Kentleşme Öncüsü Obeyd Kültürü

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Kentleşme Öncüsü Obeyd Kültürü

    I.Giriş

    Bu çalışmada Mezopotamya’da ortaya çıkmış ve zaman içinde geniş bir alana yayılmış olan Obeyd kültürünü ele alacağız. Obeyd kültürü bugünkü anlamda kent dediğimiz oluşumlarım bir tür ön hazırlık evresi içerdiği için kentleşmeni temelini oluşturur. Bu anlamı ile insanlık tarihinde tarıma geçişin bir devrim olup insanlık için ne kadar önemli olduğunu bilmekteyiz. Bu anlamı ile Kentleşmenin de insanın gelişim süreci içinde bir devrim diyemesek de çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamamız gerekir.

    Çalışmamızın bir diğer önemli noktası ise bu kültürün çok geniş bir coğrafyada belli bir süre hükmetmesidir. Basra Körfezi’nden Güneydoğu Torosların kuzeyine kadar görülmesi ne kadar geniş bir coğrafyada etkili olması ve bunun nedenleri çalışmanın ilerleyen sayfalarında anlatılmaya çalışılacaktır.

    Öncelikle konumuzu Oluşturan Doğu Anadolu’da Obeyd Kültürü, Kronoloji de Kalkolitik Çağ’ın içinde yer aldığı için , Kalkolitik Çağı tanıtıp ne gibi özelikler içerir genel hatları ile verilmeye çalışılacaktır. Daha sonra tanıtmaya çalışacağımız kültür Güney Mezopotamya kökenli olduğu için, öncelikle bu kültür incelenecektir.

    Ardından konumuzun da başlığı olan Doğu Anadolu’da Obeyd Kültürü’nü, Doğu Anadolu yerleşmelerindeki etkilerini; mimarisi ve çanak çömleği ile ele alınmaya çalışılacaktır. Obeyd Kültürü’ nün özellikleri ve Anadolu’da yer alan temsilcileri incelenirken harita ve levhalarla birlikte sunulmaya çalışılmıştır. II.Kronoloji

    Kalkolitik Çağ’ı tanımlamak istersek, en geniş anlamıyla kent ve devlet ekonomisinin temellenmeye başladığı , yönetici sınıfın ve organize ticaretin ortaya çıktığı bir dönemdir. Kalkolitik Çağ bu anlamı ile toplumların kentleşme sürecini içerir ve yaklaşık olarak 5500–3000 tarihleri arasına girer.

    Kalkolitik Çağ’ı ilk, orta ve son olarak üç aşamada ele alabiliriz. Bunlar aynı zamanda Mezopotamya kronolojisinde Halaf, Obeyd, Uruk dönemleri olarak da bilinir.

    Bu dönemde ortaya çıkan yeni düzenin en belirgin göstergesi mühürlerdir. Mülkiyetin gelişmesi ve organize ticarete kayıt tutmanın gerekliliği Obeyd öncesi, Halaf döneminden itibaren mühür sanatının hızla gelişmesini sağlar. Obeyd döneminde de yaygın olarak kullanılmaya devam eder.

    Kentleşme süreci içindeki toplumların diğer bir özelliği de, anıtsal kamu yapılarına sahip olmalarıdır. Bunlar topluma ait olan artık ürünün kentlerde toplanmasını ve aynı zamanda da yerel politik güçlerin oluştuğunun göstergesidir.

    Anadolu ‘da Kalkolitik Çağ (5500-3000) tarihleri arasına girer. Erken ve Geç olmak üzere iki aşama içerir. Bu dönemin en önemli özelliği taş aletlerin yanı sıra bakırın da kullanılmaya başlanmasıdır. İkinci belirgin özellik ise özgün bezemeli kaplardır. Fakat bu dönemde Anadolu’da yerel politik güçlerin oluşumundan söz etmek pek mümkün değildir. Fakat Kalkolitik Çağ ile birlikte yavaş-yavaş daha örgütlü bir yapı kazanmaya başladıkları görülmektedir. Buna karşın Mezopotamya, seminer konumuzu da oluşturan Obeyd dönemi ile kentleşme sürecine girmiştir.

    III. Obeyd Kültürü
    Güney Irak’ta , 20 yy. ilk çeyreğinde Hall ve Wolley tarafından, Güney Mezopotamya’daki El- Obeyd yerleşmesinde ortaya çıkarılan yeni bir tür çanak-çömlek , ilk bulunduğu bu yerin adını almış, ilgili kültür ise bundan böyle Obeyd adıyla anılmaya başlanmıştır.

