HOŞGÖRÜ

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • izmirsat
    Member
    • 30-09-2006
    • 1543

    HOŞGÖRÜ

    HOŞGÖRÜ

    Hoşgörür olmak ne demektir? Hoşgörür olmak,düşüncelere,”Boş ver” diye aldırış etmemek değildir. Böyle bir ingiliz insana yakışmaz. Hoşgörür olmak, bize seslenen kimsenin söylediklerini bırakıp ön yargılara dayanarak tartışmadan geri çevirmek değil,söylenenleri dikkatle dinleyip tarafsız bir görüşle inceledikten sonra yargıya varmaktır.
    Başkasının düşüncelerini incelemeden neden geri çevirelim?Neden bu düşünceleri küçümsemeyle karşılayalım?Onları savunmak olanak dışı mıdır?Biraz olsun gerçek payı yok mudur bu sözlerde? Bize bunları söyleyen hiç mi kafa yormadı acaba?
    İnsanların beğenileri birbirine uymaz. O belki kırmızıdan hoşlanır, siz yeşili seviyorsunuz. O belki Wagner (Vagnır)’ın müziğini beğeniyor, siz Mozart’ı yeğliyorsunuz. Beğenileri sizinkine uymuyor diye,onu beğenisizlikle, kabalıkla mı suçlayacaksınız? Ona kızacak mısınız? Onun da sizin de beğendiğiniz şeyleri yansız olarak değerlendirmelisiniz.
    İşte düşünce alanında da böyledir. Bütün düşünceleri ve var sayımları bize göre ve bazı yönleriyle savunmak olanağı vardır. Bunun için size seslenen kimsenin düşüncelerini öyle anlayıp dinlemeden geri çevirmeye kalkışmayınız. Onları inceleyiniz. Bakalım ne yenilikler bulacaksınız. Doğal olarak,bütün insanların düşüncelerinde olduğu gibi, iyi ve kötü yönler görecek, doğru ve yanlış noktalar bulacaksınız.
    Öyle ise doğru bulduklarınızı açıkça belirtiniz , geri kalanları da güler yüzle tartışınız. Kanıtlarınızı ortaya koyunuz ; fakat karşı tarafın kanıtlarını da dinleyiniz. Mantık kurallarına uyarak yargılayınız , duygularınıza kapılarak değil. Konuşma , tartışma alanında , bundan başka her türlü kural dürüstlüğe aykırıdır.

    İYİLİK VE YARDIMSEVER OLMAK
    Bazı kimseler kendilerine kötülük yapan kimselere aynı kötülükle karşı koymayı benimser.’’Sana vurana sende vur’’derler.Bize vurana bizde vurursak,defterinizi yırtanın defterini yırtar, yeğimizi dökenin yemeğini dökersek ne olur?Hepimizin canı yanar, defterimiz yırtık olur,yemeklerimiz olmaz,aç kalırız.sonunda hepimiz zarar ederiz.Bunun yerine birbirimizden özür dilemeyi,birbirimizi affetmeyi deneyebiliriz.
    Sınıfımız köyümüz mahallemiz bütündür.Oradaki kişilerden birinin uğradığı felaket diğerlerince yürekten yaşatılırsa,hep birlikte ona yardım edilir ve o kişi felaketten kurtarılır.Onun mutluluğu tine hep birlikte yaşanır.
    Büyükler bütün insanlar arasında yardımlaşmayı öğütler.Yardım en yakından başlayarak yapılacaktır.yakınımızda yardıma muhtaç fakat Müslüman olmayan komşular,arkadaşlar varsa onları atlayarak uzaktaki Müslümanlara yardım etmek dinimizin gere yine uymaz.

    ZALİMİN DOSTU OLMAZ
    OKUMA PARÇASI
    Bir hükümdarın zengin bir kahyası vardı. Halka zulüm etmek,malları zorla ellerinden almak,vergileri çokça toplamaktan ün salmıştı.Derken bir gün kahya kuyuya düşmüş.Uzun süre,
    -Beni buradan kurtaracak kimse yok mu?diye bağırdı.
    Nihayet oradan geçen bir adam kahyanın sesini tanıdı.Bu adam pek affedici biri değildi.Eline bir taş alarak kuyunun başına yanaştı,taşı kahyanın başına vurdu ve kanattı.Kahya şaşırarak:
    -Be adam sende hiç insaf yok mu?beni kurtaracağına kafamı yarıyorsun!diyince adam
    -ey zalim kahya,sen şimdiye kadar kimsenin yardımına koştun mu ki,başkaların yardımını bekliyorsun.sen yaptığın zulmün cezasını çekiyorsun.Sen insanlara kuyu kazıyorsun.İnsanlar su için değil,içine düşsünler diye,işte kendin kazdığı kuyuya kendin düştün.Kendine layık bulduğun cezayı buldun.Ben den yardım bekleme diye oradan uzaklaştı.
    (Ahlaki Görevlerimiz)

