Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • hamza
    Junior Member
    • 27-01-2004
    • 43

    #16
    Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

    biodizel yapımını geliştirme
    kostik soda hesabı

    genel olarak kullanılmamış bitkisel yağ için gerekli kostik soda parmak hesabı her litre yağ için 3,5 gramdır.yani 10 litre yağ için 35 gram gerekir.
    kullanılmış kızartma yağı gibi yanmış yağlar için soda miktarını hesaplamak için titrasyon denilen kimyasal bir test yapılarak ilave olarak kullanılacak soda miktarı hesaplanır ve yukarıdaki miktara ilave edilir.
    internette dolaşan bilgilere göre parmak hesabı kullanılmış yağ için beher litre de 6-7 gram arası soda uygun olmaktadır.

    Yorum

    • hamza
      Junior Member
      • 27-01-2004
      • 43

      #17
      Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

      ev yapımı biodizelin testi

      ev de yaptıgınız biodizelin kalite testi için şöyle bir metod tavsiye ediliyor.bir miktar yakıt(mesela 150 mililitre) eşit miktarda çeşme suyu ile bir pet şişede karıştırılır.elle çalkalanarak karıştırılır ve çökmeye bırakılır.çalkalandığında süt kıvamındaki sıvı yarım saat içinde su altta biodizel üstte olacak şekilde ayrışırsa yaptığınız iyi bir biodizeldir.
      yıkayıp (bazı kimseler yıkamadan)filtre edip kullanabilirsiniz.
      eger jel gibi tam ayrışmadan kalırsa olmadı ama üzülmeyin.mesela bunu sabun yapabilirsiniz.
      biodizel yapmak ve sabun yapmak bir çok tarafları ile benziyor.eskiden sabunlar evde de yapılırdı.belki sonra bu konuyu da geliştirebiliriz.
      eğer gereğinden fazla soda kullanılırsa vede yagın içinde su kalmışsa istenmeyen çok fazla sabunsu madde oluşacaktır.

      Yorum

      • zorbeyak
        Member
        • 06-03-2004
        • 1494

        #18
        Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

        Bu olayı evde yapmak çok iyi birşey.Bu işi yurt dışında yapan arkadaşlarımda var meslek olarak yapıyorlar restorant ve otellerden ücret karşılığı kullanılmış kızartma yağı alıyorlar bu işi ticaret olarak yapmaktalar bence bunu herkez öğrenmeli

        Bu reçeteye benzeyen bir reçeteyi yurt dışından temin etmiştim.Hazır bir öğrenme paketi diyim.Denedim malzemelerin hepsi tabi ölçülüp tartılmış olduğu için hiç bir sorun olmadan ürettim.Üretiğim bu yakıtı da test için 5 kva güç üreten bir dizel jenaratörde test ettim.Performans olarak diğerinden artısı nedir ölçemedim fakat dizelin gürültüsü biraz azalmıştı.Yanlız eksozdan çıkan koku iğrenç ötesiydi artık ne yağıysa verdikleri balık kokusuda var patatesde onuda arkada kalanlar düşünsün.
        Son düzenleme zorbeyak; 26-01-2006, 14:58.

        Yorum

        • ekyildiz
          Senior Member
          • 08-04-2005
          • 4282

          #19
          Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

          Dr. Sami SÜZER
          Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı
          Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü
          Suzersami@yahoo.com


          1. Kanolanın (Kolzanın)Önemi:
          Bitkisel yağ kaynağı olarak kanola veya diğer adıyla kolza (Brasicca napus Oleifera sp.) yağlı tohumlu bitkiler olan ayçiçeği, soya, pamuk ve yer fıstığı arasında üretim açısından üçüncü sıraya sahiptir. Dünya'da yıllık üretimi 22 milyon ton civarındadır. En çok üreten ülkelerden Çin 4.5, Hindistan 4.4, Kanada 2.8, Polanya 0.5, Fransa 0.47, Pakistan, 0.4, Almanya 0.4, İngiltere 0.3 milyon ha ekim alanına sahiptir.

