23 NİSAN

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • izmirsat
    Member
    • 30-09-2006
    • 1543

    23 NİSAN

    23 NİSAN
    ULUSAL EGEMENLiK VE ÇOCUK BAYRAMI

    23 Nisan, Türk ulusu için en önemli günlerden biridir. Neden mi? çünkü, Türk ulusu, Mustafa Kemal'in önderliğinde egemenliğini padişahtan almış ve kendisi kullanmaya baslamıştır...
    Ödevin devamını görmek için
    Gizli İçerik Açılmıştır...Altı yüz yıl Osmanlı, adıyla Türk halkını yöneten padişahlar, sınırsız yetkilere sahiptiler. Halk padişahın kölesi, topraklar padişahın mülküydü. Padişah, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi gibi algılanır, onun söylediği her söz Tanrı buyruğu gibi kabuledilirdi.
    Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ve arkasından 1789'da gelen Fransız ihtilali, Avrupa halkını uyandırmıştı, ama Osmanlı topraklarına uzun süre etki yapamamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, yurt dışında görev yapan aydınlarla, yurt içindeki bazı aydınların çabalarıyla, Mustafa Reşit Paşa Tanzimat Fermanı'nı okudu. Bu fermanla padişahların bazı yetkileri daraltıldı ise de tam sonuç alınamadı. Bu yenileşme hareketini yıllar sonra, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi izledi. Genede padişahlar halkın egemenliğini kendi ellerinde tutmayı sürdürdüler. Aydınların başlattıkları "Batılılaşma Hareketi" bir gitti, bir geldi.
    Osmanlıların son dönemleri, ülkemiz için en kötü dönemler oldu. İkinci Abdülhamit 33 yıl Türk halkını baskı altında yönetti. Ondan sonra gelen padişahlar da onu aratmadılar, îşte, Türk halkının egemenliğini alamadığı uzun bir dönem geldi, geldi Birinci Dünya Savaşı'na kadar ulaştı.
    Birinci Dünya Savaşı'nda bizi yönetenlerin yanlış hesapları sonunda, bir oldu bittiyle yanlış tarafta savaşa girdik. Bu savaş dört yıl sürdü. Türk askerleri her cephede kahramanca savaştılar, kan döktüler, şehit oldular. Sonunda bizim gruptada başta Almanya, olmak üzere Avusturya, Bulgaristan yenilince, biz de yenilmiş sayıldık ve silahlarımızı bırakmak zorunda kaldık. Çanakkale'yi geçemeyen düşman gemileri pek kolayca İstanbul'a geldiler.
    Yapılan anlaşmalarla, İstanbul; İngiliz, Fransız, İtalya ve Yunan güçleri tarafından koşulsuz işgal edildi. Buna, ne padişah, ne de İstanbul'daki Meclis-i Mebusan direniş gösterebildi. Bununla da kalmadı, işgal kuvvetleri Meclis-i Mebusan'ı basıp dağıttılar. Bazı milletvekillerini tutukladılar, bazılarını da sürgüne gönderdiler. Millet vekillerinden bazıları da gizlice kaçıp, o günlerde Ankara'da bulunan Mustafa Kemal'in Milli Mücadele grubuna sığındılar.
    Padişah ve Osmanlı hükümeti düşman karşısında güçsüz kalırken, Mustafa Kemal, halkı örgütlüyor, yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu.
    Bu amaçla, Samsun'dan başlattığı gezisini Erzurum'da, Sivas'ta tamamlamış, Ankara'ya gelmişti.
    Kurtuluş Savaşı Ankara'dan yönetilecekti. Ancak, bu zor ve sorumlu işi, ulusun iradesini temsil edecek bir meclisin yürütmesi gerekiyordu.
    Nihayet, ülkenin dört bir yerinden gelen halkın iradesini temsil eden 115 delege Ankara'da toplandılar. 23 Nisan 1920 tarihinde ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi böylece açılmış oldu. Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi.
    Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyetimiz kurulunca, çıkarılan bir yasayla, 23 Nisan günü ulusal bayram olarak kabul edildi. Adına "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" dediğimiz bu günü Mustafa Kemal Atatürk, Türk çocuklarına armağan etmiştir.
    Türk halkına egemenliğin verildiği ilk gün olan 23 Nisanı, her yıl bütün yurtta kutluyoruz.23 Nisan Bayramı, TRT'nin önerisiyle, 1979'dan beri de, yalnız Türk çocuklarının bayramı değil, başka ülke çocuklarının katılmasıyla, uluslararası bir şenlik halinde kutlanıyor. Böylece, ülke çocuklarıyla dostluklar, arkadaşlıklar oluşuyor. Ne güzel bir şey...

    ATATÜRK VE ÇOCUK

    Herkes mutlaka bir yerlerden duymuştur ya da okumuştur: Yurdumuzu düşmanlardan Atatürk kurtarmıştır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atıp, egemenliğimizi o kazandırmıştır. Baştanbaşa harap olmuş, ihmal edilmiş yurdumuzu imar eden yine o olmuştur. Her bakımdan çağın gerisinde kalan, başta eğitim kurumları olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları ortadan kaldırıp yerlerine çağdaş, modern ve en iyilerini Atatürk getirmiştir.
    Yaptığı devrimlerle bizi uygar uluslar düzeyine çıkaran Atatürk Türk ulusuna kişiliğini, onurunu yeniden kazandırmıştır.
    Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra yaptığı yurt gezilerinde büyükleri dinlediği kadar küçükleri de dinlemiş, çocukların dertlerini, sorunlarınıda saptamaya çalışmıştır. Her yerde küçükle küçük, büyükle büyük olmasını bilmiş, böylece her vatandaşının sevgisini kazanmıştır.
    Çocuklara karşı daima büyük bir ilgi ve sevgi duymuş, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilebilmesi için büyük çaba göstermiştir.

    Her gittiği yerde çocukları sevmiş, onlarla ilgilenmiş, dertlerini, sorunlarını dinlemiş, onlara bir arkadaş gibi davranmıştır. Her fırsatta da çocuklara ve gençlere olan güvenini belirtmiştir: "Ben olsam da, olmasam da daima beni takip edeceksiniz." sözleri, onun gençlere ve çocuklara olan güvenini gösterir.
    Atatürk, çocuklara olan büyük sevgisinden dolayı 23 Nisan Egemenlik Bayramı'na "Çocuk Bayramı" adını verdi. Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleridir. Gelecekteki Büyük Türkiye'yi onlar meydana getireceklerdir. Bu nedenle çocuklar bütün mutluluklara, güzelliklere, sevgiye layıktır. Bunları bilen Türk çocuklarının Büyük Ata'sı, Türk çocuklarına bu Büyük Bayram'ı armağan etmiştir.

