Tweet
Mozaik şehri Şanlıurfa
Mozaik Şehri Şanlıurfa
12.10.2008 - 13:36
ŞANLIURFA - Şanlıurfa'da Haleplibahçe Projesi'nin alt yapı çalışması sırasında gün yüzüne çıkarılan ''Savaşçı Amazon Kraliçeleri'' mozaiklerinin bulunduğu alanda, M.S. 5-6. yüzyıllarda yapıldığı sanılan Roma dönemine ait yönetici sarayı ve taban mozaikleri görülebilir hale getirildi.
Kentin en eski yerleşim birimlerinden biri olan ve tarihi kaynaklara göre antik ''Edessa kenti''nin bir bölümünü oluşturan Haleplibahçe semtinde, 2 yıl önce projeyle ilgili yürütülen alt yapı çalışmaları sırasında, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü arkeologlarının yaptığı kazıda erkek egemenliğine karşı savaşan Amazon kadınlarının av sahnesinin betimlendiği mozaiklere rastlandı.
Amazon kraliçeleri Hippolyte (Hipplüte), Antiope, Melanipe ve Penthesileia'nın (Pentesileya) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle at üstündeki av sahneleriyle tasvir edilen mozaiklerin bulunmasının ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Valilik ve Şanlıurfa Müzesi işbirliğiyle bölgede kazı çalışmalarına başlandı.
''Amazon Kraliçeleri'' ve ''Edessa Güzeli'' olarak adlandırılan mozaiklerin bulunduğu kazı çalışmalarının ardından, bölgede sondaj çalışmaları da yürütüldü.
KORUYUCU TANRIÇA MOZAİÐİ
Şanlıurfa Müze Müdürü Nurten Aydemir başkanlığında, arkeologlar Hasan Karabulut ve Dr. Mehmet Önal gözetiminde 10 restoratör ve 46 işçinin katılımıyla 600 metre kare alanda yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarının bu yılki bölümü, 4 ay önce yeniden başladı.
Bu çalışmalarda, yönetici sarayında elinde ölçü aleti bulunan ''kurucu ve koruyucu tanrıça KTICIC''in (Ktisis) mozaiği ile arkasındaki zebrayla birlikte resmedilen ve Anadolu'daki kazı çalışmalarında pek rastlanılmayan daha çok Filistin ve çevresinde ortaya çıkarılan zenci bir erkeğin arkasındaki zebrayla göründüğü mozaiğin temizliği ve koruması yapılarak tamamen gün yüzüne çıkarıldı.
Yunan mitolojisinin en önemli kahramanlarından Aşil'in (Akhilleus) eğitmeni Kheiron'dan savaş eğitimi aldığı sahnenin tasvir edildiği taban mozaiği ise kısmen kısmen ortaya çıktı.
Kazı ve restorasyon çalışmaları halen devam eden bölgenin arkeopark olarak düzenlenmesi için girişimler sürüyor.
GÖSTERİŞLİ SALON
Haleplibahçe kazısında görevli Arkeolog Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçük tesseralar (mozaikte kullanılan cam ve mermer küplerden her biri) kullanılarak yapılan mozaiklerin İstanbul'daki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi ve Antakya'da bulunan mozaiklerle benzer özellikler taşıdığını söyledi.
Bu yıl yürütülen çalışmalarda binanın batı, kuzey ve doğu duvarlarının tamamen açığa çıkarıldığını aktaran Önal, bunun yanı sıra sarayın çevresinde çeşmeler ve sığ havuzların da bulunduğunu ifade etti.
Önal, 34 metre uzunluğunda tabanı mozaik döşeli ve gösterişli bir salona sahip sarayın Zeugma'daki kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan ''villalarla'' benzer özellikler taşıdığını belirterek, ''Ama Zeugma'daki villalarda bu genişlikte ve ihtişamda bir salon mevcut değildi'' dedi.
Doğu Roma İmparatorluğunda bir yöneticiye ait olduğu düşünülen sarayın mesken olarak da kullanıldığını bildiren Önal, şöyle devam etti:
''Küçük tesseralar kullanılarak yapılan mozaikteki figürlerin benzerleri İstanbul'daki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi ve Antakya'da bulunan mozaiklerle benzer özellikler taşıyor. Hatta, Haleplibahce mozaiklerindeki figürlerde, diğer yerlerdeki mozaiklerden daha küçük ebatlı tesseralar kullanıldığını görmekteyiz. Bu da bizi sarayın başarılı ustalar tarafından yapıldığı sonucuna götürüyor. Figürlerde olağan üstü anatomik zenginliğe sahip sarayın taban mozaiklerinde eşsiz bir renk uyumu var. Amazon Penhtesilea'nın bindiği atın etkileyici görünümünün mozaiklerde bir başka örneği yok.
