küresel ısınma

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • aþksýzp
    Junior Member
    • 24-07-2010
    • 8

    küresel ısınma

    küresel ısınma ve türkiyenin durumu (hakkında bilgi verebilirmisiniz).Bu bir ödevdir.Teşekkürler (11.sınıf)
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    #2
    Konu: küresel ısınma

    KÜRESEL ISINMA

    İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor.

    Dünya bu ışınları tekrar atmosfere yansıtıyor ama bazı ışınlar su buharı, karbondioksit ve metan gazının dünyanın üzerinde oluşturduğu doğal bir örtü tarafından tutuluyor. Bu da yeryüzünün yeterince sıcak kalmasını sağlıyor. Ama son dönemlerde fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle karbondioksit, metan ve diazot monoksit gazların atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bilimadamlarına göre işte bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. 1860’tan günümüze kadar tutulan kayıtlar, ortalama küresel sıcaklığın 0.5 ila 0.8 derece kadar artığını gösteriyor.
    Bilimadamları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde farkedilebilir etkileri olduğu görüşünde.
    Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor.
    Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor.

    2007’nin de dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var.


    Peki bu sıcaklık artışı yani küresel ısınma nelere yol açıyor, hayatımızı nasıl etkiliyor?

    Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde hissediliyor.

    Kutuplardaki buzullar eriyor, deniz suyu seviyesi yükseliyor ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları artıyor.Örneğin 1960’ların sonlarından bu yana Kuzey Yarıküre’de kar örtüsünde yüzde 10’luk bir azalma oldu. 20’inci yüzyıl boyunca deniz seviyelerinde de 10-25 cm arasında bir artış olduğu saptandı.

    Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme etkili oluyor.

    Kışın sıcaklıklar artıyor, ilk bahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor. Yani iklimler değişiyor.

    İşte bu değişikliklere dayanamayan bitki ve hayvan türleri de ya azalıyor ya da tamamen yok oluyor.

    Küresel ısınma insan sağlığını da doğrudan etkiliyor
    Bilimadamları, iklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve bazı diğer hastalıkları tetikleyebileceği görüşünde.
    Biz neler yapabiliriz ? sorusunun cevabı, Neler yapabiliriz ? başlıklı içeriğimizde. Ayrıca Yapmamız Gerekenler başlığına da bakabilirsiniz.
    Kaynak: kuresel-isinma.org
    Küresel Isınmanın Nedenleri: Hava koşullarının uzun bir zaman kesiti içinde ortalama durumu iklim olarak tanımlanır. Dünya son bir milyar yıl içinde yaklaşık ikiyüzelli milyon yıl süren sıcak dönemler ve bunların ardından gelen dört büyük soğuk dönem geçirmiştir. Dünya yaklaşık elli milyon yıl önce soğuk bir döneme daha girmiş, bu dönemde yüzbin yılda bir on bin yıl süreyle görülen sıcak dönemlerin haricinde soğuma eğilimi göstermiştir. Şu an bu sıcak dönemlerden biri yaşanmaktadır. Dört bin yıl önce başlayan sıcaklık düşüşleri sonucunda Dünya'nın soğuma eğiliminin artması beklenmekteydi fakat bu artış son yüzelli yıldır gerçekleşmemiştir.

    Güneş gibi doğal etkenlerle büyüyen bu artışın nedeni, özellikle son dönemlerde, büyük ölçüde insan kaynaklı olan sera etkisiyle oluşan küresel ısınmadır.

    küresel ısınmanın sebepleri:


    Doğal Nedenler :


    Güneşin Etkisi:
    ESA bilim adamlarından Paal Brekke; iklim bilimcilerinin uzun süredir Güneş beneklerinin 11 yıllık döngüsel hareketini ve Güneş'in yüzyıllık süreçler içinde parlaklık değişimini incelediklerini belirtmiştir. Bunun sonucunda Güneş'in manyetik alanı ve protonlar ile elektronlar biçiminde ortaya çıkan güneş rüzgarının, Güneş sisteminde kozmik ışımalara karşı bir kalkan görevinde olduğu açıklanmaktadır. Güneş'in değişken aktivitesiyle zayıflayabilen bu kalkan, kozmik ışımaları geçirmektedir. Kozmik ışımaların fazla olması bulutlanmayı arttırmakta, Güneş'ten gelen radyasyon oranını değiştirerek küresel sıcaklık artışına neden olmaktadır.

    Güneş'ten gelen ultraviyole ışınım aynı zamanda kimyasal reaksiyonların oluştuğu (ve dolayısıyla atmosferin tamamını etkileyen) ozon tabakası üzerinde değişikliğe yol açacaktır.