          Kanola,Ülkemize Balkanlardan gelen göçmenler ile kolza adı ile 1960 yıllarında getirilmiş ve Trakya'da ekim alanı bulmuştur. Ancak o yıllarda kolza ürününün yağında insan sağlığına zararlı Erusik asit, küspesinde de hayvan sağlığına zararlı Glukosinolat bulunması nedeniyle 1979 yılında ekimi yasaklanmıştır.
          Kolza'da erusik asit ve glukosinolat ihtiva etmeyen çeşitler araştırmalar sonucu geliştirilmiştir. Bu çeşitler ilkönce Kanada'da ıslah edilmesi nedeniyle kanola adı verilmiştir. Ülkemizde bitkisel yağ açığını kapatmak amacıyla kanola tarımının yaygınlaşması için çalışmalar yapılmaktadır.
          Ülkemizde rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de bilinen kanola, kışlık ve yazlık olmak üzere iki fizyolojik döneme sahip bir yağ bitkisidir. Kanola danesinde bulunan % 38-50 yağ ve % 16-24 protein ile önemli bir yağ bitkisidir. Eskidene kolza olarak isimlendirilen çeşitler % 45-50 oranındaki Erüsik asit içeriği ıslah çalışmaları ile % 0 düzeyine düşürülmesi sonucu bitkinin tekrar bitkisel yağ ihtiyacı için yeniden üretime alınmasını sağlamıştır (Algan, 1990, Shahidi, 1990).
          Dünya kanola üretimi son yıllarda 12 milyon ton’dan 16 milyon tona yükselmiştir. Ülkemizde kanola ekilişi yok denecek kadar az düzeydedir. 1970'li yıllarda ekimi yasaklanmazdan önce kanolanın kolza ismiyle ekimi yaklaşık 10 000 ha’a kadar yükselmiş ve üretimi de 15 000 ton’a ulaşmıştır (DİE, çeşitli yıllar).
          Kanola bitkisinin kışlık çeşitlerinin Ülkemizde uygun iklim koşullarında buğday ile ekim nöbetine girmesi sonucu ekim nöbeti zenginleşebileceği gibi yağ açığının kapatılmasına da önemli katkısı olacaktır. Bu bitkinin yetişmesi için uygun iklim koşulları Ege, Çukurova, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu’nun pamuk, Marmara bölgesinin Trakya kesiminde ise ayçiçeği ve buğday ekilen alanlarında mevcuttur.
          Kanada ve Avrupa ülkelerinde ıslah edilmiş erüsik asitsiz, yağ ve protein oranı yüksek yeni kolza çeşitleri kanola ismiyle ekilmektedir. Kanola çeşitlerinden elde edilen bitkisel yağ besin değeri ve içeriği bakımından zeytinyağı ve yerfıstığı yağının kalitesine yakın olup, dünya kanola üretiminin önemli bir kısmı insan beslenmesinde kullanılmaktadır (Atakişi, 1991). Kanola tohumlarında yağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan küspe değerli bir hayvan yemidir. Küspesinde %38-40 protein bulunduğundan soya küspesi ile karıştırılıp hayvan yemi olarak kullanılabilmektedir. Kanola arıları cezbeden sarı çiçeklere bol miktarda sahip olduğundan arıcılar içinde değerli bir bitkidir.
          Trakya bölgesinde 54 civarında kapasitesi 2 milyon tonun üzerinde ayçiçeği ürününü işleyen yağ fabrikası bulunmaktadır. Bu fabrikaların ürün işleme kapasitesi Türkiye'nin bitkisel yağ ihtiyacının tamamından fazlasını işleyebilecek düzeydedir. Türkiye ayçiçeği üretimi 850-950.000 bin ton civarında yetersiz bir düzeyde olduğundan bu yağ fabrikaları hammadde yetersizliğinden kapasitelerinin ancak % 30-40’ını kullanmaktadırlar (İnan ve Gaytancıoğlu, 1996). Oysa ayçiçeğinin olmadığı dönemde olan Temmuz ayından itibaren fabrikalar kanola ürünü işleyerek kapasitelerini değerlendirme şansına sahip olabilirler.

          2. Kanolanadan Biodiesel (Biomotorin) Üretimi:
          Biodiesel, bitkisel yağlardan ve kullanılmış atık yağlardan elde edilebilmektedir. Bitkisel yağların metanol ve katalizör ile biodiesel üretilmesine esterleştirme denilmektedir. Biodiesel C16-18 yağ asidi zincirlerinden oluşmuş orta uzunlukta metil esterleri kapsamaktadır. Biodiselin kalitesi normal diesel yakıt kadar kalitelidir. Biodiesel çevre dostu, toksik etkisi olmayan, kükürt ve kanserojen madde içermeyen alternatif bir yakıttır. Ülkemiz ithalatının %72’sini oluşturan petrolün içersinde diesel yakıtı % 38.1’ini oluşturmaktadır. Otobüs, kamyon, traktör, iş makineleri, gemi motorları, jeneratör gibi diesel makinelerinde kanola yağından elde edilen biodisel ile çok rahat ve verimli bir şekilde kullanılabilmektedir.
          Kanola tohumlarından soğuk presleme ile elde edilen ham yağ metanol ile katalizör eşliğinde normal basınç ve ısıda estere dönüştürülür ve Dın 51606 kalitesindedir. 1 kg tohumdan 450 g yağ çıkmaktadır ve metanol ile reaksiyondan sonra 450 g biodiesel yakıt elde edilebilmektedir. Bu yakıt diesel motorlu araçlarda bazı ayarlamalardan sonra doğrudan kullanılacağı gibi, mazota %5 ile %25 arasındaki oranlarda karıştırılabilmektedir.

          Örnek olarak 3 ton kanola veya kolzadan 1.2 ton sıvı bitkisel yağ, 1.8 ton küspe elde edilmektedir. 1.2 ton sıvı yağ 120 kg metanol ile karıştırılarak inceltilmesi sonucu 1.2 ton biodiesel, 120 kg gliserin elde edilmektedir. Gliserin sabun sanayiinde kullanılmaktadır. Biodiesel de mazota %5 ile %25 arasında karıştırılarak diesel motorlu arabalarda yakıt olarak kullanılmaktadır.

          Biodiesel yakıtı Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya ve ABD gibi Ülkerlerde normal motorine alternatif olarak geniş olarak üretilmekte ve petrol istasyonlarında satılmaktadır. Ülkemizde de Bursa’da özel bir şirket pilot üretimine başlamış bulunmaktadır.
          Biodiesel yakıtı normal yakıt ile kıyaslandığında fiziksel ve kimyasal özellikler bakımından büyük benzerlikler göstermektedir. Biodieselin yağ asidi zincirlerinde oksijen olduğundan yanması daha iyi, parlama noktası da daha yüksektir. Ayrıca hava kirliliğine neden olmadığı için çevre dostu, motor gücü diesel ile aynı, setan sayısı ona yakın, yağlama özelliği yüksek, elle temas ve depolamada güvenli, taşınması ve depolanması aynıdır.


