döneminde "Muhasebe Odası" olarak kullanılan oda bugünkü teşhirde "Atatürk İlkeleri Odası"dır. Burada yer alan ışıklı panolarda Atatürk'ün kendi sözleri ve fotoğrafları ile Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılâpçılık ilkeleri anlatılmaktadır.
      Girişin Sağ Tarafındaki İkinci Oda
      II. TBMM döneminde "Mescit" olarak kullanılan oda, bugünkü teşhirde "Atatürk İnkılâpları Odası"dır. Buradaki ışıklı panolarda ve vitrinlerde, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, hukuk alanında düzenlemeler, giyim ve görünüm değişikliği, uluslararası takvim, saat, tartı ve ölçüler, yeni Türk Harfleri, Soyadı Kanunu, Büyük Nutuk, 10. Yıl Nutku, Türk Hava Kurumu, demiryolları, ekonomi ve sanayi ile ilgili Atatürk Devrimleri ve olayları, kanun teklifleri, kanunlar, gazete küpürleri, Atatürk'ün sözleri, fotoğraflar ve konu ile ilgili objeler sergilenmektedir.
      Girişin Sağ Tarafındaki Üçüncü Oda
      II. TBMM döneminde "Zabıt Kalemi" olarak kullanılan bu oda, bugünkü teşhirde "Atatürk Odası" dır. Buradaki panolarda ve vitrinlerde; Atatürk'ün imza ve el yazısı örnekleri tekke ve zaviyelerin kapatılışı, Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının kuruluşu, dış siyaset, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, tarım, arkeoloji ve güzel sanatlar, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve Atatürk'ün ölümü ile ilgili olaylar, kendi sözleri, fotoğraflar ile anlatılmakta ve Atatürk'ün bazı özel eşyaları sergilenmektedir.
      Girişin Sol Tarafındaki Birinci Oda
      II. TBMM döneminde "Kavanin Kalemi" (Kanunlar Kalemi) olarak kullanılan bu odada, III. Cumhurbaşkanımız Mahmut Celal Bayar'ın hayatı, 1950-1960 dönemi olayları; kendi sözleri, fotoğraflarıyla anlatılmaktadır. Celal Bayar'ın ailesi tarafından müzeye bağışlanan bazı özel eşyaları da sergilenmektedir.
      Girişin Sol Tarafındaki İkinci Oda
      II. TBMM döneminde "İdare Heyeti" olarak kullanılan bu odada, bugünkü teşhirde Cumhuriyet'in ilanından günümüze kadar tedavüle çıkan kağıt ve madeni paralar, pullar, hatıra paralar ve madalyalar sergilenmektedir.
      Girişin Sol Tarafındaki Üçüncü Oda
      II. TBMM döneminde "Evrak Kalemi" olarak kullanılan bu oda, bugünkü teşhirde II. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü'nün hayatı, 1938-1950 dönemi olayları, kendi sözleri ve fotoğraflarıyla anlatılmaktadır. İsmet İnönü'nün ailesi tarafından müzeye bağışlanan bazı özel eşyaları da sergilenmektedir.
      Meclis Toplantı Salonu
      II. TBMM döneminde "Genel Kurul Salonu" olarak kullanılan bu salon, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilen büyük atılımların karar merkezi olarak birçok konuşmalara sahne olmuş, tarihi değeri yüksek bir mekândır. Bu salonun ana giriş kapılarının ortasında "Riyaset Divanı" (Başkanlık Kürsüsü), sağ ve sol üst köşelerde Sefirler Locası, sol tarafta Cumhurbaşkanlığı Şeref Locası, salonun arka tarafında Dinleyiciler ve Basın Locası yer almaktadır. Bu salonda 1924-1960 yılları arasında milletvekili sayısı en fazla 610'a kadar yükselmiştir.
      Günümüz müzeciliğine uygun teşhir düzenlemesinin sağlanabilmesi, teşhire eğitici bir rol verilerek hareketlilik kazandırılması amacıyla, toplantı salonunda Kurtuluş Savaşı'mızdan başlayarak devletimizin kuruluşunu belgeleriyle anlatan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli kaynaklarından biri olan Atatürk'ün "Nutuk" unun 15-20 Ekim 1927 tarihinde okunduğu doğal ortam, balmumu heykellerle canlandırılmaktadır. Canlı teşhiri desteklemek amacıyla da Büyük Nutuk'tan seçilen pasajlar Devlet Tiyatrosu sanatçıları tarafından seslendirilmiştir.
      Büyük Nutuk (Söylev); siyaset ve askerlik tarihimizin en önemli kaynağı Türk hitabet (Güzel Söz Söyleme) sanatının erişilmesi güç, en güzel örneklerinden birisidir.
      Nutuk Türk milletinin yeniden doğuşunun, Kurtuluş Savaşının ve Cumhuriyet'in ilk yıllarının (1919-1927) ayrıntılı ve belgelere dayalı geniş bir özeti ve yorumudur.
      Nutuk'un felsefesinde ulus sevgisi, insanlığa saygı ve ahlak anlayışı önde gelir. Atatürk; "Ben 1919 yılı Mayısında Samsun'a çıktığım gün elimde hiçbir kuvvet yoktu, yalnız Türk ulusunun asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım" demektedir.
      1960 yılına kadar TBMM olarak kullanılan bu bina Kültür Bakanlığı'na devredildikten sonra müze olarak kullanılmaya başlanmıştır; Müzede teşhirin yanı sıra halkımıza ve özellikle genç nesle Kurtuluş Savaşımızı, Cumhuriyeti ve Atatürk'ü tanıtmak amacıyla muhtelif sergiler açılmakta, video gösterileri yapılmakta ve seri konferanslar düzenlenmektedir.
      Müzenin İkinci Katı
      II. TBMM döneminde Cumhurbaşkanı Odası, Cumhurbaşkanı'nın yerli ve yabancı devlet adamlarını kabul ettiği Cumhurbaşkanı Kabul Salonu, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Odası, Başbakan ve Bakanlar Kurulu Odası, Meclis Başkanı Odası, Meclis Başkanı Özel Kalem Odası ve Komisyon Odası olarak kullanılmıştır. Ancak, bu odalar kullanım açısından ihtiyaca göre zaman zaman değiştirilmiştir.
      II. Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası
      Cumhuriyet Caddesi, No:22 Ulus
      Tel : (0312) 310 53 61
      Faks : (0312) 311 04 73
      Pazartesi dışında her gün 09.00 -17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

      Alagöz Karargâh Müzesi:
      Alagöz Köyü, Polatlı Anıtkabir Komutanlığı'na bağlıdır. Atatürk'ün Sakarya Savaşı'nı idare ettiği çiftlik evi 10 Kasım 1968 tarihinden beri müze olarak hizmet vermektedir.
      Tel: 231 79 75
      Hava Müzesi:
      Etimesgut Pazartesi ve Salı günleri dışında her gün, 09.00-16.30 saatleri arasında ziyarete açık. Müzede, çeşitli maketler, fotoğraflar, belgeler, pilot giysileri ve uçuş ekipmanları sergileniyor.
      Tel: 244 85 50-4114
      Meteoroloji Müzesi:
      Cumartesi-Pazar günleri dışında hergün, 10.00-16.00 saatleri arasında ziyarete açık. Kurtuluş Savaşı'nda Genel Kurmay Başkanlığı olarak kullanılan yapıda, meteorolojik aletler sergilenmektedir.
      Adres: Sanatoryum Cad. Kalaba
      Tel: 302 24 19-22
      Milli Mücadelede Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi:
      Pazar ve Pazartesi dışında hergün, 08.30-17.00 saatleri arasında ziyarete açık. Eski adıyla 'Direksiyon Binası' olarak anılan yapı, 1964 yılında düzenlenerek müzeye dönüştürülmüştür. Müzenin alt katında, demiryolları ile ilgili belgeler, hat açılışlarında kullanılan makaslar, değerli eşyalar, kimlik kartları, bilet ve maketler sergilenmekte; üst katında ise Atatürk'ün konuk kabul odası, çalışma ve yatak odası ile banyosu yer almaktadır.
      Adres: TCDD Genel Müdürlüğü Binası, Gar
      Tel: 309 05 15/4084
      Pul Müzesi:
      Resmi tatil günleri dışında hergün 08.30-17.30 saatleri arasında gezilebilir. Müzede, bugüne kadar tedavüle çıkan Osmanlı ve Türk pullarının yanı sıra 200 ülkenin pulları da sergilenmektedir.
      Adres: Türk Telekom Kampüsü, Aydınlıkevler
      Tel: 316 62 63
      Topçu ve Füze Okulu Müzesi:
      Özel emirle ziyaret edilebiliyor. Üç bölümden oluşan müzede, değişik cins ve çapta toplar, kıyafetler, harp araç ve gereçleri sergilenmektedir.
      Adres: Topçu ve Füze Okulu, Polatlı
      Tel: 623 44 30/3663
      TCDD Müzesi:
      1924 yılında 'Ankara Oteli' olarak yapılan bina, 1990 yılındaki restorasyonun ardından sanat galerisi ve demiryolları müzesi olarak hizmete açılmıştır.
      Tel: 309 05 15/4094
      Ülker Zaim Müzesi:
      Hafta içi 09.30-17.00 arasında ziyarete açık. Osmanlı dönemine ait giysi ve takılar, ev eşyaları, arkeolojik eserler sergilenmektedir.
      Adres: Özel Atılım Lisesi, İncek Kampüsü
      Tel: 460 20 20-460 20 35
      75. Yıl Cumhuriyet Eğitim Müzesi:
      Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günleri dışında her gün 09.00-17.00 saatleri arasında açık. 1998 yılında hizmete açılan müzede çeşitli araç ve gereçler ile kitap ve fotoğraflar yer almaktadır.
      Adres: Strazburg Cad. Lale Sok. No:6 Sıhhiye
      Tel: 231 28 99
      A.O.Ç. Atatürk Evi ve Müzesi:
      Pazartesi, Perşembe ve Cuma günleri dışında 09.00-17.00 saatleri arasında açık. Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin, Atatürk Orman Çiftliği'nde inşa edilen benzeri 10 Kasım 1981'den bu yana hizmet vermektedir.
      Adres: Atatürk Orman Çiftliği, Gazi Mah.
      Tel: 211 01 70
      Beypazarı Kültür ve Tarih Müzesi:
      Pazartesi dışında hergün 09.00-17.00 saatleri arasında açık. Müzede, Beypazarı ve yöresine ait etnografik eserler ile Bizans, Roma ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen eşyalar sergilenmektedir.
      Adres: Cumhuriyet Mah. Yenice Sok. No:6 Beypazarı
      Tel: 763 01 66

      Gordion ve Gordion Müzesi :
      İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisi olan Gordion, Ankara’nın 96 km. güneybatısında, Polatlı’nın 21 km. batısında Yassıhöyük köyündedir. Gordion’un ilk olarak M.Ö. 3000 yılının sonlarında (Eski Tunç Çağı) iskân edildiği bilinmektedir. Antik kentin bu çağdan başlayarak Hititler, Phyrigialılar, Persler, Yunanlar ve Romalılara ait olmak üzere çeşitli yerleşme tabakalarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Efsaneye göre Gordion’u M.Ö. 9. yüzyılda başkent yapan kişi Phyrigia Kralı Gordios’tur. Gordion en parlak devrini Kral Midas’ın yönetimi altında geçirmiştir. M.Ö. 695 yılında kent, Kimmerler tarafından yakılıp yıkılarak tahrip edilmiştir. Daha sonra Lydialıların egemenliği altına giren kent, ticari ve askeri bir merkez olarak yeniden inşa edilmiştir. M.Ö. 546 yılında Perslerin, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in ve M.Ö. 278 yılında Galatların yönetimine giren kent, M.Ö. 189 yılında Roma ordusu tarafından tamamen terk edilmiş olarak bulunmuştur. Gordion, Roma egemenliği al
      tında önemini kaybederek küçük bir yerleşim haline gelmiştir. Yassıhöyük köyünün doğusundaki geniş vadide tümülüsler dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Bunlar üstleri yığma toprak tepeciklerle örtülmüş ve ağaçtan yapılmış mezarlardır. Toplam sayısı 80’in üstündedir. Gordion’daki tümülüslerin en büyüğü Kral Midas’a ait olduğu düşünülen büyük tümülüstür. Bu mezar yaklaşık 300 m’lik çapı ve 53 m’lik yüksekliği ile Anadolu’daki ikinci büyük tümülüstür. Mezar odasında bir erkek iskeleti, 9 adet tahta masa ile iki adet tahta paravan, 3 büyük kazan, çeşitli büyüklükte 166 adet bronz kap ve iskeletin baş ucunda 145 adet fibula bulunmuştur. Gordion’daki diğer tümülüslerden en önemlisi P tümülüsü olarak adlandırılan ve M.Ö. 700 yıllarında yapıldığı sanılan yığma mezardır. Yaklaşık 80 m. çapı ve 12 m. yüksekliği olan bu tümülüsün mezar odasının içinde bulunan bir çocuk iskeleti ile ağaçtan yapılmış aslan, at ve geyik gibi oyuncaklar bu tümülüsün bir çocuk mezarı olduğunu ortaya koymuştur. Bu tümülüste ayrıca 40 adet ser
      amik kap bulunmuştur. Gordion’da yapılan kazılarda bulunan eserlerin büyük çoğunluğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Gordion Müzesi’nde korunmaktadır.
      GORDİON MÜZESİ
      1963 yılında bugün Yassıhöyük olarak tanınan 500 nüfusa sahip bir küçük köyün yanında kuruldu. Bugün Gordion Müzesi'nde kronolojik bir sergileme sunulmakta, her dönem karakteristik örneklerle temsil edilmektedir. Üç vitrinde Eski Tunç Devri eserleri, bunu takiben Kral Midas ile son bulan Erken Frig Dönemine ait eserler yer almaktadır. Bu eserler içinde Erken Demir Çağına ait el yapımı çanak-çömlekler, Erken Frig Çağına ait Demir aletler, tekstil üretim aletleri sergilenmektedir. Yeni sergi solonunda Panoramik vitrin içinde M.Ö. 700 yıllarına tarihlenen tahrip katına ait tipik bir yapı sergilenmektedir. Yeni salonun geri kalan kısmında M.Ö. 6 - M.S. 4. yüzyıla ait ithal edilmiş Yunan seramiği, Hellenistik Çağ ve Roma Dönemine ait malzemeler sergilenmektedir. Son bölümde ise ziyaretçiler Gordion’da ele geçen mühür ve sikke örneklerini izleme imkânı bulmaktadırlar.
      MÜZENİN GELİŞİMİ
      Son yıllarda Gordion Müzesi’nin ziyaretçi sayısındaki büyük artış, burada yeni düzenlemeler yapılmasını gündeme getirmiştir. Bu çalışmalar içinde 180 m2’lik yeni depo binası, 150m2’lik ek teşhir salonu, 30 m2’lik laboratuvar ve 35 m2’lik görüntü ile bilgilendirme salonu, 5000 m2’lik yeni açık hava teşhir alanı yapıların belli başlıları arasında sayılabilir.
      Yeni kazılan alan Friglerin mobilya yapımında kullandıkları sedir, kokulu ardıç, şimşir, sarıçam, ceviz ve porsuk fidanları ile ağaçlandırılmıştır. Bu yeni alana nakledilen Roma mozaiği ve Galat Mezarı yapılan işlerin bir bölümü olarak sayılabilir.
      FRİG TÜMÜLÜSLERİ
      Gordion çevresi geniş bir alan üzerinde M.Ö.8. asrın son çeyreği ile, M.Ö. 6. asrın ortalarına kadar uzanan bir zaman dilimine tarihlenen çeşitli ölçülerdeki tümülüslerle kaplıdır. Tümülüsler Frig soyluları ve ileri gelen kişilerin mezarlarıdır. Bu tümülüslerin içinde 300 m. lik çapı, 55 m.lik yüksekliği ile "Midas Tümülüsü" olarak tanınanı muhteşem bir görüntüye sahiptir. Midas Tümülüsü'nün kazısı 1957 yılında gerçekleştirilmiş, 1960’li yılların başlarında Türk mühendisliğinin şaheseri beton destek konstrüksiyonunun tamamlanması sonucu halkın ziyaretine açılmıştır.
      KAYABAŞI MOZAİÐİ
      1989 yılında Polatlı İlçesi, Kayabaşı Köyü’nde temel kazısı sırasında ortaya çıkarılan M.S. III. yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi mozaiği, ev sahibi tarafından Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne bildirilmiş ve müze tarafından kazısı aynı yıl gerçekleştirilmiştir. Yer darlığı nedeniyle taşınamayan mozaik, 1999 yılında başarılı bir çalışma sonucunda Gordion Müzesi’nin yeni bahçesine taşınmış ve yarı kapalı bir mekân içinde monte edilmiştir. 6,60X7,70 m. ölçülerindeki mozaiğin merkezinde hayvan motifleri, çevrede ise geometrik bezemeler yer almaktadır. Konservasyon ve restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
      GALAT MEZARI "Tümülüs O"
      1954 yılında kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan mezar, daha sonra Gordion kazı ekibi tarafından ‘’O’’ tümülüsü olarak adlandırıldı. Aradan geçen yarım yüzyıl sonunda anıt mezar insan ve doğanın tahribine uğradı. Kültür Bakanlığı’nın müdahalesi ile anıt eser yok olmaktan kurtarıldı. Müze uzmanları tarafından çeşitli çizimleri yapılan mezarın taş blokları numaralandırıldıktan sonra Gordion Müzesi'nin yeni bahçesine taşındı. Yakın zamanda yeniden inşa edilecek olan mezar, böylece insanlığın görüşüne sunulacaktır.
      ANTİK GORDİON YERLEŞİMİ
      Frigya Krallığı'nın başkenti, ünlü Gordion şehrinin kalıntıları; Ankara-Eskişehir karayolunun yakınında, Sakarya (Sangarios) ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde, Polatlı’nın 18 km. kuzeybatısındadır. (Ankara’dan 90km.)
      Alman ve Amerikan kazıları süresince buradan çıkan ve çeşitli yayınlarda tanıtılan buluntular, bu yerleşimin tarihini Erken Bronz Çağına (M.Ö. 3000) kadar götürür.
      Gordion, M.Ö. 7. yüzyılın başlarında Kimmerler tarafından tahrip edilmesine rağmen, en parlak dönemlerini M.Ö. 750-700 tarihleri arasında yaşamıştır. Birçok buluntular ve yerleşimdeki tümülüsler 6. yüzyılın sonuna kadar devam eden bu işgali gözönüne serer. Yine de Gordion, Büyük İskender’in burayı yeniden onarıp bağımsızlığının kendilerine geri verilmesine kadar (M.Ö. 6. yüzyılın yarısından itibaren) Persler tarafından yönetilmiştir.
      Kral Gordios tarafından bağlanan meşhur düğüm, Büyük İskender tarafından M.Ö. 333 yılında kışı geçirdiği Gordion’da kesilmiştir.
      Gordion’da Helenistik dönem Büyük İskender’in burayı fethinden sonra (M.Ö. 300-100) başlamıştır. Sonra Roma Dönemi (M.Ö.1.- M.S.4. Yüzyıl), daha sonra Selçuklu (M.S.11.-13. Yüzyıl) dönemi başlamıştır. Bütün bu olaylar Gordion’da 4000 yıl gibi kısa bir sürede olmuştur.
      GORDİON MÜZESİ
      1.Teşhir Salonu
      2.Yeni Teşhir Salonu
      3.Frig Mozaiği
      4.İdare Bürosu
      5.Tuvalet
      6.Depo
      7.Laboratuvar
      8.Roma Mozaiği
      9.Galat Mezarı
      10.Konut (İkametgah)
      11.Konut (İkametgah)
      Yassıhöyük Köyü, Polatlı
      Tel : (0312) 638 21 88
      Pazartesi dışında her gün 08.30-12.30 / 13.30-17.30 saatlerinde ziyarete açıktır.

      Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası) :
      Ankara Ulus Meydanı’nda bulunan I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası 23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılmış, daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüştür. 1952 yılında Maarif Vekaleti’ne devredilmiş, 23 Nisan 1961’de “Türkiye Büyük Millet Meclis Müzesi” adıyla halkın ziyaretine açılmış, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. yılı kutlamaları çerçevesinde restorasyon ve teşhir tanzim çalışmaları yapılarak 23 Nisan 1981’de Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak yeniden açılmıştır. Binanın planı Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına askeri mimar Hasip Bey nezaret etmiştir. Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın duvarlarında Ankara taşı (andezit) kullanılmıştır. Meclisin, 23 Nisan 1920’de çalışmalarına bu binada başlaması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina halkın katkısıyla tamamlanmıştır. Bina; koridor, Riyaset Divanı, Bakanlar Kurulu Odası, Enc
      ümen Odası (Komisyon Odası), Dinlenme Odası, Şer’iye Encümeni Odası, İdare odaları, Meclis Toplantı Salonu, Mescit, Reis Odası (Meclis Başkanı Odası), fotoğrafhane, eser depoları ve sergi salonu olarak kullanılan alt katın yer aldığı bölümlerden oluşmaktadır.
      Binanın Tarihçesi
      Ankara Ulus meydanında bulunan I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının inşaasına, 1915 yılında başlanmıştır. İlkin İttihat ve Terakki Cemiyeti kulüp binası olarak tasarlanmış binanın planı evkaf mimarı Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına ise kolordunun askeri mimarı Hasip Bey nezaret etmiştir.
      Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği duvarlarında Ankara taşı (ANDEZİT) kullanılmış olmasıdır.
      Meclisin, 23 Nisan 1920'de bu binada toplanması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina, milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla tamamlanmıştır.
      23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüş, 1952 yılında Maarif Vekaletine devredilmiş, 1957 yılında ise müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara başlanmıştır. Bina 23 Nisan 1961'de "Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine açılmıştır.
      Atatürk'ün doğumunun 100. yılını kutlama programı çerçevesinde, 1981 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon Ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucu 23 Nisan 1981 tarihinde "Kurtuluş Savaşı Müzesi" adıyla yeniden ziyarete açılmıştır.
      I. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı
      23 Nisan 1920'de Meclis etrafında binlerce kişi büyük bir kalabalık halinde Meclis' in açılışını beklemişlerdir. Gerekli törenlerden sonra Meclis 115 temsilci ile ilk toplantısını yapmıştır. Meclisin ilk açılış konuşmasını ise Meclis Başkalığı'na seçilen en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey gerçekleştirmiştir.
      "Saygıdeğer hazır bulunanlar;
      Hilafet ve hükümet merkezinin geçici kaydıyla yabancı kuvvetler tarafından işgal edildiği, bağımsızlığın her bakımdan kısıtlandığı bilinmektedir. Bu vaziyette baş eğmek, milletimizin kendisine teklif edilen yabancı esaretini kabul etmesi demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak kararlılığında olan ezelden beri hür ve bağımsız yaşayan milletimiz bu esaretini kesin ve kararlı bir biçimde reddetmiş ve derhal vekillerini toplamaya başlayarak yüce Meclisini vücuda getirmiştir. Bu yüce Meclisin reisi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlığı dahilinde, geleceğini bizzat düzenleyerek ve bütün dünyaya ilan ederek Millet Meclisini açıyorum."
      Bu açılış konuşmasından sonra Ankara mebusu Mustafa Kemal söz alarak Meclisin hangi azalardan teşekkül edeceğine dair aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.
      "Yüce Meclisiniz bildiğiniz gibi olağanüstü yetkilere sahip olarak yeniden seçilmiş saygıdeğer milletvekilleriyle, taarruz ve işgale uğramış saltanat merkezinden canlarını kurtararak buraya gelen saygıdeğer milletvekillerinden oluşmuştur. Kaçıp gelebilecek milletvekilleriyle birlikte bir yüce Meclisin meydana getirilmesi ancak yeni uygulanan seçim tarzıyla söz konusu olmuştur. Bu anda Meclisiniz yasal olarak toplanmış bulunmaktadır."
      24 Nisan 1920 günü Meclis ikinci toplantısını yapmış ve Mustafa Kemal oybirliğiyle Meclis Başkanlığına seçilmiştir.
      Mustafa Kemal bu toplantıda uzun ve anlamlı bir konuşma yapmış,
      "Artık yüce meclisin üzerinde bir güç yoktur" diyerek meclisin önemini vurgulamıştır.
      Kurtuluş Savaşı, Gazi Mustafa Kemal'in başarılı yönetimi ve 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde alınan kararlarla gerçekleştirilmiştir. Bu kararlar arasında 20 Ocak 1921'de ilk anayasanın kabulü, 12 Mart 1921'de İstiklal Marşı'nın kabulü, 1 Kasım 1922'de Saltanatın kaldırılması da vardır. Öte yandan 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması, 13 Ekim 1923'te Ankara'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti oluşu, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanı ile Gazi Mustafa Kemal'in Türk devletinin Cumhurbaşkanı seçilmesi yine bu Mecliste onaylanarak kabul edilmiştir.
      Atatürk bir konuşmasında "Büyük Millet Meclisi,Türk Milletinin asırlar süren arayışlarının özü ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canlı bir timsalidir" diyerek Büyük Millet Meclisi'nin önemini vurgulamıştır.
      Binanın Bölümleri
      Koridor
      Koridorun sol tarafında ve odalarda 1918-1923 yılları arasındaki olaylar, tarih sıralamasına göre yağlıboya tablo, fotoğraf, belge, bazı objeler, harp silah araç gereçleri ve modelleriyle anlatılmaktadır.
      Koridorun sağ tarafında ve odalarda ise Meclis çalışmaları birinci ve ikinci dönem mebuslarına ait fotoğraf, yağlı boya tablo, belge, hatıra eşyaları ve bazı objeler sergilenmektedir.
      Riyaset Divanı-Bakanlar Kurulu Odası
      Girişte, koridorun solundaki ilk odadır. Burası icra vekilleri heyeti odası olarak kullanıldığı gibi,Riyaset Divanı odası olarak da kullanılmıştır. Burada Sivas Kongresi'nde kullanılan başkanlığa ait masa, ortada uzunca bir masa ile sandalyeler teşhir edilmekte, odanın duvarlarında ise Cumhuriyet'in ilanından sonraki ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları bulunmaktadır. Oda ilk hali korunarak teşhir edilmektedir.
      Encümen Odası (Komisyon Odası)
      Koridorun solundaki ikinci oda olup, mecliste çeşitli konuların komisyonlar tarafından incelendiği odadır. Odada Mondros Müterakesi'nden başlayarak Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı, Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve Misak-ı Milli belge, fotoğraf ve bazı objelerle anlatılmaktadır. Odada sergilenen en önemli eser Erzurum Kongresi'nde kullanılan mühürdür.
      Dinlenme Odası
      Koridorun solundaki üçüncü odadır. Meclis kulisi olarak kullanılmıştır. Odada Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelişini anlatan bir yağlı boya tablo yer almaktadır. Meclisin açılışı, Sevr ve Lozan anlaşmalarına göre Türkiye'nin durumu 1. ve 2. İnönü muharebeleri fotoğraf, belge ve haritalarla anlatılmaktadır. Ayrıca Kurtuluş Savaşı'nda kullanılan telefon santralı, bazı harp araç ve gereçleri Gümrü Antlaşması sırasında Kazım Karabekir Paşa'ya hediye edilen gümüş yemek takımı sergilenmektedir.
      Şer'iye Encümeni Odası
      Koridorun solundaki dördüncü odadır. Bu odada yasa tekliflerinin anayasaya uygunluğu görüşülürdü. Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan Büyük Taarruz fotoğraf, belge ve haritalarla anlatılmaktadır. Odada Misak-ı Milli'yi temsil eden sembolleri taşıyan bir halı, istiklal madalyaları, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Meclis balkonunda gösteren yağlıboya tablo sergilenmektedir.
      İdare Odası
      Koridorun solundaki beşinci oda Meclis idare odası olarak kullanılmıştır. Odada İstiklal Marşımız, Kurtuluş Savaşı'na katılan komutanların fotoğrafları, Mudanya Mütarekesi, Lozan Barış Antlaşmaları ile ilgili belgeler, Ankara'nın Başkent oluşu, Cumhuriyetin ilanı, Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra meclisteki konuşması ve Cumhurbaşkanı iken çekilen fotoğrafı, Mustafa Kemal'e ait baston, mavzer mühürler ile Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'nda kullandığı dürbün, üniforma örnekleri, 23 Nisan 1920'de meclis binasına asılan Recep Peker imzalı bayrak, Büyük Millet Meclisi'ne Hanımlar Esirgeme Derneği'nin hediye ettiği üzeri yazılı örtü sergilenmektedir.
      İdare Odası
      Koridorun sağındaki beşinci ve altıncı odalar meclisin idari odaları olarak kullanılmıştır. Bugün altıncı oda müze idare odası olarak kullanılmaktadır. Beşinci odada ise birinci ve ikinci dönem mebuslarına ait fotoğraflar, hüviyet vesikaları, TBMM tarafından mebuslara hediye edilen mavzerler, istiklal madalyaları, rozetler, belgeler ve özel hatıra eşyaları sergilenmektedir.
      Meclis Toplantı Salonu
      Koridorun sağında yer alan büyük salon toplantı salonudur. Burası ilk haliyle teşhir edilmektedir. Salonun ortasında Başkanlık ve Divan üyeleri kürsüsü, kürsünün arkasında eski yazıyla "Hakimiyet Milletindir" yazısı yer almaktadır. Kürsünün karşısındaki sıralar Bakanlar Kurulu, yanlardaki sıralar milletvekilleri, sağdaki balkon kordiplomatik, soldaki balkon dinleyiciler, balkon altları ise yerli ve yabancı basın temsilcileri yeri olarak kullanılmıştır.
      Meclisin 23 Nisan 1920'de toplandığı bu salonda bulunan kürsü, Ankaralı bir marangoz tarafından yapılarak meclise hediye edilmiş, sıralar Ankara Öğretmen Okulu'nun uygulama sınıfından, iki petrol lambası ile sac sobalar civar kahvehanelerden, büro malzemeleri ise resmi dairelerden getirilerek, Ankara'da kurulmakta olan ve millet egemenliğine dayanan ilk meclis binasının temelleri milletle birlikte burada atılmıştır.
      Mescit
      Müze girişinin sağındaki ilk odadır. Sade bir görünümü olan bu odada seccade ve Kuran rahleleri teşhir edilmektedir.
      Reis Odası (Meclis Başkanı Odası)
      Sağdan ikinci oda olup Mustafa Kemal'in Meclisteki çalışma odasıdır. İlk hali korunarak teşhir edilmektedir. Sade bir görünümü olan bu odada çok önemli kararlar alınmıştır. Bu odada milli bayramlarda zaman zaman sergilenen Cumhurbaşkanlığı mührü müzenin en önemli ve en seçkin eserleridir.
      Alt Kat
      Müzenin alt katı bugün fotoğrafhane, eser depoları ve sergi salonu olarak kullanılmaktadır.
      I.Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası
      Cumhuriyet Caddesi No: 14, Ulus
      Tel : (0312) 310 71 40
      Pazartesi dışında her gün 09.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

      MTA Tabiat Tarihi Müzesi :
      1968 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından kurulan müze, Eskişehir yolu üzerindeki enstitü binasında bulunmaktadır. Müzede 1935 yılından bugüne kadar yapılan jeolojik çalışmalar sırasında toplanan yer bilimlerinin çeşitli evrelerine ait mineral ve taş örnekleri sergilenmektedir. Üç kattan oluşan müzenin giriş katı tümüyle paleontolojiye ayrılmıştır. Üç bine erişen fosil örnekleri, Maraş filine ait fosil iskeleti monte edilmiş halde sergilenmektedir. 193 milyon yıl önce Ankara civarında yaşamış, 1.5 m. çapında dev ammoniti ve 25 bin yıl önce Anadolu’da yaşamış insana ait ayak izleri sergilenmektedir. Mineraloji ve petrografik’e ayrılmış olan 1. katta, Anadolu’dan toplanan 2650 mineral ve taş örnekleri tanıtılmaktadır. Alt kat diaroma’ların bulunduğu kısımdır. Burada ülkemiz için tipik olan ve gittikçe nesli tükenen hayvanlar yaşam ortamlarında tanıtılmaktadır.
      Türkiye Cumhuriyeti'nin yaratıcısı Atatürk'ün emriyle 1935 yılında kurulan MTA Genel Müdürlüğü bünyesindeki Tabiat Tarihi Müzesi, 7 Şubat 1968 tarihinde bilim dünyası ve halkın hizmetine açılmıştır.
      MTA Genel Müdürlüğü'nün kuruluşundan bugüne kadar yapılmakta olan jeolojik, mineralojik, paleontolojik, araştırma ve çalışmaların yanı sıra, fakültelerimizin yerbilimleri ile ilgili bölümlerinin yapmış / yapmakta olduğu bilimsel ve teknik araştırmalar sonucu toplanan materyallerden 10.000 adedi teşhirde sergilenmekte ve 75.000 adedi depolarımızda muhafaza edilmektedir. Bu haliyle MTA Tabiat Tarihi Müzesi, yerbilimlerinin tüm evrelerine ait her türdeki materyalin saklandığı, korunduğu, bunların içindeki en seçkin örneklerin uluslar arası standartlara uygun, bilimsel ve eğitsel şekilde sergilendiği bir müzedir.
      MTA Genel Müdürlük binası içinde 4000 m² lik bir alanda yer alan Tabiat Tarihi Müzesi 3 kata yerleştirilmiş 5 bölümden oluşmaktadır.
      Giriş katı tümüyle paleontolojiye ayrılmış olup bu katta yaklaşık 6400 fosil materyali sistematik bir şekilde sergilenmektedir. Bu bölümde ABD'den satın alınmış olan etobur bir dinazorun (allasaurus) fosil iskelet mulajı, Fransa Tabiat Tarihi Müzesi tarafından müzeye armağan edilen ve 15 milyon yıl önce Fransa'da yaşamış fillerin atalarından birine (trilophodon angustidens) ait mulaj kalıbın yanı sıra Kahramanmaraş / Gavur Gölü bataklığında bulunan ve M.Ö. 1000. yılın ikinci yarısında yaşamış olan Maraş filinin (elephas indicus) orijinal iskelet montesi bulunmaktadır.
      Yine bu bölümde, Ankara-Köserelik civarında 193 milyon yıl önce yaşamış olan (lytoceras) dev bir mürekkep balığı (1.5 m. çapında) fosili, Adana-Karataş sahilinde bulunmuş olan bir cüce balinanın (balaenopteraacutoros) çene kemiği iskeletinin yanı sıra, bundan yaklaşık 25.000 yıl önce Batı Anadolu'da yaşamış insanların (Manisa-Salihli-Köprübaşı) fosil ayak izleri (bunlar dünyada bu güne kadar bulunan ve korunan en iyi ayak izlerindendir) yer almaktadır.
      Ankara / Kızılcahamam-Güvem bölgesindeki diatomitler içinde bulunan ve yaklaşık 13-15 milyon yıl yaşlı kurbağa, balık, karınca, bitki gibi zengin fauna-flora örneklerini içeren fosillerle birlikte, mercanlar, süngerler, yumuşakçalar, yassısolungaçlılar vb. omurgasız canlı fosilleri de bu katta bulunmaktadır.
      Müzenin birinci katı mineralojik- petrografik örneklere ayrılmıştır ve 3300'den fazla örnek uluslararası standartlara uygun bir şekilde sistematik olarak sergilenmektedir. 1972 yılında Aya giden bir Amerikalı jeolog-astronot tarafından getirilen aytaşı ile en büyüğü 1989 yılında Sivas / Yıldızeli-Şeyh Halil köyüne düşmüş olan irili-ufaklı göktaşlarının yanı sıra ülkemizdeki kıymetli, yarı kıymetli taşlardan örnekler Türkiye'nin zengin mermer örnekleri, son derece ilginç doğa olaylarından olan karstlaşmaya ait örnekler (Pamukkale travertenleri, sarkıt ve dikitler) bu katta bulunmaktadır.
      Madenciliğin beşiği olan ülkemize ait örneklerin yer aldığı Türkiye Madencilik Tarihi bölümde ise yaklaşık 200 adet materyal sergilenmektedir.
      Müzenin en alt katı, Türkiye'de yaşamış / yaşamakta olan hayvan ve bitki örneklerinin (fauna-flora) sergilendiği kısımdır. Bu katta yer alan 100'e yakın örnek, soyları tükenmekte olan veya tükenen bitki ve hayvan türlerinden seçilmiş olup doğal ortamlarına uygun bir şekilde sergilenmektedir.
      Müzenin bir diğer sergi bölümündeyse MTA Genel Müdürlüğü' nün kuruluşundan bu yana yapılan arazi laboratuvar çalışmalarında kullanılan araç, gereç ve malzemeler sergilenmektedir.
      Yılda yaklaşık 40-50.000 kişi tarafından gezilmekte olan Tabiat Tarihi Müzesi; tanıtım broşürleri, kitapçıklar vb. basarak yerbilimlerinin bütün disiplinleriyle ilgili konferans-film-slayt gösterileri düzenleyerek ilk-orta öğretim kurumları ve üniversitelere materyal (fosil, kayaç vb) temin ederek eğitime bilimsel olarak katkı sağlamaktadır.
      MTA Tabiat Tarihi Müzesi, çeşitli üniversitelerin küçük çaptaki müzelerini saymazsak, Türkiye'nin ilk ve tek "Tabiat Tarihi Müzesi" olması görevini, temeli 5.8.1998 tarihinde atılmış ve MTA Genel Müdürlüğü kampusu içinde 10.000 m² lik bir alanda kurulmakta olan yeni binasında da sürdürecektir.
      Adres: Eskişehir Yolu Balgat/Ankara
      Tel: (312) 287 34 30/2680-2718-2679

      Resim ve Heykel Müzesi :
      Ankara’da Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi yanında, Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan bina 1927 yılında inşa edilmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk mimarisi örneklerindedir. 1980 yılında restore edilerek hizmete giren müzede 19. yüzyıl başından günümüze kadar Türk resim sanatı ve yaklaşık 100 yıllık geçmişi olan Türk plastik sanatının seçkin örnekleri yer almaktadır. Müzede her geçen gün zenginleşen plastik sanatlar kütüphanesinin yanı sıra amatör ve profesyonel sanatçıların çalışabileceği resim, heykel ve seramik atölyeleri vardır. Dış ülkelerle geliştirilen kültürel anlaşmalar çerçevesinde programlanan resim, heykel, seramik, baskı sanatları ve fotoğraf sergileri, periyodik sergiler üç galeride gerçekleştirilmektedir.