    İ.Ö. 6. Binyılın ortalarında Kuzey Mezopotamya’da Halaf kültürünün ortaya çıktığı dönemde, 5500 ve 4000 tarihleri arasında Güney Mezopotamya’da Obeyd kültürü gelişmeye başlar.

    Güney Mezopotamya kökenli bu kültür, daha sonra çok geniş bir alana yayılır. Tüm Mezopotamya ve çevresinin ilk birleşik uygarlığını oluşturan Obeid , Sümer medeniyetinin temellerinin atıldığı yeni bir döneminde başlangıcı olur.

    Bu kültürün yayılım alanı kabaca kuzeyde Malatya- Elazığ ( Van ), kuzeybatıda Adıyaman, Mersin, Amuk, doğuda Zagroslar , kuzeydoğuda Urmiye Göl’üne kadar görülmektedir. ( Lev.1 ) A. Obeyd Evreleri

    Obeyd kültürünün köken sorunu henüz aydınlatılmamış olmakla birlikte, araştırmacılar tarafından gelişmesi , bugün eskiden yeniye doğru ,başlıca 4 evre altında incelenmektedir.(Levha 2) Bu evreler,Güney Mezopotamya’da ,Fırat ırmağının güneyinde yer alan Eridu yerleşmesinin tabaka düzeni esas alınarak bölümlendirilmiştir. Buna göre eskiden yeniye doğru: Obeyd 1 ya da Eridu, Obeyd 2 yada Hacı Muhammet, üçüncü ve dördüncü evreler Obeyd 3 ve Obeyd 4 tür. Bunlar 1ve 2 , erken Obeyd’i , 3 ve 4 ise geç Obeyd olarak bilinmektedir.



    Eridu- Obeyd 1 : Eridu XIX –XV

    Hacı Muhammet- Obeyd 2 : XIV-XII

    Obeyd 3 : XI-VIII

    Obeyd 4 : VII-VI
    Fakat son araştırmalarda Güney Mezopotamya’da kazılan en erken Obeyd merkezinin Tel Avayli’de bulunduğunu göstermektedir. Obeyd I’den daha erken evreye tarihlenen buluntular sebebiyle Fransız araştırmacılar Tell Avayli’nin erken tabakalarına Obeyd 0 adını bile vermişlerdir. Fakat bu konu çok belirgin olmadığı için , bu çalışmada Obeyd‘din sadece erken ve geç evreleri tanıtılacaktır.

    1.Obeyd 1ve 2

    Güney Mezopotamya’da Obeyd I kültürüne Eridu Kültürü de denir. Güneydeki yerleşmelerin en eskisi olan Eridu, Obeyd kültürü mimari gelişimini stratigrafik açıdan en iyi yansıtan yerleşmedir. (Levha 3)

    Obeyd 2 evresi ise Eridu’nun XIV-XII tabakalarına rastlar. Obeyd 2’de denilen bu safhaya özgü kaplar Hacı Muhammed isimli bir kazı yerinde görüldüğünden Obeyd 2 yada Hacı Muhammed evresi de denir.(Levha 4)

    a.Mimari

    Erken dönem , Obeyd 1 evresine ait Eridu’da keşfedilen mimari 2,8 metrekarelik küçük bir odadır. XVI tabakadaki bu yapıda daha geç Mezopotamya tapınaklarında bulunan, sunak ve kurban masaları olması nedeni ile bu yapının bir tapınak olduğu kanısına varılmıştır. (Levha5)Barınmaya, oturmaya yönelik ev işlevindeki yapıların ise nasıl olduğu bilinmemektedir.

    Obeyd 2, Hacı Muhammed evresi Eridu’da kesintiye uğrar. Dolayısıyla Obeyd 2 mimarisi bilinmemektedir. Hacı Muhammed’de ise bu evre yalnızca çanak çömlekle bilinmektedir. Ele geçen taş temel üstüne ker*** tuğla duvar parçalarını hiçbiri belli bir plan göstermez. Hacı Muhammed’din kuzeyinde, Fırat ile Dicle ırmakları arasında yer alan Ras al-Amiya yerleşmesi, Obeyd 2 ile geç evreler arasında bir geçiş yerleşmesi ve bu evre mimarisinin tek temsilcisi olması bakımından önemlidir.