    Dünya'nın Presizyon Hareketi:

    1930 yılında Sırp bilim adamı Milutin MİLANKOVİÇ Dünya'nın Güneş çevresindeki yörüngesinin her doksanbeş bin yılda biraz daha basıklaştığını göstermiştir. Bunun dışında her kırkbir bin yılda Dünya'nın ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin yılda dairesel bir sapma bulunduğunu belirtmiştir. Günümüz bilim adamlarının bir çoğu Dünya'nın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler yaşadığını ve bu soğuk dönemler içindeyse yüz bin yıllık periyotlarda on bin yıl süreyle sıcak dönemler geçirdiğini bildirmektedir. Bu da Dünya'nın doğal ısınmasının bir nedenini oluşturmaktadır.

    El Nino'nun Etkisi:
    "Güney salınımı sıcak olayı" olararak tanımlanabilecek El Niño hareketi, 1990-1998 yıllarında tropikal doğu Pasifik Okyanusu'nda deniz yüzeyi sıcaklıklarının normalden 2-5º daha yüksek olmasına neden olmuştur. Özellikle 1997 ve 1998 yıllarındaki rekor düzeyde yüzey sıcaklıklarının oluşmasında, 1997-1998 kuvvetli El Niño olaylarının etkisinin önemli olduğu kabul edilmektedir. 1998'deki çok kuvvetli El Niño bu yılın küresel rekor ısınmasına katkıda bulunan ana etmen olarak değerlendirilebilir.


    Yapay nedenler :


    Fosil Yakıtlar:
    Kömür, petrol ve doğalgaz dünyanın bugünkü enerji ihtiyacının yaklaşık u'lik bölümünü sağlamaktadır. Yapılarında karbon ve hidrojen elementlerini bulunduran bu fosil yakıtlar, uzun süreçler içerisinde oluşmakta fakat çok çabuk tüketilmektedir. Dünyanın belirli bölgelerinde toplanmış bu yakıtların günümüz teknolojisiyle ¾'ünün yarısının çıkarılması imkansız; diğer yarısının ise çıkarılması teknik olarak çok pahalıdır. Bu da fosil yakıtları yenilenemeyen ve sınırlı yakıtlar sınıfına sokmaktadır.


    Sera gazları:

    Sera Gazları Oluşumu:
    Güneş'ten gelen ışınların bir bölümü ozon tabakası ve atmosferdeki gazlar tarafından soğurulur. Bir kısmı litosferden, bir kısmı ise bulutlardan geriye yansır. Yeryüzüne ulaşan ışınlar geriye dönerken atmosferdeki su buharı ve diğer gazlar tarafından tutularak Dünya'yı ısıtmakta olduğundan yüzey ve troposfer, olması gerekenden daha sıcak olur. Bu olay, Güneş ışınlarıyla ısınan ama içindeki ısıyı dışarıya bırakmayan seraları andırır; bu nedenle de doğal sera etkisi olarak adlandırılır

    sera etkisinin Önemi:
    Sera etkisi doğal olarak oluşmakta ve iklim üzerinde önemli rol oynamaktadır. Endüstri devrimi ile birlikte, özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra, insan aktivitesi sera gazlarının miktarını her geçen yıl arttırarak yüksek oranlara ulaştırmıştır.

    Bu etkinin yokluğunda Dünya'nın ortalama sıcaklığının -18ºC olacağı belirtilmektedir. Ancak yaşamsal etkisi olan sera gazlarının miktarının normalin üzerine çıkması ve bu artışın sürmesi de Dünya'nın iklimsel dengelerinin bozulmasına neden olmaktadır.

    Bu doğal etkiyi arttıran karbondioksit, metan, su buharı, azotoksit ve kloroflorokarbonlar sera gazları olarak adlandırılmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi de başka bir etkendir.


    Sera Gazları : Karbondioksit (CO2):
    Dünya'nın ısınmasında önemli bir rolü olan CO2, Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşması sırasında bu ışınlara karşı geçirgendir. Böylece yeryüzüne çarpıp yansıdıklarında onları soğurur.

    CO2'in atmosferdeki kosantrasyonu 18. ve 19. yüzyıllarda 280-290 ppm arasında iken fosil yakıtların kullanılması sonucunda günümüzde yaklaşık 350 ppm'e kadar çıkmıştır. Yapılan ölçümlere göre atmosferdeki CO2 miktarı 1958'den itibaren %9 artmış ve günümüzdeki artış miktarı yıllık 1 ppm olarak hesaplanmıştır.

    Dünyada enerji kullanımı sürekli arttığından, kullanılmakta olan teknoloji kısa dönemde değişse bile, karbondioksit artışının durdurulması olası görülmemektedir.