      ŞEFİK BURSALI MÜZE EVİ
      Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Resim Heykel Müzesi bünyesindedir .
      Ahmet Mithat Efendi Sokak No:36/3 Çankaya
      Pazartesi dışında her gün
      09.00-l2.00/l3.00-l7.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
      1903 yılında Bursa'da dogan Şefik Bursalı, hocaları olan ibrahim Çallı, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Namık ismail ve Avni Lifij'in Türk Ressamlar Birligi sergilerine ögrenciyken katılmaya başlamıştır.
      1930 yılında açılan Avrupa Konkuru'nu birincilikle kazanmıştır. Daha sonra Avrupa'ya gitmiş ve birçok sanat merkezinde çalışma ve tetkiklerde bulmuştur .İzmir, Konya, istanbul liselerinde ögretmenlik yapan Şefik Bursalı özellikle 1934-1936 ylllarında bulundugu Konya' da buranın step karakteristigini yansıtan, Selçuk, Mevlana temalı resimleriyle buyük ün kazanmıştır. 1937-1938 ylllarında Gazi Mustafa Kemal Ataturk'ün arzusuyla eserleri Sovyetler Birligi'nin Moskova, Leningrad ve Kiev Şehirlerinde, Avrupa'da Bükreş, Belgrad, Atina ve Paris'te sergilenmiştir. Daha sonra Hollanda, Belçika, Viyana'da da sergilenen resimler tüm Avrupa'da çok olumlu kritikler almıştır.
      l936 yılında ögretim üyesi olarak atandıgı Güzel Sanatlar Akademisinde 30 yıl ögretmenlik yapmıştır. Devlet Resim Heykel sergilerinde 1966, 1973, 1980 ve 1982 ylllannda ödul almıştır. Ayrıca dört devlet odulu kazandı. 1986' da Kültür Bakanlığı özel ödülü'ne deger gorülmüştür.
      1987'de Mimar Sinan Üniversitesi kararıyla profesörlük ünvanı verilmiştir. Bursa'da doğdugu sokaga ve belediye sanat galerisine adı verilen Şefik Bursalı, 20.4.1990 tarihinde vefat etmiştir. Yaşamış oldugu ev Kultür Bakanlığı tarafindan Şefik Bursalı Müzesi olarak duzenlenmiştir.
      Ahmet Mithat Efendi Sokak No: 36/3, Çankaya
      Pazartesi dışında her gün 09.00-12.00 / 13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

      Yorum

      • orbay
        Senior Member
        • 11-02-2005
        • 5871

        #4
        Konu: Ankara-06

        Anadolu Medeniyetleri Müzesi
        Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Sergilenen Antik Takılar
        Aynalar
        Takı kelimesi bir çok yardımcı malzemeyi de çağrıştırır. Beğenme, beğendirme, süslenme arzusuna yönelik işlevi göz önüne alındığında, kıymetli taş ve metallerden yapıldıkları düşünülürse, mücevher kutuları, tuvalet masaları ve aynaların ne kadar önemli olduğu ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, büyük bir grup oluşturmalarına ve başka bir kapsamda bir bütün olarak ele alınmalarının gerekli olmasına karşın, biz burada takı yardımcı malzemelerinden bir örnekle kataloğa başlamayı uygun gördük.
        Yuvarlak aynanın 0,2 cm. kalınlığındaki yüksek kalaylı ve kurşşun içeren tunçtan oluşan metali sağlamdır. Ayna görevini gören gümüş parlaklığındaki ön yüzü temizdir ve aynanın kırık olan sapının gövdeye otırduğu kısım, yuvarlak gövdenin kenarında iki küçük çıkıntı halinde korunmuştur. Aynanın çerçevesi de eksiktir. Aynanın arkasına yapıştırılmış olan 0,9 mm. kalınlığındaki altın kaplama pirincin çapı, ana gövdenin çapından 0,7 cm. Daha küçüktür. Bu 0,7 cm.'lik bölümde ayna çerçevesinin yapıştırılması için sürülmüş olduğunu varsaydığımız beyaz ve sert, lak gibi bir maddenin izleri görülmektedir.
        Altın kaplama pirinç safiha üzerinde cepheden tasvir edilmiş, kolları yanlaradoğru açık bir Eros kabartması yer almaktadır. Safiha çok ince olduğundan ezilmeler, kopmalar ve kırıklar oluşmuştur. Eros, vücut ağırlığını sağ bacağı üzerine vermiştir. Sağ kalçası hafifçe dışa çıkık, sağ ayağı yere tam basmakta, sol bacağı ise dizden hafif bükülü ve sol ayak parmaklarının sadece uçları yere değmektedir. Çıplak olarak betimlenmiş vücutta göğüs ve karın adaleleri belirgindir. Yana doğru açtığı sol kolu dirsekten bükülü olup elinde cepheden tasvir edilmiş bir kithara tutmaktadır. Sağ kolu da yine yana doğru açık, dirsekten hafif bükülüdür ve bu elinde de plektronu tutmaktadır. Plektronun kordonu bileğine bağlıdır ve ucundaki ponponu bileğin üzerinde kabartma olarak gösterilmiştir.
        Baş hafif sağa dönük ve aşağı doğru çok hafif eğiktir. Saçlar ortadan ayrılmış ve kulak hizasına kadar iri dalgalar halinde gelip oradan enseye doğru bukleler yaparak inmektedir. Başın sağ tarafındaki saçlar işlenmiştir, sol tarafındaki bukleler ise görülmemektedir. Başın tepesinde bir tutam saç bukle yapılmıştır. Oval yüzde, yanaklar dolgun, dudaklar etli, burun basık, gözler iri, gözbebekleri belirgindir. Sırtından çıkan kanatların telekleri yukarı ve yanlara doğru açıktır ve uçları kanatların kapanmaya başladığı anı vurgulamaktadır.
        Eros, sırtında, altın kaplama safihanın neredeyse tüm yüzeyini kapsayan bir pelerin taşımaktadır. Vücudu tamamen çıplak bırakan bu pelerin, arkada bir anlamda bir fon oluştururken, önde, boynun biraz altında, omuzlarda öne gelen "V" şeklinde yassı bir bantla bağlanmaktadır. Pelerin, omuzlardan aşağı, arkadan, bele doğru inerken ve bel hizasından sonra yanlara iri volonlar halinde dalgalanarak açılmaktadır. Bacakların bileğe yakın olan kısmında da pelerinin bir volanı belirtilmiştir. Rüzgarın etkisiyle dalgalanan kumaşın inceliği ve dökümlülüğü belli olmaktadır.
        Bilindiği gibi, Eros, tasvirlerde en fazla karşılaşılan mitolojik figürlerden biridir. Genel olarak çıplak ve kanatlıdır. Elinde simgelerini taşır. Bu simgeler yayı ve oku, ya da kitharası olabilir. Eros'un, Zeus'un, Hermes'in ve Herakles'in simgeleriyle de tasvirleri vardır. Yalnız tasvir edilmesinin yanı sıra Pscyhe ya da Aphrodite ile birlikte olduğu tasvirler çoğunluktadır. Ankara aynasındaki Eros ise bu genellemelerden farklı bir özellik göstermesi açısından diğer Eros örneklerinden ayrılmaktadır. Yukarıda denildiği gibi genellikle çıplak tasvir edilen Eros bazı örneklerde giyimlidir. Bunlardan bazılarında ise bir pelerine sarınmıştır. Hemen hemen bütün tasvirlerde açık kanatlarla tasvir edilen Eros, Ankara aynasında ilk kez açık kanatların yanı sıra rüzgarla dalgalanan ve uçuşan bir pelerinle tasvir edilmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu mzelliği de ünlü Khios'un şaire Sappho'nun bir ezgisini akla getirmektedir. Uzun zamandan beri bilinen bu ezginin belki de Ankara aynasında ilk kez bir tasvirini bulm
        uş olmaktayız. Bir fragman olarak zamanımuza ulaşmış olan bu ezgiden (E.Lobel - D.Page, Sappho Fragment 54, Oxford 1955) yalnız:
        "omuzlarında eflatun khlamisiyle göklerden gelerek"
        dizesi korunabilmiştir. Dizede başka renk olmasını düşünemediğimiz khlamis vurgulanmakta ve ayrıca Eros'un gökten geldiği belirtilmektedir. Aynı ifadeler kabartma üzerinde de mevcuttur. Bütün yüzeyi kaplaması ve zamanında belki eflatun renkte boyalı olmasıyla khlamis kabartmada da özellikle vurgulanmaktadır. Ayrıca yüzeye yayılırken yaptığı dalgalanma Nike tasvirlerindeki rüzgar etkisini burada da en gerçekçi bir şekilde yansıtmış olmaktadır. Böylece kabartma üzerindeki Eros da, Sappho'nun dizesindeki gibi sırtında uçuşan, dalgalanan eflatun peleriniyle gökyüzünden, bir ayağının üzerine daha henüz basarak yeryüzüne inmektedir.

        Anadolu Medeniyetleri Müzesi :
        Müze, Ankara Kalesi’nin güneydoğu kısmında, Atpazarı olarak bilinen semtte bulunan iki Osmanlı yapısından meydana gelmektedir. İki yapıdan birisi olan Mahmut Paşa Bedesteni’nin, Fatih dönemi baş vezirlerinden tarafından 1464-1471 tarihleri arasında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yapının planı klasik tiptedir. Ortada 10 kubbe ile örtülü dikdörtgen planlı kapalı mekân, karşılıklı yerleştirilen üstü beşik tonozlarla örtülü 102 dükkândan meydana gelen bir arasta ile çevrilmektedir. İkinci yapı olan Kurşunlu Han, tahrir defterlerine ve sicil kayıtlarına dayanan son araştırmalara göre Fatih dönemi baş vezirlerinden Mehmet Paşa’nın Üsküdar’daki imaretine vakıf olarak yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur. 1946 yılındaki onarımda II. Murat'a ait sikkeler ele geçirilmiştir. Bu buluntular, hanın 15. asrın ilk yarısında var olduğunu kanıtlar niteliktedir. Han, Osmanlı devri hanlarının tipik plan karakterinde olup ortada avlu ve revak sırası ile, bunları çeviren iki katlı odalardan oluşur. Zemin katta 28, birinci kata 30 oda yer alır. Hanın kuzey cephesinde 11, doğu cephesinde 9 ve giriş eyvanı içerisinde karşılıklı yerleştirilen 4 dükkân yer alır. İki yapı da 1881 yılındaki yangından sonra terk edilmiştir. Atatürk’ün telkinleriyle merkezde bir “Eti Müzesi” kurulması isteği üzerine Kültür Müdürü Hamit Zübeyir Koşay tarafından Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a yapılan öneri sonunda, Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından satın alınarak 1938 yılından 1968 yılına kadar süren onarımlar sonunda Ankara Arkeoloji Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde, Anadolu’nun arkeolojik eserleri Paleolitik Çağ’dan başlayarak, Osmanlı dönemine kadar kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Bedestenin yan salonlarında kronolojik düzen içinde, Paleolitik, Neolitik, Eski Tunç, Assur Ticaret Kolonileri, Hitit, Phyrigia, Urartu dönemlerine ait, Karain, Çatalhöyük, Hacılar, Can Hasan,Beyce Sultan, Alacahöyük, Karaz, Mahmutlar, Eskiyapar, Elmalı, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy, Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz, Patnoz kazılarından gelme çeşitli koleksiyonlar ve Yunan, Roma, Bizans dönemlerine ait örnekler; bedestenin orta salonunda, Hitit İmparatorluk (Alacahöyük) ve Geç Hitit (Malatya, Karkamış, Sakçagözü) kentlerinin giriş kapılarına ait taş kabartmalar kazıda bulundukları biçimde sergilenmektedir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 19 Nisan 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek “Yılın Müzesi” unvanını elde etmiştir.
        Hisarlar Caddesi, Atpazarı
        Tel : (0312) 324 31 60-62
        Faks : (0312) 311 28 39
        Web : <http://www.anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr>
        E-posta: Anmedmuz@marketweb.net.tr <mailto:Anmedmuz@marketweb.net.tr>
        Pazartesi dışında her gün 1 Mayıs-30 Eylül tarihlerinde 08.30-17.30; 1 Ekim-30 Nisan tarihlerinde 08.30-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

        Yapıların Tarihi
        Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Atpazarı olarak isimlendirilen semtte, Ankara Kalesi'nin dış duvarının güneydoğusundaki yeni işlev verilerek düzenlenmiş iki Osmanlı yapısında yer alır. Bu yapılardan biri Mahmut Paşa Bedesteni, diğeri Kurşunlu Han'dır.
        Bedestenin; Fatih dönemi baş vezirlerinden Mahmut Paşa tarafından 1464-1471 tarihleri arasında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Kitabesi yoktur. Kaynaklarda Ankara sof kumaşlarının buradan dağıtıldığı yazılıdır. Yapının planı klasik tiptedir. Ortada 10 kubbe ile örtülü dikdörtgen planlı kapalı mekân, karşılıklı yerleştirilen üstü beşik tonozlarla örtülü 102 dükkândan meydana gelen bir arasta ile çevrilmektedir.
        Kurşunlu Han, tahrir defterlerine, sicil kayıtlarına dayanan son araştırmalara göre Fatih dönemi baş vezirlerinden Mehmet Paşa'nın İstanbul'un Üsküdar Semti'ndeki imaretine vakıf olarak yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur. 1946 yılındaki onarımda II. Murat'a ait sikkeler ele geçirilmiştir. Bu buluntular, hanın 15. asrın ilk yarısında var olduğunu kanıtlar niteliktedir. Han, Osmanlı Devri hanlarının tipik plan karakterinde olup ortada avlu ve revak sırası ile, bunları çeviren iki katlı odalardan oluşur. Zemin katta 28, birinci kata 30 oda yer alır. Odalar ocaklıdır. Odanın batı ve güney yönlerinde yer alan bodrum katta "L" tipinde bir ahır kısmı mevcuttur. Hanın kuzey cephesinde 11, doğu cephesinde 9 ve giriş eyvanı içerisinde karşılıklı yerleştirilen 4 dükkân yer alır. Hanı yaptıran Mehmet Paşa, 1467 yılında bedesteni yaptıran Mahmut Paşa'nın azlinden sonra başvezir olmuş ve 1470 yılına kadar görevde kalmıştır. Üsküdar'da cami, imaret ve medresesi olup kendisi orada gömülüdür.
        Bugün müzeyi oluşturan bu iki yapı, 1881 yılındaki son yangından sonra terkedilmiştir.

        Müzenin Tarihi
        Ankara'da ilk müze, Kültür Müdürü Mübarek Galip Bey taraf
        ından 1921 yılında kalenin Akkale olarak isimlendirilen kısmında kurulmuştur. Bu müzenin yanı sıra Augustus Mabedi ile Roma Hamamı'ndan da eser toplanmıştır. Atatürk'ün telkinleriyle merkezde bir "Eti Müzesi" kurma fikrinden hareket edilerek diğer bölgelerdeki Hitit eserleri de Ankara'ya gönderilmeye başlanınca geniş mekânlara sahip bir müze binası gerekli görülmüştür. O zamanki Kültür (Hars) Müdürü Hamiz Zübeyr Koşay tarafından devrin Maarif Vekili Saffet Arıkan'a metruk halde bulunan Mahmut Paşa Bedesteni ve Hanın onarılıp müze binası olarak kullanılması önerilmiş, bu fikir kabul edilerek 1938 yılından 1968'e kadar devam eden bir restorasyon çalışması başlatılmıştır. Bedestenin orta bölümünde yer alan kubbeli mekânın büyük bir kısmının onarımının 1940 yılında bitirilmesi ile eserler, Alman arkeolog H. G. Guterbock başkanlığındaki bir heyet tarafından yerleştirilmeye başlanmış, 1943 yılında binaların onarımı devam ederken, orta bölüm ziyarete açılmıştır. Bu bölümün onarım projesi Y. Mimar Macit Kural, ihale sonrası onarımı ise Y.Mimar Zühtü Bey tarafından yapılmıştır. 1948 yılında müze idaresi Akkale'yi depo olarak bırakıp, Kurşunlu Han'ın onarımı tamamlanan dört odasından yürütülmüştür. Kubbeli mekân çevresindeki arastanın restorasyon ve teşhir projeleri Anıtlar Yüksek Mimarı İhsan Kıygı tarafından hazırlanmış ve uygulanmıştır. Beş dükkân orjinal halde bırakılıp, dükkân aralarındaki bölmeler kaldırılmış ve böylece, teşhir için geniş bir çevre koridoru elde edilmiştir. Müze yapısı 1968 yılında son şeklini almıştır. Bugün idari bina olarak kullanılan Kurşunlu Han'da araştırmacı odaları, kütüphane, konferans salonu, laboratuvar ve iş atölyeleri yer almakta, Mahmut Paşa Bedesteni ise teşhir salonu olarak kullanılmaktadır.
        Bugün kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, Anadolu arkeolojik eserleri Paleolitik Çağdan başlayarak günümüze kadar, kronolojik bir sırayla sergilenmektedir.
        Anadolu Medeniyetleri Müzesi
        Tarihi yapıları, köklü geçmişi ile bugünlere gelen Anadolu Medeniyetleri Müzesi 19 Nisan 1997 tarihinde İsviçre'nin Lozan kentinde 68 Müze arasında birinci seçilerek "Yılın Müzesi" ünvanını elde etmiştir.
        Paleolitik (Yontma Taş) Çağ (...8000): Müzemizde Antalya Karain Mağarası buluntuları ile temsil edilir. Yontma Taş Çağı insanları mağara ve kayaaltı sığınaklarında barınan avcı ve toplayıcı topluluklardır. Bu insanlara ait taş ve kemik aletler bu devri belirleyen buluntulardır.
        Neolitik (Cilalı Taş) Çağ (8000 - 5500): İnsanlık tarihinde besin üretimi yanında ilk yerleşik toplumların kurulmasıyla başlayan bu dönem müzemizde Çatalhöyük ve Hacılar gibi çağın iki önemli merkezinden ele geçen buluntularla temsil edilmektedir. Buluntular arasında ana tanrıça heykelleri, damga mühürler, pişmiş toprak kaplar, kemik tarım araçları yer alır.
        Kalkolitik (Bakır-Taş) Çağı (M.Ö. 5500 - 3000): Taş aletler yanında, bakırın işlenerek günlük hayata girdiği bu döneme ait zengin buluntular müzemizde Hacılar, Canhasan, Tilkitepe, Alacahöyük ve Alişar'dandır.
        Eski Tunç (Maden) Çağı (M.Ö. 3000 - 1950):
        M.Ö. 3. binin başlarında Anadolu'da yaşayan insanlar, bakıra kalay katarak tunç elde etmişler, tuncun yanı sıra devrin bilinen bütün madenlerini dökme ve döğme tekniğiyle olağanüstü bir ustalıkla işlemişlerdir. Alacahöyük kral mezarlarından çıkarılan değerli madenlerden yapılmış, görkemli ölü hediyelerinin yanında Hasanoğlan, Mahmatlar, Eskiyapar, Horoztepe, Karaoğlan, Merzifon, Etiyokuşu, Ahlatlıbel, Karayavşan, Bolu, Beycesultan Semahöyük, Karaz-Tilkitepe buluntuları zengin bir Eski Tunç koleksiyonu olarak sergilenmektedir.
        Hititler (M.Ö. 1750 - 1200):
        M.Ö. 2. binde Anadolu'da ilk siyasi birlik Kızılırmak kavsı içinde Hititler tarafından kurulmuştur. Başkentleri Boğazköy (Hattuşaş) ile birlikte İnandık, Eskiyapar, Alacahöyük, Alişar, Ferzant, zengin buluntu veren Hitit merkezleridir. Kabartmalı, boğa biçimli kaplar, pişmiş toprak eserler, devlet arşivine ait tabletler, kral adı baskılı mühürler dikkati çekmektedir.
        Frigler (M.Ö. 1200 - 700): M.Ö. yaklaşık 1200 yıllarında Balkanlar üzerinden gelen Frigler, merkezleri Gordion şehri olmak üzere Orta Anadolu'da egemen olmuşlardır. Gordion tümülüslerinden ve örenyerinden çıkarılan eserler Frig sanatının en güzel örnekleridir.
        Urartular (M.Ö. 1200 - 600): Altıntepe, Adilcevaz, Kayalıdere, Patnos, Van, Çavuştepe gibi merkezlerde mimarlıkta ve madencilikte ileri bir düzeye ulaşan Urartular, Doğu Anadolu'da Friglerle çağdaş olarak yaşamışlardır.
        Geç Hititler (M.Ö. 1200 - 700): Hitit İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Hititlerin bir kısmı güney ve güney-doğu Anadolu'da şehir devletleri kurarak Geç Hitit Beyliği dönemini yaşamışlardır. Malatya-Aslantepe, Kargamış, Sakçagözü önemli Geç-Hitit yerleşmelerini temsil ederler.
        M. Ö. 1. binin yarısından başlayarak Yunan, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş, cam, mermeri bronz eserler ve ilk paradan başlayarak günümüze kadar madeni paraları da içine alan koleksiyonlarımız müzemizin nadir kültür varlıklarını temsil ederler.

