23 NİSAN
ULUSAL EGEMENLiK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan, Türk ulusu için en önemli günlerden biridir. Neden mi? çünkü, Türk ulusu, Mustafa Kemal'in önderliğinde egemenliğini padişahtan almış ve kendisi kullanmaya baslamıştır...
Ödevin devamını görmek için
Gizli İçerik Açılmıştır...Altı yüz yıl Osmanlı, adıyla Türk halkını yöneten padişahlar, sınırsız yetkilere sahiptiler. Halk padişahın kölesi, topraklar padişahın mülküydü. Padişah, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi gibi algılanır, onun söylediği her söz Tanrı buyruğu gibi kabuledilirdi.
Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ve arkasından 1789'da gelen Fransız ihtilali, Avrupa halkını uyandırmıştı, ama Osmanlı topraklarına uzun süre etki yapamamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, yurt dışında görev yapan aydınlarla, yurt içindeki bazı aydınların çabalarıyla, Mustafa Reşit Paşa Tanzimat Fermanı'nı okudu. Bu fermanla padişahların bazı yetkileri daraltıldı ise de tam sonuç alınamadı. Bu yenileşme hareketini yıllar sonra, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi izledi. Genede padişahlar halkın egemenliğini kendi ellerinde tutmayı sürdürdüler. Aydınların başlattıkları "Batılılaşma Hareketi" bir gitti, bir geldi.
Osmanlıların son dönemleri, ülkemiz için en kötü dönemler oldu. İkinci Abdülhamit 33 yıl Türk halkını baskı altında yönetti. Ondan sonra gelen padişahlar da onu aratmadılar, îşte, Türk halkının egemenliğini alamadığı uzun bir dönem geldi, geldi Birinci Dünya Savaşı'na kadar ulaştı.
Birinci Dünya Savaşı'nda bizi yönetenlerin yanlış hesapları sonunda, bir oldu bittiyle yanlış tarafta savaşa girdik. Bu savaş dört yıl sürdü. Türk askerleri her cephede kahramanca savaştılar, kan döktüler, şehit oldular. Sonunda bizim gruptada başta Almanya, olmak üzere Avusturya, Bulgaristan yenilince, biz de yenilmiş sayıldık ve silahlarımızı bırakmak zorunda kaldık. Çanakkale'yi geçemeyen düşman gemileri pek kolayca İstanbul'a geldiler.
Yapılan anlaşmalarla, İstanbul; İngiliz, Fransız, İtalya ve Yunan güçleri tarafından koşulsuz işgal edildi. Buna, ne padişah, ne de İstanbul'daki Meclis-i Mebusan direniş gösterebildi. Bununla da kalmadı, işgal kuvvetleri Meclis-i Mebusan'ı basıp dağıttılar. Bazı milletvekillerini tutukladılar, bazılarını da sürgüne gönderdiler. Millet vekillerinden bazıları da gizlice kaçıp, o günlerde Ankara'da bulunan Mustafa Kemal'in Milli Mücadele grubuna sığındılar.
Padişah ve Osmanlı hükümeti düşman karşısında güçsüz kalırken, Mustafa Kemal, halkı örgütlüyor, yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu.
Bu amaçla, Samsun'dan başlattığı gezisini Erzurum'da, Sivas'ta tamamlamış, Ankara'ya gelmişti.
Kurtuluş Savaşı Ankara'dan yönetilecekti. Ancak, bu zor ve sorumlu işi, ulusun iradesini temsil edecek bir meclisin yürütmesi gerekiyordu.
Nihayet, ülkenin dört bir yerinden gelen halkın iradesini temsil eden 115 delege Ankara'da toplandılar. 23 Nisan 1920 tarihinde ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi böylece açılmış oldu. Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi.
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyetimiz kurulunca, çıkarılan bir yasayla, 23 Nisan günü ulusal bayram olarak kabul edildi. Adına "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" dediğimiz bu günü Mustafa Kemal Atatürk, Türk çocuklarına armağan etmiştir.
Türk halkına egemenliğin verildiği ilk gün olan 23 Nisanı, her yıl bütün yurtta kutluyoruz.23 Nisan Bayramı, TRT'nin önerisiyle, 1979'dan beri de, yalnız Türk çocuklarının bayramı değil, başka ülke çocuklarının katılmasıyla, uluslararası bir şenlik halinde kutlanıyor. Böylece, ülke çocuklarıyla dostluklar, arkadaşlıklar oluşuyor. Ne güzel bir şey...
ATATÜRK VE ÇOCUK
Herkes mutlaka bir yerlerden duymuştur ya da okumuştur: Yurdumuzu düşmanlardan Atatürk kurtarmıştır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atıp, egemenliğimizi o kazandırmıştır. Baştanbaşa harap olmuş, ihmal edilmiş yurdumuzu imar eden yine o olmuştur. Her bakımdan çağın gerisinde kalan, başta eğitim kurumları olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları ortadan kaldırıp yerlerine çağdaş, modern ve en iyilerini Atatürk getirmiştir.
Yaptığı devrimlerle bizi uygar uluslar düzeyine çıkaran Atatürk Türk ulusuna kişiliğini, onurunu yeniden kazandırmıştır.
Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra yaptığı yurt gezilerinde büyükleri dinlediği kadar küçükleri de dinlemiş, çocukların dertlerini, sorunlarınıda saptamaya çalışmıştır. Her yerde küçükle küçük, büyükle büyük olmasını bilmiş, böylece her vatandaşının sevgisini kazanmıştır.
Çocuklara karşı daima büyük bir ilgi ve sevgi duymuş, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilebilmesi için büyük çaba göstermiştir.
Her gittiği yerde çocukları sevmiş, onlarla ilgilenmiş, dertlerini, sorunlarını dinlemiş, onlara bir arkadaş gibi davranmıştır. Her fırsatta da çocuklara ve gençlere olan güvenini belirtmiştir: "Ben olsam da, olmasam da daima beni takip edeceksiniz." sözleri, onun gençlere ve çocuklara olan güvenini gösterir.
Atatürk, çocuklara olan büyük sevgisinden dolayı 23 Nisan Egemenlik Bayramı'na "Çocuk Bayramı" adını verdi. Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleridir. Gelecekteki Büyük Türkiye'yi onlar meydana getireceklerdir. Bu nedenle çocuklar bütün mutluluklara, güzelliklere, sevgiye layıktır. Bunları bilen Türk çocuklarının Büyük Ata'sı, Türk çocuklarına bu Büyük Bayram'ı armağan etmiştir.
BİR KONUŞMA
Değerli Öğretmenler, Anne ve Babalar;
Çocuklarımızın sağlıkları, başarıları ve mutlulukları kadar mutlu ve huzurlu olduğumuzu biliyorsunuz. .
Çocuklarına değer vermeyen, sahip olmayan, onlar için gerekli hizmet ve yatırım yapmayan milletlerin geleceklerinin güvenli ve iyi olamayacağını da biliyoruz.
Çocuklarını ve gençlerini iyiliğe, güzelliğe, üreticiliğe, yaratıcılığa ve doğruluğa yönelten ailelerin ve milletlerin geleceklerinin de daha iyi, daha sağlıklı, zengin, güçlü ve güvenli olacağına inanıyoruz.
İnsan varlığının en temiz, en dürüst, en içten, en saf dönemini temsil eden ve yaşayan çocuklarını, sevgiyle eğilmeyen ve beslemeyen, aklın rehberliğinde, bilimin ve tekniğin ışığında yönlendiremeyen milletlerin geleceğinin cehalet, esaret ve sefalet olacağına inanıyoruz.
Çünkü her türlü cehalet, esarettir. Çağımızda, hem cahil hem de hür olarak yaşamak mümkün değildir!..
Aziz vatandaşlarım,
Sevgili çocuklar ve gençler;
Bizler, aileleriniz, milletimizin mutluluğu ve refahı için çalışan, millî iradeyi temsil eden siyasî iktidarlar, daima, bu amaçla hizmet etme yarışındayız.
Atatürk de, bu maksatla milletimizin bir daha parçalanma ve yokedilme sınırına gelmemesi, geleceğimizin aydınlık ve güvenli olması için; çocukların ve gençlerin daha iyi, bilinçli, uyanık, cesur, millî ahlaklı, karakterli, yapıcı, iradeli ve kudretli olarak yetiştirilmesini istemiştir.
"Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun" demiştir.
"Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olunamayacağını ifade eden Atatürk Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce onlara millî varlığımız, hakkımız ve birliğimiz ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesinin" şart olduğuna dikkat çekmiştir."Fertleri, bu mücadele gerekleri ve araçlarıyla donatmayan milletler için yaşama hakkı yoktur" diyen Atatürk "Öğretmen ordusu olmadan, asker ordusunun verimli sonuçlarının kaybolacağını, milletlerin yalnız ve ancak öğretmenler tarafından kurtarılacağını" söylemiştir.
Çünkü Atatürk, dünya tarihine yön vermiş, çağ kapatıp çağ açmış, üç kıtada egemen olmuş asil milletimizin millî varlığına, bağımsızlığına ve egemenliğine son vermek ve parçalamak hayali ve ihtirası ile yurdumuzu istila eden, bir kısım dost sanılan düşmanlarının, aziz vatan topraklarımızda milletimize yaptıkları insanlık dışı vahşeti ve rezaleti görmüş, bunu milletle birlikte yaşamıştır.
Milli direnme azmimiz ve manevi gücümüzle, bu vatan evlatları, çok büyük sıkıntılara, yokluklara rağmen, düşmanları denize dökmüş; hayallerini ve ihtiraslarını bir daha uyanmayacak, rüyalarına da giremeyecek şekilde ezip geçmiş, silip süpürmüştür!
Çünkü, millî egemenlik, millî benliğin, ahlakın, karakterin ve bunların sonucu olan millî birliğin, egemenliğin zaferidir. Milletin ruhudur.
Millî anlaşmanın, kaynaşmanın, dayanışmanın, huzurun ve güvenin kaynağıdır.
Millî egemenlik, millete ait olan maddî ve manevî her şeyin" temelidir.
Millî egemenliğe sahip olmak, millet olmaktır. Milletin, kendisiyle ilgili kararları kendisinin alması; kendi kaderi ve geleceği hakkında kendisinin karar vermesi demektir.
Milli egemenlik, çağdaş, bağımsız, hür ve laik bir milli toplum olmaktır. Bunun için, hürriyetin ve adaletin olduğu kadar, demokrasinin de temeli milli egemenliktir.
laiklik,dinsizlik,ne de din düşmanlığı değildir.Saptıranlara karıştıranlara aldanmayınız, kanmayınız.
Laiklik, kimsenin dini inanç ve vicdan hürriyetine müdahale etmemek; aksine, saygılı olmak; dini siyaset ve devlet işlerine karıştırmamak;
dini ve din duygularını, kutsal olan her şeyi çıkarlarımıza göre kullanmamak, yönlendirmemek demektir.
Millî egemenlik, teslimiyetçi olmamak, kendi vatanımızda egemen olmak, hür yaşamak, kendimize saygımızı ve güvenimizi kaybetmemektir.
Değerli gençler ve çocuklar,Bundan sonra görev ve sorumluluk sizlerindir. Yaşınız ilerledikçe bu görev ve sorumluluklarınız da artacaktır.Çünkü, bu milletin bir ferdi olmanın; bu vatanın bir vatandaşı olarak yaşamanın hakları olduğu kadar; görevleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri de vardır.
Hak sahibi olabilmek için, önce görev ve sorumluluklarımızın gereğini yapmak zorundayız. Kendimize, ailemize, milletimize, vatanımıza, kültürümüze, demokratik ve hür yaşayışımıza, bizi biz yapan millî ve manevî değerlerimize, inançlarımıza ve ideallerimize karşı görevlerimiz ve sorumluluklarımız vardır.
Daha iyi, daha sağlıklı, daha ileri ve medenî, daha güçlü ve zengin bir millet ve devlet olarak millî varlığımızı yüceltmenin azmini, heyecanını ve bilincini yüreğimizde duymalı ve yaşatmalıyız. Geleceğimiz, mutluluğumuz ve refahımız buna bağlıdır.
Dünya milletleri arasında daha önde olmamız, dünya çocukları ve gençleri arasında en önde yarışmamız ve yaşamamız buna bağlıdır.
Ancak, bunun tek yolu, yegane çaresi, sürekli çalışmak, çalışkan olmaktır. Çünkü, her başarı, çalışmanın sonucudur. Başarmak için çalışmak, her gün kendimizi yenilemek ve bilgilendirmek zorundayız.
Hiçbir insan ve toplum, sadece başkasını taklit ederek, başkalarının yaptıklarını alarak ve kullanarak yükselemez.Gerçekten çağdaş olmak, ileri ve güçlü olabilmek, bilgi çağında yaşamak, bilgi ve makina üstü toplumun yaratıcı ve üretici bir üyesi olmayı gerektirir.
Bunun için araştırıcı, yapıcı, yaratıcı ve üretici olmaya mecburuz.Sadece alıcı, seyirci ve transferci değil; kendi ihtiyaçlarımıza, şartlarımıza, özelliklerimize ait teknolojileri, kendimize göre üretmeye de mecburuz. Ürettiklerimizi ise daha iyi ve kaliteli olarak geliştirmek, çeşitlendirmek ve artırmakla yükümlüyüz.
Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku'ndaki görüş ve istekleri doğrultusunda Türkiye'yi yüceltme çabası ve mutluluğu içindeyiz. Çünkü her on yılda, Türk milletini daha çok ve daha büyük işler yaparak geliştirmek ve güçlendirmek için, millî birlik ve beraberlik içinde, her engeli aşmaya ve her güçlüğü yenmeye azimli ve kararlıyız. Daha az zamanda, daha büyük işler başarmaktayız. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medenî ülkelerinin seviyesine çıkarma yolunda durmadan ve yorgunluk bilmeden çalışmaktayız. Daha çok, disiplinli ve sistemli çalışmalıyız. Büyük Önder'in, asla şüphe etmediği gibi, "Yüksek mediniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğmaktayız. "Sonsuza giden her on yılda,huzur ve refah içinde, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, onur ve gurur verici gelişme ve ilerlemeler içinde güçlenmekte ve yenilenmekteyiz.
