Dış Ticaret Hadlerinden Gelir Etkisi

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Dış Ticaret Hadlerinden Gelir Etkisi

    Günümüzde ihracatın GSMH içindeki payının artması, doğal olarak fiyat mekanizması yoluyla ülkenin dış ticaretten doğan kayıp veya kazançlarının boyutunun da büyümesine neden olmaktadır. Fiyat mekanizması, gelişmekte olan ülkelerin aleyhine seyrederken, Türkiye’nin ihracatının GSMH içindeki payının artmasıyla birlikte, ihracatın reel artış göstermesi, dış ticaret nedeniyle doğan kazançların önemini artırmaktadır.

    Bununla birlikte milli gelirin zaman içersinde reel olarak gösterdiği gelişmeyi saptayabilmek için kavramların cari büyüklüklerinden, gerçek durumu yansıtmayı amaçlayan sabit fiyatlarla (reel) ifade edilmiş büyüklüklere geçilmesi zorunludur. Bu çerçevede reel milli gelirin hesaplanabilmesi için, milli geliri oluşturan kalemlerin sabit fiyatlarla ifade edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda ticaret dengesinin de dış ticaret fiyatları veya uygun bir deflatörle deflate edilmesi gerekmektedir ki bu, ticaret hadleri değişmelerinin “gelir etkisi” olarak ele alınmaktadır.

    I- Dış Ticaret Hadleri

    Dış ticaretten kazançlı mı yoksa zararlı mı çıkılacağı sorusunun yanıtı, satılan malların fiyatları ile satın alınan malların fiyatlarındaki değişmelere bağlıdır. Örneğin, belirli bir başlangıç dönemine göre bir ülkenin ihraç mallarının fiyatları ucuzlamış,buna mıkabil ithal mallarının fiyatları pahalılaşmış ise o ülke dış ticaretten zarara uğruyor demektir.

    Dış ticaret kazanç ve kayıplarını ölçmek için kullanılan kavrama “dış ticaret hadleri”denilmektedir. Dış ticaret hadleri, en basit tanımıyla ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranıdır. Ancak, değişik amaçlara göre farklı dış ticaret hadleri tanımları da bulunmaktadır.

    A- Net Değişim Ticaret Hadleri:

    Net değişim ticaret hadleri, ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranına eşittir. Dış ticaret hadleri kavramında esas alınan bu tanım da ihracat ve ithalat fiyat endeksleriyle ifade edilmektedir.

    N=Px/Pm

    N: Net değişim ticaret hadleri

    Px: İhracat fiyat endeksi

    Pm: İthalat fiyat endeksi



    Bu formülasyondan da açıkça görülebileceği gibi, ithalat fiyatları sabitken ihracat fiyatlarının düşmesi veya ihracat fiyatlarında bir değişme olmaksızın ithalat fiyatlarının yükselmesi durumlarında net değişim ticaret hadleri ülkenin aleyhine döner. Üçüncü bir olasılık da her iki fiyat endeksi artmakla birlikte ithalat fiyatlarındaki artışın ihracat fiyatlarındaki artıştan daha büyük olmasıdır. Bu durumda da net değişim ticaret hadleri ülke aleyhine değişmektedir.

    Net değişim ticaret hadlerinin bir ülkenin aleyhine dönmesi, o ülkenin dış ticaret fiyatlarındaki gelişmeden zarara uğraması anlamına gelmektedir. Çünkü sözkonusu ülkenin belirli bir başlangıç yılına göre bir birim ithal malı elde edebilmek için bir birimden daha fazla miktarda ihraç malı vermesi gerekecektir. Veya aynı şeyi tersinden ifade etmek gerekirse net değişim ticaret hadleri aleyhine dönen bir ülke bir birim ihraç malı karşılığında bir birimden daha az ithal malı elde edecektir.

    Dış ticaret hadleri lehine değişen bir ülke ise, yukarıdaki durumun tersine dış ticaretten kazançlı çıkacaktır.

    Dış ticaret hadleri konusunda ihracat ve ithalattaki nisbi fiyat ilişkileri esas alınmakla birlikte, dış ticaret hacimleri ve dış ticaret sektörlerindeki kaynak verimliliği gibi değişik özelliklere göre de farklı dış ticaret haddi tanımları geliştirilmiştir.