        Etnoğrafya Müzesi
        Etnografya, Ankara’nın Namazgâh adıyla anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Müze 18.7.1930 yılında halka açılmış ve 1938 yılının Kasım ayında iç avlusu geçici kabir olarak ayrılmış, Atatürk’ün naaşı, 1953 yılında Anıtkabir’e nakline değin, burada kalmıştır. Bu kısım halen Atatürk’ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunmaktadır. Binanın mimarı cumhuriyet döneminin ilk mimarlarından olan Arif Hikmet Koyunoğlu’dur. Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının duvarları küfeki taşıyla kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermerden ve oyma süslüdür. Dört sütunlu, üçlü bir giriş sistemi vardır. Kapıdan girilince kubbealtı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Müzenin önünde duran bronz Atatürk heykeli 1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca İtalyan heykeltıraş P. Cononica’ya yaptırılmıştır. Müzede maden eserler, dokuma giysi, silah ve ağaç işçiliği sergilenmektedir. Geleneksel Türk sanatının nadide örnekleri arasında Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları, keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları yer almaktadır. Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait dokumalar da bulunmaktadır. Ayrıca müzede Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi de bulunmaktadır.
        Adres:
        Talat Paşa Bulvarı
        Tel : (0312) 311 30 07
        Pazartesi dışında her gün, yazın 8.30-12.30/ 13.30-17.30, kışın 8.30-12.30/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

        Ahşap Sanatı
        Ahşap işçiliği, Selçuklu Döneminden başlayarak Türk sanatında önemli bir yer tutar. Beylikler Dönemi ahşap işçiliğinde, bazı ayrıntılar dışında büyük ölçüde Selçuklu ahşap teknikleri ve geleneği sürdürülmüştür.
        Ahşap işçiliği, çeşitli yapıların pencere ve kapı kanatlarında, korkuluklarında, şebekelerde, cami minarelerinde,kürsülerde, sanduka ve rahleler ile
        ”ahşap direkli camiler” olarak anılan camilerin sütun başlığı, konsol ve kirişlerinde geniş uygulama alanı bulmuştur. Özellikle ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağacı kullanılmıştır.
        Ahşap süsleme teknikleri; kündekarî tekniği (hakiki ve taklit kündekarî), oyma tekniği (düz satıhlı, yuvarlak satıhlı, oyuklu, çift katlı, eğri kesim tekniği), kazıma tekniği, kakma tekniği, tarsi tekniği, kafes tekniği, çıtalarla yapılan kafes tekniği, kafes oyma (ajur) tekniği, maşrabiye tarzı kafes tekniği, ajur yapıştırma tekniği ve ahşap üzerine boyama tekniğidir.
        Kündekarî tekniği; minberlerin yan aynalıklarında ve kapılarda; oyma tekniği, kapı ve pencere kanadı, rahle, minber, mihrap, kürsü ve sandukalar gibi çeşitli yerlerde yaygın olarak, eğri kesim tekniği, minberlerin yan aynalıklarında; kafes tekniği, minberlerin korkuluklarında; ajur tekniği, minber kapılarının taç kısımlarında ve rahlelerde; maşrabiye tarzı kafes tekniği, kürsülerde; ahşap üzerine boyama tekniği ise sütun başlığı, konsol ve kirişlerinde uygulanmaktadır.
        11. yy. ve 14. yy. arasında geometrik motiflerin bolca kullanıldığı, Selçuklu eserlerinin tesirleri Beylikler Dönemi ve Osmanlı Döneminde de görülmektedir.
        15. yy. ın başında yeni kullanılmaya başlanan çiçekli üslup hem rumîli kompozisyonlar ile hem de ayrı ayrı kullanılmıştır. Sedef ve fildişi kakma eserlerde teknik özelliğinden dolayı geometrik motifler tercih edilmiştir.
        15. ve 16. yy. Klasik Osmanlı Dönemi oyma ve sedef kakma işçiliğinde geometrik süslemenin yanında dört yapraklı yoncalar ve rumîler yer alır. Fildişi kakmalarda rumîlerin yanında yazı da kullanılmıştır. Çiçekli üslupta, birbirine geniş saplarla bağlı simetrik karanfil, gül, lâleler ve hatayî motifleri bulunur.
        16. yy. dan itibaren kullanılmaya başlanan çintemani motifi 17. yy. ın sedef kakma işçiliğinde de görülür. Bu devirde Klasik Dönemin rumîleri palmet oluşturmayıp bordür ve çerçeve içinde kullanılmıştır.
        18. yy. da soyut geometrik motifler kaybolmuş, çiçekli üslup geometrik unsurlar içine alınarak beraber kullanılmıştır. Rumîler hacimleşmiş, bazı kısımları ise ince yapılarak plastikleştirilmiştir.
        19. yy. da ise istiridye kabuğu şekilleri devrin özelliğine uygun olarak çeşme aynalarında, saray kapılarında, pencere alınlıklarında olduğu gibi oyma rahlelerde ve mobilyalarda bolca kullanılmıştır.

        Oren Yerler
        Augustus Tapınağı :
        Eski çağlardan günümüze kalmış yapıların en önemlilerinden birisi olan Augustus Tapınağı Ulus’ta Hacı Bayram Camii’nin bitişiğindedir. Augustus Tapınağı, Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olmak üzere yaptırılmıştır. Tapınağın duvarlarında, İmparator Augustus tarafından, ölümünden önce vesta rahibelerine teslim edilen dört belgeden, yaşamı boyunca yaptığı işleri anlatan sonuncu belge “Index rerum gestarum” adlı belge Yunanca ve Latince yazılmış olarak yer almaktadır. Tapınak kısa yanlarında 8, uzun yanlarında ise 15 sütunu kapsayan Korinth düzenindeki bir peristasis ile çevrilmiştir. Bu sütunlarla birlikte tapınağın kapısı önünde 4, arkada 2 adet sütun yerleri bulunmaktadır. Yalnız iki yan duvarı ile kenarları işlemeli olan kapı kısmı eski hali ile ayakta durmaktadır. Kapının yüksekliği 8.4 m., genişliği 3.34 m’dir. Bu büyük ve görkemli kapıdan kutsal yapının iç bölümüne ve pronaos denilen üstü kapalı bir geçide gelinir. Augustus’un yaşamını anlatan Latince metin pronaosun iki duvarının iç yüzlerinde yer almaktadır. Yunanca yazıt ise cellanın güneybatıdaki duvarının dış yüzünde bulunmaktadır. Tapınağın öteki ucunda ise anteler arasında Korinth düzeninde iki sütunu bulunan opisthodomos yer alır. Tapınak, 5. yüzyılda Bizans döneminde çeşitli eklemeler yapılarak, pencereler açılarak kilise haline getirilmiştir. Güneydoğu duvarında görülen üç pencere bu dönemden kalmadır. 15. yüzyılın başlarında tapınağın kuzeybatı köşesine bitişik bir şekilde Hacı Bayram Camii inşa edilmiştir.
        Roma İmparatorluğundan Augustos tarafından Kybele ve Men Kutsal alanının üzerine muhtemelen İ.Ö. 25-20. Yüzyıllarda yapılmıştır. 36 x 54.82 M. boyutlarındaki Mermer tapınak, 2.m. yüksekliğindeki çok basamaklı bir podyum üzerinde durmaktadır. Kısa kenarlarında 8, uzun kenarlarında 15 er İon sütunun yer aldığı psevdodipte Ros planlı yapı batıya yöneliktir. İç yapı (Naos) üç bölümlü olup, arka bölümde Duvarlar(Antalar) arasında 2. Giriş tarafında (Pronaos) ise ataların önünde 4. Korinth. Sütunu yer almaktadır.
        Tapınak Augustus'un yaptığı işleri aktaran kitabeleri ile önem taşır. Aynı konuyu içeren Latince yazıtların Pisi dia Antiocheia'sında (Yalvaç), Yunanca yazıtların ise Frigya Apollania'sında (Uluborlu) ele geçmesine karşın Augustus Tapınağı yazıtları en iyi korunmuş olanıdır. Dünyada Ankara anıtı (Monumentum Ankyranum) olarak bilinen ve "Index rerum Gestarum" adlı bu kaynak tapınağın duvarlarına Yunanca ve Latince olarak iki dilde yazılmıştır. Latince yazıtlar Pronaos'taki Anta iç ve uç duvarlarını, yunanca yazıtlar ise Naus'un güneybatı dış duvarına Augustus'un ölümünden sonra yazılmıştır. Hiristiyanlar tapınağı kiliseye çevirerek Cellanın güney duvarına üç pencere açmış, Naos'un arkasına yer altında tonozlu bir mekan (cryptos) inşa etmişlerdir.
        Ankara İ.S. II. yüzyıl sonlarında Türkler tarafından alınmış, Hacı Bayram Camii tapınağın kuzey batı köşesine bağlantılı olarak 15 ci yüzyılda inşa edilmiştir. 1834 yılında Cellanın kuzey duvarının tahrip olmasına karşın, Büyük Kapı Cella ve Pronaos ile tapınarak günümüze kadar korunabilmiştir.
        Tapınak, Fransız Ch. Texıer ve G. Perrot ile Alman M. Schede ve D. Krencker'in yaptığı incelemelerden sonra arkeolojik kazılar Dr. Hamit Z. Koşay tarafından yürütülmüştür.

        Roma Hamamı :
        Ulus Meydanı’ndan Yıldırımbeyazıt Meydanı’na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Yapılan kazılar sonucunda hamamın iki bölümden oluştuğu anlaşılmıştır. Palaestra dört tarafı revaklarla çevrilmiş, yaklaşık kare planlı büyük bir alandır. Kapalı kısımlar ise palaestra’ya bir bütün olarak bağlıdır ve frigidarium (soğuk kısım), tepidarium (ılık kısım) ve kalidarium (sıcak kısım) olarak adlandırılan üç ana kısımdan oluşmuştur. Ayrıca çeşitli avlular, külhan olarak adlandırılan ocaklar servis kısımları ve su depoları ile yapı anıtsal bir bütün haline getirilmiştir. Ankara’daki Roma Hamamı’nın bugün görülebilen kalıntıları alttaki ısıtma katları ile servis kısımlarıdır. Hamamda yapılan kazılar sonucunda ele geçirilen sikke ve yazıtlar ile Korinth başlıkları gibi mimari buluntulardan yapının İmparator Karakalla döneminde (211-217) inşa edildiği ve Bizanslılar döneminde de onarılarak kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Son yıllarda kısmen restore edilmiş olan Roma Hamamı’nın palaestrasında bugün Roma devri Ankara’sından toplanmış olan yazıtları kapsayan zengin bir koleksiyon sergilenmektedir.
        Ulus Meydanından Yıldırım Beyazit Meydanına uzanan Çankırı Caddesi üzerinde, Ulus'tan itibaren yaklaşık 400 m. uzaklıkta, yolun batısında, caddeden 2.5 metre kadar yükseklikte yer alan Roma Hamamı, III. Yüzyılda Septimius Severus'un oğlu Roma İmparatoru Caracalla (212-217) tarafından Sağlık Tanrısı Asklepion adına yapılmıştır.
        Bugün Roma Hamamı olarak adlandırılan bu platformun bir höyük olduğu, en üstte Roma Çağı (Kısmen Bizans ve Selçuk katları), onun altında Frig Devri yerleşmesinin kalıntıları tespit edilmiştir.
        Höyük altında kalan taş kalıntılar çok iyi bir şekilde korunduğundan yapının planı anlaşılabilecek durumdadır. Buna göre yapının bir taşra kenti hamamından çok İmparatorluk standartlarına göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
        Hamam 80 x 130 m. boyutunda, taş ve tuğladan yapılmıştır. Çankırı Caddesindeki girişi ile, sütunlu bir revak kalıntısının çevrelediği geniş bir alana yayılan ve Palaestra denilen beden eğitimi ve güreş yapılan yere girilmektedir. Bu kısmın sağ tarafında yer alan sütunlu yolun üzerinde dört köşeli ve yuvarlak birçok yazılı sütun bulunmaktadır.
        Spor alanının hemen arkasında phirigidarium (soğukluk) kısmı, solunda ise kenarlarında oturma basamakları bulunan piscina (yüzme havuzu) ile apoditarium (soyunma yeri), sağda yuvarlak tuğludan yapılmış sütun parçaları bulunan soğukluk yer almaktadır. İkinci sırada bulunan tepidarium (ılıklık) kısmında yine yuvarlak tuğladan sütun parçaları bulunmaktadır. Yıkanma odaları bu sütunların üzerinde bulunmaktaymış. Caldarium (sıcaklık) kısmı ise hamamın en arka kısmında yer almakta olup, 12 adet külhanı bulunmaktadır.
        Ilıklık ve sıcaklık kısımlarının diğer bölümlerden daha geniş olmalarının nedeni Ankara'nın çok soğuk kış şartlarına bağlanmalıdır. Bunlar, etrafında ocaktan gelen sıcak havanın rahatça dolaştığı tuğla sütunlardan oluşan bir yer altı ısıtma tesisatı ile desteklenir ve yukarıda bulunan odalar da bu şekilde ısınırlardı.
        VII. yüzyılda geçirdiği bir yangın sonucu tahrip olan yapının, kazılar sırasında ele geçen sikkelerden, yaklaşık beşyüz yıllık bir süre ile kullanıldığı ve zaman zaman onarıldığı anlaşılmaktadır.
        1938-1943 yılları arasında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, hamamın soyunma ve yıkanma kısımları ile yer altındaki külhan ve servis yolları ortaya çıkarılmıştır.

        Anıtkabir
        Anıtkabir:
        Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahat yeri olarak Rasattepe’de (Anıttepe) seçilmiş ve 1 Mart 1941 tarihinde Anıtkabir’in yapımı için Serbest Proje Yarışması düzenlenmiş, yarışma için hükümet tarafından uluslararası alanda tanınmış yerli ve yabancı sanatçılarca ve Bayındırlık Bakanlığı’nca belirlenen yüksek mimarlardan oluşan tarafsız bir jüri oluşturulmuştur. Yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan toplam 47 adet proje katılmıştır. 18 Kasım 1943 tarihinde Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arden’in projelerinin uygulanmasına karar verilmiştir. 9 Ekim 1944 tarihinde törenle temeli atılan Anıtkabir’in inşası 9 yıllık bir süre içinde dört aşamalı olarak yapılmıştır. Anıtkabir, Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arasında II. Ulusal Mimarlık dönemi olarak adlandırılan dönemin özelliklerini taşımaktadır. Yaklaşık 750.000 m2’lik bir alanı kaplamakta olup Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır
        Adres: Anıt Caddesi Tandoğan/Ankara
        Tel: (312) 231 79 75

        ATATÜRK'ÜN GENÇLİÐE HİTABESİ
        Ey Türk Gençliği!
        Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
        Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilirler.
        Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! (1927)

        23 NİSAN KULESİ
        Kulenin iç duvarında 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışını temsil eden bir kabartma yer almaktadır. Bu kabartmada, ayakta duran kadının tuttuğu kağıdın üzerinde 23 Nisan 1920 yazılıdır. Kadının diğer elinde Millet Meclisimizin açılışını simgeleyen bir anahtar bulunmaktadır. Kabartma, Hakkı Atamulu'nun eseridir.
        Kule duvarlarında meclisin açılışıyla ilgili Atatürk'ün özlü sözleri yer almaktadır:
        "Bir tek karar vardı: O da ulusal egemenliğe dayalı, hiçbir koşula bağlı olmayan bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmak." (1919)
        "Türkiye Devletinin tek ve gerçek temsilcisi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir."
        "Bizim bakış açılarımız kuvvetin, gücün, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır."
        Kulede Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenmektedir.

