30 AÐUSTOS BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • izmirsat
    Member
    • 30-09-2006
    • 1543

    30 AÐUSTOS BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ

    30 AÐUSTOS BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ

    30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi, Batı ile en zayıf anımızda kazandığımız en büyük zaferlerden biridir. Bütün gençlerimiz bu zaferi ne şartlar altında ve hangi ruhla kazandığımızı çok iyi bilmeli Devletimizi, Cumhuriyetimizi ve varlığımızı bu zafere borçlu olduğumuzu asla unutmamalıdır.
    26 Ağustos sabahı saat 4.30'da Türk topçusunun atışlarıyla başlayan ve beş gün beş gece süren meydan muharebesi 30 Ağustos günü son bulmuş ve düşman kuvvetleri bütün güçleriyle imha edilmişlerdi.
    Düşmanın beş tümeni tamamen imha veya esir edilmiş, kalan kuvvetlerinin kaçmaktan başka çaresi kalmamıştı.
    Anlatmakla bitmeyen, kaçarken bile her türlü soygun, cinayet, vahşet ve katliamı sergilemekten çekinmeyen düşman kuvvetleri denize dökülerek Yunan istilâsına son verilmiş ve aziz vatanımız düşman çizmesinden böylece temizlenmiştir.
    Bir 26 Ağustos'tan bir 26 Ağustos'a ve son olarak 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan muharebesine kadar bütün zaferlerin kazanılmasında başta Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları olmak üzere hizmeti geçen bütün Türk büyükleri ve kumandanlarımızla milyonlarca isimsiz şehit ve gazilerimizi bu vesile ile bir kere daha rahmet ve minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyoruz. AKADEMİK SAYFA'mızın bu sayısını da" Zafer Haftası Özel Sayısı" olarak okuyucularımıza takdim ediyoruz.

    BU SAVAŞTA KAYIPLARIMIZ

    Şehit : 146 subay. 2397 er, olarak toplam 2543 kişi.
    Yaralı: 378 subay, 9477 er. Toplam 9855.
    Şehit ve yaralı toplamı: 12 455 kişi.
    Esir: 2 subay, 55 er Toplam 57 kişi.

    Yunan kayıpları ise 130 bine yakın ölü ve yaralı. Kumandanları dahil, yüzlerce esir subay ve asker.

    30 AÐUSTOS' UN ÖNEMİ

    Osmanlı Devleti’nin zayıfladığını bilen devletler, bu büyük pastayı aralarında pay ederek, yutmayı planladılar. Savaş meydanlarında değil ama, müttefiklerinin silahlarını bırakıp teslim olmaları sebebiyle yenik duruma düşmüştük. Bu fırsatı ganimet bilen düşmanlarımlız, yurdumuzu işkal ve istilâya koyuldular. Bu defaki amaçları çok büyük ve kesindi: “Anadolu’yu baştan-başa ele geçirerek, Türkleri top yekûn imhâ; geri çekilenlerin de Orta Asya bozkırlarında sürmek!”
    Ama evdeki hesap, cepheye uymadı. Azîz ve asîl Türk Milleti, var veya yok olma; “Ya İstiklâl, ya ölüm!” parolası ile giriştiği millî mücadele sonunda onların plan ve hayallerini berhava etti. “Ordu Millet” vasfını bir kerre daha ortaya koyan necip milletimiz, yediden-yetmişe başlattığı, “Kurtuluş Savaşı” ile zafere ulaştı ve aziz vatan topraklarını, kirli düşman çizmelerinden kurtardı. İnen Bayrağımızı, dinen ezanımızı, yüce mevkiine tekrar kavuşturdu.
    Onca zulüm ve istibdâta; bunca saldırı, tahkîr ve tahrîbe mânevî değerlerimizin millî ve dinî mefâhirimizin hor ve hakir görülüp, alçakça çiğnenmesine daha fazla tahammül edemiyerek harekete geçti. Tarihin az gördüğü kahramanlıklarla zafere ulaştı. Düşmanı denize döktü. Estiklâl ve hürriyetimize tekrar kavuştu.
    Dünya askerlik tarihinde çok nâdir görülebilecek bu şahlanışın taçlandığı büyük zafer, 30 Ağustos 1922’de elde edildi.