Sevgili çocuklar ve gençler,
Görmekte ve yaşamaktasınız ki, her şey sizin içindir. Ülkemizin ve milletimizin geleceği içindir.Bu sebeple, yarınlarımız için çok iyi ve bilinçli hazırlanınız.
Görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurumuzu her şeyin üstünde tutunuz.
Sizler, görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurunuzu her şeyin üstünde tuttuğunuz oranda, bu millet daha hızlı gelişecektir.
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha hızlı ve daha çok güçlenecektir.
Milletimiz, dünya milletleri arasında, millî tarihimizde olduğu dönemlerdeki gibi layık olduğu yere daha kısa zamanda kavuşacaktır.
Bu duygu, dilek ve düşüncelerle Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı yürekten kutluyorum.
Aziz milletimize, değerli öğretmenlere, sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize en içten ve gönülden duygularımla en iyi dileklerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Bayramınız kutlu olsun!
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
--------------------------------------------------
23 NİSAN
23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanarak ulusun egemenliğini ilan etmişti. O heyecanlı günü yaşamış olan bir büyüğümüz şunları anlatıyor:
O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı.
Saat on dörtte, birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan'a iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemal'de idi.
Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir soba kurulmuştu. Sobada eğri büğrü bir kaç boru yükseliyordu. Tavanda da bir gaz lambası sallanıyordu.
Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi.
Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden beri geçen olayları açıkladı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisi'nin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu
SEVGİLİ ARKADAŞLAR
23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. Atatürk’ümüz 23 Nisan gününü, bayram yapalım diye biz çocuklara armağan etmiştir.
Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde açılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun içine düştüğü durumu, düşmanlarımızın yurdumuzu paylaşmak için topraklarımıza nasıl üşüştüklerini ve Atatürk’ün Samsun’a, Amasya’ya, Erzurum’a ve Sivas’a hangi zor şartlarda gittiğini hepiniz biliyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk, düşmanı topraklarımızdan, ancak savaşarak atacağımıza inanıyordu. Bu nedenle ülkemizin ileri gelenlerini bir meclis çatısı altında toplamak için var gücüyle çalıştı. 23 Nisan 1920 günü Atatürk’ün bunu başardığını görüyoruz. Padişah İstanbul’da milletin vekilleri ise Ankara’da idi. Artık padişahın hiçbir etkinliği kalmamıştı. Çünkü bu millet, kendi egemenliğini, bir daha tek adamlara kaptırmak niyetinde değildi. Bütün kararları meclis veriyor ve padişahı devreden çıkarıyordu. Sonunda Kurtuluş Savaşımız kazanılmış, Milli Egemenlik ise padişahın elinden alınıp, milletimize verilmişti.
Ulusal kelimesi Ulus’tan türemiştir. Ulus, aynı zamanda Millet kelimesinin de karşılığıdır. Aralarında dil, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insanlar topluluğuna ulus, ya da millet diyoruz. Egemenlik ise; hakim olma, yönetme gücünü elinde bulundurma anlamına gelir.
Öyleyse, Ulusal Egemenlik sözlerinden şunları anlayabiliriz: Ulusu meydana getiren insanların, yönetme yetkisini bütünüyle elinde bulundurmasıdır. Elbette ki, bir ulusu meydana getiren bütün fertlerin yönetici olması düşünülemez. Ulus, yani millet yetkisini vekilleri aracılığı ile kullanmaktadır. Kim bilir belki de, gelecekte milletimiz, kendisine vekil olmak için bizlere de yetki verebilir.
Bu büyük bayram, hepimize kutlu olsun!..
ÇOCUK BAYRAMI
Gelin çocuklar gelin!
Bayramımız var bugün.
23 Nisan için,
Kuralım şenlik, düğün...
El ele tutuşarak,
Şarkılar söyleyelim,
Ellerimizde bayrak,
Sokak sokak gezelim.
Çocuklarıyız, yarının
Büyük insanlarıyız,
Üstünde bu vatanın
Hür, mesut ve kaygısız
Daima yaşayacağız.
Ali PÜSKÜLLÜOÐLU
BİZİM BAYRAMIMIZ
Bize gelen bizim bayram.
Yükseldi bak ünümüz,
Yirmi üç Nisan bizim
En şerefli günümüz.
Al bayrağı açalım,
Gel gidelim törene
Bin teşekkür bizlere,
Bu günleri verene.
Bizim için harcanan
Boşa gitmez bu emek
Çünkü her Türk çocuğu
Yirmi üç Nisan demek
İ. Hakkı SUNAT
23 NİSAN
Vatan tehlikedeydi; Atatürk karar verdi:
«Vatan kurtaracak yine millettir» dedi.
Ankara'da bir Meclis toplayıp kurmak için,
Günlerce, haftalarca, çalıştı, için için.
İşte bugün kuruldu Büyük Millet Meclisi,
Ankara'dan yükseldi Türk'ün gürleyen sesi.
Çocuklar! bayram yapın, sevinin ve haykırın,
Engel denen her şeyi gücünüzle siz kırın!
Çocuklar bilin ki siz koca bir cihansınız.
Vatanın her yerinden fışkıran volkansınız.
Doğan güneş sizindir yıldızla ay sizindir,
Artık vatan sizindir, artık saray sizindir.
Ey gül yüzlü çocuklar, gülün, koşun, ileri,
Hayatta durak yoktur; ya ileri ya geri.
Coşkun bir rüzgar gibi ufukları aşınız!
Göğsünüz kanasa da akmasın göz yaşınız!
Temiz olsun kalbiniz, çelik olsun kolunuz!...
Şen olsun bayramınız, aydın olsun yolunuz!...
Neşenizle bu yurdu aydınlatın her zaman,
Sizindir bu ünlü gün, ünlü 23 Nisan.
23 NİSAN
23 Nisan...
Yurdu koruyan,
Yarını kuran,
Sen ol çocuğum.
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut,
Türklüğe umut,
Sen ol çocuğum.
Bizi kurtaran,
Öndere inan,
Sözünü tutan,
Sen ol çocuğum.
Küçüksün bugün,
Yarın büyürsün
Her işte üstün
Sen ol çocuğum.
Çalışıp öğren,
Her şeyi bilen
Yurduna güven
Sen ol çocuğum.
Hasan Ali YÜCEL EGEMENLİK BAYRAMI
Egemen bir milletin,
Coştuğu bir gündür bu.
Yurduma hürriyetin,
Koştuğu bir gündür bu...
Başımızda Atatürk,
Ülkümüz yüce Türklük,
Milletimin en büyük,
Sevdiği bir gündür bu...
Bugünleri gösteren,
23 Nisan'ı veren,
Büyük Atam diyor ki:
«Türk, çalış öğün, güven...»
Ali PÜSKÜLLÜOÐLU
23 NİSAN
Biz dünyaya gelmeden
Her yeri düşman almış.
Atatürk düşmanları,
Yurdumuzdan çıkarmış
23 Nisan günü
Meclis kuruldu diye,
Büyük bayram verilmiş
Çocuklara hediye.
Gülelim eğlenelim
Kutlayalım bayramı
Verelim hep el ele
Yükseltelim vatanı.
Melahat UÐURKAN
HOŞ GELDİN 23 NİSAN
Günlerdir yolunu bekledik durduk.
Sen geleceksin diye çiçek açtı,
Bahçelerdeki bütün ağaçlar.
Leylekler yuvalarına döndü
Toprak ısındı, uyandı karıncalar.
Çoluk çocuk yollara döküldü.
Bugün sevinç içindeyiz hepimiz,
Bayraklarla süsleniyor balkonlar.
Caddelere taklar kuruluyor,
Bizim marşı çalıyor bandolar.
Nasıl sevinmeyelim geldiğine?
Okulda bayram, evde bayram,
Sokakta bayram...
Hoş geldin, 23 Nisan!
Sana gözlerimizden sevinç,
Bahçelerimizden bahar getirdik.
Bari hemen bitivermese bu yolculuk.
Seni kucaklamaya geliyor bugün,
Köyler, şehirler dolusu çocuk.
Ş. Enis REGÜ
TÜRK ÇOCUÐU DİYOR Kİ
Seneler kutlu bana,
Aylar umutlu bana.
Her an haykırıyorum :
Türk'üm ne mutlu bana.
Cesaretim candadır.
Şöhretim dört yandadır,
Benim bütün cevherim,
Nabzımdaki kandadır.
Tarihten eski yaşım,
Harpte eğilmez başım,
Toplar can yoldaşımdır,
Silahlar arkadaşım.
İzmir benim, Van benim
Şeref benim, şan benim,
Kars, Erzurum, Erzincan,
Konya Ardahan benim.
Yurda nasıl doyarım?
Uğruna can koyarım,
Ona, bir yan bakanın,
Gözlerini oyarım.
Türk, dünyada bir tektir,
Milletlere örnektir,
Türklüğün meşalesi
Asla sönmeyecektir.
-------------------------------------------------------
23 Nisan Şiirleri
23 Nisan Bizimdir
Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
Sevinçten coşarız hepimiz.
Köy köy, şehir şehir,
Yurdun her köşesinde biz,
23 Nisan’ı bekleriz.
Sınıflar süslenir küçük ellerle,
Şiirler dökülür minik dillerde.
Bayrak bayrak kokar sokaklar,
Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.
Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
Beyaz güvercinlerdir her biri,
Barışın temellerini atarlar.
Yurt kokusu bu dostlar!
Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
23 Nisan gelirse eğer,
Yürekler Anayurt’u mesken eder
23 Nisan Geldi
Hey çocuklar sevinin! .
23 Nisan geldi.
Koşun, kırlara inin! .
23 Nisan geldi.
Bugün kutlu günümüz
Bugün mutlu günümüz
En umutlu günümüz
23 Nisan geldi.
Çıktı Türk’ün gür sesi
Neşe sardı herkesi
Cumhuriyet müjdesi
23 Nisan geldi.
Bugün Meclis kuruldu
Milletine sarıldı
Kötülükler kırıldı
23 Nisan geldi.
Verildi hürriyetin
Hakimiyet milletin
Yeri göğü inletin
23 Nisan geldi.
Coşkunuz hiç dinmesin
Bayrağımız inmesin
Şehitler incinmesin
23 Nisan geldi.
Bir güneş gibi doğan
Yurdu sevince boğan
Atatürk’ten armağan
23 Nisan geldi.
Cemal Gören
Çocuk Bayramι 23 Nisan
Çocuklar neşe dolar
23 Nisan gelince.
Bebeler bayrak sallar
23 Nisan gelince.
Büyük küçük şenlenir
Ata’nι n armağanι yla
Koşun çocuklar koşun
23 Nisan gelince.
Boydan boya vatanι
Bayraklarla süsleriz
Milletce eğleniriz
23 Nisan gelince.
Atam sen rahat uyu
Biz koruruz bu yurdu
Türkleri dünya duydu
23 Nisan gelince.
M.Toga / 23 Nisan 1976-ADANA
Hoş Geldin Diyelim 23 Nisana
Bayram sözü sevinç verir insana,
Koşuşur çocuklar gelir yan,yana.
El ele tutuşun çıkın meydana,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Kardeşlik şarkısı daim söylensin,
Dünya çocukları tek yürek olsun,
Oyunlar oynansın,çalgılar çalsın,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Çocuk bayramını tüm Dünya bilsin,
Savaşlardan korkan çocuklar gelsin,
Somurtkan çehreler gülsün,eğlensin,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Savaşlardan uzak Dünya kurulsun,
Dünya etrafında halkalar olsun,
Yetimin,öksüzün yüzleri gülsün,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Bayrağımız semalara yükselsin,
Türk çocuğu atasıyla övünsün,
Bayramımız dünyaya örnek olsun,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Bozçalı der gül benizler solmasın,
Dünya'da ağlayan çocuk kalmasın,
Davullar çalınsın,şenlik yapılsın,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
15.04.2006
Seyfet Bozçalı
23 Nisanın Özgürlük Çiçekleri
Türk Bayragı minik elinde,
Vatan sevgisi atar kalbinde.
Katılın Bayrama Türk çocukları,
Bogulsun düşman coşku selinde.
Koşun Bayrama Şehit çocukları,
Gelin Bayrama Gazi çocukları,
Rengarenk açın Vatan Topragında,
23 Nisan'ın Özgürlük Çiçekleri.
Atatürk'ün armaganı 23 Nisan,
Fener Alayları dolu insan.
Ülkemin gelecegi genç insan,
Kutlu olsun Yirmiüç Nisan.
İshak Özlü
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
Hepimize kutlu olsun!
Ben büyümedim güzel çocuklar! Kalbim sizlerle birlikte çarpıyor, yaşadıkça da çarpacak! ! ! 23 Nisanlar hep yaşayacak, yaşatılacak! ! !
Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
Sevinçten coşarız hepimiz.
Köy köy, şehir şehir,
Yurdun her köşesinde biz,
23 Nisan’ı bekleriz.
Sınıflar süslenir küçük ellerle,
Şiirler dökülür minik dillerde.
Bayrak bayrak kokar sokaklar,
Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.
Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
Beyaz güvercinlerdir her biri,
Barışın temellerini atarlar.
Yurt kokusu bu dostlar!
Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
23 Nisan gelirse eğer,
Yürekler Anayurt’u mesken eder.
Şükran Günay
23 Nisan....
“ Kızıma..”
Egemenlik bizlere armağan oldu bu gün.
Ey! Asil Türk çocuğu,ecdadına bak öğün.
Atatürk sana rehber,Nisanlar olsun düğün.
Haykır hür ufuklara,bugün 23 Nisan.
Sana ağlamak değil,bak gülmek yaraşıyor,
Sevgin çağlayan gibi,her engeli aşıyor,
Ne mutlu damarların asil bir kan taşıyor,
Gül ki sen güller açsın,bu gün 23 Nisan.
Özgürlük nefes,nefes; hürriyet yudum,yudum;
Cumhuriyet ananın kollarında büyüdün,
Aydınlık ufuklara başın dim dik yürüdün,
Atamın armağanı sana 23 Nisan.