    II-Dış Ticaret Hadlerinin Yorumu

    Ticaret hadleri, kısa ve uzun dönemde farklı faktörler tarafından etkilenmektedir. Meier'e göre kısa dönemde ticaret hadleri, ticaret politikası, döviz kurlarındaki değişmeler, tek taraflı transfer ödemeleri ve konjonktür dalgalanmaları tarafından belirlenmektedir. Uzun dönemde ise, ekonominin üretim ve tüketim yapısında meydana gelen değişiklikler gelişmede rol oynamaktadır. Özetle ticaret hadleri, iç ve dış talebin miktar ve gelir esnekliğine bağlıdır.

    Bir ülkede birim ihracatın satın alma gücü yükseldiği için ticaret hadleri düzeliyorsa, bu ülkede reel gelir, milli hasıladan daha hızlı artıyor demektir. Reel gelirdeki bu artış, ülkenin ekonomik kalkınmasından sağlamış olduğu refah artışıyla elde edilen ek kaynakların ihracat sektöründen dahili üretime kaymasına sebep olmakta, dolayısıyla dahili üretim artmaktadır. Eğer ticaret hadlerindeki düzelme ihracat fiyatlarının yükselmesi sonucunda olduysa da, bu da ihracat vergileri ve gelir vergisi aracılığıyla kamu gelirlerinin artmasına katkıda bulunmaktadır.

    Genel olarak dış ticaret hadlerindeki düzelme, başka bir deyişle ihracat fiyat endeksinin ithalat fiyat endeksinden daha hızlı artması, ülkenin uluslararası pazarlardaki satın alma gücünü de arttırmaktadır. Ülke, belli miktarda ihracat ile daha fazla ithalatta bulunarak ekonomik kalkınması için gerekli yatırım malları ile hammaddeleri ithal edebilmektedir. Dış ticaret hadlerinin düzelmesi, ihraç fiyatlarının yükselmesi anlamına gelir ki, bu da ül***e yönelik yabancı sermaye akımını hızlandırmaktadır. Eğer dış ticaret hadlerinde olumsuz bir gelişme gözleniyorsa, bu durum ihraç malları fiyatlarının düşmesini gerektirerek, ülkenin ithal malları bazında satın alma gücünün azalmasına sebep olmaktadır. Böylece, ekonomik kalkınma için gerekli olan mal ve hizmetlerin ithali için eskiye oranla daha çok mal ve hizmet ihraç etmek gerekmektedir. Ayrıca, ül***e gelen yabancı sermaye akımı yavaşlamakta ve kaynakların ihracat sektörü dışında başka alanlara kayması söz konusu olmaktadır.

    III- Ticaret Hadlerindeki Değişmelerden Doğan Kazanç ve Kayıpların (Gelir Etkisinin) Belirlenmesi

    Bu çalışmada amaç, dış ticarette sürekli açık veren ve ihracat gelirlerini ithalatını finanse etmekte döviz kaynağı olarak kullanan ülkeler için en uygun yöntem olarak kabul edilen " Nicholson Yöntemi" kullanılarak Türkiye'nin 1980-1995 döneminde dış ticaret hadlerindeki değişmelerden kaynaklanan gelir kayıp ve kazançları belirlemektir.



    A- Teorik Çerçeve

    Herhangi bir ülkenin makro düzeydeki gelişmesini belirlemek için kullanılan başlıca göstergelerden bir tanesi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) büyüklüğünde zaman içinde meydana gelen değişmedir. GSYİH kavramı yalnızca yurt içinde yaratılan hasılayı içermektedir, ancak ülke sınırları içinde yaratılan ve dışarıya aktarılan veya ülke dışında yaratılıp, ül***e aktarılan kaynakların da dikkate alınması gerekmektedir. Böyle bir işleme tabi tutulan GSYİH, Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)’ ya dönüşecektir.

    Reel milli gelirin yıldan yıla değişimini görebilmek için milli geliri oluşturan kalemlerin sabit fiyatlarla ifade edilmesi gerekmektedir. Milli geliri oluşturan kalemlerden birisi ihracat gelirleri ve ithalat harcamaları arasındaki farkı ifade eden dış ticaret dengesidir ve reel milli gelir hesaplarında bu kalemin de sabit fiyatlara çevrilmesi (deflate) gerekmektedir.

    Harcamalar yoluyla milli gelir hesaplanırken, ülke içinde kullanılan mal ve hizmetler toplamından ithalattan gelen bölüm düşülüp, elde edilen büyüklüğe ihraç edilen mal ve hizmet eklenmektedir. Burada sabit fiyatlarla ihracat ithalat farkı (net ihracat) hesaplanırken başvurulan yol ihracat fiyat endeksiyle ihracatın, ithalat fiyat endeksiyle ithalatın deflate edilerek farkın alınmasıdır.

