Tweet
Çoğu durumlarda arıza, cihazın program ayarlarındaki karışmalardan dolayı olabileceğinden, İnternet aracılığı ile komutlar verilerek bu ayarlar düzeltilebilir ve cihaz yeniden çalışır hale getirilebilir. Bazen de, arızanın giderilebilmesi için yedek parça lazım olabilir. Eğer böyle bir tesbit yapılmışsa ve bu parça kullanıcı tarafından kolay değiştirilebilecek bir parça ise, parça, değiştirme talimatıyla beraber hemen kullanıcıya postalanır. Eğer değiştirilmesi kolay değilse, gerekli talimatlar ‘yetkili servise” bildirilerek bu parçanın değiştirilmesi sağlanır. Bazı durumlarda ise arıza tamiri imkansız veya çok masraflı olabilir. Böyle bir durum, hemen kullanıcıya bildirilerek yeni bir cihaz adresine gönderilebilir.
Merkezi Woburn’da bulunan ve yarı iletkenler için parça üreten önde gelen firmalardan birinin başkanı olan Richard S. Post’a göre, yarı iletken yapımı cihazların ömürlerinin yüzde onbeşlik bir kısmı tamirden dolayı çalışamaz halde bulunuyor. Bu süre cihazın ömrü göz önüne alındığında uzun bir zaman birimi olup, daha dayanıklı cihazlar üretebilmek için makinanın hangi şartlar altında bozulduğunun bilinmesi gerekiyor. Mesela, cihaz bozulduğu zaman ısının kaç derece , voltajın ne kadar olduğu gibi bilgiler önemli olup, maalesef çoğu zaman bu türden bilgiler elde edilemiyor. Cihaz paketlenmiş ve üzerinde yalnızca ‘ARIZALI’ notu iliştirilmiş bir halde gönderiliyor. Dolayısıyla eğer bu proje uygulansa, cihaz İnternet aracılığı ile izlenebileceğinden hangi şartlar altında bozulduğu da tesbit edilebilecektir. Ayrıca da cihaz tamir için üreticiye gönderilmeyeceğinden, nakliye masrafları ve nakil esnasında cihazın zarar görmesi gibi riskler de ortadan kaldırılabilecektir.
Bilindiği gibi yurdumuzda ve dünyada büyük bir ahlak buhranı yaşanıyor. Fertten topluma, küçük esnafından en büyük müesseseye, aileden devlete kadar her kademede kendi menfaati için başkalarını aldatma anaforu kendini gösteriyor. Nesiller, “Kim, zerre miktar, bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir” inancıyla yetiştirilmediğinden ve kanunlar yoluyla suçlu her zaman cezalandırılamadığından, dünyamız bu problemle çalkalanıp duracaktır. İnsanlığın İftihar Tablosu “Kim ki aldatırsa bizden değildir” buyurmasına rağmen, maalesef bu tavsiyeye pek uyulmayarak yurdumuzda da aldatmalar sıkça görülmektedir, İşte bunlardan biri de müesseselerin “yetkili servislerinden” kaynaklanan aldatıcı tutumlardır. Herhangi bir cihaz arızalandığında arıza sebebi parça değiştirmeyi gerektirmese bile, parça değiştirilerek ücret talep edilebiliyor. Bu parça değiştirme sebebi yetkili servisin parça satımından kar elde etme gayesiyle olabileceği gibi; parçayı değiştirme tamirden daha kolay bir yol olarak algılandığı için de olabilir. Sebep ne olursa olsun sonuçta aldatılan ve mağdur olan yine maalesef müşteri oluyor. İşte bu proje aracılığı ile, lüzumsuz yere parça değiştirilerek ücret talep edilmesi veya yüksek servis ücreti alınması gibi yetkili servislerden kaynaklanan problemler de ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu projenin diğer bir güzel tarafı da yeni bir donanımın (hardware) icad edilmesi gerekmediğidir. Günümüzde cihazların içine çoğu zaman mikroişlemciler (çip) yerleştirilmiş olup, bunların da bir çoğu cihazın çalışmasıyla alakalı bilgileri kaydedip, hataları test edebiliyorlar.
