İlkyardım

Kapat
Önemli Konu
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • orbay
    Senior Member
    • 11-02-2005
    • 5871

    #16
    Konu: İlkyardım

    Kanama Kontrolü

    Kanın, normal olarak içinde bulunduğu kalp ve damarlardan dışarıya çıkmasına kanama denir.

    Nedeni ve yeri ne olursa olsun, durmayan ya da durdurulamayan her kanama, şok, hatta ölüme yol açar. Kazalarda ölümlerin önemli bölümü bir kanamadan kaynaklanır. Kanama kontrolü bir ilkyardımcının en çok gereksinim duyacağı ve kullanacağı becerilerdendir.

    Kanamaları zedelenmiş damar çeşidine göre üçe ayırabiliriz;
    1. Kılcal damar kanamaları: Kılcal damarlar hücrelere ulaşan son damar uzantılarıdır. Çok ince olup içlerinde çok az kan bulunduğu için zedelenme, kesilmelerinde ancak sızıntı tarzında ve hafif bir kanama olur. Bir kesi ya da darbe sonrası ortaya çıkabilir. Hemen her zaman, dış müdahale olmasa bile, kendiliğinden sona erer. Hayati tehlike yaratmaz.

    2. Toplardamar kanamaları: Toplardamarlar hücrelerden dönen kanı kalbe taşıyan, düşük basınçlı kan akımı olan damarlardır. Cilde yakın, yüzeysel toplardamarlar kol ve bacak, el, ayak sırtında rahatça seçilebilir. Toplardamar kesileriyle olan kanamalarda koyu renkli, taşma tarzında kan kaçışı görülür. Çoğu kez doğrudan baskı uygulayarak kontrol altına alınabilir. Genellikle yaşamı tehlikeye sokmaz.

    3. Atardamar kanamaları: Atardamarlar kalbimizden yüksek basınçla pompalanan kanı hücrelere ileten, toplardamarların tersine kol ve bacakta derinde yol alan damarlardır. Atardamardan olan kanamalarda, açık renkli kanın, yara ağzından kalp atımına uyumlu şekilde fışkırarak çıktığı izlenir. Genellikle durdurulması daha zor olan, hayati tehlike yaratan kanamalardır.

    Kanamaları konumu ve yönüne göre de üçe ayırmak mümkündür.

    Kanın kaçışının gözle izlenebildiği kanamaya dış kanama adı verilir. İç organlara ait damarlar, ya da vücut içinde kafa-göğüs-karın boşluklarında yerleşik damarların, bir darbe ya da kesici delici bir aletle parçalanmasıyla ortaya çıkan kan kaçışı dışardan görülmez. Bunlar, iç kanama olarak adlandırılır. Kanayan damarın vücudun iç organlarında olduğu kanamalar, doğal deliklerden dışarıya doğru kanama olarak adlandırılır.

    Kanamada ilkyardımcının amacı, önce damardan kan kaçışını önlemek, sonra da, kan hacmi azaldığı için şoka karşı önlem almaktır.

    Kanamaya müdahalede en basit, risksiz, malzeme gerektirmeyecek yöntemden daha etkili, ancak uygulaması daha zor, riskler taşıyan yönteme doğru bir sıra izlenir. Değişik yöntemlerle damarı sıkıştıran, içinden kan geçmesi ve dışarıya kaçmasını önleyen ilkyardımcı, damardan kan kaçışını önleyen sağlam pıhtı oluşuna kadar uygulamasını sürdürmelidir.

    Kanamayı durdurmak için kullanılan ilkyardım yöntemleri sırayla;
    1. Kanayan yer üzerine doğrudan baskı yapmak,
    2. Kanayan damarın kalpten geliş yolu üzerindeki özel noktalara baskı yapmak,
    3. İlk iki yöntemle kontrol edilemeyen özel durumlarda, turnike-boğucu sargı yapmaktır.

    Ufak bir keside, kesi yerinin su ve sabunla yıkanıp üzerine birkaç dakika bastırılması yeterli olacaktır. Üzeri bir yara bandı ile kapatılabilir.

    Daha büyük bir yaralanmada, yara bezi üzerinden avuç ya da parmaklarla yapılacak baskı ile kanama durdurulduktan sonra, yeniden açılmayı önlemek için rulo, ya da, bohça haline getirilecek yara bezleri ile, üzerine sıkı bandaj yapılması uygun olur. Kanamalı kişinin sakinleştirilmesi ve kanayan kol ya da bacağın yukarıya kaldırılması, kanamanın durmasını kolaylaştıracaktır. Kanla ıslanan bandaj sökülmez, üstten yenilenir.

    Doğrudan baskı ile kontrol edilmeyen kanamalarda, ilkyardımcı kanamanın yerine uygun bir noktadan, baş parmağı ya da yumruğu ile baskı yaparak, kanı getiren atardamarı sıkıştırır. Ancak uygun baskı noktaları bu konuda beceri eğitimi almadan kullanılmamalıdır.

    Organ kopması birden fazla atardamar kanamasına yanı anda baskı uygulayamayacak tek ilkyardımcı olması, kazazedenin yanından ayrılma zorunluluğu, ilkyardımcının uzun sürecek yol boyunca baskı yapacak gücü olmaması durumunda, son çare olarak, boğucu sargı-turnike uygulanır. Uygulama omuz-dirsek ya da diz-kalça arasındaki tek kemikli bölgeye yapılır. Kan dolaşımının tam olarak kesilmesi kalıcı doku hasarlarına neden olabileceği için istenmeyen bir uygulamadır.

    Her yüz kanamalı olaydan doksanının yara yerine baskı yapılarak, geri kalan on olayın dokuzunun özel noktalara baskı ile kontrol altına alınabileceği, turnike-boğucu sargının çok az başvurulacak yöntemler olduğu unutulmamalıdır.

    Yorum

    • orbay
      Senior Member
      • 11-02-2005
      • 5871

      #17
      Konu: İlkyardım

      İç Kanamalarda İlkyardım

      İç kanamada ilkyardımcı kanamanın varlığını dışarıdan göremez. Büyük kemik kırıkları, kafaya gelen darbeler, tüm vücudu etkileyen kazalarda, dıştan izlenebilen kanama olsun ya da olmasın, iç kanamadan şüphe edilmelidir.

      - Huzursuz kazazede, görme
      – işitme sorunları, uyuklama hali
      - Soğuk, soluk, nemli cilt
      - Karında sertlik ve bastırmakla ağrı
      - Vücutta yaygın sıyrık, morluk, şişlikler
      - Halsizlik
      - Susuzluk hissi
      - Sayısı artmış ancak zayıf solunum ve nabız varsa iç kanama düşünülmelidir.