          3. İklim ve toprak istekleri:
          Kanola bitkisi kışlık ve yazlık olarak yetiştirilebilmektedir. Ülkemizde genellikle kışlık kanola tarımı yapılmaktadır. Kışlık kanola kışa kar altında -15 oC'ye kadar dayanıklıdır. Ancak kışa girerken kuvvetli bir kök oluşturması ve rozetleşmesini tamamlamış olması gerekmektedir. Bunun içinde Ekim ayı başında tavlı toprağa ekilmeli ve çıkışı sağlanmalıdır. Eğer kuraklık nedeniyle kuruya ekilmişse bir çıkış suyu verilmesi zamanında bitki çıkışını sağlar ve kış gelmeden bitkinin yeterince kuvvetlenmiş olur. Kışa zayıf giren kanola bitkileri soğuktan sıfırın altındaki sıcaklıklarda zarar görmektedir. Kışlık kanolanın sıcaklık isteği toplamı 2300-2500 oC'dir. Yazlık kanola daha çok ılıman iklim bölgeleri olan Ege ve Akdeniz'de yetiştirilmektedir.
          Kanola bitkisi kumlu ve hafif topraklar dışında hemen hemen her toprakta yetişmektedir. Toprak yüzeyinin tesviyesi iyi olmalıdır, su tutan, göllenen tarım alanlarında çok zarar görmektedir. En iyi yetiştiği toprak humuslu derin yapılı nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklardır. Ph:6.5-7.5 arası en uygun topraklardır.

          4. Toprak hazırlığı:
          Kanola tohumu çok küçük ve çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkış gücü düşük olduğundan tohum yatağının iyi hazırlanması gerekmektedir. Kanola ayçiçeği yerine ekilecekse hasatta kalan ayçiçeği sapları tırmıkla tarla dışına çıkarılır. Daha sonra eğer tarla otlu ve çinenmiş ise sürülerek, otsuz ise kazayağı ve tırmık ile tohum yatağı ke****iz ve tavı kaçırmadan hazırlanır. Ekimden önce toprağın yüzeyinin düzgün olması ve bastırılması için tapan çekilmelidir. Tapan çekilmezse tohumlar derine gideceğinden üniform düzgün bir çıkış sağlanamaz.

          5. Ekim zamanı:
          Ekim zamanı toprak ısısı ile yakından ilgilidir. Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısı en az 10-12 oC olmalıdır. Bundan daha yüksek sıcaklıkta tohumların çimlenme ve çıkışı daha hızlı olur. Kanola ekim zamanı Trakya-Marmara, Ege, Güneydoğu Anadolu, Marmara, Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde 15 Eylül-15 Ekim tarihinde yapılmalıdır. Eylül ve Ekim ayı içerisinde düşecek yağışlar toprağa ekilen kanola tohumlarının çıkmasına yardımcı olacaktır. Bu şekilde iyi çıkış yapan kanola bitkileri kışa 4-6 yaprak arasında girer ve kuvvetli bir kök sistemi geliştirerek soğuktan zarar görmez. Eğer kanola ekimleri Kasım ayına sarkarsa çıkış yavaş ve fidelerde çok zayıf olduğundan soğukların başlaması ile sıcaklık - 2 oC ve altına düştüğünde genç fideler zarar görmektedir. Bu nedenle kanola ekiminde geç kalınmamalıdır.

          6. Tohumluk:
          Kanola tarımında tohumluğun önemi büyüktür. Yağında erusik asit ve küspesinde glukozonalat içermeyen ve kanola tohumluğu kullanılmalıdır. Çiftçiler kendi hasat ettikleri üründen kesinlikle tohumluk olarak ayırmamalıdır. Çünkü kanola bitkisi %50'lere varan ölçüde yabani hardal türleri ile melezlendiğinden ikinci yıl hasat edilen ürün tohumluk olarak ekildiğinde hasat edilen ürünün yağında erusik asit ve küspesinde glukozanalat oranı artacaktır. Her yıl kontrollü olarak üretilen sertifikalı tohumlukların üreticiler tarafından alınması gerekmektedir. Alınacak tohumluğun ekileceği bölgede denenmiş ve kış soğuklarına dayanıklı olması gerekmektedir. Ekilen kanola çeşidinin yağ oranı da %40'ın üzerinde olmalıdır.
          a) Her yıl kanola üreticileri mutlaka sertifikalı yeni tohumluk ekmelidirler.
          b) Ekilecek tohumlukların temiz, çimlenme oranı ve çıkış gücü yüksek olmalıdır.
          c) Verim düşüklüğüne neden olmamak için, hastalık ve zararlılara dayanıklı kanola tohumluğu tercih edilmelidir.
          d) Ekilecek tohumluklar tohumla geçen hastalılara karşı ilaçlanmalıdır.

          7. Ekim şekli:
          Kanola ekimi yonca ekim makinesi gibi küçük tohumları ekebilen mekanik ya da pnomatik mibzerlerle ekilmelidir. Üreticiler gelişmiş hassas (pnomatik) ekim makinalarını kullanarak, sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliğini kolaylıkla ayarlayabilirler. Bu tip gelişmiş ekim makineleri ile ekimde bir dekara kullanılan tohum miktarından önemli tasarruf sağlanmakta, bir dekara 400-500 gram yeterli olmaktadır ve düzgün bir çıkış elde edilmektedir.
          Kanola ekiminde sıra arası mesafe 17 cm ve sıra üzerindeki bitkiler arasındaki mesafe ise toprak verimliliği ve yağış durumuna bağlı olarak 4-6 cm arasında olabilir. Ekim derinli 1.5 cm civarında olmalıdır. Aşırı sık ve derin ekimden kaçınılmalıdır. Derin ekimde çıkışlar mütecanis olmaz, geç kalır ve kışa iyice gelişmeden gireceğinden zarar görür. Sık ekim içinde aynı zayıf gelişme söz konusudur. Zayıf kök yapısına sahip kanola bitkileri kış soğuklarından önemli ölçüde zarar görmektedir.
          Bazı gevşek yapıdaki topraklarda ekimden sonra merdane geçirilirse çıkış iyi olmaktadır.

