metabolik şok çeşitleri

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • yusufocuk
    Banned
    • 06-01-2005
    • 2598

    metabolik şok çeşitleri


    Bazı hastalıklar tedavi edilmezse kusma, ishal ve çok fazla idrar çıkarmaya bağlı olarak aşırı sıvı
    kaybının yol açacağı metabolik şoka neden olurlar. Vücut sıvıları ve kimyasal dengesinde di-
    abetes mellitus gibi hastalıklarda ciddi bozukluk-lar olur. Bu hastalar ciddi şekilde dehidrate ola-
    bilirler ve damar yatağında doku ve organlara ye-terli perfüzyonu sağlayacak sıvı olmayabilir. Kro-
    nik bir hastalığın seyri sırasında metabolik şok gelişen hastalar oldukça kötü durumdadır. ATT
    hastalığı oldukça ihmal edilmiş böyle bir hastayı götürmek için çağırılabilir. Hastaneye götü-
    rülürken bu hastaya mümkün olan her çeşit destek yapılmalıdır.
    Nö***enik Şok
    Medulla spinalis, özellikle servikal düzeydeki,
    yaralanmalarında sinir sisteminin kan damarla-rının kas tonusunu ayarlayan bölümünde önemli
    hasarlar görülebilir. Sonuçta nö***enik şok gö-rülür. Bu durumda kan damarlarının duvarındaki
    kasların kasılmasını sağlayan sinir uyarısı yoktur. Böylece vertebra yaralanmasının altındaki se-
    viyede kalan bütün damarlar dilate olmuş ve vasküler sistemin kapasitesi artmıştır. Normal olarak
    mevcut olan 6 litre kan vasküler sistemi dol-duramaz ve yetmezlik gelişir. Kan veya sıvı kaybı
    olmamakla birlikte organ ve dokuların perfüz-yonu bozulur ve şok görülür. Bu durumda vas-küler sistemin hacmindeki değişiklik şoka neden olmuştur. Bu arada, sinir sisteminin kontrolü altındaki birçok diğer fonksiyonun da kaybolacağı unutul-mamalıdır. Akut bir yaralanmada bunların en önemlisi hastanın vücut ısısını kontrol edememesidir. Nö***enik şoktaki bir hastanın vücut ısısı süratle düşer.
    Psikojenik Şok
    Psikojenik şok veya bayılma, sinir sisteminin geçici, genel vasküler dilatasyona yol açan bir re-
    aksiyonudur. Kan dilate olan damarlarda birik-tiğinden beyin kan akımında geçici olarak azalma
    olur. Beyine giden kan akımı aniden ve çok azalınca, beyin normal çalışamaz ve bayılma olur.
    Korku, kötü haber, bazen iyi haber, endişe, yara veya kan görmek, tıbbi tedavi, şiddetli ağrı psi-
    kojenik şoka neden olan birçok etkenlerden bir-kaçıdır. İyi hissetmeyen, çok yorgun veya üzün-
    tülü olan, veya çok kalabalık bir yerde ayakta durmak zorunda olan biri her an bayılabilir.
    Bayılınca hasta düşer ve yere uzanır; beyin kan dolaşımı hemen düzelir ve olay hızla geçer. Bu
    tip şokta ATT'yi ilgilendiren, bayılma sırasında olabilecek yaralanmalardır, hastanın başını çarpması gibi. Psikojenik şokun vasküler nedeni damar yatağının aniden çok genişlemesi nedeni ile perfüzyonun geçici olarak bozulmasıdır.
    Kardiojenik Şok
    Kardiojenik şok kalbin yeterli çalışmasına bağ-lıdır. Kanın bütün damarlarda dolaşabilmesi, kalp kasının normal ve devamlı pompalamasına bağ-
    lıdır. Birçok hastalık kalp kasında bozukluklara neden olur. Belli sınırlar içinde kalp bu bozuk-
    luklara adapte olur. Fakat kas hasarı çok fazla olursa, bazı kalp krizlerinden sonra olduğu gibi, kalp yeterli çalışamaz. Kanın damarlarda belli bir basınçta dolaşmasını sağlayan, kalbin kas kontraksiyonlarıdır. Kanın
    bütün sistemi dolaşması için belli bir basınç gerekir. Sistemde yeterli hacimde kanın dolaşması
    için kalbin her dakikada belli sayıda çarpması ge-rekir. Kardiak orijinli şok, kalp kast kanın or-
    ganlara ulaşabilmesi için gerekli basıncı sağlaya-
    madığında görülür. Kalbin vuruş düzeni bozul-duğundan kan hacmi iyi ayarlanamadığında da
    görülebilir. Bu durumdaki şokun nedeni pompa yetmezliğidir.
    Septik Şok
    Ciddi bakteriyel enfeksiyonu olan hastalarda, bakterilerin veya enfekte dokuların oluşturduğu
    toksinler (zehir) septik şok denilen duruma neden olabilir. Bu durumda kan damarlarının duvarı
    tahrip olur ve sızıntılar görülür. Ayrıca kont-raksiyon yeteneklerini de kaybederler. Şok da-
    marların yaygın olarak genişlemesine ve hasar gö-ren damar duvarlarından plazma sızmasına bağ-lıdır.
    Bu şok tipi oldukça karmaşıktır. Vasküler sis-temden fazla miktarda plazma sızdığından dola-
    şan kan miktarı azalmıştır (hipovolemi). Ayrıca normal kan hacmi için bile çok genişlemiş damar
    yatağı vardır ve zaten azalmış olan kan miktarı bu yatak için çok az gelir. Septik şok hemen her
    zaman uzun süre hastanede kalanlarda veya ciddi bir hastalık, yaralanma veya ameliyat sonrası
    görülür.
    Respiratuar Şok
    Ciddi bir toraks yaralanması veya hava yolu tıkanması hastanın solunumunu bozar ve yeteri
    kadar oksijen alınamaz. Bu durum respiratuar şoka neden olabilir. Yeteri kadar nefes alamamak
    da vasküler nedenler kadar kısa sürede şok geliş-mesine neden olur. Bu durumlarda, şok kanda yeteri kadar oksijen olmamasına bağlıdır. Kan hacmi, damar yatağının hacmi ve kalp fonksiyonu
    normaldir. Fakat kanda taşınan oksijen yeterli değildir. Oksijen olmadan organlar yaşayamaz ve
    fonksiyonlar hemen bozulmaya başlar. Bu şok tipi hava yolu tıkanan veya akciğer hastalığı veya yaralanması olanlarda görüleceğinden, resüsitasyonda ilk adım hava yolunu açmak, ikin-
    cisi respirasyonu sağlamaktır. Oksijenlenmeyen kanın dolaşması hastaya bir fayda sağlamaz.