Erzurum - 1984
Celal Odabaş
23 Nisan
İlk Meclisin açıldığı günde
Bayram olur bizde
Gelin katılın siz de
Kutlu olsun 23 Nisan
Atatürk'ten bizlere
En güzel armağandır
Söyleriz hep birlikte
Kutlu olsun 23 Nisan
Ozan Özel
23 Nisan
Kurulan bu Cumhuriyet dogarken,
Bedelini yetim kalarak ödeyen,
Kahraman şehitlerimizin mirası çocuklar,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Vatan topragının her karışını,
Kanı ile sulamak için,
Cephelerde çarpışan Gazi çocukları,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Türk Ordusunun galibiyetini isteyerek,
Rızkından kesip ordusuna gönderen,
Yüce Türk Milletinin Çocukları,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Dünya devletleri içerisinde yalnız,
Sen düşündün Türk çocuklarını.
Atatürk'üm hediyen 23 Nisan'la,
Mutlulugun en yücesini bulduk.
İshak Özlü
23 Nisan
23 Nisan'da açtı Büyük Meclisi.
Meclise oldu başkan Atatürk'ün kendisi.
Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi.
Bu millete yakışan en iyi demokrasi.
29 Ekim 2004
Engin Türk
23 Nisan
Bugün bizim günümüz
En büyük düğünümüz
Yaşa sen 23 nisan
Yayıldı bak ünümüz.
Atatürk bize verdi
Kutlayın,koruyun dedi
Yurduma değen eli
Yiğitce yere serdi.
Yüreğimde ki sevinç
Yansıdı bak bayrağa
kalktık bak gidiyoruz
Atatürk le atağa
Sevinç, coş bugün senin
bayrak salla dünyaya
Özgürce yaşamak hakkın
Gelen, 23 nisanla..
23/04/1991
'Sevgili öğrencilerime armağan ediyorum'
Nizami Sunguroğlu
23 Nisan Cocuk Bayrami
Bu gun 23 nisan cocuk bayrami
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Herkesin elinde baris bayragi
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Dunya cocuklari el ele egleniyor
Kulturler bir arada ne guzel gorunuyor
Herkes kulturunu gosterip sergiliyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Irili ufakli guzel cocuklar
Dilleri irklari ayri cocuklar
sanki baci sanki kardes cocuklar
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Tumu mutlu hepsi nese saciyor
Tipki tomurcuk gibi birer birer aciyor
Biri digerine kucak aciyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Herkes misafirini guzel agirlar
Misafire hizir gozuyle bakarlar
Ikramdan kusur etmekten korkarlar
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Cocuklar yurdumuzdan mutlu donecek
Herkes yurdumuzu tanitacak ovecek
Artik bir birini herkes kardes bilecek
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Hepsi Ataturk, e sukran duyuyor
Kendisine Allah, tan rahmet diliyor
Cocuk bile nimmeti inkar etmiyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Amsterdam /20.04.2003
Güner Kaymak
ÇOCUKLARA 23 NiSAN 79
I
Açlık
Savaşlar
ve biz.
Ölüyorlar dünyanın dört bir yanında
Yaşamayı bilmeden
Yaşamaya doymadan
Öldürülüyorlar, ölüyorlar çocuklarınız.
Çocuk Yılı bu yıl
23 Nisan Bugün
Bizim bayramımız.
Bir dakika sayın büyüklerimiz
İzninizle bu koşullarda
kutlmayacağız bu bayramı biz.
Dün sizler çocuktunuz
Bu günün büyüklerisiniz
Bu koşulları sürdüreceksek
Bizlarde olacaksak birer siz
- Kararlıyız değil mi çocuklar?
BÜYÜMEK İSTEMİYORUZ
.............................
Sonra düşündük ki biz
Büyümek görevimiz
Kurtarmak için kendimizi
Kurtarmak için sizi
Kurmak için geleceğimizi
Açlıktan ölümlere son vermek için
Sona erdirmek için savaşları
Görev biliyoruz artık
Bir an evvel büyümeyi...
Yepyeni bir dünya kurmak için
O yeni dünya için
Büyüyeceğiz
Büyümek için...
Ey her ulusun ATATÜRK'leri
Siz onurumuz ve gücümüzsünüz.
Sizlerden almaktayız hız.
Ne diyorduk büyüklerimize?
Açlıktan ölürken kardeşlerimiz
Bayramları kutlamak yakışmaz bize...
Sizler suçlusunuz büyüklerimiz.
Bir zaman tutsak edip sattınız pazarlarda
sanayinizin dişlileri arasında ezdiniz
On sekizinci yüz yılınızda...
Çok zaman terk ettiniz açlığa
...................................- devam ediyor da hala-
nedeniymişiniz gibi savaşlarınızın
Silahlarınız kan kustu, kusuyorlar üzerimize..
İnsancıllığınızı esirgesenizde biz çocuklarınıza
Büyüyoruz
Son vermek için sömürülerinize
Bunlar ve daha niceleri suçlarınız
Bunları bilerek yaptığınız için
Beyler büyüdü suçlarınız.
II
Toplanıp tüm çocuklar hep beraber
Yargıladık, tüm değerlerinizle
..................................-uygarlıklarınızla- sizi
Kararımız şok oldu hepimize
beraaat ettiniz baylar
Evet, evet inanın kulaklarınıza
Siz kendinizin tutsağısınız.
Bu nedenle katılmıyoruz kutlamalarınıza...
Yılınızı da geri alın, günlerinizi de
Son verin savaşlara
Son verin açlıklara
Bu bayram yeter hepimize...
Yaşamı yaşanılası kılarsak
ve gözlerimiz gülerse bir gün sevgiyle
Size söz veriyoruz.
Yarın büyüdüğümüzde
Sona erecek tutsaklığınız.
Gayrettepe 23/4/79
Metin Yaltı
23 Nisan Nedeniyle
TÜRK OLMANIN BEDELİ
Türk evlâdı! İşte geldi bayramın
Yüreğinde bir coşku hissetmen gerek.
Türk olmanın bedelini ödemen için
Mutlaka bir görevi üstlenmen gerek.
Nasıl kazanılmış bu özgürlükler?
Toprağın altında yatanlar kimler?
Şehitlere ağıtlar yakanlar kimler?
Tarihini iyice öğrenmen gerek.
Kurtuluş Savaşının acılarını
Şehit analarının sabırlarını
Yetim kalan yavruların gözyaşlarını
Yüreğinin ortasında hissetmen gerek.
Senin yolun Atatürk’ün yoludur
O yol ki hem çetin, hem de zorludur
Aydınlığa giden yol engel doludur
Çalışıp, didinip, yorulman gerek.
Ağır ağır akmak sana yakışmaz
O gidişle hiçbir yere varılmaz.
Çağlayan su bulanıktır,durulmaz
Harlayıp,gürleyip, çağlaman gerek.
Toprak olmuş şehitlere borcun var senin
Al bayrakla süslü burcun var senin
Zaferde, başarıda harcın var senin
Dik tut başın’ haydi, doğrulman gerek.
Bugünün dününden değilse farklı
Kahrolup üzülmekte haklısın haklı
Oysa çaren damardaki kanında saklı
Suçu önce kendinde araman gerek.
Türk olmanın hakkını veremiyorsan
Vatan için bir uğraşa giremiyorsan
“Ya özgürlük, ya ölüm! ” diyemiyorsan,
Yazık! Acizliğinden utanman gerek.
Atatürk Ve 23 Nisan
ATATÜRK VE 23 NİSAN
Toprak parçası değil bu,Vatan; yeryüzünde güzide
Can eksen can fışkıracak,yemyeşil yeryüzünde
Bu toprak öyle kutsal ki,tüm Türk’lerin gözünde,
Bağımsızlık,Egemenlik,Hürriyet var sözlerinde.
Bir kahraman çıkacak ortaya,yön vermek için ülkesine,
Tabi kalarak elbette,hürriyet ve bağımsızlık ilkesine,
Binecek viranede olsa,ana doluya götürecek teknesine,
Son verecek ülkesinin içindeki,zor bilmecesine.
Toprağı uğruna can verecek,insanlarla buluşacak,
Yaşlısı genci,alevisi,sünnisi herkesle konuşacak,
Batıdan mı,güneyden mi,egeden mi,bir yerden başlayacak
Bu millet,bu toprak,elbette bağımsızlığı yaşayacak.
Eserinin temelini yavaş,yavaş sağlam atacak,
Çatısı en güzel olsun diye,çok,çok güzel çatacak
Ve son sayfası geldiğinde eserinin altına imza atacak,
Ortasına bir gönder dikecek,şanlı bayrağımı asacak.
Çatısını çattı,imzasını attı,tüm dünyaya onaylattı,
Laiklik dedi,Egemenlik dedi,Cumhuriyeti anlattı,
En son emeli ise T.B.M.Meclisini kurmaktı,
Emeline erdi,kurdu meclisi,halkına yönetimi devretti.
Toplandı meclis 23,NİSAN,1920 de,seçildi cumhur,
Kararlar alındı o mecliste,ülke için büyük bir gurur,
Bayram ilan edildi,Mecliste,karar çoğunluğundur,
Bu bayram onların olsun,Çünkü gelecek çocuğumuzundur…
Selahattin ÖLMEZ
Yüksek fırınlar müdürlüğü
Bir 23 Nisan Mektubu
Merhaba çocuğum,
Bak! 23 Nisan geldi.
Yıllar ne çabuk geçiyor değil mi?
İşte,bir 23 Nisan daha geldi!
Geçen her yıl da değişen bir şeylerin olduğunu
Sen de anlayabiliyorsun.
Heyecenın,sevginin,özgürlük ve barışın
Dahası; us'un daki yaşamın,
Güzellik kavramlarının da değişebildiğini..
Değişen bu kavramların,seni daha sıcak,coşkulu
Kucaklamaya hazır bir kıvama getirdiğini
Anlayabiliyorsun değil mi?
Gün gelecek
Daha da iyi ve açık anlayabileceksin bunları
Ve
23 Nisan 1920'nin öncelikle; özgürlük ve barışa,
Evrensel sevgiye,aydınlık günlere yalnızca
Bir kapı,bir ışık olduğunu...
Bunun yanın da
Yetersizliklerin bilincine vararak
Bu günün
Kısır bir döngü halin de kutlanamayacağını,
Yarınların daha aydın ve güvenli,özgür,
Yaşadığının bilincinde,
Üreten,ürettiğini işleyebilen yaratıcılarının
Siz çocuklar olduğunu anladığın anda
Uyanacaksın;
Şevkle,hırsla,yepyeni bir inançla! ..
İşte o gün
Minik yüreğin,cıvıl,cıvıl,daha yoğun
Hissedecek sevgiyi!
Pırıl pırıl günlerin çok yakının da,
Mutlulukların kendi özünde şekillendiğini
Göreceksin çocuğum! ..
İnanıyorum ki,
Mustafa Kemal'in sizlere bıraktığı
Bu onurlu emaneti;
Gelecek nesillere,daha mutlu,umutlu, yarınlara
Ancak,bu inanç ve bilinçle taşıyacaksın! ...
Aydınlık kanayan yaralarını
Ancak,
Bu merhemle saracaksın
Çocuğum! ..
(26.03.1991 Ankara)
Bu şiir kısaltılarak güncel bir gazete de yayımlanmıştı o dönemler de.
Refika Doğan
23 Nisan
Bir tepeden baktı Atam
Düşmanı yurdumuzdan atan
Cumhuriyet'imizi kuran
Yaşasın 23 Nisan
Gün doğdu ovamıza
Bahar geldi dağımıza
Tat geldi yağımıza
Yaşasın 23 Nisan
Yüreği güç dolana
Ne mutlu Türk olana
Yurdumuz yaşasın sonsuza
Yaşasın 23 Nisan
Al bayrağım, vatanım
En değerli varlığım
Bu gün benim bayramım
Yaşasın 23 Nisan
Neyyir Arıbaş
23 Nisan
Anıldığında her zaman
Her yerde
Her saygı duruşunda
Her İstiklal Marşında
Bayramlarda, şiirlerde
Gözlerim dolar atam
Her çocuğa bakışımda
İlk sen sevdin onları
İlk sen gördün
Tertemiz yüzleri
Işıl, ışıl gözleri
İlk sen verdin armağan
Bu anlamlı bayramı
Seninle öğrendik sevmeyi
Bağışlamayı, affetmeyi
Seninle umutlandık hepimiz
Çocuklar, anneler, öğretmenler
Seninle dedik hep birlikte
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ayşe Adlım
23 Nisan
Anıldığında her zaman
Her yerde
Her saygı duruşunda
Her İstiklal Marşında
Bayramlarda, şiirlerde
Gözlerim dolar atam
Her çocuğa bakışımda
İlk sen sevdin onları
İlk sen gördün
Tertemiz yüzleri
Işıl, ışıl gözleri
İlk sen verdin armağan
Bu anlamlı bayramı
Seninle öğrendik sevmeyi
Bağışlamayı, affetmeyi
Seninle umutlandık hepimiz
Çocuklar, anneler, öğretmenler
Seninle dedik hep birlikte
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ayşe Adlım
23 Nisan
Bahar geldi tabiat
Gülüyor için için
Gözlerimizde yandi
Piriltisi sevincin
Kuslar civildasiyor
Çiçek ve agaçlarda
Kuzular oynasiyor
Yemyesil yamaçlarda
Yurdumuz bastan basa
Çiçek ve renkle doldu
Bahar oldu yeniden
Yeniden bahar oldu
Yine böyle bir gündü
Tarih 23 Nisan
1920 de
Kurulus oldu ilan
Bu kurulusun adi
Ulusal egemenlik
Egemen bütün ulus
Yok bunda senlik benlik
Seçilen vekillerin
Atatürk tü reisi
Kuruldu Ankara da
Büyük Millet Meclisi
Yasa ey yüce ulus
Yasa ey yüce sancak
Senin gölgende ancak
Bu Millet barinacak
Sevilay Şahbaz
23 Nisan
Bahar geldi tabiat
Gülüyor için için
Gözlerimizde yandi
Piriltisi sevincin
Kuslar civildasiyor
Çiçek ve agaçlarda
Kuzular oynasiyor
Yemyesil yamaçlarda
Yurdumuz bastan basa
Çiçek ve renkle doldu
Bahar oldu yeniden
Yeniden bahar oldu
Yine böyle bir gündü
Tarih 23 Nisan
1920 de
Kurulus oldu ilan
Bu kurulusun adi
Ulusal egemenlik
Egemen bütün ulus
Yok bunda senlik benlik
Seçilen vekillerin
Atatürk tü reisi
Kuruldu Ankara da
Büyük Millet Meclisi
Yasa ey yüce ulus
Yasa ey yüce sancak
Senin gölgende ancak
Bu Millet barinacak
Sevilay Şahbaz
23 Nisan
Ulu önder ATATÜRK'ün eseri,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Şenlik olsun memleketin her yeri,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Atamızın bayramıdır,bu bayram.