    BİR KONUŞMA

    Değerli Öğretmenler, Anne ve Babalar;
    Çocuklarımızın sağlıkları, başarıları ve mutlulukları kadar mutlu ve huzurlu olduğumuzu biliyorsunuz. .
    Çocuklarına değer vermeyen, sahip olmayan, onlar için gerekli hizmet ve yatırım yapmayan milletlerin geleceklerinin güvenli ve iyi olamayacağını da biliyoruz.
    Çocuklarını ve gençlerini iyiliğe, güzelliğe, üreticiliğe, yaratıcılığa ve doğruluğa yönelten ailelerin ve milletlerin geleceklerinin de daha iyi, daha sağlıklı, zengin, güçlü ve güvenli olacağına inanıyoruz.
    İnsan varlığının en temiz, en dürüst, en içten, en saf dönemini temsil eden ve yaşayan çocuklarını, sevgiyle eğilmeyen ve beslemeyen, aklın rehberliğinde, bilimin ve tekniğin ışığında yönlendiremeyen milletlerin geleceğinin cehalet, esaret ve sefalet olacağına inanıyoruz.
    Çünkü her türlü cehalet, esarettir. Çağımızda, hem cahil hem de hür olarak yaşamak mümkün değildir!..
    Aziz vatandaşlarım,
    Sevgili çocuklar ve gençler;
    Bizler, aileleriniz, milletimizin mutluluğu ve refahı için çalışan, millî iradeyi temsil eden siyasî iktidarlar, daima, bu amaçla hizmet etme yarışındayız.
    Atatürk de, bu maksatla milletimizin bir daha parçalanma ve yokedilme sınırına gelmemesi, geleceğimizin aydınlık ve güvenli olması için; çocukların ve gençlerin daha iyi, bilinçli, uyanık, cesur, millî ahlaklı, karakterli, yapıcı, iradeli ve kudretli olarak yetiştirilmesini istemiştir.
    "Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun" demiştir.

    "Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olunamayacağını ifade eden Atatürk Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce onlara millî varlığımız, hakkımız ve birliğimiz ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesinin" şart olduğuna dikkat çekmiştir."Fertleri, bu mücadele gerekleri ve araçlarıyla donatmayan milletler için yaşama hakkı yoktur" diyen Atatürk "Öğretmen ordusu olmadan, asker ordusunun verimli sonuçlarının kaybolacağını, milletlerin yalnız ve ancak öğretmenler tarafından kurtarılacağını" söylemiştir.


    Çünkü Atatürk, dünya tarihine yön vermiş, çağ kapatıp çağ açmış, üç kıtada egemen olmuş asil milletimizin millî varlığına, bağımsızlığına ve egemenliğine son vermek ve parçalamak hayali ve ihtirası ile yurdumuzu istila eden, bir kısım dost sanılan düşmanlarının, aziz vatan topraklarımızda milletimize yaptıkları insanlık dışı vahşeti ve rezaleti görmüş, bunu milletle birlikte yaşamıştır.
    Milli direnme azmimiz ve manevi gücümüzle, bu vatan evlatları, çok büyük sıkıntılara, yokluklara rağmen, düşmanları denize dökmüş; hayallerini ve ihtiraslarını bir daha uyanmayacak, rüyalarına da giremeyecek şekilde ezip geçmiş, silip süpürmüştür!
    Çünkü, millî egemenlik, millî benliğin, ahlakın, karakterin ve bunların sonucu olan millî birliğin, egemenliğin zaferidir. Milletin ruhudur.
    Millî anlaşmanın, kaynaşmanın, dayanışmanın, huzurun ve güvenin kaynağıdır.
    Millî egemenlik, millete ait olan maddî ve manevî her şeyin" temelidir.
    Millî egemenliğe sahip olmak, millet olmaktır. Milletin, kendisiyle ilgili kararları kendisinin alması; kendi kaderi ve geleceği hakkında kendisinin karar vermesi demektir.
    Milli egemenlik, çağdaş, bağımsız, hür ve laik bir milli toplum olmaktır. Bunun için, hürriyetin ve adaletin olduğu kadar, demokrasinin de temeli milli egemenliktir.
    laiklik,dinsizlik,ne de din düşmanlığı değildir.Saptıranlara karıştıranlara aldanmayınız, kanmayınız.
    Laiklik, kimsenin dini inanç ve vicdan hürriyetine müdahale etmemek; aksine, saygılı olmak; dini siyaset ve devlet işlerine karıştırmamak;
    dini ve din duygularını, kutsal olan her şeyi çıkarlarımıza göre kullanmamak, yönlendirmemek demektir.
    Millî egemenlik, teslimiyetçi olmamak, kendi vatanımızda egemen olmak, hür yaşamak, kendimize saygımızı ve güvenimizi kaybetmemektir.
    Değerli gençler ve çocuklar,Bundan sonra görev ve sorumluluk sizlerindir. Yaşınız ilerledikçe bu görev ve sorumluluklarınız da artacaktır.Çünkü, bu milletin bir ferdi olmanın; bu vatanın bir vatandaşı olarak yaşamanın hakları olduğu kadar; görevleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri de vardır.
    Hak sahibi olabilmek için, önce görev ve sorumluluklarımızın gereğini yapmak zorundayız. Kendimize, ailemize, milletimize, vatanımıza, kültürümüze, demokratik ve hür yaşayışımıza, bizi biz yapan millî ve manevî değerlerimize, inançlarımıza ve ideallerimize karşı görevlerimiz ve sorumluluklarımız vardır.
    Daha iyi, daha sağlıklı, daha ileri ve medenî, daha güçlü ve zengin bir millet ve devlet olarak millî varlığımızı yüceltmenin azmini, heyecanını ve bilincini yüreğimizde duymalı ve yaşatmalıyız. Geleceğimiz, mutluluğumuz ve refahımız buna bağlıdır.
    Dünya milletleri arasında daha önde olmamız, dünya çocukları ve gençleri arasında en önde yarışmamız ve yaşamamız buna bağlıdır.
    Ancak, bunun tek yolu, yegane çaresi, sürekli çalışmak, çalışkan olmaktır. Çünkü, her başarı, çalışmanın sonucudur. Başarmak için çalışmak, her gün kendimizi yenilemek ve bilgilendirmek zorundayız.
    Hiçbir insan ve toplum, sadece başkasını taklit ederek, başkalarının yaptıklarını alarak ve kullanarak yükselemez.Gerçekten çağdaş olmak, ileri ve güçlü olabilmek, bilgi çağında yaşamak, bilgi ve makina üstü toplumun yaratıcı ve üretici bir üyesi olmayı gerektirir.
    Bunun için araştırıcı, yapıcı, yaratıcı ve üretici olmaya mecburuz.Sadece alıcı, seyirci ve transferci değil; kendi ihtiyaçlarımıza, şartlarımıza, özelliklerimize ait teknolojileri, kendimize göre üretmeye de mecburuz. Ürettiklerimizi ise daha iyi ve kaliteli olarak geliştirmek, çeşitlendirmek ve artırmakla yükümlüyüz.







    Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku'ndaki görüş ve istekleri doğrultusunda Türkiye'yi yüceltme çabası ve mutluluğu içindeyiz. Çünkü her on yılda, Türk milletini daha çok ve daha büyük işler yaparak geliştirmek ve güçlendirmek için, millî birlik ve beraberlik içinde, her engeli aşmaya ve her güçlüğü yenmeye azimli ve kararlıyız. Daha az zamanda, daha büyük işler başarmaktayız. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medenî ülkelerinin seviyesine çıkarma yolunda durmadan ve yorgunluk bilmeden çalışmaktayız. Daha çok, disiplinli ve sistemli çalışmalıyız. Büyük Önder'in, asla şüphe etmediği gibi, "Yüksek mediniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğmaktayız. "Sonsuza giden her on yılda,huzur ve refah içinde, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, onur ve gurur verici gelişme ve ilerlemeler içinde güçlenmekte ve yenilenmekteyiz.
    Sevgili çocuklar ve gençler,
    Görmekte ve yaşamaktasınız ki, her şey sizin içindir. Ülkemizin ve milletimizin geleceği içindir.Bu sebeple, yarınlarımız için çok iyi ve bilinçli hazırlanınız.
    Görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurumuzu her şeyin üstünde tutunuz.
    Sizler, görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurunuzu her şeyin üstünde tuttuğunuz oranda, bu millet daha hızlı gelişecektir.
    Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha hızlı ve daha çok güçlenecektir.
    Milletimiz, dünya milletleri arasında, millî tarihimizde olduğu dönemlerdeki gibi layık olduğu yere daha kısa zamanda kavuşacaktır.
    Bu duygu, dilek ve düşüncelerle Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı yürekten kutluyorum.
    Aziz milletimize, değerli öğretmenlere, sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize en içten ve gönülden duygularımla en iyi dileklerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
    Bayramınız kutlu olsun!

    NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
    --------------------------------------------------
    23 NİSAN

    23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanarak ulusun egemenliğini ilan etmişti. O heyecanlı günü yaşamış olan bir büyüğümüz şunları anlatıyor:
    O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı.
    Saat on dörtte, birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan'a iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemal'de idi.
    Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir soba kurulmuştu. Sobada eğri büğrü bir kaç boru yükseliyordu. Tavanda da bir gaz lambası sallanıyordu.
    Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi.
    Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden beri geçen olayları açıkladı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisi'nin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu




    SEVGİLİ ARKADAŞLAR
    23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. Atatürk’ümüz 23 Nisan gününü, bayram yapalım diye biz çocuklara armağan etmiştir.
    Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde açılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun içine düştüğü durumu, düşmanlarımızın yurdumuzu paylaşmak için topraklarımıza nasıl üşüştüklerini ve Atatürk’ün Samsun’a, Amasya’ya, Erzurum’a ve Sivas’a hangi zor şartlarda gittiğini hepiniz biliyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk, düşmanı topraklarımızdan, ancak savaşarak atacağımıza inanıyordu. Bu nedenle ülkemizin ileri gelenlerini bir meclis çatısı altında toplamak için var gücüyle çalıştı. 23 Nisan 1920 günü Atatürk’ün bunu başardığını görüyoruz. Padişah İstanbul’da milletin vekilleri ise Ankara’da idi. Artık padişahın hiçbir etkinliği kalmamıştı. Çünkü bu millet, kendi egemenliğini, bir daha tek adamlara kaptırmak niyetinde değildi. Bütün kararları meclis veriyor ve padişahı devreden çıkarıyordu. Sonunda Kurtuluş Savaşımız kazanılmış, Milli Egemenlik ise padişahın elinden alınıp, milletimize verilmişti.

    Ulusal kelimesi Ulus’tan türemiştir. Ulus, aynı zamanda Millet kelimesinin de karşılığıdır. Aralarında dil, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insanlar topluluğuna ulus, ya da millet diyoruz. Egemenlik ise; hakim olma, yönetme gücünü elinde bulundurma anlamına gelir.

    Öyleyse, Ulusal Egemenlik sözlerinden şunları anlayabiliriz: Ulusu meydana getiren insanların, yönetme yetkisini bütünüyle elinde bulundurmasıdır. Elbette ki, bir ulusu meydana getiren bütün fertlerin yönetici olması düşünülemez. Ulus, yani millet yetkisini vekilleri aracılığı ile kullanmaktadır. Kim bilir belki de, gelecekte milletimiz, kendisine vekil olmak için bizlere de yetki verebilir.

    Bu büyük bayram, hepimize kutlu olsun!..


    ÇOCUK BAYRAMI

    Gelin çocuklar gelin!
    Bayramımız var bugün.
    23 Nisan için,
    Kuralım şenlik, düğün...

    El ele tutuşarak,
    Şarkılar söyleyelim,
    Ellerimizde bayrak,
    Sokak sokak gezelim.

    Çocuklarıyız, yarının
    Büyük insanlarıyız,
    Üstünde bu vatanın
    Hür, mesut ve kaygısız
    Daima yaşayacağız.

    Ali PÜSKÜLLÜOÐLU

    BİZİM BAYRAMIMIZ

    Bize gelen bizim bayram.
    Yükseldi bak ünümüz,
    Yirmi üç Nisan bizim
    En şerefli günümüz.

    Al bayrağı açalım,
    Gel gidelim törene
    Bin teşekkür bizlere,
    Bu günleri verene.

    Bizim için harcanan
    Boşa gitmez bu emek
    Çünkü her Türk çocuğu
    Yirmi üç Nisan demek

    İ. Hakkı SUNAT
    23 NİSAN

    Vatan tehlikedeydi; Atatürk karar verdi:
    «Vatan kurtaracak yine millettir» dedi.
    Ankara'da bir Meclis toplayıp kurmak için,
    Günlerce, haftalarca, çalıştı, için için.
    İşte bugün kuruldu Büyük Millet Meclisi,
    Ankara'dan yükseldi Türk'ün gürleyen sesi.
    Çocuklar! bayram yapın, sevinin ve haykırın,
    Engel denen her şeyi gücünüzle siz kırın!
    Çocuklar bilin ki siz koca bir cihansınız.
    Vatanın her yerinden fışkıran volkansınız.
    Doğan güneş sizindir yıldızla ay sizindir,
    Artık vatan sizindir, artık saray sizindir.
    Ey gül yüzlü çocuklar, gülün, koşun, ileri,
    Hayatta durak yoktur; ya ileri ya geri.
    Coşkun bir rüzgar gibi ufukları aşınız!
    Göğsünüz kanasa da akmasın göz yaşınız!
    Temiz olsun kalbiniz, çelik olsun kolunuz!...
    Şen olsun bayramınız, aydın olsun yolunuz!...
    Neşenizle bu yurdu aydınlatın her zaman,
    Sizindir bu ünlü gün, ünlü 23 Nisan.
    23 NİSAN

    23 Nisan...
    Yurdu koruyan,
    Yarını kuran,
    Sen ol çocuğum.
    Eskiyi unut,
    Yeni yolu tut,
    Türklüğe umut,
    Sen ol çocuğum.
    Bizi kurtaran,
    Öndere inan,
    Sözünü tutan,
    Sen ol çocuğum.
    Küçüksün bugün,
    Yarın büyürsün
    Her işte üstün
    Sen ol çocuğum.
    Çalışıp öğren,
    Her şeyi bilen
    Yurduna güven
    Sen ol çocuğum.

    Hasan Ali YÜCEL EGEMENLİK BAYRAMI

    Egemen bir milletin,
    Coştuğu bir gündür bu.
    Yurduma hürriyetin,
    Koştuğu bir gündür bu...

    Başımızda Atatürk,
    Ülkümüz yüce Türklük,
    Milletimin en büyük,
    Sevdiği bir gündür bu...

    Bugünleri gösteren,
    23 Nisan'ı veren,
    Büyük Atam diyor ki:
    «Türk, çalış öğün, güven...»

    Ali PÜSKÜLLÜOÐLU
    23 NİSAN

    Biz dünyaya gelmeden
    Her yeri düşman almış.
    Atatürk düşmanları,
    Yurdumuzdan çıkarmış

    23 Nisan günü
    Meclis kuruldu diye,
    Büyük bayram verilmiş
    Çocuklara hediye.

    Gülelim eğlenelim
    Kutlayalım bayramı
    Verelim hep el ele
    Yükseltelim vatanı.

