Yunan Mitolojisi (Bölüm 2)

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Yunan Mitolojisi (Bölüm 2)

    Zeus’un Çapkınlıkları

    Baş tanrı Zeus çapkınlıklarıyla ünlü bir tanrıdır. Ölümlü-ölümsüz, eşcinsellik gibi tüm ilişkilere açık bir kimlik sergiler. Ölümlü ve ölümsüz kadınlarla girmiş olduğu ilişkileri, erkek egemen toplumdaki çapkın erkek kimliğini meşrulaştırmaktadır. Bu öykülerinden birinde kral eşi Leda ile birleşerek (kuğu şekline girer) Leda’nın hamile kalmasına sebep olmuştur. Aynı gece kocasıyla da birlikte olan Leda, ondan da hamile kalır. Leda burada, toplumda kocasını aldatan aristokrat kadınların durumunun bir sembolüdür. Bu ve diğer mitoslarla ilgili ayrıntılı bilgi için Azra Erhat'ın mitoloji sözlüğüne bakabilirsiniz. Bu mitostan yola çıkılırsa tek bir sonuca ulaşılır: O dönemde, tıbbi açıdan henüz ayrı ve aynı yumurta ikizlerinin oluşumlarının bilinmediği için ayrı yumurta ikizlerinin babalarının da ayrı olduğu sanılmaktaydı.
    Zeus’un seçmiş olduğu ölümlülerin elit sınıf dediğimiz aristokrat sınıftan oluşu bu tür ilişkilerin genellikle üst düzey sınıflarda törele edildiğini göstermektedir. Zeus’un diğer bir ilişkisi Europa mitosunda karşımıza çıkar. Bu mitosta önemli olan kızın adının bir kıtaya verilmiş olmasıdır. Ayrıca Zeus’un Europa’yı hamile bıraktıktan sonra Olympos’a dönüşü çapkın kocaların çapkınlıklarının ardından en kısa sürede eve döndüklerinin göstergesidir. Zeus’un en önemli mitoslarından biri Ganymedes mitosudur. Zeus, Ganymedes adındaki genç bir oğlana aşık olur ve onu Olympos'a kaçırır. Ganymedes'in bundan sonraki işlevi, Olympos'ta sakilik yapmaktır. Bu mitos toplumdaki eğitim sisteminin bir yansımasıdır. Birinci bin yıl başlarında tüm Yunanistan’daki eğitim sistemi Sparta eğitim sistemiydi. Bu sisteme göre sakat ve hastalıklı doğan tüm çocuklar öldürülüyordu. Sağlıklı olanlardan ise 0-7 yaş grubu arası ailelerinin yanında kalıyordu. Yedi yaşına gelen her erkek çocuk aileden ayrılıp askeri eğitim için 20 yaşına kadar kışlada eğitiliyordu. 20-40 yaş arası erkekler evlenebiliyorlar; ancak kışladan izinli olarak evlerine gidip dölün devamı için eşleriyle birlikte olup kışlaya dönüyorlardı. Kırk yaşını aşabilen erkek emekli sayılıyordu. Kışlaya alınan çocukların başına bir tür eğitmen ve gözetmen rolünde bir “ağabey” veriliyordu. Sonuç olarak ağabey ve çocuk arasındaki duygusal yakınlaşmalar devletin politikası olarak eşcinselliğe dönüşüyordu. Bu Eğitim sisteminin adına pederastik eğitim sistemi denir. Atina’da bu eğitim sistemi, İ.Ö. 8. yüzyıl sonu – İ.Ö. 7. yüzyıl başında uygulanmıştır. Ancak toplumun dejenere olduğu gerekçesiyle bu eğitim sistemi bırakılmışsa da toplumda özellikle de zengin erkekler arasında ve filozoflarda sürekli olarak devam etmiştir. Bir öğreti olarak Platon öğretisinde yer almış, daha sonra bu neoplatonistlerin bir öğretisi olarak devam etmiştir. Toplumdaki bu eşcinsellik giderek küçük oğlan çocuklarının kullanımına dönüşmüştür. Oğlancılık olarak adlandırılan bu sapkınlığa özellikle Batı Anadolu’dan kaçırılan küçük çocuklar alet edilmiştir.