Ay yıldız bayrağına kurban can.
Çiçeklerle süslensin bu vatan,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Semah dönsün,gökyüzünde uçaklar.
Açılsın sevgiye, kollar kucaklar.
Kör olsun kem bakan,gözler mihraklar.
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Selâm sana,dalgalanan ay yıldızım.
Bayram bizim,şenlik bizim,şan bizim
Rahat uyu hep tutulacak izin.
Kutlu olsun yirmi üç nisan çocuklar.
Yiğitler kuşansın,atlar şahlansın.
Alaylar kurulsun meşale yansın.
Çoçuklar bayramlık giysin uyansın.
Kutlu olsun bayramınız çocuklar.
Sazların yanında bulundurun ney,
Hep birlikte nara atalım hey ki hey.
AKBABA var olsun,bu vatan,bu soy.
Kutlu olsun bayramınız çocuklar.
Mehmet Akbaba
23 Nisan Çağrısı
Güzel yurdun dört bir yanı
Senin olsun gel çocuğum
Sevmek için şu vatanı
Ele bayrak al çocuğum
Yol iz senin dağ taş senin
Eğilmeyen her baş senin
Barış senin, savaş senin
Hedefine dal çocuğum
Aklın varsa durma çalış
Unutma ki bu bir yarış
Görünmüyor henüz varış
Epey zorlu yol çocuğum
Bükülür mü demir bilek
Korkar mı hiç arslan yürek
Bağımsızlık için dilek
Dilemez mi dil çocuğum
Yetim bebek, dul gelinin
Umudusun. Bil ki senin
Ölür iken kefeninin
Rengi olsun al çocuğum
Gaza olsun övündüğün
Bayram olsun sevindiğin
Çare olsun düşündüğün
Derde derman bol çocuğum
Yirmi üçse bugün nisan
Baştan başa bizim vatan
Işık gelir Ankara’dan
Baharlara gül çocuğum
Sultan Hoca sana söyler
İlerlesin kentler köyler
Geri kalsan alem güler
İşte böyle hal çocuğum
Sultan Mustafa
Yine Geldi 23 Nisan
Yine geldi 23 nisan
Selam olsun Ataturk'e atama
Heyecanlaniyor cosuyor insan
Selam olsun Ataturk'e atama
Bu bayramki egemenlik bayrami
Dunya cocuklari Ataturk'un hayrani
Alkisliyor millet cihanda sulh diyeni
Selam olsun Ataturk'e atama
Dunya cocuklari ulkemize geliyor
Herkes kendi kulturunu sergiliyor
Her irktan cocuklar ne guzel gorunuyor
Selam olsun Ataturk'e atama
Kadina secme secilme hakkini verdi
Bas ogretmen olup ilim ogretti
Kilik kiyafeti giyindirdi duzeltti
Selam olsun Ataturk'e atama
Insanca yasama laiklik dedi
Cahile yobaza firsat vermedi
Inanci siyasete alet etmedi
Selam olsun Ataturk'e atama
Diktigi fidanlar meyvesini veriyor
Butun dunya Turkiye'yi ornek goruyor
Boyle onder yuz yilda bir geliyor
Selam olsun Ataturk'e atama
Kurdugu cumhurriyet sapasaglam ayakta
Nice carliklar hasta dustu yatakta
Kralliklar diktatorler yikildilar batakta
Selam olsun Ataturk'e atama
Amsterdam / 13.04.2003
Güner Kaymak
23 Nisan Çocukları
Gecelerin karanlığına inat
Güneş gibi doğsun çocuklar
Kucak kucak yürekler
Bugün gülsün çocuklar
Atatürkün hediyesini
Neşeyle alsın çocuklar
Dünyalara kucak açıp
Kardeşlerini sarsın çocuklar
Umut eksin geleceğe
Bırakın kök salsın çocuklar
Atatürkün izinde
Yıllar yılı büyüsün çocuklar
Osman Boz
23 Nisan
Çocuklar,sevinin,oynayın,gülün
Bir başkadır,bugün,sesi bülbülün
Çıkar tadını,bu kudretli günün
Kutlayın,çocuklar,gelecek sizler
Kutla ki,dostluğu,barışı hisset
Ne bir duvar kalsın,ne Çin’de bir set
Hep gitsek,23 Nisan’a gitsek
Cihan’da sulhu bekleyecek sizler
Yaş iken,ağaca sevgi aşıla
Kötülük mereti kala,şaşıra
Değmesin bir mermi çocuk başına
Sevgiyle dostluğa erecek sizler
Dört bir yandan gelin uçakla tırla
Her gününü bugün gibi hatırla
Sözlerin kalmasın birkaç satırla
Dünya’ya gülleri serecek sizler
Yazın kardeşliği bütün evrene
Sevgiyle saygıyla bakın çevrene
O masum bakışlı temiz çehrene
Gözyaşı düşünce silecek sizler
Ağlamamak için temiz bir dünya
Şimdilik böylesi belki bir rüya
Gerçekleşirse ki eğer bu hülya
Bilin ki kötüyü yenecek sizler
Hakan’ım atamın izindeyimdir
Unutma atanı tek dileğimdir
Çocuklar bugünler,geleceğin dir
Sevgiyi,dostluğu,ekecek sizler
Hakan Kılıç
Bugün 23 Nisan
Üşüyordu ellerim.
Bir an’lık ısınsa da
Birbirine sürtmelerde
Çay bardağında
Islak bir tokat gibi
Vuruyordu “şırak” diye
Yüreğim.
Üşüyordu ellerim içimle birlikte
Ve bugün 23 Nisan
Çocuğum üşüyordu
İçimdeki çocuğum
Lokman Ali Yavuz
--------------------------------------------
23 NİSAN
Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,
yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız!
Memleketi asıl aydınlığa boğacak
sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,
kıymetli olduğunuzu düşünerek
ona göre çalışınız. Sizlerden
çok şeyler bekliyoruz."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Kişisel Egemenlikten Milli Egemenliğe (*)
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlarız.
Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı imparatorluğu döneminde egemenlik padişahta idi. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar rahatlarını düşündüler. Yurt bakımsız kaldı.
Ülke sorunları yüzüstü bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş 4 yıl sürdü. Bizimle birlikte olanlar savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar.
Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.
İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Alan'ından istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyulduğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi'mizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayramı'mızdır.
23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulusların çocukları da katılmaya başlamıştır. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da yurdumuz bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar, şiirler okurlar. Gece fener alayları düzenlenir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükleri olan çocukların bayramıdır.
Milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk'ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke, milli egemenliktir. Milli egemenlik, devlet içinde en üstün buyurma kudreti olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder.
Bu anlamda milli egemenlik, kişi veya zümre egemenliği ile, yani monarşik veya oligarşik yönetim biçimleriyle kesinlikle bağdaşamaz. Tıpkı tam bağımsızlık ilkesi gibi milli egemenlik de, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden beri açıkça ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı bir temel ilkedir. Daha Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde ülke bütünlüğünün ve milli bağımsızlığımızın korunması için, "kuvayı milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hakim (milli güçleri etken ve milli iradeyi egemen) kılmak" esasının kesin olduğu belirtilmiştir. Atatürk, Ankara'ya gelişinin ertesi günü (28 Aralık 1920) şehrin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmede bu konuda şunları söylemiştir:
"Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik..."
Padişahlığın resmen kaldırılmasından hemen hemen iki yıl önce ve Büyük Millet Meclisi'nde padişahlık kurumuna ilke olarak taraftar çok sayıda milletvekilinin bulunduğu bir dönemde çıkarılan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) milli egemenlik ilkesini en açık biçimde ifade etmiştir: "Hakimiyet bila kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. İcra (yürütme) kudreti ve teşri (yasama) salahiyeti milletin yagane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclis'nde tecelli ve temerküz eder (belirir ve toplanır)."
Bu ifadelerin monarşik meşrulukla bağdaşmasının mümkün olmadığı, o an için adının konulması sakıncalı görülmüş bile olsa, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin gerçekte milli egemenliğe dayanan bir cumhuriyet olduğu açıktır. Milli egemenlik ilkesi, 1924, 1961 ve 1982 tarihli daha sonraki anayasalarımızdan da temelini oluşturmuştur.
Atatürk, Milli Mücadele'nin başlangıcından, kendisinin hayata veda ettiği ana kadar, her fırsatta milli egemenliği Türk toplumuna benimsetmeye çalışmış, her zaman kişisel yönetimin sakıncalarıyla milli egemenliğin üstünlüklerini çarpıcı şekilde karşılaştırmıştır. Çağdaş bir topluma ve çağdaş bir devlete yakışan yönetim şekli, ancak milli egemenliğe dayanan sistemdir. Saltanatın kaldırılmasıyla ilgili Büyük Millet Meclisi görüşmeleri sırasında söylediği şu sözler, bunun en güzel ifadesidir:
"Cihan tarihinde bir Cengiz, bir Selçuk, bir Osman devleti tesis eden ve bunların hepsini hadiselerde tecrübe eyleyen Türk Milleti bu defa doğrudan doğruya kendi nam ve sıfatında bir devlet tesis ederek bütün felaketlerin karşısında doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudretle yerini aldı. Millet, mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve milli saltanat ve egemenliği bir şahısta değil, bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bir yüce mecliste temsil etti. İşte o meclis, yüce Meclisi'nizdir.
Atatürk'e göre monarşik sistemlerde, "tacidarlar kendilerini Allah tarafından gönderilmiş bir şahsiyet farzederlerdi. Bir de tacidarların etrafını alan menfaatçiler vardı. Onlar da padişahların zihniyetleri ile zihniyetlenirler ve padişahın bu zihniyetini, bu arzusunu gökten inen bir emir, bir Kur'an emri gibi herkese telkin ederlerdi. Bu gayet koyu ve sürekli telkinler karşısında hakikaten bir gün bütün halk, bu arzu ve iradelerin yapılması lazım gelen ve kayıtsız şartsız gerekli, gökten inmiş iradeler gibi olduğuna inanırlardı. Böyle idare ve egemenlikten vazgeçmeye rıza gösteren bir milletin akibeti elbette felakettir, elbette musibettir". Atatürk'ün sözleriyle "yeni Türk devleti, bir halk devletidir. Müessesat-ı maziye ise, bir şahıs devleti idi, eşhasın devleti idi". Bu şahıs devleti, Türk toplumunun tabii gelişme sürecini tıkamış, onun gelişme potansiyelini engellemiş ve toplumu çöküntünün eşiğine getirmişti. Ülkenin kurtarılması ve toplumun tabii sürecinde ilerleyebilmesi, "eşhas devleti"nin yerini "halkın devleti"ne bırakmasına bağlıydı. Gene aynı yönde olarak Atatürk, 16 Ocak 1923'te İstanbul basın temsilcilerine şunları söylemiştir:
Hadiseler ve tarihi tecrübelerimiz bize, milleti koyun sürüsü halinde keyfin, arzu ve ihtirasların ve hiçbir suretle tatmin edilemeyen menfaatlerin elde edilişine sürüklemekle mahvına yol açar mahiyete dönüşen idare tarzlarının artık memleketimizde tatbik yeri kalmadığını göstermiştir. Millet, egemenliğini değil, egemenliğin bir zerresini dahi başkasına bırakmanın sebep olabileceği felaketin, yok olmanın, hüsranın elemini her an kalp ve vicdanında hissetmektedir".
Atatürk'e göre milli egemenlik, sadece padişahlığın değil, eski veya yeni bütün kişisel yönetim biçimlerinin karşıtıdır. "Türkiye devletinde ve türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur. Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz... Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır". Atatürk, milli egemenliği yeni devlet düzenimizin temeli olarak görür. Toplum ve devlet hayatının temel değerleri, ancak milli egemenlik ilkesi altında gerçekleşebilir: "Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin istikrarının ve korunmasının sağlanması, ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Dolaysıyla hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir". Ve nihayet, milli egemenlik, çağımızın önüne geçilmez, karşı konulmaz bir akımdır: "Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar".
Atatürk'ün milli egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada gözlemlenmektedir: "Valdem bu toprağın altında, fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Valdemin mezarı önünde ve Allah huzurunda and içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icabederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun".
(*) Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN
ULUSAL EGEMENLiK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan, Türk ulusu için en önemli günlerden biridir. Neden mi? çünkü, Türk ulusu, Mustafa Kemal'in önderliğinde egemenliğini padişahtan almış ve kendisi kullanmaya baslamıştır...
Ödevin devamını görmek için
Gizli İçerik Açılmıştır...Altı yüz yıl Osmanlı, adıyla Türk halkını yöneten padişahlar, sınırsız yetkilere sahiptiler. Halk padişahın kölesi, topraklar padişahın mülküydü. Padişah, Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi gibi algılanır, onun söylediği her söz Tanrı buyruğu gibi kabuledilirdi.