      İç Kanama Düşünülen Kazazede İçin Yapılacaklar:
      1. Şok ile mücadele et (ayakları yüksek olarak yatır, ısıt)
      2. Hızlı naklet

      Yorum

      • orbay
        Senior Member
        • 11-02-2005
        • 5871

        #18
        Konu: İlkyardım

        Kırık, Çıkık ve Burkulma

        Hazırlayan : Ankara Tabip Odası İlkyardım Komisyonu

        * Kırıklarda İlkyardım
        * Çıkıklarda İlkyardım
        * Burkulmada İlkyardım

        Yüksekten düşen, üzerine bir cisim düşen, trafik kazası geçiren kazazedelerde kırık, çıkık ve burkulmalara sıklıkla rastlanır. Kırıklar, büyük kemik kırıklarında görülebilen iç kanamalar dışında, hayatı doğrudan tehdit etmeyen olaylardır. Bununla birlikte, hatalı yaklaşımlar sonucu bir boyun ya da omurga kırığı olan kazazede felç kalabilir, kol yada bacak kemiği kırık bir kazazedede kol ve bacak damarları ve sinirleri kesilip durum ağırlaşabilir, yerine takma çabası içine girilen omuz çıkığı ameliyatla dahi düzelemeyecek hale gelebilir.

        Kırık, çıkık, burkulma gibi kemik ve eklemi ilgilendiren olaylarda ilkyardımcının temel hedefi, sorunlu vücut uzantısı ya da bölümünü hareketsiz hale getirerek, kazazedenin durumunun kötüleşmesini önlemek, ağrısız ve güvenli bir şekilde naklini sağlamaktır.

        Kırıklarda İlkyardım
        Kemik bütünlüğünün çarpma ya da düşme sonucu ortadan kalkmasına kırık denir. Kırık kemik parçaları cildi delerek dışarıya çıkmış ise buna açık kırık, cilt sağlam ise kapalı kırık olarak tanımlanır.

        Aşağıdaki maddelerin birkaçının varlığında kırıktan şüphelenmek gerekir.

        - Düşme, üzerine düşme, çarpma tarif edilmesi
        - Sorunlu bölgede hareketle ya da temasla çok şiddetlenen ağrı
        - İlgili vücut bölümünde şekil bozukluğu, simetrinin kaybolması
        - Kırılma sırası ya da sonrasında kırık sürtünme sesinin duyulmuş olması
        - Kırık bölgesinde şişlik, morarma ,
        - Kol ya da bacakta kısalma
        - Eklem olmayan bir yerde, eklem varmış gibi açılaşma olması
        - Deriyi parçalamış kırık kemik ucunun dışarıdan görülmesi
        - Hareket kısıtlılığı ya da hiç hareket ettirememe
        - İlgili bölgede hissetmede azalma, uyuşma, karıncalanma
        - Dolaşımda aksama sonucu soğuma

        Kırığı olan, ya da kırık şüpheli kazazedeye ilkyardım uygularken, aşağıdaki ilkelere uymak gerekir:

        * - Kırık olmadığına kanaat getirilmiş bir kazazede kesinlikle yerinden oynatılmamalıdır. Kırık bölgenin hareket ettirilmesi sonucu kırık parçanın keskin kenarı etrafındaki bir damar ya da siniri kesebilir, kas dokusunu zedeleyebilir.
        * - Kazazedenin oturması ya da sağa sola kımıldamasına izin verilmez, kırık şüpheli bölge hareketsizleştirilmeden taşıma yapılmaz.
        * - Kaza ortamında hayatı tehdit eden bir zararlı etkenin bulunmadığı her durumda kırığa müdahale bulunduğu ortamda yapılır.
        * - Kırık açık kırık şeklinde ve kopuk kemik parçaları görünüyorsa parçalara dokunulmaz.
        * - Kırıklı uzvun bileğinden nabız ve bölgede kanama olup olmadığı kontrol edilmelidir.
        * - Açık kırıklarda görünen kemik parçasını içeri sokmaya, kemik uçlarım birleştirmeye, kol ya da bacakta bozulmuş şekli düzeltmeye çalışmamak gerekir.
        * - Kırıkla beraber kanama-şok belirtileri varsa öncelikle bunlara müdahale edilir.
        * - Boyun kırıklarında hatalı taşıma ve gereksiz hareketler omurilik zedelenmesi sonucu tüm vücutta felçle sonuçlanabilir. Boynun desteklenmesi ve hareketsizleştirme hayati önem taşır.
        * - Başa gelen darbeden sonra burun ve kulaktan su gelmesi; gözlük şeklinde morarma, bayılma, uyku hali, nabız ve solunum zayıflaması, gözbebeklerinde büyüklük farkı, püskürür tarz kusma, kafa kemiklerinde çökme şeklinde şekil bozukluğu varsa; kafatasında kırıkla beraber beyinde de sıkıntı var denektir. Acilen kazazedenin nakli gerekir.
        * - Sorunlu bölgenin hareketsizleştirilmesi, yani tespit edilmesi ağrıyı azaltacak, kırık uçlarının çevre dokuları zedelemesini önleyerek, kırık uçların birbirinden ayrılması ya da deriden dışarı çıkmasına engel olacaktır. Böylece iyileşme de daha kolay olacaktır.
        * - Tespit işlemi, kırık kemikleri ilgilendiren iki eklemin sert-uzun bir cismin yardımıyla hareketsiz hale getirilmesidir. Bu amaçla kullanılacak standart malzemenin bulunmadığı yerlerde ilkyardımcı pratik çözümler aramalıdır. Bir dal parçası, katlanmış gazeteler, karton kutular, baston ya da şemsiye atelle tespitte, kazak-ceket gömlek vb. eşyalar askı ile tespitte, kemer, kravat, gömlek kolu gibi eşyalar sargı olarak kullanılabilir. Hiçbir malzeme bulunamaz ise kazazedenin sağlam bacağı kırık bacağa atel olabilir

        Kol ve Bacakta kırık
        Çıkıklarda İlkyardım
        Bir eklemi meydana getiren kemiklerden birinin, bir dış etki sonucu normalde bulunduğu yerden ayrılmasına çıkık denir. Eklem bağlarının normalde izin vermeyeceği bir harekete zorlanan kemik bağları, aralayarak ya da yırtarak yerinden uzaklaşır.

        * - Eklemin ve vücut uzantısının görünümünde bozukluk
        * - Ağrı nedeniyle kısıtlanmış ya da tamamen ortadan kalkmış hareket
        * - Hassasiyet ve şişlik görülmesi çıkık düşündürmelidir.

        Çıkmış bir kemiği, eklem boşluğuna ancak yetkili ve deneyimli bir kişi yeniden yerleştirebilir. Yetkisiz kişilerce yapılan denemeler ise damar-sinir sıkışmalarına, eklem bağlarının düzelemeyecek ölçüde tahrip olmasına, sık sık çıkığın tekrar etmesine (alışkanlık çıkığı) neden olabilir. İlkyardımcın görevi, yetkili ve deneyimli bir sağlıkçıya ulaşana kadar çıkık eklem bölgesini hareketsiz hale getirmektir. Bu amaçla askı, atel ve sargı uygulamaları
        yapılır

        Burkulmada İlkyardım
        Eklem bağlarının kopması, ya da kısmen zedelenmesine burkulma denir. Ağrı, hassasiyet, şişlik ve morluk görülebilir. Zorlanan eklem buz torbası ve benzer uygulamalarla soğutulur. Varsa, elastik bandaj uygulanarak şişlik önlenmeye çalışılır. Zedeli eklem kullanılmadan ve hareket ettirilmeden, mümkünse yukarıda tutularak taşınır.