    Anafilaktik Şok
    Anafilaktik şok (anafilaksi) bir madde ile te-mas ettiğinde buna duyarlık kazanmış kişinin
    sonraki doz veya temasta aşırı reaksiyon göster-mesi ile oluşur. Allerjik reaksiyonlara yol açabi-lecek durumlar:
    1. Enjeksiyon. Tetanoz antitoksini gibi serumlar veya penisilin gibi ilaçların enjeksiyonu.
    2. Yeme. Bazı yiyeceklerin yenmesi veya .
    bazı ilaçların, penisilin gibi, ağızdan alınması bu maddelere hassas insanlarda daha yavaş gelişen fakat
    aynı şiddette reaksiyonlara yol açar. .
    3. Böcek sokması. Arı, böcek sokmaları
    bu toksinlere hassas kişilerde ani
    şiddetli reaksiyonlara yol açar.
    4. İnhalasyon. Toz, polen veya benzeri
    maddelerin inhalasyon yolu ile alınması
    da ani ve şiddetli reaksiyonlara yol açabilir.
    Anafilaktik şok oldukça karmaşıktır. Fakat ol-
    dukça sık karşılaşılır, bu nedenle ATT bulgu ve
    belirtilerini bilmelidir. Anafilaktik şok allerjik
    olunan madde ile karşılaşıldıktan sonra dakikalar
    hatta saniyeler içinde gelişir. Deride, solunum ve
    dolaşım sisteminde çeşitli reaksiyonlar görülür.
    Bulgular genellikle diğer şok tiplerinde görülenlergibi değildir. Anafilaktik reaksiyonlarda. aşağıdakiler oldukça karakteristiktir:
    1. Deri. Özellikle yüz ve göğüsün üst
    kısmında kızarıklık, batma veya
    yanma, kaşınma vardır. Ürtiker
    BÖLÜM 11 . ŞOK
    yaygın olarak görülebilir. Ödem
    (şişme) özellikle yüz ve dilde
    görülebilir. Dudaklar oldukça fazla
    şişebilir. Dudaklarda siyanoz belirgin
    olabilir.
    2. Solunum sistemi. Göğüste devamlı bir
    öksürük ile birlikte sıkışma ve ağrı var-
    dır. Nefes alma verme de ıslık gibi ses
    (wheezing) ve dispne (nefes almada
    güçlük) gelişir. Allerjik maddeye
    reaksiyon olarak bronşlara sıvı sızar ve
    hasta bunu atabilmek için öksürür.
    Daha küçük bronşlar kasılır ve
    akciğerlere hava girişi oldukça güçleşir. Normalde solunumun pasif kısmı olan
    ekspirasyon zorlaşır. Hava yollarında
    biriken sıvı ve kasılan küçük bronşlar hasta nefes vermeye çalışırken karakteristik sesin, ıslık gibi, çıkmasına neden olur.
    3. Dolaşım sistemi. Kan basıncında düşme, nabzın zayıflaması, solukluk ve
    baş dönmesi gelişir. Bunların ardından bayılma ve koma gelebilir. Anafilaktik şokta kan kaybı, kardiak veya vasküler hasar ve vasküler dilatasyon yoktur. Fakat vücuda gerekli oksijen sağlanamaz.
    ŞOKUN BULGU VE BELİRTİLERİ
    Belli bulgu ve belirtiler, bazı özel bulguları da olan anafilaktik şok dışında, bütün şok tiplerinde ortaktır. Bunlar:
    1. Huzursuzluk ve endişe (bütün bulgular-
    dan önce görülebilir).
    2. Nabızın zayıf ve süratli olması (zor
    palpe edilebilir, "İp gibi"). .
    3. Soğuk ve nemli deri (genellikle yapış
    yapış diye tanımlanır).
    4. Aşırı terleme.
    5. Solukluk ve eğer oksijen sağlanması
    iyice azalırsa siyanoz.
    6. Yüzeysel, hızlı, zor ve düzensiz ve tu-
    tuk solunum (özellikle göğüs yaralan-
    masında görülen şoklarda).
    7. Mat ve anlamsız bakışlar, pupillalar dilate.
    8. Susama hissi.
    9. Bulantı ve kusma.
    10. Yavaş yavaş ve gittikçe düşen kan
    basıncı (erişkinlerin bir kısmında
    normal kan basıncı 90-100 mm Hg'dir,
    fakat sistolik kan basıncı 100 mm Hg'ın
    altında olanlarda şokun geliştiğini kabul
    etmek daha doğru olur).
    11. Hızla gelişen şokta şuur kaybı. ATT, şokun kardiovasküler sistemin organ ve dokulara yeterli basınçta kan perfüzyonunu sağlayamaması olmakla birlikte, kan basıncının en son değişen parametrelerden biri olduğunu hatırlamalıdır. Kan basıncını normal tutmak için çeşitli mekanizmalar harekete geçer. Kan basıncı düştüğünde şok uzun süreden beri var demektir.
    ŞOKUN TEDAVİSİ
    Şok bulgu ve belirtileri görülen hasta, tanı konulur konulmaz tedavi edilmelidir. Şokun nede-nini belirleyebilmek, uygun tedaviye başlayabil-mek için önemlidir. Fakat belli prensipler bütün
    şoklara uygulanabilir. Bunlar:
    1. Hava yolunu aç ve açık,kalmasını sağla,
    gerekirse oksijen ver. Bunu her şeyden
    önce yap. Hastanın normal nefes aldığın-
    dan emin ol. Gerekirse solunuma yardım
    et.
    2. Bütün dış kanamaları üzerine bastırarak
    kontrol et.
    3. Alt ekstremiteleri yaklaşık 25-30 cm.
    kaldır.
