Hocalı soykırımını unutma!

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Zaur
    Member
    • 19-04-2004
    • 906

    Hocalı soykırımını unutma!


    HOCALI SOYKIRIMI

    Tarih; 26 Şubat 1992
    Yer; Azerbaycan >> Hocalı


    Bu gün HOCALI SOYKIRIMININ 17’ci yıl dönümüdür Allah’dan tüm Şehitlerimize rahmet diliyorum hepimizede baş sağlığı diliyorum, Allah bizlere sabır versin AMİN.

    Hocalı Soykırımı (Xocalı Soyqırımı), Karabağ Savaşı sırasında 25 Şubat 1992 ve tarihinde Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde Azerbaycanlı sivillerin, Haylar tarafından katliamı olayıdır. Azerbaycan kaynaklarının ve Memorial, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi bazı uluslararası insan hakları kuruluşlarının bildirdiklerine göre katliam, Rus 366. Motorize Piyade Alayı'ın desteğindeki Hay silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmiştir.

    İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamını Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana cereyan eden en kapsamlı sivil kırımı olarak nitelendirmiştir. Azerbaycan kayıplarının sayısı üzerinde tartışmalar devam etmektedir. Saldırıda ölenler hakkında Azerbaycan resmî kaynaklarının bildirdiği rakam 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 kişi olmakla birlikte , katledilen toplam Azerbaycanlı sayısının bin 300 kişi olduğu tahmin ediliyor .

    Katliamın ardından Azerbaycan, Hankendi'ndeki 366. Motorize Piyade Alayı'nın saldırıya katıldığını açıkladı. Çünkü saldırıda gelişmiş konvansiyonel silahlar kullanılmıştı. Bunlar değil bölgedeki yerel gruplarda, yeni oluşmaya başlayan Azerbaycan ve Hay ordularında bile yoktu. Rus tarafının tersini söylemesine karşın alaydan firar eden üç Rus askeri 3 Mart 1992'de düzenledikleri basın toplantısında, Hıristiyan Ermeniler yanında Müslüman Azerbaycanlılara karşı savaşmalarının istendiğini itiraf etti.
    Son düzenleme Zaur; 24-02-2009, 19:15.
  • cece
    Junior Member
    • 11-11-2005
    • 198

    #2
    Konu: Hocalı soykırımın unutma!

    Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı.

    Karnı burnunda zavallı bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı

    :-Akçik, manç.
    (Kızmı, oğlan mı?)


    -Akçik...
    (Kız)


    Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.


    -Tun şahetsar,ınger...
    (Sen kazandın, yoldaş)


    -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana...
    (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)


    -Mayrigı bedge gişdatsine.
    (Annesi besleyecek elbette)


    Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:


    -Mayrig yerahayin zizdur.
    (Çocuğa meme ver)


    Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:


    -Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
    (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)


    Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü...


    Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.


    Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.


    Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.


    Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.


    26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.


    26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.


    Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.


    Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler,


    Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.


    Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.


    Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler.


    Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.


    Kesik kafaları sepetlere doldurdular.


    Peki neydi bu düşmanlık?


    Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.


    Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.


    56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.


    Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.


    Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!


    Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:


    'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.


    Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.


    Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.


    Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…………..


    Yazıklar olsun ……


    Yorum

    • serdo
      Senior Member
      • 30-04-2006
      • 5368

      #3
      Konu: Hocalı soykırımın unutma!

      kahrolsun bu ermeniler

      Yorum

      • Zaur
        Member
        • 19-04-2004
        • 906

        #4
        İnsanlık bu SOYKIRIMI UNUTMA!

        Yorum

        • Zaur
          Member
          • 19-04-2004
          • 906

          #5
          Abd'li senatörden diasporaya tokat gıbı cevap: Hocalı soykırımı tanınsın

          Her fırsatta sözde Ermeni soykırımını gündeme getiren, Türkiye’yi karalamaya çalışan ve bunun ateşli savunuculuğunu yapan ABD’deki Ermeni diasporasına, Amerikalı bir senatörden tokat gibi bir açıklama geldi. ABD Kongresi’nin Ulusal İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi Hocalı soykırımını tanımaya çağırdı. Barton, Temsilciler Kurulu'nun toplantısında yaptığı konuşmada, “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır. ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla ulusal toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır. Zaman zaman üyeler, aslı olmayan sözde 'Ermeni soykırımını' tanımaya çağırılsalar da, Ermenilerin Hocalı'daki katliamlarından tek bir kelimeyle bahsedilmemiştir” dedi.

          Barton, Hocalı adlı Azerbaycan şehrinin 1992 yılında Ermeniler tarafından silindiğini, tüm Azeriler için Hocalı sözünün acı, hüzün ve gaddarlık anlamına geldiğini belirttiği konuşmasında, “26 Şubat 1992 tarihinde, Ermeni askerleri, Hocalı'da 613 kişiyi öldürmüş, tüm aileleri parçalamış, 1.275 kişiyi esir almıştır; 1.000 kişi sakatlanmış, 150 kişi de kayıplara karışmıştır” dedi.