        Yorum

        • orbay
          Senior Member
          • 11-02-2005
          • 5871

          #19
          Konu: İlkyardım

          Şok

          Değişik nedenlerle kalbin pompalama etkinliğinin zayıflaması, ya da, damarlarda pompalanacak yeterli kan olmaması halinde, ciltte, bilinçte ve kaslarda ortaya çıkan ilerleyici nitelikte belirtilerin tümüne şok denir. Müdahale edilmezse, belirtiler ilerler, kişi ölebilir.

          Aşırı kanamalar, ishal, yanıklar, kusma, kalp krizi, aşırı korku ve heyecan, allerjik olaylar, aşırı ağrılı olaylar şok nedeni olabilir.

          Şok belirtileri:
          - Soğuk, soluk, nemli deri
          - Eller ve ayaklarda soğuma, his kaybı
          - Nabız sayısında artma, nabızın zayıflaması
          - Solunumun sayıca artması, ancak yüzeyselleşmesi
          - Göz kararması, halsizlik
          - Bulantı, kusma
          - Huzursuzluk
          - Aşırı susuzluk hissi, ağızın kurumasıdır.

          Başlangıçta açık ya da bulanık olabilen bilinç, zamanla kapanabilir. Şokla mücadelede temel ilke, kan kaybı varsa daha fazla kaybın önlenmesi, mevcut kanın daha hayati organlarca kullanılması için uygun pozisyon verilmesidir.

          Şok pozisyonu için kazazede, bilinci açıksa sırtüstü, bilinci kapalı ise, yan güvenli pozisyonda yatırılır. Daha sonra ayakları 30 cm yukarı kaldırılır. Üzeri battaniye ile örtülür ve 112’ye haber verilir.

          Yorum

          • orbay
            Senior Member
            • 11-02-2005
            • 5871

            #20
            Konu: İlkyardım

            Bilinç Kaybı

            Beyine giden kan miktarının azalması sonucu, beş duyu organından gelen uyarılara geçici olarak cevap verememe haline bilinç kaybı, ya da bayılma denir. Bu durumdaki bir kişi, sözle ya da dokunarak kendisine ulaşmaya çalışan ilkyardımcıya cevap veremez, ancak, ağrı yaratan bir uyarana refleks karşılık verir.

            Basit bayılmalar genellikle uzun süren açlıklar, ağır yorgunluk, uykusuzluk, ani korku ya da acılar sonucu olarak ortaya çıkar.

            Bu durumdaki bir kazazedeye ağızdan yiyecek, içecek verilmez, giysileri rahatlatılır, ayakları yukarıya kaldırılır, kusma olabileceği için yan güvenli pozisyonda tutulur. Kendine gelmeye başlayan kazazede hemen ayağa kaldırılıp, yürümeye zorlanmamalıdır.

            Yorum

            • orbay
              Senior Member
              • 11-02-2005
              • 5871

              #21
              Konu: İlkyardım

              Koma

              Bilinç kaybının en ileri durumu komadır. Sözlü uyaranlara ek olarak, komadaki kişi ağrılı uyarılara da cevap vermez. Kolunun kuvvetli bir şeklide cimdiklenmesine, hatta cildine batırılacak bir iğneye hiçbir tepki vermez. Beyin hücreleri canlılığını hala koruyor olmakla beraber, hiçbir uyarıya cevap çıkartamayacak ölçüde sıkıntıdadır.

              Koma Nedenleri:
              - Ağır kafa darbeleri (kafada darbe izleri, nedensiz püskürür tarz kusma)
              - Beyin kanamaları ve inme (cebinden tansiyon ilacı çıkabilir, yüz ve vücut simetrisi bozuktur)
              - Beyin tümörleri (düzensiz, şiddetli baş ağrıları ve çeşitli belirtiler)
              - Beyin zarının iltihabi hastalıkları (yüksek ateş, ciltte döküntüler)
              - İlaç zehirlenmesi (etrafta boş ilaç şişesi ya da enjektör, kusmukta ilaç)
              - Aşırı alkol alımı (nefesinde alkol kokusu)
              - Karaciğer yetmezliği (ince, bitkin bir vücut, bazen şişmiş bir karın)
              - Üre birikimi (cilt renginde değişiklik, zihinsel sorunlar, halsizlik)
              - Şeker hastalığı (nefesi meyva kokar, kalp hızlı, cilt kuru ve sıcaktır, karın ağrısı kusma)

              Komadaki kazazedenin özellikleri:
              - Yardım isteyemez, kolayca zarar görebilir
              - Dikkatli incelenmezse öldüğü sanılabilir
              - Solunum ve dolaşımın bozulma riski vardır
              - Soluk yolu her an tıkanabilir
              - Her an kusabilir
              - Göz kapağı refleksi bozulmuştur
              - Öğürme ve öksürük refleksi çalışmayabilir

              Komadaki kazazedeye müdahale ABC ile başlar. Solunum ve dolaşım normal ise koma pozisyonunda (yan güvenli pozisyon) tutulur ve nakledilir. Nedene uygun müdahalelerle yaşamı kurtulup, zaman içinde tamamen normale de dönebilir.

              Yorum

              • orbay
                Senior Member
                • 11-02-2005
                • 5871

                #22
                Konu: İlkyardım

                Elektrik Çarpması

                Elektrik çarpması evlerdeki pirizler-elektrikli aletlerden kaynaklanan elektrik kaçakları, enerji iletim kablolarının kopması ya da direklere tırmanılması, yıldırım düşmesi ile ortaya çıkabilir.

                Deri üzerinde yanık, solunum ve dolaşım sisteminde bozukluk, bilinç kaybı sonucu düşme ve buna bağlı kırıklar elektrik çarpmasının muhtemel sonuçlarıdır. Elektrik çarpmasının damarlar üzerindeki etkisi, kalıcı, geç ortaya çıkan sorunlar yaratabilir. Tellere asılı, ya da elektrik tellerine temas halinde yerde yatarken bulunan kişide, elektrik çarpması düşünülmelidir. Bazen kazazede bayılmadan önce kablodan ayrılmayı başarmış olabilir. Kimi kısa süreli, düşük voltajlı elektrik çarpmalarında kazazedenin bilinci açık olup, cilt üzerinde dahi hiç iz bulunamayabilir.

                İlkyardım Müdahalesi Üç Aşamadan Oluşur:
                1. Elektrik akımı şalterden kesilmeli, bu yapılamıyorsa çıplak kablo ile kazazedenin teması iletken olmayan bir cisim kullanılarak kesilmelidir.
                2. Kaza ortamında hemen ilkyardımın ABC’si kontrol edilmeli ve sağlanmalı, bilinç kaybı var ise koma pozisyonu verilmelidir.
                3. Yanık varsa bakımı yapılır, fiziksel ve psikolojik olarak rahatlatılır, kazazede ayağa kaldırılmadan nakli sağlanır. Düşmeye bağlı kırık varsa tespit işleminden sonra nakil gerçekleştirilir.