    30 Ağustos Zaferi Türk’ün askerî güç, dehâ ve üstün kabiliyetinin zaferidir. Bu zafer büyük kumandan Mustafa Kemal (Atatürk)’in önderliğinde; silâh arkadaşlarının komutasında şahlanan asîl Türk Milleti’nin topyekun zaferidir. Bu zafer, tarihte ender görülen; görüleni de kahraman Türk milleti’ne ait olan muhteşem bir zaferdir.
    Bu zafer, Türk Milleti’nin hiçbir zaman esir ve köle edilemiyeceğinin bütün dünyaya bir kerre daha ilan, ilâm, isbat ve ikaz nişânesidir. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi nasıl ki, Anadolu kapılarını Türk atlılarına açmışsa; 30 Ağustos 1922 Kurtuluş Zaferi de, genç, dinç, modern ve dinamik yeni Türkiye’nin kuruluş müjdecisidir.
    Bu zafer, inancın, imanın, ümidin, birliğin, beraberliğin, maşerî vicdânın, toplum şuurunun millî kahramanlığın, askerî dehâ’nın zaferidir. Nitekim, daha birkaç gün önce İngiliz kurmay ve istihkam subaylarının “Türkler burayı 6 ayda geçmezler.” dedikleri muhkem ve mustahkem mevzi ve siperler altı saate bile varmadan atılıp, yok edilmiştir.
    Bu muhteşem ve muazzam zaferin sırrına gelince; Bu sır, kağnısıyla cepheye ulaştırmakla görevli oludğu mermi, yağmurda ıslanmasın diye uyumakta olan kundakdaki bebeğinin örtüsünü alıp, merminin üzerine örten Anadolu kadınının bu asâlet ve fedakârlığında gizlidir.

    Bu sır, son bir avuç yiyeceğini son giyimlik çarık, çamaşır, ayakkabı, çizme ve elbisesini de, hiç düşünmeden cepheye gitmek üzere hazırlanan mehmetçiğin çantasına koyan; son, tek evlâdını da cepheye seve seve göndererek, Türk halkının fedakârlığında gizlidir.
    Bu sır, İ’lâ-yı Kelimetullah; din için, iman için, Kur’an için, vatan, bayrak, namus ve iffet için kan ve can vermeyi mukaddes cihad ilân eden, kendisi de bizzat önde yürüyen mübarek din adamlarımızın ihlâs ve irşâdında gizlidir.

    Bu sır, Kuvva-yı Milliyecilik ruh ve ideâlinde; Kuvva-yı Milliyecilerin gösterdiği anlatılmakla bitmez cesaret, şecaat ve kahramanlıklarda gizlidir.

    Bu sır, gece-gündüz demeden; dinlenmeyi unutarak çalışıp, cepheye silâh, süngü, kılınç, mermi, techizat, erzak, donanım imal eden sanat ve zanaat erbabı asîl halkımızın bu fedakârlık ve asâletinde gizlidir.

    Bu sır, düşmanların top seslerinin duyulduğu Ankara’da, zafer için Allah’a el açıp dua eden asîl din adamlarımızın ve onların dualarına gönülden “âmin!” diyen kahraman askerlerimizin ve halkımızın, Allah katında reddedilmiyerek makbul ve muteber oluşunda gizlidir.

    İşte 30 Ağustos Zaferi; asîl Türk Milleti’nin, böylesine büyük kahramanlıklarla gerçekleştirdiği muhteşem zaferdir. Bu büyük zaferin 82. yıldönümü de azîz milletimize kutlu olsun. Şehidlerimizin ruhlârı şâd, makamları cennet olsun.
İşlem Yapılıyor
X