    4. Kırıkları atelle. Atelleme, kanamayı ve
    şoku daha da kötüleştirebilecek ağrı ve
    rahatsızlığı azaltır.
    5. Kaba ve aşırı hareketlerden kaçın.
    6. Hastanın altına ve üstüne battaniyeler
    koyarak ısı kaybını önle. Fakat çok fazla
    şey koyarak hastayı yükleme.
    7. Genelde hastayı sırtüstü yatır, fakat ciddi
    kalp krizi veya akciğer hastalığına bağlı
    şok geçiren bazı hastaların oturur veya
    yarı oturur pozisyonda daha rahat nefes
    alabileceklerini hatırla. Bu hastaları rahat
    oldukları pozisyonda tut.
    8. Hastanın nabzını, kan basıncını ve diğer
    vital bulgularını kayıt et. Hasta hastaneye
    gelene kadar her 5 dakikada bir bunları
    kayıt et.
    9. Hastaya içmesi ve yemesi için hiçbir şey
    verme.
    10. Pnömatik kontr-basınç aletlerini (bazen
    pnömatik antişok giysisi de denir) gere-
    kirse kullanmak için hazır ol. Pelvis, kalça
    veya femur kırığına bağlı şok gelişmiş
    hastalarda bu aletler yararlı olabilir.
    Bazen şokun nedeni bilinmediğinde bu
    aletler yararlı olabilir. Hastanın nefes aldığından emin olmalıdır. Ok-
    sijen eksikliği hızla şoka yol açabilir. Ventilas-yonun bozuk olması ya şokun nedenidir ya da şoku kötüleştiren etkenlerden biridir. Solunum güçlüğü kolaylıkla giderilebilecek tıkanmaya
    bağlı olabilir, ya da ventilatuar yardım gerektirir. ATT hava yolunu açmalı ve açık kalmasını
    sağlamalıdır. Şoktaki bütün hastalara oksijen verilmelidir. Yardım için birkaç nefes ve ilave
    oksijen hastanın arteriel oksijen konsantrasyonunu arttırır. Eğer şokun nedeni hipovolemi ise ilave
    oksijen, kalan kanın normalden daha fazla oksijen alıp taşınmasına yardım eder. Bu kan miktarının
    azalmasına bağlı olarak oksijen taşıma kapasitesinin azalmasını bir miktar kompanse eder.
    Bütün dış kanamalar kontrol edilmelidir. Bu en kolay, kanamanın üzerine steril gazlı bez koyup bunu elastik bandajla sararak sağlanır. Kanamayı durdurmak için yeterli basınç uygulanmalıdır.
    Turnike başvurulacak en son çaredir. Hastanın bacaklarının kaldırılması, bacaklardaki kanın
    kalbe daha kolay dönmesine yardım eder. Şiddetli kanamalarda kalbe kan sağlamanın en basit
    yollarından biridir. Hastanın bacaklarında kırık varsa, iyice atellenmeden ve hasta sert sedyeye
    alınmadan uygulanmamalıdır. Kırıklar mutlaka atellenmelidir. Atelleme kı-
    rığın tam tedavisi değildir. Kırık uçlarının çevreyumuşak dokuya yapacağı hasarı azaltır ve kırık
    bölgesinden olan kanamayı azaltır. Hastanın daha kolay taşınmasını sağlar ve hastayı rahatlatır. Bazı
    yumuşak doku yaralanmalarında da kompresyon için atelleme ve bazen şişme ateller kullanılabilir.
    Vücut ısı kaybı önlenmeli, fakat hastayı çok fazla da ısıtmamalıdır. Hastayı çok sıcak tutmak-
    tansa, biraz serin tutmak daha iyidir. Sıcak ter-moforlar veya ısıtma battaniyeleri kullanmak
    şoktaki hastaya zarar verebilir. Şoktaki hastaya ağızdan hiçbir şey verilmeme-
    lidir. Hasta acilde doktor tarafından görülene ka-dar istese de hiçbir şey verilmez. Şoku tedavi et-
    mek için alkollü içkiler asla verilmez, kahve gibi stimülanların şok tedavisinde pek değeri yoktur. Şoktaki aşırı susama hissini gidermek için has-tanın ıslak bir bez parçasını emmesine izin veri-lebilir.
    Tablo 11.1' de esas şok tipleri için yapılması gereken işlemler özetlenmiştir. Her önlem her şok tipinde uygulanmaz. Her şok tipi için alınacak önlemler aşağıda anlatılmıştır.
    Hipovolemik Şok
    Hipovolemik veya hemorajik şokun tedavisi,
    hastanın normal soluduğundan emin olduktan
    sonra, kanamanın kontrolü iledir.
    ATT, kanama devam ederse, bunun nedeninin
    (1) Dış kanamaya yeterli basınç uygulanmaması;
    (2) Kırıkları uygun şekilde atelleyememek; (3)
    Hastaya gerektiği gibi davranamamak olduğunu
    anlamalıdır.
    Alt ekstremiteler kalçalardan ve dizleri bükme-
    den kaldırılır. Bu manevra ile kalbe dönen kan
    arttırılabilir ve hastanın kendi kanını kullanarak
    şokla mücadele etmesine yardım edilir. Baş aşağı
    durumlarda batın içindeki bütün organların
    ağırlığının diafragmaya bindiğini hatırlayın. Bu pozisyonda hasta rahat nefes alamayabilir ve ven-
    tilasyonda yardıma ihtiyacı olabilir. Bacaklar 25-30 cm.den fazla kaldırılmamalıdır. İç kanamayı belirlemek zordur. Bazen ağızdan veya anüsten kan gelmesi tanıda yardımcı olur. İç kanamayı kontrolde hastane dışında bir şey ya-pılamaz. ATT iç kanama olduğunu belirleyebil-meli ve genel destek tedavisi yapmalıdır. Bunun için örneğin ağızdan kanamalarda.hastanın akci-ğerlere kan veya kusmuk aspire etmesi önlenir. Hasta en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir. Pelvis, kalça veya femur kırıklarından olan ka-namalarda, batın içi kanamalarda veya neden belli olmadığında pnömatik kontr-basınç aletleri "ya-
    rarlı olabilir.Hipovolemik şokun tedavisinin bir bölümü de solunum desteğidir. Bu sadece yardım ve ilave
    oksijen şeklinde olabilir. Ya da tam ventilatuar destek gerekebilir. Kan miktarı azaldığından ilave
    oksijen çok yararlı olur. Hipovolemik şok olan hasta en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir.