                Yorum

                • orbay
                  Senior Member
                  • 11-02-2005
                  • 5871

                  #23
                  Konu: İlkyardım

                  Donuk

                  Aşırı soğuk ortamda uzun süre kalınması sonucu donma ortaya çıkar. Kazazede halsiz, uykuludur. Donuk vücut bölümleri beyaz, sert, soğuktur. Henüz donmamış kısımlar kızarık olabilir. Hareketleri ağır ve ağrılıdır. Ciltte su dolu keseler görülebilir. Donmuş kısımlarda duyu kaybı vardır.

                  Karla ovuşturmak, masaj yapmak, kumaş parçaları sürterek ısıtmaya çalışmak, sıcak odaya ya da sıcak suya sokmak, bandaj yapmak, cilde ilaçlar sürmek, alkol ya da sigara vermek sakıncalıdır.

                  İlkyardımcı önce kazazedenin ıslak giysilerini çıkartıp kurumasını sağlamalıdır. Donmuş bölgeler temas, sürtünme, doğrudan ısıdan korunmalı, yüksekte tutularak bir battaniye ile sarılmalıdır. Isıtma işlemi yavaş ve aşamalı olarak yapılmalıdır. Ilık su bu amaçla kullanılabilir. Kazazedeye ılık içecekler ve şekerli sıvı gıdalar verilebilir.

                  Yorum

                  • orbay
                    Senior Member
                    • 11-02-2005
                    • 5871

                    #24
                    Konu: İlkyardım

                    Emniyet Kemeri Yaralanmaları

                    Hazırlayan: Prof. Dr. İ. Hamit Hancı
                    Türkiye Trafik Güvenliği Vakfı Kurucu Başkanı


                    Motorlu araç kazaları 40 yaş altındakiler için en önemli ölüm sebeplerinden biridir. Motorlu taşıt kullananların ve yolcuların zorunlu olarak güvenlik kemeri bağlamaları gibi önlemlerin başlıca amacı kişiyi korumakla birlikte, ikincil amacı hastanelerin yükünü azaltmak ve bir aile reisinin kaza ile ölmesinin ya da sakat kalmasının toplum için yarattığı ekonomik yükü daha da ağırlaştırmaktan sakınmaktır.

                    Emniyet kemeri uygulamasının başlanmasıyla dünyada trafik kazalarında ölüm ve ciddi yaralanma oranlarının önemli ölçüde azaldığı görülmektedir. Emniyet kemeri kullanımının trafik kazalarında ölüm oranını % 40-50, ciddi yaralanmaları % 35-60, hastane başvurularını % 64 oranında azalttığı belirtilmektedir. Arka koltukta oturanlarda ise ölüm oranını % 18 azaltmaktadır.

                    Ölümcül olmayan kazaların kurbanlarından, kemerli olanlar kemersiz olanlardan daha hafif yaralanmakta ve tedavi masrafları daha az olmaktadır.

                    Genelde araçlarda omuz-kucak tipi 3 noktadan bağlı emniyet kemerleri kullanılmaktadır. Bunlar yavaş harekete izin veren, ani çekilmede tutukluk yapan ve vücudun etrafını otomatik olarak sıkıştıran cinstendirler.

                    Emniyet kemeri kullanımından önce yolcuların başı arabanın ön paneline , yüzü ya da göğsü direksiyona , vücudu kapılara ya da tavana çarpmakta , kişi arabadan fırlamakta , göğüs kemiği ve çok sayıda kaburga kırıkları olmaktaydı. En sık görülen karın içi yaralanma Karaciğer, dalak gibi sert organların yaralanmasıydı.

                    Emniyet kemeri kullanımı ölümü, yüz yaralanmalarını ve göz hasarlarını belirgin şekilde azaltmaktadır.

                    Emniyet kemeri sistemleri önden çarpmalarda , yandan çarpmalara göre daha yüksek koruma sağlamaktadır.

                    Trafik kazalarında ölümlerin %25'i araçtan fırlama ile olmakta emniyet kemeri öncelikle bunu önlemektedir.

                    Yapılan bir çalışmada saatte 95 km. den az hızla giderken olan çarpışmalarda kemer kullananlarda ölüm olayına rastlanmadığı , ancak kemersizlerde 20 km. de bile ölümcül yaralanmalar olduğu belirtilmiştir.

                    Emniyet kemeri takmayan bir sürücü saatte 50 km. hızla sabit bir yere çarptığında göğsünün direksiyona çarpma olasılığı yüksektir. Kemersiz sürücü direksiyona yada kokpite çarpabilir, arabadan fırlayabilir.

                    Yan Etkileri
                    Emniyet kemeri kullanımı ölüm ve ağır yaralanma oranlarını azaltmış, trafik kazası yaralanmalarının çehresini değiştirmiş ama yaralanma riskini tamamen yok edememiştir. 1960'larda kullanılmaya başlanması ile beraber yeni tip yaralanmalar ortaya çıkmıştır.

                    Kemerin omuz ve kucak bölümleri vardır. Kucak bölümündeki parçanın mide , ince barsak , karaciğer , dalak ve bel omurları ya da omurilik yaralanmasına neden olması durumuna "emniyet kemeri sendromu" denilmektedir.

                    Kemer yaralanmaları basitten ölümcüle kadar farklılık gösterebilir. En sık karşılaşılan yaralar karın ve göğüs duvarında görülen sıyrıklardır ama tehlikeli yaralanmalar iç organlarda görülür. Emniyet kemerleri nadirende olsa ciddi yaralanma yapabilir. Emniyet kemeri kullanmayanlarda en çok görülen karın yaralanması karaciğer ve dalak gibi katı organ yırtılmalarıdır. Kemer kullanımıyla bunlar azalırken, kalın barsak ve ince barsak gibi içi boş organların yaralanmaları artmıştır. Bunun sebebinin karın duvarı ve iç organların kemer ile omurga arasında sıkışması ve iç basınçlarının ani olarak artması olduğu düşünülmektedir.

                    Acil servis personeli düşük hızlı çarpışmalarda bile bu tip hızlı ölümcül karın yaralanmalarına karşı uyanık olmalıdır.

                    Yine omuz-kucak tipi denilen 3 noktadan bağlı emniyet kemerleri çarpma anında etkiyi direk olarak vücuda aktarmakta , köprücük ve göğüs kemiği ,boyun ve göğüs omurlarında kırık , kalp ,boyun ve karın damarlarında yaralanmaya ve omuz çıkıklarına yol açmaktadır.

                    Bazı kadınlarda kemer kullanımında, normal kullanımda bile meme basısı ve meme yaralanmaları olmaktadır.

                    Uygunsuz pozisyonda takılmış emniyet kemeri yemek borusunda da yaralanmaya yol açabimektedir .

                    Çocuklarda Eminiyet Kemeri
                    Emniyet kemerleri büyükler için dizayn edilmiştir. Bu yüzden kemer kullanımının artmasıyla çocuklarda kemerin yanlış kullanılması ile ilgili yaralanmalar artmıştır. Kucak omuz kemerlerinin dizaynının çocuklara uygun olmayışı ve çocukların omuz kemerinin üstüne yaslanması veya koltuk altından geçirmeleri nedeniyle boyun ve yüz yaralanmaları görülebilir. Kişi bağ için çok küçükse vücut kemerin altına kayabilir, kemer boynun etrafına dolanabilir ve kişi boğulabilir. .