Bu cihazlar arasında iletişim sağlayabilecek yazılımlar da (software) günümüzde hazır ve mevcut bulunuyor. Geçen sene NEST ismindeki bir yazılım piyasaya sürülmüştü. Bu yazılım sayesinde ofis cihazlan birbirine bağlanabiliyor ve böylece mesela bir faks mesajı geldiğinde bu mesaj birden fazla yere dağıtılabiliyordu. Daha da önemlisi, bu yazılım aracılığı ile cihaz hakkında gerçek-zamanlı veriler toplanabiliyordu.
AT&T Bell laboratuarından Ralph Wyndrum, elektronik ağ (Network) kullanarak cihazları izleme fikrinin yeni olmadığını söylüyor. Telefon şirketleri zaten benzer bir stratejiyi halihazırda uygulamaktadırlar. Rutin olarak kendi hatlarını kontrol edip problemli gibi gözükenleri kesilmeye meydan vermemek için başka bir hat’a yönlendiriyorlar.
Ancak bu projenin bir de riskli yönü var: Emniyet problemi. Bir cihazın ne yaptığını izleyebilmek imkanı aynı zamanda bilgi akışının ters istikamete çevrilmesine de imkan sağlamakta, dolayısıyla da, sisteminize sabotaj imkanını bir hayli arttırmaktadır. Müessesenin mülkiyetinde bulunan ve işlemde olan verilen İnternet üzerinden göndermek, endüstriyel casusluk için bir çocuk oyuncağı haline gelmektedir.
Post, bu emniyet problemlerinin şu anda İnternette kullanılan kredi kartı ve diğer bazı hassas uygulamalardan pek farklı olmadığını savunarak “cihazların yüzde 15’lik çalışamaz halde atıl kalmasından, yüzde l0’a düşürülmesi bile bu projeyi denemek için yeterlidir” demektedir.
Post’un bu iddiasına katılmakla birlikte yeterli olmadığı bir gerçek... Çünkü bütün iş insan unsurunda düğümleniyor. Problemi oluşturan da, çözmeye çalışan da yine insan! Daha doğrusu insan beyni... İnsanlar beyinleri aracılığı ile bir probleme çare bulabilirken, (beyinlerini her türlü kötülükte kullanmaktan çekinmeyen) başka insanlar, er veya geç bu çareleri aşabilmektedir. Veya uygulamaya konulan bir çare, başka problemlere kapı açabilmektedir. İnsanlar da tekrar bu problemlere çare bulabilmek için beyinlerine müracaat edecekler ve böylece bir kısır döngü devam edecek... Fakat herşeye rağmen gelişmeler durmayacak, yine iyi, güzel ve doğru gönüllerde taht kuracak, yani insanlık karlı çıkacaktır.
Merkezi Woburn’da bulunan ve yarı iletkenler için parça üreten önde gelen firmalardan birinin başkanı olan Richard S. Post’a göre, yarı iletken yapımı cihazların ömürlerinin yüzde onbeşlik bir kısmı tamirden dolayı çalışamaz halde bulunuyor. Bu süre cihazın ömrü göz önüne alındığında uzun bir zaman birimi olup, daha dayanıklı cihazlar üretebilmek için makinanın hangi şartlar altında bozulduğunun bilinmesi gerekiyor. Mesela, cihaz bozulduğu zaman ısının kaç derece , voltajın ne kadar olduğu gibi bilgiler önemli olup, maalesef çoğu zaman bu türden bilgiler elde edilemiyor. Cihaz paketlenmiş ve üzerinde yalnızca ‘ARIZALI’ notu iliştirilmiş bir halde gönderiliyor. Dolayısıyla eğer bu proje uygulansa, cihaz İnternet aracılığı ile izlenebileceğinden hangi şartlar altında bozulduğu da tesbit edilebilecektir. Ayrıca da cihaz tamir için üreticiye gönderilmeyeceğinden, nakliye masrafları ve nakil esnasında cihazın zarar görmesi gibi riskler de ortadan kaldırılabilecektir.