Yine sarayın en önemli özelliklerden biri de sınır kenti Edessa'da yer alan mozaiklerle Doğu Roma'nın başkentindeki mozaiğin aynı kalitede olması. Dolayısıyla bu durum büyük kentlerle sınır kentleri arasında iletişimin gelişmesi ve mozaik sanatının ne denli gelişmiş olduğunu kanıtlıyor.'' (AA)
12.10.2008 - 13:36
ŞANLIURFA - Şanlıurfa'da Haleplibahçe Projesi'nin alt yapı çalışması sırasında gün yüzüne çıkarılan ''Savaşçı Amazon Kraliçeleri'' mozaiklerinin bulunduğu alanda, M.S. 5-6. yüzyıllarda yapıldığı sanılan Roma dönemine ait yönetici sarayı ve taban mozaikleri görülebilir hale getirildi.
Kentin en eski yerleşim birimlerinden biri olan ve tarihi kaynaklara göre antik ''Edessa kenti''nin bir bölümünü oluşturan Haleplibahçe semtinde, 2 yıl önce projeyle ilgili yürütülen alt yapı çalışmaları sırasında, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü arkeologlarının yaptığı kazıda erkek egemenliğine karşı savaşan Amazon kadınlarının av sahnesinin betimlendiği mozaiklere rastlandı.
Amazon kraliçeleri Hippolyte (Hipplüte), Antiope, Melanipe ve Penthesileia'nın (Pentesileya) savaşçı amazon kadınlarına özgü giysileriyle at üstündeki av sahneleriyle tasvir edilen mozaiklerin bulunmasının ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Valilik ve Şanlıurfa Müzesi işbirliğiyle bölgede kazı çalışmalarına başlandı.
''Amazon Kraliçeleri'' ve ''Edessa Güzeli'' olarak adlandırılan mozaiklerin bulunduğu kazı çalışmalarının ardından, bölgede sondaj çalışmaları da yürütüldü.
KORUYUCU TANRIÇA MOZAİÐİ
Şanlıurfa Müze Müdürü Nurten Aydemir başkanlığında, arkeologlar Hasan Karabulut ve Dr. Mehmet Önal gözetiminde 10 restoratör ve 46 işçinin katılımıyla 600 metre kare alanda yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarının bu yılki bölümü, 4 ay önce yeniden başladı.
Bu çalışmalarda, yönetici sarayında elinde ölçü aleti bulunan ''kurucu ve koruyucu tanrıça KTICIC''in (Ktisis) mozaiği ile arkasındaki zebrayla birlikte resmedilen ve Anadolu'daki kazı çalışmalarında pek rastlanılmayan daha çok Filistin ve çevresinde ortaya çıkarılan zenci bir erkeğin arkasındaki zebrayla göründüğü mozaiğin temizliği ve koruması yapılarak tamamen gün yüzüne çıkarıldı.
Yunan mitolojisinin en önemli kahramanlarından Aşil'in (Akhilleus) eğitmeni Kheiron'dan savaş eğitimi aldığı sahnenin tasvir edildiği taban mozaiği ise kısmen kısmen ortaya çıktı.
Kazı ve restorasyon çalışmaları halen devam eden bölgenin arkeopark olarak düzenlenmesi için girişimler sürüyor.
GÖSTERİŞLİ SALON
Haleplibahçe kazısında görevli Arkeolog Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçük tesseralar (mozaikte kullanılan cam ve mermer küplerden her biri) kullanılarak yapılan mozaiklerin İstanbul'daki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi ve Antakya'da bulunan mozaiklerle benzer özellikler taşıdığını söyledi.
Bu yıl yürütülen çalışmalarda binanın batı, kuzey ve doğu duvarlarının tamamen açığa çıkarıldığını aktaran Önal, bunun yanı sıra sarayın çevresinde çeşmeler ve sığ havuzların da bulunduğunu ifade etti.
Önal, 34 metre uzunluğunda tabanı mozaik döşeli ve gösterişli bir salona sahip sarayın Zeugma'daki kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan ''villalarla'' benzer özellikler taşıdığını belirterek, ''Ama Zeugma'daki villalarda bu genişlikte ve ihtişamda bir salon mevcut değildi'' dedi.
Doğu Roma İmparatorluğunda bir yöneticiye ait olduğu düşünülen sarayın mesken olarak da kullanıldığını bildiren Önal, şöyle devam etti:
''Küçük tesseralar kullanılarak yapılan mozaikteki figürlerin benzerleri İstanbul'daki Büyük Saray Mozaikleri Müzesi ve Antakya'da bulunan mozaiklerle benzer özellikler taşıyor. Hatta, Haleplibahce mozaiklerindeki figürlerde, diğer yerlerdeki mozaiklerden daha küçük ebatlı tesseralar kullanıldığını görmekteyiz. Bu da bizi sarayın başarılı ustalar tarafından yapıldığı sonucuna götürüyor. Figürlerde olağan üstü anatomik zenginliğe sahip sarayın taban mozaiklerinde eşsiz bir renk uyumu var. Amazon Penhtesilea'nın bindiği atın etkileyici görünümünün mozaiklerde bir başka örneği yok.
Yine sarayın en önemli özelliklerden biri de sınır kenti Edessa'da yer alan mozaiklerle Doğu Roma'nın başkentindeki mozaiğin aynı kalitede olması. Dolayısıyla bu durum büyük kentlerle sınır kentleri arasında iletişimin gelişmesi ve mozaik sanatının ne denli gelişmiş olduğunu kanıtlıyor.'' (AA)