    b. Çanak çömlek

    Eridu’nun XIX- XV tabakaları arasında, Obeyd kültürüne ait ilk boyalı seramikler güneyde görülür. Burada bulunan ve Eridu çömlekleri denilen koyu renk bezemeli keramikler, tümü Eridu , Ur , Uruk çevresindeki bölgede olmak üzere yalnızca 10 merkezde rastlanmıştır. Obeyd 1 çanak çömleği , (Levha 6-7) kahverengi boyayla yapılmış küçük düz çizgilerle bezeli ince tek renkli mallardan oluşmaktadır. Bezekler arasında ızgaralar, üçgenler ve zig-zağlar yer almaktadır. Obeyd 2 keramik gurubu, metalik bir parlaklıkta ve koyu renkte idi sığ ve geniş çanakları , çömlekleri ve uzun bardakları içeren , açık renkli düz bir kil zemin üzerine koyu renkli alanlar oluşturan birbirine yakın bezeklerle süslenmiştir.Bu kültürde keramikler “rezerve” denilen bir teknikte yapılıyordu. Yani kapların üzerine o şekilde siyah bir boya sürülüyordu ki , zemin üzerinde boyasız bırakılan yerler nakış teşkil ediyordu .

    2.Obeyd 3ve 4

    Güney Mezopotamya’ya özgü Eridu ve Hacı Muhammet evrelerinden sonra, Obeyd kültürünün ve klasik Obeyd çanak çömleğinin kuzeyde görülmeye başladığı dönem Obeyd 3 tür.(Levha 8) Kuzey Mezopotamya’da Obeyd 3, Tepe Gawra’nın XIX-XVII. tabakalarına denktir. Obeyd 4 ise aynı yerleşmenin XVI-XIII / XII. tabakalarıdır.

    a.Mimari

    Eridu’daki mimari gelişim , XI tabakadaki tapınak ile devam eder (Levha 9) Obeyd 3 evresine tarihlenen bu dış payandalarla sağlamlaştırılmış, adak masası olan tapınak , rampayla çıkılan bir platform üstünde yer almaktadır.IX tabakanın tapınağı ise aynı planı korumaktadır. Adak masası ve sunağı vardır. Bunlardan çok iyi koruna gelmiş VIII tapınak ise 20x12 m boyutlarında büyük bir yapıdır.

    Tapınaklar Eridu’nun bu dönemde artık bir köy yerleşmesi olmadığını ve yalnızca dinsel mimari gelişimini değil , Uruk ,Uqair gibi yerleşmelerde daha sonra görülecek Sümer tapınaklarının kavram ve plan açısından öncülerinin olduğunu göstermektedir.

    Obeyd 3 evresiyle birlikte kültür Kuzey Mezopotamya’da yaygın olarak görülmeye başlar.

    Kuzey Mezopotamya’da Obeyd 3 evresi mimarisi Tepe Gawra ile temsil edilmektedir.

    Tepe Gawra XIX ve XVII. Tabakalarda Halaf ile Obeyd özelikleri birlikte görülür. Mimaride dörtgen planlı yapıların egemen olmasına karşılık , çanak- çömlekte bazı halaf biçimleri ve bezeme geleneği sürmektedir.

    Son Obeyd (4) evresi Eridu’da , VII ve VI tabakalardaki tapınakların temelde aynı planda oldukları görülür. Kuzey Mezopotamya ‘da Tepe Gawra’da ise XVI. Tabakada XIX ve XVII’den süre gelen dörtgen, çok-odalı mimari geleneğin sürdüğü görülür. XV’de merkezdeki yapı, orta avlulu , 3 kanatlı plan gösterir.(Levha 10)

    Ayrıca Obeyd dönemi konut mimarisini yansıtan, Tell Madhur’da bulunan yapı kalıntısı en iyi örneklerden biridir. (Levha 11)

    Obeyd evleri yaklaşık 200 metrekarelik bir alanı kapsayan ve muhtemelen yirmi kişi dolaylarında, geniş bir aileyi barındırabilecek büyüklükteydi. Üç bölümlü plan dönemin toplumsal yapısı hakkında da bilgi vermektedir.

    b. Çanak –Çömlek

    Obeyd 3ve 4 evreleriyle birlikte yeni , basit bir resim tarzıyla bezenmiş keramikler ortaya çıkar .Boyalı keramikler hızla yok olmuş ve mallar yavaş dönen tezgahlarda yapılmıştır.(Levha 12) Bu evreler sırasında obeyd etkisi hızla Kuzey Mezopotamya’ya yayılmış ve Halaf çanak- çömleğinin yerini almıştır.