          8. Bakım:
          Normal zamanında yapılan ekimlerde kanola gür geliştiği için içerisinde yabancı ot barındırmaz. Tarlada yabancı ot olarak hardal varsa kanola ekilmez. Çünkü ikiside aynı familyadan olduğundan mücadelesi zordur ve daha sonra hasat edilecek kanola ürününe karışarak kaliteyi bozar. Ayrıca kanola bitkileri Nisan ayına kadar olan gelişme döneminde toprakta taban suyu yüksekliğine ve su tutmasına karşı çok hassas olduğundan yağışlı dönemlerde tarlada göllenme olursa hemen su tahliye edilmelidir.

          9. Gübreleme:
          Kanola tarımında doğru bir gübreleme yapılması için üreticilerin topraklarını analiz yaptırması şarttır. Kanola tarımında fosforlu gübrelerin ekimden önce toprağa verilmesi, bitkiler tarafından ileri ki gelişme dönemlerinde kolay ve yeterli alınmasını sağlar. Azotlu gübrelerin kanola üretiminde ideal uygulanması üçe bölünerek yapılır. Birinci uygulamada üçte biri ekimden önce veya ekimle birlikte Amonyum sülfat (%21) formunda veya 18-46-0 ile 20-20-0 kompoze gübrelerinden birini kullanarak dekara 25 kg, ikinci uygulamada diğer üçte biri Mart ayı başında üre formunda 10 kg/da , son üçte birlik kısımda Mart ayı sonu veya Nisan ayı başında Amonyum nitrat (%26) formunda olmak üzere 15 kg/da hesabıyla tarlaya verilmesi uygundur.

          9.1. Kanola Tarımında Kullanabileceğimiz Gübre Çeşitleri:
          9.2. Azotlu Gübreler:
          Azotlu gübreler, Amonyum sülfat (%21 N), Üre (%46 N) ve Amonyum Nitrat (%26 N)’ tır. Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamalarına karşın özellikleri gereği toprak asitliğini nötrleştirmek için tuzlu veya alkali topraklarda Amonyum sülfat ekim öncesi veya ekimde tercih edilmeli, diğer nötr veya asit toprak karakterlerinde üre kullanılabilir. Amonyum nitrat gübresi İlkbaharda (çimene) uygulanabilir. Azotlu gübreler topraktan değişik yollarla kayba uğradığından her yıl mutlaka toprağa verilmesi gerekir.
          Kanola tarımında, dekardan en yüksek dane verimi alabilmek için yapılan araştırmalar sonucunda saf madde olarak 12-14 kg/da arası azot yeterli olmaktadır. Yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçların ekonomik analizi yapılarak gübreye verilen para ve tarladan alınan ürünün geliri olarak değerlendirilmektedir.

          9.3. Fosforlu Gübreler:
          Sadece fosfor içermesi yönünden en çok bilinen Triple Süperfosfat (%43 - %46 P2O5)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Fosforlu gübrelerle toprağa verdiğimiz fosforun topraktan kaybı söz konusu değildir. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz yere fosforlu gübre vermekten ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır.

          9.4. Potasyumlu Gübreler:
          Türkiye toprakları genelde potasyum açısından zenginse de toprak analizleri sonucunda kumsal topraklarda potasyum besin maddesinin az olduğu görülmektedir. Toprak analizleri sonucu tavsiye edilen potasyum gübresi çoğunlukla potasyum sülfat (%50 K2O) formunda ekim öncesi toprak altına yapıcak bir gübreleme ile karşılanır.

          9.5. Kompoze Gübreler:
          Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Trakya çiftçisi en çok 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 kompoze gübrelerini kullanmaktadır. Burada birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor, üçüncü rakam ise potasyum miktarını göstermektedir. Özellikle kanola tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 18-46:0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 25 kg hesabıyla kullanılabilir. Burada şunu belirtmekte yarar var, her yıl kompoze gübrelerin bazı çiftçiler tarafından sürekli kullanılması sonucu Trakya’da tarla topraklarında fosfor fazlalığı söz konusudur. Bu nedenle Toprak analizi sonucunda fosfora ihtiyaç yoksa kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının kullanılması daha ekonomik ve verimli olur.

          9.5.Yaprak Gübreleri:
          Yaprak gübreleri, son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Eğer tarla toprağında taban suyu, su kusması nedeniyle yüksek ve iklimde serin ise soğuk toprak şartlarına bağlı olarak azot, fosfor, çinko gibi herhangi bir besin maddesinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin kanola kökleri ile alımı stres şartlarında zor olacağından, doğal olarak oluşacak bitki besin maddeleri noksanlığı nedeniyle gelişme geriliği, yaprak renklerinde morarma, kahverengileşme ve sararmalar (klorosiz) görülebilir. Özellikle bu sorunlar Trakya’da serin geçen Mart ayında ortaya çıkabilmektedir. Eğer kök hastalığı değilse bu sorun, büyük ihtimalle mikro besin maddesi noksanlığıdır. İşte bu şekilde besin maddesi noksanlığından emin olunan kanola tarlalarına, serbest piyasadan Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülvarizatörle verilmelidir.
          Yaprak gübrelerini tek başına, kanola tarımında ekim öncesi veya ilkbaharda kullanılan mineral gübrelere alternatif olarak kullanılması dekardan istenen verim artışını sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi, su alma ve toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla bitki doğal olarak topraktan normal bir şekilde besin maddelerini alabilir. Ancak toprakta bitki besin maddesi yoksa, iklim ve toprak şartları nedeniyle bitki besin maddesi alınamıyorsa fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak yaprak gübreleri kanalıyla noksan olan besin maddesi verilebilir. Bu şekilde bilinçli gübreleme çiftçilere önemli oranda ekonomik kazançlar sağlayabilir.