    Zeus’un Evlilikleri ve Bunlardan Doğan Çocukları

    Tanrıçalarla olan Evlilikleri
    Metis: Athena
    Themis: Horalar, Moiralar
    Dione: Aphrodite
    Eurynome: Musalar
    Leto: Apollon, Artemis
    Demeter: Persephone
    Hera: Ares, Hebe, Eileithyia, Hephaistos

    Kadınlarla olan Birliktelikleri
    Alkmene: Herakles
    Antiope: Amphion, Zethos
    Kallisto: Arkas
    Danae: Perseus
    Aigina: Aiakos
    Elektra: Dardanos, İasion, Harmonia
    Europa: Minos, Sarpedon, Rhadamanthys
    İo: Epaphos
    Laodameia: Sarpedon
    Leda: Helena, Dioskurlar
    Maia: Hermes
    Niobe: Argos, Pelasgos
    Pluto: Tantalos
    Semele: Dionysos
    Taygete: Lakedaimon



    Olympos Tanrıları

    Uranos ve Gaia = Uranos'tan Aphrodite doğar. Bu evlilikten Sonrasında:

    Koios ve Phoibe; Leto ve Zeus= Apollon, Artemis. Asklepios

    İapetos ve Klymene; Atlas ve Pleione; Maia ve Zeus= Hermes

    Rhea ve Kronos= Hestia, Hades, Poseidon, Demeter, Zeus

    Zeus ve Hera= Ares, Hebe, Eileithyia, Hephaistos ve Zeus'tan doğan Athena

    Tanrı Dionysos'tan ise Theogonia'da neredeyse hiç bahsedilmez.


