Diş Sağlığı

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    Diş Sağlığı

    Diş Hekimi Korkusu (Dentofobia)

    Dişçi korkusu, psikolojik olarak dişçiye gitmekten korkma veya hoşlanmama ile dişçiye gitmeyi iğrenç bulma gibi mantıkdışı korkuları içerir. Bu korkular, dişçi koltuğunda geriye doğru yatırılma, ellerin veya diğer diş aletlerinin ağzın içine sokulması, (özellikle de dişçilikte sıkça kullanılan delici aletin), iğne korkusu ve kullanılan aletlerin steril olmayacağı düşüncesiyle, HIV ve hepatit gibi bulaşıcı çeşitli hastalık ve mikropların kapılabileceği korkularından oluşabilir. Aslında bu korkular bir bakıma kabul edilebilir korkulardır ve kişinin bu tür korkular içinde olmasında kendine göre haklı nedenleri de bulunabilir. Ancak her şeye rağmen, yaşantımızda her zaman için dişçiye gitme olasılığımızın bulunduğu ve hoşlanmadığımız bu gibi durumlarla karşılaşmak zorunda kalabileceğimiz gerçeği göz ardı edilmemeli ve hoşumuza gitmese de günün birinde bu duruma katlanmak zorunda kalabileceğimiz unutulmamalıdır.

    Hepimizin bildiği ve bize önerildiği gibi sağlıklı bir gülüş için en az altı ayda bir olmak üzere bir diş hekimine giderek ağzımızı ve dişlerimizi kontrol ettirmemiz gerekmektedir. Ağız ve diş sağlığımız için olduğu kadar diğer organlarımızın sağlığı için de gerekli olan bu durum, bazılarımız için büyük bir korku ve endişeye yol açmaktadır. Bu korku ve endişe; değil diş hekimine gitmek bu düşüncenin akla getirilmesiyle dahi yaşanabilmekte ve kişide panik hali yaratabilmektedir. Diş hekimine gidildiğinde yapılacak işlemlerin zihinsel olarak deneyimlenmesi dahi bu kişiler için son derece korkutucu olabilmektedir. Bu kişiler ve dişçi korkusu olan diğer kişilerin büyük çoğunluğu daha önce dişçi koltuğunda çeşitli kazalar geçiren ya da olumsuz deneyimler yaşayan kişilerdir. Bu nedenle aynı durumun yeniden yaşanabileceği endişesi, korkunun devamına neden olmakta ve kişilerin bu olayları hatırlamasıyla da korku hali ortaya çıkmaktadır.

    Yaşanan bu aksilikler ve olumsuzlukların yanında tedavi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan ağrı ya da diğer çeşitli problemler dişçi korkusunun kaynağını oluşturabileceği gibi hiçbir deneyim yaşanmadan yalnızca başkaları tarafından anlatılan dişçi hikayeleri ve bu tür duyumlar ile de dişçi korkusu geliştiren kişiler bulunmaktadır. Bu durum kişilerin dişçiye gitmelerini engellediğinden ortaya çok daha ciddi diş sorunları çıkmakta ve giderek büyüyen sorunlar nedeniyle de dişçiye gitmek zorunda kalan kişiler daha uzun süre ve daha çok sayıda tedavi işlemlerine maruz kalmaktadır. Bu işlemlerin diş problemine bağlı olarak uzaması ve kişiye sıkıntı vermesi de dişçi korkusunu pekiştirmektedir.

    Hasta bu korkusundan dişçisine önceden söz edebilir ve korkularının kaynağı ile nedenleri konusunda doktoruyla konuşabilirse çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen ve çok çeşitli korkuları da içeren (iğne korkusu, kan görme korkusu, ağrı duyma korkusu, hastalık ya da mikrop kapma korkusu vb.) dişçi korkusunun üstesinden gelebilmek çoğunlukla mümkün olabilmektedir. Aksi halde yaşanan. korkular konusunda hastası ya da hasta yakınları tarafından önceden bilgilendirilmeyen doktorun bu durumu kendiliğinden anlaması beklenemeyeceğinden fobik hastaya bu anlamda yaklaşımında korkusu olmaya diğer hastalara göre hiçbir farklılık olmayacak ve hasta korkusuyla baş etmede zorluklar yaşayabilecektir. Üstelik bu korku hem paylaşılmadığı hem de bu konuda doktordan yardım alınmadığı için giderek şiddetlenebilecektir. Diş tedavisinden önce bu korkunun mutlaka yenilmesi ve paylaşılması gerekmektedir.

    Bazı durumlarda hastanın dişçi korkusu tedavi sırasında ortaya çıkabilir ve dolayısıyla bu korku ancak tedavi başladığında fark edilebilir. Bu geciken fark etmenin hastanın tedavisi konusunda çeşitli alternatiflerin araştırılmasında ve geliştirilmesinde de gecikmelere yol açabileceği unutulmamalıdır.