    Melahat UÐURKAN
    HOŞ GELDİN 23 NİSAN

    Günlerdir yolunu bekledik durduk.
    Sen geleceksin diye çiçek açtı,
    Bahçelerdeki bütün ağaçlar.

    Leylekler yuvalarına döndü
    Toprak ısındı, uyandı karıncalar.
    Çoluk çocuk yollara döküldü.

    Bugün sevinç içindeyiz hepimiz,
    Bayraklarla süsleniyor balkonlar.
    Caddelere taklar kuruluyor,
    Bizim marşı çalıyor bandolar.

    Nasıl sevinmeyelim geldiğine?
    Okulda bayram, evde bayram,
    Sokakta bayram...

    Hoş geldin, 23 Nisan!
    Sana gözlerimizden sevinç,
    Bahçelerimizden bahar getirdik.

    Bari hemen bitivermese bu yolculuk.
    Seni kucaklamaya geliyor bugün,
    Köyler, şehirler dolusu çocuk.

    Ş. Enis REGÜ
    TÜRK ÇOCUÐU DİYOR Kİ

    Seneler kutlu bana,
    Aylar umutlu bana.
    Her an haykırıyorum :
    Türk'üm ne mutlu bana.

    Cesaretim candadır.
    Şöhretim dört yandadır,
    Benim bütün cevherim,
    Nabzımdaki kandadır.

    Tarihten eski yaşım,
    Harpte eğilmez başım,
    Toplar can yoldaşımdır,
    Silahlar arkadaşım.

    İzmir benim, Van benim
    Şeref benim, şan benim,
    Kars, Erzurum, Erzincan,
    Konya Ardahan benim.

    Yurda nasıl doyarım?
    Uğruna can koyarım,
    Ona, bir yan bakanın,
    Gözlerini oyarım.

    Türk, dünyada bir tektir,
    Milletlere örnektir,
    Türklüğün meşalesi
    Asla sönmeyecektir.
    -------------------------------------------------------
    23 Nisan Şiirleri

    23 Nisan Bizimdir
    Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
    Sevinçten coşarız hepimiz.

    Köy köy, şehir şehir,
    Yurdun her köşesinde biz,
    23 Nisan’ı bekleriz.

    Sınıflar süslenir küçük ellerle,
    Şiirler dökülür minik dillerde.

    Bayrak bayrak kokar sokaklar,
    Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.

    Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
    Beyaz güvercinlerdir her biri,
    Barışın temellerini atarlar.

    Yurt kokusu bu dostlar!
    Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
    23 Nisan gelirse eğer,
    Yürekler Anayurt’u mesken eder

    23 Nisan Geldi


    Hey çocuklar sevinin! .
    23 Nisan geldi.
    Koşun, kırlara inin! .
    23 Nisan geldi.

    Bugün kutlu günümüz
    Bugün mutlu günümüz
    En umutlu günümüz
    23 Nisan geldi.

    Çıktı Türk’ün gür sesi
    Neşe sardı herkesi
    Cumhuriyet müjdesi
    23 Nisan geldi.

    Bugün Meclis kuruldu
    Milletine sarıldı
    Kötülükler kırıldı
    23 Nisan geldi.

    Verildi hürriyetin
    Hakimiyet milletin
    Yeri göğü inletin
    23 Nisan geldi.

    Coşkunuz hiç dinmesin
    Bayrağımız inmesin
    Şehitler incinmesin
    23 Nisan geldi.

    Bir güneş gibi doğan
    Yurdu sevince boğan
    Atatürk’ten armağan
    23 Nisan geldi.

    Cemal Gören




    Çocuk Bayramι 23 Nisan


    Çocuklar neşe dolar
    23 Nisan gelince.
    Bebeler bayrak sallar
    23 Nisan gelince.

    Büyük küçük şenlenir
    Ata’nι n armağanι yla
    Koşun çocuklar koşun
    23 Nisan gelince.

    Boydan boya vatanι
    Bayraklarla süsleriz
    Milletce eğleniriz
    23 Nisan gelince.

    Atam sen rahat uyu
    Biz koruruz bu yurdu
    Türkleri dünya duydu
    23 Nisan gelince.


    M.Toga / 23 Nisan 1976-ADANA




    Hoş Geldin Diyelim 23 Nisana


    Bayram sözü sevinç verir insana,
    Koşuşur çocuklar gelir yan,yana.
    El ele tutuşun çıkın meydana,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    Kardeşlik şarkısı daim söylensin,
    Dünya çocukları tek yürek olsun,
    Oyunlar oynansın,çalgılar çalsın,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    Çocuk bayramını tüm Dünya bilsin,
    Savaşlardan korkan çocuklar gelsin,
    Somurtkan çehreler gülsün,eğlensin,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    Savaşlardan uzak Dünya kurulsun,
    Dünya etrafında halkalar olsun,
    Yetimin,öksüzün yüzleri gülsün,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    Bayrağımız semalara yükselsin,
    Türk çocuğu atasıyla övünsün,
    Bayramımız dünyaya örnek olsun,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    Bozçalı der gül benizler solmasın,
    Dünya'da ağlayan çocuk kalmasın,
    Davullar çalınsın,şenlik yapılsın,
    Hoş geldin diyelim 23 nisana...

    15.04.2006

    Seyfet Bozçalı





    23 Nisanın Özgürlük Çiçekleri


    Türk Bayragı minik elinde,
    Vatan sevgisi atar kalbinde.
    Katılın Bayrama Türk çocukları,
    Bogulsun düşman coşku selinde.

    Koşun Bayrama Şehit çocukları,
    Gelin Bayrama Gazi çocukları,
    Rengarenk açın Vatan Topragında,
    23 Nisan'ın Özgürlük Çiçekleri.

    Atatürk'ün armaganı 23 Nisan,
    Fener Alayları dolu insan.
    Ülkemin gelecegi genç insan,
    Kutlu olsun Yirmiüç Nisan.

    İshak Özlü




    23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

    Hepimize kutlu olsun!

    Ben büyümedim güzel çocuklar! Kalbim sizlerle birlikte çarpıyor, yaşadıkça da çarpacak! ! ! 23 Nisanlar hep yaşayacak, yaşatılacak! ! !


    Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
    Sevinçten coşarız hepimiz.

    Köy köy, şehir şehir,
    Yurdun her köşesinde biz,
    23 Nisan’ı bekleriz.

    Sınıflar süslenir küçük ellerle,
    Şiirler dökülür minik dillerde.

    Bayrak bayrak kokar sokaklar,
    Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.

    Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
    Beyaz güvercinlerdir her biri,
    Barışın temellerini atarlar.

    Yurt kokusu bu dostlar!
    Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
    23 Nisan gelirse eğer,
    Yürekler Anayurt’u mesken eder.

    Şükran Günay


    23 Nisan....


    “ Kızıma..”

    Egemenlik bizlere armağan oldu bu gün.
    Ey! Asil Türk çocuğu,ecdadına bak öğün.
    Atatürk sana rehber,Nisanlar olsun düğün.
    Haykır hür ufuklara,bugün 23 Nisan.

    Sana ağlamak değil,bak gülmek yaraşıyor,
    Sevgin çağlayan gibi,her engeli aşıyor,
    Ne mutlu damarların asil bir kan taşıyor,
    Gül ki sen güller açsın,bu gün 23 Nisan.