    Hacı Muhammet evresi ile Eridu’ya oranla daha genişleyen, kuzeyde Warka çevresi Mandali bölgesi, kuzeydoğuda İran güneyde ise Suudi Arabistan’a ulaşan kültür sınırları, Obeyd 3’te Musul bölgesinden başlayarak Kuzey Mezopotamya’yı kapsamıştır. Anadolu’da ise Güneydoğu Anadolu, Amuk, İslahiye, Kilikya ve Keban bölgesi de dâhil olmak üzere Doğu Anadolu Obeyd kültür gelişiminin ikinci yarısında, yayılım alanının kuzey bölümünü oluşturmuştur.

    c.Küçük Buluntu

    Obeyd döneminin pişmiş kilden yapılan erkek veya kadın heykelcikleri obeyd kültürünün diğer karakteristik buluntularıdır. Bunlar dik konumlu olup, baş kısmı sürüngene benzedikleri için “kertenkele başlı “ diye tanımlanırlar. Fakat sitilizasyon burada büyük önem taşıdığı için, hayvan başlı bileşik yaratıklar değil, insan betimleme amacı güdüyorlardı (Levha13) 15 cm yüksekliğindeki fiğürin omuzlarına yapıştırılmış küçük toprakçıkların ise süs niteliğindeki yara izlerini simgelediği düşünülmektedir. Bunun yanında kilden yapılmış köpek heykelciği de bulunması bu kültür de köpeğin yeri hakkında bilgi sahibi olmaktayız .

    Obeyd kültürüne ait kilden yapılmış ağırşaklar, çakmaktaşı, obsidyen ve kemik aletler , deniz kabuğundan , yarı değerli taşlardan yapılmış süs eşyaları diğer küçük buluntu topluluğunu oluştururlar. (Levha 14)

    d.Mühürcülük

    Mühür sanatı Obeyd kültüründe özel bir yere sahiptir. Bunun en büyük nedeni organize ticaretin gelişmesi ve açığa çıkan artı ürün üzerindeki kontrolün sağlanmasıdır.

    Obeyd mühürcülüğü önceleri Halaf çağının devamı niteliğindedir. Küçük boyutlu, konik, idol şeklinde veya yuvarlak olabilen bu mühürlerde insan ve hayvan figürleri ve bitkisel motifler işlenmiştir. Bu mühürlerin en yakın benzerleri Değirmentepe Obeyd yerleşmesinde de ele geçmiştir. (Levha 15) Bunlar daha çok üç bölümlü yapıların içersinde bulunmuştur.

    VI. Doğu Anadolu’da Obeyd

    Doğu Anadolu Bölgesindeki yerleşmelere geçmeden önce obeyd kültürünü genel hatları ile özetleyecek olursak Obeyd dönemi ev ve tapınakları ortada geniş bir salon ve bunun iki tarafındaki odalar dizisinden oluşur. Bunlar çok odalı ve dörtgen planlıdır. 3 kısımlıda denen bu mimari anlayış dönem için tipiktir. (Levha 16)Obeyd 3 ve 4’te de 3 kısımlı tapınak planı görülmektedir. Obeyd kültürünün geç evresiyle birlikte kültür Kuzey Mezopotamya’da yaygın olarak görülmeye başlar. Daha sonra Güney Mezopotamya da Uruk dönemi ile birlikte kentlerde bir patlama yaratacak olan kent kültürünün ön hazırlık evresini içermesi bakımında da önemlidir.

    A.Coğrafi Özelikler

    Doğu Anadolu Bölgesi, “ güneyde Maraş meridyenine kadar Güneydoğu Toroslar kavsinin dış etekleri , batıda kabaca Kızılırmak ile Fırat arasındaki su bölümü çizgisi , kuzeyde yine Karadeniz hidrografya havzasının güney sınırı ve doğuda , kuzeyden güneye Ermenistan ve İran-Irak sınırları ile çevrelenir. Kafkasya, İran, Mezopotamya ve Orta Anadolu’nun merkezinde yer alan Doğu Anadolu Bölgesi, Uygarlıkların gelişip yükselmesinde çok önemli bir rol oynayan maden ve ham madde kaynakları yönünden sözü edilen bölgelerin en zengin alanını oluşturmaktadır. (Levha 17)

    Bu çalışmanın konusunu oluşturan Doğu Anadolu’da Obeyd kültürü, yukarıda coğrafi olarak sınırlandırılmış bölgenin içinde kalan yerleşmeler ele alınacaktır.