    Sera Gazları: Metan (CH4):
    Oranı binlerce yıldan beri değişmemiş olan metan gazı, son birkaç yüzyılda iki katına çıkmış ve 1950'den beri de her yıl %1 artmıştır. Yapılan son ölçümlerde ise metan seviyesinin 1,7 ppm'e vardığı görülmüştür. Bu değişiklik CO2 seviyesindeki artışa göre az olsa da, metanın CO2'den 21 kat daha kalıcı olması nedeniyle en az CO2 kadar dünyamızı etkilemektedir.

    Amerika ve birçok batı ülkesinde çöplüklerin büyük yer kaplaması sorun yaratmaktadır. Organik çöplerden pek çoğu ayrışarak büyük miktarda metan salgılamakta, bu gaz da özellikle iyi havalandırması olmayan ve kontrol altında tutulmayan eski çöplüklerde patlamalara ve içten yanmalara neden olmaktadır. Daha da önemlisi atmosfere salınan metan oranı artmakta ve bunun sonucu olarak da sera etkisi tehlikeli boyutlara varmaktadır.

    Sera Gazları: Azotoksit ve Su Buharı:
    Azot ve oksijen 250ºC sıcaklıkta kimyasal reaksiyona giren azotoksitleri meydana getirir. Azotoksit, tarımsal ve endüstriyel etkinlikler ve katı atıklar ile fosil yakıtların yanması sırasında oluşur. Arabaların egzosundan da çıkmakta olan bu gaz, çevre kirlenmesine neden olmaktadır.

    Sera etkisine yol açan gazlardan en önemlilerinden biri de su buharıdır. Fakat troposferdeki yoğunluğunda etkili olan insan kaynakları değil iklim sistemidir. Küresel ısınmayla artan su buharı iklim değişimlerine yol açacaktır.

    Sera Gazları: Kloroflorokarbonlar (CFCs):
    CFC'ler klorin, flüorin, karbon ve çoğunlukla da hidrojenin karışımından oluşur. Bu gazların çoğunluğu 1950'lerin ürünü olup günümüzde buzdolaplarında, klimalarda, spreylerde, yangın söndürücülerde ve plastik üretiminde kullanılmaktadır. Bilimadamları bu gazların ozonu yok ederek önemli iklim ve hava değişikliklerine neden olduklarını kanıtlamışlardır. Bu gazlar; DDT, Dioksin, Cıva, Kurşun, Vinilklorid, PCB'ler, Kükürtdioksit, Sodyumnitrat ve Polimerler'dir.

    Sera Gazları: Kloroflorokarbonlar (CFCs):
    1- DDT: 1940-1950 yılları arasında dünya çapında tarım alanlarındaki böcekleri zehirlemek için kullanılmıştır. Kimyasal adı 'diklorodifeniltrikloroetan'dır. Klorin içeren bu gazın insan dahil diğer canlılar için de öldürücü olduğu fark edildikten sonra üretimden kaldırılmıştır.

    2- Dioksin: 100'ün üstünde çeşidi vardır. Bitkilerin ve böceklerin tahribatı için kullanılır. Çoğu çeşidi çok tehlikelidir; kansere ve daha birçok hastalığa neden olmaktadır.

    3- Cıva: Cıvanın en önemli özelliği diğer elementler gibi çözünmemesidir. 1950-1960 yılları arasında etkisini önemli ölçüde göstermiş, Japonya'da birkaç yüz balıkçının ölümüne neden olmuştur. Bir ara kozmetik ürünlerinde kullanılmışsa da daha sonra son derece zehirli olduğu anlaşılıp vazgeçilmiştir.

    4- Kurşun: Günümüzde kalemlerin içinde grafit olarak kullanılmaktadır. Vücudun içine girdiği takdirde çok zehirleyicidir; sinir sistemini çökertip beyne hasar verir.

    5- Vinilklorid: PVC yani 'polyvinyl chloride' elde etmek için kullanılan bir gaz karışımıdır. Solunduğunda toksik etkilidir.

    6- PCB'ler: PCB, İngilizce bir terim olan 'polychlorinated biphenyls' ten gelmektedir. Bu endüstriyel kimyasal toksik ilk olarak 1929'da kullanılmaya başlanmış ve 100'ün üstünde çeşidi olduğu tespit edilmiştir. Bunlar büyük santrallerdeki elektrik transformatörlerinin yalıtımında, birçok elektrikli ev aletlerinde aynı zamanda boya ve yapıştırıcıların esneklik kazanmasında kullanılmaktadır. Bunun yanında kansere yol açtığı bilinmektedir.

    7- Sodyumnitrat: Füme edilmiş balık, et ve diğer bazı yiyecekleri korumak için kullanılan bir çeşit tuzdur. Vücuda girdiğinde kansere yol açtığı bilinmektedir.