          10. Ekim Nöbeti(Münavebe):
          Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olur. Bu nedenle kanola yetiştiriciliğinden yüksek verim alabilmek için mutlaka münavebe yapılmalıdır. Kanolanın gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir:
          1. Model: Ayçiçeği + Kanola + Buğday + Mısır
          2. Model: Buğday + Kanola + Baklagil + Ayçiçeği
          3. Model: Buğday + Kanola + Şeker pancarı + Kavun-karpuz
          4. Model Ayçiçeği + Kanola + Buğday


          11. Kanola Tarımında Yabancı Ot Mücadelesi:
          Yabancı ot mücadelesi kanolanın ilk yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve yapılması % 20-30 oranında daha fazla verim alınmasını sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayarak kanola bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Kanola bitkisi 30-40 cm boyunda olduğunda gür gelişip, gölge yaparak diğer yabancı otların gelişmesi büyük ölçüde engellemektedir.
          Yabancı ot mücadelesi kültürel tedbirlerle, mekanik yollarla ve kimyasal yöntemlerle yapılmaktadır.

          11.1. Kültürel Yabancı Ot Mücadelesi:
          - Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan temiz tohumluk kullanılmalıdır.
          - Mümkün olduğunca ekim nöbeti yapılmalıdır.
          - Rizomlarla vegetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir.
          - Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir.

          11.2. Kimyasal Yolla Yabancı Ot Mücadelesi:
          - Kanola tarımında en ekonomik yabancı ot mücadelesi yabancı ot ilaçları ile yapılır. Kimyasal mücadelede tarlada görülen yabancı ot türlerine göre seçilen ilaçlar kullanım özelliklerine göre ekim öncesi, ekim sonrası veya çıkış sonrası uygulanabilir.
          - Kanola tarımında ekim öncesi Trifuluralin gibi etkili maddeli ilaçlar toprağa diskaro ile 10-12 cm derinliğinde iyice karıştırılmalıdır.
          - Ekim sonrası çıkış öncesi kullanılan yabancı ot ilaçları tarla yüzeyine atılır ve toprağa karıştırılmaz.
          - Çıkış sonrası kullanılan ilaçlarının, yabancı otların 2-4 yaprak olduğu küçük dönemde kullanılması çok etkili olmaktadır. Uygulamada geç kalınırsa kanola bitkilerine zarar verebileceği gibi yabancı otlar da iyi kontrol edilemez.

          12. Kanola Hastalık ve Zararlıları:
          Kanolanın önemli zararlıları toprak pireleri, tarla salyongozu, kanola sap hortumlu böceği, lahana böceği ve yaprak bitidir. Özellikle Trakya'da bazı lokasyonlarda lahana böceği zararı fazladır. Yaprakların öz suyunu emerek beyazlama yapmakta ve önemli verim kayıplarına neden olmaktadır. Bu zararlı ile ilaçlı mücadele yapılmalıdır.
          Önemli hastalıkları ise mildiyö, kolza kök uru, kurşuni küftür. Trakya'da hastalıklar pek yaygın değildir.

          13. Kanolada Tohum Bağlama:
          Kanola çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme ) için çeşitin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de kanola üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması harnuplarda (kapsüllerde) döllenme, dane tutmayı artırır. Çiçeklenme ve döllenme bitkide alttan yukarı doğru olmaktadır. Nisan sonu Mayıs ayı başında kanolanın çiçeklenmesi arılara bol miktarda çiçek tozu sağlamaktadır.

          14. Hasat ve Depolama:
          Kanola, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşitin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 40 ile 50 gün sonra hasat olumuna gelir. Trakya'da 10 Haziran, Akdenizde 10 Mayıstan itibaren Kanola hasadı yapılabilmektedir. Kanola hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve kapsülleri tamamen kuruyup sararır, kırmızımsı sarı bir renk oluşur. Tohum kahverengine dönüşmüşse hasat zamanı gelmiş demektir. Tohumdaki hasat rutubeti %10-12 düzeyinde olabilir. Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarı doğrudur. Hasatta bitkilerin tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur. Kanola daneleri çok küçük olduğundan hasata başlamadan önce biçerdöverin ayarları çok iyi yapılmalıdır. Hasatta kayıpları azaltmak için uygun silindir hızı (250-350 devir/dakika), batör-kontrobatör açıklığı, vantilatör, elek ayarları yapılmalıdır. Hasatta biçer döverin ön tablası ayarlı olmalı ve uygun yükseklikten zamanında hasat yapılmalıdır. Fazla yüksekten hasat yarı yatık bitkilerin biçerdöverin öntablasına alınmasını önleyerek verim kaybına neden olabilir. Dekardan alınan verim ekilen çeşidsin verim gücüne ve toprak verimliliği ile iklim koşullarına bağlı olarak 200-300 kg/da arasıdır.
          Emniyetli bir depolama için danelerinin rutubeti % 9'u geçmemelidir. Kuru anbarlarda depolanmalıdır, aksi halde çok çabuk kızışma olur ve küflenir.

          15. Sonuç:
          Sonuç olarak, kanola tarımında çiftçilerimizin birim alandan daha yüksek verim elde etmeleri ve kazançlarını artırmaları buraya kadar belirtilen yetiştirme tekniği esaslarını tam olarak uygulamalarına bağlıdır. Kanola tarımı konusunda daha geniş teknik bilgi almak isteyenler en yakın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitüleri ile Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurdukları takdirde kendilerine yardımcı olunacaktır. ÜRÜNÜNÜZ BOL VE BEREKETLİ OLSUN.




          Yararlanılan Kaynaklar:

          Algan, N., 1991. “Çukurova Bölgesinde Kışlık 2.Ürün Olarak Yetiştirilebilecek Bazı Yemlik Kolza (B.nappus ssp.rapifiera) Çeşitlerinin Verim ve Diğer Bazı Özellikleri Üzerine Araştırmalar”. 1.Çukurova Tarım Kongresi 9-11 Ocak 1991, Adana.