    Dionysos
    Dionysos kökeninden doğumuna değin tartışmalı bir tanrıdır. Linear B yazıtlarında di-wo-nu-so-jo adıyla geçen bir tanrı Dionysos ile bir benzerlik gösterir. Bazı araştırıcılar bu isimden yola çıkarak kökenini Girit’e bağlarlar. Ancak büyük çoğunluk onun Trakya kökenli olduğunu kabul eder.
    Zeus ile Semele’nin oğlu olan Dionysos Hera’nın komplosuyla annesinin kendisine hamileyken yanması üzerine baba Zeus tarafından anne karnından alınarak kendi baldırına yapıştırılır. Bu mitosun içindeki iki olgu, gerçeği yansıtır. Zeus’un yardımıyla yanan Semele doğadaki yıldırım çarpması sonucunda ölen kişileri gösterir. Ölü kültünde yıldırım çarpmasıyla ölen her kişi öldüğü yere gömülürdü. Yıldırım çarpması tanrının bir cezalandırması olarak görülürdü. Ölen annenin karnından bebeğinin alınması o dönemin yaşantısında bu tür operasyonların yapıldığını gösterir. İsmine gelince, Girit’teki diwonusojo isminin Dionysos’un Girit’teki ismi olduğu öne sürülür. Ancak bu konudaki tartışma sürmektedir. İsmin başındaki Dio’nun, tanrı Zeus’u işaret ettiği düşünülebilir, Zeus’un oğlu anlamında mıdır acaba? Nysos sözcüğü ise Nysa adlı bir Nymphe’ye kadar gider. Dio iki anlamında olup iki kez doğan demektir: Bu da başka bir iddia.
    Dionysos’un doğumundan itibaren nympheler tarafından yetiştirilmesi kişiliğinde (toplumdaki kadınlar arasında yetişmiş çocukların durumu) olumsuz bir etki yaratmıştır. Bu tanrının giyiminden davranışlarına değin etkili olmuştur. Dionysos’un evlilik serüveni ise Ariadne’nin serüveniyle birlikte gider. Atinalı kahraman Theseus, Girit dönüşü (Minotauros mitosuna bakabilirsiniz) Ariadne’yi terk eder. Gece eğlencesinden dönen ve özellikle bu eğlencelerde adaları tercih eden Dionyssos Ariadne’yi görür ve ona aşık olur; evlenirler. Bu evlilikten Staphylos ve Oinopion adında iki çocukları olur. Oinopion’un babasına sakilik yapan bir görevi olduğu biliniyor.
    Dionysos’un kültünde iki olgu çok önemlidir. Ekstase (kendinden geçme) ve Enthousiasmos (tanrıya hayran olma ya da tanrıya ulaşma). Tanrı Dionysos’un ölüler kültünde Demeter’le birlikte ölülere yardımcı tanrı işlevinde olduğu bilinir. Sıklıkla tanrının büst şeklindeki betimlerinin önünde cenaze törenlerine yönelik dans adan kişiler görülür.
    Dionyssos her şeyden önce bağın ve şarabın tanrısıdır. İçki insanların bastırılmış duygularını çıkaran bir eleman olduğu için, bunun da bulucusu Dionyssos olarak bilindiğinden insanlar tarafından çok sevilen bir tanrı olarak karşımıza çıkar.
    Dionysos’un insanlara şarabı öğretmesi Erigone mitosunda karşımıza çıkar. Bu mitosla birlikte Dionysos’un da Hellen pantheonunda yer aldığı bilinir. Buraya en geç giren tanrıdır. Mitosa göre Yunanistan’daki köylü İkarios’un evine konuk olan tanrı onu çok sever ve ona şarap yapımını öğretir. Amacı hem köylüyü zengin etmek hem de insanoğlunun şarap yapmayı öğrenmesini sağlamaktır. Ancak olaylar kötü gelişir. Şarabın dozunu fazla kaçıran köylüler İkarios’un kendilerini zehirlediğini ve çıldırttığını düşünürler ve adamı öldürürler. Babasın öldüğünü gören kızı da adamın cesedinin bulunduğu yerdeki bir ağaca kendini asar. Olayı öğrenen Dionyssos önce tüm köyü ve sonra tüm Yunanistan’ı cezalandırır. Erigone’nin ölüm yıldönümlerinde tüm kızlar çıldırır ve intihar etmeye başlar. Kız adına Aiora bayramları yapılması ve bu bayramlarda özellikle şarap içilmesi ayrıca ağaca Erigone’yi gösterir şekilde ağaçlara kurulan salıncaklarda genç kızların sallanması zorunludur. Anadolu’da bu bayramlara Kolophon ve Klaros’da rastlanır.
    Dionyssos’la birleşen kültürel kimlik tiyatrolarla gündeme gelir. Tanrı adına yapılan bayramlardaki gösteriler, okunan hymnoslar ( ezgiler) tiyatroların kökenini oluşturmuştur. Önce bir kişiyle başlayan daha sonra ikinci ve üçüncü kişilere kadar uzanan gösteriler, en erken tiyatro gösterimleridir. Tanrı Dionyssos ile bütünleştirilen ve kültünün olduğu her kentte bir tiyatro vardır. Hellenistik dönemden itibaren tiyatroların yanında tanrıya adanmış tapınak ya da sunaklar vardır. Her gösteri öncesi tanrıya sunularda bulunulur. Bütün tiyatrolarda, tiyatroların bezemelerinde ana eleman masklardır. Bunlar komedi, trajedi ve drama olmak üzere farklı yüz yapılarına sahiptir. Ayrıca tanrının da maskları buralarda bulunur.