        II. ANITKABİR DÜŞÜNCESİ
        Türk Kurtuluş Savaşı'nın ve Türk İnkılâplarının büyük önderi Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türk vatanının bağımsızlığını kazanması için giriştiği savaş ve Türk milletini çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak amacıyla gerçekleştirdiği inkılâplarla geçen yaşamı 57 yıl sürmüş ve Büyük Önder 10 Kasım 1938'de ebediyete intikal etmiştir.
        Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi bütün kurumları ile çağdaş uygarlığın bir üyesi yapan, insanlık tarihine mal olmuş büyük bir önderdir. O'nun yüceliğini her yönüyle temsil edecek, ilke ve inkılâpları ile çağdaşlaşmaya yönelik düşüncelerini yansıtacak bir anıtmezar yapma fikri, Atatürk'ü kaybetmenin derin hüznü içindeki Türk milletinin ortak isteği olarak belirmiş ve yapımına karar verilmiştir.

        V. ANITKABİR'İN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
        Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arası, "II. Ulusal Mimarlık Dönemi" olarak adlandırılır. Bu dönemde daha çok anıtsal yönü ağır basan, simetriye önem veren, kesme taş malzemenin kullanıldığı binalar yapılmıştır. Anıtkabir bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
        Bu dönem özellikleri ile birlikte Anıtkabir'de Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerine ve süsleme öğelerine sıkça rastlanır.
        Örneğin dış cephelerde, duvarların çatı ile birleştiği yerde kuleleri dört yandan saran Selçuklu taş işçiliğinde testere dişi olarak adlandırılan bordür bulunmaktadır. Ayrıca Anıtkabir'in bazı yerlerinde (Mehmetçik Kulesi, Müze Müdürlüğü) kullanılan çarkıfelek ve rozet denilen taş süslemeler Selçuklu ve Osmanlı sanatında da göze çarpmaktadır.
        Bütün bu özellikleriyle yapıldığı dönemin en iyi örneklerinden biri olan Anıtkabir yaklaşık 750.000 m
        ² lik bir alanı kaplamakta olup, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır.
        A- BARIŞ PARKI
        Anıtkabir; Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" özdeyişinden ilham alınarak, çeşitli yabancı ülkelerden ve Türkiye'nin bazı bölgelerinden getirilen fidanlarla oluşturulan Barış Parkı içinde yükselmektedir.
        Afganistan, A.B.D., Almanya, Avusturya, Belçika, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kıbrıs, Mısır, Norveç, Portekiz, Yugoslavya ve Yunanistan'dan çeşitli ağaç ve fidanlar getirilmiştir. Bugün Barış Parkı'nda 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.
        B- ANIT BLOKU
        Anıtkabir Anıt Bloku üç bölümden oluşmaktadır.
        1- Aslanlı Yol
        2- Tören Meydanı
        3- Mozole
        Anıtkabir'e Tandoğan kapısından girildiğinde Barış Parkı içerisinde uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak istiklal ve hürriyet kuleleri yer alır.
        Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetri gözetilerek yerleştirilmiş olan on adet kule vardır. Bu kulelere ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimler verilmiştir. Kuleler, plan ve yapı bakımından birbirinin benzeridir. Kareye yakın 12 x14 x7,20 m. boyutlarında dikdörtgen plan üzerine kurulmuş olan kulelerin üzeri piramit biçiminde çatılarla örtülüdür. Çatıların tepelerinde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu vardır. Eski Türk kilim desenlerinden alınmış geometrik süslemeler, fresk tekniğinde uygulanmıştır.
        Ayrıca kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon ve Atatürk'ün özlü sözleri bulunmaktadır.

        IV. ANITKABİR'İN İNŞAASI
        Anıtkabir projesinin belirlenmesinden sonra, inşaatın başlayabilmesi için ilk aşamada kamulaştırılma çalışmalarına başlandı. Anıtkabir'in inşaatı ise 9 Ekim 1944'de görkemli bir temel atma töreni ile başladı. Anıtkabir'in inşası 9 yıllık bir süre içinde 4 aşamalı olarak yapılmıştır.
        Birinci Kısım İnşaat: 1944-1945
        Toprak seviyesi ve aslanlı yolun istinat duvarının yapılmasını kapsayan birinci kısım inşaata 9 Ekim 1944'te başlamış ve 1945'te tamamlanmıştır.
        İkinci Kısım İnşaat: 1945-1950
        Mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binaların yapılmasını kapsayan ikinci kısım inşaat 29 Eylül 1945'te başlamış, 8 Ağustos 1950'de tamamlanmıştır. Bu aşamada inşaatın kâgir ve betonarme yapı sistemine göre, temel basıncının azaltılması göz önünde tutularak, anıt kütlesinin "temel projesinin" hazırlanması kararlaştırılmıştır. 1947 yılı sonuna kadar mozolenin temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış ve her türlü çöküntüleri engelleyecek olan 11 metre yüksekliğinde betonarme temel sisteminin demir montajı bitirilme aşamasına gelmiştir.
        Giriş kuleleri ile yol düzeninin önemli bir kısmı, fidanlık tesisi, ağaçlandırma çalışmaları ve arazinin sulama sisteminin büyük bir bölümü tamamlanmıştır.
        Üçüncü Kısım İnşaat: 1950
        Anıtkabir üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, aslanlı yol, tören meydanı ve mozole üst döşemesinin taş kaplaması, merdiven basamaklarının yapılması, lahit taşının yerine konması ve tesisat işlerinin yapılmasını kapsıyordu.
        Dördüncü Kısım İnşaat: 1950-1953
        Anıtkabir'in 4. kısım inşaatı ise şeref holü döşemesi, tonozlar alt döşemeleri ve şeref holü çevresi taş profilleri ile saçak süslemelerinin yapılmasını kapsıyordu. Dördüncü kısım inşaat 20 Kasım 1950'de başlamış ve 1 Eylül 1953'te bitirilmiştir.
        "Anıtkabir Projesi"nde mozolenin kolonat üstünde yükselen tonoz bir bölüm vardı. 4 Aralık 1951 tarihinde hükümet, şeref holünün 28 m.lik yüksekliğinin azaltılması ile yapının daha çabuk bitirilmesinin mümkün olup olmadığını mimarlara sordu.
        Mimarlar yaptıkları çalışmalar sonunda şeref holünü taş bir tonoz yerine, bir betonarme tavan ile örtmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Böylece tonoz yapının zemine vereceği ağırlık ve bunun doğuracağı teknik mahzurlar da ortadan kalkıyordu.
        Anıtkabir yapımında beton üzerine dış kaplama malzemesi olarak kolay işlenebilen gözenekli, çeşitli renklerde traverten, mozole içi kaplamalarında ise mermer kullanılmıştır.
        Heykel grupları, aslan heykelleri ve mozole kolonlarında kullanılan beyaz travertenler Kayseri Pınarbaşı İlçesi'nden, kulenin iç duvarlarında kullanılan beyaz travertenler ise Polatlı ve Malıköy'den getirilmiştir. Kayseri Boğazköprü mevkiinden getirilen siyah ve kırmızı travertenler tören meydanı ve kulelerin zemin döşemelerinde, Çankırı Eskipazar'dan getirilen sarı travertenler zafer kabartmaları, şeref holü dış, duvarları ve tören meydanını çevreleyen kolonların yapımında kullanılmıştır.
        Şeref holünün zemininde kullanılan krem, kırmızı ve siyah mermerler Çanakkale, Hatay ve Adana'dan, şeref holü iç yan duvarlarında kullanılan kaplan postu Afyon'dan, yeşil renk mermer Bilecik'ten getirilmiştir. 40 ton ağırlığındaki yekpare lahit taşı Adana'nın Osmaniye İlçesi'nden, lahitin yan duvarlarını kaplayan beyaz mermer ise Afyon'dan getirilmiştir.

        I . ATATÜRK'ÜN HAYATI
        Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurba
        şkanı Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası gümrük memuru Ali Rıza Efendi, annesi, Zübeyde Hanımdır. İlkokulu Selanik'te Şemsi Efendi Mektebi'nde okudu. Öğrenimine Selanik Askeri Rüştiyesi ve Manastır Askeri İdadisi'nde devam etti. 1899'da İstanbul'da Harbiye Mektebi'ne girdi ve 1902 yılında piyade teğmen rütbesiyle mezun oldu. Kurmaylık öğrenimini başarıyla tamamladı ve 1905 yılında kurmay yüzbaşı oldu.
        Önce Şam'daki 5. Ordu'ya, daha sonra 1907'de Makedonya'daki 3. Ordu'ya tayin edildi. 1909'da Hareket Ordusu'nda görev yaptı. 1911'de İtalya'nın Trablusgarp'a asker çıkarması üzerine Tobruk'a giderek savaşa katıldı.
        Balkan Savaşı'nda Edirne'yi Bulgarlardan geri alan kolorduda görev yaptı. 1913-1915'te Sofya'da askeri ateşe olarak bulundu. I. Dünya Savaşı'nda 1915'te 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı'na katıldı. "Anafartalar Kahramanı" adı ile ün kazandı.
        1916'da doğu cephesinde Kolordu Komutanı olarak Rus taarruzlarını durdurdu, Bitlis ve Muş'u düşmandan geri aldı. 1917'de Filistin ve Suriye'de görevli 7. Ordu Komutanlığı'na atandı. Aynı yıl veliaht Vahdettin ile Almanya'ya gitti. 1918'de Suriye cephesinde 7. Ordu Komutanı iken I. Dünya Savaşı sona erdi. Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra İstanbul'a geldi. "Türk vatanını düşman işgalinden kurtarmak" amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul'dan ayrıldı. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.
        22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayınladı. Osmanlı Hükümeti'nin verdiği görevden ve askerlikten istifa etti. 23 Temmuz 1919'da Erzurum, 4 Eylül 1919'da Sivas'ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı.
        Bu kongrelerde; "düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümet kurulacağı ve bir Milli Meclis toplanacağı, manda ve himaye kabul edilmeyeceği" kararları alındı. Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Ankara'da tarihi görevine başladı. Mustafa Kemal, meclis ve hükümet başkanı seçildi. Sevr Antlaşması'nı Türk milletinin kabul etmediğini dünyaya ilan etti.
        İzmir'i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921'de I. ve II. İnönü Muharebeleriyle durduruldu. 23 Ağustos 1921'de tekrar saldıran Yunan ordusu, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği Türk ordusu tarafından Sakarya Meydan Muharebesi'nde mağlup edildi. Bu zafer sebebiyle Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" ünvanı verdi. Türk ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922'de taarruza başladı. Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği "Başkomutan Meydan Muharebesi"nde (30 Ağustos 1922) Yunan ordusu'nun büyük kısmı yok edildi. Türk ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdi. 11 Ekim 1922'de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve itilaf devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çıktılar.
        1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldı. 24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması imzalandı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal'in önderliğinde yenilik hareketleri başladı.
        3 Mart 1924'te hilafet kaldırıldı. "Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu" ile mahalle mektepleri ve medreseler kapatıldı. İlk, orta ve yükseköğretim okulları açıldı. 20 Nisan 1924'te yeni anayasa kabul edildi.
        1925'te fes ve eski kıyafetlerin yerine modern şapka ve kıyafetler, milletlerarası takvim ve saat kabul edildi. 1928'de Arap alfabesi yerine Latin alfabesine geçildi. 1934'te Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Aynı yıl "Soyadı Kanunu" kabul edildi. 24 Kasım 1934'te Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadını verdi. Yürüttüğü yenileşme çalışmaları. "Atatürk İnkılapları" adı ile Türk tarihindeki seçkin yerini aldı.
        Türk vatanının kurtarıcısı, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938'de ebedi uykusuna daldı. 19 Kasım'da İstanbul'dan Ankara'ya nakledildi. Etnografya Müzesi'nde geçici kabre konuldu. Büyük önderin hatırasını yaşatmak için inşa edilen Anıtkabir'de, 10 Kasım 1953'te toprağa verildi.
        Türk Milleti Onun aziz hatırasını ve en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza edecektir.

        III. RASATTEPE (ANITTEPE)
        An
        ıtkabir yapılmadan önce rasat istasyonu bulunması dolayısıyla Anıttepe'nin ismi Rasattepe idi.
        Bu tepede, M.Ö 12. yüzyılda Anadolu'da devlet kuran Frig uygarlığına ait tümülüsler (mezar yapıları) bulunmaktaydı. Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra bu tümülüslerin kaldırılması için arkeolojik kazılar yapıldı. Bu tümülüslerden çıkarılan eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.

        ALAGÖZ KARARGâH MÜZESİ
        Sakarya Savaşı'nda düşmanın Polatlı yakınlarına kadar ilerlemesi üzerine Batı Cephesi Komutanlığı, Ankara-Polatlı arasındaki Alagöz Köyü'nü Cephe Karargâhı olarak seçmiştir. Bu köyün halkından, Türkoğlu Ali Ağa'ya ait çiftlik evi karargâh olarak kullanılmıştır.
        Sakarya Savaşı'nın bitiminde bina, sahipleri olan Ali Türkoğlu ve oğulları tarafından 1965 yılına kadar ev olarak kullanılmıştır. 1965 yılında varisleri tarafından Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir. 1967 yılında, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne bağlı olan Anıtkabir Müze Müdürlüğü'ne devredilen binanın, restorasyonu yapılarak müze haline getirilmiştir.
        10 Kasım 1968 tarihinde sadece üst katı tanzim edilerek teşhire açılmış, alt kat odaları ise 1983 yılında yapılan yeni bir düzenlemeyle teşhire açılmıştır.
        Bina iki katlıdır ve, Giysi Odası, Kitaplık ve Hatıra Eşya Odası, Zabitan Yemek Odası, Mutfak, Muhabere Odası, Başkumandanlık Odası, Kurmay Heyeti Odası, Dinlenme Odası, Yaveler Odası, Atatürk'ün Yatak Odası, Atatürk'ün Yemek Odası ve Hizmet Eri Odası olmak üzere 12 odadan oluşmaktadır.

        Anıt Bloku: Üç bölümden oluşmaktadır;
        Aslanlı Yol
        Tören Meydanı
        Mozole
        Tandoğan Kapısı
        ’ndan girildiğinde, Barış Parkı içinden uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak İstiklal ve Hürriyet kuleleri yer alır.
        Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetrik yerleştirilmiş on adet kule vardır. Bunlar İstiklal Kulesi, Hürriyet Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılap Kulesi, Cumhuriyet Kulesi, Müdafaa-i Hukuk Kulesi
        ’dir. Zafer ve Barış kuleleri arasında II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün mezarı bulunmaktadır.

        ANITKABİR ATATÜRK MÜZESİ
        Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılâp kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. Bu amaçla 21 Haziran 1960'ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir.
        Müzede ayrıca Atatürk'ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen'in müzeye armağan ettikleri Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir.

        ARSLANLI YOL
        Ziyaret
        çileri Atatürk'ün yüce huzuruna hazırlamak için yapılmış olan 262 m. uzunluğundaki yolun iki yanında oturmuş pozisyonda 24 aslan heykeli bulunmaktadır. Atatürk'ün Türk ve Anadolu tarihine verdiği önem sebebiyle, Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin sanat üslubu ile yapılan aslan heykelleri kuvvet ve sükuneti temsil etmektedir. Heykeller Hüseyin Özkan'ın eseridir.

        ATATÜRK VE TÜRK DEVRİMİ KÜTÜPHANESİ
        Mehmetçik ve Zafer kuleleri arasında yer alan; müze, kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü'nün içindeki birimde "Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi" bulunmaktadır. Atatürk, milli mücadele ve inkılâplar konulu Türkçe ve yabancı dillerde kitapların bulunduğu bir "İhtisas Kütüphanesi" olarak, her kesimden araştırmacı ve okuyucuya hafta içi 09.00-12.30 / 13.30-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.

        BARIŞ KULESİ
        Kulenin iç duvarında Atatürk'ün "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini dile getiren bir kabartma kompozisyonu yer almaktadır. Bu kabartmada çiftçilik yapan köylüler ve yanlarında kılıcını uzatarak onları koruyan bir asker figür tasvir edilmiştir. Bu asker barışın sağlam ve güvenli kaynağı olan Türk ordusunu sembolize etmektedir. Bu şekilde insanlar Türk ordusunun sağladığı huzur ortamı içinde günlük hayatlarını devam ettirmektedirler. Kabartma, Nusret Suman'ın eseridir.
        Kule duvarlarında Atatürk'ün barış ile ilgili şu sözleri yer almaktadır.
        "Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde terbiye edilmelidir." (1935)
        "Yurtta Barış, Cihanda Barış."
        "Ulusun hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir." (1923)
        Kulenin içinde ise Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenmektedir.

        Barış Parkı:
        Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve yabancı ülkelerden getirilen fidanlarla oluşturulmuştur. Bugün parkta 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır.

        BAYRAK DİREÐİ
        Anıtkabir'in Çankaya yönündeki 28 basamaklı tören meydanına giriş merdivenlerinin ortasında, tek parçalı yüksek bir direk üzerinde Türk bayrağı dalgalanır. Amerika'da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliğindeki bu direk, Avrupa'daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseğidir. Direğin 4 metresi kaidenin altında kalmaktadır. Amerika'da yaşayan Türk asıllı Amerika vatandaşı Nazmi Cemal tarafından, kendi bayrak direği fabrikasında imal edilerek 1946 yılında Anıtkabir'e hediye edilmiştir. Bayrak direğinin kaidesinde yer alan kabartmada; meşale Türk medeniyetini, kılıç taarruz gücünü, miğfer savunma gücünü, meşe dalı zaferi, zeytin dalı ise barışı simgelemektedir. Türk bayrağı, ulusumuzun yurdunu savunma, zafer kazanma, barışı koruma ve uygarlık kurma gibi yüce değerleri üzerinde dalgalanmaktadır. Kabartma Kenan Yontuç'un eseridir.

        BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA
        Komposizyonun solunda yer alan ve bir köylü kadın, bir erkek çocuk ve bir attan oluşan grup milletçe savaşa hazırlık dönemini temsil etmektedir. Sonraki bölümde; Atatürk bir elini ileri uzatmış ve "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" diyerek ordularımıza hedefi göstermektedir. Öndeki melek, Ata'nın emrini borusu ile uzak ufuklara iletmektedir. Bundan sonraki bölümüde, Atatürk'ün emrini yerine getiren Türk ordusunun fedakarlıklarını ve kahramanlıklarını temsil eden kabartmada, vurulup düşen bir erin elindeki bayrağı kavrayan bir yiğit ile siperde ellerinde kalkan ve kılıçlı bir asker Türk ordusunun taarruzunu sembolize etmektedir. Önde ise elinde Türk bayrağı ile Türk ordusunu çağıran zafer meleği bulunmaktadır. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.

        CUMHURİYET KULESİ
        Sanat Galerisi'nin girişi olan bu kulenin duvarlarında Atatürk'ün Cumhuriyet ile ilgili şu özlü sözü bulunmaktadır.
        "En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulusal egemenliğimizi kavramış ve onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabileceğimizi gerçekten kanıtlamış olduğumuzdur."
        Kulenin içinde, Atatürk'ün öğrenim gördüğü Manastır Askeri İdadisi ile Sivas ve Erzurum Kongre binaları ve I. T.B.M.M. binalarının maketleri ve o dönemlere ait fotoğraflar sergilenmektedir.