    Fiyatlar için baz alınan yıla göre dış ticaret hadlerinde daha sonra meydana gelebilecek değişmelerin sabit fiyatlarla hesaplanmış milli hasılayı dolaysız olarak etkilemeyeceği açıktır. Zira büyüklüklerdeki gelişmeler belli bir yılın fiyatıyla izlendiğine göre doğal olarak nisbi fiyatlar, yani bu çalışmada yer alan dış ticaret hadleri, değişmiyor kabul edilmiş olmaktadır. Ancak böyle olmakla birlikte belli bir ihracat geliri karşılığında elde edilecek olan ithalat hacminin bu fiyat ilişkisinde meydana gelebilecek değişmelerden etkileneceği açıktır.

    Mal akımlarının deflate edilmesinde, yani fiyat hareketlerinden arındırılmasında bir sorun bulunmazken, mal dışı akımların (hizmet ihracı ve ithalatı, turizm gelirleri, işci gelirleri) deflate edilmesinde çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Ancak bu yaklaşımlarda seçilecek olan uygun deflatörün bütünüyle ***fi olmaktan öteye geçemeyeceğine dair görüşler mevcuttur.

    Mal dışı akımların deflate edilmesinde en uygun yöntem konuya milli muhasebe çerçevesinde bakma yöntemidir. Bu yöntemin temelinde birbirleriyle dengelenmiş cari hesapların reel büyüklüklerinin de aynı biçimde dengeli olacağı görüşü yatmaktadır. Böylece bu hesaplar sistemi içerisinde mal akımları doğrudan deflate edilecek, mal dışı akımların deflate edilmesi ise kendiliğinden belli bir uyum kazanacaktır.

    Burge ve Geary’in önerdiği bu yaklaşımı milli muhasebe çerçevesinde göstermek mümkündür.

    Hasıla Hesabı C+I+X-M=Y (1)
    Gelir Hesabı Y+F=C+S (2)
    Sermaye Hesabı S=I+B (3)
    Dış Alem Hesabı B=X-M+F (4)

    C= Tüketim,

    I= Yatırım,

    X=Mal ve Hizmet İhracatı,

    M= Mal ve Hizmet İthalatı,

    Y= Yurtiçi Hasıla,

    F= Dış Alem Faktör Gelirleri Neti,

    B= Dış Açık Kalemleri.



    Dış alem hesabındaki kalemlere ödemeler dengesi açısından bakılıp, döviz getirenler için ihracat fiyat endeksi, döviz götürenler için ithalat fiyat endeksi kullanıldığında dış açığın deflate edilmesinde çift-deflate sözkonusu olmaktadır.

    Çift deflate önemli bir problem yaratabilmektedir. Bu problem cari fiyatlarla dış açığın artı bir değer taşırken sabit fiyatlarla işaretinin değişip, eksi olabilme olasılığıdır. Böyle bir durumda sözkonusu deflate yöntemi kuşku uyandırabilmektedir.

    Dördüncü denklem sabit fiyatlarla ifade edilmek istendiğinde, (’) işaretinin sabit fiyatları temsil ettiğini kabul edersek;

    B’-(X’-M’+F’)={(X-M)/Pm+(F/Pm)-(X/Px)+(M/Pm)-(F/Pm)}

    = X{(1/Pm)-(1/Px)}

    ifadesine ulaşılır. Burada dış açık ve dış alem faktör gelirleri neti ithalat fiyat endeksiyle deflate edilmiştir.

    Bir ülkenin ihraç ettiği malların nisbi fiyatlarının ithal ettiği mallara göre yükselmesi eğilimi, ihracat hacminde bunu telafi edebilecek ters yönde gelişme olmaması ile birlikte düşünüldüğünde, dış ticaretten doğan kazançta bir artmaya yol açacaktır. Tersine bir durumda ise, dış ticaret kazancının olmamasından çok, bu kazançta bir azalma olacağı ileri sürülmektedir.

    Yukarıdaki ifadeyi dış ticaret hadleri cinsinden gösterirsek;

    {(Px/Pm)X’-X’}

    Dış ticaretten doğan kazancın bu şekilde ifade edilebilmesi hem dış ticaret hadlerinin hem de ihracat hacminin dikkate alındığını göstermektedir.