          Barton, konunun ABD Kongresi gündemine getirilmesini ve Hocalı soykırımının tanınmasını istedi.

          ABD Kongresi’nin Azerbaycan Heyeti Eşbaşkanı, Demokrat Kongre Üyesi Solomon Ortiz de, Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmada Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin Dağlık Karabağ ve yedi bölgeyi işgal etmesi sonucu 1 milyon Azerbaycanlının göçmen ve mülteci durumuna düştüğünü söyledi.

          Yorum

          • Zaur
            Member
            • 19-04-2004
            • 906

            #6
            Soykırım neden tanınmalı?

            Neden Soykırım Olarak Tanınmalı

            Hocalı’nın Türklere karşı yapılan bir soykırım olduğunun belgelenmemesi Ermeniler için bir fırsattır. Ermeniler Hocalı’da yaptıkları soykırımın fotoğraflarını Türklere karşı kullanmakta ve o fotoğrafların Ermeniler’e karşı yapılan katliamların belgesi olduğunu iddia etmektedirler. Örneğin, Rusya’nın "Moskovski Komsomolets" gazetesinin desteğiyle New-York’ta yayınlanan V Novom Svete/Yeni Kıta ekinde Edvard Pariyantsın tarafından “sözde Ermeni soykırımı” ile ilgili yazılan “Ermeni Soykırımı Gerçeklikleri” başlıklı makalede Hocalı fotoğrafları kullanılmıştır.

            19. yüzyıldan başlayarak Türkler’e yapılan saldırıları durdurmanın tek yolu, tarihin derinliklerine gömülmeden Hocalı’yı soykırım olarak tanımaktan ve iştirakçılarını cezalandırmaktan geçer. Hocalı’nın soykırım olarak tanınması asıl soykırımcı tarafın Ermenistan olduğunu gösterecek ve bu bağlamda Ermenilerin dünya genelinde Türklere’e karşı başlattığı propagandaların ters tepmesine neden olacaktır. Diğer yandan Hocalı’nın bir soykırım olarak tanınması adalet duygusu ve hukuk anlayışını da kuvvetlendirecektir.

            Yorum

            • Zaur
              Member
              • 19-04-2004
              • 906

              #7
              hay liderlerin ağzından Hocalı soykırımının İTİRAFI.

              Hocalı’da soykırım yapanların nefret duygularını açığa vuran konuşma ise Ermenistan’ın başbakanı ve cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tarafından yapılmıştır. İngiliz gazeteci Thomas de Vaal, dönemin Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyan’a Hocalı Soykırımı’nın nedenlerini sorduğu zaman Sarkisyan aynen şu yanıtı vermiştir “Biz bu konuda yüksek sesle konuşmak istemiyoruz. Hocalı’ya kadar Azerbaycan bizim sivillere saldıramayacağımızı düşünüyordu fakat Hocalı’da biz bu klişeyi kırdık. Ayrıca Hocalı’ya saldıran birliklerimizin Bakü ve Sumgayıt’tan kaçan Ermeniler’den oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.” Polis şefi Valeri Babayan da, “Hocalı’ya saldıran birlik Azerbaycan’ın Sumgayıt ve diğer bölgelerinden gelenlerdi” derken Sarkisyan’ın dedikleri tasdiklenmiş oluyordu.

              Yorum

              • Zaur
                Member
                • 19-04-2004
                • 906

                #8
                Soykırımın başka bir şekli.




                1926 yılında Ermenistan’da 500.000 olan Türk nüfusun bugün en az 1.500.000 olması gerekirdi. Halbuki Ermenistan’da hiç Türk yaşamamaktadır. Peki bu 1.500.000 Türk’e ne oldu?



                28 Nisan 1920 tarihinde ise bu sefer Bolşevik olarak Bakü’ye giren Ermeniler, Pankaratov komutasında bir-iki gün içinde şehir halkının yarısından fazlasını, on altı bin Azerbaycan Türkünü acımasızca öldürdüler. O tarihlerde Kafkasya’da görevli olan İngiliz generali Bristol anılarında bu katliamlar hakkında şunları yazıyor: “11 Nisan 1920 tarih ve 00214/738 sayılı raporla Dışişleri Bakanlığına durumu bildirdim. Ermeniler; Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye’de Türkleri vahşice katlediyorlar. Bu tam anlamı ile bir soykırımdır. Bunun durdurulması ancak Majestelerinin Hükümetinin uyarısı ile olabilir.”