          Algan, N:, 1990. “Kanola Tarımında Çeşit Sorunu ve Agroteknik Yöntemler”, TOKB Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Menemen, İzmir.

          Arnaud, F., 1989. “L’evoution des surfaces et des varietes de colza en France” Colza d’hiver 1989/90, France.

          Atakişi, İ.K, 1991. “Yağ Bitkileri Yetiştirme ve Islahı”, T.Ü Tekirdağ Ziraat Fakültesi Yayın No: 148, Ders Kitabı No : 10, Tekirdağ.

          DİE, Çeşitli Yıllar, “Tarımsal Yapı ve Üretim” Ankara.

          İnan, İ.H., Gaytancıoğlu, O., 1996. “Türkiye’de Ayçiçeği Tarımı ve Bitkisel Yağ Sanayiinin Ekonomik Yapısı”T.Ü Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi Cilt 4, Tekirdağ.

          Öğütçü, Z. Ve Ö. Kolsarıcı, 1979. Kolzanın Yetiştirme Tekniği ve Islahı.
          Kroeze, H.F, 1987. “Dünyadaki Bitkisel Yağ Üretimi”, Tebliğler ve Panel, İ.K.V Yayınları, İstanbul Matbaası, s.21-28, İstanbul.

          Oıl Word, 1995. “The 95/96 Outlook for Rapeseed” Oıl Word Annual 1995, s.36-37, Almanya.

          Sezgin. S. ve N. Yıldız., 1992. Yağ Bitkisi Olarak Kanolanın Önemi ve Çukurova Tarım İşletmesi Müdürlüğünde Kanola Tarımı. TİGEM. Yıl:7, Sayı:37:13-19.

          Shahidi, F., 1990. Rapeseed and Canola :Global Production and Distibution Chapter 1, Grain Research Laboratory Quality of Canadian and Flaxseed Cargoes.1989-1990 Crop Yearcargo Bulletin, No.260, Canada.

          Süzer, S. 2001. Kanola Tarımı. Marmara'da TARIM. Yayın No: 77-78:38-43.

          Süzer, S. 2001. Destek Kapsamına Alınan Kanola Tarımı. CİNETARIM,Yıl:5, Sayı:38:38-9.

          Yorum

          • CDD
            Senior Member
            • 06-07-2005
            • 5289

            #20
            Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

            Hybrid araçlar hakkında bilgisi olan arkadaşlar varmı elektrikli ve benzinli iki motoru bu sistemle nasıl çalışıyor geleceğin araçları hybridler olabilir bio diesel,hybrid yeni yakış biçimleri bu konuda bilgisi olan varmı.

            Yorum

            • hamza
              Junior Member
              • 27-01-2004
              • 43

              #21
              Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

              hibrid araçlar ve biodizel ne güzel olurdu
              genel anlamda arabalara monte edilen motorlar arabanın kalkış ve hızlanma(gaza basma)ihtiyaçları dışında düşününce olabileceginden büyük konuyor.büyük motor genelde yine büyük yakıt ihtiyacı demek oluyor.
              hibrid araçlarda bu kısa süreli ihtiyaçları karşılamak için bir akü grubu ve elektrik desteği ilave olarak bazen şanjumana bazen motora ilave ediliyor.elektronik bir düzen (beyin diyelim) kalkışta hızlanma da daha dogrusu ihtiyaç oldugunda devreye girip çıkıyor.dolayısı ile arabanın motoru
              daha küçük ve ekonomik olabiliyor.
              fazla güç ihtiyacı ortadan kalkıp normal seyir hızında veya şehir trafiğinde
              rölantide beklerken motora akuple jeneratör belli bir zaman içinde akülere tekrar bu enerjiyi depolamaya çalışıyor.
              sistem çok verimli ancak hala akü endüstrisi daha yeni bir teknoloji geliştiremedi bu yüzden hibrid ve elektrik motorlu araçlar aküde zorlanıyor.

              Yorum

              • hamza
                Junior Member
                • 27-01-2004
                • 43

                #22
                Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                biodizel nereye doğru gidiyor.direk bitkisel yağ kullanmak

                şu anda bir çok yerde biodizel kullanımı yanında motorda bazı küçük ilavelerle dogrudan yağ kullanımı denenmekte ve geliştirilmekte.
                yani yakında mazot yerine bakkallardan şişe damacana ile yağ alıp kullanabilecegiz.(petrol şirketleri o zaman yağ satışlarını sadece biz yapabiliriz mi diyecekler merak ediyorum).
                bunun için en çok kullanılan sistem iki depolu sistemdir.küçük depoda motoru ilk çalıştırma ve ısıtma için az bir mazot (veya iyi bir biodizel)bulunmaktadır.ilave olarak büyük yag deposu (veya eski mazot deposu)motor suyu veya eksoz gazı ile ısıtılmakta ve istenen sıcaklıga gelince elle veya elektronik olarak mazottan yaga geçilerek normal çalışmaya devam edilir.(ilk LPG gazlı arabalar önce benzinle çalıştırılırdı).ancak motor uzun süreli istop etmeden önce tekrar mazota (veya biodizele)dönüp filtre pompa ve enjektörler ile yakıt hattı mazot ile dolu bırakılmalıdır.

                ateşi yakmak için çok az biodizel
                ziraatçi ve çiftçimizin üreteceği çok verimli bitkisel yağlar
                mühendislerin ve ilim adamlarımızın üretecegi çok az yakıt kullanan motorlar
                tasarrufa ve verimliliğe çok önem veren politikacılar ve hükümetler
                dünyayı kirleten büyük kavgaların sebebi petrole dur diyebilirmi
                zor ama mümkün

                Yorum

                • volsim
                  Junior Member
                  • 14-10-2005
                  • 117