    İhracat fiyat endeksi (Px) > ithalat fiyat endeksi (Pm) olduğu zaman dış ticaret kazancından söz etmek mümkündür. Bu (g) sembolü ile gösterildiğinde dördüncü denklem sabit fiyatlarla;

    B’-g=X’-M’+F’ olur.

    Sonuç olarak, cari fiyatlarla dengelenmiş dış alem hesabının sabit fiyatlarla da dengelenmesi için bu hesaba dış ticaret hadlerindeki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan reel kazancı ya da kaybı yakalayabilecek “ticaretten doğan kazanç” adlı bir kalem ilave edilmelidir.

    Bu kalem aslında, üretimin ülkeler arası ihtisaslaşmasından doğan toplam kazancın ülkeler arası dağılımındaki değişmenin bir ölçüsü olarak düşünülebilir.

    Bu durumda sabit fiyatlarla;

    C’+I’+X’-M’=Y’

    Y’-F’+g=C’+S’

    S’=I’+B’

    B’-g= X’-M’+F’

    Dış açığın sabit fiyatlarla ifadesinde dış ticaret hadlerinin etkisinin ihmal edilmemesi gerekmektedir.



    B- Hesaplama Yöntemi

    Dış ticaretin gelir etkisinin hesaplanması ile ilgili çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemler arasında, dış ticarette sürekli açık veren ve ihracat gelirlerini ithalatını finanse etmek için döviz kaynağı olarak kullanan ülkeler için en uygun yöntem olarak Nicholson Yöntemi kabul edilmektedir.

    Nicholson Yöntemi

    Bu yöntemde dış ticaretten doğan kazanç şu şekilde verilmektedir;

    g=X{(1/Pm)-1/Px)}=(X/Pm)-X’

    Bu ifadede ticaret kazancı, ihracat geliri karşılığında yapılan ithalatın ihracat hacmini aşan bölümü olarak tanımlanmaktadır.

    Önerilen yöntemde cari ihracat geliri karşılığında, baz yılında ve cari yılda, baz yılı fiyatlarıyla satın alınabilecek ithalat büyüklükleri karşılaştırılmaktadır. Dolayısıyla ticaret hadlerindeki gelişmelere bağlı olarak ikincisinin daha büyük olması halinde reel milli gelirde bir artış, ilkinin büyük olması halinde ise milli gelirde bir düşme sözkonusu olacaktır.

    Yönteme yapılan temel eleştiri, ülkenin dış ticaret fazlası vermesi halinde gerçekleştirilmemiş bir dış ticaret kazancı hesaplanması gibi bir durumun ortaya çıkmış olacağıdır.

    Ancak ihracat ithalattan düşük olsun olmasın, dış açığın geçmişteki tasarruflarla ya da cari dönemdeki borçlanmalarla “finanse edilen ithalat”, dış fazlanın ise “vazgeçilen ithalat” olarak kabul edildiğidir. Birinci durum ithalat için ülkenin geri ödeme kapasitesinde bir düşme, ikinci durum ise, bu kapasiteye bir ilave olarak düşünebilir. Bu bakımdan net kalemin deflate edilmesinde kullanılacak deflatör ithalat fiyat endeksidir.



    C- Hesaplamalarda Kullanılan Veriler

    Bu çalışmada Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından hesaplanan ihracat ve ithalat fiyat endeksleri kullanılmıştır. Çalışma 1980-1995 yıllarını kapsamaktadır.

    Endekslerin hesaplanmasında ülkelerin endeksleriyle karşılaştırma olanağının bulunabilmesi ve bu tür çalışmalar için en uygun sınıflandırma olduğu için DTM, SITC klasifikasyonu kullanılarak endeks hesaplamıştır. Bu hesaplamalarda 1989 yılı ülke ekonomisinde dalgalanmaların fazla olmadığı bir yıl oduğu için, baz yılı olarak kabul edilmiştir. Endekse konu olan mallar olarak 1969-1995 dönemini kapsayan SITC bazlı dış ticaret istatistiklerinin tamamını incelemiş olan DTM, dış ticarete konu olan malların tümünü hesaplamalara dahil etmek yerine, ithalat ve ihracat endeksleri için ayrı ayrı mal sepetleri oluşturmuş ve hesaplamalara dış ticarete konu olan malların kompozisyonunda yıllar itibariyle ortaya çıkan değişikliğin de kavranabilmesi için 552 ihraç malı ve 900 ithal malını hesaplamalarına dahil etmiştir. Ayrıca, endeksi ham petrol fiyatlarında görülen dalgalanmaların etkisinden arındırabilmek için ithalat fiyat endeksleri ham petrol hariç tutularak da hesaplanmıştır.