                Erivan Bölgesi İngiliz Komutanı Albay A. Rawlinson, “Advantures in the Near East 1918-1920 (Yakın Doğu Maceramız)” isimli kitabının 227. sayfasında; “Kısa zaman içinde Ermeni çetelerinin Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye topraklarında yaptıkları vahşi katliamlar hakkında insanı dehşete düşüren bilgiler aldım. Dehşete düştüm ve insanlığımdan utandım” diyor.



                Zaman zaman şu soruya muhattap oluyoruz..''Anadoluda Ermeniler'e Ne oldu.''?
                Biz Anadoludan Tehçir edilen,Deyl Zor 'a , Urfa'ya ve Konya'yadaki toplama kampına giden Ve 1919 yılında evlerine dönenlerin sayılarını hatta bu insanları ismen biliyoruz...Tabiki alınan onca tedbire rağmen Yolda görevini yapamayan
                veya görev kusuru olanlar var ve Osmanlı Hükümeti 1300 kişi kadar olan bu insanların bazılarını idam bazılarını kürek cezasına veya çeşitli cezalara çarptırmıştır...Yani Osmanlı tehçir sırasında görevini yapamayan memurlarını ölümle cezalandırıyor...!

                Birde Ermenilerin ''buğünkü Ermenistanda'' geçmişte Azeri Türk kardeşlerimize
                yaptıklarını okudunuz...Buğün Ermenistan da bir Türk kalmaması bir SOYKIRIM DEÐİLMİDİR...?

                Ermenistanda ki Türkler 1921 li yıllarda Avrupaya ,Amerika'ya göç etmemişler....

                Gittikleri yer buğün adı sanı ,yeri yurdu belli olmayan toplu mezarlıklardır.

                İŞTE SOYKIRIMIN DİK ALASI......

                Yorum

                • Zaur
                  Member
                  • 19-04-2004
                  • 906

                  #9
                  Tarihi Gerçekler.

                  Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu.

                  Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.

                  26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.

                  26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi.

                  Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı.

                  Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler,

                  Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.

                  Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler.

                  Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler.

                  Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler.

                  Kesik kafaları sepetlere doldurdular.

                  Peki neydi bu düşmanlık?

                  Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.

                  Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir.

                  56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.

                  Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

                  Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.!

                  Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:

                  'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu.

                  Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

                  Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi.

                  Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı…………..

                  Yazıklar olsun ……

                  Yorum

                  • Zaur
                    Member
                    • 19-04-2004
                    • 906

                    #10
                    Türk düşmanlıgına en buyuk delıl.

                    Neden böyle bir Türk düşmanlığı ve neden böylesine vahşî katliamlar?” sorusu kafalara takılırken, cevap yine o şer ülkesinden geliyordu. Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan’ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı’nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı’nda “Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yoktur. Hesap ortada…

                    Tarihte sivil Türkler’i arkadan vurarak ün yapan ve bugün hâlâ kin, nefret duyguları saçmaya devam eden ve de “Soykırım” iddialarıyla dünya kamuoyunu bulandırmaya çalışanların marifeti, Hocalı’nın kanlı tarihinin ölüm yapraklarında saklıdır.

                    Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366. Alay’ın desteği ile Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk’ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı.

                    Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. Kayıtlı olarak; bu yoğun saldırılar sırasında 613 kişi hayatını kaybetti. Bunların 106’sı kadın, 83′ü de çocuklardan oluşuyordu. Ayrıca 56 kişi de, hamile kadının karnının yarılması ve küçük çocuğun başının kopartılması gibi ve benzeri hususî işkencelerle katledildi…

                    Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

                    Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı’ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar.

                    Hocalı’da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet’nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:

                    -Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama bebekleri, masum insanları öldüren Ermeniler onlardan da herkesten de çok çok daha beter, diyordu Fransız gazeteci.

                    Sözde soykırım iddialarıyla ortaya dökülenlerin işlediği bu katliam, tarihe kara bir leke olarak geçti.

                    Peki 26 Şubat gecesi harekete geçen bu çakal sürüsüne kim emir vermişti? Bu vahşet emrini veren yavuz-hırsız, bütün dünyayı “Ermeni Soykırımı” yalanıyla boyalamaya çalışan ve şu anda Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildir.

                    Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996′da Ermenistan Başbakanı oldu.

                    Karabağ’da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter-Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, ‘Hocalı Katliamı’ başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

                    Yorum

                    • Zaur
                      Member
                      • 19-04-2004
                      • 906

                      #11
                      Şahidlerin İtirafları.

                      Biz şahidiz:

                      Müşfik ALİMEMMEDOÐLU (Hocalı yerlisi):
                      “Yarı otomatik ve eski silahlarla karşılık vermekteydik, ancak yemek ve cephane bitmişti. Uzun bir çatışma sonucunda 25 Şubat’ta çöktük. Gece yarısı Ermeniler ateş eşliğinde ilk önce havalimanını ateşe verip, sonra da şehirde bulunan insanları yaktılar.
                      Şehri savunanların çoğu helak olmuş, kalan grup ise Ağdam’a kaçtılar. Ağdam’a kaçan kadın ve çocuklar yolda Ermeni tuzağına düştüler.”