    Tanrı Dionyssos birkaç betimi dışında saçlı sakallı, olgun bir erkek görünümündedir. Başında asma yapraklarından oluşan bir taç vardır. Onunla bütünleşen kimlikler olarak bakkha ya da menad adı verilen dans eden, çok şarap içebilen kadın müritler yer alır. Düşsel yaratık olarak ise satyros (genç) ve Silenos (yaşlı) adı verilen tipler gerek şarap yapımında gerekse şenliklerde enstrüman çalan, çeşitli komedi türü oyunlar yaratan kimlikler olarak karşımıza çıkar. Erken dönemlerdeki Dionysos şenliklerine erkek katılması yasaktır. Akşam saatlerinde ormanlarda kutlanan bu şenliklere katılan kadınların şarap içip ekstase durumuna geçtikten sonra her türlü çılgınlığı yaptıkları, çıplak dans etmeden, yakaladıkları hayvanları parçalayıp yemeye kadar birçok olayın geçtiği bilinmektedir. Ancak Hellenistik döneme gelindiğinde kültür yapısının gelişmesi, dine bakış açısını da değiştirmiştir. Özellikle Dionyssos bir kültür tanrısı olarak her yerde tapınım görür. Eski gelenekler daha bir insani görünüm altında erkeklerin de katılabileceği bayramlara dönüşür. Tanrı toplumdaki insanların bastırılmış duygularını ortaya çıkaran ve istedikleri gibi davranmalarını sağlayan bir tanrı kimliğindedir. Yani insanın kendisidir. Erkek egemen toplumlarda şarap kadına haramdır. Atinalı kadınlar şarap içmezler. Antik yazarlar, birçok hanımın akşamları sarhoş olduğunu bildirir. Şarap aynen geleneksel metotlarla Mısır’da olduğu gibi ayakla ezilerek yapılır. Taze şarap olarak (fermantasyonu tamamlanmamış) ya da eski şarap (kaliteli ve dinlendirilmiş şarap).
    21 martta nevruz olarak kutlanan bayram gerçekte birçok dinde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan biri (anthesteria) Dionyssos adına yapılan bayramlardır. Anthesterion ayında 21-23 tarihi arasında üç gün süreyle kutlanan bayramın ilk iki günü canlılara aittir. Bu bayramlara üç yaşını doldurmuş bebekler de dahil olmak üzere herkes katılabilirdi. Yani bir dünya vatandaşı bayramıydı. Bu yapısıyla da insan ayırımı yapılmayan bir inancı temsil eder. Bunun için de insanlar tarafından çok sevilmekteydi. Birinci günü Ariadne ile Dionysos’un evlenme günüdür. Bunun için de kentin yöneticisinin karısı, tanrının heykeliyle mistik olarak evlendirilir. Bu tören doğanın döllenmesini simgeler. Bayramın ilk iki günü taze şarap içilir ve bol-bol dans edilir. Neşe ve mutluluk simgelenir; ancak üçüncü günü canlıların bayramı biter. Üçüncü gün ölülerin bayramıdır. Bu güne khytroi adı verilir. Büyük kazanlarda ölüler için yemekler hazırlanır, kurabiyeler yapılırdı. Dionyssos ve hermes dışında tüm tanrılara tapınımın yasaklandığı bir gündür. Bu nedenle tüm tanrıların tapınaklarının etrafı bir iple çevrilerek kapatılırdı. Hiçbir canlı o gün pişirilen yemekleri yiyemez. Yiyenin öleceğine inanılırdı. Kapıların kenarlarını ziftleyip sürekli ak diken otu çiğneyerek ruhların kendilerine zarar vermesi önlenirdi. Akşam güneş batarken de ruhlar, ‘dışarı’ sözleriyle kovularak gönderilirdi. Böylece bayram sona ererdi. Dionyssos adına kutlanan bayramların genel adı Dionysiakh bayramlarıdır. Hepsinde doğanın dirilişi ve kutsal bir fallos vardır. Bordo renkli kutsal örtünün altındaki fallosun ereksiyonu bitince doğanın döllendiği yani tanrının evlendiği ve şenliklerin başlayacağı anlaşılıyor. Perslerle beraber Anadolu’ya getirilen zoroastrianizm inancı genel yapısı içinde Dionyssos şenliklerinin kutlanışıyla benzerlik gösterir. İnsan yaradılışı bu inançta 16 martta başlar ve 21 martta tamamlanır. 21 mart ateşin bulunduğu gündür. Ölümsüzlüğün, temizliğin, kutsanmanın simgesidir. 20 martı 21’e bağlayan gece ruhların gecesidir. Bu gecede hiç uyumadan ateş etrafında eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, ruhlarla birlikte bu gece paylaşılır. 21 mart yeniden doğuşun, doğanın dirilişinin günüdür. Aynı zamanda karanlığın (ahriman ) aydınlığa (ahuramazda) diğer bir deyişle kötülüğün iyiliğe yenildiği gündür. Evren kötülüklerden kurtulmuştur. Canlıları artık mutluluk beklemektedir. İşte bu günlere forvardigan? günleri denir.