    Metabolik Şok
    Metabolik şok genellikle uzun zamandan beri var olan ve son zamanlarda çok kötüleşen bir has-
    talığa bağlı gelişir. Kusma, ishal ve idrarla aşırı miktarda sıvı kaybına bağlıdır. Kaybı karşılamak
    için yeteri kadar besin ve sıvı alınamayınca hasta dehidrate olur. Bu hasta en süratli şekilde has-
    taneye götürülmelidir. ATT diabet veya gastro-enterit gibi bir hastalığın olup olmadığını da be-
    lirlemeye çalışmalıdır.
    Nö***enik Şok
    Medulla spinalis yaralanmasına bağlı gelişen
    şok, bilinen bütün destek tedavisinin uygulanma-
    sını gerektirir. Böyle bir lezyonu olan hasta uzun
    süre hastanede kalacaktır. Acil tedavide hava yolu
    açılmalı, gerekirse solunuma yardım edilmeli, vü-
    cut ısısı korunmalı ve dolaşımı yeterli tutulmaya
    çalışılmalıdır. Hasta kan kaybetmemiş olabilir,
    fakat damarlar genişlediğinden olan kan hacmi
    damar yatağını doldurmaya yetmez. Bu du-
    rumlarda pnömatik antişok giysisi yararlı olabilir.
    Bu hastalarda ilave oksijen gerekir, böylece kan
    normalden fazla oksijen taşır. Hasta, vücut ısı
    kontrolü kaybolduğundan sıcak tutulur. En kısa
    zamanda hastaneye götürülür.
    Psikojenik Şok
    Genellikle bayılma kısa sürede geçer. Eğer ba-
    yılma sırasında hasta düşmüşse, düşme sırasında
    bir yaralanma olup olmadığına bakmalıdır. Yaş-
    lılarda yaralanma görülme ihtimali fazladır. Eğer
    ilave bir lezyon oluşmazsa hasta kısa sürede to-
    parlanır. Hasta düşer düşmez veya yere uzanınca
    beyine giden kan miktarı artar ve şuur geri döner.
    Eğer düzelmezse veya şuur bulanıklığı görülürse ATT, özellikle hasta bayılma sırasında düşmüşse, şokun esas nedenlerinde alınacak genel önlemler: kafa travmasından şüphelenmelidir. Bu durumlarda ilk vital bulgu ve belirtiler, şuur dü-zeyi ve hastanın şuurunu kaybettiği süre kayıt
    edilerek en kısa sürede hastaneye götürmek ge-
    rekir.
    Kardiojenik Şok
    Kalp krizi sonucu şoka giren hastaya kan trans-
    füzyonu, intravenöz sıvı verilmesi, bacakların
    kaldırılması veya basınçlı pantolon giydirilmesi
    gerekmez. Bu durumlarda şok kalbin kanı
    pompalayamamasına bağlıdır. Eğer bu durumda
    kronik obstrüktif akciğer hastalığı da varsa,
    akciğerlerden geçen kanın oksijenlenmesi de
    bozulur. Kronik akciğer hastalığı kardiojenik
    şoku daha da kötüleştirir. Bu hasta genellikle
    otururken daha rahat nefes alır ve bunu ATT'ye
    söyler. Hastanın oturmasına izin verilmelidir. Bu
    hastalarda yaralanma yoktur, fakat göğüs ağrısı
    olmuştur veya hala vardır. Nabız genellikle
    düzensiz ve zayıftır. Kan basıncı düşüktür.
    Dudaklarda ve tırnak altında siyanoz genellikle
    belirgindir. Hasta huzursuz olabilir. Bazen, kalp
    krizi geçiren hasta kusabilir.
    Hasta en rahat nefes alacağı pozisyonda tutulur,
    gerekirse oksijen verilir ve ventilasyona yardım
    edilir ve derhal hastaneye götürülür. Tedavileri
    sırasında sakin ve güven verici olunmalıdır.
    Septik Şok
    Septik şokun tedavisi hastane şartları gerektirir.
    Böyle bir durumdan şüphelenilirse, mümkün olan
    destek tedavisi yapılırken derhal hastaneye gö-
    türülmelidir. Götürme sırasında oksijen, gerekirse
    solunum desteği verilmelidir.
    Respiratuar Şok
    Yetersiz solunuma bağlı şokun tedavisi hemen
    hava yolunu açmakla başlar. Ağız ve boğazdaki
    mukus, kusmuk, yabancı maddeler veya tıkayan
    herhangi bir şey temizlenmelidir. Suni solunum
    ağızdan-ağıza solunum gerekebilir. İlave oksijen
    verilir. Hemen acile götürülür.
    Anafilaktik Şok
    Ciddi, akut allerjik reaksiyonların esas tedavisi
    etkene karşı koyacak maddenin hemen deri altına
    veya kas içine enjeksiyonu ile olur. Genel olarak
    0.5-1 ml. 1:1000'lik epinefrin enjeksiyonu bulgu
    ve belirtilerin çoğunu düzeltir. Bazen hasta neye
    duyarlı olduğunu bilir ve yanında epinefrin taşır.
    Epinefrin kullanımında hastaya yardım edilir.
    Bulgu ve belirtiler tekrarlar veya kötüleşirse,
    etkene karşı koyacak özel madde verilebilir. Bu
    özel tedavi doktor tarafından hastanede yapılmalı-dır. Yapılabilecekler uygulanırken, hasta hemen
    hastaneye götürülür. ATT solunuma yardım
    etmelidir. ATT ayrıca neyin -ilaç, böcek sokması
    yiyecek- reaksiyona neden olduğunu, nasıl
    alındığını -ağızdan, inhalasyon yolu ile, sokma
    ile- anlamaya çalışmalıdır.
    Bu reaksiyonların ciddiyeti değişebilir. Semp-
    tomlar hafif bir kaşıntı ve derideki yanmadan,
    genel ödeme, koma ve kısa sürede ölüme kadar
    değişebilir. Reaksiyonların ne kadar ciddi gelişe-
    bileceğini tahmin etmek güç olduğundan en kısa
    zamanda hastayı hastaneye götürmek gerekir.
