[CENTER]MEHMED AKİF ERSOY'U ANMA GÜNÜ

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • baymarti
    Member
    • 12-05-2005
    • 944

    [CENTER]MEHMED AKİF ERSOY'U ANMA GÜNÜ

    MEHMED AKİF ERSOY'U ANMA GÜNÜ

    Sarsılmaz bir iman ve dava adamı, erdem kahramanı, yüksek ahlak sahibi, mütevazı ve ilkeli, entelektüel kapasitesi son derece yüksek, yaşadığı dünyanın farkında bir mütefekkir…

    O, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy…
    Çağdaş neslin milli mimarını, doğumunun 133. yılında AKRA FM’de özel yayın akışıyla anıyoruz.
    “Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek,
    İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
    Mehmet Akif Ersoy; fikirlerinden şiirlerine kadar, bütün hayatıyla, milletimiz ve şahsımız adına onur duyacağımız bir fikir adamı, bütün yeteneklerini milleti için harcamış bir kahraman…
    O, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde ders vermiş bir darülfünun hocası, İslamî ilimlere son derece vukûfiyeti olan bir İslam âlimi, Sırat-ı Müstakim dergisini çıkararak yazılarıyla halkı aydınlatan bir mütefekkir, Millî Mücadele yıllarındaki vaazlarıyla, birlik ve beraberlik ruhunu halkın gönlünde yerleştirmiş bir kahraman ve şiirleriyle de bu milletin gönlüne taht kurmuş bir ediptir.
    “Serilmiş, secdemin inler durur yerlerde miracı
    Semalardan gelir ummanların tehlili emvacı
    Karanlıklar, ışıklar, gölgeler sussun ki Allah’ım
    Bütün dünyayı inletsin, benim secdem, benim ahım.”


    MEHMED AKİF ERSOY’UN HAYATI

    Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Serife Hanim, babasi Temiz Tâhir Efendidir. Ilk tahsiline Emir Buhâri Mahalle Mektebinde basladi. Ilk ve orta ögrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasinin vefâti ve evlerinin yanmasi üzerine mülkiyeyi birakip Baytar Mektebine girdi ve birincilikle mezun oldu. Tahsil hayâti boyunca yabanci dil derslerine ilgi duydu. Fransizca ve Farsça ögrendi. Babasindan Arapça dersleri aldi.

    Zirâat nezâretinde baytar olarak görev aldi Mehmet Akif.. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da bulasici hayvan hastaliklari tedâvisi için bir hayli dolasti. Bu müddet zarfinda halkla temasta bulundu. Âkif'in memuriyet hayati 1893 yilinda baslar ve 1913 târihine kadar devam eder. Memuriyetinin yaninda Ziraat Mektebinde ve Dârulfünûn'da edebiyat dersleri veriyordu. 1893 senesinde Tophâne-i Âmire veznedâri M. Emin Beyin kizi ismet Hanimla evlendi.
    Âkif okulda ögrendikleriyle yetinmeyerek, disarda kendi kendini yetistirerek tahsilini tamamlamaya, bilgisini genisletmeye çalisti. Memuriyet hayatina basladiktan sonra ögretmenlik yaparak ve siir yazarak edebiyat sâhasindaki çalismalarina devam etti. Fakat onun nesriyat âlemine girisi daha fazla 1908'de Ikinci Mesrutiyetin îlâniyla baslar.

    Bu târihten itibaren siirlerini Sirât-i Müstakîm'de nesretmeye basladi. Âkif, yazi ve siirlerini hiçbir zaman geçim kaynagi olarak görmedi. Buna ragmen onu memlekete tanitan, halka sevdiren asil vasfi sâirligidir.
    Birinci Dünya Savaşı sirasinda Berlin ve Arabistan gitti. Çanakkale harbi, onun Berlin seyahati sirasinda meydana gelmis, sâir o günlerin istirap ve heyecanini orada yasamistir. Sâir, bu iki seyâhatiyle ilgili Berlin Hatiralari ve Necid Çöllerinden Medîne'ye adli eserlerini yazmistir. Harbin son senesinde, çok sevdigi dostu Ismail Hakki Izmirli ile Lübnan'a gitti.