    Hemen hemen tüm diş hekimleri dişçi korkusu yaşayan hastalarla çalışmak durumunda kalmışlar ya da kalacaklardır. Aynı şekilde siz ya da bir yakınınız bu korkuyu halen taşıyor olabilir ya da günün birinde bu korkuyla siz ya da bir yakınınız karşılaşabilirsiniz. Böyle durumlarda atılması gereken ilk adım diş hekiminden randevu alınırken bu korkudan söz edilmesidir. Bu adım alınacak randevu saatinin en uygun bir zaman için ayarlanmasını sağlayacak dolayısıyla randevu hem doktor hem de hasta için daha uygun bir hale getirilebilecektir. ikinci olarak yapılması gereken, hastanın korkuları konusunda hekimiyle açık bir şekilde konuşmasıdır. Hasta, diş hekiminden neden korkuyor ve bu konuda neler yapılabilir? Korku ve kaynakları konusunda doktorla hastanın konuşması ve bu anlamda alınacak önlemlerin yanı sıra yapılabilecek değişiklikler konusunda ortak kararlar alınması korkunun yenilmesinde önemli yararlar sağlayacaktır. Ayrıca unutulmaması gereken. bir başka konu da dişçi korkusu olan hastaların daha önceden tanıdıkları ve iyi bir iletişim kurdukları doktorları tercih etmeleridir. Tanıdık bir doktorla çalışmak yabancı bir doktorla çalışmaya göre daha rahatlatıcı ve gerilimi azaltıcıdır.

    Diğer yandan, özel olarak dişçi korkusu olan hastalarla çalışan diş hekimlerinin bulunduğu da bilinmelidir. Bu alanda çalışan ve deneyimi olan diş hekimlerinin seçilmesi hasta açısından kolaylıklar sağlayabileceği gibi diş hekimi açısından da kolaylık sağlayacaktır. Bunun için önceden bir araştırma yapılabilir. Dişçi korkusu çok sık yaşanılan ve pek çok kişinin başına gelen bir durum olduğundan bu alanda çalışan kişilere ulaşmak çok da zor olmayacaktır. Diğer yandan bazı diş doktorlarının dişçi korkusu olan hastalarla çalışmak istemedikleri de bilinen bir gerçektir. Bu nedenle randevu alınırken dişçi korkusundan mutlaka söz edilmelidir.
    Dişçi korkusunda göreceli olarak diğerlerine göre sonuçlandırılması daha kolay olan bazı korkular vardır. Bu korkular belirlendikten sonra bazı önlemler alınabilir ve korku ortadan kaldırılabilir. Örneğin; diş hekimliğinde kullanılan delici aletin çıkardığı sesten rahatsızlık duyanlar için tedavi sırasında walkman kullanılması önerilebilir. Bu yolla aletin çıkardığı ses müzik sesiyle bastırılacağı için korku nedeni ortadan kaldırılmış olur.

    Pis kokular ve yabancı kokular nedeniyle oluşan korkuları gidermede arama terapi uygulanabilir.

    Diğer yandan Diş hekimi ya da asistanının hastaya yumuşak bir biçimde teması, sıcak ve içten tavrının yanı sıra sakinleştirici konuşmaları. da duyulan gerginliği gidermede yardımcı olabileceği gibi duyulacak ağrıyı hafifletmede de yardımcı olabilir. Bazı durumlarda ise meditasyon denenebilir.

    Yine çok heyecanlı kişiler için çeşitli relaksasyon yöntemleri kullanılabilir ve hastaya gevşeme eksersizleri öğretilebilir.

    Diş hekimi tarafından hastaya tedavi sırasında yapılacak olan işlemler.adım adım anlatılabilir ve ağrı duyulduğunda hastanın elini kaldırılarak haber verilmesi istenebilir. Böylece hastaya işlemin ağrı duyulduğu anda kesilebileceği garantisi verilerek korku azaltılabilir.

    Bazı insanların ise daha ciddi korkuları olabilir. Bu durumlarda oral veya damardan sakinleştiriciler verilmesi gerekebileceği gibi bazen genel anestezi dahi gerekli olabilir. Ayrıca psikoterapinin yanında hipnoz kullanılarak bu korkuların yenilmesinde yardımcı olunabilir. Bunun için diş hekimi ile diğer bazı alanlardaki doktorların ve psikoloğun işbirliği yapmaları gerekmektedir.