    BÖLÜM 11 . ŞOK
    ATT Sizsiniz...
    1. Vücudun
    hangi
    iki
    organı
    4-6
    dakikadan fazla perfüzyonsuz kalmaya
    dayanamaz?
    Yeterli
    perfüzyon
    sağlanamazsa
    kalıcı
    bozukluk
    oluşabilecek üç organ daha sayın.
    2. Şokun esas nedenleri nelerdir?
    3. Nö***enik şokun hipovolemik şoktan
    farkı nedir?
    4. Anafilaktik şokta vücutta hangi madde
    eksiktir? Anafilaktik şokun dört nedeni-
    ni söyleyin.
    Psikojenik şok veya bayılma, sinir sisteminin
    geçici, genel vasküler dilatasyona yol açan bir re-
    aksiyonudur. Kan dilate olan damarlarda birik-
    tiğinden beyin kan akımında geçici olarak azalma
    olur. Beyine giden kan akımı aniden ve çok
    azalınca, beyin normal çalışamaz ve bayılma olur.
    Korku, kötü haber, bazen iyi haber, endişe, yara
    veya kan görmek, tıbbi tedavi, şiddetli ağrı psi-
    kojenik şoka neden olan birçok etkenlerden bir-
    kaçıdır. İyi hissetmeyen, çok yorgun veya üzün-
    tülü olan, veya çok kalabalık bir yerde ayakta
    durmak zorunda olan biri her an bayılabilir.
    Bayılınca hasta düşer ve yere uzanır; beyin kan
    dolaşımı hemen düzelir ve olay hızla geçer. Bu
    tip şokta ATT'yi ilgilendiren, bayılma sırasında
    olabilecek yaralanmalardır, hastanın başını çarp-
    ması gibi. Psikojenik şokun vasküler nedeni da-
    mar yatağının aniden çok genişlemesi nedeni ile
    perfüzyonun geçici olarak bozulmasıdır.
    Kardiojenik Şok
    Kardiojenik şok kalbin yeterli çalışmasına bağ-
    lıdır. Kanın bütün damarlarda dolaşabilmesi, kalp
    kasının normal ve devamlı pompalamasına bağ-
    lıdır. Birçok hastalık kalp kasında bozukluklara
    neden olur. Belli sınırlar içinde kalp bu bozuk-
    luklara adapte olur. Fakat kas hasarı çok fazla olursa, bazı kalp krizlerinden sonra olduğu gibi, kalp yeterli çalışamaz. Kanın damarlarda belli bir basınçta dolaşmasını
    sağlayan, kalbin kas kontraksiyonlarıdır. Kanın
    bütün sistemi dolaşması için belli bir basınç
    gerekir. Sistemde yeterli hacimde kanın dolaşması
    için kalbin her dakikada belli sayıda çarpması ge-
    rekir. Kardiak orijinli şok, kalp kast kanın or-
    ganlara ulaşabilmesi için gerekli basıncı sağlaya-
    madığında görülür. Kalbin vuruş düzeni bozul-
    duğundan kan hacmi iyi ayarlanamadığında da
    görülebilir. Bu durumdaki şokun nedeni pompa
    yetmezliğidir.
    Septik Şok
    Ciddi bakteriyel enfeksiyonu olan hastalarda,
    bakterilerin veya enfekte dokuların oluşturduğu
    toksinler (zehir) septik şok denilen duruma neden
    olabilir. Bu durumda kan damarlarının duvarı
    tahrip olur ve sızıntılar görülür. Ayrıca kont-
    raksiyon yeteneklerini de kaybederler. Şok da-
    marların yaygın olarak genişlemesine ve hasar gö-
    ren damar duvarlarından plazma sızmasına bağ-
    lıdır.
    Bu şok tipi oldukça karmaşıktır. Vasküler sis-
    temden fazla miktarda plazma sızdığından dola-
    şan kan miktarı azalmıştır (hipovolemi). Ayrıca
    normal kan hacmi için bile çok genişlemiş damar
    yatağı vardır ve zaten azalmış olan kan miktarı bu
    yatak için çok az gelir. Septik şok hemen her
    zaman uzun süre hastanede kalanlarda veya ciddi
    bir hastalık, yaralanma veya ameliyat sonrası
    görülür.
    Respiratuar Şok
    Ciddi bir toraks yaralanması veya hava yolu
    tıkanması hastanın solunumunu bozar ve yeteri
    kadar oksijen alınamaz. Bu durum respiratuar
    şoka neden olabilir. Yeteri kadar nefes alamamak
    da vasküler nedenler kadar kısa sürede şok geliş- mesine neden olur. Bu durumlarda, şok kanda
    yeteri kadar oksijen olmamasına bağlıdır. Kan hacmi, damar yatağının hacmi ve kalp fonksiyonu
    normaldir. Fakat kanda taşınan oksijen yeterli değildir. Oksijen olmadan organlar yaşayamaz ve
    fonksiyonlar hemen bozulmaya başlar. Bu şok tipi hava yolu tıkanan veya akciğer has-
    talığı veya yaralanması olanlarda görüleceğinden, resüsitasyonda ilk adım hava yolunu açmak, ikin-cisi respirasyonu sağlamaktır. Oksijenlenmeyen
    kanın dolaşması hastaya bir fayda sağlamaz.
    Anafilaktik Şok
    Anafilaktik şok (anafilaksi) bir madde ile te-mas ettiğinde buna duyarlık kazanmış kişinin
    sonraki doz veya temasta aşırı reaksiyon göster-mesi ile oluşur. Allerjik reaksiyonlara yol açabilecek durumlar:
    1. Enjeksiyon. Tetanoz antitoksini gibi se-
    rumlar veya penisilin gibi ilaçların
    enjeksiyonu.
    2. Yeme. Bazı yiyeceklerin yenmesi veya .
    bazı ilaçların, penisilin gibi, ağızdan
    alınması
    bu
    maddelere
    hassas
    insanlarda daha yavaş gelişen fakat
    aynı şiddette reaksiyonlara yol açar. .
    3. Böcek sokması. Arı, böcek sokmaları
    bu toksinlere hassas kişilerde ani
    şiddetli reaksiyonlara yol açar.