Avrupa'da başlayan Rönesans hareketi ve arkasından 1789'da gelen Fransız ihtilali, Avrupa halkını uyandırmıştı, ama Osmanlı topraklarına uzun süre etki yapamamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, yurt dışında görev yapan aydınlarla, yurt içindeki bazı aydınların çabalarıyla, Mustafa Reşit Paşa Tanzimat Fermanı'nı okudu. Bu fermanla padişahların bazı yetkileri daraltıldı ise de tam sonuç alınamadı. Bu yenileşme hareketini yıllar sonra, Birinci ve ikinci Meşrutiyet dönemi izledi. Genede padişahlar halkın egemenliğini kendi ellerinde tutmayı sürdürdüler. Aydınların başlattıkları "Batılılaşma Hareketi" bir gitti, bir geldi.
Osmanlıların son dönemleri, ülkemiz için en kötü dönemler oldu. İkinci Abdülhamit 33 yıl Türk halkını baskı altında yönetti. Ondan sonra gelen padişahlar da onu aratmadılar, îşte, Türk halkının egemenliğini alamadığı uzun bir dönem geldi, geldi Birinci Dünya Savaşı'na kadar ulaştı.
Birinci Dünya Savaşı'nda bizi yönetenlerin yanlış hesapları sonunda, bir oldu bittiyle yanlış tarafta savaşa girdik. Bu savaş dört yıl sürdü. Türk askerleri her cephede kahramanca savaştılar, kan döktüler, şehit oldular. Sonunda bizim gruptada başta Almanya, olmak üzere Avusturya, Bulgaristan yenilince, biz de yenilmiş sayıldık ve silahlarımızı bırakmak zorunda kaldık. Çanakkale'yi geçemeyen düşman gemileri pek kolayca İstanbul'a geldiler.
Yapılan anlaşmalarla, İstanbul; İngiliz, Fransız, İtalya ve Yunan güçleri tarafından koşulsuz işgal edildi. Buna, ne padişah, ne de İstanbul'daki Meclis-i Mebusan direniş gösterebildi. Bununla da kalmadı, işgal kuvvetleri Meclis-i Mebusan'ı basıp dağıttılar. Bazı milletvekillerini tutukladılar, bazılarını da sürgüne gönderdiler. Millet vekillerinden bazıları da gizlice kaçıp, o günlerde Ankara'da bulunan Mustafa Kemal'in Milli Mücadele grubuna sığındılar.
Padişah ve Osmanlı hükümeti düşman karşısında güçsüz kalırken, Mustafa Kemal, halkı örgütlüyor, yeni bir savaşın hazırlıklarını yapıyordu.
Bu amaçla, Samsun'dan başlattığı gezisini Erzurum'da, Sivas'ta tamamlamış, Ankara'ya gelmişti.
Kurtuluş Savaşı Ankara'dan yönetilecekti. Ancak, bu zor ve sorumlu işi, ulusun iradesini temsil edecek bir meclisin yürütmesi gerekiyordu.
Nihayet, ülkenin dört bir yerinden gelen halkın iradesini temsil eden 115 delege Ankara'da toplandılar. 23 Nisan 1920 tarihinde ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi böylece açılmış oldu. Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi.
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyetimiz kurulunca, çıkarılan bir yasayla, 23 Nisan günü ulusal bayram olarak kabul edildi. Adına "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" dediğimiz bu günü Mustafa Kemal Atatürk, Türk çocuklarına armağan etmiştir.
Türk halkına egemenliğin verildiği ilk gün olan 23 Nisanı, her yıl bütün yurtta kutluyoruz.23 Nisan Bayramı, TRT'nin önerisiyle, 1979'dan beri de, yalnız Türk çocuklarının bayramı değil, başka ülke çocuklarının katılmasıyla, uluslararası bir şenlik halinde kutlanıyor. Böylece, ülke çocuklarıyla dostluklar, arkadaşlıklar oluşuyor. Ne güzel bir şey...
ATATÜRK VE ÇOCUK
Herkes mutlaka bir yerlerden duymuştur ya da okumuştur: Yurdumuzu düşmanlardan Atatürk kurtarmıştır. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atıp, egemenliğimizi o kazandırmıştır. Baştanbaşa harap olmuş, ihmal edilmiş yurdumuzu imar eden yine o olmuştur. Her bakımdan çağın gerisinde kalan, başta eğitim kurumları olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşları ortadan kaldırıp yerlerine çağdaş, modern ve en iyilerini Atatürk getirmiştir.
Yaptığı devrimlerle bizi uygar uluslar düzeyine çıkaran Atatürk Türk ulusuna kişiliğini, onurunu yeniden kazandırmıştır.
Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra yaptığı yurt gezilerinde büyükleri dinlediği kadar küçükleri de dinlemiş, çocukların dertlerini, sorunlarınıda saptamaya çalışmıştır. Her yerde küçükle küçük, büyükle büyük olmasını bilmiş, böylece her vatandaşının sevgisini kazanmıştır.
Çocuklara karşı daima büyük bir ilgi ve sevgi duymuş, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirilebilmesi için büyük çaba göstermiştir.
Her gittiği yerde çocukları sevmiş, onlarla ilgilenmiş, dertlerini, sorunlarını dinlemiş, onlara bir arkadaş gibi davranmıştır. Her fırsatta da çocuklara ve gençlere olan güvenini belirtmiştir: "Ben olsam da, olmasam da daima beni takip edeceksiniz." sözleri, onun gençlere ve çocuklara olan güvenini gösterir.
Atatürk, çocuklara olan büyük sevgisinden dolayı 23 Nisan Egemenlik Bayramı'na "Çocuk Bayramı" adını verdi. Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleridir. Gelecekteki Büyük Türkiye'yi onlar meydana getireceklerdir. Bu nedenle çocuklar bütün mutluluklara, güzelliklere, sevgiye layıktır. Bunları bilen Türk çocuklarının Büyük Ata'sı, Türk çocuklarına bu Büyük Bayram'ı armağan etmiştir.
BİR KONUŞMA
Değerli Öğretmenler, Anne ve Babalar;
Çocuklarımızın sağlıkları, başarıları ve mutlulukları kadar mutlu ve huzurlu olduğumuzu biliyorsunuz. .
Çocuklarına değer vermeyen, sahip olmayan, onlar için gerekli hizmet ve yatırım yapmayan milletlerin geleceklerinin güvenli ve iyi olamayacağını da biliyoruz.
Çocuklarını ve gençlerini iyiliğe, güzelliğe, üreticiliğe, yaratıcılığa ve doğruluğa yönelten ailelerin ve milletlerin geleceklerinin de daha iyi, daha sağlıklı, zengin, güçlü ve güvenli olacağına inanıyoruz.
İnsan varlığının en temiz, en dürüst, en içten, en saf dönemini temsil eden ve yaşayan çocuklarını, sevgiyle eğilmeyen ve beslemeyen, aklın rehberliğinde, bilimin ve tekniğin ışığında yönlendiremeyen milletlerin geleceğinin cehalet, esaret ve sefalet olacağına inanıyoruz.
Çünkü her türlü cehalet, esarettir. Çağımızda, hem cahil hem de hür olarak yaşamak mümkün değildir!..
Aziz vatandaşlarım,
Sevgili çocuklar ve gençler;
Bizler, aileleriniz, milletimizin mutluluğu ve refahı için çalışan, millî iradeyi temsil eden siyasî iktidarlar, daima, bu amaçla hizmet etme yarışındayız.
Atatürk de, bu maksatla milletimizin bir daha parçalanma ve yokedilme sınırına gelmemesi, geleceğimizin aydınlık ve güvenli olması için; çocukların ve gençlerin daha iyi, bilinçli, uyanık, cesur, millî ahlaklı, karakterli, yapıcı, iradeli ve kudretli olarak yetiştirilmesini istemiştir.
"Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun" demiştir.
"Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olunamayacağını ifade eden Atatürk Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce onlara millî varlığımız, hakkımız ve birliğimiz ile çelişen bütün yabancı unsurlarla mücadele gereğinin öğretilmesinin" şart olduğuna dikkat çekmiştir."Fertleri, bu mücadele gerekleri ve araçlarıyla donatmayan milletler için yaşama hakkı yoktur" diyen Atatürk "Öğretmen ordusu olmadan, asker ordusunun verimli sonuçlarının kaybolacağını, milletlerin yalnız ve ancak öğretmenler tarafından kurtarılacağını" söylemiştir.
Çünkü Atatürk, dünya tarihine yön vermiş, çağ kapatıp çağ açmış, üç kıtada egemen olmuş asil milletimizin millî varlığına, bağımsızlığına ve egemenliğine son vermek ve parçalamak hayali ve ihtirası ile yurdumuzu istila eden, bir kısım dost sanılan düşmanlarının, aziz vatan topraklarımızda milletimize yaptıkları insanlık dışı vahşeti ve rezaleti görmüş, bunu milletle birlikte yaşamıştır.
Milli direnme azmimiz ve manevi gücümüzle, bu vatan evlatları, çok büyük sıkıntılara, yokluklara rağmen, düşmanları denize dökmüş; hayallerini ve ihtiraslarını bir daha uyanmayacak, rüyalarına da giremeyecek şekilde ezip geçmiş, silip süpürmüştür!
Çünkü, millî egemenlik, millî benliğin, ahlakın, karakterin ve bunların sonucu olan millî birliğin, egemenliğin zaferidir. Milletin ruhudur.
Millî anlaşmanın, kaynaşmanın, dayanışmanın, huzurun ve güvenin kaynağıdır.
Millî egemenlik, millete ait olan maddî ve manevî her şeyin" temelidir.
Millî egemenliğe sahip olmak, millet olmaktır. Milletin, kendisiyle ilgili kararları kendisinin alması; kendi kaderi ve geleceği hakkında kendisinin karar vermesi demektir.
Milli egemenlik, çağdaş, bağımsız, hür ve laik bir milli toplum olmaktır. Bunun için, hürriyetin ve adaletin olduğu kadar, demokrasinin de temeli milli egemenliktir.
laiklik,dinsizlik,ne de din düşmanlığı değildir.Saptıranlara karıştıranlara aldanmayınız, kanmayınız.
Laiklik, kimsenin dini inanç ve vicdan hürriyetine müdahale etmemek; aksine, saygılı olmak; dini siyaset ve devlet işlerine karıştırmamak;
dini ve din duygularını, kutsal olan her şeyi çıkarlarımıza göre kullanmamak, yönlendirmemek demektir.
Millî egemenlik, teslimiyetçi olmamak, kendi vatanımızda egemen olmak, hür yaşamak, kendimize saygımızı ve güvenimizi kaybetmemektir.
Değerli gençler ve çocuklar,Bundan sonra görev ve sorumluluk sizlerindir. Yaşınız ilerledikçe bu görev ve sorumluluklarınız da artacaktır.Çünkü, bu milletin bir ferdi olmanın; bu vatanın bir vatandaşı olarak yaşamanın hakları olduğu kadar; görevleri, sorumlulukları ve yükümlülükleri de vardır.
Hak sahibi olabilmek için, önce görev ve sorumluluklarımızın gereğini yapmak zorundayız. Kendimize, ailemize, milletimize, vatanımıza, kültürümüze, demokratik ve hür yaşayışımıza, bizi biz yapan millî ve manevî değerlerimize, inançlarımıza ve ideallerimize karşı görevlerimiz ve sorumluluklarımız vardır.
Daha iyi, daha sağlıklı, daha ileri ve medenî, daha güçlü ve zengin bir millet ve devlet olarak millî varlığımızı yüceltmenin azmini, heyecanını ve bilincini yüreğimizde duymalı ve yaşatmalıyız. Geleceğimiz, mutluluğumuz ve refahımız buna bağlıdır.
Dünya milletleri arasında daha önde olmamız, dünya çocukları ve gençleri arasında en önde yarışmamız ve yaşamamız buna bağlıdır.
Ancak, bunun tek yolu, yegane çaresi, sürekli çalışmak, çalışkan olmaktır. Çünkü, her başarı, çalışmanın sonucudur. Başarmak için çalışmak, her gün kendimizi yenilemek ve bilgilendirmek zorundayız.
Hiçbir insan ve toplum, sadece başkasını taklit ederek, başkalarının yaptıklarını alarak ve kullanarak yükselemez.Gerçekten çağdaş olmak, ileri ve güçlü olabilmek, bilgi çağında yaşamak, bilgi ve makina üstü toplumun yaratıcı ve üretici bir üyesi olmayı gerektirir.
Bunun için araştırıcı, yapıcı, yaratıcı ve üretici olmaya mecburuz.Sadece alıcı, seyirci ve transferci değil; kendi ihtiyaçlarımıza, şartlarımıza, özelliklerimize ait teknolojileri, kendimize göre üretmeye de mecburuz. Ürettiklerimizi ise daha iyi ve kaliteli olarak geliştirmek, çeşitlendirmek ve artırmakla yükümlüyüz.
Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku'ndaki görüş ve istekleri doğrultusunda Türkiye'yi yüceltme çabası ve mutluluğu içindeyiz. Çünkü her on yılda, Türk milletini daha çok ve daha büyük işler yaparak geliştirmek ve güçlendirmek için, millî birlik ve beraberlik içinde, her engeli aşmaya ve her güçlüğü yenmeye azimli ve kararlıyız. Daha az zamanda, daha büyük işler başarmaktayız. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en medenî ülkelerinin seviyesine çıkarma yolunda durmadan ve yorgunluk bilmeden çalışmaktayız. Daha çok, disiplinli ve sistemli çalışmalıyız. Büyük Önder'in, asla şüphe etmediği gibi, "Yüksek mediniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğmaktayız. "Sonsuza giden her on yılda,huzur ve refah içinde, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, onur ve gurur verici gelişme ve ilerlemeler içinde güçlenmekte ve yenilenmekteyiz.
Sevgili çocuklar ve gençler,
Görmekte ve yaşamaktasınız ki, her şey sizin içindir. Ülkemizin ve milletimizin geleceği içindir.Bu sebeple, yarınlarımız için çok iyi ve bilinçli hazırlanınız.
Görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurumuzu her şeyin üstünde tutunuz.
Sizler, görevinizi, sorumluluğunuzu ve onurunuzu her şeyin üstünde tuttuğunuz oranda, bu millet daha hızlı gelişecektir.
Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha hızlı ve daha çok güçlenecektir.
Milletimiz, dünya milletleri arasında, millî tarihimizde olduğu dönemlerdeki gibi layık olduğu yere daha kısa zamanda kavuşacaktır.