    8- Kükürtdioksit (SO2): Bu gaz sülfürün, yağın, çeşitli doğal gazların ve kömürle petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkar. Kükürtdioksit ve azotoksidin birbiriyle reaksiyonu sonucunda asit yağmurlarını oluşturan sülfürürik asit (H2SO4) oluşur.

    9- Polimerler: Doğal ve sentetik çeşitleri bulunmaktadır. Doğal olanları protein ve nişasta içerirler. Sentetik olanlarıysa plastik ürünlerinde ve el yapımı kumaşlarda bulunup naylon, teflon, polyester, spandeks, stirofoam gibi adlar alırlar.

    Sera Gazları: Ozon:
    Ozon tabakasının incelmesi "Küresel Isınma"yı dolaylı yoldan arttırmaktadır. USNAS'ın 1979'da yayınladığı raporda, ozon tabakasında %5 -  arasında bir azalma olduğu gözlemlendiği öne sürülmüştür.

    Oysa bundan bir yıl önce Kasım 1978'de uzaya fırlatılan Nimbus-7 uydusundan alınan verilere göre toplam atmosferik ozon seviyesi 1979-1991 yılları arasında orta enlemlerde %3-%5, yukarı enlemlerde %6 ila %8 arasında azalmıştır (Gleason 1993). 1992 yılında Antartika'daki Ozon seviyesi ise 1979'daki seviyenin P'sine inmiştir. 1950 ve 60'lı yıllardaki ozon kalınlığı da 1990'lı yıllardan sonra 1/3'üne kadar inmiştir. "The National Research Council"ın 1982 Mart raporuna göre CFC salınımı bu şekilde devam ederse 21. yy'nin sonunda stratosferdeki ozon miktarı %5 ile  arasında bir değerde azalacaktır.

    Sera Gazlarının Bilinen ve Olası Etkileri:
    Dünyanın sıcaklığı sanayi devriminden bu yana 0,45ºC artmıştır. Bunun esas nedeni fosil yakıtların yanması sonucu açığa çıkan CO2 ve diğer sera gazlarıdır. Artan nüfus ve büyüyen ekonominin enerji gereksinimleri de fazlalaşmaktadır. Bu gereksinimin karşılanması ise fosil yakıt tüketiminin artmasına ve atmosferdeki CO2 miktarının büyük ölçüde çoğalmasına neden olmaktadır. Sıcaklık artışının olası etkileri teoriler biçiminde incelenmektedir.

    Şehirlerin Isı Adası Etkisi:

    Güneşli ve sıcak günlerde, yoğun nüfuslu ve yüksek binaların sıklıkla görüldüğü kentsel bölgelerin çevrelerine göre daha sıcak olmaları, şehirlerin ısı adası etkisini oluşturur. Bu asfaltlanmış alanlar,bitki topluluklarının köreltilmiş olduğu bölgeler ve siyah yüzeyler "ısı adası etkisi"nin başlıca nedenleridir.

    Kentleşmiş alanlarda hava dolaşımının yapılaşmanın artışıyla engellenmesi ve doğal iklim ortamının bozulması yerel bir ısınmaya yol açar. Bu tür yerel ısınmalar da küresel ısınmayı arttırıcı etkidedir.

    Şehir planlamasında ve bina yapımında güneş ile yapı arasındaki ilişkinin iyi ayarlanması ısı adası etkisini engelleyecektir.

    Örnek Şehirler:Detroit (USA), Los Angeles (USA) ,Hong Kong (ÇİN)...

    Smog:

    Havaya salınan fazla miktardaki gazlar, atmosferdeki havayı yoğunlaştırır, gaz tabakasını kalınlaştırır. Bu yüzden gelen güneş ışınları daha fazla emilir, daha az yansıtılır ve yapay bir sera etkisi oluşur. Gazlar, özellikle büyük şehirlerde, Hava Yoğunluğu (Smog) oluşturarak etkili olmaktadır.

    Smog oluşumunun bulunduğu yerleşim yerlerinde yaşayan insanlarda
    - Akciğer ağrıları
    - Hırıltı
    - Öksürük
    - Baş ağrısı
    - Akciğer iltihapları görülür.
    Sera Gazlarının Bilinen ve Olası Etkileri:
    Kuraklık ve seller: Sera etkisi çeşitli iklim değişikliklerine yol açacaktır. Önlem alınmadığı takdirde bazı doğa olaylarının olumsuz etkileri çok büyük boyutlara ulaşacaktır.

    Güç üretiminde azalma: Elektrik güç santrallerinin tamamı suya ihtiyaç duymaktadır. Sıcak geçen yıllarda elektrik istemi artacak fakat su miktarının azalmasından dolayı elektrik üretimi düşecektir. Bu da devlet ve halklara ekonomik sıkıntılar yaşatacak, çeşitli sorunlara neden olacaktır.