        ERKEK HEYKEL GRUBU
        H
        ürriyet Kulesi'nin önünde üç erkekten oluşan heykel grubu vardır. Sağdaki erkek başında miğferi ve kalın kaputu ile Türk askerini temsil ederken, onun yanında elinde kitabı ile Türk gençliğini ve aydın insanı, biraz gerisinde ise yerel kıyafetlerle Türk köylüsü temsil edilmiştir. Her üç heykelin yüzünde derin acı ile Türk milletinin kendine özgü ağırbaşlılığı ve yüksek irade gücü dile getirilmiştir. Heykel grubu, Hüseyin Özkan'ın eseridir.

        HÜRRİYET KULESİ
        Aslanlı Yol'un sol başında bulunan Hürriyet Kulesi içindeki kabartmada; elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasvir edilmiştir. Melek figürü bağımsızlığın kutsallığını, elindeki kağıt "Hürriyet Beyannamesi"ni sembolize etmektedir. At figürü ise hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
        Kule duvarlarında Atatürk'ün hürriyet ile ilgili şu sözleri yazılıdır.
        "Esas, Türk ulusunun saygın ve onurlu bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir işleme hak kazanamaz." (1927)
        "Bence, bir ulusta şerefin, onurun, namusun ve insanlığın sürekli olarak bulunabilmesi kesinlikle o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olabilmesiyle mümkündür."
        "Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı ulusal egemenliktir."
        "Bütün tarihsel yaşantımızda özgürlük ve bağımsızlığa sembol olmuş bir ulusuz."
        Kule içinde Anıtkabir'in inşaat çalışmalarını gösteren fotoğraf sergisi ve inşaatta kullanılan taş örnekleri bulunmaktadır.

        KADIN HEYKEL GRUBU
        İstiklal kulesinin önünde, ulusal giysiler giymiş üç kadından oluşan bir heykel grubu vardır. Bu kadınlardan kenarlardaki ikisi yere kadar uzanan kalın bir çelenk tutmaktadır. Başak demetlerinin meydana getirdiği çelenk bereketli yurdumuzu temsil etmektedir. Soldaki kadın, ileri uzattığı elindeki kapla Atatürk'e tanrıdan rahmet dilemekte, ortadaki kadın eliyle yüzünü kapamış ağlamaktadır.
        Bu üçlü grup, Türk kadınlarının Atatürk'ün ölümünün derin acısı içinde bile gururlu, ağırbaşlı ve azimli oluşunu dile getirmektedir. Heykel grubu Hüseyin Özkan'ın eseridir.

        MEHMETÇİK KULESİ
        Aslanlı yolun bitiminde sağda Mehmetçik Kulesi yer almaktadır. Kulenin dış yüzeyinde yer alan kabartmada; cepheye gitmekte olan Mehmetçiğin evinden ayrılışı ifade edilmektedir. Bu komposizyonda, elini asker oğlunun omuzuna atmış onu vatan için savaşa gönderen hüzünlü, fakat gururlu anne tasvir edilmiştir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
        Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Mehmetçik ve Türk kadınları hakkında söylediği özlü sözler yer almaktadır:
        "Kahraman Türk eri Anadolu savaşlarının anlamını kavramış, yeni bir ülke ile savaşmıştır." (1921)
        "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda Anadolu köylü kadının üstünde kadın çalışmasından söz etmek imkânı yoktur." (1923)
        "Bu ulusun çocuklarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü birimi bulunamaz."
        Kulenin içinde; Anıtkabir ve Atatürk ile ilgili çeşitli kitaplar ve hediyelik eşyalar ziyaretçilere sunulmaktadır.

        MEZAR ODASI
        Atat
        ürk'ün aziz naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Mozolenin birinci katı olan şeref holündeki sembolik lahit taşının tam altında bulunan mezar odası Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinde sekizgen planlı olup, piramidal külahlı, tavanı geometrik motifli mozaiklerle süslenmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar odasının ortasında kıble yönünde kırmızı mermer sanduka yer almaktadır. Mermer sandukanın çevresinde bütün illerden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar bulunmaktadır.

        MİSAK-I MİLLİ KULESİ
        Müzenin girişindeki bu kulenin içinde bulunan kabartma, tek vücut olarak kenetlenmemizi sembolize etmektedir. Kabartma, bir kılıç kabzası üzerinde üst üste konmuş dört elden ibarettir. Bu komposizyon Türk vatanının kurtarılması için içilen millet andını ifade etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
        Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Milli Misak ile ilgili şu sözleri yazılıdır:
        "Kurtuluşumuzun genel kuralı olan ulusal andı tarih safhasına yazan ulusun demir elidir." (1923)
        "Ulusal sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz." (1921)
        "Ulusal benliği bulamayan uluslar başka ulusların avıdır." (1923)
        Kulenin ortasında Anıtkabir'de icra edilen törenlere katılan heyetlerin özel defteri imzalamaları için imza kürsüsü yer almaktadır. Müzenin girişi olan bu kulede bulunan aktüalite panolarında Anıtkabir'de yapılan önemli törenlere ait fotoğraflar da sergilenmektedir.

        MOZOLE
        An
        ıtkabir'in en önemli bölümü olan mozoleye çıkan 42 basamaklı merdivenlerin ortasında "hitabet kürsüsü" yer almaktadır. Mermer kürsünün tören meydanı cephesi dairesel geometrik motiflerle süslü olup, ortasında Atatürk'ün "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü yazılıdır. Kürsü Kenan Yontuç'un eseridir.
        Mozole 72x52x17 m. boyutlarında uzunca dikdörtgen bir plan üzerine kurulmuş olup, ön ve arka sekiz, yan cepheler ise 14.40 m. yüksekliğinde ondört kolonatla çevrelenmiştir. Mozole cephesinde, solda Atatürk'ün Türk gençliğine hitabı, sağda ise Cumhuriyet'in kuruluşunun 10. yıldönümünde söylediği nutku yer almaktadır. Harfler taş kabartma üzerine altın yaldızlarla yazılmıştır.

        MÜDAFAA-İ HUKUK KULESİ
        Bu kule duvarının dış yüzeyinde yer alan kabartmada, Kurtuluş Savaşımızda ulusal birliğimizin temeli olan Müdafaa-i Hukuk dile getirilmektedir. Kabartmada, bir elinde kılıç tutarken diğer elini ileri uzatmış sınırlarımızı geçen düşmana "Dur!" diyen bir erkek figür tasvir edilmiştir. İleri uzatılan elin altında bulunan ulu ağaç yurdumuzu, onu koruyan erkek figürü ise kurtuluş amacıyla birleşmiş olan milletimizi temsil etmektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
        Kulenin duvarlarında Atatürk'ün Müdafaa-i Hukuk konusunda söylediği sözler yer almaktadır:
        "Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır." (1919)
        "Ulus bundan sonra hayatına, bağımsızlığına ve bütün varlığına şahsen kendisi sahip çıkacaktır." (1923)
        "Tarih; bir ulusun kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez." (1919)
        "Türk ulusunun kalbinden, vicdanından doğan ve onu esinlendiren en esaslı, en belirgin istek ve iman belli olmuştu: Kurtuluş." (1927)
        Kulenin içinde "Atatürk ve Milli Mücadele" konulu periyodik sergiler düzenlenmektedir. Ayrıca Atatürk'ün öğrenim gördüğü Harbiye Mektebi'nin maketi bulunmaktadır.

        SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ KONULU KABARTMA
        Komposizyonun sağında bir genç, iki at, bir kadın ve bir erkek bulunmaktadır.Bunlar, savaşın ilk döneminde düşman saldırıları karşısında evlerini bırakıp yurt savunması için yollara düşmüştür. Sağdaki delikanlı arkaya dönmüş, sol elini kaldırıp yumruğunu sıkarak düşmanlara; "Bir gün döneceğiz ve sizden öcümüzü alacağız" demektedir.
        Bu üçlü grubun önünde çamura batmış bir araba, çabalayan atlar, tekerleği döndürmeye çalışan bir erkek ve iki kadın ile ayakta bir yiğit ve ona bir kılıç sunan diz çökmüş bir kadın vardır. Bu grup figürleri, Sakarya Muharebesi başlamadan önceki dönemi temsil etmektedir. Bu grubun solunda, yere oturmuş iki kadın ve bir çocuk, düşman istilası altında, Türk ordusunu bekleyen halkımızı simgelemektedir. Bu halkın üzerinden uçarak Başkomutan Mustafa Kemal'e çelenk sunan bir zafer meleği vardır.
        Komposizyonun sonunda yere oturan kadın vatan anayı, diz çöken genç Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanan Türk ordusunu, meşe ağacı ise zaferi simgelemektedir. Vatan ana, Türk ordusunun zaferinin simgesi olan meşe ağacını göstermektedir. Kabartma İlhan Koman'ın eseridir.

        SANAT GALERİSİ
        Cumhuriyet Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kuleleri arasında yer alan bu bölümde Atatürk'ün özel kitaplığı teşhir edilmektedir.
        Duvarlarda Atatürk'ü ziyaret etmiş olan yabancı devlet adamları ile Atatürk'ü birlikte tasvir eden yağlı boya tablolar bulunmaktadır. Bu tablolar, ressam Rahmi Pehlivanlı'nın eseridir.
        Galeride ayrıca, Atatürk, Milli Mücadele ve Anıtkabir konulu belgesel filmlerin gösterildiği sinevizyon bölümü yer almaktadır.

        TÖREN MEYDANI
        Aslanl
        ı yolun sonunda yer alan tören meydanı 129 x84,25 m. boyutlarındadır. 15.000 kişi kapasiteli bu alanın zemini; siyah, kırmızı, sarı ve beyaz renkte traverten taşlardan oluşan 373 adet halı ve kilim deseniyle bezenmiştir.

        ZAFER KULESİ
        Kulenin duvarlarında Atatürk'ün en önemli üç zaferinin tarihi ve zaferle ilgili özlü sözleri yazılıdır.
        Kule içinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergilenmektedir.

        İNKILâP KULESİ
        Müzenin devamı olan bu kulede Atatürk'ün giydiği elbiseler sergilenmektedir. Kulenin iç duvarında yer alan kabartmada zayıf, güçsüz bir elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu'nu simgelemektedir. Güçlü bir elin göklere doğru kaldırdığı ışıklar saçan diğer bir meşale ise, yeni Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk'ün Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için yaptığı inkılâpları simgelemektedir. Kabartma Nusret Suman'ın eseridir.
        Kule duvarlarında Atatürk'ün inkılâplarla ilgili şu sözleri yazılıdır:
        "Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleriyle beraber yürümezse ilerlemesine, uygarlaşmasına teknik imkân ve bilimsel ihtimal yoktur."
        "Biz ilhamlarımızı gökten ve bilinmeyen alemden değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."
        Müzenin giysi bölümü olarak kullanılan bu kulede; Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr.Yılmaz Büyükerşen'in yaptığı Atatürk'ün gerçek boyutlarında balmumu heykeli bulunmaktadır.

        İSMET İNÖNÜ'NÜN LAHİTİ
        Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında 25 Aralık 1973 yılında vefat eden Atatürk'ün en yakın silah arkadaşı, Türk Milli Mücadelesinin Batı Cephesi komutanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahdi bulunmaktadır. Mezar odası alt kattadır.
        İsmet İnönü, Anıtkabir'e 28 Aralık 1973'te Bakanlar Kurulu Kararı ile defnedilmiştir.

        İSTİKLAL KULESİ
        Aslanlı yolun sağ başındaki İstiklal Kulesi'nin iç duvarlarında bulunan kabartmada, ayakta duran ve iki eliyle kılıç tutan bir gencin yanında bir kaya üzerine konmuş kartal figürü görülmektedir. Kartal, mitolojide ve Selçuklu sanatında gücün, istiklâl ve bağımsızlığın sembolü olarak tasvir edilmiştir. Kılıç tutan genç ise istiklali savunan Türk milletini temsil etmektedir. Kabartma Zühtü Müridoğlu'nun eseridir.
        Ayrıca kule duvarlarında yazı bordürü olarak Atatürk'ün istiklalle ilgili şu sözleri yer almaktadır:
        "Ulusumuz en korkunç yok oluşla son buluyor gibi görünmüşken, tutsak edilmesine karşı evladını ayaklanmaya davet eden atalarının sesi, kalplerimiz içinde yükseldi ve bizi son Kurtuluş Savaşı'na çağırdı." (1921)
        "Hayat demek savaşma, çarpışma demektir. Hayatta başarı kesinlikle savaşta başarı kazanmakla mümkündür." (1927)
        "Biz hayat ve bağımsızlık isteyen ulusuz ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı hiçe sayarız." (1921)
        "İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar." (1927)
        "Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." (1919)
        Kulenin içinde ise Anıtkabir maketi ile Anıtkabir'i tanıtıcı ışıklı panolar bulunmaktadır.
        ŞEREF HOLÜ
        Şeref holüne bronz kapılardan girilir. Girişte sağda Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, solda ise 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Atatürk'ün ölümü üzerine yayınladığı 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajı yer almaktadır. Bu iki yazıt Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981'de yazılmıştır.
        Girişin tam karşısında büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde, Atatürk'ün sembolik lahdi bulunmaktadır. Lahit taşı tek parça kırmızı mermer olup 40 ton ağırlığındadır. Lahit taşının yer aldığı bölüm ise beyaz Afyon mermeri ile kaplıdır. Şeref holünün zemini Adana ve Hatay'dan, yan duvarları ise Afyon ve Bilecik'ten getirilen kırmızı, siyah, yeşil ve kaplan postu mermerlerle kaplanmıştır.
        Şeref holünün 27 kirişten oluşan tavanı ile yan galeri tavanları mozaik ile süslenmiştir. Şeref holünün yüksekliği 17 m. olup, yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunmaktadır. Mozole yapısının üstü, düz kurşun çatı ile örtülüdür.