    Hermes
    Zeus ve Maia’nın oğludur.Doğduğu andan itibaren zekası, yeteneği, ellerinin ve ayaklarının çabukluğuyla dikkat çeken bir tanrıdır. Doğduğu anda Apollon’un sürülerini çalması en tanınmış öyküsüdür. Sürü çalma Toplumda bir sürü oluşturmanın hırsızlık yoluyla yapıldığının göstergesi olup tanrı katında yasallaştırılmış bir biçem olarak karsımıza çıkar. Bu öykü içinde yer alan kaplumbağa kabuğundan bir telli saz olan lyrayı buluşu onun müzik konusundaki yeteneğini gösterir.
    Anlaşmalı olarak Apollon’dan sürüyü ve altın asa kerykeion’u alarak kendisine yeni bir kimlik ve işlev kazandırır. Babası Zeus’un birçok görevine giden ulak tanrıdır. Bu öykülerinden bir tanesi Io mitosudur. Zeus’un ilişkide bulunduğu bu genç kızı beyaz bir ineğe çevirme öyküsü ve onun kaçış serüveni Bosphoros olarak adlandırılan İstanbul boğazının (inek geçidi) diye adlandırılması, Ege denizine ise isminden ötürü Ion denizi olarak adlandırılmasını sağlamıştır.
    Hermes’in insan kimliğindeki betimlerinin yanında Herme olarak çok ağırlıklı tapınımı vardır. Hermeler kavşak noktalarında hırsızlar için, yol kenarlarında mil taşları olarak, nekropolislerin girişlerinde ölülerin ve mezarlıkların koruyucusu olarak, kentlerin giriş kapılarında kent koruyucusu olarak ve nihayet ev kültünde büyük tapınım görür. Özellikle ev kültündeki hermelerde kolluklar vardır. Buraya dilekte bulunan kişi hermeye kumaş veya giysi hediye eder. Hermeyi bir tür giydirir. Ev kültündeki hermenin özelliği herkesin hermesinin farklı olmasıdır. Herkes kendi hermesinin bakımını üstlenir. Tanrının ulaklık işlevinde kullandığı en belirgin simgesi kanatlı ayakkabılarıdır. Zaman-zaman Hades’in petasos’unu (görünmez olan şapkasını) zaman-zaman da kendisinin kanatlı yada kanatsız olan şapkasını kullanır.
    Herme kültünün yakın Doğu kökenli olan ( Fenike, Suriye ) kabirler kültünde yeri büyüktür. Yunanistan’a yakın doğudan geçmiş olan bu kabirler kültüne bağlı olan insanların Herme’ye yoğun şekilde taptıkları, sıklıkla büyük baş hayvan kurban ettikleri bilinir. Hermes ruhların kılavuzu olarak Psykopompos? adı altında ruhları öbür dünyaya götüren onlara yardımcı bir tanrı işlevindedir. Bununla ilgili olarak Orpheus ve karısı Euridike’nin yer altı dünyasından yaşayanların dünyasına çıkarılmasında Orpheua ve karısına yardımcı olmuş ancak Orpheus’un kendisine söylenen geriye bakmama öğüdünü unutması bu serüveni yarıda bırakmıştır. Bu Tanrı’nın bir benzerini de İskandinav mitolojisinde görürüz, tabi o ayrı bir konu.