    Burada önemli olan, öncelikle hangi tekniğin hasta için uygun olduğuna karar verilmesi ve o tekniğin uygulamaya konulmasıdır. Hasta dişçi koltuğuna oturduktan sonra bu konuda yaşanacak kararsızlıklar hastanın ya da hekimin tedaviden vazgeçmesine yol açabilir ve hastaya gitmesi için izin verildiğinde de dişten kaynaklanan sorunlar daha da artabileceği gibi hasta daha sıklıkla diş hekimine gitmek zorunda kalabilir. Bu durumda hasta çok daha çeşitli işlemlerden geçmek durumunda kalabilir. Bu nedenle dişçi korkusu ya da dişçiye gitme korkusu mutlaka yenilmelidir.
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    #2
    Konu: Diş Sağlığı

    Çapraşık Dişler

    Hazırlayan : Türk Dişhekimleri Birliği

    * Dişlerdeki çapraşıklıkların nedenleri nelerdir?
    * Dişlerdeki çapraşıklıklar sadece estetik sorun mu yaratır?
    * Dişlerdeki çapraşıklıklar her zaman tedavi edilebilir mi?


    Dişlerdeki çapraşıklıkların nedenleri nelerdir?
    Çocukluk döneminde süt dişlerin değişip,kalıcı dişlerin gelmeye başlamasıyla pekçok çocukta çapraşıklıklar gözlenir. ”Çocuğumun dişleri eğri geldi ”sözleriyle anne babalar büyük bir endişeyle dişhekimine başvururlar. Bu durumun en büyük nedeni kalıtımdır. Ancak zamanında alınmayan bazı önlemler de çapraşıklara yol açmaktadır. Dişlerdeki çapraşıkların nedenleri ve alınması gereken önlemler kısaca şöyledir;

    Çapraşık Diş Yapısı Örneği

    1)Genetik olarak çocukta çene boyutuyla dişlerin genişlikleri arasında uyumsuzluk olması ya da çenelerin gelişmesini olumsuz yönde etkileyen solunum yolu problemleri gibi faktörlerin bulunmasıdır. Çocuğunuzun burun yollarındaki solunumu engelleyen faktörler öncelikle üst çenenin daha sonrada alt çenenin normal büyümesini etkileyerek dişlerin düzgün sıralanmasına engel olurlar. Bu durumda mutlaka uzman bir dişhekiminin (ortodontist) müdahalesi gerekir.

    2)Dişlerdeki çapraşıklığın bir diğer nedeni de süt dişlerin normal değişme zamanı gelmeden çekilmesidir. ”Nasıl olsa yerine yenisi gelecek” düşüncesiyle tedavi edilebilir düzeydeki süt dişlerinin çekimi son derece hatalıdır. Çünkü bu dişler altlarından gelecek kalıcı dişlerin yerini koruyarak çapraşıklıkları önlerler. Bir süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler çekilen dişin boşluğına doğru kayar. Alttan gelecek kalıcı dişin süreceği yeri kapatır,kalıcı diş bulabildiği boşluktan sürmeye çalışır yada gömülü kalır. Her iki durumda da diş sisteminin dengesi bozulur ve çapraşıklıklar gözlenir.

    3)Süt dişlerini ara yüzlerinde görülen çürükler zamanında tedavi edilmezse yandaki dişler çürüyen, kayıp diş dokusu kadar boşluğa kayar. Çapraşıklıkların bir diğer nedeni de budur.İşte bu nedenlerden dolayı süt dişlerinde görülen çürüklerin tedavisi son derece önemlidir.

    Dişlerdeki çapraşıklıklar sadece estetik sorun mu yaratır?
    Dişlerin düzgün sıralanması sadece estetik açıdan önemli değildir. Dişlerdeki çapraşıklıklar bu bölgelerin temizlenmesi güç olacağından çürüklere,dişeti hastalıklarına ve eklem ağrılarına neden olurlar.

    Dişlerdeki çapraşıklıklar her zaman tedavi edilebilir mi?
    Çapraşık dişler her yaşta değişik tedavi yöntemleriyle ortodontistler tarafından tedavi edilebilmektedir. Ancak bu tür tedaviler oldukça pahalıdır. Bu nedenle çürüyen süt dişlerinin çekiminden çok tedavisi yoluna gitmek daha da önemlisi iyi bir ağız bakımıyla dişleri sağlıklı olarak ağızda tutmak en doğru yöntem olacaktır.

    Yorum

    • orbay
      Senior Member
      • 11-02-2005
      • 5871

      #3
      Konu: Diş Sağlığı

      Biberon Çürüğü

      Hazırlayan: Türk Dişhekimleri Birliği

      Bebeğimin dişleri sürer sürmez çürüdü. Nedeni ne olabilir?
      Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce yada uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.

      Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir?
      Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu önlemlerin erken dönemde alınması gerekir.

      Bunlar nelerdir?

      * Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin. Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.
      * Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.
      * Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.
      * İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin.

      Biberon çürüğünün önemi nedir?
      Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına neden olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.

      Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü neden olabilir?
      Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir nedenidir. Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbohidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine neden olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir.

      Yorum

      • orbay
        Senior Member
        • 11-02-2005
        • 5871

        #4
        Konu: Diş Sağlığı

        Diş Çürüğü - diş ağrısı

        Hazırlayan: Türk Dişhekimleri Birliği

        Diş çürüğü nedir?
        Diş çürükleri daha çokkoyu renklenmelerle birlikte görülen oyuklar olarak algılanmaktadır. Önlenebilir bir hastalık olmasına karşın dünyada diş çürüğü deneyimi yaşamayan çok az insan vardır.

        Dişler neden çürür?
        Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına ve dişhekimlerinin kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.

        Kimlerde daha çok çürük olur?
        Şekerli ve unlu yiyeceklerle bakterilerin buluşması sonucunda çürükler oluştuğuna göre herkes için bir tehlike var demektir. Ancak beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez.Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de dişhekimleri tükürük akışını arttırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.

        Diş çürüğü önlenebilir mi?

        EVET.

        1. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve hergün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Asla başkasının diş fırçası kullanılmamalıdır. Diş fırçalama sırasında florürlü bir diş macunu kullanılarak, florürün diş çürüğünü önlemedeki rolünden yararlanılmalıdır. Florürlü macunlara yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.
        2. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında birşey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir.

        Dişhekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.

        Yorum

        • orbay
          Senior Member
          • 11-02-2005
          • 5871

          #5
          Konu: Diş Sağlığı

          Hamilelik ve Ağız Sağlığı

          Hazırlayan: Türk Dişhekimleri Birliği

          Hamilelik ağız sağlığını nasıl etkiler?
          Hamilelik sırasında anne dişlerinden kalsiyum kaybı ve her hamilelikte annenin bir dişini kaybedeceği yanlış bir inanıştır. Fakat hamilelik sırasında ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağı da bir gerçektir. En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artış olup, bu durum da dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.

          Eğer plak uzaklaştırılmazsa dişeti iltihabına (gingivitis) neden olur. Bu durum "hamilelik gingivitisi" adını alır. Dişeti kırmızı, hacim olarak artmış, hassas ve kanamalıdır. Bu tablo daha çok 2. üç aylık dönemde hamile kadınların çoğunluğunu farklı şiddette etkiler. Eğer gingivitis zaten mevcutsa hamilelik sırasında şiddeti artabilir ve tedavi edilmezse periodontitise ilerleyebilir. Hamile kadınlarda aynı zamanda "hamilelik tümörü" geliştirme riski de vardır. Bunlar dişeti büyümelerinin irritasyonu sonucu oluşan iltihabi lezyonlardır. Genellikle kendi haline bırakılmakla beraber, hastaya rahatsızlık veriyorsa veya çiğneme, fırçalama ve diğer ağız bakımı işlemlerini engelliyorsa dişhekimi tarafından alınmalıdır.

          Bu problemler nasıl önlenebilir?
          Dişeti iltihabı dişlerin etkin olarak bakımı ve temizlenmesi ile önlenebilir. Her gün en az iki kez, mümkün olan durumlarda her yemekten sonra dişler fıçalanmalıdır. Her gün tüm dişlerde diş ipliği ile temizlik işlemi de yapılmalıdır. Sabah diş fırçalamak rahatsızlık veriyorsa ağız su veya anti-plaque ve floridli gargaralarla çalkalanmalıdır. Dengeli beslenme ile birlikte C ve B12 vitamin destekleri de ağız sağlığının sürdürülmesi açısından önemlidir. Dişhekimine daha sıklıkla gidilmesi de etkin plak kontrolünü sağlayarak gingivtis gelişimini önler. Plak kontrolünün sağlanması aynı zamanda dişeti irritasyonunu ve hamilelik tümörlerinin oluşma riskini de azaltır.

          Dişhekimine ne zaman gitmelidir?
          Hamilelik planlanıyorsa veya hamile olunduğundan şüpheleniliyorsa dişhekimi ziyaret edilmelidir. Ilk 3 aylık dönemde temizlik yapılması uygundur. Dişhekimi hamileliğin kalan dönemi için bir tedavi takvimi hazırlayacaktır. İkinci 3 ayda da ağız dokularında meydana gelen değişikliklerin ve ağız bakımının etkinliğinin değerlendirilmesi ile birlikte tekrar temizlik önerilebilir. Duruma göre üçüncü 3 aylık dönemde de tekrar randevu verilebilir fakat tüm bu seanslar mümkün olduğunca kısa süreli olmalıdır.

          Hamilelik sırasında yapılmaması gereken işlemler var mıdır?
          Genellikle acil olmayan işlemler de hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. Ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır.