    DAYANIŞMA ve DAYANIŞMANIN TOPLUM HAYATINDAKİ ÖNEMİ:
    “Birlikten kuvvet doğar.”,”Bir elin nesi var,iki elin sesi var” sözlerini hepimiz duymuşuzdur.
    Bu sözler birlik ve beraberliğe, dayanışmanın faydalarına işaret eder.İyi ve faydalı işlerde
    yardımlaşma, birbirimize destek olma; kötü ve zararlı işlerde birbirimize engel olmaya
    dayanışma diyoruz.
    Vatanın ve milletin birlik içinde, bağımsız olması için bütün fertlerin dayanışma içinde
    Olması gerekir.Acılarımıza birlikte üzülmek, sevinçlerimizi birlikte yaşamak,dayanışmanın
    En güzel örneğidir.Bir milletin fertlerinin dayanışma içinde olması, o milletin birliğine ve
    Gücüne işarettir.
    Yardımlaşma ve dayanışma hakkında Atatürk şöyle demiştir: “Benim, arkadaşlarıma tavsiyem şudur:Şahsımız için değil, fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım.
    Çalışmaların en büyüğü budur.”

    YARDIM
    Bir arkadaşım vakfımıza gelerek:
    - Fakir öğrenciler için burs parası topladığınızı duydum, dedi. Ben de her ay bir kişinin masrafını karşılamak istiyorum.
    Teklifini memnuniyetle kabul ettik. Çünkü bütün gayretlerimize rağmen bize başvuran öğrencilerin çok azına yardım yapabiliyorduk.
    Arkadaşım:
    - Paramı vereceğiniz öğrencinin beni tanımasını istemiyorum, diye devam etti. Ben de onun kim olduğunu bilmemeliyim.
    Bu hassas insan, burs verdiği öğrenciyi minnet altında bırakmamak ve yaptığı hayırla gururlanmak için böyle bir şart ileri sürüyordu.Kendisine o konuda teminat verdiğimde, cebinden para dolu bir zarf çıkartarak masanın üzerine bıraktı.
    Arkadaşıma teşekkür ederek uğurladıktan sonra odama 18-20 taşlarında bir genç girdi. Çekingenliği her halinden anlaşılıyor ve sarıya çalan solgun yanakları, konuşurken yer yer pembeleşiyordu.
    Onu hemen yanımdaki koltuğa oturtarak rahatlamaya çalıştım.Fakir bir ailenin tek çocuğuydu , üniversiteye yeni başlamış ve maalesef tahmin de ettiğim gibi, böbrek hastasıydı. Bu yüzden yardıma ihtiyacı olduğunu büyük bir sıkıntıyla anlattı.
    Masamın üzerine onun için bırakıldığına inandığım zarfı kendisine uzatırken:
    - Sen merak etme evlat, dedim. Her ayın başında paran hazırdır.
    Bursunun bu kadar çabuk eline ulaşması karşısında şaşkına dönmüş ve ne diyeceğini bilememişti. Sevinçle yaşaran gözlerini benden kaçırmaya çalışarak zarfı aldı ve duralar ederek iç cebine yerleştirdi.Arkadaşımın gönderdiği zarfları yarine ulaştırıp o mutluluk tablosunu tekrar tekrar yaşayabilmek için artık aybaşlarını iple çekiyor ve rahatsızlığından dolayı gelmediğinde, zarfını aynı fakültede burs alan arkadaşlarıyla gönderiyordum.
    Aradan bir hayli zaman geçti. Arkadaşım da yaptığı hayrın makbule geçtiğinden emindi.Fakat çok üzüntülü olduğum bir gün camide karşılaştığımızda:
    - Ben de seni aramıştım, dedi. İşlerim dün sabah nedense birden bozulduğu için artık o zarfı gönderemeyeceğim.
    Söyledikleri karşısında hayrete düşmüştüm.Yarabbi nasıl bir tecelliydi bu? Bilemiyorum.
    Sırtını sıvazlayarak:
    - Allah senden razı olsun kardeşim , dedim O paraya artık lüzum kalmadı zaten. Biraz önce kıldığımız cenaze namazı, burs verdiğin öğrenciye aitti.Artık ona sadece fatihalar gönderebilirsin.
İşlem Yapılıyor
X