    Cihan Harbi 1918'de imzâlanan Mondros Mütârekesi ile sonuçlandıktan sonra, galip devletler Türk vatanini parçalamak ve paylasmak için dört taraftan saldirmaya baslamislardi. Harpten son derece bitkin bir halde çikan Türk milleti, vatanini müdâfaa için silâha sarildi. Âkif, vatan müdâfaasinin önemini anlatmak için hutbelerle halki, istiklâlini muhâfaza etmek için savasmaya çağirdi. Anadolu'da millî mücâdele rûhunun yayilmasi üzerine, Anadolu'ya iltihâka karar verdi.

    Istanbul'dan deniz yoluyla Inebolu'ya çikti. Oradan Ankara'ya hareket etti. Konya isyani üzerine Konya'ya gidip, ayaklanmanin bastirilmasinda önemli rol oynadi. Sonra tekrar Ankara'ya döndü. Ankara'dan Kastamonu'ya giderek Nasrullah Câmiinde verdigi vaazlar nesredildi ve memleketin her tarafina dagitildi. Sonra Ankara'ya döndü.

    1920 târihinde Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisine seçildi. 17 Subat 1921 günü Istiklâl Marsi'ni yazdi. Meclis 12 Martta bu marsi kabul etti. Zaferden sonra Istanbul'a geldi. Abbâs Halîm Pasanin dâveti üzerine, 1923'te Misir'a gitti. O kisi Misir'da geçirip, baharda döndü. Artik her yil kisi Misir'da, yazi Istanbul'da geçiriyordu. Halîm Pasa geçimini karsilamayi taahhüt etti. Ertesi yaz Istanbul'a dönünce Diyanet Isleri Riyâseti tarafindan Kur'ân-i kerîmi tercüme etme görevi verildi. Âkif yillarca çalisti. Sonunda bu konudaki ilmî yetersizliğini anlayarak vazgeçti.

    1926 yilindan îtibâren Misir Üniversitesinde Türkçe dersleri verdi. Derslerden döndükce Kur'ân-i kerîm tercümesiyle de mesgul oluyordu, fakat bu sirada siroza tutuldu. Önceleri hastaliginin önemini anlayamadi ve hava değisimiyle geçecegini zannetti. Lübnan'a gitti. Agustos 1936'da Antakya'ya geldi. Misir'a hasta olarak döndü.
    Hastalik onu harâb etmis, bir deri bir kemik birakmisti. Istanbul'a geldi. Hastanede yatti, tedâvi gördü. Fakat hastaligin önüne geçilemedi. 27 Aralik 1936 târihinde vefat etti. Naaşı Edirnekapi Mezarligina defnedildi.
    Mehmed Âkif'in Sirât-i Müstakîm ve onun devâmi olan Sebîl-ür-Resâd mecmuasinda çikan yüz kadar muhtelif makalesi, elli kadar tercümesi ve siirleri vardir. Fakat Âkif günümüzün hatta Türk târihinin en önde gelen destan sâirlerinden biridir. Siirleri edebiyat târihimizde büyük önem taşır.
    Siirlerinde bâzan düsünce, bâzan duygu ön plandadir. Aruzu en güzel sekilde kullanan sâirlerdendir. Siirlerinde bir taraftan hürriyet, dogruluk, samimiyet, vatanseverlik, adâlet, istiklâl gibi ahlâkî kiymetleri telkin ederken, diger taraftan cemiyetlerin çökme sebebi olan riyakârlik, münâfiklik, korkaklik, dalkavukluk, tembellik, zulüm gibi fenaliklara siddetle hücûm eder.

    Mehmed Âkif yasadigi devri bütün genislik ve derinligi ile siirlerinde yansitmaya çalismis bir Türk sâiridir. Yirminci yüzyilin ilk çeyreginde Türk milletinin içinde bulundugu acilari, sevinçleri, ümidleri ve hayal kirikliklarini manzum bir târih, bir roman, bir hikâye, bir destan havasi içinde anlatmaya çalismistir.
  • kufu
    Junior Member
    • 03-12-2006
    • 253

    #2
    Konu: [CENTER]MEHMED AKİF ERSOY'U ANMA GÜNÜ

    dostum ALLAH razı olsun senden. böyle imanlı , böyle vatanperver insanları bizlere ve gelecek nesillere unutturmamak lazım.saygılar...

    Yorum

    İşlem Yapılıyor
    X