    Özgürlük nefes,nefes; hürriyet yudum,yudum;
    Cumhuriyet ananın kollarında büyüdün,
    Aydınlık ufuklara başın dim dik yürüdün,
    Atamın armağanı sana 23 Nisan.



    Erzurum - 1984

    Celal Odabaş




    23 Nisan


    İlk Meclisin açıldığı günde
    Bayram olur bizde
    Gelin katılın siz de
    Kutlu olsun 23 Nisan

    Atatürk'ten bizlere
    En güzel armağandır
    Söyleriz hep birlikte
    Kutlu olsun 23 Nisan

    Ozan Özel



    23 Nisan


    Kurulan bu Cumhuriyet dogarken,
    Bedelini yetim kalarak ödeyen,
    Kahraman şehitlerimizin mirası çocuklar,
    23 Nisan bayramınız kutlu olsun.

    Vatan topragının her karışını,
    Kanı ile sulamak için,
    Cephelerde çarpışan Gazi çocukları,
    23 Nisan bayramınız kutlu olsun.

    Türk Ordusunun galibiyetini isteyerek,
    Rızkından kesip ordusuna gönderen,
    Yüce Türk Milletinin Çocukları,
    23 Nisan bayramınız kutlu olsun.

    Dünya devletleri içerisinde yalnız,
    Sen düşündün Türk çocuklarını.
    Atatürk'üm hediyen 23 Nisan'la,
    Mutlulugun en yücesini bulduk.

    İshak Özlü




    23 Nisan


    23 Nisan'da açtı Büyük Meclisi.
    Meclise oldu başkan Atatürk'ün kendisi.
    Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi.
    Bu millete yakışan en iyi demokrasi.

    29 Ekim 2004

    Engin Türk



    23 Nisan


    Bugün bizim günümüz
    En büyük düğünümüz
    Yaşa sen 23 nisan
    Yayıldı bak ünümüz.

    Atatürk bize verdi
    Kutlayın,koruyun dedi
    Yurduma değen eli
    Yiğitce yere serdi.

    Yüreğimde ki sevinç
    Yansıdı bak bayrağa
    kalktık bak gidiyoruz
    Atatürk le atağa

    Sevinç, coş bugün senin
    bayrak salla dünyaya
    Özgürce yaşamak hakkın
    Gelen, 23 nisanla..

    23/04/1991
    'Sevgili öğrencilerime armağan ediyorum'

    Nizami Sunguroğlu



    23 Nisan Cocuk Bayrami


    Bu gun 23 nisan cocuk bayrami
    Turkiyemde gorulmemis bayram var
    Herkesin elinde baris bayragi
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Dunya cocuklari el ele egleniyor
    Kulturler bir arada ne guzel gorunuyor
    Herkes kulturunu gosterip sergiliyor
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Irili ufakli guzel cocuklar
    Dilleri irklari ayri cocuklar
    sanki baci sanki kardes cocuklar
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Tumu mutlu hepsi nese saciyor
    Tipki tomurcuk gibi birer birer aciyor
    Biri digerine kucak aciyor
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Herkes misafirini guzel agirlar
    Misafire hizir gozuyle bakarlar
    Ikramdan kusur etmekten korkarlar
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Cocuklar yurdumuzdan mutlu donecek
    Herkes yurdumuzu tanitacak ovecek
    Artik bir birini herkes kardes bilecek
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Hepsi Ataturk, e sukran duyuyor
    Kendisine Allah, tan rahmet diliyor
    Cocuk bile nimmeti inkar etmiyor
    Turkiyemde gorulmemis bayram var

    Amsterdam /20.04.2003

    Güner Kaymak



    ÇOCUKLARA 23 NiSAN 79


    I

    Açlık
    Savaşlar
    ve biz.
    Ölüyorlar dünyanın dört bir yanında
    Yaşamayı bilmeden
    Yaşamaya doymadan
    Öldürülüyorlar, ölüyorlar çocuklarınız.

    Çocuk Yılı bu yıl
    23 Nisan Bugün
    Bizim bayramımız.
    Bir dakika sayın büyüklerimiz
    İzninizle bu koşullarda
    kutlmayacağız bu bayramı biz.

    Dün sizler çocuktunuz
    Bu günün büyüklerisiniz
    Bu koşulları sürdüreceksek
    Bizlarde olacaksak birer siz
    - Kararlıyız değil mi çocuklar?
    BÜYÜMEK İSTEMİYORUZ
    .............................

    Sonra düşündük ki biz
    Büyümek görevimiz
    Kurtarmak için kendimizi
    Kurtarmak için sizi
    Kurmak için geleceğimizi
    Açlıktan ölümlere son vermek için
    Sona erdirmek için savaşları
    Görev biliyoruz artık
    Bir an evvel büyümeyi...

    Yepyeni bir dünya kurmak için
    O yeni dünya için
    Büyüyeceğiz
    Büyümek için...

    Ey her ulusun ATATÜRK'leri
    Siz onurumuz ve gücümüzsünüz.
    Sizlerden almaktayız hız.

    Ne diyorduk büyüklerimize?
    Açlıktan ölürken kardeşlerimiz
    Bayramları kutlamak yakışmaz bize...


    Sizler suçlusunuz büyüklerimiz.
    Bir zaman tutsak edip sattınız pazarlarda
    sanayinizin dişlileri arasında ezdiniz
    On sekizinci yüz yılınızda...
    Çok zaman terk ettiniz açlığa
    ...................................- devam ediyor da hala-
    nedeniymişiniz gibi savaşlarınızın
    Silahlarınız kan kustu, kusuyorlar üzerimize..
    İnsancıllığınızı esirgesenizde biz çocuklarınıza
    Büyüyoruz
    Son vermek için sömürülerinize

    Bunlar ve daha niceleri suçlarınız
    Bunları bilerek yaptığınız için
    Beyler büyüdü suçlarınız.

    II

    Toplanıp tüm çocuklar hep beraber
    Yargıladık, tüm değerlerinizle
    ..................................-uygarlıklarınızla- sizi
    Kararımız şok oldu hepimize
    beraaat ettiniz baylar
    Evet, evet inanın kulaklarınıza
    Siz kendinizin tutsağısınız.
    Bu nedenle katılmıyoruz kutlamalarınıza...
    Yılınızı da geri alın, günlerinizi de
    Son verin savaşlara
    Son verin açlıklara
    Bu bayram yeter hepimize...

    Yaşamı yaşanılası kılarsak
    ve gözlerimiz gülerse bir gün sevgiyle
    Size söz veriyoruz.
    Yarın büyüdüğümüzde
    Sona erecek tutsaklığınız.

    Gayrettepe 23/4/79

    Metin Yaltı



    23 Nisan Nedeniyle


    TÜRK OLMANIN BEDELİ


    Türk evlâdı! İşte geldi bayramın
    Yüreğinde bir coşku hissetmen gerek.
    Türk olmanın bedelini ödemen için
    Mutlaka bir görevi üstlenmen gerek.

    Nasıl kazanılmış bu özgürlükler?
    Toprağın altında yatanlar kimler?
    Şehitlere ağıtlar yakanlar kimler?
    Tarihini iyice öğrenmen gerek.

    Kurtuluş Savaşının acılarını
    Şehit analarının sabırlarını
    Yetim kalan yavruların gözyaşlarını
    Yüreğinin ortasında hissetmen gerek.

