Tweet
TAKVİM ve KUM SAATİ
KUM SAATİ
Dar bir boğazla birbirine bağlanmış iki cam kaptan oluşan ve üstteki kapta bulunan kumun aşağıya akmasından yararlanarak zamanı anlamaya, ölçmeye yarayan araç.
kum saatleri, yumurta biçiminde bir cam kaptan diğer bölüme ; kum,iyice kırılıp pudra haline getirilmiş yumurta kabuğu, cıva ya da mermer tozu akması ilkesine dayanan saatlerdir.
kum saatleri sürekli zamanı ölçmek için değil, belirli bir sürenin başlangıcını ve bitişini göstermek için kullanılmışlardır.
tarih boyunca küçük zaman aralıklarının ölçülmesinde başarıyla kullanılmıştır.
- kiliselerde dua sürelerinin ölçülmesi
- gemilerde tayfaların nöbet sürelerinin ölçülmesi
- gemilerinin hızının ölçülmesi
- ve tabii yumurtaların kaynama sürelerinin ölçülmesi
TAKVİM
Bilim adamları matematiğin M.Ö. 3000 yıllarında keşfedilerek 12 Burç’lu, 365 günlük bir takvimin yapıldığını ve bu takvimin Mısır, Asur araştırmalarıma göre matematik, geometri yazı ve takvim, bilginlerin ileri sürdükleri tarihten çok daha eski bir tarihte “MU” kıtasında (uygarlığın beşiği, yaratılışın başlatıldığı ve dinin doğduğu yer) keşfedilerek dünyaya yayılmıştır. Bilginlerin matematiğin keşfinde tarihi belge olarak ele aldıkları eski yazı, resim ve şekillerin tümünün astral ve benzeri türlerde seyahat yapabilen kişil, Sümer, Fenike, Aztek, Maya v.d. birçok ülke tarafından kullanıldığını ileri sürmektedirler. Oysa benim erce yazılıp, çizilmiş soyut belgeler olduğu, sırf kutsallığı nedeniyle adı geçen ülkelerce “Mu” denilen yerden kopyalanmış olduğu, hem ezoterik kaynaklardan hem de Mu’ya ait olduğu ileri sürülen tabletlerden anlaşılmaktadır.
Takvim’in keşfi
“Tanrılar dünyayı aralarında paylaştıklarında Atlantis adası nasıl Poseidon’a (Yun. mit. denizler tanrısı) düşmüş ise, Uzun deneyler sonunda seneleri, ayları, haftaları, günleri, saatleri, mevsimleri, yönleri, Astrolojiyi, Geometriyi, dünyanın enlem ve boylamlarını hesaplayan kişilere de Mısır düşmüş. Onlar da Atlantis’e uygulanan sistemi Mısır’a uygulayarak Mısır denen nesneyi önce 12’ye, sonra da çeşitli şekillere katlayıp açtıktan sonra kat izlerini çizerek bir İlahi plan şeması daha meydana getirmişler. Sonra da yaptıkları planın Atlantis’in 10’lu planına (10 altın tasa), sadece iki rakam (iki altın tas) ekleyerek yapıldığını, ancak yapılan planın ayrı bir plan olduğunu üstü örtülü olarak anlatmışlar, ama nedense Herodot’dan başka kimse bir şey anlamamış. Ünlü tarihçi Heredot, olayı üstü kapalı olarak şöyle anlatmış:
“Mısırlılar ülkelerini 12 bölgeye ayırarak her birinin başına bir kral koymuşlar. Bu 12 kral hiçbir zaman doğruluktan ayrılmamışlar. Bu 12 kral, Hephaistos (mit. tanrı) tapınağına kutsal su serpmeye gittiklerinde, tapınakta 12 altın tas yerine 10 altın tas görmüşler.” (Kaynak: Heredot tarihi 2/147,151)
Olayı biraz daha açayım. Mısırlılar, Mısır’ı, (büyük olasılıkla bir deri parçasını), daire şekline getirdikten sonra 12’ye bölerler, daha sonra tek ve çift sayıları birer çizgiyle birleştirerek bir onikigen meydana getirirler ve her çizgiye bir numara ile bir kral adı verirler. Böylece 12 Ay (burçlar) şemaya çizilmiş olur
Daha sonra tek (bölünemeyen, erkek) sayıları, sonra da çift (bölünebilen, dişi) sayıları çizgilerle birbirine bağlayarak 2 adet altıgen elde ederler
Altıgen’lerin köşeleri karşılıklı olarak birleştirildiğinde iki adet altılı yıldız, çeşitli boylarda kare küple birlikte tüm geometrik şekilleri (dünyanın enlem ve boylamlarının şekli, Piramitlerin planı dahil), elde ederler
Bu işlemler sonucu dairenin ortasında oluşan yeni altıgenler tekrar çizildiğinde kral Davud’un altıgen yıldızı ile üç kere büyük Hermes’in iç içe geçmiş üç üçgeni, bir başka değişle piramitlerin sembolü ortaya çıkar
Herodot’un anlattığına göre, şu an Hephaistos tapınağında biri 10’lu (sayılar sistemi), diğeri 12’li (geometri, takvim, yazı v.s) olmak üzere iki planın orijinalleri mevcuttur. Doğaya işlenmiş olan bu planların “Akaşik kayıtlar” arasında yer alması gerekiyor.