    4. İnhalasyon. Toz, polen veya benzeri
    maddelerin inhalasyon yolu ile alınması
    da ani ve şiddetli reaksiyonlara yol aça-
    bilir.
    Anafilaktik şok oldukça karmaşıktır. Fakat ol-
    dukça sık karşılaşılır, bu nedenle ATT bulgu ve
    belirtilerini bilmelidir. Anafilaktik şok allerjik
    olunan madde ile karşılaşıldıktan sonra dakikalar
    hatta saniyeler içinde gelişir. Deride, solunum ve
    dolaşım sisteminde çeşitli reaksiyonlar görülür.
    Bulgular genellikle diğer şok tiplerinde görülenler
    gibi
    değildir.
    Anafilaktik
    reaksiyonlarda.
    aşağıdakiler oldukça karakteristiktir:
    1. Deri. Özellikle yüz ve göğüsün üst
    kısmında kızarıklık, batma veya
    yanma, kaşınma vardır. Ürtiker
    BÖLÜM 11 . ŞOK
    yaygın olarak görülebilir. Ödem
    (şişme) özellikle yüz ve dilde
    görülebilir. Dudaklar oldukça fazla
    şişebilir. Dudaklarda siyanoz belirgin
    olabilir.
    2. Solunum sistemi. Göğüste devamlı bir
    öksürük ile birlikte sıkışma ve ağrı var-
    dır. Nefes alma verme de ıslık gibi ses
    (wheezing) ve dispne (nefes almada
    güçlük) gelişir. Allerjik maddeye
    reaksiyon olarak bronşlara sıvı sızar ve
    hasta bunu atabilmek için öksürür.
    Daha küçük bronşlar kasılır ve
    akciğerlere hava girişi oldukça güçleşir.
    Normalde solunumun pasif kısmı olan
    ekspirasyon zorlaşır. Hava yollarında
    biriken sıvı ve kasılan küçük bronşlar
    hasta
    nefes
    vermeye
    çalışırken
    karakteristik sesin, ıslık gibi, çıkmasına
    neden olur.
    3. Dolaşım sistemi. Kan basıncında düşme, nabzın zayıflaması, solukluk ve baş dönmesi gelişir. Bunların ardından bayılma ve koma gelebilir. Anafilaktik şokta kan kaybı, kardiak veya vas
    külerhasar ve vasküler dilatasyon yoktur. Fakat
    vücuda gerekli oksijen sağlanamaz.
    ŞOKUN BULGU VE BELİRTİLERİ
    Belli bulgu ve belirtiler, bazı özel bulguları da
    olan anafilaktik şok dışında, bütün şok tiplerinde
    ortaktır. Bunlar:
    1. Huzursuzluk ve endişe (bütün bulgular-
    dan önce görülebilir).
    2. Nabızın zayıf ve süratli olması (zor
    palpe edilebilir, "İp gibi"). .
    3. Soğuk ve nemli deri (genellikle yapış
    yapış diye tanımlanır).
    4. Aşırı terleme.
    5. Solukluk ve eğer oksijen sağlanması
    iyice azalırsa siyanoz.
    6. Yüzeysel, hızlı, zor ve düzensiz ve tu-
    tuk solunum (özellikle göğüs yaralan-
    masında görülen şoklarda).
    7. Mat ve anlamsız bakışlar, pupillalar dilate.
    8. Susama hissi.
    9. Bulantı ve kusma.
    10. Yavaş yavaş ve gittikçe düşen kan
    basıncı (erişkinlerin bir kısmında
    normal kan basıncı 90-100 mm Hg'dir,
    fakat sistolik kan basıncı 100 mm Hg'ın
    altında olanlarda şokun geliştiğini kabul
    etmek daha doğru olur).
    11. Hızla gelişen şokta şuur kaybı.
    ATT, şokun kardiovasküler sistemin organ ve
    dokulara yeterli basınçta kan perfüzyonunu sağ-
    layamaması olmakla birlikte, kan basıncının en
    son değişen parametrelerden biri olduğunu ha-
    tırlamalıdır. Kan basıncını normal tutmak için
    çeşitli mekanizmalar harekete geçer. Kan basıncı
    düştüğünde şok uzun süreden beri var demektir.
    ŞOKUN TEDAVİSİ
    Şok bulgu ve belirtileri görülen hasta, tanı ko-
    nulur konulmaz tedavi edilmelidir. Şokun nede-
    nini belirleyebilmek, uygun tedaviye başlayabil-
    mek için önemlidir. Fakat belli prensipler bütün
    şoklara uygulanabilir. Bunlar:
    1. Hava yolunu aç ve açık,kalmasını sağla,
    gerekirse oksijen ver. Bunu her şeyden
    önce yap. Hastanın normal nefes aldığın-
    dan emin ol. Gerekirse solunuma yardım
    et.
    2. Bütün dış kanamaları üzerine bastırarak
    kontrol et.
    3. Alt ekstremiteleri yaklaşık 25-30 cm.
    kaldır.
    4. Kırıkları atelle. Atelleme, kanamayı ve
    şoku daha da kötüleştirebilecek ağrı ve
    rahatsızlığı azaltır.
    5. Kaba ve aşırı hareketlerden kaçın.
    6. Hastanın altına ve üstüne battaniyeler
    koyarak ısı kaybını önle. Fakat çok fazla
    şey koyarak hastayı yükleme.
    7. Genelde hastayı sırtüstü yatır, fakat ciddi
    kalp krizi veya akciğer hastalığına bağlı
    şok geçiren bazı hastaların oturur veya
    yarı oturur pozisyonda daha rahat nefes
    alabileceklerini hatırla. Bu hastaları rahat
    oldukları pozisyonda tut.
    8. Hastanın nabzını, kan basıncını ve diğer
    vital bulgularını kayıt et. Hasta hastaneye
    gelene kadar her 5 dakikada bir bunları
    kayıt et.
    9. Hastaya içmesi ve yemesi için hiçbir şey
    verme.
    10. Pnömatik kontr-basınç aletlerini (bazen
    pnömatik antişok giysisi de denir) gere-
    kirse kullanmak için hazır ol. Pelvis, kalça
    veya femur kırığına bağlı şok gelişmiş
    hastalarda bu aletler yararlı olabilir.