    Senin yolun Atatürk’ün yoludur
    O yol ki hem çetin, hem de zorludur
    Aydınlığa giden yol engel doludur
    Çalışıp, didinip, yorulman gerek.

    Ağır ağır akmak sana yakışmaz
    O gidişle hiçbir yere varılmaz.
    Çağlayan su bulanıktır,durulmaz
    Harlayıp,gürleyip, çağlaman gerek.

    Toprak olmuş şehitlere borcun var senin
    Al bayrakla süslü burcun var senin
    Zaferde, başarıda harcın var senin
    Dik tut başın’ haydi, doğrulman gerek.

    Bugünün dününden değilse farklı
    Kahrolup üzülmekte haklısın haklı
    Oysa çaren damardaki kanında saklı
    Suçu önce kendinde araman gerek.

    Türk olmanın hakkını veremiyorsan
    Vatan için bir uğraşa giremiyorsan
    “Ya özgürlük, ya ölüm! ” diyemiyorsan,
    Yazık! Acizliğinden utanman gerek.



    Atatürk Ve 23 Nisan


    ATATÜRK VE 23 NİSAN


    Toprak parçası değil bu,Vatan; yeryüzünde güzide
    Can eksen can fışkıracak,yemyeşil yeryüzünde
    Bu toprak öyle kutsal ki,tüm Türk’lerin gözünde,
    Bağımsızlık,Egemenlik,Hürriyet var sözlerinde.

    Bir kahraman çıkacak ortaya,yön vermek için ülkesine,
    Tabi kalarak elbette,hürriyet ve bağımsızlık ilkesine,
    Binecek viranede olsa,ana doluya götürecek teknesine,
    Son verecek ülkesinin içindeki,zor bilmecesine.

    Toprağı uğruna can verecek,insanlarla buluşacak,
    Yaşlısı genci,alevisi,sünnisi herkesle konuşacak,
    Batıdan mı,güneyden mi,egeden mi,bir yerden başlayacak
    Bu millet,bu toprak,elbette bağımsızlığı yaşayacak.

    Eserinin temelini yavaş,yavaş sağlam atacak,
    Çatısı en güzel olsun diye,çok,çok güzel çatacak
    Ve son sayfası geldiğinde eserinin altına imza atacak,
    Ortasına bir gönder dikecek,şanlı bayrağımı asacak.

    Çatısını çattı,imzasını attı,tüm dünyaya onaylattı,
    Laiklik dedi,Egemenlik dedi,Cumhuriyeti anlattı,
    En son emeli ise T.B.M.Meclisini kurmaktı,
    Emeline erdi,kurdu meclisi,halkına yönetimi devretti.

    Toplandı meclis 23,NİSAN,1920 de,seçildi cumhur,
    Kararlar alındı o mecliste,ülke için büyük bir gurur,
    Bayram ilan edildi,Mecliste,karar çoğunluğundur,
    Bu bayram onların olsun,Çünkü gelecek çocuğumuzundur…



    Selahattin ÖLMEZ
    Yüksek fırınlar müdürlüğü



    Bir 23 Nisan Mektubu


    Merhaba çocuğum,
    Bak! 23 Nisan geldi.
    Yıllar ne çabuk geçiyor değil mi?
    İşte,bir 23 Nisan daha geldi!

    Geçen her yıl da değişen bir şeylerin olduğunu
    Sen de anlayabiliyorsun.
    Heyecenın,sevginin,özgürlük ve barışın
    Dahası; us'un daki yaşamın,
    Güzellik kavramlarının da değişebildiğini..
    Değişen bu kavramların,seni daha sıcak,coşkulu
    Kucaklamaya hazır bir kıvama getirdiğini
    Anlayabiliyorsun değil mi?

    Gün gelecek
    Daha da iyi ve açık anlayabileceksin bunları
    Ve
    23 Nisan 1920'nin öncelikle; özgürlük ve barışa,
    Evrensel sevgiye,aydınlık günlere yalnızca
    Bir kapı,bir ışık olduğunu...
    Bunun yanın da
    Yetersizliklerin bilincine vararak
    Bu günün
    Kısır bir döngü halin de kutlanamayacağını,
    Yarınların daha aydın ve güvenli,özgür,
    Yaşadığının bilincinde,
    Üreten,ürettiğini işleyebilen yaratıcılarının
    Siz çocuklar olduğunu anladığın anda
    Uyanacaksın;
    Şevkle,hırsla,yepyeni bir inançla! ..
    İşte o gün
    Minik yüreğin,cıvıl,cıvıl,daha yoğun
    Hissedecek sevgiyi!
    Pırıl pırıl günlerin çok yakının da,
    Mutlulukların kendi özünde şekillendiğini
    Göreceksin çocuğum! ..

    İnanıyorum ki,
    Mustafa Kemal'in sizlere bıraktığı
    Bu onurlu emaneti;
    Gelecek nesillere,daha mutlu,umutlu, yarınlara
    Ancak,bu inanç ve bilinçle taşıyacaksın! ...
    Aydınlık kanayan yaralarını
    Ancak,
    Bu merhemle saracaksın
    Çocuğum! ..

    (26.03.1991 Ankara)
    Bu şiir kısaltılarak güncel bir gazete de yayımlanmıştı o dönemler de.

    Refika Doğan



    23 Nisan


    Bir tepeden baktı Atam
    Düşmanı yurdumuzdan atan
    Cumhuriyet'imizi kuran
    Yaşasın 23 Nisan

    Gün doğdu ovamıza
    Bahar geldi dağımıza
    Tat geldi yağımıza
    Yaşasın 23 Nisan

    Yüreği güç dolana
    Ne mutlu Türk olana
    Yurdumuz yaşasın sonsuza
    Yaşasın 23 Nisan

    Al bayrağım, vatanım
    En değerli varlığım
    Bu gün benim bayramım
    Yaşasın 23 Nisan

    Neyyir Arıbaş



    23 Nisan


    Anıldığında her zaman
    Her yerde
    Her saygı duruşunda
    Her İstiklal Marşında
    Bayramlarda, şiirlerde
    Gözlerim dolar atam
    Her çocuğa bakışımda
    İlk sen sevdin onları
    İlk sen gördün
    Tertemiz yüzleri
    Işıl, ışıl gözleri
    İlk sen verdin armağan
    Bu anlamlı bayramı
    Seninle öğrendik sevmeyi
    Bağışlamayı, affetmeyi
    Seninle umutlandık hepimiz
    Çocuklar, anneler, öğretmenler
    Seninle dedik hep birlikte
    Ne Mutlu Türküm Diyene!

    Ayşe Adlım



    23 Nisan



    Anıldığında her zaman
    Her yerde
    Her saygı duruşunda
    Her İstiklal Marşında
    Bayramlarda, şiirlerde
    Gözlerim dolar atam
    Her çocuğa bakışımda
    İlk sen sevdin onları
    İlk sen gördün
    Tertemiz yüzleri
    Işıl, ışıl gözleri
    İlk sen verdin armağan
    Bu anlamlı bayramı
    Seninle öğrendik sevmeyi
    Bağışlamayı, affetmeyi
    Seninle umutlandık hepimiz
    Çocuklar, anneler, öğretmenler
    Seninle dedik hep birlikte
    Ne Mutlu Türküm Diyene!