Dar bir boğazla birbirine bağlanmış iki cam kaptan oluşan ve üstteki kapta bulunan kumun aşağıya akmasından yararlanarak zamanı anlamaya, ölçmeye yarayan araç.
kum saatleri, yumurta biçiminde bir cam kaptan diğer bölüme ; kum,iyice kırılıp pudra haline getirilmiş yumurta kabuğu, cıva ya da mermer tozu akması ilkesine dayanan saatlerdir.
kum saatleri sürekli zamanı ölçmek için değil, belirli bir sürenin başlangıcını ve bitişini göstermek için kullanılmışlardır.
tarih boyunca küçük zaman aralıklarının ölçülmesinde başarıyla kullanılmıştır.
- kiliselerde dua sürelerinin ölçülmesi
- gemilerde tayfaların nöbet sürelerinin ölçülmesi
- gemilerinin hızının ölçülmesi
- ve tabii yumurtaların kaynama sürelerinin ölçülmesi
TAKVİM
Bilim adamları matematiğin M.Ö. 3000 yıllarında keşfedilerek 12 Burç’lu, 365 günlük bir takvimin yapıldığını ve bu takvimin Mısır, Asur araştırmalarıma göre matematik, geometri yazı ve takvim, bilginlerin ileri sürdükleri tarihten çok daha eski bir tarihte “MU” kıtasında (uygarlığın beşiği, yaratılışın başlatıldığı ve dinin doğduğu yer) keşfedilerek dünyaya yayılmıştır. Bilginlerin matematiğin keşfinde tarihi belge olarak ele aldıkları eski yazı, resim ve şekillerin tümünün astral ve benzeri türlerde seyahat yapabilen kişil, Sümer, Fenike, Aztek, Maya v.d. birçok ülke tarafından kullanıldığını ileri sürmektedirler. Oysa benim erce yazılıp, çizilmiş soyut belgeler olduğu, sırf kutsallığı nedeniyle adı geçen ülkelerce “Mu” denilen yerden kopyalanmış olduğu, hem ezoterik kaynaklardan hem de Mu’ya ait olduğu ileri sürülen tabletlerden anlaşılmaktadır.
Takvim’in keşfi
“Tanrılar dünyayı aralarında paylaştıklarında Atlantis adası nasıl Poseidon’a (Yun. mit. denizler tanrısı) düşmüş ise, Uzun deneyler sonunda seneleri, ayları, haftaları, günleri, saatleri, mevsimleri, yönleri, Astrolojiyi, Geometriyi, dünyanın enlem ve boylamlarını hesaplayan kişilere de Mısır düşmüş. Onlar da Atlantis’e uygulanan sistemi Mısır’a uygulayarak Mısır denen nesneyi önce 12’ye, sonra da çeşitli şekillere katlayıp açtıktan sonra kat izlerini çizerek bir İlahi plan şeması daha meydana getirmişler. Sonra da yaptıkları planın Atlantis’in 10’lu planına (10 altın tasa), sadece iki rakam (iki altın tas) ekleyerek yapıldığını, ancak yapılan planın ayrı bir plan olduğunu üstü örtülü olarak anlatmışlar, ama nedense Herodot’dan başka kimse bir şey anlamamış. Ünlü tarihçi Heredot, olayı üstü kapalı olarak şöyle anlatmış:
“Mısırlılar ülkelerini 12 bölgeye ayırarak her birinin başına bir kral koymuşlar. Bu 12 kral hiçbir zaman doğruluktan ayrılmamışlar. Bu 12 kral, Hephaistos (mit. tanrı) tapınağına kutsal su serpmeye gittiklerinde, tapınakta 12 altın tas yerine 10 altın tas görmüşler.” (Kaynak: Heredot tarihi 2/147,151)
Olayı biraz daha açayım. Mısırlılar, Mısır’ı, (büyük olasılıkla bir deri parçasını), daire şekline getirdikten sonra 12’ye bölerler, daha sonra tek ve çift sayıları birer çizgiyle birleştirerek bir onikigen meydana getirirler ve her çizgiye bir numara ile bir kral adı verirler. Böylece 12 Ay (burçlar) şemaya çizilmiş olur
Daha sonra tek (bölünemeyen, erkek) sayıları, sonra da çift (bölünebilen, dişi) sayıları çizgilerle birbirine bağlayarak 2 adet altıgen elde ederler
Altıgen’lerin köşeleri karşılıklı olarak birleştirildiğinde iki adet altılı yıldız, çeşitli boylarda kare küple birlikte tüm geometrik şekilleri (dünyanın enlem ve boylamlarının şekli, Piramitlerin planı dahil), elde ederler
Bu işlemler sonucu dairenin ortasında oluşan yeni altıgenler tekrar çizildiğinde kral Davud’un altıgen yıldızı ile üç kere büyük Hermes’in iç içe geçmiş üç üçgeni, bir başka değişle piramitlerin sembolü ortaya çıkar
Herodot’un anlattığına göre, şu an Hephaistos tapınağında biri 10’lu (sayılar sistemi), diğeri 12’li (geometri, takvim, yazı v.s) olmak üzere iki planın orijinalleri mevcuttur. Doğaya işlenmiş olan bu planların “Akaşik kayıtlar” arasında yer alması gerekiyor.