                  #23
                  Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                  Bio-dizel dizel araçlar için çok yararlı ve ucuz ancak İstanbul şehir içinde tüm taksiciler , minibüsler , belediye otobüsleri , kamyonlar ile bazı dizel araç sahipleri bu yakıtı kullanırlarsa (malum trafiğe çıkan dizel araç sayısı da çoğalıyor) her yer yağ kokmaz mı? Düşünün bir minibüs veya otobüs durağındasınız ve her yer siz de dahil kızartma yağı kokuyorsunuz ; sanki bir şeyler kızartmışsınız gibi ! Siz de biliyorsunuz ki İstanbul'da bazı yerlerde hava sirkülasyonu pek iyi değil , Bu durumda bazı semtlerde bu kızartma kokusu kabus gibi çöker mi çökmezmi acaba ? Bunları söylememin nedeni yağ kokusunun mazot kokusundan daha ağır olması ve insanın üstüne sinmesi yada bizler mazot kokusuna alıştık herhalde. Geçenlerde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde ilerlerken arabamın içine kızartma yağı kokusu girmeye başladı (kalorifer açık olduğu için) önümde giden bir ticari taksi vardı ve yerler kaygan malum köprüde de sollama yapılmaz , köprüyü geçene kadar kaloriferi kapatmak zorunda kaldım. Yine de arabaya bayağı yağ kokusu girmişti . Doğrusunu isterseniz İstanbul gibi trafiğin yoğun olduğu şehirlerde ve dur-kalk yapılan çoğu caddede önünüzde giden bir bio-dizelli araç varsa sağa veya sola kaçmaya bakın yoksa yandınız !

                  Yorum

                  • ozkandonmez
                    Administrator
                    • 30-12-2002
                    • 47396

                    #24
                    Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                    malesef kızartma kokusu şimdilik giderilemiyor, ama oda bilim adamlarınca nötrilize edilecektir. Bio diesel in en önemli yanı dünyamızın yada çocuklarımızın gelecekte zaten bitecek olan petrole bağımlılığını ortadan kaldıracak olmasıdır.

                    Artık tüm dünyada konuşulan ve tam olarak iyileştirme aşamalarında olan bio diesel yakıtın ülkemize ve çiftçilerimize kadar inmesi gerekiyor.

                    Çiftçinin petrol istasyonuna gidip, ezile büzüle traktörü için motorin istemesine gerek kalmayacak (neticede parasını hasatta veriyor çoğu çiftçi), üretecek yağını koycak traktörüne ve tarlasını toprağını sürecek işlemlerini yapacak.

                    Şehirlerde ise dedidiğim gibi bilim adamları birşeyler mutlaka bulacaktır.
                    Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız



                    HAYDI IPTV YAPALIM

                    TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

                    LÜTFEN OKUYUN

                    Yorum

                    • hamza
                      Junior Member
                      • 27-01-2004
                      • 43

                      #25
                      Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                      biodizel kokusu

                      sayın Volsim kardeşimin dikkat çektigi konu gerçekten her halde hiç önemsenmedi.
                      bence haklı ve bu konu üzerine düşünülmeli.ben bilgilerimi dünyadaki biodizel forumlarından almaya çalışıyorum.koku konusunda hiç tartışmaya rastlamadım.ama şimdi dikkat çekmeye çalışacagım.
                      kendimce biodizel yanmamış yani kullanılmamış yagdan yapılınca bana göre çok hafif yani rahatsızlık vermeyecek gibi kokuyor.
                      belki kullanılmış veya yanık yagdan yapılmadan onceki filtre (daha gelişmişi çöktürme) sırasında daha dikkatli olmak fayda getirebilir.
                      ancak Volsim kardeşimin affına sıgınarak ben zehirli vede gerçekten alıştıgımız mazot eksoz dumanı yerine biodizel kokusunu tercih ederim.
                      istanbul için önerim eger petrol tröstleri müsade ederse yogun saatlerde
                      sadece lpg veya gazlı(LNG-CNG) araçlara müsade ederdim.
                      hayır diyenlere türkiyede üretilen linyiti neden ve nasıl yasakladınız diye sorabilirim.

                      Yorum

                      • volsim
                        Junior Member
                        • 14-10-2005
                        • 117

                        #26
                        Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                        Çok haklısınız Hamza Bey. İstanbul'da hava kirliliğini önlemenin en iyi ve en ekonomik olanı trafiğin yoğun olduğu saatlerde daha çevreci yakıt olan LPG veya LNG-CNG yakan araçlara izin verilmelidir . Çok uzun süredir Avrupa'da kullanılmakta olan LPG nedense Türkiye'de çok benimsenmedi . Ben aracımda yaklaşık 6 senedir LPG kullanmama rağmen şimdiye kadar hiçbir problem yaşamadım . Bunun bir sebebi işinin uzmanı kişilere Lpg montajı yaptırmış olmam ikincisi ise her 20.000 km'de bir sistemi bakımdan geçirmem . Valla şu an kurşunsuz benzinin litre fiyatını sorsanız bilmem .: ) Aracımda yaklaşık çeyrek depo benzin var ki ne zamandır kullanmıyorum . Sanırım Türkiye'de insanlar yanlış bilgilendiriliyor veya yönlendiriliyorlar . Sizce haklı değil miyim ?

                        Yorum

                        • ozkandonmez
                          Administrator
                          • 30-12-2002
                          • 47396

                          #27
                          Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                          sonuna kadar haklısınız, birileri izin verirse bazı şeyler oluyor, LPG yada gazlı LNG-CNG türünde yakıtlar hem ucuz hem daha çevreci, koku konusunu araştırmakta fayda var.
                          Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız



                          HAYDI IPTV YAPALIM

                          TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

                          LÜTFEN OKUYUN

                          Yorum

                          • ozkandonmez
                            Administrator
                            • 30-12-2002
                            • 47396

                            #28
                            Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                            bu konunun ayrıntılarına girebilmek ve tanıtabilmek amacı ile OZMENA BİLİM ve TEKNİK bölümünde ayrı bir başlık altına alınacaktır.