        Yorum

        • orbay
          Senior Member
          • 11-02-2005
          • 5871

          #5
          Konu: Ankara-06

          Diğer Ören Yerleri
          Ankara - Atatürk Evi
          Bilindi
          ği gibi Atatürk'ün doğduğu ve çocukluk yıllarını geçirdiği Selanik'teki baba evi Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması yüzünden vatan toprakları dışında kalmıştır. Lozan müzakereleri esnasında Atatürk'ün Selanik'i ana vatan sınırları içerisine dahil etme arzusu gerçekleştirilememiş ve Atatürk bundan büyük üzüntü duymuştur.
          Devletimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla bütün yurt sathında girişilen kutlama çalışmaları esnasında, Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu'nun 6 Kasım 1980 tarihinde yaptığı toplantıda, zamanın Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Galip Gençoğlu'nun "Atatürk"ün Selanik'te doğduğu, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği, memleketin hür bir idari rejime kavuşması için kader arkadaşlarıyla birlikte çalıştığı tarihi evin aynı ölçüler içindeki bir benzerinin Ankara'da yaptırılmasına" dair önerisi, Başbakan Vekilleri Cemal Sümer ve Polat Öğün ile Yönetim kurulu üyeleri Muin Ekşi, İrfan Bozer, Sabahattin Parla, Ekrem Ekinci, Yaşar Eraydın, Turhan Yalçın, Yakup Köseoğlu, Halil Yılancıoğlu ve Genel Sekreter Mehmet Aydın tarafından büyük bir heyecan ve coşkuyla karşılanmış, bu husustaki Yönetim Kurulu teklifinin Oda meclisince aynı şevk ve heyecanla tasvip edilmesi üzerine keyfiyet 100. Yıl Kutlama Koordinasyon Kurulu Başkanlığı'na arz edilerek gerekli izin alınmış ve konuya ilişkin her türlü formaliteler tamamlanarak derhal faaliyete geçilmiştir.
          Galip Gençoğlu Başkanlığı'ndaki Yönetim Kurulu'ndan sonra görev başına gelen Necdet Esen başkanlığında başkan vekilleri Süleyman Akyol, Ahmet Çavuşoğlu ve Üyeler Sabahattin Parla, Abdurrahim Gümüş, Turan Kurdoğlu, Ali Bitirim, Teoman Keskin, Erol Onar, Turgut Ergün ve İlhami Tuncay'dan oluşan Yönetim Kurulu Atatürk Evi'nin yapımı çalışmalarına aynı şevk ve hassasiyetle devam etmiş ve Atamızın çok sevdiği ve kendilerinin kurduğu Atatürk Orman Çiftliği'nde tahsis edilen bir arazi üzerinde 19 Mayıs 1981 günü saat 17.00'de Başbakan Bülend Ulusu tarafından evin temeli atılmıştır.
          Ankara Ticaret Odası'nın girişimiyle ve önderliğinde Nurol İnşaat Kollektif Şirketi tarafından gerçekleştirilen bu değerli eser 10 Kasım 1981 tarihinde Sayın Devlet Başkanımız Orgeneral Kenan Evren tarafından açılmıştır.
          Atatürk Odası
          Oda 3.86 x 2.82 metre ebadında Berkofça kilimi ile döşenmiştir. Kilim al zemin üzerine beyaz, yeşil ve siyah çiçek motiflerini ihtiva etmektedir.
          Oda girişinin tam sağındaki duvar boyunca, tavan köşesinden döşemeye inmek üzere 4.40 x 2.15 metre ebadında ağaçtan yapılmış mermer boyalı bir kaide üzerine Atatürk'ün 0.90 boyunda tunçtan bir büstü konmuştur.
          Büstün solunda üstü mavi çuhalı küçük bir yazı masası ile evi ziyaret edenlerin intibalarını yazmaları için bu masa üzerine bir defter konmuştur.
          Odanın ortasında kaideli bir Selanik mangalı, duvarlar boyunca da karşılıklı olmak üzere eski stil hazeran sandalye mevcuttur. Pencerelerin perdeleri iki kısımdır. Birinci kısmı uçları dantelli patiska perdeler; ikinci kısmı, bez zemin üzerine bej renginde çiçek ve vazo motifli bantları kırmızı atlastan kumaş perdeler oluşturmaktadır. Yastık kılıfları ile sedir örtüsü aynı renkte kumaştan olup, üzerlerine kenarları dantelli patiska kılıflar ve örtüler konmuştur.
          Odanın dekorunu, tavana çengel ile asılı pirinçten beyaz abajurlu bir gaz lambası tamamlamaktadır.
          Müze Odası
          Kapısı sofaya açılan Atatürk'ün şahsi fotoğraf, vesika ve belgelerini ihtiva eden müzenin görünümü şöyledir:
          Ziyaretçilerin dikkatini söz konusu eşyalara yöneltmek için odanın döşemesi tefriş edilmeyerek boş bırakılmış ve pencerelere ise sadece patiska perdeler konmuştur.
          Odada vitrin ile bir kitap etajeri ve fotoğraflar vardır. Vitrinlerin ihtiva ettiği eşya şu şekilde tasnif edilmiştir:
          Birinci Vitrin: Gri renkte takım boy elbisesi, kasket ve spor gömlek.
          İkinci Vitrin: Frank takım elbise, siyah ve beyaz yelek, eldiven, silindir şapka.
          Üçüncü Vitrin: Siyah pardesü, robdöşambr, ayakkabı.
          Dördüncü Vitrin: Müşirlik kasketi, kaşkol, kravat, kartvizit kutusu, sigara tablası, iki adet tesbih, masa zili, kahve fincanı, baston ve kırbaç.
          Atatürk Evinin İç Durumu
          Evin Bölümleri
          Birinci Kat: (Taşlık, Kiler ve Hizmetçiler Odası)
          Sokak kapısından taşlığa girilmektedir. Taşlık matla taşlarından yapılmış olduğu için zemin döşenmiştir. Bahçeye açılan kapının sağına gelen duvara bir gaz lambası ve lavabonun önüne bir ibrik ile leğen konulmuştur. Bundan başka duvarlara, eşyalara dokunulmaması ve sigara içilmemesi için Türkçe ve Yunanca yazılı iki levha monte edilmiştir.
          Kiler: Kapının sonuna gelen duvar boyunca zahire sandığı, elek ve kalbur, çömlekler, et kütüğü, nacak, balta ve küp konmuştur. Kapının karşısına gelen duvar boyunca ise, tekne, ekmek kabı, tepsi, sini, tava ve kapının duvar boyunca da kazan, bakraçlar ve daha bazı ufak tefek eşya yer almaktadır.
          Hizmetçi Odası: Odanın zemini üzerine hasır konmuştur. Kapının tam karşısına düşen pencereyi duvar boyunca bir ot minder kaplamaktadır ve üzerinde sarı renkte bir pösteki vardır. Kapının solunda yer alan duvar boyunca 2.30 x 0.80 ebadında bir sedir bulunmaktadır. Sedir ve yastık örtüleri koyu renkte ve çiçekli bir kumaştan yapılmıştır. Kapının sağına gelen duvar kenarına 0.98 x 0.50 metre ebadında iki eşya sandığı ve bunun üzerine bir döşek, bir yorgan, bir boz renkli battaniye katlanıp konmuştur. Oda pencerelerinden birisinin genişliğine bir su testisi ile mavi renkte bir su maşrapası; bir diğerinin genişliğine ise bir renkli fener konmuştur.
          İkinci Kat: (Sofa, Mutfak, Oturma Odası ve Misafir Odası)
          Sofa: 4.35 x 3.90 metre genişliğinde Şarköy kilimi ile döşelidir. Kilimin kumaşı zemin üzerine siyah ve beyaz, bej, kahverengi, yeşil, kırmızı, gri renklerle testere ucu gibi işlenmiş tırtıllı göbeği vardır. Diğer kısımlarda da stilize şekiller bulunmaktadır. Sofanın sokağa ve bahçeye bakan pencerelerinde önce patiska perdeler, bu perdelerin üzerinde de, al zemin üzerine sarı yapraklı ve yer yer mavi çiçekli ipek kumaştan bir perde vardır. Perdelerin üstü ve yanları kadifeli bir farbala ile çevrelenmiştir. Sedir ve yastıklar, perdeyle aynı rengi taşıyan örtü kılıfları ile örtülmüştür. Bunların üzerine kenarları dantelli patiska örtüler konmuştur. Sofanın ortasında maun ağacından eski stil, yuvarlak ve orta yükseklikte siyah renkli bir orta masası ve masanın üstünde de Rumeli stili işlemeli kenarları çiçek motifleri ile süslü bir örtü bulunmaktadır.
          Merdivenleri çıktıktan sonra, görülen duvarda, iki parçadan ibaret bir dolap mevcuttur. Ajur kaplamadan aynalı ve sarı renkte, iki kanatlı, üç çekmeceli ve iki kapaklı olan bu dolap sofanın tavan, döşeme ve kapılarıyla aynı renktedir.
          Duvar boyunca hezaran sandalyeler dizilmiştir. Tavanın ortasında, çengele asılı, beyaz abajurlu eski stil gösterişli bir gaz lambası asılmıştır.
          Mutfak: Raflara yerleştirilmiş olan eşyalar arasında bakırdan, kalaylı tencere ve tabaklar da bulunmaktadır.
          Oturma ve Yatak Odası: Sofaya açılan ve mutfağa bitişik bulunan Atatürk'ün annesinin oturma ve yatak odası basit bir şekilde döşenmiştir. Yerde 3.30 x 3.35 metrelik kullanılmış, sofa için tasvir edilmiş olan kilimin rengine ve motiflerine benzer bir kilim mevcuttur. Kapıdan girilince sağda, sokağa bakan üç pencere önünde Rumeli stili bir sedir, sol taraftaki duvar boyunca iki kişilik eski stil pirinçten bir karyola vardır. Karyolanın yatağı üzerinde kırmızı renkte bir örtü mevcuttur. Karyolanın baş ucunda duvara raptedilmiş Kuran-ı Kerim kesesi ile bunun yanında dini yazı ihtiva eden bir levha vardır. Karyolanın baş tarafı ile sedir arasında iki yer minderi, bunların önünde de bir Selanik mangalı mevcuttur. Karyolanın ayak ucunda ise üzeri mavi renkte, kenarları çiçek işlemeli bir örtü ile örtülmüş bir eşya sandığı bulunmaktadır. Odanın pencereleri boyunca patiska perdeleri üzerinden aşağıya yeşil ve bej renkli, ince yeşil dallı motifli kumaştan perdeler inmektedir.
          Sedir örtüleri ile, yastık örtüleri aynı kumaştan yapılmıştır. Patiska perde ile yastık kenarlarının patiska sedir örtülerinin dantelaları saat motiflidir. Kapının sağına gelen duvara dini bir levha ve Atatürk'ün beyzî bıyıklı bir fotoğrafı asılmıştır.
          Misafir Odası: Kapısı sofaya açılan misafir odası, 3 x 2.50 metre ebadında Şarköy kilimi ile döşenmiştir. Kilim kırmızı zemin üzerine yeşil, siyah, beyaz renkli motifleri ihtiva etmektedir. Odanın ortasında kaide üzerine oturtulmuş, kapaklı pirinçten büyük bir mangal vardır. Odanın sağ duvarı boyunca, odanın tavanı, kapıları ve döşemesi ile aynı renkte beş çekmeceli bir konsol mevcuttur. Konsolun üstünde, kenarları yaldızlı eski stil büyük bir ayna bulunmaktadır.
          Hem aynanın önünde hem de konsolun üstünde iki mavi renkli, abajurlu karpuz lamba bulunmaktadır; bu iki lambanın arasında renkli bir tabak içinde renkli sürahi ve bardak mevcuttur.
          Kapının tam karşısına gelen duvar boyunca, Üsküdar çatması, bez üzerine mor renkli, kumaşla kaplı bir kanepeyle bu kanepenin sağında ve solunda, aynı kaliteden kumaşla kaplı altı büyük kumaş vardır. Yine kanepenin sağında ve solunda olmak üzere eski stil küçük sehpa mevcuttur. Kanepenin sağına gelen iki duvarın bitişiğine küçük bir duvar rafı konmuştur. Rafın üç gözünde de birer vazo vardır.
          Masaların, sehpaların üzerlerine ve rafların gözlerine Rumeli işi, kenarları çiçekli çevreler konmuştur. Tavanın ortasında çengel ile asılı bir tavan lambası odanın dekorunu tamamlamaktadır.
          Üçüncü Kat: (Sofa, Atatürk Odası, Müze Odası)
          Sofa: 3.40 x 3.50 metre ebadında bir Şarköy kilimi ile döşenmiştir. Sofanın tam ortasında beyzî üstünde Rumeli işi bir yağlıkla saksı bulunan bir masası vardır.
          Merdivenin tam karşısındaki duvar boyunca, üstü mermer, kenarları, ayakları yaldızlı küçük bir duvar konsolu vardır. Konsolun örtüsü, Rumeli işlemeli bir yağlıktan ibarettir. Konsolun üzerinde yine kenarları yaldızlı bir ayna bulunmaktadır. Aynanın önünde beyaz abajurlu pirinçten bir petrol lambası bulunmaktadır.
          Sofanın gusülhane kapısı önünde ibrik ve leğen vardır. Yine sofanın bahçeye bakan duvarının bir kenarında bir eşya sandığı vardır, duvar kenarlarına da hazeran sandalyeler dizilmiştir.
          Sofanın sokağa bakan pencereleri önünde Rumeli stili bir sedir vardır. Sofanın patiska perdeleri üzerine kabartma, şarap renkli ve çiçek motifli kumaştan perdeler ve perdelerin üst kısımlarını kaplayan ve yanlara sarkan aynı renkte saçak, farbelalar konmuştur.
          Sedir örtüleri ile yastık kılıfları da aynı renktedir. Bunların üzerlerinde kenarlı dantelalı örtüler bulunmaktadır.
          Adres: Atatürk Orman Çiftliği Gazi Mahallesi/Ankara
          Tel: (312) 211 01 70/222

          Gâvurkale :
          Ankara’nın 60 km. güneybatısında Haymana yakınında bulunan bir kaya kabartmasıdır. Kabartmada üç tanrı figürü tasvir edilmektedir. Kayalık bir bölgede olan Gâvurkale, Hitit döneminde yüksek ve düz bir alan elde etmek için düzenlenmiştir. Vadiye bakan kayanın yüzüne çok silik olarak görülebilen, oturan bir tanrıça ve karşısında ayakta duran iki tanrı figürü kazınmıştır. Yüzeyin 2 m. aşağısında mezar odası kalıntıları mevcuttur.

          Julien Sütunu :
          Ulus’ta, Defterdarlık ve Valilik binası arasındaki küçük meydanda bulunmaktadır. Kare bir kaide üzerinde üst üste kurulmuş daireler şeklindeki tuğlalardan yapılmış olan 15 m. yükseklikteki sütun, Bizans dönemi Korinth başlığı ile sona ermektedir. Sütunun 362 yılında İmparator Julien’in Ankara’yı ziyareti anısına dikilmiş olduğu düşünülmektedir.

          Külhöyük :
          Haymana ilçesi Oyaca Kasabası yakınındadır. Orta büyüklükte höyüklerden olan Külhöyük'te, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında kazı çalışmaları yapılmaktadır. Höyüğün, yaklaşık 8 km. batısında bulunan Hitit kült merkezi Gâvurkale'ye olan yakınlığı buranın önemli bir Hitit yerleşim merkezi olabileceğine işaret etmektedir. Hititlerde önemli bir mimari gelenek olan monümental potern mimarisi, aynı tarzda yapılmış bir gizli sarnıç ve Eski Tunç Çağı’nın başına tarihlenebilecek buluntular elde edilmiştir.

          Pembe Köşk:
          23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Aralık günlerinde, 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Okulların yapacağı ziyaretler için randevu alınması gerekmektedir. İnönü Vakfı tarafından düzenlenerek ziyarete açılan bu eski bağ evini, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 1924 yılında almıştır. Müzede, İnönü'ye ait çeşitli eşya ve fotoğraflar yer almaktadır.
          Adres: Şehit Ersan Cad. No: 14 Çankaya
          Tel: 428 18 41 - 427 15 26

          Mağara Turizmi
          Bizans Dönemi Mağaraları :
          Güdül ilçesi, Kirmir Çayı kenarında İnönü mevkiinde bulunmaktadır. Bu tarihi yerüstü mağaralarının Bizanslılar döneminden kaldığı tahmin edilmektedir. Dağın içini oymak suretiyle yapılan bu mağaralarda, merdivenlerle kat kat yukarılara çıkılmaktadır. İç Anadolu'daki Ürgüp-Göreme mağaralarına benzerlik göstermektedir. Aynı zamanda burası, merkezi bir yerdeki kilisesi ile bir köy topluluğunu andırmaktadır. Kirmir Çayı’nın zamanla altını oyduğu dağın parçalanmasıyla yukarı katlara çıkan merdivenlerin bazıları, açıkta kalmış tarihi bir görünüm arz etmektedir.

          Tuluntaş Mağarası :
          Ankara'ya 15 km. uzaklıkta Gölbaşı ilçesindedir. İncek, Hacılar ve Tuluntaş köyleri arasındaki Karayatak Tepe mevkiinde bulunmaktadır. Uzunluğu 5 km., genişliği 1-1.5 km., yüksekliği 30-40 m. olan büyük bir kireç taşı bloğunun içinde, kimyasal erimeler sonucunda oluşan mağarada görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır.

          Termal Turizmi
          Ayaş Karakaya Kaplıcası :
          Kaplıca suyunun sıcaklık derecesi 31 °C. Kimyasal bileşimi bikarbonat, sodyum, kalsiyum ve karbondioksit içermektedir. İçme olarak da yararlanılmaktadır.

          Ayaş İçmesi ve Kaplıcası :
          Sıcaklık derecesi 51 °C’dir. Üst solunum yolu hastalıklarına ve akciğer hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

          Dutlu-Tahtalı Kaplıca ve İçmeleri :
          Beypazarı ilçesindedir. Su kaynaklarından kaplıca ve içme olarak yararlanılmaktadır. Su sıcaklığı 31-52 °C’dir. Kaplıca suyu klorürlü, sülfatlı, sodyumlu, kalsiyumlu, karbondioksitli bir bileşime sahiptir. Cilt hastalıkları, karaciğer, safra kesesi, pankreas, damar sertliği rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

          Haymana Kaplıcası :
          Ankara'ya 73 km. uzaklıktaki Haymana ilçesindeki kaplıcanın su sıcaklığı 44.5 °C’dir. Suyun bileşimi; bikarbonat, kalsiyum, sodyum, magnezyum ve karbondioksitten oluşmaktadır. Mide, karaciğer, pankreas, damar sertliği, akciğer rahatsızlıklarına iyi gelmektedir.

          Kızılcahamam Kaplıcası :
          Suyun ısısı; büyük kaplıca kaynağında 47 °C, küçük kaplıca kaynağında 44 °C, Kızılcahamam Maden Suyu kaynağında 19.5 °C, Acısu Kaplıcası kaynağında 34 °C, Şey Hamamı kaynağında 43 °C, Acısu kaynağında 37 °C’dir. Su fiziki ve kimyasal bileşim olarak hipertermal, hipotonik sular sınıfındadır. Tesislerden içme ve banyo kürleri şeklinde yararlanılmaktadır. İçme kürleri karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak, iç ve dış sökresyon kolenlar ve metabolizma hastalıkları; banyo kürleri kalp, dolaşım bozuklukları, romatizma üzerinde etkilidir. Alan çevresinde konaklama tesisleri mevcuttur.

          Kızılcahamam Şey Hamamı Termal Turizm Merkezi :
          Kızılcahamam-Çerkeş yolu üzerinde Güvem bucağının 2 km. batısındadır. Suyun ısısı 43 °C’dir. Su kimyasal bileşim olarak bikarbonatlı, sodyumlu, kalsiyumlu, karbondioksiti ve florürlü bir bileşime sahiptir. Termal tesislerden içme ve banyo kürleri olarak yararlanılmaktadır. Termal suların romatizma, eklem ve kireçlenme, mide ve bağırsak, kan dolaşımı, sinirsel hastalıklar, karaciğer ve safra kesesi, beslenme bozukluğu gibi hastalıklara olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Tesis çevresinde konaklama tesisleri bulunmaktadır.

          Çubuk Melikşah Kaplıcası :
          Ankara'ya 30 km. uzaklıkta Çubuk ilçesindedir. Suyun sıcaklığı 31 °C‘dir. Kaynak suları kalsiyum, magnezyum ve bikarbonat içermektedir.

          İnanç Turizmi
          Ahi Elvan Camii :
          Samanpazar
          ı Ahi Arap Mahallesi’nde bulunan ve çok sade bir dış görünüşe sahip olan cami, 1832 yılında Ahi Elvan Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. 1413 yılında onarım gören caminin minaresi ve minberi 1423 yılında yapılmıştır. Dört köşeli bazilikal plana sahip caminin duvarlarının alt bölümü taş, üst bölümü kerpiç, iç konstrüksiyonu ahşaptır. Ahşap tavanı 12 mermer başlıklı ağaç sütun üzerine oturmuştur. Kuzeyde ahşap olarak birinci sütun sırasına kadar uzanan bir alt kat ve ikinci sütun sırasına kadar uzanan bir üst kat mahfili vardır. Beş köşeli motiflerle süslü minberi, Selçuklu üslubu ahşap işçiliğinin güzel bir örneğidir. Caminin kuzeybatısında duvara bitişik olarak yükselen tek şerefeli minarenin kare kaidesi taş, silindirik gövdesi tuğladır.

          Ahi Yakup Camii :
          İsmetpaşa Mahallesi’nde, eğimli bir arazide bulunan cami 1391'de Ahi Yakup tarafından yaptırılmıştır. Camiye doğu cephesinden 11 basamaklı merdivenle çıkılır. Taş temel üzerine kerpiçten yapılmış, kiremit çatılı sade bir yapıdır. 14. yüzyıl Ankara camileri için tipik olan mihrabı ile dikkat çeken cami yenilenerek kısmen karakterini kaybetmiştir.

          Alaaddin Camii :
          Ankara Kalesi i
          çinde yer alan cami 1178 tarihlidir. 1361 ve 1434 yıllarında onarım görmüştür. Duvarları kesme ve moloz taştan yapılmış, üzeri sıvalı, kiremit çatılı bir yapıdır. Ankara'nın en eski camilerinden biri olan Alaaddin Camii'nin kıble duvarı iç kalenin zindan kapısına bitişiktir. Giriş kapısı üzerinde üç yazıt bulunmaktadır. Kuzeybatı köşesinde tek şerefeli minaresi yükselir. Alaaddin Camii, özellikle 1178 tarihi taşıyan minberi, son cemaatte bulunan antik sütun başlıkları, kapı üzerindeki tamir yazıtları ile önem kazanan bir eserdir. 18. ve 19. yüzyıllarda yenilenen cami tarihi karakterini kaybetmiştir.

          Ankara’daki Diğer Camiler
          Abdulhari Camii
          Ağaçoğlu Camii
          Balaban Camii
          Çeşme Camii
          Hacı Musa Camii
          Hacı İlyas Camii
          Hacı İvaz Camii
          Hamidiye Camii
          Hatuniye Camii
          İki Şerefeli Cami
          Leblebicioğlu Camii
          Maltepe Camii
          Molla Büyük Camii
          Şeyh İzzeddin Camii
          Yeğen Bey Camii
          Yeni Cami
          Yeşil Ahi Camii

          Aslanhane (Ahi Şerafettin) Camii :
          Samanpazan Aslanhane Mahallesi’nde bulunan caminin dış görünüşü çok sadedir. İlk yapılışı 13. yüzyılın başına, tamiri ise 1289-1290'a rastlar. Planı uzunlamasına beş sahınlı bazilikal tiptedir. Roma ve Bizansın eski yapılarından toplanan taşlarla yapılmıştır ve bugün üzeri sivri kurşun kaplama çatıyla örtülmüştür. Kıyılan işlemeli üç kapısı kuzey, batı ve doğu yönündedir. Caminin kuzeydoğu duvarına bitişik olan tek şerefeli minare, taş kare kaideli ve silindirik tuğla gövdelidir. 12 pencere ile aydınlanan caminin içinde, altışardan dört sıra olarak dizili 24 çam sütundan on altısı çatıyı, sekizi kadınlar mahfilini taşır. Tavanı ağaç oymalıdır. Tavana kadar yükselen çinilerle süslü mihrabı, Selçuklu dönemi mihraplarının en güzel örneklerinden biridir. Caminin doğusunda bulunan türbe duvarına gömülü antik aslan heykelinden dolayı Aslanhane Camii olarak anılır.