    Hera
    Tutucu antik yazarlara göre tanrıçaların en güzelidir. Tanrı Zeus ile Hera’nın evliliği kutsal evlilik olarak kabul edilir. Buna Hieros Gamos adı verilir. Evlilik töreninin kesin olarak bilinmemesine karşın, Gamelia ayında (ocak-şubat), dolunay olduğu sırada yapıldığı mitoslarda geçer. Evlilik töreninin 300 yıl sürdüğü söylenir. Bu evlilikte ortaya çıkan toplumsal olgu: Birinci derece kan bağından evliliğin, meşru sayıldığının göstergesidir. Hellen toplumunda evlilik kurumu hera ve Zeus ile birleştirilen bir kurumdur. Evlilikte 3 ayrı evlenme şekli vardır. Engyesis diahomalı evlilik genç kızın çeyiz olarak götürdüğü para olup kocanın karısını boşaması durumunda para kız evine geri döner. Eğer koca eşinden önce ölürse Atina’da yine bu parayı kadın kullanamıyor. Para erkek çocukları adına, kadının babası ya da en büyük erkek kardeşi tarafından çocuklar büyüyünceye kadar işletiliyor. Fakir aile kızları, annesiz babasız olanlara özellikle drohoma bağlı olduğu domos veya kent meclisi tarafından veriliyordu.
    2. tip evlilik özellikle Hesiedos’un önerdiği öküz karşılığı satın almadır.
    3.tip, içgüveylik de genellikle kız tarafı zengin, erkek fakirdir ve kızın babasının hiç oğlu olmamıştır. Kızlarından birini seçtiği damatla evlendirir, eve alıp resmi varisi yapar.
    Evlilikte kadının görevi doğurganlıktır. Kısırlık tartışmasız boşanma nedenidir. Evlilik yaşı çeşitli yazarlar tarafından tartışılmasına karşın genel olarak 13’tür. Erkeklerin ise 20 yaş civarıdır; ancak doğumda kadın ölümleri çok olduğu için yaşlı erkekler ile evlendirilen çok küçük yaşta kız çocukları vardır. Sanırım bu bilgiler, Avrupa’nın el üstünde tuttuğu Antik Yunan hakkında size yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Evlilik töreni üç günlük bir süreci kapsar. Birinci gün gelin hamamının yapıldığı loutrophoria törenidir. Hamama gitmeden önce genç kız için kızın babası kurban keser. Bu kurban tanrıça Herepais’e, Artemis’e, damat olarak görülen tanrı Zeus’a ve Aphrodite’e adanır. Hamama gidiş bir müzikli seremonidir. Bu törene loutrophoria denmesinin nedeni gelin alayının önünde giden anası babası hayatta olan bir çocuğun -yakın bir akraba- taşıdığı loutrophoros’tan gelir. Bu kabın içinde gelinin yıkanacağı su bulunur ve yakın bir ırmaktan alınmıştır. Irmak erildir ve sürekli değişkendir, temizdir. Bu nedenle fiziksel arınmanın dışında dinsel bir arınmayı sağlar.