    Bazen şokun nedeni bilinmediğinde bu
    aletler yararlı olabilir. Bu aletlerin
    kullanımı endikasyonları ve tehlikeleri 10.
    Bölümde anlatılmıştır.
    Hastanın nefes aldığından emin olmalıdır. Ok-
    sijen eksikliği hızla şoka yol açabilir. Ventilas-
    yonun bozuk olması ya şokun nedenidir ya da
    şoku kötüleştiren etkenlerden biridir. Solunum
    güçlüğü kolaylıkla giderilebilecek tıkanmaya
    bağlı olabilir, ya da ventilatuar yardım gerektirir.
    ATT hava yolunu açmalı ve açık kalmasını
    sağlamalıdır. Şoktaki bütün hastalara oksijen
    verilmelidir. Yardım için birkaç nefes ve ilave
    oksijen hastanın arteriel oksijen konsantrasyonunu
    arttırır. Eğer şokun nedeni hipovolemi ise ilave
    oksijen, kalan kanın normalden daha fazla oksijen
    alıp taşınmasına yardım eder. Bu kan miktarının
    azalmasına bağlı olarak oksijen taşıma kapasitesinin azalmasını bir miktar kompanse eder.
    Bütün dış kanamalar kontrol edilmelidir. Bu en
    kolay, kanamanın üzerine steril gazlı bez koyup
    bunu elastik bandajla sararak sağlanır. Kanamayı
    durdurmak için yeterli basınç uygulanmalıdır.
    Turnike başvurulacak en son çaredir. Hastanın
    bacaklarının kaldırılması, bacaklardaki kanın
    kalbe daha kolay dönmesine yardım eder. Şiddetli
    kanamalarda kalbe kan sağlamanın en basit
    yollarından biridir. Hastanın bacaklarında kırık
    varsa, iyice atellenmeden ve hasta sert sedyeye
    alınmadan uygulanmamalıdır.
    Kırıklar mutlaka atellenmelidir. Atelleme kı-
    rığın tam tedavisi değildir. Kırık uçlarının çevre
    yumuşak dokuya yapacağı hasarı azaltır ve kırık
    bölgesinden olan kanamayı azaltır. Hastanın daha
    kolay taşınmasını sağlar ve hastayı rahatlatır. Bazı
    yumuşak doku yaralanmalarında da kompresyon
    için atelleme ve bazen şişme ateller kullanılabilir.
    Vücut ısı kaybı önlenmeli, fakat hastayı çok
    fazla da ısıtmamalıdır. Hastayı çok sıcak tutmak-
    tansa, biraz serin tutmak daha iyidir. Sıcak ter-
    moforlar veya ısıtma battaniyeleri kullanmak
    şoktaki hastaya zarar verebilir.
    Şoktaki hastaya ağızdan hiçbir şey verilmeme-
    lidir. Hasta acilde doktor tarafından görülene ka-
    dar istese de hiçbir şey verilmez. Şoku tedavi et-
    mek için alkollü içkiler asla verilmez, kahve gibi
    stimülanların şok tedavisinde pek değeri yoktur.
    Şoktaki aşırı susama hissini gidermek için has-
    tanın ıslak bir bez parçasını emmesine izin veri-
    lebilir.
    Tablo 11.1' de esas şok tipleri için yapılması
    gereken işlemler özetlenmiştir. Her önlem her şok
    tipinde uygulanmaz. Her şok tipi için alınacak
    önlemler aşağıda anlatılmıştır.
    Hipovolemik Şok
    Hipovolemik veya hemorajik şokun tedavisi,
    hastanın normal soluduğundan emin olduktan
    sonra, kanamanın kontrolü iledir.
    ATT, kanama devam ederse, bunun nedeninin
    (1) Dış kanamaya yeterli basınç uygulanmaması;
    (2) Kırıkları uygun şekilde atelleyememek; (3)
    Hastaya gerektiği gibi davranamamak olduğunu
    anlamalıdır.
    Alt ekstremiteler kalçalardan ve dizleri bükme-
    den kaldırılır. Bu manevra ile kalbe dönen kan
    arttırılabilir ve hastanın kendi kanını kullanarak
    şokla mücadele etmesine yardım edilir. Baş aşağı
    durumlarda batın içindeki bütün organların
    ağırlığının diafragmaya bindiğini hatırlayın. Bu
    pozisyonda hasta rahat nefes alamayabilir ve ven-
    tilasyonda yardıma ihtiyacı olabilir. Bacaklar 25-
    30 cm.den fazla kaldırılmamalıdır.
    İç kanamayı belirlemek zordur. Bazen ağızdan
    veya anüsten kan gelmesi tanıda yardımcı olur. İç
    kanamayı kontrolde hastane dışında bir şey ya-
    pılamaz. ATT iç kanama olduğunu belirleyebil-
    meli ve genel destek tedavisi yapmalıdır. Bunun
    için örneğin ağızdan kanamalarda.hastanın akci-
    ğerlere kan veya kusmuk aspire etmesi önlenir.
    Hasta en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir.
    Pelvis, kalça veya femur kırıklarından olan ka-
    namalarda, batın içi kanamalarda veya neden belli
    olmadığında pnömatik kontr-basınç aletleri "ya-
    rarlı olabilir. Kullanımları 10. Bölümde anlatıl-
    BÖLÜM 11 . ŞOK
    mıştır.
    Hipovolemik şokun tedavisinin bir bölümü de
    solunum desteğidir. Bu sadece yardım ve ilave
    oksijen şeklinde olabilir. Ya da tam ventilatuar
    destek gerekebilir. Kan miktarı azaldığından ilave
    oksijen çok yararlı olur. Hipovolemik şok olan
    hasta en kısa zamanda hastaneye götürülmelidir.
    Metabolik Şok
    Metabolik şok genellikle uzun zamandan beri
    var olan ve son zamanlarda çok kötüleşen bir has-
    talığa bağlı gelişir. Kusma, ishal ve idrarla aşırı
    miktarda sıvı kaybına bağlıdır. Kaybı karşılamak
    için yeteri kadar besin ve sıvı alınamayınca hasta
    dehidrate olur. Bu hasta en süratli şekilde has-
    taneye götürülmelidir. ATT diabet veya gastro-
    enterit gibi bir hastalığın olup olmadığını da be-
    lirlemeye çalışmalıdır.