                      Miniş ALİYEVA (50 yaşında):
                      “Biz ormanda karlar içinde yolumuzu kaybetmiştik. Caddeden geçtiğimizde koluma bir kurşun isabet etti, yere düşerek kalkamaz hale geldim. Aliyev beni kaldırarak caddenin karşısına götürdü, ardından silah ile Ermenilere karşılık vermekteydi. Aliyev en az 20 kadını caddenin karşısına götürdü, ancak son gidişinde arkadan kurşunlanarak şehit oldu.”

                      Elman MEMMEDOV (Elektirik idaresi şefi):
                      “... Saat 07’ye kadar yol yürüdük, Nahçivan isminde bir Ermeni köyünün yakınlarında tuzağa düşürerek, genç, yaşlı, kadın ve çocukları ateşe dizdiler. Ortalık ölüm meydanına çevrildi... Bir grup Gülablı köyüne kaçıp, orada da Ermenilerin elinde esir oldular...”

                      Çingiz MUSTAFAYEV (AzTv Muhabiri):
                      “... Grup grup insanlar kurşuna dizilmişlerdir. 12-15 yaşlar arası çocuklar, yaşlı bayanlar ve erkekler barbarcasına öldürülmüştü. Cesetlerin çoğu çeşitli yerlerinden özellikle kafalarından kurşunlaşmışlardı. Çıplak cesetler, boğazdanmış çocuk cesetleri her yerde görünmekteydi.”

                      Cemil MEMMEDOV (Hocalı sakini):
                      “Tanklar ve asker dolu arabalar şehre girmekteydi. 5 yaşında bir çocuğu yanıma alıp ormana doğru yola çıktım. Yanımdaki çocuk soğuktan donar hale geldi, elbisemi çıkarıp ona sardım. Ancak çocuk ölmek üzereydi, yol üste bulunan Ermeni köyüne girip yanımda çocuk olduğu için gitmeme izin vermelerini talep ettim. Ancak onlar beni köyde bulunan bir ahıra götürdüler, orada benimle beraber bir çok Azerbaycanlı kadın ve erkek de haps edilmişlerdir. Bir grup Ermeni bizi başka yere götürdüler, orada konuşulan dil yerli Ermeni dili ile çok farklıydı. Tırnaklarımı çekip aralarında bulunan bir zenci tarafından devamlı yüzüme darbeler inmekteydi.”

                      Sürayya TALIBOVA (Hocalı Sakini):
                      “... Bizi Ermeni mezarlığına götürdüler. O günleri hatırlamak bile istemiyorum. O gün dört Azerbaycanlı erkeği, Ermeni mezarı üstünde kurşuna dizip kafalarını kestiler, sonra da orada bulunan bir grup Azerbaycanlının üzerine yürüyüp çocukları aileleri önünde öldürdüler ve işkenceye tabi tuttular. Ölen Azerbaycanlıların cesetlerini bir kamyonete yüklediler. İki Azerbaycanlı askerin gözlerini yerinden çıkardılar.”

                      Yuri YAKHORİTCH (336. Alay):
                      “... Onlar bizi savaşa tahrik ediyorlardı; sürekli Hıristiyan ve Müslüman savaşını öne sürmekteydiler. Vahşicesine ve korkunç ortamları bizim için değildi. Onlarla bir saniye bile aynı yeri paylaşmak istemezdim. Hocalı’dan kaçmaya karar verdik.”

                      Jean İve YUNET (Fransız gazetecisi):

                      “Hocalı’da çocuk, yaşlı, bayan bir yerde öldürülürdü. Helikopterle misli görünmeyen ölüm sahnelere tanık oldum. Bu kadar vahşicesine katliamı, Nazı Almanlarının yaptığını dahi duymamıştım.”

                      V. BELYKH (İzvestiya Muhabiri):
                      “... Kaçkınlar ölüleri Ağdam’a getiriyorlardı. Uykuda bile böyle görüntüler tüyler ürpertiyordu. Kesilmiş kulaklar, çıkarılmış gözler, derileri soyulmuş kafalar, kesilmiş kafalar vs.”

                      Leonid KROVETS (Rus ordusu üst derecelisi):
                      “26 Şubat’ta Hankendi’nden Askeran bölgesine gitmekteydim. Aşağıda ışıklar görünmeye başladı; pilota oraya inmeye emir verdim. Orada bir sürü kadın ve çocuk cesedi görünmeye başladı. En az 200 ceset bölgeye yayılmıştı. Silahlı askerler aralarında gezip duruyorlardı. Kafası yarılan ve beyini dışarıya fırlayan 4 yaşında bir çocuk cesedi ve başka bir cesedi yanımıza aldık. Bölgede, çoğu kadın, çocuk ve yaşlılarının kesilmiş cesetleri bulunmaktaydı“.