                    Karayolları Trafik Yönetmeliği'ne göre araçlarda emniyet kemeri takma mecburiyeti getirilmiştir. Aynı yönetmeliğe göre taşıtlarda sürücü yanındaki ön koltukta 10 yaşından küçük çocukların oturması yasaktır.

                    Çocuklar, büyüklere oranla anatomik farklılıkları nedeniyle daha fazla etkilenirler. Çocuklarda daha az gelişmiş bulunan omurganın arka bağları büyüklerden daha kolay yırtılır, kemerin destek aldığı kalça (leğen kemiği) çıkıntıları çocuklarda daha az gelişmiştir.

                    Kemer takmış hamile kadınlarda düşük görülebilir, rahim ve bebek yaralanmaları olabilir , ancak kullanılmadığı taktirde sonuçlar muhtemelen daha kötü olacaktır.

                    Karşı Çıkanlar
                    Kemerin takılmasının zorunluluğunu savunan çoğunluğun yanında , buna karşı çıkanlarda vardır. Bu kişiler, kişisel özgürlüğün bu zorlama ile zedelendiğini , kemerin ancak onu takanı koruduğunu, oysa yol kazalarının önlenmesinde hiçbir rol oynamadığını ileri sürmektedirler. Buna ayrıca şu örneği eklemektedirler. Araba derin suya battığında emniyet kemeri taşıtı kullananın ya da ön koltukta oturanın kaçmak için yapacağı hareketleri engelleyebilir. Arabanın birden yanıp alev aldığı zaman yanan arabadan kaçmanın engelleneceğini de söylemektedirler.

                    Antitez
                    Emniyet kemeri yaralanmalarına yol açan bir çarpışmada, emniyet kemeri giyilmediği taktirde daha ciddi yaralanma veya ölüm olabilir. Kaza sonrası yangın oldukça nadirdir. Yapılan bir çalışmada 1297 araba ölümünden sadece 24 ünün yanıktan olduğu ve bununda sadece üçünün yolcu arabası olduğu gösterilmiştir.

                    Araçta herhangi bir nedenle yangın çıkarsa, emniyet kemeri bağlı olduğunda araçtan çıkılamayacağı sanılır. Araştırmalar, çarpışmaya bağlı darbe sonucunda, araç içindekilerin çoğu kez bilincini kaybettiğini, bu nedenle dışarı çıkamadıklarını ve duman, alev, havasızlık nedeniyle öldüklerini göstermiştir. Çok kez kurtarma ekiplerinin de olay yerine geç gelmesi nedeniyle araç içindekiler yanmaktadırlar. Kemer kullanıldığında, çarpmadan sonra bilinç kaybı olmayacağından kemer çözülerek araç terkedilebilir.

                    Araç suya gömüldüğünde emniyet kemerli kişinin kurtulamayacağı düşünülebilir. Halbuki kemer kullanmayan kişiler göl, deniz veya nehire giren araç içinde yuvarlanarak bilinçlerini kaybedeceklerinden sudan çıkamayarak boğulurlar. Emniyet kemeri kullanıldığında bilinç kaybı oranı az olacağından kemer çözülerek kurtulanılabilir.

                    Yanlış Kullanım
                    Gevşek kemer sadece daha az etkili değil tehlikelide olabilir.

                    Temas alanını azaltan yanlış olarak ayarlanmış veya yerleştirilmiş kemerler (bükülmüş kemer gibi) yaralanma tehlikesini arttırır. Gevşek kemerler ani gerilme oluşmadan vücudun kemere ve öne doğru göreli olarak hareket etmesine izin verir

                    Ülkemizde Durum
                    Ülkemizde emniyet kemeri kullanma zorunluluğu şehir dışında 1985, şehir içinde 1992 de uygulanmaya başlandı. Denetimlerin ve tanıtımların etkisiz olması nedeniyle ülkemizde kullanılma oranı batıya göre düşüktür.

                    Yurt Dışı Çalışmalar
                    Yurt dışında yapılan çalışmalarda genç sürücülerin daha az kemer kullandıkları belirlenmiştir. Yine alkollü sürücüler , düşük eğitim seviyeliler, düşük gelirliler ve diğer konularda da sağlıklarına dikkat etmeyenler arasında kemer kullanım oranlarının düşük olduğu saptanmıştır.

                    Araştırmaların sonuçları yaralanmalı kazaya karışmış olan sürücülerin daha az kemer kullandıkları, bunların daha çok eski araba kullanan ve daha fazla trafik mahkumiyetleri olan ve daha fazla riske giren kişiler olduğunu göstermiştir. Kemersizler kemerlilere göre %20 daha fazla kaza kaydına sahiptiler ve kemersiz sürücülerin çoğu en az bir yaralanmalı kazaya karışmıştır.

                    Hava Yastıkları ve Emniyet Kemerleri
                    Pasİf güvenlik sistemlerinden biri olan hava yastıkları saatte 158-340 km hızla şişmektedirler. Yüzdeki temasta hız yaklaşık 74-296 km/saattir. Bu durumda emniyet kemeri takmamış sürücünün yüzü ve göğüs kemiği direk hava yastığına çarpmaktadır. Çarpışma anında şişen hava yastığına doğru hızla ileri fırlayan sürücünün göğsü havayastığının baskısına maruz kalmaktadır. Bu basıncın etkisiyle kalpte harabiyet meydana gelebileceği gibi , kaburga, göğüs kemiği ve omurganın üst kısımlarında kırıklar oluşabilmektedir.

                    Otobüsler ve Emniyet Kemerleri
                    Otobüsle yapılan yolcu taşımalarında bir kaza meydana geldiğinde, yaralanma ve ölümler uyuyan yolcularda daha yüksek oranlarda görülmektedir. Bu nedenle otobüslere yolcuların istedikleri zaman takabilmeleri için emniyet kemerleri yerleştirilmelidir.

                    Sonuç
                    Emniyet kemerleri ciddi karın yaralanmalarına yol açsalarda trafik kazalarında baş yaralanması ve ölüm oranlarını o kadar azaltmaktadırlar ki , kullanılmamaları tartışma konusu edilmemektedir. Emniyet kemerleri yaralanmayı azaltmaktadır ancak uygun biçimde takılmalıdırlar. Özellikle çocuklarda emniyet kemeriyle meydana gelen yaralanmaları azaltmak için kemer dizaynları yeniden gözden geçirilmeli ve kazada köprücük kemiği ve göğüs duvarına iletilen kuvveti daha iyi dağıtacak ve emebilecek şekilde düzenlenmelidir. Bebekler için kullanılan araba kotuklarına oturmak için büyük , ama erişkinlerin büyüklüğüne de erişmemiş çocukları korumak için yeni yöntemler geliştirilmelidir. Ayrıca sürücüler için emniyet kemeri ve hava yastığı kombinasyonu gibi daha koruyucu sistemler tüm araçlarda kullanılmalıdır.