Bilindiği gibi yurdumuzda ve dünyada büyük bir ahlak buhranı yaşanıyor. Fertten topluma, küçük esnafından en büyük müesseseye, aileden devlete kadar her kademede kendi menfaati için başkalarını aldatma anaforu kendini gösteriyor. Nesiller, “Kim, zerre miktar, bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir” inancıyla yetiştirilmediğinden ve kanunlar yoluyla suçlu her zaman cezalandırılamadığından, dünyamız bu problemle çalkalanıp duracaktır. İnsanlığın İftihar Tablosu “Kim ki aldatırsa bizden değildir” buyurmasına rağmen, maalesef bu tavsiyeye pek uyulmayarak yurdumuzda da aldatmalar sıkça görülmektedir, İşte bunlardan biri de müesseselerin “yetkili servislerinden” kaynaklanan aldatıcı tutumlardır. Herhangi bir cihaz arızalandığında arıza sebebi parça değiştirmeyi gerektirmese bile, parça değiştirilerek ücret talep edilebiliyor. Bu parça değiştirme sebebi yetkili servisin parça satımından kar elde etme gayesiyle olabileceği gibi; parçayı değiştirme tamirden daha kolay bir yol olarak algılandığı için de olabilir. Sebep ne olursa olsun sonuçta aldatılan ve mağdur olan yine maalesef müşteri oluyor. İşte bu proje aracılığı ile, lüzumsuz yere parça değiştirilerek ücret talep edilmesi veya yüksek servis ücreti alınması gibi yetkili servislerden kaynaklanan problemler de ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu projenin diğer bir güzel tarafı da yeni bir donanımın (hardware) icad edilmesi gerekmediğidir. Günümüzde cihazların içine çoğu zaman mikroişlemciler (çip) yerleştirilmiş olup, bunların da bir çoğu cihazın çalışmasıyla alakalı bilgileri kaydedip, hataları test edebiliyorlar.
Bu cihazlar arasında iletişim sağlayabilecek yazılımlar da (software) günümüzde hazır ve mevcut bulunuyor. Geçen sene NEST ismindeki bir yazılım piyasaya sürülmüştü. Bu yazılım sayesinde ofis cihazlan birbirine bağlanabiliyor ve böylece mesela bir faks mesajı geldiğinde bu mesaj birden fazla yere dağıtılabiliyordu. Daha da önemlisi, bu yazılım aracılığı ile cihaz hakkında gerçek-zamanlı veriler toplanabiliyordu.
AT&T Bell laboratuarından Ralph Wyndrum, elektronik ağ (Network) kullanarak cihazları izleme fikrinin yeni olmadığını söylüyor. Telefon şirketleri zaten benzer bir stratejiyi halihazırda uygulamaktadırlar. Rutin olarak kendi hatlarını kontrol edip problemli gibi gözükenleri kesilmeye meydan vermemek için başka bir hat’a yönlendiriyorlar.
Ancak bu projenin bir de riskli yönü var: Emniyet problemi. Bir cihazın ne yaptığını izleyebilmek imkanı aynı zamanda bilgi akışının ters istikamete çevrilmesine de imkan sağlamakta, dolayısıyla da, sisteminize sabotaj imkanını bir hayli arttırmaktadır. Müessesenin mülkiyetinde bulunan ve işlemde olan verilen İnternet üzerinden göndermek, endüstriyel casusluk için bir çocuk oyuncağı haline gelmektedir.
Post, bu emniyet problemlerinin şu anda İnternette kullanılan kredi kartı ve diğer bazı hassas uygulamalardan pek farklı olmadığını savunarak “cihazların yüzde 15’lik çalışamaz halde atıl kalmasından, yüzde l0’a düşürülmesi bile bu projeyi denemek için yeterlidir” demektedir.
Post’un bu iddiasına katılmakla birlikte yeterli olmadığı bir gerçek... Çünkü bütün iş insan unsurunda düğümleniyor. Problemi oluşturan da, çözmeye çalışan da yine insan! Daha doğrusu insan beyni... İnsanlar beyinleri aracılığı ile bir probleme çare bulabilirken, (beyinlerini her türlü kötülükte kullanmaktan çekinmeyen) başka insanlar, er veya geç bu çareleri aşabilmektedir. Veya uygulamaya konulan bir çare, başka problemlere kapı açabilmektedir. İnsanlar da tekrar bu problemlere çare bulabilmek için beyinlerine müracaat edecekler ve böylece bir kısır döngü devam edecek... Fakat herşeye rağmen gelişmeler durmayacak, yine iyi, güzel ve doğru gönüllerde taht kuracak, yani insanlık karlı çıkacaktır.