    B. Yerleşmeler

    Obeyd kültürü Doğu ve Güneydoğu Anadolu da oldukça yaygın olarak bulunmuştur. (Levha 18) Kazılarla ortaya çıkarılan yerleşmelerin yanı sıra, yüzey araştırmalarında saptanan Obeyd kültürü, bölgede genellikle çanak çömlekle temsil edilmektedir.Bu çanak çömlek Obeyd’in geç evresi olan 3 ve 4 dönemini içermektedir. Doğu Anadolu’da önde gelen merkezleri arasında Malatya yakınlarında Kuluşağı- İkizhöyük, Değirmentepe Keban yöresinde Korucutepe B, Tülintepe , Tepecik , Çay boyu ve Norşuntepe, Van bölgesinde Tilkitepe’dir.(Levha 18) Fakat Obeyd dönemi ile, özelikle mimarisi hakkında geniş çapta bilgi sağlayan Değirmentepe ( Malatya) örneği dışında diğerlerinin mimarileri ve yerleşme düzenleri hakkında bilgi edinilememektedir. Bu yetersiz bilgiler nedeniyle, Anadolu Obeyd kültürü için gerek mimari, gerekse çanak çömlek ve küçük buluntular konusunda bilgi veren Değirmentepe yerleşmesi büyük bir öneme sahiptir.

    1.Değirmentepe

    a.Konumu ve Tarihçesi

    Malatya il merkezinin yaklaşık 24 km kuzeydoğusunda, Battalgazi (Eski Malatya) İlçesi'nin kuzeydoğusunda, İmamlı Köyü ile Adagören Köyü'nü birleştiren stabilize yolun hemen kuzey yanındaydı. Fakat Fırat Nehri üzerinde kurulan Karakaya Baraj Gölü suları altında kalarak günümüzde tamamen yok olmuştur. (Levha 19)

    İlk defa Aşağı Fırat Havzası Yüzey Araştırması'nda 1977 yılında saptanmış, 1978 -1986 yılları arasında, Karakaya Barajı'nın suları altında kalana dek, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Prehistorya Anabilim Dalı üyelerinden oluşan bir ekip tarafından U. Esin başkanlığında kazılmıştır.(Levha 20)

    b.Tabakalaşma

    Yassı ve orta büyüklükte(200x125 m. boyutlarında ) bir höyük olan Değirmentepe’de kazılar sonucu saptanan tabakalaşma şöyledir:Yukarıdan aşağı, yeniden eskiye doğru
    Demir Çağ- Orta Çağ : 1
    Demir Çağ-Son Roma karışık : 2
    Demir Çağ : 3-4
    Demir Çağ –OTÇ-İTÇ-Kalkolitik ,. Karışık : 5
    Kalkolitik Obeyd Evresi : 6-11

    c.Mimari

    Değirmentepe yerleşmesinde 6 ve 11. tabakalar, kalkolitik dönem Obeyd evresine aittir. Bu tabakada görülen mimari, çeşitli boyutlarda çok odalı yapı birimlerinin, belirgin ve önceden düşünülmüş bir planda birbirine bitişik düzende oluşturulmuştur. (Levha 21) Yapılar taş temelsiz olarak ker***ten yapılmıştır. Dikdörtgen, kare ya da yamuk planlı olan mekanların bazen duvar kalınlıkları 1 m genişliğinde ve yükseklikleri 2 metreyi bulmaktaydı. Obeyd evresini en iyi yansıtan ve geniş alanda çalışılmış olan 7. tabaka güneyden ve batıdan , alt kısmı ker***ten üst kısmı ise ahşaptan yapılan bir çevre duvarıyla çevrelenmiştir. Üç bölümlü dikdörtgen planlı yapı komplekslerinden bazıları bu çevre duvarına bitişik olarak yerleştirilmiştir.(Levha 22) Yerleşme düzeni söz konusu üç bölümlü kanatlı yapı birimlerinin yan yana, bazı kez aralarda işlik olarak kullanılan alanlar bırakılarak oluşturulmuştur. Yapı birimlerinin planı , kural olarak ortada avlu olarak adlandırılan büyük bir mekan ve irili ufaklı mekanlardan oluşturulmuştur. (Levha 22)

    Kimi örneklerde bu küçük mekanlardan bazılarının bir oda olarak, bazılarının ise üst kata çıkan merdivenlerin bulunduğu boşluklar olarak kullanıldığı saptanmıştır. 3 kanatlı plan özelliğine sahip yapı birimlerinin merkezi mekanları, gerek özenli beyaz duvar sıvaları ve bunun üstünde yer alan duvar resimleri, gerekse büyük boyuttaki fırın, sunu masası adak çukurları gibi yapı öğeleri büyük olasılıkla tapınaklara işaret etmektedir.

