Ateş Şarkısı

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • AbdullahMORCOL
    Member
    • 14-01-2005
    • 746

    Ateş Şarkısı

    Dizeler dile dökemez
    Oğulları öldürülmüş anaların yasını
    Cellat çizmeleri altında şafak gül gibi sökmez
    Ay paklamaz zulümden gecenin karasını
    Irzına geçilen çocukların
    Yakılmış cesetlerin yüzüne akşam düş gibi çökmez
    Hangi söz anlatabilir
    Kolları kopmuş askerin yürek yarasını
    Ve tam vardiya ölüm fabrikaları
    Silah simsarları haykırdı
    İnsan hakları hayvan hakları!
    Vay anasını be!
    Vay anasını!...
    Ey Bosna
    Yaşamın anlamı kalmayan zaman
    Zaman zaman
    Yalnızca ölüm anlamlı olan Bosna
    Boğazlandın bir dağ gibi
    Dünyanın tam ortasında
    Ve barış tellalları-uygarlık vampirler
    Bu insan kıyımına utançsızca baktı da
    Göremedi be!
    Göremedi be!
    Göremedi!...
    Akşamların coşkuyla karşılandığı evleri yaktılar
    Evlerin ne suçu vardı
    Kahvaltı masalarınıDuvardaki resimleri
    Oyuncak bebekleri yaktılar
    Oyuncak bebeklerin ne suçu vardı
    Anaları çocuklarına hasret
    Gençkızları düşlerinde yaktılar
    Onların da anaları yok muydu
    Bebekleri yok muydu- bağırlarına basıp adına mutluluk dedikleri
    Ve ağıtlar yükseldi
    Tüm yoksul sokakalarında yer yüzünün
    Ruhuna kadar sömürülmüş milyonlar
    Su ve ekmek sundular gözyaşlarından
    Bosna yaşasın diye
    Bağdaki üzümünü gözleyen
    Topraktaki petrolü izleyen uydular
    Ne ayyuka çıkan ceset kokularını
    Ne dünyayı sarsan kıyım çığlıklarını
    Bir onlar duymadı be!
    Duymadı be!
    Duymadı!...
    Mostar köprüsünün üstünde
    Aşıklar dolaşırdı akşamları
    Gök lacivert bir şarkıydı
    Bir peri masalında ay akardı tüller içinde
    Masmavi bir coşkuydu aşk
    Yıldızlar bir pembe bir sarı
    Akardı Mostar güller içinde
    Mostar köprüsü’ nün üstünde
    Kaçıncı yakılışıdır Roma’ nın
    Kudüs’ ün kaçıncı işgâli
    Kaçıncı cehennemdir Srebrenica
    Sen kaçıncı Hitlersin Sloban Miloseviç
    İnsan kasabı, piç oğlu piç
    Orada ırzına geçildi
    Gözyaşlarının bile
    Yeniden çarmıhlandı Spartaküs
    Nesimi’ nin derisini yüzdüler
    Bedreddin’ im bir ağaca asıldı
    Kaçıncı kez kirlendi
    Barış simsarlarının kof sözleri orada
    Masallardaki iyiler
    Yıldızlı göğün sırları
    Yorulmuş yaşamların çiçeklenen kırları
    Yamaçlarda dinlenen
    Eski zaman yatırları
    Katledildi orada
    Annelerin parçalanmış memelerinden
    Sütleri toprağa damlıyor
    Öldürülmüş çocukların oyulmuş gözlerinden
    Anneleri kanıyor
    Artık ellerimi tutamazsın anne ellerim yok
    Bir daha sevinci koşamam sokaklarda
    Bacaklarım kopuk
    Sokaklar yıkık
    Bir sesim vardı
    Gülüşüme şarapneller düştüğü anda
    Bütün çocuk sesleriyle birlikte
    İnsanlığın suratına haykırdı
    Misketime benziyordu öldüğüm kurşun
    Yağarken gökyüzünden yanık et-kopuk bacak
    İnsanlık kördü anne
    İnsanlık sağırdı
    Bir çığlığım kaldı benden
    Tarihin vicdanında yargılanacak
    Gayrı gözyaşlarını biriktirirsin
    Dünyanın dört yanında yalnızca ağlayanlar
    Sonra da oturup içsin
    Senin yazdığın yaldızlı dizeler
    Öf***e- kınamaya- yasa dair
    Artık durdurmaya yetmez
    Bitmiş bir soykırımı ey şair
    İsyana kesmedikçe kederin
    Kalemin yüreğine saplanıp
    Ateşle yazılmadıkça dizelerin daha çok
    Vampirler sokaklard uluyacak
    Başka bosnalar kanayacak
    İnsanlık zulüm soluyacak
    Çocuklar soracak ey insanlık
    Çocuklar sizden soracak
    Sevinçler ne kadar az
    Azrail ne kadar çok
    Artık ellerimi tutamazsın anne
    Ellerim yok!...

    Balçova - 1995
İşlem Yapılıyor
X