                      Yorum

                      • Zaur
                        Member
                        • 19-04-2004
                        • 906

                        #12
                        Korkakların listesi.

                        Çogunlukta olan tarihçilerin bunu politikacilar karar veremez deyip bunlara katilan Fransiz tarihçilerin geneli, parlementolarin aldiklari kararlari tanimadiklarini açikladilar, Gelin Davayi Adalet divanina götürelim diyorlar, lakin hiç bir ermeni tarihçi ve sahtekar diaspora propagandacilari cevap vermek söyle dursun görmemezlikten, duymamazliktan gelip üç Maymunu oynuyorlar.
                        Türkiyenin bu Tezleri savunan tarihçileri davet etti gelin tartisalim diye. Lakin yine ayni maymunlukla ve çesitli bahanelerle katilmadilar , kimisi davete bile Cevap vermedi.
                        iste Davet edilip Gelmeyip kaçan Tarihçiler listesi


                        Garin ZEDLIAN (Cevap vermedi)
                        Prof. Dr. Bernard LEWIS (Katılamadı)
                        Prof. Dr. Anthony BRYER (Cevap vermedi)
                        Prof. Dr. M.MARMURA (Cevap vermedi)
                        Prof. Dr. Allan CUNNIGHAM (Cevap vermedi)
                        Prof. Dr. Hans G. MAJER (Katılamadı)
                        Prof. Dr. Wolf Dietrich HUTTEROTH (Cevap vermedi)
                        Prof. Dr. Klaus KREISER (Katılamadı)
                        Prof. Dr. Jean-Paul ROUX (Cevap vermedi
                        Prof. Dr. Robert MANTRAN (Katılamadı)
                        Prof. Dr. Richard HOVANNISIAN (Cevap vermedi)
                        Dr. Gerard LIBARDIAN (Cevap vermedi )
                        Prof. Dr. Vahakn DADRIAN (Cevap vermedi)
                        Christopher WALKER (Katılamadı)
                        Anahid Ter MIMASSIAN (Katılamadı)
                        Tessa HOFFMAN (Cevap vermedi)


                        Simdi Bu listeye bakipta Normal bir konferansta bile Tezlerinin Arkasinda duramayan Ermeni Yanlisi Tarihçiler, Tarafsiz Adalet divani Mahkemelerinde Ermeni Davasini Nasil Savunacaklar ?
                        Tabiki Kendileride iyi biliyorlar Temellerinin çürük oldugunu, Ermeni Yanlisi Fransiz bir kaç tarihçi bile açikça söylüyor Soykirimi belgeleyecek kanitimiz yok diye.
                        Ermeniler niye Konferanstan kaçiyorlar ?
                        Niye Adalet divanina gidemiyorlar ?
                        Cevap açik çünkü O divanda kendileri savunacak tarihçi bile bulamadiklari içindir.
                        Normal bir konferansa bile katilmayip kaçan Ermeni tezini savunan Tarihçilerin Mahkemede Ermeni davasini nasil savunacaklar!!
                        Onlarda biliyor aslinda gerçekleri Lakin islerine geldigi gibi uzaktan atip tutup Maddi destek aldiklari Diasporaya gaz veriyorlar .
                        hemsi palavradan ibaret.
                        Halep Ordaysa !!Arsin Burda hadi ölçelim deyince.
                        Elikanli Türk düsmani pkk ortagi Diaspora hiç ortalarda görünmüyor.
                        Böyle gerçekler ortadayken sahtekarlik ve bin bir hileyle ucuz yollu propagandalarla Halklarin kardesligini paltalayip kan akitmak için haince oyunlari ispatlandigi halde bu hayasiz küfürbazlar ayni yalan ve piskinlikle ayni sahtekarliklarina devam ediyor.
                        Kim inaniyor derseniz?
                        sahtekarligina kendinin bile inandigini sannetmiyorum,
                        kendi haline birakmakta yarar var.



                        Ulu önder Atatürk'ün Ermeniler ile Tesbitleri




                        Erkanıharbiye- i Umumiye Riyaseti’ne
                        Samsun, 21 Mayıs 1919

                        Canik Sancağındaki eşkıyalıkla asayişsizliğin sebepleri, etkenleri ve bunun ortaya çıkardığı neticeleri burada yaptığım araştırmaya dayanarak ve özet olarak aşağıda arz ederim:

                        Seferberliğin başlangıcında sancak dahilinde hemen yalnızca asker kaçaklarından ve İslam, Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayrı ayrı ve kendi hesaplarına teşekkül eden birtakım çeteler adi hırsızlıklar ve ara sıra adam öldürme olaylarıyla meşgul olmuş,Rum ve Ermeni tehciri sırasında bu unsurlardan ortaya çıkan bazı çeteler siyasi bir şekil kazanmış ve Rusların istilası başlayınca memleket içinde kargaşa çıkarmak için bunlar Ruslar tarafından da cesaretlendirilmiş ve denizden desteklenmiş,eşkıyalıkları siyasi olmakla beraber mahalli takibat karşısında memleketi tehli***e atacak dereceye düşürememiştir.