    d.Çanak- Çömlek

    Höyüğün Kalkolitik Çağ tabakalarında Obeyd dönemine tarihlenen bu dönemin çanak-çömleği çoğunlukla çark yapımıdır. El yapımı olanlarda vardır. Yeşilimsi bej grimsi pembe renklerde ince hamurlu çok az ince kımızı astarlı çoğunlukla hamur renginde yüzeyli maldan parçalar bulunmuştur.Bu mal grubunun büyük çoğunluğunu, Sakçagözü yerleşmesinden bilinen Coba tipi dibi kazıntılı kaseler oluşturmaktadır(Levha 23). Bunların yanında pembemsi , ya da pembemsi bej renkli hamurlulara da rastlanmaktadır. Çoğunlukla bunların üstlerinde ince bir bej astar vardır. Bezekler siyah , kahverengi , kırmızımsı- kahverengi ve kırmızı boyayla yapılmıştır. (levha 24)
    e.Küçük Buluntu
    Yontma taş alet endüstrisinde çakmaktaşının yanında az sayıda obsidyen alete, sürtme taştan yapılmış cilalı baltalara, öğütme ve vurgu taşlarına, az sayıda kemikten bız ve iğnelere rastlanmıştır (Levha 25)

    f. Mühür ve Bullalar
    Kazılarda çok sayıda mühür ve bulla ele geçmiştir. Mühürler ya steatit ya da kireç taşından yapılmıştır. Üzerlerinde geometrik bazen de hayvan motifleri görülmektedir. Bullalar üzerinde damga mühür baskıları bulunmaktadır. Bu baskılar arasında geyik, dağ keçisi, akrep, boğa başları, kartal, insan ve geometrik olmak üzere çeşitli motifler bulunmaktadır (Levha26) Kazının hafiri tarafından ele geçen damga mühür ve bullelerin ; tapınaklara depolanan yada satılacak malların üzerine vurulan damgaları olarak yorumlanmaktadır.Bunların aynı zamanda otoritenin yada yönetimin bu tapınaklardan yönlendirildiğini , depolama ve ticaretin buralardan yapıldığı anlamını da taşıdığı yorumu getirilmektedir.
    g.Ölü Gömme Gelenekleri
    Ölüler bazen ev tabanları altına, çakıl dolgusu içine açılmış çukurlara, pişmemiş kilden peteklere veya çömleklere, duvar içlerinde açılmış oyuklara gömüldüğü söylenmektedir. Erişkin mezarlarına pek rastlanılmaması onların yerleşme dışına gömülmüş olduğunu düşündürmektedir.

    Bunun yanında hayvan gömülerine ilişkin , kilden bir kap içine gömülmüş , kutsal anlamlı köpek iskeleti de dikkati çeker (Levha 27)

    Değirmentepe'nin sözü edilen buluntularını Obeyd kültürü buluntularının ele geçtiği birçok merkezle kıyaslamak mümkün olmuştur. Güney Mezopotamya'da Hacı Muhammed, Kuzey Mezopotamya'da Tepe Gawra, Ninova, Korucutepe , Tepecik, Norşuntepe buluntuları Değirmentepe Obeyd evresi buluntularının oldukça yakın paralelidir. 2.Tülüntepe Elazığ’ın doğusunda yer alır. Tülintepe’de 1971’de başlayan kazılar, İ.Ü. Prehistorya kürsüsünden U. Esin ile G. Arsebük başkanlığında 1974 yılı sonuna kadar sürdürülmüştür.(Levha 28)

    a.Mimari

    Tülintepe Höyüğü Halaf /Obeid geçiş evresi olarak adlandırılan ve höyüğün 2. tabakası olarak bilinen bu evre de mimari taş temelsiz, ker*** duvarlı ve dikdörtgen planlı yapıları iki odalı yada çok odalıdır. Tholoslar hiç kullanılmamıştır (Levha 29-30) Yapı birimleri kimi kesimlerde yoğunlaşarak mahalleler oluşturmuştur. Aralarda sokaklar, avlular ve açık alanlar bırakılmıştır. Açık alanlarda, ortak olarak kullanılabilen , büyük fırınlar ve ocaklar bulunmaktadır.

    b.Çanak-Çömlek

    İlk Kalkolitik'in üst evre yerleşmesi, höyüğün batı yamacını çeviren ve güneye hendek şeklinde uzanan bir çukurla kesilmektedir. İçinde bulunan çanak çömlek özelliklerine göre Obeid Çukuru ya da Obeid Dolgusu olarak adlandırılmıştır

    Bu dolgusu içinde, çukura bu adı veren açık renk zemin üzerine koyu renk mat boya bezekli Obeid çanak çömleği bulunmuştur.

    c.Küçük Buluntu

    Pişmiş topraktan yapılmış oturan ve ayakta duran kadın idolleri Tülintepe yerel kalkolitik Kültürü’nü yansıtır. (Levha 31)