          Hamilelik döneminde diş röntgeni zararlı mıdır?
          Bu dönemde tedavi için çok gerekli ise ağız içinden 1-2 film alınabilir.Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir.

          Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür?
          Daha öncede de belirtildiği gibi "hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği" inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;
          Bebek beslenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir
          İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.
          Gebelik hormonlarının (östojen, progertron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir.


          Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır?
          Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,Avitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanısıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanısıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.

          "Hamileyken antibiyotik kullandım" bebeğimin dişleri etkilenir mi?
          Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu "tetrasiklinler"dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

          Yorum

          • orbay
            Senior Member
            • 11-02-2005
            • 5871

            #6
            Konu: Diş Sağlığı

            Metal Dolgular (Amalgam Dolgular)

            Hazırlayan: Türk Dişhekimleri Birliği

            Amalgam nedir?
            Amalgam dolgular gümüş dolgular olarak ta tanımlanır. Amalgam; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilir. Karışımın %45-50'sini oluşturan civa, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi yaratmış olur. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda dişin korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir.

            Amalgamdaki civa zararlı mıdır?
            Amalgam dolgudaki civa zehirli değildir. Civa diğer metallerle birleştiğinde kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. Bütün bilimsel araştırmalarla civanın zararsız olduğu sonucuna varılmıştır. Amalgamlar söküldüğünde civanın oluşturduğu düşünülen bazı hastalıkların iyileştiği iddia edildiği halde bilimsel olarak ispatlanamamıştır.

            Dişhekimleri amalgamı niçin tercih ederler?
            Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü ve en ucuz dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazkla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. Porselen, altın ve beyaz dolgular gibi dolgu malzemeleri hem daha pahalıdırlar hem de daha çok zaman ve dikkat isterler. Ayrıca altının dışındakiler amalgam kadar uzun ömürlü değildir. Amalgam ancak civaya allerjisi kesin olarak tespit edilenlerde kullanılmamalıdır ki, bu da yüzde birden çok daha düşük bir olasılıktır. Gerekmediğinde amalgam dolgular sökülmemelidir. Çünkü hem gereksiz masraf getirmekte hem de dişe zarar verme olasılığını arttırmaktadır.

            Amalgam restorasyon sonrası hastaya uyarılar
            Uygulamanın yapıldığı tarafı en az bir saat kullanmaması ve takip eden 24 saat içinde de dikkatli olunarak sert şeyleri o bölgede çiğnememesi hastalardan istenmelidir.Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi.,için ikinci bir randevu verilmelidir.Bu uygulama, hem amalgamın metalik özelliklerini iyileştirme hem de kullanım sonrası restorasyonun anatomik ve fonksiyonel olarak tekrar gözden geçirilme olanağını sağlayacaktır.

            Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır.Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal girdiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir.Geçmeyen duyarlılıklarda duyarlılığın yalnızca bu sebebten olduğuna emin olduktan sonra restorasyonu metal olmayan bir restoratif madde ile değiştiımek çözüm olabilir.
            Hazırlayan: Türk Dişhekimleri Birliği

            Amalgam nedir?
            Amalgam dolgular gümüş dolgular olarak ta tanımlanır. Amalgam; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilir. Karışımın %45-50'sini oluşturan civa, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi yaratmış olur. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda dişin korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir.

            Amalgamdaki civa zararlı mıdır?
            Amalgam dolgudaki civa zehirli değildir. Civa diğer metallerle birleştiğinde kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. Bütün bilimsel araştırmalarla civanın zararsız olduğu sonucuna varılmıştır. Amalgamlar söküldüğünde civanın oluşturduğu düşünülen bazı hastalıkların iyileştiği iddia edildiği halde bilimsel olarak ispatlanamamıştır.

            Dişhekimleri amalgamı niçin tercih ederler?
            Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü ve en ucuz dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazkla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. Porselen, altın ve beyaz dolgular gibi dolgu malzemeleri hem daha pahalıdırlar hem de daha çok zaman ve dikkat isterler. Ayrıca altının dışındakiler amalgam kadar uzun ömürlü değildir. Amalgam ancak civaya allerjisi kesin olarak tespit edilenlerde kullanılmamalıdır ki, bu da yüzde birden çok daha düşük bir olasılıktır. Gerekmediğinde amalgam dolgular sökülmemelidir. Çünkü hem gereksiz masraf getirmekte hem de dişe zarar verme olasılığını arttırmaktadır.

            Amalgam restorasyon sonrası hastaya uyarılar
            Uygulamanın yapıldığı tarafı en az bir saat kullanmaması ve takip eden 24 saat içinde de dikkatli olunarak sert şeyleri o bölgede çiğnememesi hastalardan istenmelidir.Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi.,için ikinci bir randevu verilmelidir.Bu uygulama, hem amalgamın metalik özelliklerini iyileştirme hem de kullanım sonrası restorasyonun anatomik ve fonksiyonel olarak tekrar gözden geçirilme olanağını sağlayacaktır.

            Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır.Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal girdiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir.Geçmeyen duyarlılıklarda duyarlılığın yalnızca bu sebebten olduğuna emin olduktan sonra restorasyonu metal olmayan bir restoratif madde ile değiştiımek çözüm olabilir.

            Yorum

            • orbay
              Senior Member
              • 11-02-2005
              • 5871

              #7
              Konu: Diş Sağlığı

              Dişeti Hastalıkları ( Periodontal Hastalıklar )

              Hazırlayan : Türk Dişhekimleri Birliği

              Dişeti hastalığı Nedir?
              Dişeti hastalığının belirtileri nelerdir?
              Dişeti hastalığının nedeni nedir?
              Dişeti hastalığı nasıl önlenir?
              Dişeti hastalıklarının tedavisi nedir?

              Periodontal hastalık nedir?
              Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70'inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Dişeti hastalıklarının önlenmesi veya tedavisi; doğal dişlerin korunması, daha rahat çiğnemenin ve daha iyi bir sindirimin sağlanması gibi diğer faydaları da beraberinde getirir. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Yani gingivitis periodontal hastalığın erken dönemidir. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen alveol kemiğinde geriye dönüşsüz hasar oluşturabilir.

              Periodontitis periodontal hastalıkların daha ilerlemiş bir safhasıdır. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte alveol kemiğinde de hasar oluşur. Diş-dişeti arasında "periodontal cep" oluşur. Periodontal cep varlığı infeksiyonun yerleşimini ve hastalığın ilerlemesini kolaylaştırır. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.

              Dişeti hastalığının belirtileri nelerdir?
              Dişeti hastalığının pek çok bulgusu vardır;
              Diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri
              Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri
              Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri
              Dişler ve dişetleri arasında iltihabi akıntı
              Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması)
              Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi
              Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma.
              Sürekli kötü ağız kokusu.

              Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla dişhekimine gitmek son derece önemlidir.

              Dişeti hastalığının nedeni nedir?
              Dişeti hastalığının en önemli nedeni "bakteriyel diş plağı" adı verilen, dişler üzerinde biriken yapışkan ve renksiz film tabakasıdır. Günlük fırçalama ve diş ipliği kullanımı ile diş plağının uzaklaştırılması sağlıklı bir ağız için temel gereksinimdir. Eğer plak etkin bir şekilde dişlerden uzaklaştırılmazsa diştaşı veya tartar olarak bilinen düzensiz yüzeyli ve geçirgen bir yapıya dönüşür. Plaktaki bakteriler tarafından salınan zararlı ürünler dişetinde irritasyona neden olur. Bu ürünler nedeni ile dişetini dişe sıkıca bağlayan lifler yıkıma uğrar, dişeti dişten uzaklaşır ve periodontal cep oluşur. Böylece bakteri ve ürünlerinin daha derin dokulara ilerlemesi kolaylaşır. Hastalık ilerledikçe cep derinleşir, bakteriler daha derine; kemiğe kadar ilerler ve dişi destekleyen alveol kemiğinde de yıkım başlar. Hastalık tedavi edilmeden bırakılırsa sonunda dişler sallanır ve çekimleri bile gerekebilir.



              Dişeti hastalığı nasıl önlenir?
              Periodontal hastalığın önlenmesinde en önemli görev kişinin kendisine düşmektedir. Dişleri sağlıklı bir durumda sürdürmek için, günlük ağız bakımı işlemleri ile (diş fırçalama ve diş ipliği kullanma) bakteriyel diş plağının uzaklaştırılması gerekmektedir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi de aynı derecede önemlidir. Günlük ağız bakımı işlemleri diştaşı oluşumunu en az düzeye indirebilir, ancak tamamen önleyemeyebilir. Diş fırçası, diş ipliği veya diğer temizlik araçları ile ulaşılamayan bölgelerin bir diş hekimi tarafından değerlendirilmesi mevcut diş plağı ve/veya diştaşının uzaklaştırılması açısından gereklidir.

              Dişeti hastalıklarının tedavisi nedir?
              Dişeti hastalığının erken döneminde tedavi, dişler üzerindeki eklentilerin (plak ve diştaşı) uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını kapsar. Bu işlem dişetinde iltihaba neden olan bakteri ve irritanların uzaklaştırılmasını sağlar. Genellikle bu tedavi, dişetinin tekrar dişe adaptasyonu veya dişetinin büzülerek cebin elimine olması için yeterlidir. Dişeti hastalığının erken döneminde vakaların çoğunluğunda, diştaşı temizliği, plağın uzaklaştırılması ve düzgün bir kök yüzeyinin sağlanmasını takiben günlük etkin ağız bakımı başarılı bir tedavi için yeterlidir. Daha ilerlemiş vakalar cerrahi tedaviyi gerektirebilir. Bu tedavinin amacı dişleri çevreleyen derin periodontal ceplerdeki diştaşlarını temizlemek, cebin büzülerek eliminasyonunu ve düzgün bir kök yüzeyini sağlamak ve daha kolay temizlenebilir bir dişeti formu oluşturmaktır.