                            İlgilenen arkadaşlara duyurulur
                            Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız



                            HAYDI IPTV YAPALIM

                            TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

                            LÜTFEN OKUYUN

                            Yorum

                            • hamza
                              Junior Member
                              • 27-01-2004
                              • 43

                              #29
                              Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                              ev de biodizel yapımı devam

                              daha önce bahsettigimiz test metodu dahil genel anlamda iki metod daha var

                              1.tek kademeli baz metodu (Mike Pelly yapmış)
                              2.iki kademeli baz-baz metodu (Alex Kac)
                              3.iki kademeli asit-baz metodu (kusursuz method)

                              daha önce bahsettiğimiz tek kademelibaz metodu bu işe başlamak için en iyi metodtur. bu metodu çeşitli defalar deneyip alkol soda oranları ile oynamayı geliştirenler daha sonra gelişmiş ve daha iyi metodlara geçebilirler.
                              bunlardan ikincisi olan iki kademeli baz-baz metodu titrasyon(soda miktarı tayini) gerektirmeden kullanılmış yağ ve bilhassa hayvansal yaglar için kullanılabilen metodtur.
                              tek kademeli metodtan pek fazla farkı yoktur.bu metodta kullanılacak katalizör için kostik soda ve methanol(metil alkol) karışımı şöyle yapılır.
                              kullanılacak yağın hacmen %25 i kadar methanol ile beher litre yağa 6,25 gram hesabı ile kostik soda karıştırılarak (dikkat önce alkol üzerine yavaş yavaş soda) methoxide denilen solüsyon hazırlanır.bu 3/4 ve1/4 0ranlarında ikiye bölünür.
                              birinci kademede yağ 48-52 dereceye (sentigrad) kadar ısıtıldıktan sonra hazırlanmış olan 3/4 miktarındaki solüsyon ile yavaş yavaş karıştırılr.ve 50-60 dakika süre ile karıştırılmaya devam edilir.artık mesela 5-10 lt lik gruplar için el matkabı ucunda boya karıştırıcı gibi mekanizmalar ile 20-25 kg lık boya tenekeleri veya plastik kovalar kullanılabilir.ve dinlenmeye bırakılır.10-12 saat sonra dibe çökenham gliserin alınır.
                              ikinci kademede yukarıda kalan yarım-biodizel yeniden 48-52 dereceye ısıtılıp daha önce ayrılmış olan 1/4 oranındaki solüsyon ile yeniden 50-60 dakika karıştırılıp tekrar dinlenmeye bırakılır.10-12 saat sonra dibe çöken gliserin tekrar ayrılır.kalan biodizel tekrar yıkama ve filtreden geçirilerek kullanma deposuna alınır.

                              üçüncü kusursuz(ingilizcesi foolproof) method daha sonra

                              Yorum

                              • hamza
                                Junior Member
                                • 27-01-2004
                                • 43

                                #30
                                Konu: Geleceğin Vazgeçilmez Yakıtı BIO DIESEL..

                                güvenilir kusursuz metod.ev debiodizel yapımına devam

                                Amerikada tavuk yağından biodizel yapılıyormuş.
                                bu kusursuz denilen metod bilhassa kullanılmış yağlardan biodizel yaparken ortaya çıkan istenmeyen sabunsu madde oluşmasını en aza indirebilen yollardan biri imiş.
                                yine bu metod iki safhada yapılır.birinci kademede katalizör olarak methanol (metil alkol) ile kostik soda yerine bu sefer sülfirik asit (akü asiti) kullanılır(mümkünse %98 saflıkta ama %95 saflıkta olur.
                                ilk önce kullanılacak yağ 35 dereceye kadar ısıtılır.içine hacmin % 8 i kadar(her litre başına 0,1 litreden az) metil alkol(methanol)yavaş yavaş karıştırılarak ilave edilir.beş dakika karıştırılır.daha sonra kullanılan yağ miktarının her litresine bir mililitre (1.0 mlt.) sülfirik asit göz damlası şırınga veya cam pipet kullanılarak karışıma ilave edilerekyavaş bir hızda bir saat karıştırılır.sonra ısıtma durdurularak bir saat daha karıştırılır.toplam iki saat sonunda dilenmeye bırakılır.bu ara daha önceki gibi metil alkol kostik soda katalizörü hazırlanır.her litre yağ başına hacimsel %12 alkol velitreye 3,5 gram soda tamamen eriyene kadar karıştırılarak hazırlanır.bu karışım ikiye bölünür.yarısı daha önce dilnmeye bırakılan karışımın içine katılır ve beş dakika karıştırılır ve ikinci kademeye geçilir.
                                bu baz katalizör kademesidir.yağ tekrar 55 dereceye ısıtılır.kalan yarım methoxide ilave edilerek karıştırmaya devam edilir.1,5-2 saat sonra karıştırma ve ısıtma durdurulur.bir ssat kadar dinlenmeyi takiben biodizel üstten alınabilir ve yıkama filtre edilebilir.
                                dikkat yine tekrar ediyoruz metil alkol benzin gibi yanıcıdır zehirlidir kostik yakıcıdır asit söylemeye gerek yok.cocukları uzak tutun eldiven gözlük mümkünse iş kol ve bacakları koruyan iş elbisesi giyin.yine dikkat birinci kademede sakın asit ve alkolü önceden karıştırmayın şiddetli köpürme sıçrama dökülmeler oluşabilir.önce methanol yağa sonra alkol karışıma.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X