    Ayşe Adlım



    23 Nisan



    Bahar geldi tabiat
    Gülüyor için için
    Gözlerimizde yandi
    Piriltisi sevincin

    Kuslar civildasiyor
    Çiçek ve agaçlarda
    Kuzular oynasiyor
    Yemyesil yamaçlarda

    Yurdumuz bastan basa
    Çiçek ve renkle doldu
    Bahar oldu yeniden
    Yeniden bahar oldu

    Yine böyle bir gündü
    Tarih 23 Nisan
    1920 de
    Kurulus oldu ilan

    Bu kurulusun adi
    Ulusal egemenlik
    Egemen bütün ulus
    Yok bunda senlik benlik

    Seçilen vekillerin
    Atatürk tü reisi
    Kuruldu Ankara da
    Büyük Millet Meclisi

    Yasa ey yüce ulus
    Yasa ey yüce sancak
    Senin gölgende ancak
    Bu Millet barinacak

    Sevilay Şahbaz




    23 Nisan


    Bahar geldi tabiat
    Gülüyor için için
    Gözlerimizde yandi
    Piriltisi sevincin

    Kuslar civildasiyor
    Çiçek ve agaçlarda
    Kuzular oynasiyor
    Yemyesil yamaçlarda

    Yurdumuz bastan basa
    Çiçek ve renkle doldu
    Bahar oldu yeniden
    Yeniden bahar oldu

    Yine böyle bir gündü
    Tarih 23 Nisan
    1920 de
    Kurulus oldu ilan

    Bu kurulusun adi
    Ulusal egemenlik
    Egemen bütün ulus
    Yok bunda senlik benlik

    Seçilen vekillerin
    Atatürk tü reisi
    Kuruldu Ankara da
    Büyük Millet Meclisi

    Yasa ey yüce ulus
    Yasa ey yüce sancak
    Senin gölgende ancak
    Bu Millet barinacak

    Sevilay Şahbaz



    23 Nisan


    Ulu önder ATATÜRK'ün eseri,
    Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
    Şenlik olsun memleketin her yeri,
    Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.

    Atamızın bayramıdır,bu bayram.
    Ay yıldız bayrağına kurban can.
    Çiçeklerle süslensin bu vatan,
    Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.

    Semah dönsün,gökyüzünde uçaklar.
    Açılsın sevgiye, kollar kucaklar.
    Kör olsun kem bakan,gözler mihraklar.
    Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.

    Selâm sana,dalgalanan ay yıldızım.
    Bayram bizim,şenlik bizim,şan bizim
    Rahat uyu hep tutulacak izin.
    Kutlu olsun yirmi üç nisan çocuklar.

    Yiğitler kuşansın,atlar şahlansın.
    Alaylar kurulsun meşale yansın.
    Çoçuklar bayramlık giysin uyansın.
    Kutlu olsun bayramınız çocuklar.

    Sazların yanında bulundurun ney,
    Hep birlikte nara atalım hey ki hey.
    AKBABA var olsun,bu vatan,bu soy.
    Kutlu olsun bayramınız çocuklar.

    Mehmet Akbaba



    23 Nisan Çağrısı


    Güzel yurdun dört bir yanı
    Senin olsun gel çocuğum
    Sevmek için şu vatanı
    Ele bayrak al çocuğum

    Yol iz senin dağ taş senin
    Eğilmeyen her baş senin
    Barış senin, savaş senin
    Hedefine dal çocuğum

    Aklın varsa durma çalış
    Unutma ki bu bir yarış
    Görünmüyor henüz varış
    Epey zorlu yol çocuğum

    Bükülür mü demir bilek
    Korkar mı hiç arslan yürek
    Bağımsızlık için dilek
    Dilemez mi dil çocuğum

    Yetim bebek, dul gelinin
    Umudusun. Bil ki senin
    Ölür iken kefeninin
    Rengi olsun al çocuğum

    Gaza olsun övündüğün
    Bayram olsun sevindiğin
    Çare olsun düşündüğün
    Derde derman bol çocuğum

    Yirmi üçse bugün nisan
    Baştan başa bizim vatan
    Işık gelir Ankara’dan
    Baharlara gül çocuğum

    Sultan Hoca sana söyler
    İlerlesin kentler köyler
    Geri kalsan alem güler
    İşte böyle hal çocuğum

    Sultan Mustafa



    Yine Geldi 23 Nisan


    Yine geldi 23 nisan
    Selam olsun Ataturk'e atama
    Heyecanlaniyor cosuyor insan
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Bu bayramki egemenlik bayrami
    Dunya cocuklari Ataturk'un hayrani
    Alkisliyor millet cihanda sulh diyeni
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Dunya cocuklari ulkemize geliyor
    Herkes kendi kulturunu sergiliyor
    Her irktan cocuklar ne guzel gorunuyor
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Kadina secme secilme hakkini verdi
    Bas ogretmen olup ilim ogretti
    Kilik kiyafeti giyindirdi duzeltti
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Insanca yasama laiklik dedi
    Cahile yobaza firsat vermedi
    Inanci siyasete alet etmedi
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Diktigi fidanlar meyvesini veriyor
    Butun dunya Turkiye'yi ornek goruyor
    Boyle onder yuz yilda bir geliyor
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Kurdugu cumhurriyet sapasaglam ayakta
    Nice carliklar hasta dustu yatakta
    Kralliklar diktatorler yikildilar batakta
    Selam olsun Ataturk'e atama

    Amsterdam / 13.04.2003

    Güner Kaymak



    23 Nisan Çocukları


    Gecelerin karanlığına inat
    Güneş gibi doğsun çocuklar
    Kucak kucak yürekler
    Bugün gülsün çocuklar
    Atatürkün hediyesini
    Neşeyle alsın çocuklar
    Dünyalara kucak açıp
    Kardeşlerini sarsın çocuklar
    Umut eksin geleceğe
    Bırakın kök salsın çocuklar
    Atatürkün izinde
    Yıllar yılı büyüsün çocuklar

    Osman Boz



    23 Nisan


    Çocuklar,sevinin,oynayın,gülün
    Bir başkadır,bugün,sesi bülbülün
    Çıkar tadını,bu kudretli günün
    Kutlayın,çocuklar,gelecek sizler

    Kutla ki,dostluğu,barışı hisset
    Ne bir duvar kalsın,ne Çin’de bir set
    Hep gitsek,23 Nisan’a gitsek
    Cihan’da sulhu bekleyecek sizler

    Yaş iken,ağaca sevgi aşıla
    Kötülük mereti kala,şaşıra
    Değmesin bir mermi çocuk başına
    Sevgiyle dostluğa erecek sizler

    Dört bir yandan gelin uçakla tırla
    Her gününü bugün gibi hatırla
    Sözlerin kalmasın birkaç satırla
    Dünya’ya gülleri serecek sizler

    Yazın kardeşliği bütün evrene
    Sevgiyle saygıyla bakın çevrene
    O masum bakışlı temiz çehrene
    Gözyaşı düşünce silecek sizler

    Ağlamamak için temiz bir dünya
    Şimdilik böylesi belki bir rüya
    Gerçekleşirse ki eğer bu hülya
    Bilin ki kötüyü yenecek sizler

    Hakan’ım atamın izindeyimdir
    Unutma atanı tek dileğimdir
    Çocuklar bugünler,geleceğin dir
    Sevgiyi,dostluğu,ekecek sizler

    Hakan Kılıç



    Bugün 23 Nisan


    Üşüyordu ellerim.
    Bir an’lık ısınsa da
    Birbirine sürtmelerde
    Çay bardağında
    Islak bir tokat gibi
    Vuruyordu “şırak” diye
    Yüreğim.