Bu duygu, dilek ve düşüncelerle Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı yürekten kutluyorum.
Aziz milletimize, değerli öğretmenlere, sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize en içten ve gönülden duygularımla en iyi dileklerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Bayramınız kutlu olsun!
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!
--------------------------------------------------
23 NİSAN
23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi Ankara'da toplanarak ulusun egemenliğini ilan etmişti. O heyecanlı günü yaşamış olan bir büyüğümüz şunları anlatıyor:
O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı.
Saat on dörtte, birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan'a iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemal'de idi.
Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir soba kurulmuştu. Sobada eğri büğrü bir kaç boru yükseliyordu. Tavanda da bir gaz lambası sallanıyordu.
Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi.
Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden beri geçen olayları açıkladı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisi'nin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi Başkanı oldu
SEVGİLİ ARKADAŞLAR
23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gündür. Atatürk’ümüz 23 Nisan gününü, bayram yapalım diye biz çocuklara armağan etmiştir.
Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde açılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun içine düştüğü durumu, düşmanlarımızın yurdumuzu paylaşmak için topraklarımıza nasıl üşüştüklerini ve Atatürk’ün Samsun’a, Amasya’ya, Erzurum’a ve Sivas’a hangi zor şartlarda gittiğini hepiniz biliyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk, düşmanı topraklarımızdan, ancak savaşarak atacağımıza inanıyordu. Bu nedenle ülkemizin ileri gelenlerini bir meclis çatısı altında toplamak için var gücüyle çalıştı. 23 Nisan 1920 günü Atatürk’ün bunu başardığını görüyoruz. Padişah İstanbul’da milletin vekilleri ise Ankara’da idi. Artık padişahın hiçbir etkinliği kalmamıştı. Çünkü bu millet, kendi egemenliğini, bir daha tek adamlara kaptırmak niyetinde değildi. Bütün kararları meclis veriyor ve padişahı devreden çıkarıyordu. Sonunda Kurtuluş Savaşımız kazanılmış, Milli Egemenlik ise padişahın elinden alınıp, milletimize verilmişti.
Ulusal kelimesi Ulus’tan türemiştir. Ulus, aynı zamanda Millet kelimesinin de karşılığıdır. Aralarında dil, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insanlar topluluğuna ulus, ya da millet diyoruz. Egemenlik ise; hakim olma, yönetme gücünü elinde bulundurma anlamına gelir.
Öyleyse, Ulusal Egemenlik sözlerinden şunları anlayabiliriz: Ulusu meydana getiren insanların, yönetme yetkisini bütünüyle elinde bulundurmasıdır. Elbette ki, bir ulusu meydana getiren bütün fertlerin yönetici olması düşünülemez. Ulus, yani millet yetkisini vekilleri aracılığı ile kullanmaktadır. Kim bilir belki de, gelecekte milletimiz, kendisine vekil olmak için bizlere de yetki verebilir.
Bu büyük bayram, hepimize kutlu olsun!..
ÇOCUK BAYRAMI
Gelin çocuklar gelin!
Bayramımız var bugün.
23 Nisan için,
Kuralım şenlik, düğün...
El ele tutuşarak,
Şarkılar söyleyelim,
Ellerimizde bayrak,
Sokak sokak gezelim.
Çocuklarıyız, yarının
Büyük insanlarıyız,
Üstünde bu vatanın
Hür, mesut ve kaygısız
Daima yaşayacağız.
Ali PÜSKÜLLÜOÐLU
BİZİM BAYRAMIMIZ
Bize gelen bizim bayram.
Yükseldi bak ünümüz,
Yirmi üç Nisan bizim
En şerefli günümüz.
Al bayrağı açalım,
Gel gidelim törene
Bin teşekkür bizlere,
Bu günleri verene.
Bizim için harcanan
Boşa gitmez bu emek
Çünkü her Türk çocuğu
Yirmi üç Nisan demek
İ. Hakkı SUNAT
23 NİSAN
Vatan tehlikedeydi; Atatürk karar verdi:
«Vatan kurtaracak yine millettir» dedi.
Ankara'da bir Meclis toplayıp kurmak için,
Günlerce, haftalarca, çalıştı, için için.
İşte bugün kuruldu Büyük Millet Meclisi,
Ankara'dan yükseldi Türk'ün gürleyen sesi.
Çocuklar! bayram yapın, sevinin ve haykırın,
Engel denen her şeyi gücünüzle siz kırın!
Çocuklar bilin ki siz koca bir cihansınız.
Vatanın her yerinden fışkıran volkansınız.
Doğan güneş sizindir yıldızla ay sizindir,
Artık vatan sizindir, artık saray sizindir.
Ey gül yüzlü çocuklar, gülün, koşun, ileri,
Hayatta durak yoktur; ya ileri ya geri.
Coşkun bir rüzgar gibi ufukları aşınız!
Göğsünüz kanasa da akmasın göz yaşınız!
Temiz olsun kalbiniz, çelik olsun kolunuz!...
Şen olsun bayramınız, aydın olsun yolunuz!...
Neşenizle bu yurdu aydınlatın her zaman,
Sizindir bu ünlü gün, ünlü 23 Nisan.
23 NİSAN
23 Nisan...
Yurdu koruyan,
Yarını kuran,
Sen ol çocuğum.
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut,
Türklüğe umut,
Sen ol çocuğum.
Bizi kurtaran,
Öndere inan,
Sözünü tutan,
Sen ol çocuğum.
Küçüksün bugün,
Yarın büyürsün
Her işte üstün
Sen ol çocuğum.
Çalışıp öğren,
Her şeyi bilen
Yurduna güven
Sen ol çocuğum.
Hasan Ali YÜCEL EGEMENLİK BAYRAMI
Egemen bir milletin,
Coştuğu bir gündür bu.
Yurduma hürriyetin,
Koştuğu bir gündür bu...
Başımızda Atatürk,
Ülkümüz yüce Türklük,
Milletimin en büyük,
Sevdiği bir gündür bu...
Bugünleri gösteren,
23 Nisan'ı veren,
Büyük Atam diyor ki:
«Türk, çalış öğün, güven...»
Ali PÜSKÜLLÜOÐLU
23 NİSAN
Biz dünyaya gelmeden
Her yeri düşman almış.
Atatürk düşmanları,
Yurdumuzdan çıkarmış
23 Nisan günü
Meclis kuruldu diye,
Büyük bayram verilmiş
Çocuklara hediye.
Gülelim eğlenelim
Kutlayalım bayramı
Verelim hep el ele
Yükseltelim vatanı.
Melahat UÐURKAN
HOŞ GELDİN 23 NİSAN
Günlerdir yolunu bekledik durduk.
Sen geleceksin diye çiçek açtı,
Bahçelerdeki bütün ağaçlar.
Leylekler yuvalarına döndü
Toprak ısındı, uyandı karıncalar.
Çoluk çocuk yollara döküldü.
Bugün sevinç içindeyiz hepimiz,
Bayraklarla süsleniyor balkonlar.
Caddelere taklar kuruluyor,
Bizim marşı çalıyor bandolar.
Nasıl sevinmeyelim geldiğine?
Okulda bayram, evde bayram,
Sokakta bayram...
Hoş geldin, 23 Nisan!
Sana gözlerimizden sevinç,
Bahçelerimizden bahar getirdik.
Bari hemen bitivermese bu yolculuk.
Seni kucaklamaya geliyor bugün,
Köyler, şehirler dolusu çocuk.
Ş. Enis REGÜ
TÜRK ÇOCUÐU DİYOR Kİ
Seneler kutlu bana,
Aylar umutlu bana.
Her an haykırıyorum :
Türk'üm ne mutlu bana.
Cesaretim candadır.
Şöhretim dört yandadır,
Benim bütün cevherim,
Nabzımdaki kandadır.
Tarihten eski yaşım,
Harpte eğilmez başım,
Toplar can yoldaşımdır,
Silahlar arkadaşım.
İzmir benim, Van benim
Şeref benim, şan benim,
Kars, Erzurum, Erzincan,
Konya Ardahan benim.
Yurda nasıl doyarım?
Uğruna can koyarım,
Ona, bir yan bakanın,
Gözlerini oyarım.
Türk, dünyada bir tektir,
Milletlere örnektir,
Türklüğün meşalesi
Asla sönmeyecektir.
-------------------------------------------------------
23 Nisan Şiirleri
23 Nisan Bizimdir
Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
Sevinçten coşarız hepimiz.
Köy köy, şehir şehir,
Yurdun her köşesinde biz,
23 Nisan’ı bekleriz.
Sınıflar süslenir küçük ellerle,
Şiirler dökülür minik dillerde.
Bayrak bayrak kokar sokaklar,
Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.
Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
Beyaz güvercinlerdir her biri,
Barışın temellerini atarlar.
Yurt kokusu bu dostlar!
Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
23 Nisan gelirse eğer,
Yürekler Anayurt’u mesken eder
23 Nisan Geldi
Hey çocuklar sevinin! .
23 Nisan geldi.
Koşun, kırlara inin! .
23 Nisan geldi.
Bugün kutlu günümüz
Bugün mutlu günümüz
En umutlu günümüz
23 Nisan geldi.
Çıktı Türk’ün gür sesi
Neşe sardı herkesi
Cumhuriyet müjdesi
23 Nisan geldi.
Bugün Meclis kuruldu
Milletine sarıldı
Kötülükler kırıldı
23 Nisan geldi.
Verildi hürriyetin
Hakimiyet milletin
Yeri göğü inletin
23 Nisan geldi.
Coşkunuz hiç dinmesin
Bayrağımız inmesin
Şehitler incinmesin
23 Nisan geldi.
Bir güneş gibi doğan
Yurdu sevince boğan
Atatürk’ten armağan
23 Nisan geldi.
Cemal Gören
Çocuk Bayramι 23 Nisan
Çocuklar neşe dolar
23 Nisan gelince.
Bebeler bayrak sallar
23 Nisan gelince.
Büyük küçük şenlenir
Ata’nι n armağanι yla
Koşun çocuklar koşun
23 Nisan gelince.
Boydan boya vatanι
Bayraklarla süsleriz
Milletce eğleniriz
23 Nisan gelince.
Atam sen rahat uyu
Biz koruruz bu yurdu
Türkleri dünya duydu
23 Nisan gelince.
M.Toga / 23 Nisan 1976-ADANA
Hoş Geldin Diyelim 23 Nisana
Bayram sözü sevinç verir insana,
Koşuşur çocuklar gelir yan,yana.
El ele tutuşun çıkın meydana,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Kardeşlik şarkısı daim söylensin,
Dünya çocukları tek yürek olsun,
Oyunlar oynansın,çalgılar çalsın,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Çocuk bayramını tüm Dünya bilsin,
Savaşlardan korkan çocuklar gelsin,
Somurtkan çehreler gülsün,eğlensin,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Savaşlardan uzak Dünya kurulsun,
Dünya etrafında halkalar olsun,
Yetimin,öksüzün yüzleri gülsün,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Bayrağımız semalara yükselsin,
Türk çocuğu atasıyla övünsün,
Bayramımız dünyaya örnek olsun,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
Bozçalı der gül benizler solmasın,
Dünya'da ağlayan çocuk kalmasın,
Davullar çalınsın,şenlik yapılsın,
Hoş geldin diyelim 23 nisana...
15.04.2006
Seyfet Bozçalı
23 Nisanın Özgürlük Çiçekleri
Türk Bayragı minik elinde,
Vatan sevgisi atar kalbinde.
Katılın Bayrama Türk çocukları,
Bogulsun düşman coşku selinde.
Koşun Bayrama Şehit çocukları,
Gelin Bayrama Gazi çocukları,
Rengarenk açın Vatan Topragında,
23 Nisan'ın Özgürlük Çiçekleri.
Atatürk'ün armaganı 23 Nisan,
Fener Alayları dolu insan.
Ülkemin gelecegi genç insan,
Kutlu olsun Yirmiüç Nisan.
İshak Özlü
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
Hepimize kutlu olsun!
Ben büyümedim güzel çocuklar! Kalbim sizlerle birlikte çarpıyor, yaşadıkça da çarpacak! ! ! 23 Nisanlar hep yaşayacak, yaşatılacak! ! !
Çiçek çiçek açar kalplerimiz,
Sevinçten coşarız hepimiz.
Köy köy, şehir şehir,
Yurdun her köşesinde biz,
23 Nisan’ı bekleriz.
Sınıflar süslenir küçük ellerle,
Şiirler dökülür minik dillerde.
Bayrak bayrak kokar sokaklar,
Yurdu Atatürkler çelik gibi sarar.
Dünya’nın dört bir yanından çocuklar,
Beyaz güvercinlerdir her biri,
Barışın temellerini atarlar.
Yurt kokusu bu dostlar!
Uzakları yok eder, bağrını dağlar.
23 Nisan gelirse eğer,
Yürekler Anayurt’u mesken eder.
Şükran Günay
23 Nisan....
“ Kızıma..”
Egemenlik bizlere armağan oldu bu gün.
Ey! Asil Türk çocuğu,ecdadına bak öğün.
Atatürk sana rehber,Nisanlar olsun düğün.
Haykır hür ufuklara,bugün 23 Nisan.
Sana ağlamak değil,bak gülmek yaraşıyor,
Sevgin çağlayan gibi,her engeli aşıyor,
Ne mutlu damarların asil bir kan taşıyor,
Gül ki sen güller açsın,bu gün 23 Nisan.
Özgürlük nefes,nefes; hürriyet yudum,yudum;
Cumhuriyet ananın kollarında büyüdün,
Aydınlık ufuklara başın dim dik yürüdün,
Atamın armağanı sana 23 Nisan.