                        Rusların hezimete uğramasından mütare***e varıncaya kadar da olaylar ve eşkıyalık alelade devam etmiştir.

                        9. Ordu Kıtaları Müfettişi
                        Tuğgeneral Mustafa Kemal



                        Erkanıharbiye-i Umumiye Riyaseti’ne
                        Samsun, 24 Mayıs 1919

                        Silahlı üç yüz Ermeni’nin üç makineli tüfek ve birçok bomba taşıyarak Kars’tan Erzurum’un kuzeydoğusunda sınır üzerinde Kosor mevkiine geldikleri öğrenildi. Ermenilerin siyasi emellerini fiilen elde etmek ve asayişi bozuk göstermek maksadıyla Doğu vilayetleri içine çeteler geçireceklerini ve mütareke tarihinden beri ilk olarak elverişli bulunan mevsimin bu uygulamalarını kolaylaştıracağını pek muhtemel görüyorum. Bu ihtimale karşı 15. Kolordu’ca gerekli tedbirler alınmıştır....

                        9. Ordu Kıtaları Müfettişi Tuğgeneral
                        Mustafa Kemal



                        Sadaret Yüksek Makamına
                        Havza, 5 Haziran 1919

                        (Doğu Karadeniz Bölgesi’nde) Hrıstiyan unsurları şımartıp çılgınca vaziyetlere sokan Rum ve Ermeni kundakçıları, asayişi yabancılara karşı bozuk göstermek ve işgal ve müdahaleyi davet etmek ve bilhassa yabancı subayların bulunduğu yerlerde hükümetle hiç temas etmemek, doğruca yabancılara müracaat etmek gibi muameleler ve İslamlar aleyhine olaylar çıkartılması gibi tutum ve davranışlarını sürdürüyorlarRum ve Ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, devamlı şekilde temasta bulundukları İngiliz subayları ile bazı Amerikan memurlarından çok yüz buluyorlar.Van vilayetine gelince; adi olaylar dikkat çekmektedir. Ermenistan ve Gürcistan ile sınırları olan bu üç vilayetin (Van, Erzurum, Trabzon) doğusunda ve Kafkas tarafında Ermenilerin faaliyet ve hazırlığı vardır.

                        9. Ordu Kıtaları Müfettişi
                        Tuğgeneral
                        Mustafa Kemal

                        Yorum

                        • Zaur
                          Member
                          • 19-04-2004
                          • 906

                          #13
                          Hay'ların Hay'asızlığı.

                          Ermeniler Hocalı katliamı resimlerini "İşte Türkler bizi böyle katletti!" diye dünya basınında kullanıyorlar.

                          Ermeniler Hocalı'da Azerbaycan Türklerini kadın-çocuk demeden vahşice katlettiler, şimdi de Hocalı katliamı resimlerini "İşte Türkler bizi böyle katletti!" diye dünya basınında kullanıyorlar. New-York'ta Rusça yayınlanan haftalık gazete "V Novom Svete"de Ermeni yazar Eduard Patristyan Hocalı katliamının fotoğraflarını sözde "Ermeni soykırımı" fotoğrafları olarak gösterdi.

                          Azerbaycan'ın APA Haber Ajansı'nın haberine göre, ABD'nin 'Florida eyaletinde yaşayan ve Ermeni terörü ile ilgili kitapların yazarı Feliks Tzertzvadze, söz konusu gazetede yayınlanan fotoğrafların Hocalı katliamı fotoğrafları olduğunu fark ederek ilgili yetkilileri uyarır. Gazetenin son baskısında sözde "Ermeni soykırımı" ile ilgili çıkan "Ermeni soykırımı delilleri" başlıklı makalede, 1915 yılı olayları ile ilgili verilen fotoğraflar arasında Hocalı soykırımı sırasında öldürülen 2 ve 5 yaşlarındaki çocukların cesetlerinin bulunduğu fotoğraf yer aldı. "Hocalı Tzertzvadze'nin bu fotoğrafı fark ettikten sonra Azerbaycan devlet kurumlarına ve Azeri Diaspora teşkilatlarına bilgi verdiği öğrenildi. Ajansın haberine göre, daha önce aynı gazetede Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışan Patristyan'ın aynı makaleyi iki yıl önce de yayınladı.