    Düğün gününün 2. günü gamos olarak adlandırılır. Düğün kız evinde yapılır. Kadınlar ve erkekler bulunan yerin sağ ve solunda otururlar. Analı babalı bir çocuk elinde bir sepetle ekmek dağıtırken orada bulunan herkes “en kötüsünden kaçtım en iyisini buldum” der. Yenip içildikten sonra duvak açma töreni başlar. Damat yüz görümlüğü takıp duvağını açar. Ancak bazı yörelerde bu gerdek odasında yapılır. Tören bitiminde gelin adayı kocanın evine doğru yola çıkar. Gelin evden çıkmadan önce anne geline üç ayak ve bir elek verir. Gelinin getirildiği arabanın bir tekerleği koca evinin önünde parçalanır. Anlamı artık baba evine dönüş yoktur. Gelini kapıda kayınvalide karşılar. Hoş geldin anlamında aphrodisiakh inciri verilir. Gerdeğe girmeden önce geline bir ayva yedirilir. Bu aslında doğurganlığın simgesidir. Gelinin bakire olup olmadığı damadın yakın arkadaşı tarafından ilan edilir. Düğünün 3. günü kız tarafının oğlan evine drohoma ve çeyizi getirme töreni günüdür. Bu nedenle damadın evinde büyük ziyafet verilir ve gelin bugün kendisine sunulan tüm hediyeleri kabul eder.
    Hera’nın isminin anlamının Hera =Rhea, annesi Rhea’dan geldiği düşünülmektedir. Hera mevsimleri getiren tanrılar anlamına gelmektedir. Hera tam anlamıyla evlenecek olgunluktadır. Sadık eş kimliğinde tanrıçaların en güzelidir. Homeros’un İlliada’sında tanrıça inek gözlü (iri gözlü) ve ak kollu olarak geçer. Argos’ta tanrıçaya tapınım vardır. Kültü Zeus’un önüne geçmiştir. Tapınım açısından otlaklar ve çayırların koruyucu tanrıçasıdır. İneklerin de koruyucu tanrıçasıdır. Hera’nın işlevleri arasında en önemlisi ineklerin ve otlakların koruyucu tanrıçası olmasıdır. Tapınımı özellikle Yunanistan dışında, adalarda en büyük kült merkezlerinden biri Samos’tur. Hera aynı zamanda bu hayvanları kesen kasapların da koruyucu tanrıçasıdır. Buna en güzel örnek bir kasabın tanrıçaya sunduğu yazılı baltadır. Hera aynı zamanda denizcilerin de koruyucu tanrıçasıdır. Hera’nın gemicilerin koruyucu tanrıçası olduğunu gösteren arkeolojik kanıt bir gemicinin Cebelitarık boğazına kadar gidip sağlıklı dönüşünde tanrıçaya hediye ettiği bronz kazan ve yazılı belgesinden anlaşılır. Tanrıça Hera sikkenin bulunuşundan evvel de kendisine parayla eşdeğer olarak kullanılan obolas sunulan en zengin tanrıça görünümündedir (Yunanistan’da).
    Zeus ile Hera’nın evlilikleriyle ilişkili bir öykü guguk kuşu mitosudur. Öyküye göre tanrıça karlı bir kış günü üşümüş bir kuşu kucağında ısıtırken, bunun kendisiyle birlikte olmak isteyen Zeus olduğunu anlar. Önce kızarsa da Zeus’un kendisiyle evlenmesi şartıyla onunla birlikte olur. Bu mitos evlilikte bakireliğin çok önemli olmasına karşın zaman zaman bunun delindiğini gösterir. Hieros gamos savunucusu düşünürler tutucu ve etik açıdan bakireliği savunucu düşüncelere sahip olup daha esnek görüşlü düşünürler ise bu mitostan yola çıkarak evlilik öncesi bir ilişkiyi de kabul etmektedirler. Hera Pais adı altında tanrıça bakire Hera olarak tapınım görüyordu. Hera kimlik olarak son derece tutucu, tüm hayatını kocasına endekslemiş, kıskanç, her an kocasını izleten bir kadın tipidir.
İşlem Yapılıyor
X