    Üşüyordu ellerim içimle birlikte
    Ve bugün 23 Nisan
    Çocuğum üşüyordu
    İçimdeki çocuğum

    Lokman Ali Yavuz
    --------------------------------------------
    23 NİSAN

    Küçük hanımlar, küçük beyler!
    Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,
    yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız!
    Memleketi asıl aydınlığa boğacak
    sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,
    kıymetli olduğunuzu düşünerek
    ona göre çalışınız. Sizlerden
    çok şeyler bekliyoruz."
    Mustafa Kemal ATATÜRK
    Kişisel Egemenlikten Milli Egemenliğe (*)

    23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

    23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlarız.
    Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı imparatorluğu döneminde egemenlik padişahta idi. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar rahatlarını düşündüler. Yurt bakımsız kaldı.

    Ülke sorunları yüzüstü bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş 4 yıl sürdü. Bizimle birlikte olanlar savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar.
    Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.
    İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Alan'ından istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyulduğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.

    Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
    23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi'mizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayramı'mızdır.

    23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulusların çocukları da katılmaya başlamıştır. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da yurdumuz bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar, şiirler okurlar. Gece fener alayları düzenlenir.
    23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükleri olan çocukların bayramıdır.


    Milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk'ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke, milli egemenliktir. Milli egemenlik, devlet içinde en üstün buyurma kudreti olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder.
    Bu anlamda milli egemenlik, kişi veya zümre egemenliği ile, yani monarşik veya oligarşik yönetim biçimleriyle kesinlikle bağdaşamaz. Tıpkı tam bağımsızlık ilkesi gibi milli egemenlik de, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden beri açıkça ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı bir temel ilkedir. Daha Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde ülke bütünlüğünün ve milli bağımsızlığımızın korunması için, "kuvayı milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hakim (milli güçleri etken ve milli iradeyi egemen) kılmak" esasının kesin olduğu belirtilmiştir. Atatürk, Ankara'ya gelişinin ertesi günü (28 Aralık 1920) şehrin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmede bu konuda şunları söylemiştir:

    "Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik..."

    Padişahlığın resmen kaldırılmasından hemen hemen iki yıl önce ve Büyük Millet Meclisi'nde padişahlık kurumuna ilke olarak taraftar çok sayıda milletvekilinin bulunduğu bir dönemde çıkarılan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) milli egemenlik ilkesini en açık biçimde ifade etmiştir: "Hakimiyet bila kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. İcra (yürütme) kudreti ve teşri (yasama) salahiyeti milletin yagane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclis'nde tecelli ve temerküz eder (belirir ve toplanır)."
    Bu ifadelerin monarşik meşrulukla bağdaşmasının mümkün olmadığı, o an için adının konulması sakıncalı görülmüş bile olsa, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin gerçekte milli egemenliğe dayanan bir cumhuriyet olduğu açıktır. Milli egemenlik ilkesi, 1924, 1961 ve 1982 tarihli daha sonraki anayasalarımızdan da temelini oluşturmuştur.

    Atatürk, Milli Mücadele'nin başlangıcından, kendisinin hayata veda ettiği ana kadar, her fırsatta milli egemenliği Türk toplumuna benimsetmeye çalışmış, her zaman kişisel yönetimin sakıncalarıyla milli egemenliğin üstünlüklerini çarpıcı şekilde karşılaştırmıştır. Çağdaş bir topluma ve çağdaş bir devlete yakışan yönetim şekli, ancak milli egemenliğe dayanan sistemdir. Saltanatın kaldırılmasıyla ilgili Büyük Millet Meclisi görüşmeleri sırasında söylediği şu sözler, bunun en güzel ifadesidir:

    "Cihan tarihinde bir Cengiz, bir Selçuk, bir Osman devleti tesis eden ve bunların hepsini hadiselerde tecrübe eyleyen Türk Milleti bu defa doğrudan doğruya kendi nam ve sıfatında bir devlet tesis ederek bütün felaketlerin karşısında doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudretle yerini aldı. Millet, mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve milli saltanat ve egemenliği bir şahısta değil, bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bir yüce mecliste temsil etti. İşte o meclis, yüce Meclisi'nizdir.

    Atatürk'e göre monarşik sistemlerde, "tacidarlar kendilerini Allah tarafından gönderilmiş bir şahsiyet farzederlerdi. Bir de tacidarların etrafını alan menfaatçiler vardı. Onlar da padişahların zihniyetleri ile zihniyetlenirler ve padişahın bu zihniyetini, bu arzusunu gökten inen bir emir, bir Kur'an emri gibi herkese telkin ederlerdi. Bu gayet koyu ve sürekli telkinler karşısında hakikaten bir gün bütün halk, bu arzu ve iradelerin yapılması lazım gelen ve kayıtsız şartsız gerekli, gökten inmiş iradeler gibi olduğuna inanırlardı. Böyle idare ve egemenlikten vazgeçmeye rıza gösteren bir milletin akibeti elbette felakettir, elbette musibettir". Atatürk'ün sözleriyle "yeni Türk devleti, bir halk devletidir. Müessesat-ı maziye ise, bir şahıs devleti idi, eşhasın devleti idi". Bu şahıs devleti, Türk toplumunun tabii gelişme sürecini tıkamış, onun gelişme potansiyelini engellemiş ve toplumu çöküntünün eşiğine getirmişti. Ülkenin kurtarılması ve toplumun tabii sürecinde ilerleyebilmesi, "eşhas devleti"nin yerini "halkın devleti"ne bırakmasına bağlıydı. Gene aynı yönde olarak Atatürk, 16 Ocak 1923'te İstanbul basın temsilcilerine şunları söylemiştir:
    Hadiseler ve tarihi tecrübelerimiz bize, milleti koyun sürüsü halinde keyfin, arzu ve ihtirasların ve hiçbir suretle tatmin edilemeyen menfaatlerin elde edilişine sürüklemekle mahvına yol açar mahiyete dönüşen idare tarzlarının artık memleketimizde tatbik yeri kalmadığını göstermiştir. Millet, egemenliğini değil, egemenliğin bir zerresini dahi başkasına bırakmanın sebep olabileceği felaketin, yok olmanın, hüsranın elemini her an kalp ve vicdanında hissetmektedir".

    Atatürk'e göre milli egemenlik, sadece padişahlığın değil, eski veya yeni bütün kişisel yönetim biçimlerinin karşıtıdır. "Türkiye devletinde ve türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur. Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz... Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır". Atatürk, milli egemenliği yeni devlet düzenimizin temeli olarak görür. Toplum ve devlet hayatının temel değerleri, ancak milli egemenlik ilkesi altında gerçekleşebilir: "Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin istikrarının ve korunmasının sağlanması, ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Dolaysıyla hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir". Ve nihayet, milli egemenlik, çağımızın önüne geçilmez, karşı konulmaz bir akımdır: "Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar".

    Atatürk'ün milli egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada gözlemlenmektedir: "Valdem bu toprağın altında, fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Valdemin mezarı önünde ve Allah huzurunda and içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icabederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun".
    (*) Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN
İşlem Yapılıyor
X