    3.Korucutepe

    Elazığ’ın doğusunda yer alan Korucutepe’de ilk kazılar M.Van Loon başkanlığında 1968 yıllarından 1970 yıllarına kadar yürütülmüştür. 1973 yılında ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji Kürsüsü tarafından 1975 yılına kadar sürdürülmüştür. İlk Kalkolitik ve Son Kalkolitik tabakaları arasında yerleşmenin Kuzeybatı köşesinde yer alan 2.0 m’lik dolguda Obeyd benzeri çanak çömlek ele geçmiştir. Bunun dışında herhangi bir mimari yada diğer buluntuya rastlanmamıştır.(Levha 32)

    4.Tepecik

    Altınova’nın Kuzeybatısında yer alan Tepecik Höyüğü 1968-1974 yılları arasında İ.Ü Edebiyat Fakültesi Prehistorya kürsüsünden Ufuk Esin başkanlığında kazılmıştır. 15. kültür tabakasında ele geçen bir çanak çömlek parçası Obeyd dönemine tarihlenmiştir. Herhangi bir mimariye rastlanmamıştır.

    5.Norşuntepe

    Elazığ’ın güneydoğusunda yer alan Norşuntepe, Altınova’nın en büyük höyüklerinden birisidir. 1975’den itibaren Keban baraj gölü suları altında kalan yerleşme, Alman Bilimsel Araştırma Derneği ile İstanbul Akman Arkeoloji Enstitüsünce, H.Hauptmann başkanlığında, ODTÜ Keban Eski Eserleri Kurtarma Projesi çerçevesinde, 1968-1974 yılları arasında kazılmıştır.

    Son Kalkolitik tabakaların altındaki tabakalarda Obeyd çanak çömleğine rastlanmış ama herhangi bir mimari iz bulunamamıştır. Çanak çömlekte koyu renkli açkılı kaplar, ince kum katkılılar ve saman katkılılar belli başlı mal gruplarını oluştururlar. Boyalı çanak çömlek sayıca az olmakla birlikte, kırmızımsı, morumsu kahverengi bezekliler Obeyd’i andırmaktadır.

    6.Pirot Malatya’nın doğusunda, Fırat ırmağının hemen güney kıyısında yer alır. Çift konili olduğundan, İkiz Höyük adıyla da anılan Pirot, Malatya Arkeoloji Müzesi ve daha sonraki Aydın Kültür Müdür yardımcısı, Arkeolog Özgen Karaca başkanlığında 1978-83 yılları arasında 5 mevsim kazılmıştır. Karakaya Baraj gölü altında kalacak yerleşmeleri kurtarma kazıları projesi kapsamında araştırılan höyük şu an sular altındadır.

    En alttaki XII. yapı katı Obeyd kültür katıdır. Mimari açıdan çok fazla bilgi vermemekle birlikte, ele geçen düzgün olmayan taşlardan yapılmış bir duvar ve duvarda ince sıva ile sıva üstünde boya görülmüştür. Kum ve bitkisel katkıdan oluşan sıva üzerine 4 kez badana yapılmış ve her badana sonrası resim tekrardan yapılmıştır. Resim aşı boyasıyla yapılmış. Ortada ana motif yanlarda kum saati, stilize kelebek, bant ve puanlarla çevrelenmiştir. Resmin ait olduğu mekanın planının dörtgen olduğu düşünülmüştür. Aynı tabakada bulunan siyah renkli bir taş mühür Değirmentepe Obeyd mühürlerini andırır. Boya bezekli kap parçaları Obeyd tipi boya bezekli kaplara örnek gösterilebilir.

    7.Arslantepe

    Malatya ili Orduzu mevkiinde yer alan Arslantepe ilk olarak 1932-1933’te Deloporte tarafından kazılmıştır. Bunu 1947-1948’de C. Schaeffer’in prehistorik tabakalanmayı anlamaya yönelik sondajı izlemiştir. 1961’de Roma üniversitesinden S.M. Puglisi tarafından yeniden başlatılan ve ardından A.Palmieri başkanlığında sürdürülen kazılar halen M.Frangipane tarafından sürdürülmektedir.

    Höyüğün ortasında Schaeffer tarafından açılan 10-12 metre derinlikteki sondajda Obeyd çanak çömleği ele geçmiştir.

    8.Tilkitepe

    Van’ın güneyinde yer alan Tilkitepe’de ilk kazılar 1899 yılında Weldemar Belck tarafından, ikinci dönem kazısı 1937-1938 yıllarında Edward B. Reilly tarafından ve 1939 yılında ise Kirsopp ve Silva Lake tarafınadn gerçekleştirilmiştir. En alttaki Halaf dönemi özellikleri gösteren III. tabakanın üstündeki II. tabaka son Obeyd’e tarihlenmektedir. Mimari öğe olarak taş temelsiz, ker*** duvarlara rastlanmıştır. Çanak çömlek ise açkılı ve boyasızdır.