                          Buna benzer bir olayın Almanya'da yaşandığı ortaya çıktı. Ermenilerin açtığı sergide Hocalı katliamımın kurbanlarının fotoğrafları sözde "Ermeni soykırımı"nın fotoğrafları olarak gösterilmeye çalışıldı.

                          Yorum

                          • Zaur
                            Member
                            • 19-04-2004
                            • 906

                            #14
                            Hocalı Katliamın'da göz ardı edilen korkunç gerçekler !!!



                            25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan resmi rakamlara göre 613 kişiyi katletmişlerdir. Katledilenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’ten fazlası ise yaşlıydı. Normalde en şiddetli savaşlarda dahi savaş dışında tutulan, dokunulmayan bu kesime Ermeniler yaşlı, kadın ve çocuk demeden acımasız işkenceler yaparak katletmiştir. Bu katliamdan toplam 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştur. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafaları ile vücutlarının çeşitli uzuvlarının kesildiği görülmüştür. Aynı vahşetten hamile kadınlar ve çocuklar bile nasibini almıştır.


                            Hocalı Katliamı


                            1992 yılının Şubat ayının 25`ni 26`na bağlayan gece Hocalı şehrine aniden ermeniler Hankendindeki Rusyaya mahsus 366`cı mekanikleştirilmiş atıcı alayi ile akın etdiler. Dişten – tırnağa kadar ağır silahlarla silahlanmış ermeniler arkalarında "büyük rus kardeşleri" ile tanklar ve savaş arabalarıyla şehre girdiler, orayı ağır top ateşine tutarak evleri yaktılar. Evden üzerlerindeki elbiselerle koşan Hocalı ahalisi yakalanarak işgence ile öldürüldüler. Kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden herkes öldürüldü. Dünyada ad çıkarmış alman faşistlerinin etmedikleri işgenceler verildi insanlara: canlı canlı insanları yaktılar, canlı canlı derisini soydular, gözlerini çıkardılar, çocuklara bile tecavüz ettiler. Bunları hatırladıkça insan içinde yanıp kavruluyor, düşmandan öc ala bilmediği için kendisini affedemiyor! Neydi bu Hocalı ahalisinin günahı? Azerbeycanlı olmaları, bu toprakta yaşamaları mı?! 1992 yılında Şubatın 25`ni 26`na bağlayan gece Hocalıda 613 insan şehit edildi. Diğer cinayetleri rakamlarla şöyle göstere biliriz:

                            çocuklar- 63 kişi;
                            kadınlar - 106 kişi;
                            yaşlılar - 70 kişi;
                            8 aile tamamile mahvedilmişti;
                            25 çocuk hem annesini hem de babasını kaybetmişti;
                            130 çocuk anne ve babasından birini kaybetmişti;

                            487 kişi yaralanmıştı,onlardan:

                            çocuklar - 76 kişiydi;
                            1275 kişi esir alınmıştı:
                            150 kişi kaybolmuştu:


                            Devletin ve ahalinin emlakına 01.04.1992 yıl tarihine olan değerlerle 5 milyar ruble değerinde zarar değmiştir.Esir alınanlardan 150 kişinin hayatı hakkında şu ana kadar hiçbir malumat yoktur.Hocalını savunmak için 150 kişi savaşıyordu. Karlı dağ yolları ile soğuk gecede koşan kadın, çocuk, yaşlı yolda ermeniler tarafından tutularak öldürülüyordu. Ermeni ve ruslar hatta ölülere bile işgence veriyorlardı.Bu kadar şehit vermiş Hocalı yine de kahramanlık gösteriyordu, eli silah tutan hocalılar asgerlerimizle birlikte son ana kadar şehri müdafa ediyorlardı. Hocalılar düşmanlarının bu kadar zalim olabileceklerini nereden bilebilirdiler ki? Hocalı ermeniler tarafindan kuşatmaya alındıktan sonra da dağ yolu, ormanların içi ile geçib Ağdama ve başka yerlere gidebilirlerdi.Hocalının sağ kalan ahalisi bu gizli yollarla gidip canlarını kurtara bilmişlerdi. Hocalı soykırımı ile kanlı tarihimiz tazelendi. Tarih kitaplarından okuduğumuz, duyduğumuz soykırımın aslında ne olduğunu, halkımızın ermeniler tarafindan nasıl vahşicesine mahv edildiğini biz bir daha Hocalı faciasında gördük. Bizi bu faciada bu kadar acıtan ise, bu hadiselerin şimdi huzur içerisinde yaşayan sivil dünyanın, hak taraftarı olan teşkilatların gözleri karşısında olmasıydı. Onlarsa izliyor ve sadece susuyorlardı.Bu gün biz hala büyük yürek ağrısı ile söylemeliyiz ki, bu görülmemiş soykırımı dünyaya yeteri kadar iletemedik. Kendi derdimizi kendimiz söyleyip, kendimiz ağladık. Bu korkunç Hocalı soykırımına, topraklarımızın %20`nin işgal olunmasına, 1 milyon vatandaşımızın kendi ata yurdu olan Azerbeycan topraklarından göç düşmesine rağmen Karabağ meselesinde kimin haklı, kimin haksız olduğunu ispat edemedik. Yakınlarda bu adaletsizliğe son koyulmasını ümit ediyoruz. Bu işte hepimiz üzerimize düşen vatandaşlık borcunu ödemeliyiz. Aksi taktirde Hocalı kurbanlarının ruhu bizi bağışlamaz!