    Nehir ulaşımında problemler: Sıcaklık artışına bağlı olarak nehir sularının alçalması, suyolu ticaretine engel oluşturup ulaşım giderlerini arttırmaktadır.

    kaynak:www.gsl.gsu.edu.tr/gwp/tr/index.html www.kuresel-isinma.org

    Yorum

    • Sniper®
      Senior Member
      • 22-06-2005
      • 12987

      #3
      Konu: küresel ısınma

      Küresel Isınma Türkiye'yi Nasıl Etkileyecek?

      2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek, Karadeniz Bölgesi dışında yağışlar iyice azalacak. Ekosistem değişince, birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, küresel ısınmasının, Türkiye üzerindeki etkilerine ilişkin bir senaryo hazırladı. Bu senaryoya göre, küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, 2070’te Türkiye genelinde sıcaklıklar 6 derece kadar yükselecek. Ekosistem değişecek, canlı türleri yok olma tehlikesi yaşayacak.Prof.Dr. Nüzhet Dalfes, Türkiye’nin küresel ısınmayla mücadele karşısındaki tutumunu, “İlk defa bir yerde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bizden bilgi talep eder durumda oldu. Bu tabii bizi çok sevindirdi ama Türkiye bu açıdan geç kalmış bir ülke” sözleriyle eleştirdi.

      Çevre ve Orman Bakanlığı’nın isteğiyle, “Türkiye için iklim değişikliği senaryoları” başlıklı bir rapor hazırladıklarını söyleyen Dalfes, şu ana kadar elde edilen verilerin, 2070 -2100 yılları arasını kapsadığını açıkladı.

      Dalfes, çalışmayla en kötü durum için hazınlanmış bir projeksiyon yapıldığını dile getirerek, “Türkiye’yi hoş olmayan bir tablo bekliyor” dedi.

      Eldeki verilere göre küresel ısınma aynı şekilde devam ederse, yaz aylarında Türkiye’nin batısında sıcaklıklar 5 ila 6 derece, Orta ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise 3 ila 4 derece yükselecek.

      Kış aylarında da sıcaklıklar 2 ila 3 derece yükselecek.

      Senaryoya göre, 2070 yılında Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar yüzde 10 ila 20’lik artış gösterecek, güneyde ise yüzde 30’a kadar azalacak.

      Prof. Dr. Nüzhet Dalfes, iklim değişikliklerinin farklı şekillerde hissedileceğini, önümüzdeki on yıllarda iklimin değişikliğinin daha fazla hissedileceğini vurgulayarak şöyle diyor:

      “Kar yağdığı kışlar da olacak, daha az kar yağdığı kışlar da olacak. Türkiye’nin ekosistemlerinde ciddi sorunlar olacak ki bu ekosistemler de bir ülkeyi bir coğrafyayı ayakta tutan şeyler... Böceğiyle, merasıyla, kurduyla, hayvanıyla canlılar etkilenecek, bir sürü canlı yok olacak...”

      Dalfes, küresel ısınmayla mücadele konusunda, öncelikle, sera gazlarının yayılımının azaltılması gerektiğini vurguluyor.

      İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından yürütülen çalışmaların önümüzdeki yıl tamamlanması planlanıyor.

      Yorum

      • Sniper®
        Senior Member
        • 22-06-2005
        • 12987

        #4
        Konu: küresel ısınma

        Küresel ısınma Türkiye'yi nasıl etkileyecek?

        Dünyadaki hızlı ısınmanın Türkiye’deki yarı kurak iklime sahip bölgelerde kuraklık sorunlarına yol açarak, tarımsal verimlilikte belirgin kayıplara neden olacağı belirtildi.

        Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de "ekstrem iklim" olaylarının görülmeye başlandığını söyledi.
        Yoğun yağışlar, kuraklık, seller, beklenmeyen zamanlarda meydana gelen kar yağışlarının akıllara, "acaba iklimdeki değişimler sera etkisinden mi? kaynaklanıyor" sorusunu getirdiğine dikkati çeken Çullu, yapılan araştırmalara göre; artan nüfus baskısı sonucu yoğunlaşan sanayi tesisleri ve doğanın tahrip edilmesi nedeniyle, dünyada ortalama 0.5 derecelik sıcaklık artışının meydana geldiğinin belirlendiğini ifade etti. Günümüzdeki iklimsel değişimlerin sadece sera etkisinden kaynaklanmadığı, atmosferdeki bazı değişimlerin bu olaylar üzerinde daha etkili olduğunun tespit edildiğini dile getiren Çullu, şöyle konuştu:

        "Günümüzde meydana gelen aşırı iklim olaylarının doğrudan global ısınmayla ilgisinin olmadığı söylense de, dünya hızlı bir şekilde ısınıyor. Böyle devam ederse önümüzdeki yüz yıl içerisinde dünya genelinde 1- 3 derece arasında sıcaklık artışı yaşanacağı tahmin ediliyor. Dünyadaki hızlı ısınma, Türkiye’deki yarı kurak iklime sahip bölgelerde kuraklık sorunlarına yol açarak, tarımsal verimlilikte belirgin kayıplara neden olacak."