    Çalışmamızda Paasche endeksiyle hesaplanan ithalat ve ihracat fiyat endeksleri kullanılmıştır.



    D-Sonuç ve Yorum

    Bu çalışmanın temel amacı “Dış Ticaret Hadlerinin Azgelişmiş Ülkeler Aleyhine İşlediği” hipotezinin geçerliliği varsayımı altında 1980-1995 döneminde Türkiye’nin ihraç ve ithal mallarının fiyatlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan gelir etkisini ortaya koymaktır. Bu çalışmada verimlilik ile ilgili noktalar dikkate alınmamış, yalnızca fiyat hareketlerinin bölüşüm etkisini yansıttığı varsayımı korunmuştur.

    Bir ülkenin dış ticaretine ilişkin gelişmeleri izlemek, dünya ekonomisindeki değişimleri ve gelişmeleri inceleyebilmek amacıyla yaygın olarak dış ticaret endeksleri kullanılmaktadır.

    Türkiye'nin 1980 yılından itibaren günümüze kadar ki gelişimini üç döneme ayırırsak, 1980'li yılların başında dış ticaret hadlerinin aleyhimize olduğunu, çünkü bu dönemde ihracatımızda tarım ürünlerinin payının oldukça yüksek olduğunu görmekteyiz. 24 Ocak 1980 Kararları’yla birlikte dışa dönük dış ticaret politikası izlenmesi ve sanayileşme sonucunda, sanayi grubu malların ihracatımızdaki payı hızla artmıştır. Bu artış dış ticaret hadlerimizi olumlu yönde etkilemiştir.

    Bu dönemler itibariyle dış ticaret hadlerinin gelir etkisini incelediğimizde, gelir etkisinin ihracat ve ithalat fiyat endeksleri ve dış ticaret hadlerinin gelişimiyle paralellik gösterdiğini görmekteyiz.



    1- 1980-83 Dönemi

    Ekonomide dışa açılma ile birlikte istikrarın sağlanmaya çalışıldığı 1980-83 döneminde dış ticaret hadleri 100'ün altında olmuştur (Bakınız Tablo I). Bu dönemde ihracat fiyat endekslerinin ithalat fiyat endekslerinden daha düşük olduğu görülmektedir. Bu dönem, 1980 öncesi ile karşılaştırıldığında, hem ihracatımızın hem de ithalatımızın hızla arttığı, ekonomide yapısal değişim programlarının henüz uygulanmaya başlandığı, ancak dış ticaret rejiminde halen pek çok kısıtlamanın bulunduğu, döviz sıkıntısının dış ticaretimizi etkilediği bir dönem olmuştur.

    1980 yılında dış ticaret hadleri 98,6 olmuştur ( Bakınız Tablo I ).Bir yıl sonra, 1981 yılında ihracat fiyat endeksi bir önceki yıla göre %1,4 oranında artarken, ithalat fiyat endeksi %2,5 oranında artmış, dolayısıyla dış ticaret hadleri 97,5’e düşmüştür. 1982 yılında ihracat fiyat endeksinin %6,4 oranında düşmesi ve ithalat fiyat endeksinin %5,1 oranında artması sonucunda dış ticaret hadleri 86,9’a gerilemiştir. 1983 yılında ithalat fiyat endeksindeki düşüş ihracat fiyat endeksindeki düşüşten daha fazla olduğu için dış ticaret hadleri 95,1’e çıkmıştır ( Bakınız Tablo I ).

    Bu dönemde toplam gelir etkisi 6,7 milyon $ olarak gerçekleşmiştir. 1982 yılında ihracat fiyat endeksinin düşmesi ve ithalat fiyat endeksinin artması sonucunda gelir etkisi negatif olmuştur ( Bakınız Tablo II ).



    2- 1984-89 Dönemi

    24 Ocak kararlarının detaylı uygulanmaya başladığı bu devrede; ithali yasak veya kısıtlamaya tabi mal sayısının hızla azaltılması, dış ticaret işlemlerinin kolaylaştırılması, teşvik sisteminin geliştirilmesi etkilerini göstermeye başlamış, dış ticaret hacmindeki artışla birlikte dış ticaret hadleri de yükselmiştir.