                            İnsanlığa Karşı Vahşı Soykırım

                            Hоcаlı Karabağın 7000 ahalisi olan bir şehirdi. Bu şehir stratejik olarak, Ağdam-Şuşa, Eskeran-Hankendi yollarının üzerinde yerleşiyor. Şehir yerli ahalinin cesareti ve kahramanlığı sayesinde yaşıyordu. Yerli korumalar ve jandarma grupları şehrin müdafasını sağlamaya çalışıyorlardı. 1992 yılının ikinci yarısından itibaren ermeni silahlı gruplarının saldırıları devam ediyordu.Şubatın 25`ni 26`na bağlayan gece ermeni silahlı kuvvetleri geçmiş Sovyetler Birliğinin 366`cı mekanikleştirilmiş atıcı alayının yardımıyla Hocalı şehrini işgal etti. Hocalı üç taraftan kuşatmaya alınmıştı ve ahali kurtulmak için Eskeran tarafa koşmaya çalışıyordu. Ama bu yolda ermeniler onlara tuzak kurmuşlardı. Eskeran-Nahçıvanik istikametinde bu korkunç olaydan koşup kurtulmaya çalışan insanlar dere ve ormanlarda düşerek kışın buz gibi havasında donmuş, onları izleyen ermenilerin amansız işgencelerine maruz kalmış ve öldürülmüşlerdi. Ermeniler kendilerine has olarak kurbanlarını öldürmeden önce onlar için farklı işgenceler düşünüyolardı. Azerbeycan silahlı kuvvetleri şehrin sakinlerini kurtarmak için savunmayı yaramadılar, hatta cesetleri almak imkanı bile bulamadılar. Bu korkunç olaylar Mart ayına kadar devam etmişti.

                            Hocalı katliamıyla ilgili bir Ermeni itirafı:

                            Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, “For the Sake of Cross” (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında katliamı anlatıyor:

                            Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hálá yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.

                            Ve vahşeti yaşayan bir Azerbaycanlı gördüklerini şöyle ifade ediyor:

                            Ermeniler tarafından zorluklarla yetiştirilmiş Azerbaycanlı çocukların göğüsleri yarılıp yürekleri parçalanmış, zavallı insanlar parça parça doğranmıştır. Hamile kadınların karınlarından çıkarılan bebeler parçalanmış, insanlar üstlerine benzin dökülerek yakılmıştır. Ah, yaşayanlar da yürekleri paramparça nasıl yaşadıklarına şaşmış, hayatı kendilerine haram etmişlerdir.

                            Yorum

                            • Zaur
                              Member
                              • 19-04-2004
                              • 906

                              #15
                              Yılda 40 milyon $ harcamışlar.

                              Bunu sadece biz böyle biliyoruz, kabul ediyoruz.

                              Haberlerde izlemişdim, abd lobisinde birçok üyeye para yedirmişler hatta sırf bunun gibi lobi faaliyetleri için birçok ülkede yılda 40 milyon $ harcamışlar. Öyle bi durum varki ortada.. düşünün, oturduğunuz sokakta sizi sevmeyen biri var ve kapı kapı gidip sizin hakkınızda dedikodu yapıyor, sizi yapmadığınız bir suçla yargılıyor ve sokağınızdaki herkese bu şekilde anlatıyor. siz de oturduğunuz yerden bunları duyduğunuz halde gidip birşey yapamıyorsanız (ya da yapmaya üşeniyorsanız) sonunuz ne olur?

                              Eskiden tarihi tarihçiler yazardı, şimdi ülke meclisleri yazıyor. Onlara göre gerçeğin ne olduğu değil, olayı kimin anlattığı önemli. Her anlatılana inanmanın dini boyutu da çok önemli. Çünkü bir müslümana inanmaktansa kendi dinlerindeki insanlara inanmayı tercih ediyorlar. Öyle bir haldeler ki Şili, Arjantin, Venezuela gibi ülkelerden bile soykırım tasarıları geçirmişler.

                              Allah vatanımızın yardımcısı olsun. Bizi birbirimizden ayırmasın. AMİN.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor
                              X