Erzurum - 1984
Celal Odabaş
23 Nisan
İlk Meclisin açıldığı günde
Bayram olur bizde
Gelin katılın siz de
Kutlu olsun 23 Nisan
Atatürk'ten bizlere
En güzel armağandır
Söyleriz hep birlikte
Kutlu olsun 23 Nisan
Ozan Özel
23 Nisan
Kurulan bu Cumhuriyet dogarken,
Bedelini yetim kalarak ödeyen,
Kahraman şehitlerimizin mirası çocuklar,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Vatan topragının her karışını,
Kanı ile sulamak için,
Cephelerde çarpışan Gazi çocukları,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Türk Ordusunun galibiyetini isteyerek,
Rızkından kesip ordusuna gönderen,
Yüce Türk Milletinin Çocukları,
23 Nisan bayramınız kutlu olsun.
Dünya devletleri içerisinde yalnız,
Sen düşündün Türk çocuklarını.
Atatürk'üm hediyen 23 Nisan'la,
Mutlulugun en yücesini bulduk.
İshak Özlü
23 Nisan
23 Nisan'da açtı Büyük Meclisi.
Meclise oldu başkan Atatürk'ün kendisi.
Dedi: Kendin yönetir halkın kendi kendisi.
Bu millete yakışan en iyi demokrasi.
29 Ekim 2004
Engin Türk
23 Nisan
Bugün bizim günümüz
En büyük düğünümüz
Yaşa sen 23 nisan
Yayıldı bak ünümüz.
Atatürk bize verdi
Kutlayın,koruyun dedi
Yurduma değen eli
Yiğitce yere serdi.
Yüreğimde ki sevinç
Yansıdı bak bayrağa
kalktık bak gidiyoruz
Atatürk le atağa
Sevinç, coş bugün senin
bayrak salla dünyaya
Özgürce yaşamak hakkın
Gelen, 23 nisanla..
23/04/1991
'Sevgili öğrencilerime armağan ediyorum'
Nizami Sunguroğlu
23 Nisan Cocuk Bayrami
Bu gun 23 nisan cocuk bayrami
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Herkesin elinde baris bayragi
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Dunya cocuklari el ele egleniyor
Kulturler bir arada ne guzel gorunuyor
Herkes kulturunu gosterip sergiliyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Irili ufakli guzel cocuklar
Dilleri irklari ayri cocuklar
sanki baci sanki kardes cocuklar
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Tumu mutlu hepsi nese saciyor
Tipki tomurcuk gibi birer birer aciyor
Biri digerine kucak aciyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Herkes misafirini guzel agirlar
Misafire hizir gozuyle bakarlar
Ikramdan kusur etmekten korkarlar
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Cocuklar yurdumuzdan mutlu donecek
Herkes yurdumuzu tanitacak ovecek
Artik bir birini herkes kardes bilecek
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Hepsi Ataturk, e sukran duyuyor
Kendisine Allah, tan rahmet diliyor
Cocuk bile nimmeti inkar etmiyor
Turkiyemde gorulmemis bayram var
Amsterdam /20.04.2003
Güner Kaymak
ÇOCUKLARA 23 NiSAN 79
I
Açlık
Savaşlar
ve biz.
Ölüyorlar dünyanın dört bir yanında
Yaşamayı bilmeden
Yaşamaya doymadan
Öldürülüyorlar, ölüyorlar çocuklarınız.
Çocuk Yılı bu yıl
23 Nisan Bugün
Bizim bayramımız.
Bir dakika sayın büyüklerimiz
İzninizle bu koşullarda
kutlmayacağız bu bayramı biz.
Dün sizler çocuktunuz
Bu günün büyüklerisiniz
Bu koşulları sürdüreceksek
Bizlarde olacaksak birer siz
- Kararlıyız değil mi çocuklar?
BÜYÜMEK İSTEMİYORUZ
.............................
Sonra düşündük ki biz
Büyümek görevimiz
Kurtarmak için kendimizi
Kurtarmak için sizi
Kurmak için geleceğimizi
Açlıktan ölümlere son vermek için
Sona erdirmek için savaşları
Görev biliyoruz artık
Bir an evvel büyümeyi...
Yepyeni bir dünya kurmak için
O yeni dünya için
Büyüyeceğiz
Büyümek için...
Ey her ulusun ATATÜRK'leri
Siz onurumuz ve gücümüzsünüz.
Sizlerden almaktayız hız.
Ne diyorduk büyüklerimize?
Açlıktan ölürken kardeşlerimiz
Bayramları kutlamak yakışmaz bize...
Sizler suçlusunuz büyüklerimiz.
Bir zaman tutsak edip sattınız pazarlarda
sanayinizin dişlileri arasında ezdiniz
On sekizinci yüz yılınızda...
Çok zaman terk ettiniz açlığa
...................................- devam ediyor da hala-
nedeniymişiniz gibi savaşlarınızın
Silahlarınız kan kustu, kusuyorlar üzerimize..
İnsancıllığınızı esirgesenizde biz çocuklarınıza
Büyüyoruz
Son vermek için sömürülerinize
Bunlar ve daha niceleri suçlarınız
Bunları bilerek yaptığınız için
Beyler büyüdü suçlarınız.
II
Toplanıp tüm çocuklar hep beraber
Yargıladık, tüm değerlerinizle
..................................-uygarlıklarınızla- sizi
Kararımız şok oldu hepimize
beraaat ettiniz baylar
Evet, evet inanın kulaklarınıza
Siz kendinizin tutsağısınız.
Bu nedenle katılmıyoruz kutlamalarınıza...
Yılınızı da geri alın, günlerinizi de
Son verin savaşlara
Son verin açlıklara
Bu bayram yeter hepimize...
Yaşamı yaşanılası kılarsak
ve gözlerimiz gülerse bir gün sevgiyle
Size söz veriyoruz.
Yarın büyüdüğümüzde
Sona erecek tutsaklığınız.
Gayrettepe 23/4/79
Metin Yaltı
23 Nisan Nedeniyle
TÜRK OLMANIN BEDELİ
Türk evlâdı! İşte geldi bayramın
Yüreğinde bir coşku hissetmen gerek.
Türk olmanın bedelini ödemen için
Mutlaka bir görevi üstlenmen gerek.
Nasıl kazanılmış bu özgürlükler?
Toprağın altında yatanlar kimler?
Şehitlere ağıtlar yakanlar kimler?
Tarihini iyice öğrenmen gerek.
Kurtuluş Savaşının acılarını
Şehit analarının sabırlarını
Yetim kalan yavruların gözyaşlarını
Yüreğinin ortasında hissetmen gerek.
Senin yolun Atatürk’ün yoludur
O yol ki hem çetin, hem de zorludur
Aydınlığa giden yol engel doludur
Çalışıp, didinip, yorulman gerek.
Ağır ağır akmak sana yakışmaz
O gidişle hiçbir yere varılmaz.
Çağlayan su bulanıktır,durulmaz
Harlayıp,gürleyip, çağlaman gerek.
Toprak olmuş şehitlere borcun var senin
Al bayrakla süslü burcun var senin
Zaferde, başarıda harcın var senin
Dik tut başın’ haydi, doğrulman gerek.
Bugünün dününden değilse farklı
Kahrolup üzülmekte haklısın haklı
Oysa çaren damardaki kanında saklı
Suçu önce kendinde araman gerek.
Türk olmanın hakkını veremiyorsan
Vatan için bir uğraşa giremiyorsan
“Ya özgürlük, ya ölüm! ” diyemiyorsan,
Yazık! Acizliğinden utanman gerek.
Atatürk Ve 23 Nisan
ATATÜRK VE 23 NİSAN
Toprak parçası değil bu,Vatan; yeryüzünde güzide
Can eksen can fışkıracak,yemyeşil yeryüzünde
Bu toprak öyle kutsal ki,tüm Türk’lerin gözünde,
Bağımsızlık,Egemenlik,Hürriyet var sözlerinde.
Bir kahraman çıkacak ortaya,yön vermek için ülkesine,
Tabi kalarak elbette,hürriyet ve bağımsızlık ilkesine,
Binecek viranede olsa,ana doluya götürecek teknesine,
Son verecek ülkesinin içindeki,zor bilmecesine.
Toprağı uğruna can verecek,insanlarla buluşacak,
Yaşlısı genci,alevisi,sünnisi herkesle konuşacak,
Batıdan mı,güneyden mi,egeden mi,bir yerden başlayacak
Bu millet,bu toprak,elbette bağımsızlığı yaşayacak.
Eserinin temelini yavaş,yavaş sağlam atacak,
Çatısı en güzel olsun diye,çok,çok güzel çatacak
Ve son sayfası geldiğinde eserinin altına imza atacak,
Ortasına bir gönder dikecek,şanlı bayrağımı asacak.
Çatısını çattı,imzasını attı,tüm dünyaya onaylattı,
Laiklik dedi,Egemenlik dedi,Cumhuriyeti anlattı,
En son emeli ise T.B.M.Meclisini kurmaktı,
Emeline erdi,kurdu meclisi,halkına yönetimi devretti.
Toplandı meclis 23,NİSAN,1920 de,seçildi cumhur,
Kararlar alındı o mecliste,ülke için büyük bir gurur,
Bayram ilan edildi,Mecliste,karar çoğunluğundur,
Bu bayram onların olsun,Çünkü gelecek çocuğumuzundur…
Selahattin ÖLMEZ
Yüksek fırınlar müdürlüğü
Bir 23 Nisan Mektubu
Merhaba çocuğum,
Bak! 23 Nisan geldi.
Yıllar ne çabuk geçiyor değil mi?
İşte,bir 23 Nisan daha geldi!
Geçen her yıl da değişen bir şeylerin olduğunu
Sen de anlayabiliyorsun.
Heyecenın,sevginin,özgürlük ve barışın
Dahası; us'un daki yaşamın,
Güzellik kavramlarının da değişebildiğini..
Değişen bu kavramların,seni daha sıcak,coşkulu
Kucaklamaya hazır bir kıvama getirdiğini
Anlayabiliyorsun değil mi?
Gün gelecek
Daha da iyi ve açık anlayabileceksin bunları
Ve
23 Nisan 1920'nin öncelikle; özgürlük ve barışa,
Evrensel sevgiye,aydınlık günlere yalnızca
Bir kapı,bir ışık olduğunu...
Bunun yanın da
Yetersizliklerin bilincine vararak
Bu günün
Kısır bir döngü halin de kutlanamayacağını,
Yarınların daha aydın ve güvenli,özgür,
Yaşadığının bilincinde,
Üreten,ürettiğini işleyebilen yaratıcılarının
Siz çocuklar olduğunu anladığın anda
Uyanacaksın;
Şevkle,hırsla,yepyeni bir inançla! ..
İşte o gün
Minik yüreğin,cıvıl,cıvıl,daha yoğun
Hissedecek sevgiyi!
Pırıl pırıl günlerin çok yakının da,
Mutlulukların kendi özünde şekillendiğini
Göreceksin çocuğum! ..
İnanıyorum ki,
Mustafa Kemal'in sizlere bıraktığı
Bu onurlu emaneti;
Gelecek nesillere,daha mutlu,umutlu, yarınlara
Ancak,bu inanç ve bilinçle taşıyacaksın! ...
Aydınlık kanayan yaralarını
Ancak,
Bu merhemle saracaksın
Çocuğum! ..
(26.03.1991 Ankara)
Bu şiir kısaltılarak güncel bir gazete de yayımlanmıştı o dönemler de.
Refika Doğan
23 Nisan
Bir tepeden baktı Atam
Düşmanı yurdumuzdan atan
Cumhuriyet'imizi kuran
Yaşasın 23 Nisan
Gün doğdu ovamıza
Bahar geldi dağımıza
Tat geldi yağımıza
Yaşasın 23 Nisan
Yüreği güç dolana
Ne mutlu Türk olana
Yurdumuz yaşasın sonsuza
Yaşasın 23 Nisan
Al bayrağım, vatanım
En değerli varlığım
Bu gün benim bayramım
Yaşasın 23 Nisan
Neyyir Arıbaş
23 Nisan
Anıldığında her zaman
Her yerde
Her saygı duruşunda
Her İstiklal Marşında
Bayramlarda, şiirlerde
Gözlerim dolar atam
Her çocuğa bakışımda
İlk sen sevdin onları
İlk sen gördün
Tertemiz yüzleri
Işıl, ışıl gözleri
İlk sen verdin armağan
Bu anlamlı bayramı
Seninle öğrendik sevmeyi
Bağışlamayı, affetmeyi
Seninle umutlandık hepimiz
Çocuklar, anneler, öğretmenler
Seninle dedik hep birlikte
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ayşe Adlım
23 Nisan
Anıldığında her zaman
Her yerde
Her saygı duruşunda
Her İstiklal Marşında
Bayramlarda, şiirlerde
Gözlerim dolar atam
Her çocuğa bakışımda
İlk sen sevdin onları
İlk sen gördün
Tertemiz yüzleri
Işıl, ışıl gözleri
İlk sen verdin armağan
Bu anlamlı bayramı
Seninle öğrendik sevmeyi
Bağışlamayı, affetmeyi
Seninle umutlandık hepimiz
Çocuklar, anneler, öğretmenler
Seninle dedik hep birlikte
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ayşe Adlım
23 Nisan
Bahar geldi tabiat
Gülüyor için için
Gözlerimizde yandi
Piriltisi sevincin
Kuslar civildasiyor
Çiçek ve agaçlarda
Kuzular oynasiyor
Yemyesil yamaçlarda
Yurdumuz bastan basa
Çiçek ve renkle doldu
Bahar oldu yeniden
Yeniden bahar oldu
Yine böyle bir gündü
Tarih 23 Nisan
1920 de
Kurulus oldu ilan
Bu kurulusun adi
Ulusal egemenlik
Egemen bütün ulus
Yok bunda senlik benlik
Seçilen vekillerin
Atatürk tü reisi
Kuruldu Ankara da
Büyük Millet Meclisi
Yasa ey yüce ulus
Yasa ey yüce sancak
Senin gölgende ancak
Bu Millet barinacak
Sevilay Şahbaz
23 Nisan
Bahar geldi tabiat
Gülüyor için için
Gözlerimizde yandi
Piriltisi sevincin
Kuslar civildasiyor
Çiçek ve agaçlarda
Kuzular oynasiyor
Yemyesil yamaçlarda
Yurdumuz bastan basa
Çiçek ve renkle doldu
Bahar oldu yeniden
Yeniden bahar oldu
Yine böyle bir gündü
Tarih 23 Nisan
1920 de
Kurulus oldu ilan
Bu kurulusun adi
Ulusal egemenlik
Egemen bütün ulus
Yok bunda senlik benlik
Seçilen vekillerin
Atatürk tü reisi
Kuruldu Ankara da
Büyük Millet Meclisi
Yasa ey yüce ulus
Yasa ey yüce sancak
Senin gölgende ancak
Bu Millet barinacak
Sevilay Şahbaz
23 Nisan
Ulu önder ATATÜRK'ün eseri,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Şenlik olsun memleketin her yeri,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Atamızın bayramıdır,bu bayram.