    Nö***enik Şok
    Medulla spinalis yaralanmasına bağlı gelişen
    şok, bilinen bütün destek tedavisinin uygulanma-
    sını gerektirir. Böyle bir lezyonu olan hasta uzun
    süre hastanede kalacaktır. Acil tedavide hava yolu
    açılmalı, gerekirse solunuma yardım edilmeli, vü-
    cut ısısı korunmalı ve dolaşımı yeterli tutulmaya
    çalışılmalıdır. Hasta kan kaybetmemiş olabilir,
    fakat damarlar genişlediğinden olan kan hacmi
    damar yatağını doldurmaya yetmez. Bu du-
    rumlarda pnömatik antişok giysisi yararlı olabilir.
    Bu hastalarda ilave oksijen gerekir, böylece kan
    normalden fazla oksijen taşır. Hasta, vücut ısı
    kontrolü kaybolduğundan sıcak tutulur. En kısa
    zamanda hastaneye götürülür.
    Psikojenik Şok
    Genellikle bayılma kısa sürede geçer. Eğer ba-
    yılma sırasında hasta düşmüşse, düşme sırasında
    bir yaralanma olup olmadığına bakmalıdır. Yaş-
    lılarda yaralanma görülme ihtimali fazladır. Eğer
    ilave bir lezyon oluşmazsa hasta kısa sürede to-
    parlanır. Hasta düşer düşmez veya yere uzanınca
    beyine giden kan miktarı artar ve şuur geri döner.
    Eğer düzelmezse veya şuur bulanıklığı görülürse
    ATT, özellikle hasta bayılma sırasında düşmüşse,
    TABLO 11.1 şokun esas nedenlerinde alınacak genel önlemler:
    kafa
    travmasından
    şüphelenmelidir.
    Bu
    durumlarda ilk vital bulgu ve belirtiler, şuur dü-
    zeyi ve hastanın şuurunu kaybettiği süre kayıt
    edilerek en kısa sürede hastaneye götürmek ge-
    rekir.
    Kardiojenik Şok
    Kalp krizi sonucu şoka giren hastaya kan trans-
    füzyonu, intravenöz sıvı verilmesi, bacakların
    kaldırılması veya basınçlı pantolon giydirilmesi
    gerekmez. Bu durumlarda şok kalbin kanı
    pompalayamamasına bağlıdır. Eğer bu durumda
    kronik obstrüktif akciğer hastalığı da varsa,
    akciğerlerden geçen kanın oksijenlenmesi de
    bozulur. Kronik akciğer hastalığı kardiojenik
    şoku daha da kötüleştirir. Bu hasta genellikle
    otururken daha rahat nefes alır ve bunu ATT'ye
    söyler. Hastanın oturmasına izin verilmelidir. Bu
    hastalarda yaralanma yoktur, fakat göğüs ağrısı
    olmuştur veya hala vardır. Nabız genellikle
    düzensiz ve zayıftır. Kan basıncı düşüktür.
    Dudaklarda ve tırnak altında siyanoz genellikle
    belirgindir. Hasta huzursuz olabilir. Bazen, kalp
    krizi geçiren hasta kusabilir.
    Hasta en rahat nefes alacağı pozisyonda tutulur,
    gerekirse oksijen verilir ve ventilasyona yardım
    edilir ve derhal hastaneye götürülür. Tedavileri
    sırasında sakin ve güven verici olunmalıdır.
    Septik Şok
    Septik şokun tedavisi hastane şartları gerektirir.
    Böyle bir durumdan şüphelenilirse, mümkün olan
    destek tedavisi yapılırken derhal hastaneye gö-
    türülmelidir. Götürme sırasında oksijen, gerekirse
    solunum desteği verilmelidir.
    Respiratuar Şok
    Yetersiz solunuma bağlı şokun tedavisi hemen
    hava yolunu açmakla başlar. Ağız ve boğazdaki
    mukus, kusmuk, yabancı maddeler veya tıkayan
    herhangi bir şey temizlenmelidir. Suni solunum
    ağızdan-ağıza solunum gerekebilir. İlave oksijen
    verilir. Hemen acile götürülür.
    Anafilaktik Şok
    Ciddi, akut allerjik reaksiyonların esas tedavisi
    etkene karşı koyacak maddenin hemen deri altına
    veya kas içine enjeksiyonu ile olur. Genel olarak
    0.5-1 ml. 1:1000'lik epinefrin enjeksiyonu bulgu
    ve belirtilerin çoğunu düzeltir. Bazen hasta neye
    duyarlı olduğunu bilir ve yanında epinefrin taşır.
    Epinefrin kullanımında hastaya yardım edilir.
    Bulgu ve belirtiler tekrarlar veya kötüleşirse,
    etkene karşı koyacak özel madde verilebilir. Bu
    özel tedavi doktor tarafından hastanede yapılmalı-dır. Yapılabilecekler uygulanırken, hasta hemen
    hastaneye götürülür. ATT solunuma yardım
    etmelidir. ATT ayrıca neyin -ilaç, böcek sokması
    yiyecek- reaksiyona neden olduğunu, nasıl
    alındığını -ağızdan, inhalasyon yolu ile, sokma
    ile- anlamaya çalışmalıdır.
    Bu reaksiyonların ciddiyeti değişebilir. Semp-
    tomlar hafif bir kaşıntı ve derideki yanmadan,
    genel ödeme, koma ve kısa sürede ölüme kadar
    değişebilir. Reaksiyonların ne kadar ciddi gelişe-bileceğini tahmin etmek güç olduğundan en kısa zamanda hastayı hastaneye götürmek gerekir. BÖLÜM 11 . ŞOKATT Sizsiniz... 1. Vücudun hangi iki organı 46dakikadanfazlaperfüzyonsuz kalmayadayanamaz? Yeterli perfüzyonsağlanamazsa kalıcı bozuklukoluşabilecek üç organ daha sayın. 2. Şokun esas nedenleri nelerdir?
    3. Nö***enik şokun hipovolemik şoktan
    farkı nedir?
    4. Anafilaktik şokta vücutta hangi madde
    eksiktir? Anafilaktik şokun dört nedeni-
    ni söyleyin.
İşlem Yapılıyor
X