                    Dikkat Edilmesi Gerekenler
                    Kemer araca girince oturuken hemen tutulup oturunca da takılmalıdır. Ondan sonra kontak anahtarı yerleştirilerek çalıştırılmalıdır.Emniyet kemeri gövde ve karna iyice uyum sağlamalıdır. Bunun için de emniyet kemeri, kemer ile gövde arasına bir yumruk girecek şekilde bağlanmalıdır. Kemer çok sıkı olursa, kişide göğüs ve karın baskısı, sıkıntı ve stress yapar. Çok gevşek olursa da amacına hizmet etmez. Gevşek kemer üzerine vücudun hızla bükülmesi sonucu organlar yaralanır. Çarpma ve vurmaları önleyemez. Sıktığı gerekçesiyle emniyet kemeri omuz yerine kotuk altından geçirilirse işlevini yerine getiremez.

                    Araçtan inileceği zaman emniyet kemeri gevşetilerek tokası yandaki askıya asılmalıdır. Kemer yerine asılmaz ve bol olarak bırakılırsa araçtan çıkış sırasında kişilerin ayaklarına dolanır. Bu da düşmeye ve bacak kırıklarına yol açabilir.

                    Kısa mesafeli yolculuklarda ve yavaş giden araçlarda da kemer kullanılmalıdır. Siz ne kadar yavaş kullansanızda karşıdan süratle gelen aracın çarpması ile ölüm ve yaralanma olabilir.

                    Dayanıklılıklarının azalmış olması nedeniyle kazaya maruz kalmış yada eskimiş emniyet kemerleri kullanılmamalıdır. Kemerler darbe yemiş, tamir görmemiş ya da otomobilin kapısına sıkıştırılarak dokusunda gözle görülmeyen hasarlar meydana getirilmiş olabilir.

                    Esnek kemerlerde yolcu daha rahat etmekte ve mekanizmaya yük daha yumuşak bir şekilde binmektedir. Sert ve esneklikleri düşük olan kemerler, yükün mekanizmaya şiddetli bir biçimde etki etmesine ve sistemin dağılmasına yol açabilir.

                    Emniyet kemeri nin yeri ve ayarlanması yaralanmayı önlemede önemlidir. Kemerin kucak bölümü karnın altında kalça çıkıntılarının üzerinde olmalıdır, çünkü kalça karnın yumuşak bölümlerini etkileyebilecek yüklenmeye karşı koyabilir. Omuz bölümü köprücük kemiği ve göğüs duvarının, güç yükünün bir kısmının emebileceği şekilde yerleştirilmelidir.

                    Yorum

                    • orbay
                      Senior Member
                      • 11-02-2005
                      • 5871

                      #25
                      Konu: İlkyardım

                      Motorsiklet - Bisiklet Kazaları

                      Hazırlayan: Doç. Dr. İ. Hamit Hancı, Ahmet Can İşcanlı

                      Klasik bir dize vardır. “Oğlunuzun son yaş günü için ona bir motosiklet alın”. Bu aslında bir anlamda motosiklet kazalarını özetler. Motosiklet, görünüşü açısından, tabiatında var olan bir tehlikeye sahiptir. Otomobil ile yapılan kazalar ufak yaralanmalar ile sonuçlanabilirken, motosiklet ile yapılan kazaların sonu genellikle ölümdür.

                      Otomobili içeren kazalarda, bireyin başına gelebilecek en tehlikeli şey, kişinin arabadan fırlamasıdır. Motosikleti içeren kazalarda ise motosikletin her zaman onu yöneteni veya yolcusunu fırlatıp atmasıdır. Motosiklet kazalarından ölenlerin tipik ölüm sebepleri baş veya boyun yaralanmaları veya bunun daha ileri çeşitleridir. Sık sık ve temelde olanlar geniş ölçüde kafatası kırıklarıdır. Yaralanmalara, araçtan fırlamayla ve yere veya başka bir objeye mesela lamba direğine toslama ile oluşur. Eğer birey koruyucu kask veya giysi giymiyorsa, yerde kaydıkça vücuduna sürtünme yüzünden aşınmalar meydana gelir. Bu alanda meydana gelen yarılmalar, tipik kanamalar meydana getirir. Çünkü bu yaralanmalar üstün körüdür ve deriyle sınırlıdır. Motosikletin arka tarafından düşen yolcularda ise tipik olarak kafanın arkasında yırtılmalar (laserasyon) beyin ön lob’unda yaralanmalar kafa kaydesi kırıkları, sırt ve dirsekte sürtünme yüzünde aşınmalar meydana gelir. Eğer kişi yuvarlanmışsa, yüz bölgesinde aşınmalar meydana gelir. Motosiklet kaskları, düşük hız kazalarında kafa travma olayını azaltırken, orta ve yüksek hızlarda kafanın dağılmasını önler. Motosiklet kazalarının en fazla görülen sebebi ise alkol ve/veya ilaçlar, çevresel faktörler (yağ sızıntıları, yoldaki tümsekler), dikkatsiz sürüş, araba sürücülerinin motosikleti görmeme hatalarıdır.

                      Bir çok motosiklet sürücüsünün yollarda kuleleri ve direkleri desteklemek için bırakılan kablolar veya tellerden dolayı öne fırladıkları veya kollarının kazaya uğradıkları görülmüştür. Yaralanmalar, sürücü kablo veya teli görmediği zaman meydana gelmektedir. Kesilmiş uvzuların incelenmesi sonucunda yaralanmaya uğrayan kısımların sanki bir bıçakla yapılmışçasına keskin olduğu görülmüştür. Bazen, motosiklet sürücüsü önünde duran bir araba gördüğünde ve zamanında duramayacağını bilerek, çarpmaktan korunmak için motosikleti araca doğru yan yan kaydırmaya çalışır. Bu gibi durumlarda motosikleti herhangi bir hasardan korumak için bunun etkili olduğu belirtilmiştir. Ne yazık ki bu durumda motosiklet sürücüsü, çenesi tampona asarak veya boyun eklemini kırarak öndeki arabanın altına girer. Otomobil sürücüleri, motosiklet sürücülerini;ya onların alçak profillerinden dolayı ya da motosiklet alışık olmadıklarından görmezler. Otomobiller motosikletin önünden dönerler ve motosiklet de arabaya çarpar. Bir kavşağa doğru giden otomobillerde motosikleti görmeme hatasına düşerek ona çarparlar. Tecrübeli motosiklet sürücülerinden çoğu araba süren bireylerin onları görmediğini bilir.

                      Bireysel motosikleti içeren kaza durumda motorsiklet kayabilir veya ters dönebilir. Taban ile kontak zamanında ise yakıt tankı patlar, mekanik ve ısıya bağlı yaralanmalar oluşabilir.

                      Bisiklet Kazaları
                      Bisiklet sürücülerini içeren kazalar, genelde dikkatsizlik ve tecrübesizlik durumundan doğar. Sürücü aracın kontrolünü kaybeder ve yere düşer. Genel olarak yaralanmalar yumuşaktır, fakat bazen bunlar ciddi olduğu gibi kemik kırılmalarına veya bir takım yumuşak doku lezyonlarına yol açarlar. İkinci durum genelde sürücünün derisi ile yol yüzeyi arasındaki sürtünmeden ortaya çıkar. Sıcak havada bu yüzeyin sıcaklığı, çocuğun hassas derisini yakmaya yol açabilir.

                      Bisiklet sürücülerine yabancı gelmeyen yaralanma çeşidi ise bisiklet tekerleğinde gerçekleşebilir. Çocuk bisikletten düşer, bacağını ve ayağını bisiklet telleri arasında zorlar. Benzeri kaza,arka tekerliğin üzerinde oturan veya tutacak demirleri üzerinde seyahat eden yolcularda gerçekleşebilir. Sonuç ise bacaktaki yumuşak dokuların ezilmesidir.

                      Eğer bisiklet sürücüsü, motorlu araç tarafından çarpılırsa, ilk önce aracın çarptığı yerde çarpmadan dolayı bir yaralanmaya yol açar ve ikinci olarak yaya kaldırımı ile bisiklet arasındaki çarpma noktalarından doğan yaralanmalar oluşur.

                      Bunları Biliyormuydunuz ?
                      İlk motosikletin 1885 yılında yapıldığını
                      Motosiklet yol yarışları Dünya Şampiyonasının 1949 yılından beri yapılmakta olduğunu
                      Lastiklerin motosikletin en önemli aracı olduğunu;
                      Yumuşak bileşimli lastiklerin ısındıkça yere yapışıp kavrama gücünü arttırdığını;Ancak lastikler aşırı ısınmaya başladığında, hız arttığında yada viraja girildiğinde kayma tehlikesinin arttığını;
                      Lastiğin yapımında çok sert bileşimler kullanıldığında lastiğin aşınmasının önlenmiş olduğunu ancak lastiğin yolu kavrama gücünün azaldığını

                      Yorum

                      • orbay
                        Senior Member
                        • 11-02-2005
                        • 5871

                        #26
                        Konu: İlkyardım

                        İlkyardım Gerektiren Diğer Durumlar

                        Hazırlayan : Ankara Tabip Odası İlkyardım Komisyonu

                        Kalp Krizi
                        Şiddetli göğüs ağrısına şok belirtileri eklenen bir kişinin kalp krizi geçiriyor olabileceği düşünülmeli, sakinleştirilmeli, oturtulmalı ve nakledilmelidir.

                        Yüksek Ateşe Bağlı Havale
                        Genellikle iltihabi hastalıklar arasında yükselen ateşe bağlı olarak küçük çocuklarda ortaya çıkar. Beyin hücrelerinin yüksek ısıda normal çalışmayıp kontrolsüz emiriler iletmesi sonucu bilinç kapanıp, titreme-kasılmalar ortaya çıkar. Çocuğun üzerinin soyulması, ıslak havlularla serinletilmesi ya da yıkanması yoluyla ateşi düşürülerek havale durdurulabilir.

                        Sara-Epilepsi Nöbeti
                        Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkabilen, bir grup beyin hücresinin düzensiz emirler üreterek beyinin çalışmasını geçici olarak bozması ile oluşan bir durumdur.
                        Bilinç kaybı, idrar kaçırma, çenenin kilitlenmesi, adalelerde kasılmalar görülür. Nöbet sırasında solunumda bozularak ağızdan köpüklü tükürük akar.

                        Kendiliğinden düzelene kadar kişinin dilini ısırması ve başını bir yere çarpması engellenir. Bu amaçla dişler arasına rulo yapılmış bir kumaş parçası ya da mendil konur. Baş iki el ile kontrol altına alınır, altına yumuşak destekler konur. Nöbetin sonlandığı görülünce hasta nakledilir.

                        Hıçkırık
                        Göğüs ve karın boşluğunu ayıran solunumda rol alan diafram adlı adelenin düzensiz kasılmasıyla ortaya çıkar peşpeşe ve uzun süre devam eden hıçkırık solunumu aksatır ve kişiyi rahatsız eder. Soluğunu bir süre tutturmak ya da su içirmek düzelmeyi sağlayabilir. Başarılı olmazsa bir torba yada poşet içindeki hava kısa süre solunarak hıçkırık sonlandırılabilir.

                        Yorum

                        • maksudsahin
                          Member
                          • 08-07-2004
                          • 2346

                          #27
                          İLKYARDIM NEDİR?

                          İLKYARDIM NEDİR? İlkyardım, hasta veya yaralı kişiye, daha ciddi bir tıbbi yardım uygulanmadan önce yapılan ilk bakımdır. İlkyardımın amacı, durumun kötüleşmesini önlemek için aktif olarak müdahale etmek, yaşam desteği sağlamak, yaralının etkin tedavisini başlatmak, zararı en aza indirmek ve yaşam kaybını önlemektir. İlkyardım tıbbi bakımın bir alternatifi değildir. Ancak ilkyardım eğitimi alan kişiler, durumu ve aciliyetin derecesini tayin etme ve profesyonel tıbbi yardım ulaşana kadar yapılabilecek en doğru şeyleri belirleme yeterliliğine sahiptir.
                          Yaralanmanın, ölüm olaylarının dördüncü ana nedeni olduğu düşünülürse, ilkyardım eğitiminin gerekli olduğu çok açıktır. Düşmeler en sık rastlanan yaralanma sebebidir. Ancak trafik kazaları en ölümcül olanıdır. Yaralanma ölümlerinin %22’si trafik kazaları sonucu oluşmaktadır.
                          İlkyardım inceleme ve araştırmayla başlar. Bir yaralıya yaklaşmadan önce olay yerinde, yaralı ve kurtarıcının hayatını tehlikeye atabilecek faktörlerin önlenmesi gerekir. Daha sonra yapılan ilk inceleme, yaralının hayatını kurtaracak işlemlerin hemen uygulanmasının gerekip gerekmediğini belirler.

                          Yorum

                          • maksudsahin
                            Member
                            • 08-07-2004
                            • 2346

                            #28
                            Konu: İLKYARDIM NEDİR?