              Periodontal tedavi sonrası hastaların düzenli olarak dişhekimi tarafından muayene edilmesi, plak kontrolü ve yeni diştaşı birikimlerinin ortamdan uzaklaştırılması gereklidir. Fakat unutmamak gerekir ki; periodontal tedavi ile elde edilenlerin sürdürülmesi için hiçbir işlem kişinin günlük ağız bakımı işlemlerini etkin bir şekilde uygulamasından daha yararlı olamaz.

              Yorum

              • orbay
                Senior Member
                • 11-02-2005
                • 5871

                #8
                Konu: Diş Sağlığı

                Ağız Kanserleri

                Hazırlayan : Türk Dişhekimleri Birliği

                Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.
                Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir. Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir.

                Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir?
                Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.

                Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri;
                # Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar
                # Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması
                # Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar
                # Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi
                # Çiğneme ve yutma güçlüğü
                # Dil ve çene hareketlerinde zorlanma
                # Dil veya ağızın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk
                # Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması
                # Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır, kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikayeti de başlar. Kişinin kendinin ağız kanserini farketmesi güç olabilir. Bu nedenle düzenli dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir.


                Ağız kanseri riskinin azaltılması;
                # Sigara, sigar, pipo gibi tütün ürünlerinin kullanmayınız, tütün çiğnemeyiniz
                # Alkol kullanıyorsanız, aşırıya kaçmayınız
                # Hem alkol hem de tütün ürünlerini kullanan kişilerde ağız kanseri riski alkol ve tütün ürünlerini kullanmayan kişilere göre 15 kat artmıştır
                # Meyva ve sebzeden zengin diyetle besleniniz (araştırmalar bu tür diyetin ağız kanseri riskini azaltabileceğini ileri sürmektedir)

                Düzenli olarak dişhekimine gitmeyi ihmal etmeyiniz

                Yorum

                • orbay
                  Senior Member
                  • 11-02-2005
                  • 5871

                  #9
                  Konu: Diş Sağlığı

                  Gömülü Diş

                  Hazırlayan : Türk Dişhekimleri Birliği

                  "Gömülü Diş" ne demektir ?
                  Sürme zamanı geldiği halde çeşitli nedenlerle ağızda yerini alamayan dişlere " gömülü dişler" denir. Üçüncü büyük azı dişleri ( yirmi yaş dişleri veya akıl dişleri olarak da bilinir ), en sık rastlanan gömülü dişlerdendir. Üçüncü azı dişlerinin sürebilmesi için ağızda yer bulunmuyorsa ve kişi 25 yaşına geldiği halde halen sürmemişse, " gömülü " olarak değerlendirilirler. Bazen de bu dişler kısmen sürer, ancak hiçbir zaman tam yüksekliğe ulaşamazlar. Üçüncü azılarınız henüz sürmemişse, dişhekiminizi ziyaret ederek durum hakkında bilgi edinebilir ve gömülü kalan dişlerin neden olabildiği ağrı, şişme, enfeksiyon, çürük ve dişeti hastalıkları gibi bazı problemler ortaya çıkmadan etken dişin çekilmesini sağlayabilirsiniz.

                  Üçüncü azılar neden düzgün bir şekilde sürmezler?
                  Evrimleşen insanoğlunda çene kemikleri gittikçe küçülmeye başladığı halde azı dişlerinde sayıca azalma tam olarak gerçekleşmemiştir. Bunun sonucu olarak günümüz insanında ağızda son süren üçüncü azı dişleri için genellikle yer kalmamaktadır. Bilindiği gibi üçüncü azı dişleri 15 ile 25 yaşlar arasında sürebilirler.

                  Gömülü üçüncü azılar ne tip sorunlara yol açabilir ?
                  Gömülü üçüncü azıların çevresinde kist ve tümörler oluşabilir. Öte yandan, kısmen sürmüş üçüncü azılar da ciddi bir enfeksiyon kaynağıdır. Bu tip dişler ağrının yanında dişeti problemleri ve apselere yol açabilirler. Ancak her üçüncü azı da bu problemlere neden olmayabilir.