    Sonuç

    Obeyd kültürünün köken sorunu henüz aydınlatılmış değildir. Eridu evresinden önceki Güney Mezopotamya kültür topluluklarının avcılık ve balıkçılık ekonomisine dayalı topluluklar olduğu düşünülmektedir. Ancak gelişkin çanak çömlek ve mimariyle temsil edilen Obeyd kültürünün böylesi avcı ve balıkçı kültürden birden bire geliştiğini söylemek zordur. Bunun yanı sıra ilk Obeyd topluluklarının Suudi Arabistan ve Kuzistan çıkışlı olduğu düşünülmüş fakat her iki bölgede de yapılan araştırmalarda Obeyd yerleşmelerinin, Obeyd 2 evresinden, daha eskiye gitmediği anlaşılmıştır.

    Obeyd Kültürü ile ilgili söylenmesi gereken bir diğer sonuç ise kentleşmedir. Tarımın başlaması gibi kentleşme de, insanlığın ilerlemesinde yaşamsal bir adımdır. Bu yaşamsal adımın ilkini Mezopotamya’da Obeyd dönemi ile görmekteyiz. Obeyd dönemi gerek sivil mimari gerekse anıtsal tapınaklarıyla şehirciliğin ön hazırlıklarının oluştuğu bir dönemdir. Tapınaklar ise bunu anlatan en iyi maddi ifadelerdir. Bunlar Obeyd topluluğu içinde yer alan ve ona ait olan özel kurumlardır. Değinildiği üzere Obeyd 3ve 4 döneminde de çanak çömleğin giderek sadeleşmesi ve seri üretime geçilmesi kentleşme için gerekli olan uzman ve zanaatkarların ortaya çıktığını göstermektedir. Bu anlamda daha önce de belirttiğimiz gibi Obeyd Kültürü ardından gelen Uruk dönemi ile birlikte kentlerde patlamaya yaşanacak ve gelişkin Sümer kültürünün temellerini oluşturacaktır.

    Ancak Mezopotamya için geçerli olan bu tanımı şimdilik Anadolu’ya uygulamak mümkün değildir.

    Obeyd kültürünün Anadolu’ya yayılmasında hammadde ticaretinin büyük bir rol oynadığı düşünülmektedir. Değirmentepe’de büyük fırınların ve maden cüruflarının ele geçişi Obeyd kültürü sahiplerinin Anadolu’nun zengin maden kaynaklarından yararlanmak üzere bölgeyle yakın bir ticaret ilişkisine girmiş oldukları göstermektedir. Özellikle Değirmentepe’de bulunan mühür ve bullalar bu ticaretin önemli bir diğer kanıtıdır.

    Bu anlamı ile, Kalkolitik Çağ’da, Obeyd Kültürü temsilcisi bakımından Toroslar’ın en kuzeyinde yer alan Değirmentepe yerleşmesi yer alır. Mimarisinin bütünü ile Mezopotamya geleneğinde olması, bu yerleşmedeki, yapıları yapan ustaların Mezopotamya kökenli olduğunu düşündürmektedir. Bu anlamı ile Değirmentepe’nin Obeyd kültürü etkisinde olması bunun, belki de koloni şeklinde yapılandırılmış olan ticaretin, şimdilik Mezopotamya’nın kuzeydeki en uç noktası olduğunu göstermektedir.

    Tülintepe, Halaf- Obeyd geçiş evresini vermesi bakımından bir diğer önemli yerleşmedir. Bu yerleşmedeki geçiş evresinin olması kültürel bir sürekliliğin kesintiye uğramadığını göstermektedir.

    Obeyd dönemine ait yalnız çanak çömleği ile ilgili bilgi sağlayabildiğimiz Korucutepe, Tepecik, Norşuntepe, Pirot, Arslantepe ve Tilki tepe gibi yerleşmeler , Obeyd kültürünün Doğu Anadolu Bölgesi’nde kültürün sınırlarını görmemiz bakımından önemlidir.

    Son olarak şunu söylemek gerekirse; Obeyd kültür etkileri Doğu Anadolu Bölgesi’nde temsil edilen yerleşmeler dışında, araştırmalar artığı takdirde daha fazla bilgi edinileceği kanısındayım. Kültürün ,şimdilik çok geniş bir alana yayılması ve kökeni konusunda halen bir sonuca varılamaması, bunun belki de var olan sınırlarını değiştireceği akla getirmektedir.

İşlem Yapılıyor
X