        Türkiye’de Riskli Alanlar

        Prof. Dr. Mehmet Ali Çullu, dünyadaki sayılı kuruluş ve bilim adamının konuyla ilgili çalışmalar yaptığını ve global ısınmanın durdurulması için imzalanan birçok uluslararası protokolü hayata geçirmeye çalıştığını aktardı.

        Yapılan karbondioksit (CO2) ve diğer gaz ölçümü sonuçlarına göre, Türkiye’de sera etkisi yapacak gazların miktarının arttığı sonucuna ulaşıldığını belirten Çullu, CO2 gazının kullanım alanının azaltılması için çalışmalar başlatıldığını anımsattı.
        Global ısınmanın bu hızla devam etmesi halinde önümüzdeki yüzyıl içerisinde özellikle yarı kurak iklime sahip İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ile kısmen Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinin tarımsal verimlerinde önemli kayıpların yaşanacağının şimdiden tahmin edildiğini vurgulayan Çullu, sözlerini şöyle tamamladı:

        "Dünyadaki birkaç derecelik ısınma, özellikle tarımsal alanlarda verim kaybına, yer altı su kaynaklarında azalmaya, bazı bitki ve canlı türlerinin ortadan kaybolmasına ve önemli sağlık sorunlarına neden olacak. Meydana gelmesi muhtemel global ısınmadan ilk olarak etkilenecek alanların başında GAP Bölgesi gelmektedir. Gerekli yasal düzenlemeler ve önlemlerin alınmaması halinde dünyadaki ısınmanın, insanlığın geleceğini tehdit edeceği şimdiden görülmektedir.

        Belki de yakın bir gelecekte temiz havaya veya suya para ödemek durumunda kalacağız."