          Ağaç Ayak Camii :
          Kitabesi olmayan caminin 1705 tarihli olduğu tahmin edilmektedir. Minaresi ahşap ve kısadır. Mahfili aşı boyalı nakışlarla, tavana kadar yükselen mihrabı kabartma geometrik motiflerle, ahşap minberi ise geometrik geçmeler ve renkli nakışlarla süslüdür. Tavanı işlemeli ahşap olan caminin çatısı kiremitle örtülüdür. Cami, ahşap minberi ve mihrabı ile Geç Devir Ankara eserleri için tipik bir yapıdır.

          Cenab-ı Ahmet Camii :
          İç Cebeci Ulucanlar'da bulunan kesme taş duvarlı ve kubbeleri kurşun kaplı olan cami klasik Osmanlı yapılarındandır. 1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Ankara beylerbeyliği yapmış olan Cenab-ı Ahmet Paşa tarafından yaptırılan caminin planı, kare mekân üzerinde tek kubbeli ve son cemaatlidir. Son cemaat yeri dört mermer sütunlu, üç büyük sivri kemerli ve üç kubbelidir. 12'şerden 3 sıra olarak açılan 36 pencerenin çevresi renkli kalem işleriyle süslüdür. Minberi ve mihrabı sade olup, beyaz mermerdendir. 1802, 1887 ve 1940 yıllarında onarım görmüştür.

          Hacı Bayram Camii :
          Ulus'ta Augustus Tapınağı'nın bitişiğinde yer alan cami, 1427-1428 yıllarında Hacı Bayram Veli tarafından yaptırılmıştır. Doğu duvarı Augustus Tapınağı’na, güney duvarı Hacı Bayram Türbesi’ne dayanır.
          Selçuklu mimarisi stilinde inşa edilmiş olan cami Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. Uzunlamasına dikdörtgen planlı, taş kaideli, tuğla duvarlı, kiremit çatılı bir yapıdır. Türbenin güneydoğu duvarında yükselen iki şerefeli minaresi kare planlı, taş kaideli ve silindirik tuğla gövdelidir. Alt pencereler dışta sivri kemerli nişlerle kuşatılmıştır. Üst pencereler sivri tuğla kemerlidir. Ahşap mihrabı 17. yüzyıl sonunda ünlü Nakkaş Mustafa tarafından işlenmiş olan cami daha sonra Kütahya çinileri ile süslenmiştir. Sanat değeri yönünden ilgi çekici olan bu cami halen Ankara'nın en önemli camilerinden birisidir.

          Karacabey Camii :
          Hamam
          önü’nde bulunan cami türbesi, çeşmesi ve çifte hamamıyla birlikte külliye oluşturmaktadır. 15. yüzyılda Karacabey tarafından inşa ettirilen cami eyvanlı plan tipinin Ankara'daki tek örneğini göstermektedir. Beş kubbeyle örtülü olan cami, taş ve tuğla karışımı malzemeden yapılmış olup, minaresi kuzeybatıdadır. Minaresi sırlı tuğla ve çini işçiliği ile önemli bir örnektir. Caminin yanında Karacabey'in türbesi bulunmaktadır.

          Kocatepe Camii :
          16. y
          üzyıl estetiği ile 20. yüzyıl teknolojisinin bütünleşmesinden oluşan cami, dört minaresiyle Selimiye'yi, merkezi kubbe ve yarım kubbeleriyle Sultanahmet'i andırır. 64x67 m. (4288 m²) ölçüsündeki asıl cami (harem) kısmı, 48.5 m. yüksekliğinde 25.5 m. çapında bir ana kubbe ile örtülüdür. Ana kubbe etrafında dört yarım kubbe yer alır. Bu yarım kubbeler 12 kubbe ile genişletilmiştir. Kubbeler geleneksel tarzda kurşunla kaplanmıştır. Asıl cami kısmına, kündekâri (ahşap geçmeli) tarzda yapılmış bir ana ve dört yan kapıdan girilir. Caminin kuzey kısmında, ana giriş kapısı önünde yer alan ve 2400 m² alanı kaplayan revaklı avluyu, bir mermer şadırvan süsler. Revaklar 14 m. yüksekliğinde 26 kubbe ile örtülüdür. 10 m. yüksekliğindeki mihrap, beyaz mermerden imal edilmiştir. 8.70 m. yüksekliğindeki minber, özel süslemelerle işlenmiş mermerden yapılmıştır.
          İç tezyinatta klasik Osmanlı mimarisi örnek alınmış, malzeme olarak; çini, mermer, sarı maden ve özel boyalar kullanılmıştır. Ana kubbe ve aslan göğsü yazıları pirinçten yazılmıştır. Caminin iç süslemeleri arasında ayrı bir yeri olan vitraylar, özel camdan imal edilmiş olup, klasik Osmanlı tarzı ile modern tarz arasında bir geçiş teşkil ederler. Projesi Hüsrev Tayla ve Fatih Uluengin'e aittir.

          Sarıkadı (Mimarzade) Camii:
          Hamamönü Meydan Mahallesi Sarıkadı Sokak No:36'dadır. 18.yy sonlarına aittir. Cami, taş temelli, ahşap hatıllı, kerpiç duvarlı, kiremit çatılı bir yapıdır. Kadınlar mahfilindeki sülüs yazı, mihrabı, tavan sistemi, pencereleri ile 18. yy karakterinde bir yapıdır. Rokoko etkisi, üst pencerelerin alçı şebekesinde ve muezzin mahveli altındaki göbekte görülmektedir.

          Tacettin Camii :
          Hamam
          önü Sümer Mahallesi Taçlı Sokak’ta, Karacabey İmareti yakınında bulunan cami, aynı adı taşıyan türbeye bitişik, kesme taş duvarlı, kiremit çatılıdır. Planı uzunlamasına dikdörtgen ve son cemaatlidir. Türbe batısında yer alır. Kuzeybatısında yükselen kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi taştandır. 1901-1902’de Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.

          Zincirli Camii :
          Ulus
          ’ta Anafartalar Caddesi’nde bulunan cami, taş kaideli, tuğla gövdeli, üzeri kiremit çatılı bir yapıdır. İlk yapılışının 17. yüzyıl ortaları veya sonu olduğu tahmin edilmektedir. Kuzeyde tek kapı ile girilen harem tek sahınlıdır. Cami içinde asılı bir levhadan 1879-1880’de tamir edildiği öğrenilmiştir. Burada Şeyhülislam Ankaralı Mehmet Emin Efendi’nin mamuresini 1789-1880’de Ankara Valisi Hurşit Paşa tamir ettirdi” denilmektedir. Caminin kasetleme işçiliği ile yapılmış ahşap tavanı, minberi, mihrabı ve cephe düzeni Ankara’nın 17. yüzyıl sonu 18. yüzyıl başı camileri ile birlik göstermektedir.

          Çiçekçioğlu Camii :
          Alparslan Mahallesi’nde Göztepe Sokağı’nda bulunan Çiçekçioğlu Camii kerpiç duvarlı, ahşap hatıllı, taş kaideli, kiremit çatılı bir yapıdır. Cami tavan sistemi, pencere üstü yazıları, mihrabı ile 17. yüzyıl sonu ve 18. yüzyıl başı Ankara camilerinin güzel bir örneğidir.

          İlçeler
          Akyurt :
          Kent merkezine 33 km. uzakl
          ıktadır. İlçeye bağlı Balıkhisar Köyüne 1 km uzaklıkta, M.Ö. 3000 yılı ortalarından itibaren yerleşime sahne olmuş, Eski Tunç Çağına ve sonrasına ait büyük bir höyük bulunmuştur.

          Altındağ :
          Kent merkezine 1 km. uzaklıkta, Selçuklular , Osmanlılar ve daha eski medeniyetleri kapsayan ilçede; Ankara Kalesi, Augustus Tapınağı, Julianus Sütunu, Roma Hamamı, Cumhuriyet Anıtı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi bulunmaktadır. Ayrıca Karacabey, Ahi Şerafettin, Hacı Bayram Veli Efendi, Karyağdı, Gülbaba ve İzzettin Baba Türbeleri ile Hacı Bayram, Aslanhane, Ahi Elvan, Alaaddin, Zincirli ve Kurşunlu camileri de ilçe sınırları içerisindedir.

          Ayaş :
          Kent merkezine 58 km. uzaklıktaki Ayaş İlçesi kaplıcaları ile ünlüdür. Karakaya Kaplıcası ile 23 km. batısındaki Ayaş içmelerinin mineralli ve radyoaktifli suların sağlık açısından önemli bir zenginlik kaynağıdır. Karadere Bağlan, Ova Bağları, Arıklar Bağları, Kirazdibi Bağları ilçenin diğer tabiat varlıklarıdır.

          Bala :
          Ankara'n
          ın güneyinde yer alan Bala ilçesi sınırlarındaki, ilçeye 35 km uzaklıktaki Beynam Ormanları Balâ ilçesinin olduğu kadar Ankara'nın da önemli mesire yerlerindendir. Burası genellikle çam ormanlarıyla kaplıdır.

          Beypazarı :
          Ankara'ya 99 km. mesafede olan Beypazarı ilçesinin tarihi Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır. Beypazarı'nın bir piskoposluk merkezi olduğu, adının önceleri Lagania, Anastasıopolıs olarak değiştirildiği tarihi eser ve haritalardan anlaşılmaktadır.
          Beypazarı, tarihi evleri, gümüş işçiliği ve havucu ile ünlü şirin bir ilçedir. Boğazkesen Kümbeti, Suluhan, Eski Hamam, Sultan Alaaddin Cami, Akşemseddin Cami, Kurşunlu Cami, Rüstem Paşa Hamamı, Gazi Gündüzalp Türbesi (Hırkatepe), Kara Davut Türbesi (Kuyumcutekke), Karaca Ahmet Türbesi, ilçe sınırları içerisinde olup görülmeye değer tarihi mekanlardır.
          İlçeye 10 km. uzaklıkta bulunan Tekke Yaylası, 44 km uzaklıktaki Karaşar beldesinde bulunan Eğriova Yaylası ve Gölü, Dereli köyü civarında peri bacalarını andıran yapılar ilçenin ilgi çekici yerleridir.

          Elmadağ :
          Kent merkezine 41 km. uzaklığındadır. Kökü Selçuklulara kadar uzanan halıcılık, el dokuması, kilim, heybe ve çantalar kültür zenginliklerini günümüze kadar getirmiştir.

          Etimesgut :
          Etimesgut il
          çesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 20 km. dir. Gazi Tren istasyonu ve Atatürk'ün İstanbul'a gidiş gelişlerinde uğurlandığı Etimesgut Tren İstasyonu tarihi yapı özellikleriyle dikkat çekicidir. Etimesgut'a adını veren Ahi Mes'ud, Ahi Elvan gibi Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi Elvanköy' de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır.

          Evren :
          İl merkezine 178 km. uzaklığındadır. Çevrede rastlanan höyük ve kilise, kale kalıntıları bu yörenin İslamiyetten çok önceleri yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. İlçe sınırları içerisinde Evren-Sarıyahşi yolu üzerinde Evren' e 2 km. uzaklıkta bir höyükte bin yıla ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır. Çatalpınar Köyünün 2 km güneybatısında bulunan Sığırcık Kalesi Geç Bizans ve Osmanlı Dönemine aittir.

          Gölbaşı :
          Ankara'ya 20 Km. uzaklıktaki Gölbaşı ve çevresi Ankara'nın mesire, sayfiye, turizm ve sanayi bölgesi durumundadır. Mogan ve Eymir Gölleri, doğal güzelliği, temiz havası ve balık üretimi ile ilçeye turistik bir değer kazandırmaktadır.
          İlçe sınırlarında, İncek, Hacılar ve Tulumtaş köyleri arasındaki Karayatak Tepe Mevkiinde yer alan Tulumtaş Mağarasında görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır.

          Haymana :
          Kent merkezine uzakl
          ığı 73 km. olan Haymana kaplıcalarıyla dünyaca ünlüdür. Kaplıcaların tarihi Hititlere kadar uzanmaktadır. Hititlerden sonra Romalılar devrinde kaplıca tesisleri yeniden onarılmış, ayrıca kaplıcanın 1-1.5 km doğusunda halen harabeleri bulunan bir şehir kurularak, bu bölge bir su tedavi merkezi haline getirilmiştir.

          Kalecik :
          Kent merkezine 71 km. uzakl
          ıktaki Kalecik ve civarının ilk defa M.Ö. 3500-4000 yıllarında erken Kalkolitik Devirde iskan edilmiş olduğu tahmin edilmektedir. Hasbey, Saray, Tabakhane Camileri, Kazancıbaba, Alişoğlu Türbesi ile Kızılırmak üzerindeki Develioğlu Köprüsü ve Kalecik Kalesi belli başlı tarihi eserleridir.

          Kazan :
          Kazan'
          ın şehir merkezinden uzaklığı 45 km. dir. İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan kazılar sonucu çıkan birçok tarihi eser, çok değişik medeniyetler zamanında ilçe ve köylerinde yerleşim olduğunu göstermektedir.

          Keçiören :
          Keçiören ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 3 km. dir. Ankara'nın Merkez ilçelerinden biridir. Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşına hazırlandığı ve karargah olarak kullandığı Ankara Eski Tarım Okulu bugün müze olarak Keçiören sınırları içerisindedir.

          Kızılcahamam :
          İl merkezine 83 km. uzaklıkta bulunan Kızılcahamam Ankara'nın en yoğun orman örtüsüne sahip olan yerleşim yeridir. Maden suyu bakımından oldukça zengin olan Kızılcahamam'a 16 km uzaklıktaki Şey Hamamı Kaplıcası ülkenin önemli kaplıcaları arasındadır.

          Mamak :
          Mamak il
          çesinin şehir merkezine uzaklıgı 7 km. dir. İlçede kültür hizmetlerini yerine getirmek için şimdiki Belediye Başkanlık Binasının yer aldığı Konservatuar Binası bulunmaktadır. Ayrıca 75. Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatrosu, kültürel faaliyet varlıklarından sayılabilir.Tabiat varlıkları olarak Hatip Çayı, Bayındır Barajı ve önemli 4 mesire yerlerindendir.

          Nallıhan :
          Nallıhan'ın şehir merkezine uzaklığı 161 km. dir.İlçe merkezi 1599'da Vezir Nasuhpaşa' nın burada bir han yaptırmasıyla teşekkül etmiş, adını bu Han'dan almıştır. Halen çatısı yıkık olan Han ile birlikte cami ve hamam da yapılmıştır. İlçede, Uluhan (Köstebek) Köyünde 17. Yüzyılda inşa edilmiş olan Uluhan Cami de diğer önemli bir eserdir.

          Polatlı :
          Polatlı ilçesinin şehir merkezine uzaklığı 78 km. dir. Bugünkü Polatlı'nın 20 m. kuzeybatısına düşen Yassıhöyük Köyü ve çevresi bölgede gerçek bir tarih başlangıcı sayılabilir. Bu çevrede 86 adet tümülüs ve kral mezarları ve kalıntıları ilçe merkezinde de tümülüs ve şehir kalıntıları bulunmaktadır.

          Yenimahalle :
          Yenimahalle'nin
          şehir merkezine uzaklığı 5 km. dir. Kent Merkezinde yeralan Yenimahalle'nin tarihini vurgulayan eserler arasında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından 1222 yılında eski Bağdat Ticaret yolunun geçtiği Ankara Çayı üzerinde yaptırılan Akköprü sayılabilir. Tarihi özelliğini hala korumakta olan Köprü, 4 büyük, 3 küçük olmak üzere 7 kemerden oluşmuştur.

          Çamlıdere :
          Ankara'nın kuzeybatısında yer alan Çamlıdere ilçesinin şehir merkezinden uzaklığı 108 km. dir. İlçede Selçuklu dönemine ait Peçenek Beldesinde bir Camii bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Bizans Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri kalıntılarına da rastlanılmaktadır.

          Çankaya :
          Çankaya
          İlçesi, şehir merkezine 9 km. uzaklıktadır. Ankara'nın önemli ilçelerinden olan Çankaya İlçesi, ili merkezine yakın pek çok semti içine alır. Atatürk Orman Çiftliği, Eymir Gölü, Elmadağ Kayak Tesisleri, Ahlatlıbel Spor ve Eğlence Merkezi ilçe sınırlarındadır.
          Anıtkabir, Atatürk Müzesi, Atatürk Anıtı (Zafer Anıtı-Sıhhiye), MTA Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Güvenlik Anıtı, Etnografya Atatürk Anıtı, Doğa Tarihi Müzesi, ODTÜ Arkeoloji Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Sergi Salonu, Anıt Park, Botanik Bahçesi, Abdi İpekçi Parkı, Güven Park, Kurtuluş Parkı, Kuğulu Park, Milli Egemenlik Parkı, Ahmet Arif Parkı, 100. Yıl Kapalı Yüzme Havuzu, Belediye Buz Paten Sahası gibi spor alanları, Oyuncak Müzesi (Cebeci-Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi), Hitit Anıtı, Atakule, TBMM ilçenin başlıca turistik yerlerindendir.

          Çubuk :
          Çubuk, Ankara
          şehir merkezine 39 km uzaklıktadır. Aktepe' de bulunan bir kale harabesi ve Karadana Köyünde Oyulu Kaya Mezarı Hitit kalıntılarıdır.
          Çubuk II. Barajı drenaj alanında bulunan ormanlık ile Karagöl mevkiinde bulunan ormanlık alanlar önemli mesire yerleridir.

          Şereflikoçhisar :
          Şehir merkezine 148 km. uzaklıktadır. İlçede, Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü bulunmaktadır. Kuzeyinde bulunan Hirfanlı Baraj Gölünde balıkçılık yapılmaktadır. Tuz Gölü, Kurşunlu Camii, Koçhisar Kalesi ve Parlasan Kalesi, ilçenin tarihi ve turistik zenginliklerini oluşturur.

          Yorum

          • orbay
            Senior Member
            • 11-02-2005
            • 5871

            #6
            Konu: Ankara-06

            YouTube - Ankara Resimleri ve Tanıtımı

            Yorum

            • orbay
              Senior Member
              • 11-02-2005
              • 5871

              #7
              Konu: Ankara-06

              İlçelere göre şehir ve köy nüfusları

              Yorum

              • orbay
                Senior Member
                • 11-02-2005
                • 5871

                #8
                Konu: Ankara-06

                Yorum

                • orbay
                  Senior Member
                  • 11-02-2005
                  • 5871

                  #9
                  Konu: Ankara-06

























                  Yorum

                  İşlem Yapılıyor
                  X