Hırsız, gecenin yarısında bir eve girer. Karanlık koridorda, yaktığı küçük el fenerinin ışığında ilerlerken bir ses duyar:
“İsa seni izliyor!”
Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam eder. Tekrar aynı sesi duyar:
“İsa seni izliyor!”
Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar ve bir papağan görür.
“Bunu sen mi söyledin?” diye papağana sorar.
Papağan, “Evet, yalnızca seni uyarmak için” der.
Hırsız, “Ne! Beni uyarmak mı? Kimsin sen? Adın ne senin?”
Papağan, “Musa” diye cevap verir.
“Musa mı?” der hırsız, “Hangi salak bir papağana Musa adını koyar ki?”
Kuş cevap verir: “Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana İsa adını koyan olabilir.”
“İsa seni izliyor!”
Şaşkınlık ve korkuyla etrafına bakınan hırsız, bir yandan da evdeki değerli şeyleri aramaya devam eder. Tekrar aynı sesi duyar:
“İsa seni izliyor!”
Bu kez hırsız elindeki feneri çevrede gezdirmeye başlar ve bir papağan görür.
“Bunu sen mi söyledin?” diye papağana sorar.
Papağan, “Evet, yalnızca seni uyarmak için” der.
Hırsız, “Ne! Beni uyarmak mı? Kimsin sen? Adın ne senin?”
Papağan, “Musa” diye cevap verir.
“Musa mı?” der hırsız, “Hangi salak bir papağana Musa adını koyar ki?”
Kuş cevap verir: “Bilmiyorum. Tahminimce arkanda duran dobermana İsa adını koyan olabilir.”