        Yorum

        • Sniper®
          Senior Member
          • 22-06-2005
          • 12987

          #5
          Konu: küresel ısınma

          Küresel ısınma ve iklim değişikliği Türkiye’yi nasıl etkileyecek

          Dünyanın en önemli hava tahmin merkezlerinden İngiltere’deki MET Office’in Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Doktor Carlos Buontempo ürküten bir tablo çizdi: Akdeniz çevresi dünya ortalamasının üzerinde ısınacak. Önemli bir tarım ülkesi olan ve bu bölgede yer alan Türkiye iklim değişikliğinden çok etkilenecek.
          Türkiye’yi kuraklık vuracak. Ancak kışları ve özellikle Karadeniz bölgesi daha çok yağış alacak. Şimdi Ege kıyılarını da vuran sel ve taşkınlar kuzeyde artacak.
          Son yıllarda küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve kuraklık bilimsel düzeyde yapılan bir tartışma olmaktan çıkıp günlük yaşamın her yerinde duyulur hale geldi. İnsanlar zamansız yağışların, fırtınaların, sellerin, erken bastıran çöl sıcaklarının nedenini merak ediyor. Bu soruların yanıtını arayan kuruluşların başında ise İngiltere’deki iklim araştırmaları merkezi MET Office geliyor. Burası İngiltere’nin Ulusal Meteoroloji Ofisi… Savunma Bakanlığı’na bağlı çalışıyor.
          MET Office’e bağlı Hadley İklim Tahminleri ve Araştırma Merkezi’ndeki baş iklim danışmanlarından biri olan İtalyan asıllı üst düzey bilim adamı Doktar Carlos Buontempo ise Türkiye ve Ortadoğu iklimi üzerinde uzman… Doktor Buontempo, iklim değişiklikleri ve bu değişikliklerin çevresel, sosyal, ekonomik, politik ve psikolojik etkileri konusunda bilgi verdi.
          Hem kuraklık, hem yağış
          Bu yaz Türkiye’de çok yağmur yağdı. Bunun nedeni küresel ısınma mı?
          Bunun nedeni periyoduk hava değişimleri… İzlanda ile Azzura Adası arasındaki hava basınçlarındaki değişim Güney Avrupa ve Akdeniz Bölgesi’nde yağmurları beraberinde getiriyor. Benzer derecede bol yağışlı yazlar daha önce de yaşandı.
          İklim değişikliği Türkiye ve Akdeniz’i 50-100 yıl içinde nasıl etkileyecek?
          Bununla ilgili nokta atışı bir tahminde bulunmam çok zor. Ancak genel uzlaşma ısının artacağı yönünde… Türkiye ve Akdeniz’de bunun küresel artışın da üzerinde olması bekleniyor. (Bu yüzyılın sonuna kadar global ısı artışının 3 derece civarında olacağı tahmin ediliyor.) Ayrıca yağışta da azalma olacağını düşünüyoruz. Ancak Karadeniz’de kışları yağmur daha da artacak. Büyük fırtına ve seller yaşanacak.
          Bunun su kaynakları açısından anlamı nedir?
          Genel olarak suda azalma olacak. Deniz seviyesinin yükselmesi ve fırtınanın etkisi ile özellikle kıyı bölgelerinde yer altı sularına tuzlu su karışacak, bu da tarımı olumsuz etkileyecek. Verimli tarım alanlarının kıyılarda olması durumun ciddiyetini daha da artıracak.
          Enerji ve tarımda kriz
          “2050’de Akdeniz Afrika gibi olacak” tespiti doğru mu?
          Akdeniz’de sıcak ve kuraklığın artacak olması böyle yorumlanabilir. Daha uzun, daha sıcak ve daha susuz yazlar geliyor… Ancak kışları yağmurun artacak olması bu noktada Akdeniz’i Afrika’dan ayırıyor. Sahra çölünde hiç yağmur yağmayacak ama Türkiye’de dağlık bölgelerde yağış görmeye devam edeceğiz.
          Türkiye’deki iklim değişikliğinin ekonomiye etkisi ne olacak?
          İklim değişikliğinin Türkiye’de büyük etki yaratacağını düşünüyoruz. Hidroelektrik sistemlerde ve tarımda sorunlar yaşanabilir. Turizm de olumsuz etkilenebilir. Zira kimse ağustos ayının ortasında çöle gitmek istemez, değil mi!
          Türkiye’de hâlâ dört mevsimi yaşayabiliyoruz. Bu değişecek mi?
          Mevsimlerde şimdiden büyük değişiklik yaşandı. Gelecekte de 4 mevsim yaşanacak. Ama bunlar çocukluğumuzdaki gibi olmayacak. Süreleri ve zamanlamaları değişecek. İnsanlar buna adapte olabiliyor. Ancak hayvanlarda büyük sorun yaşanacak.
          İklim değişikliğinin olumsuz etkileri durdurulabilir mi?
          Tabii ama hemen şimdi tedbir almaya başlamalıyız, hatta geç kalınmış olabilir. Taşıt kullanımı, seyahatler, nakliyatlar mecburi ihtiyaçlar. Ama bunlar havayı etkiliyor, karbondioksit üretiyor. Geçen asır boyunca hava sıcaklığındaki artışın en önemli nedeninin karbondioksit ve diğer sera gazları olduğunu biliyoruz. Çözüm bu gazların azaltılmasıdır. İklim sistemi yavaş yanıt verir. Bugün tedbir almalıyız ki, bir sonraki nesil daha iyi iklim koşullarına kavuşabilsin.
          İklim değişikliğiyle bazı hayvan türlerinin yok olması olası mı?
          Kesinlikle! Biz şu anda iklim değişikliğinin hayvanlar alemi üzerindeki etkisini inceliyoruz. Şu anda bile birçok hayvan türünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. İklim değişikliğiyle pek çok hayvanın soyu tükenecek.
          Ortadoğu’da durum kritik
          Türkiye’nin çevresinde durum ne olacak? Suudi Arabistan ve Arap yarımadasının güneyi yağmurda büyük bir artış görecek. Ama Lübnan, Suriye, Irak, İran konusunda konsensüs bu bölgenin daha kurak olacağı, yağmurların çok az olacağı yolunda. Hatta suyu tamamen kaybetme gibi bir ihtimal bile var.