                            SOLUNUMUN DURMASI Yapay solunumun en basit ve etkili metodu, hastanın akciğerlerine kendi nefesinizi güçlü bir şekilde üflemektir. Ağızdan ağıza solunum, solunumu çok zayıf ve düzensiz olan hastalara da uygulanabilir. Bu durumda nefes verişinizi, hastanın nefes verişine göre ayarlamanız gerekir.
                            1. En yakın acil sağlık kuruluşunu aradıktan sonra, ağızdan ağıza solunuma başlayın. Bu sırada hasta, sert bir zeminde, sırtüstü yatmalıdır.
                            2. Eğer boyun yaralanmasından şüphe edilmiyorsa, bir elinizle hastanın başını çene kemiğinden yukarı doğru çekerken diğer elinizle de alnına bastırarak başın geride kalmasını sağlayın. Eğer boyun yaralanmasından şüpheleniyorsanız, hastanın başına veya boynuna müdahale etmeyin. Hastanın başını sarsmadan sadece çenesini nazikçe kaldırarak nefes borusunu açmaya çalışın.
                            3. Eliniz hastanın alnındayken başparmağınız ve işaretparmağınızla burun deliklerini kapatın. Derin bir nefes alın. Ağzınızı hastanın ağzı üzerine yerleştirin ve 2 güçlü nefes verin. Daha sonra her 5 saniyede 1 nefes verin. Her nefeste hastanın göğsünün kalktığını görmelisiniz.
                            4. Hastanın göğsü genişlediğinde nefes vermeyi kesin. Ağzınızı çekin ve yüzünüzü hastanın göğsüne doğru çevirin. Böylelikle kulağınız hastanın ağzı seviyesinde olacaktır. Hastanın akciğerlerinden havanın çıkışını dinleyin ve göğsün inişini izleyin. Daha sonra solunum işlemlerini tekrarlayın.
                            5. Hastanın bilek veya boyun damarından nabzını kontrol edin. Eğer nabız yoksa ve kalp masajı eğitiminiz varsa kalp masajına başlayın. Buna hasta kendiliğinden solunuma başlayıncaya veya tıbbi yardım gelene kadar devam edin.
                            Ağızdan buruna solunum:
                            Eğer hastada yüz yaralanması varsa kişinin ağzına nefes vermekte zorlanırsınız. En yakın acil sağlık kuruluşunu aradıktan sonra hemen ilkyardıma başlayın. Kişiyi sert bir zemin üzerinde sırtüstü yatırın.
                            Bir elinizi hastanın çene kemiğine yerleştirip, yukarı doğru kaldırırken diğer elinizi hastanın alnına koyun ve çeneyi yukarı doğru iterken alnı aşağı doğru bastırarak hastanın başına pozisyon verin.
                            Derin bir nefes alın ve ağzınızla hastanın burnunu kapatın.Hastanın ağzını da çenesini iterek kapalı tutun. Hastanın burnuna kuvvetle nefesinizi verin. Ağzınızı çekin, hastanın çenesini açın ve havanın çıkışına izin verin. Bu işlemi 5 saniyede bir tekrarlayın.
                            Bebeklerde ve çocuklarda suni teneffüs:
                            Bebeklerde ve çocuklarda suni teneffüs işlemi yetişkinlerdekine benzer, sadece ağzınızla çocuğun hem ağzını hem de burnunu kapatmalısınız. Çocuğun başını çok geriye çekmeyin yoksa nefes borusu tıkanabilir. Nefesleriniz daha yumuşak olsun. Çocuklarda 4 saniyede 1 nefes (dakikada 15 nefes), bebeklerde 3 saniyede 1 nefes (dakikada 20 nefes) verilmelidir. Çocuğun göğsü kalkmaya başlayınca nefes vermeyi kesin. Her nefes veriş öncesinde yeniden nefes alın.

                            Yorum

                            • maksudsahin
                              Member
                              • 08-07-2004
                              • 2346

                              #29
                              YABANCI CİSİMLE BOÐULMA

                              YABANCI CİSİMLE BOÐULMA

                              Hava yolunun bir yemek parçası veya herhangi bir nesneyle tıkanması acil bir durumdur. Hava yolu kısmen tıkalı olabilir; hasta öksürebiliyorsa ve rengi iyi ise (mavimsi değilse) müdahale edilmemelidir. Bununla beraber hasta zayıf bir şekilde öksürüyor ve soluk almakta zorlanıyorsa acil yardım gereklidir. Hemen en yakın acil sağlık kuruluşunu ayarın.
                              Hava yolu tamamen tıkanan bir kişi konuşamayacak, öksüremeyecek ve nefes alamayacaktır. Rengi mavi gözükebilir, boğazını kavrayabilir ve kısa süre içerisinde bilincini yitirecektir. Kişinin boğazına parmak sokarak müdahale etmek ve takılan nesneyi çıkarmak tıkanmayı ortadan kaldıracaktır. Bu sebeple hastanın boğazına bakarak görünen bir nesne olup olmadığı kontrol edilmelidir; eğer varsa daha derine kaçırmamaya dikkat ederek çıkarmaya çalışılmalıdır. Eğer nesne yerinden çıkartılamıyorsa Heimlich Manevrası uygulanmalıdır.
                              Heimlich Manevrası’na başlamak için hastanın arkasına geçin ve kollarınızı hastanın beline dolayın. Bir yumruğunuzu, baş parmağınızı avucunuzun içine alarak, hastanın midesine gelecek şekilde göbeğin üzerine, kaburgaların ve göğüs kemiğinin altına yerleştirin. Diğer elinizle yumruğunuzu sıkıca kavrayın ve hızla içeri doğru bastırıp çekin. Bu işlem, tıkanıklık giderilinceye kadar tekrarlanmalıdır.
                              Eğer hasta bilincini yitirirse ve tıkanıklık hala devam ediyorsa hastanın sırtüstü yere uzanmasını sağlayın. Tıkanıklığı işaret parmağınızla gidermeye çalışın. Hastanın alt çenesini ve dilini bir elinizle kavrayın. Üst çenesini de kaldırın. Diğer elinizin işaret parmağını, yanağın iç yüzünden ilerleterek dil köküne kadar sokun. Boğazdaki nesneyi daha ileri itmediğinizden emin olarak, parmağınızı kanca gibi kullanarak nesneyi çıkarmaya çalışın.
                              Parmağınızla başarılı olamazsanız ve hasta hala nefes alamıyorsa, ağızdan ağıza suni solunumu deneyin. Burada da başarılı olamazsanız, Heimlich Manevrası’nı tekrar deneyin. Kişiyi arkadan kavrarken bir elinizin bileğini göbeğin üstüne, kaburga ve göğüs kemiklerinin altına yerleştirin. Hastanın başı doğrultusunda 5 kez hızlı ve güçlü bir şekilde bastırıp çekin. Hastanın solunumu sağlanamazsa tekrar suni teneffüs uygulayın.
                              Nesne çıkana veya tıbbi yardım gelene kadar suni teneffüs ve 5 kez bastırıp çekme işlemine devam edin.
                              Heimlich Manevrası’nı asla sağlıklı kişilerde denemeyin.
                              Boğulan Bebeğe veya Çocuğa Yardım:
                              Oturun ve bebeği yüzü yere bakacak şekilde dizlerinize yatırın. Bebek, bir elle göğsünden tutularak yüzükoyun yatırılıken, kürek kemikleri arasına diğer elinizin ayasıyla birkaç kez, çok sert olmayacak biçimde vurun.

                              Yorum

                              • maksudsahin
                                Member
                                • 08-07-2004
                                • 2346

                                #30
                                SUDA BOÐULMA

                                SUDA BOÐULMA

                                Hemen hemen tüm boğulma vakalarında hızla suni solunuma başlanması önemlidir. Önce en yakın acil sağlık kuruluşunu arayın. (Mümkünse başkasına aratmanız daha doğru olur.) Hava yolunu açın, kişinin ağzından nefes vermeye başlayın. Oldukça güçlü nefes vermeniz gerekebilir fakat akciğerlere üflediğiniz hava akciğerler içindeki suyu geçecektir. Eğer yalnızsanız ve kişi sığ suda ise suni solunuma hemen su içinde başlayın. Eğer yardım edebilecek kişiler varsa canlandırmaya, kişiyi sudan çıkartarak daha rahat bir yere taşırken başlayın. Hastanın taşınması esnasında suni solunuma ara vermeyin.
                                Ağızdan ağıza suni solunuma başlayın. Kişi kendi nefes almaya başlamadan veya tıbbi yardım gelmeden suni solunumu kesmeyin.
                                Kişi kendisi nefes almaya başlamýşsa onu iyileşme pozisyonuna alın ve sıcak tutun.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor
                                X