    24 Ocak kararlarının ikinci aşamasında, özel sektörün ekonomik aktivitelerinin desteklenmesi, ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberalleştirilmesi, ekonomide daha önce uygulanan içe dönük ithal ikameci politikaların terkedilip, dış ticarete ağırlık veren politikaların daha detaylı uygulamalarla hayata geçirilmesiyle birlikte, 1984-88 döneminde dış ticaret hadleri oldukça yüksek seyretmiştir.

    1984 yılından itibaren ihracat fiyat endekslerindeki iyileşme dış ticaret hadlerini olumlu etkilemiş ve bu yıllarda dış ticaret hadleri 100’ün üzerine çıkmıştır. 1984 yılında ihracat fiyat endeksinde bir önceki yıla göre % 2,4 oranında artış sağlanmış, ithalat fiyat endeksi ise % 11,5 gerilemiştir ve dış ticaret hadleri 110'a yükselmiştir. 1987 yılında dış ticaret hadleri 127,9 ile 1980-95 döneminin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Bu yılda ihracat fiyat endeksi 1986 yılına göre %6,5 artarken, ithalat fiyat endeksi %5,7 artmış ve dış ticaret hadleri 127,9 olmuştur.

    1984-1989 döneminde gelir etkisini inceleyecek olursak, ihracat fiyat endekslerindeki iyileşme sonucunda bu dönemde gelir etkisi artmış ve 188,1 milyon $'a ulaşmıştır (Bakınız Tablo II). 1989 yılının baz yılı olarak seçilmesi nedeniyle bu yılda gelir etkisi hesaplanmamıştır.



    3- 1990-1995 Dönemi

    Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisine daha büyük oranda entegre olduğu 1989 yılından 1995 yılına kadar dış ticaret hadleri 100'ün üzerinde gerçekleşmiştir. Ancak 1990'lı yıllardaki daralma ve Körfez Krizi'nden ve 5 Nisan Kararları’yla getirilen uygulamalardan etkilenmiştir.

    Körfez Krizi'nin başladığı 1990 yılının son çeyreğinde gerçekleşen ihracat, önceki dönemlere göre önemli ölçüde artış göstermesine rağmen, ithalattaki artış hızını yakalayamamış ve bu oluşum dış ticaret hadlerine de yansımıştır. Baz yılı öncesi döneme göre dış ticaret hadlerimiz düşmüştür.

    1994 yılında 5 Nisan Kararları paralelinde uygulamaya konan istikrar tedbirleriyle yurtiçi talebin daralması ithalatı azaltırken, ithalat fiyat endeksinin artması ve ihracat fiyat endeksinin düşmesi dış ticaret hadlerini olumsuz etkilemiştir.

    Bu dönemde ticaret hadlerindeki değişmelerden kaynaklanan kazancımız, yani dış ticaret gelir etkisi bir önceki döneme göre düşerek 128,2 milyon $ olmuştur ( Bakınız Tablo II). Bu düşme, 1990'lı yıllardaki daralma ve yaşanan Körfez Krizi ile 5 Nisan Kararları'yla getirilen uygulamalardan kaynaklanmıştır.

    1980-1995 yıllarını kapsayan 15 yıllık bir dönemi ele aldığımızda; dış ticaret fiyatlarındaki değişmelerden kaynaklanan toplam gelir etkisi 323,0 milyon $'dır ( Bakınız Tablo II). 1980-1983 döneminde ticaret hadlerindeki iyileşmeye paralel olarak 6,7 milyon $ olan gelir etkisi, 1984-1989 yılarında bu iyileşmenin devam etmesi nedeniyle 188,1 milyon $'a çıkmıştır. 1990-1995 döneminde ise 5 Nisan Kararları, Körfez Krizi ve 1990 yılında yaşanan ekonomik daralma nedeniyle ticaret hadleri değişimlerinden kaynaklanan gelir etkisi düşmüş ve 128,1 milyon $ olarak gerçekleşmiştir.

    Dış ticaretin gelir etkisi hesaplanırken ham petrol fiyatları hariç tutulduğunda 1980-1995 döneminde toplam gelir etkisi 515,1 milyon $'dır ( Bakınız Tablo III). İthalat fiyat endeksi incelendiğinde, aşırı fiyat artışlarında petrol piyasasındaki gelişmelerin etkisinin büyük olduğu gözlenmektedir. Bu nedenle gelir etkisi hesaplanırken, ham petrol fiyatları hariç tutularak ayrı bir hesaplama yapılmıştır.
İşlem Yapılıyor
X