                  Sadece Antibiyotik kullansam olmaz mı?
                  Antibiyotikler yanlızca kısa bir süre için rahatlama sağlayabilirler. Toplumumuzda bilinçsiz ve çok çeşitli antibiyotik kullanımı yaygın olduğundan, alınan antibiyotikler şikayetlere yol açan mikroorganizmalara her zaman etki etmeyebilir. Üstelik etkili olsalar bile, gerçek problemi ortadan kaldıramazlar. Diğer bir deyişle, antibiyotik alınsa da probleme yol açan diş hala ağızdadır.

                  Çekim ne zaman gereklidir ?
                  Üçüncü azı dişlerinin çekilmesi için mutlaka problem yaratmalarını beklemek yanlıştır. Dişhekiminizin de önermesi koşuluyla erken dönemde yapılacak üçüncü azı çekimlerinin ileride doğabilecek pek çok problemi önleyeceğini unutmayınız. Örneğin, gömülü üçüncü azılar, ikinci azı dişlerine zarar verebilirler. 16 yaşından önce yapılan çekimlerde iyileşme son derece hızlı olmaktadır. Daimi ikinci büyük azılar sürdükten sonra üçüncü büyük azıların alınması mümkündür. Bu da 11-12 yaş civarında gerçekleşir. Dişhekiminiz, bu dönemde alacağı röntgenler ile üçüncü azı dişlerinin sürmesi için yeterli yer olup olmayacağını tayin ederek çekim için gerekli öneride bulunacaktır.

                  Eğer şikayetim yoksa ne yapmalıyım?
                  Ağrı, şişme ve enfeksiyon şikayeti olan kişiler, üçüncü azılarını en kısa sürede çektirmelidirler. Ancak hiçbir şikayet söz konusu değilse, ileride oluşabilecek sorunları önlemek veya olası bir çapraşıklık riskini ortadan kaldırmak için bu dişlerin alınması yararlı olacaktır. Bunun yanı sıra, şikayete yol açmayan gömülü üçüncü azıların erken dönemde alınması ile; nedeni tespit edilemeyen çene ağrıları, hareketli protezlerin doku uyumsuzlukarı, dişeti hastalıkları ve tümör gelişimi gibi bazı riskler de ortadan kalkacaktır.

                  Gömülü dişler nasıl çekilir?
                  Gömülü dişin üzerindeki dişeti dokusu açıldıktan sonra kemik ve diş üzerindeki bağlayıcı dokular uzaklaştırılır. Ardından diş çekilir ve açılmış olan dişeti dikilir.

                  Bu operasyondan sonra hastanın dişhekimi tarafından önerilecek bazı ilaçları ( antibiyotik, ağrı kesici v.b ) alması gerekebilir. Genellikle 5. Günden sonra dikişler alınmaktadır.

                  Yorum

                  • orbay
                    Senior Member
                    • 11-02-2005
                    • 5871

                    #10
                    Konu: Diş Sağlığı

                    Protez

                    Hazırlayan : Türk Dişhekimleri Birliği

                    Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine konması için kulllanılan, hazırlanmış materyallere protez adı verilir.

                    Protezin Amacı Nedir?
                    Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde yaşamlarını ( bir süre de olsa ) sürdürmek zorunda kalan bireyler, öncelikle gülmeyi unuturlar.

                    Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır.

                    Harap Olmuş Dişler Nasıl Korunur?
                    Yıllar boyunca insanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve geceleri bazı nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler farklı oranlarda aşınırlar. Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur. Bu gibi durumlarda, kron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları, tekrar yerine konur. Bu kronlar porselen, akril ya da dişhekimliği için özel olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılır. Dişhekimliğinde son dönemdeki gelişmeler bu yapıların son derece doğal görünmesini sağlayabilmektedir.

                    Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda iki türlüdür:

                    1. Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından çıkartılamayan kron , köprü gibi SABİT PROTEZLER
                    2. Hasta tarafından istenildiği zaman takılıp çıkartılabilen HAREKETLİ PROTEZLER

                    Estetik, Protezlerle Düzeltilebilir mi?
                    Eğer gülerken dişlerin görünümü insanları sürekli mutsuz kılıyorsa, o kişinin bir dişhekimine başvurmasında yarar vardır. Kırılmış,renk değiştirmiş ya da şekil bozukluğuna sahip dişler insanların estetiğinde son derece olumsuz bir etki yaratırlar. Bu nedenle psikolojik olarak zarar gören insanlar yapılacak çeşitli protezler yardımıyla kurtulabilirler.

                    İmplant Nedir?
                    İmplantlar, dişlerini kaybeden hastaların çene kemiği içine operasyonla yerleştirilen saf titanyum ya da titanyum alaşımlarından yapılmış metal yapılardır. Bunlar, hastaların kaybedilen dişleri yerine kullanılarak üzerlerine yapılan protezlerle daha önce anlatılan amaçlara erişilmeye çalışılır.

                    Yorum

                    İşlem Yapılıyor
                    X