          Değişim bölgedeki politikayı nasıl etkiler?
          Susuzluğun çatışmaları tetikleyeceğini düşünüyoruz. Kilit noktada, yani Dicle ve Frat’ta suyun azalması bütün Ortadoğu’yu etkiler. Ama iyi haberler de var. Afrika’daki bir araştırma, suyun azalmasının ülkeler arası işbirliğini artırdığını gösterdi. Kaynak azsa, anlaşmak zorunluluğu ortaya çıkıyor. Bunun doğru olduğunu ummak istiyoruz.
          Politikacıların nasıl önlem alması gerekir?
          Bunu onlara sormalısınız. Ama bence mutlaka bilim adamlarına danışarak hareket etmeliler. İki yıl önce “İklim değişikliğinden sorumlu değiliz” diyorlardı, şimdi “İklim değişikliğine karşı nasıl önlem alabiliriz” diye soruyorlar.
          Türkiye’deki tutumla ilgili gözleminiz ne?
          Türkiye önemli bir tarım ülkesi ve Akdeniz Bölgesi’nde yer alıyor. Yani iklim değişikliğinden çok etkilenecek bir ülke. Hükümet iklim değişikliği meselesini ciddi biçimde ele almalı.
          İklim değişikliğiyle depremlerin bir bağlantısı olabileceğini düşünüyor musunuz?
          Hayır. Ama ikisinin arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılıyor. Örneğin buzulların erimesiyle toprağın ağırlığının değiştiği ve deprem sistemlerinin etkilendiği tezleri inceleniyor.
          Çalışmalarında başka ne tip gelişmeler var?
          Bugüne kadar dünyada kaydedilmiş tüm verileri bir araya getirmek üzere bir proje başlatıldı. Bu veritabanıyla gelecekle ilgili tahminlerimiz daha doğru olacak. Her şeyi dijital ortama taşıyoruz.
          CARLOS BUONTEMPO KİMDİR?
          Hadley İklim Tahminleri ve Araştırmaları Merkezi’nin kıdemli iklimbilimcilerinden biri olan Carlos Buontempo iklim modelleri üzerinde çalışıyor. Uzaktan izleme ve uydular arasılığıyla alınan verileri değerlendirme konusunda uzmanlığı olan Buontempo, özellikle Asya, Afrika ve Ortadoğu üzerinde uzman. İngiltere Dışişleri Bakanlığı ve Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda çeşitli projelerde görev alan Buontempo, Birleşmiş Milletler için de iklim değişikliğinin Nil Nehri üzerindeki etkisini araştırdı. Bilim adamı Hadley Merkezi adına uluslararası şirketler için de hava tahminlerinde bulunuyor. Doktor Buontempo, kişisel olarak iklimi korumak için yeteri kadar çaba gösteremediği için vicdan azabı çektiğini söylüyor. Merkezde çalışan diğer uzmanlar gibi o da uçak ya da otomobil yerine tren ve toplu taşıma ya da bisiklet tercih ediyor. Birçok konferansa da o ülkeye uçmak yerine internet üzerinden video konferans yaparak katılıyor.
          İKLİM DEÐİŞİKLİÐİNE BİREYSEL ÖNLEMLER
          Çevreyi korumak için otomobille ya da uçakla seyahat etmek arasında nasıl bir fark var? Eğer arabayla tek kişi seyahat ediyorsanız, uçakla gitmeniz daha iyi. Çünkü böylece daha az karbondioksit salınımı yapmış oluyorsunuz. Ama 4 kişiyseniz otomobil daha iyi. İngiltere-İspanya arası uçakla iki saat, oysa otomobille gittiğinizde karbondioksitin yayılma süresi daha uzun oluyor. Ancak iklim değişikliğine neden olan gazların ana kaynağı havacılık değil. Enerji üretimi, kişisel temizlik maddeleri, tarımda kullanılan kaynaklar, kişisel ulaşımin daha önemli bir etkisi var.
          FELAKET SENARYOSU
          İklim değişikliği ile ilgili en kötü senaryoda daha yoğun fırtınalar, seller ve daha yoğun kuraklıklar var. Örneğin İtalya, İspanya gibi ülkelerde gündüz saatlerinde sokaklarda kimse yok. Öğlenleri el ayak çekiliyor. Hatırlarsanız Fransa’da 2003 yılındaki sıcak dalgasında 30 bin kişi ölmüştü. Bunun daha da vahim hale geldiğini düşünün.
          Akdeniz’de yeni hastalıklar ortaya çıkıyor. Sıtma gibi hastalıklar geri geliyor ve yaygınlaşıyor. İnsan ve hayvanlarda yeni bulaşıcı hastalıklar insan soyunu kırıyor.
          MET OFFICE NEDİR?
          İngiltere’nin Ulusal Meteoloji Ofisi, The Met, Savunma Bakanlığı’na bağlı olarak çalışıyor. 1854 yılında kurulan merkez bütün dünyaya ve havacılık endüstrisine hava tahmin verileri ulaştırıyor. Merkezde uzmanlar vardiyalar halinde 24 saat çalışıyor. Dev bilgisayar ve hava izleme sistemlerinin bulunduğu merkez aynı zamanda çevre dostu. Bilgisayarlar ve diğer elektronik cihazların yaydığı ısı bacalar aracılığıyla binanın ısıtılmasında kullanılıyor. Aynı şekilde bölgeye düşen yağmurlar da dev kolektörlerde toplanıp, tuvaletlerin sifon sistemlerine yönlendiriliyor

          Yorum

          • Sniper®
            Senior Member
            • 22-06-2005
            • 12987

            #6
            Konu: küresel ısınma

            Bu kadar bilgi yeterlidir umarım.

            Yorum

            • aþksýzp
              Junior Member
              • 24-07-2010
              • 8

              #7
              Konu: küresel ısınma

              çok teşekkürler Sniper® kardeşim eline sağlık

              Yorum

              İşlem Yapılıyor
              X