Ay yıldız bayrağına kurban can.
Çiçeklerle süslensin bu vatan,
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Semah dönsün,gökyüzünde uçaklar.
Açılsın sevgiye, kollar kucaklar.
Kör olsun kem bakan,gözler mihraklar.
Kutlu olsun yirmiüç nisan çocuklar.
Selâm sana,dalgalanan ay yıldızım.
Bayram bizim,şenlik bizim,şan bizim
Rahat uyu hep tutulacak izin.
Kutlu olsun yirmi üç nisan çocuklar.
Yiğitler kuşansın,atlar şahlansın.
Alaylar kurulsun meşale yansın.
Çoçuklar bayramlık giysin uyansın.
Kutlu olsun bayramınız çocuklar.
Sazların yanında bulundurun ney,
Hep birlikte nara atalım hey ki hey.
AKBABA var olsun,bu vatan,bu soy.
Kutlu olsun bayramınız çocuklar.
Mehmet Akbaba
23 Nisan Çağrısı
Güzel yurdun dört bir yanı
Senin olsun gel çocuğum
Sevmek için şu vatanı
Ele bayrak al çocuğum
Yol iz senin dağ taş senin
Eğilmeyen her baş senin
Barış senin, savaş senin
Hedefine dal çocuğum
Aklın varsa durma çalış
Unutma ki bu bir yarış
Görünmüyor henüz varış
Epey zorlu yol çocuğum
Bükülür mü demir bilek
Korkar mı hiç arslan yürek
Bağımsızlık için dilek
Dilemez mi dil çocuğum
Yetim bebek, dul gelinin
Umudusun. Bil ki senin
Ölür iken kefeninin
Rengi olsun al çocuğum
Gaza olsun övündüğün
Bayram olsun sevindiğin
Çare olsun düşündüğün
Derde derman bol çocuğum
Yirmi üçse bugün nisan
Baştan başa bizim vatan
Işık gelir Ankara’dan
Baharlara gül çocuğum
Sultan Hoca sana söyler
İlerlesin kentler köyler
Geri kalsan alem güler
İşte böyle hal çocuğum
Sultan Mustafa
Yine Geldi 23 Nisan
Yine geldi 23 nisan
Selam olsun Ataturk'e atama
Heyecanlaniyor cosuyor insan
Selam olsun Ataturk'e atama
Bu bayramki egemenlik bayrami
Dunya cocuklari Ataturk'un hayrani
Alkisliyor millet cihanda sulh diyeni
Selam olsun Ataturk'e atama
Dunya cocuklari ulkemize geliyor
Herkes kendi kulturunu sergiliyor
Her irktan cocuklar ne guzel gorunuyor
Selam olsun Ataturk'e atama
Kadina secme secilme hakkini verdi
Bas ogretmen olup ilim ogretti
Kilik kiyafeti giyindirdi duzeltti
Selam olsun Ataturk'e atama
Insanca yasama laiklik dedi
Cahile yobaza firsat vermedi
Inanci siyasete alet etmedi
Selam olsun Ataturk'e atama
Diktigi fidanlar meyvesini veriyor
Butun dunya Turkiye'yi ornek goruyor
Boyle onder yuz yilda bir geliyor
Selam olsun Ataturk'e atama
Kurdugu cumhurriyet sapasaglam ayakta
Nice carliklar hasta dustu yatakta
Kralliklar diktatorler yikildilar batakta
Selam olsun Ataturk'e atama
Amsterdam / 13.04.2003
Güner Kaymak
23 Nisan Çocukları
Gecelerin karanlığına inat
Güneş gibi doğsun çocuklar
Kucak kucak yürekler
Bugün gülsün çocuklar
Atatürkün hediyesini
Neşeyle alsın çocuklar
Dünyalara kucak açıp
Kardeşlerini sarsın çocuklar
Umut eksin geleceğe
Bırakın kök salsın çocuklar
Atatürkün izinde
Yıllar yılı büyüsün çocuklar
Osman Boz
23 Nisan
Çocuklar,sevinin,oynayın,gülün
Bir başkadır,bugün,sesi bülbülün
Çıkar tadını,bu kudretli günün
Kutlayın,çocuklar,gelecek sizler
Kutla ki,dostluğu,barışı hisset
Ne bir duvar kalsın,ne Çin’de bir set
Hep gitsek,23 Nisan’a gitsek
Cihan’da sulhu bekleyecek sizler
Yaş iken,ağaca sevgi aşıla
Kötülük mereti kala,şaşıra
Değmesin bir mermi çocuk başına
Sevgiyle dostluğa erecek sizler
Dört bir yandan gelin uçakla tırla
Her gününü bugün gibi hatırla
Sözlerin kalmasın birkaç satırla
Dünya’ya gülleri serecek sizler
Yazın kardeşliği bütün evrene
Sevgiyle saygıyla bakın çevrene
O masum bakışlı temiz çehrene
Gözyaşı düşünce silecek sizler
Ağlamamak için temiz bir dünya
Şimdilik böylesi belki bir rüya
Gerçekleşirse ki eğer bu hülya
Bilin ki kötüyü yenecek sizler
Hakan’ım atamın izindeyimdir
Unutma atanı tek dileğimdir
Çocuklar bugünler,geleceğin dir
Sevgiyi,dostluğu,ekecek sizler
Hakan Kılıç
Bugün 23 Nisan
Üşüyordu ellerim.
Bir an’lık ısınsa da
Birbirine sürtmelerde
Çay bardağında
Islak bir tokat gibi
Vuruyordu “şırak” diye
Yüreğim.
Üşüyordu ellerim içimle birlikte
Ve bugün 23 Nisan
Çocuğum üşüyordu
İçimdeki çocuğum
Lokman Ali Yavuz
--------------------------------------------
23 NİSAN
Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü,
yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız!
Memleketi asıl aydınlığa boğacak
sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,
kıymetli olduğunuzu düşünerek
ona göre çalışınız. Sizlerden
çok şeyler bekliyoruz."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Kişisel Egemenlikten Milli Egemenliğe (*)
23 NİSAN MİLLİ EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi'nin açılış günüdür. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı birlikte kutlarız.
Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal egemenlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı imparatorluğu döneminde egemenlik padişahta idi. Padişah ülkeyi dilediği gibi yönetirdi. İmparatorluğun son yıllarında padişahlar rahatlarını düşündüler. Yurt bakımsız kaldı.
Ülke sorunları yüzüstü bırakıldı. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaş 4 yıl sürdü. Bizimle birlikte olanlar savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık. Yurdumuz İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından paylaşıldı. Padişah ve yandaşları ülkenin paylaştırılmasına ses çıkarmadılar.
Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun'a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun'dan Amasya'ya, oradan Erzurum'a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum'da kongreler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemenliğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla «Ulusu yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir» diyordu. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - milletvekilleri - Ankara'da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.
İlk Büyük Millet Meclisi'nin toplandığı yapı Ankara'da Ulus Alan'ından istasyona giden caddenin başındadır. Bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllar ülkemiz yokluk yoksulluk içindeydi. Milletvekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan getirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara'da duyulduğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızla ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde ulusumuz dünyaya Ulusal Kurtuluş Savaşı dersi verdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık savaşının öncüsü olan kurtuluş savaşımız yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.
23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi'mizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayramı'mızdır.
23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır. Atatürk'ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine son yıllarda yabancı ulusların çocukları da katılmaya başlamıştır. Atatürk çocuklara çok değer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders dinler, sorular sorardı. «Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.» diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması geleneğini başlattı. 23 Nisan'da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bırakılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan'da yurdumuz bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar, şiirler okurlar. Gece fener alayları düzenlenir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı egemenliğin ulusta olduğu düşüncesinin kabul edildiği gündür. Çocuk bayramımızdır. Yarının büyükleri olan çocukların bayramıdır.
Milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk'ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke, milli egemenliktir. Milli egemenlik, devlet içinde en üstün buyurma kudreti olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder.
Bu anlamda milli egemenlik, kişi veya zümre egemenliği ile, yani monarşik veya oligarşik yönetim biçimleriyle kesinlikle bağdaşamaz. Tıpkı tam bağımsızlık ilkesi gibi milli egemenlik de, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden beri açıkça ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı bir temel ilkedir. Daha Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde ülke bütünlüğünün ve milli bağımsızlığımızın korunması için, "kuvayı milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hakim (milli güçleri etken ve milli iradeyi egemen) kılmak" esasının kesin olduğu belirtilmiştir. Atatürk, Ankara'ya gelişinin ertesi günü (28 Aralık 1920) şehrin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmede bu konuda şunları söylemiştir:
"Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik..."
Padişahlığın resmen kaldırılmasından hemen hemen iki yıl önce ve Büyük Millet Meclisi'nde padişahlık kurumuna ilke olarak taraftar çok sayıda milletvekilinin bulunduğu bir dönemde çıkarılan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) milli egemenlik ilkesini en açık biçimde ifade etmiştir: "Hakimiyet bila kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. İcra (yürütme) kudreti ve teşri (yasama) salahiyeti milletin yagane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclis'nde tecelli ve temerküz eder (belirir ve toplanır)."
Bu ifadelerin monarşik meşrulukla bağdaşmasının mümkün olmadığı, o an için adının konulması sakıncalı görülmüş bile olsa, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin gerçekte milli egemenliğe dayanan bir cumhuriyet olduğu açıktır. Milli egemenlik ilkesi, 1924, 1961 ve 1982 tarihli daha sonraki anayasalarımızdan da temelini oluşturmuştur.
Atatürk, Milli Mücadele'nin başlangıcından, kendisinin hayata veda ettiği ana kadar, her fırsatta milli egemenliği Türk toplumuna benimsetmeye çalışmış, her zaman kişisel yönetimin sakıncalarıyla milli egemenliğin üstünlüklerini çarpıcı şekilde karşılaştırmıştır. Çağdaş bir topluma ve çağdaş bir devlete yakışan yönetim şekli, ancak milli egemenliğe dayanan sistemdir. Saltanatın kaldırılmasıyla ilgili Büyük Millet Meclisi görüşmeleri sırasında söylediği şu sözler, bunun en güzel ifadesidir:
"Cihan tarihinde bir Cengiz, bir Selçuk, bir Osman devleti tesis eden ve bunların hepsini hadiselerde tecrübe eyleyen Türk Milleti bu defa doğrudan doğruya kendi nam ve sıfatında bir devlet tesis ederek bütün felaketlerin karşısında doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudretle yerini aldı. Millet, mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve milli saltanat ve egemenliği bir şahısta değil, bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bir yüce mecliste temsil etti. İşte o meclis, yüce Meclisi'nizdir.
Atatürk'e göre monarşik sistemlerde, "tacidarlar kendilerini Allah tarafından gönderilmiş bir şahsiyet farzederlerdi. Bir de tacidarların etrafını alan menfaatçiler vardı. Onlar da padişahların zihniyetleri ile zihniyetlenirler ve padişahın bu zihniyetini, bu arzusunu gökten inen bir emir, bir Kur'an emri gibi herkese telkin ederlerdi. Bu gayet koyu ve sürekli telkinler karşısında hakikaten bir gün bütün halk, bu arzu ve iradelerin yapılması lazım gelen ve kayıtsız şartsız gerekli, gökten inmiş iradeler gibi olduğuna inanırlardı. Böyle idare ve egemenlikten vazgeçmeye rıza gösteren bir milletin akibeti elbette felakettir, elbette musibettir". Atatürk'ün sözleriyle "yeni Türk devleti, bir halk devletidir. Müessesat-ı maziye ise, bir şahıs devleti idi, eşhasın devleti idi". Bu şahıs devleti, Türk toplumunun tabii gelişme sürecini tıkamış, onun gelişme potansiyelini engellemiş ve toplumu çöküntünün eşiğine getirmişti. Ülkenin kurtarılması ve toplumun tabii sürecinde ilerleyebilmesi, "eşhas devleti"nin yerini "halkın devleti"ne bırakmasına bağlıydı. Gene aynı yönde olarak Atatürk, 16 Ocak 1923'te İstanbul basın temsilcilerine şunları söylemiştir:
Hadiseler ve tarihi tecrübelerimiz bize, milleti koyun sürüsü halinde keyfin, arzu ve ihtirasların ve hiçbir suretle tatmin edilemeyen menfaatlerin elde edilişine sürüklemekle mahvına yol açar mahiyete dönüşen idare tarzlarının artık memleketimizde tatbik yeri kalmadığını göstermiştir. Millet, egemenliğini değil, egemenliğin bir zerresini dahi başkasına bırakmanın sebep olabileceği felaketin, yok olmanın, hüsranın elemini her an kalp ve vicdanında hissetmektedir".
Atatürk'e göre milli egemenlik, sadece padişahlığın değil, eski veya yeni bütün kişisel yönetim biçimlerinin karşıtıdır. "Türkiye devletinde ve türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur. Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz... Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır". Atatürk, milli egemenliği yeni devlet düzenimizin temeli olarak görür. Toplum ve devlet hayatının temel değerleri, ancak milli egemenlik ilkesi altında gerçekleşebilir: "Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin istikrarının ve korunmasının sağlanması, ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Dolaysıyla hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir". Ve nihayet, milli egemenlik, çağımızın önüne geçilmez, karşı konulmaz bir akımdır: "Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar".
Atatürk'ün milli egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada gözlemlenmektedir: "Valdem bu toprağın altında, fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Valdemin mezarı önünde ve Allah huzurunda and içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icabederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun".
(*) Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN