26.04.2007 19:48:40
HİDROJEN TEKNOLOJİSİNE GEÇİŞ RAPORU
-DELOİTTE'NİN "HİDROJENE DAYALI KÜRESEL EKONOMİNİN
YOLUNU AÇMAK" BAŞLIKLI RAPORUNDA, GELENEKSEL BİR
OTOMOBİL MOTORU 2-3 BİN DOLARA MAL OLURKEN, BU RAKAMIN
HİDROJEN YAKIT PİLİNDE 20 İLE 35 BİN DOLARA KADAR
ÇIKTIÐI KAYDEDİLDİ
Türkiye'de vergi, yönetim danışmanlığı, kurumsal finansman, denetim ve
kurumsal risk alanlarında hizmet veren Deloitte'nin, "Hidrojene Dayalı Küresel
Ekonominin Yolunu Açmak" başlıklı raporuna göre, geleneksel bir otomobil motoru
2-3 bin dolara mal olurken, bu rakam hidrojen yakıt pilinde 20 ile 35 bin dolara
kadar çıkıyor.
Raporda, hidrojenin ekonomik bir enerji kaynağı olabilmesi için birçok
alanda teknik ve finansal zorlukların üstesinden gelinmesi gerektiği belirtildi.
Fosil yakıtların katkıda bulunduğu küresel ısınma ve enerji güvenliğiyle
ilgili kaygıların alternatif enerji kaynakları arayışını hızlandırdığı
kaydedilen raporda, hidrojenin de geleceğin alternatif temiz enerji kaynakları
arasında yer aldığına işaret edildi.
Hidrojenin, araçlarda benzine göre çok daha verimli bir yakıt olacağı ifade
edilen raporda, hidrojenin henüz ekonomik bir seçenek oluşturmadığı, geleneksel
bir araba motoru 2-3 bin dolara mal olurken, bu rakamın hidrojen yakıt pilinde
20 ile 35 bin dolara kadar çıktığına dikkat çekildi.
Raporda, petrolün tahtına çıkmaya aday yeni enerji kaynaklarından biri olan
hidrojenin, yaygın bir enerji kaynağı olarak kullanımının kapsamlı bir şekilde
değerlendirildiği ifade edilen çalışmada, hidrojenin ticarileşmesinin önündeki
zorluklar ve dünyada hidrojene ilişkin olarak ülkeler bazında yaşanan
gelişmelerin ele alındığı belirtildi.
Raporda, bu çalışmalara başlanmasının altında yatan etkenler arasında, hava
kalitesi ve küresel ısınma, atmosfere salınan karbondioksitteki artışın en büyük
sorumlularından biri olan fosil yakıtlara bağımlılığın hidrojen sayesinde sona
erebilecek olması, küresel iklim sorunları ve enerji güvenliği konularının daha
bilinir hale gelmesiyle kamuoyunun hükümetler üzerinde oluşturması beklenen
baskı ve enerji tedarikinin güvenliği konusundaki kaygıların yer aldığı
kaydedildi.
Çalışmada ayrıca, raporda, bu ekonomiye geçiş için gerekli altyapının
geliştirilmesi, hidrojenle çalışan motorlu araçların seri üretimi ve toplumun
hidrojene dayalı enerji teknolojilerini kabul etmesi gerektiğine dikkat
çekildiği belirtildi.
-AVRUPA VE ABD'DE HİDROJEN ENERJİSİ ÇALIŞMALARI-
Açıklamada, Danimarka'da dünyada hidrojen ile çalışan ilk demiryolunun
inşası için projeler uygulandığı, İzlanda'nın enerjide dışa bağımlılıktan
kurtulmak için jeotermal kaynaklarını kullanarak hidrojen üretimine geçmek
istediği, Kanada ve Norveç'te hazırlanan projelerin hayata geçirilmesi durumunda
ise birçok kasabanın tüm enerji ihtiyacının hidrojen yakıt pillerinden
üretilecek elektrikle karşılanacağı bildirildi.
Avrupa Birliği'nin bu konudaki Ar-Ge çalışmalarına önümüzdeki 5 yıl için 2
milyar avro tutarında bütçe hazırladığı kaydedilen raporda, ABD'nin hidrojen
altyapısını geliştirmek için 5 yıllığına yaklaşık 1,4 milyar avro kaynak
ayırdığı belirtildi.
-TEKNOLOJİK ENGELLERİ AŞMAK GEREKİYOR-
Küresel düzeyde sağlanan tüm ilerlemelere rağmen hidrojenin ticari bir
enerji kaynağı olarak kullanımının önünde hala çözülmesi gereken çok sayıda
teknik ve mali engel bulunduğu bildirilen açıklamada, bunların başında, hidrojen
tabanlı yakıt pillerinin durumunun geldiği ifade edildi.
Raporda, geleneksel bir içten yanmalı motorun imalatının 2-3 bin dolara mal
olduğu, bu rakamın hidrojen ile çalışan bir motorda 20 ile 35 bin dolar
düzeylerine çıktığı ve tüketicinin bu yakıtı kullanmaya ikna edilmesi ve sonunda
kullanmaya başlamasının ise çok daha uzun bir süre alabileceğine dikkat çekildi.
Raporda, bir diğer zorluğun ise dünyadaki mevcut enerji altyapısının
değiştirilmesinde yattığının vurgulandığı kaydedilen açıklamada, sadece ABD'de
tam teşekküllü bir hidrojen altyapısının oluşturulması için 100 milyar dolar
harcanması gerektiği belirtildi.
-GEÇİŞTE DEVLET, AKADEMİ VE SANAYİ İŞBİRLİÐİ ÖNEMLİ-
Hidrojen enerjisine geçişte devlete, akademi dünyasına ve sanayiye önemli
roller düştüğü kaydedilen açıklamada, geleneksel olarak, devletin rolünün bir
vizyon oluşturması ve uygulamalara ivme kazandıracak ilk Ar-Ge projelerini
desteklemesi gerektiği bildirildi.
Çalışmada, üniversitelerin ise yakıt pili ve hidrojen sanayilerinin
geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacağı vurgulanarak, özellikle bilimsel
araştırmaların ve her düzeyde eğitimli personel ihtiyacı için üniversitelerin
hayati öneme sahip bulunduğu ifade edildi.
Teknolojinin ticarileşmesi ile bu rolü şirketlerin devralacağı kaydedilen
açıklamada, sektörün rolünün ise, ulusal ve uluslararası kamu kuruluşlarını,
enerji şirketlerini ve otomotiv üreticilerini içine alan liderlik ve sponsorluk
programları sağlamak olacağı belirtildi.
-DÖRT ALANDA ZORLUKLARIN AŞILMASI GEREKİYOR-
Raporda diğer yandan, hidrojenin enerji kaynağı olarak yaygın kullanımını
için 4 ana alanda yoğun çalışmalar yapmak gerektiği belirtilerek, bu alanların
üretim, dönüşüm, dağıtım ve perakende başlıkları altında ele alındığı
kaydedildi.
Hidrojenin, bir yakıt olarak benzinden çok daha verimli olabileceği
bildirilen açıklamada, benzinle çalışan içten yanmalı motorlarda verimliliğin
yüzde 15-17 arasında değiştiği, yakıt pillerinde bu oranın yüzde 50-70 arasına
çıktığı belirtildi.
Çok sayıda kaynaktan elde edilebilen hidrojenin tek salınımının ise su
buharı olduğu ifade edilen açıklamada, bir kilo hidrojenin bir galon kurşunsuz
benzinle aynı enerjiye sahip bulunurken, benzinle çalışan motorda enerjinin
büyük bölümünün ısı olarak egzozdan çıkarken, motordaki sürtünmenin de yine
enerji kaybına yol açtığı kaydedildi.
Çalışmada, dönüşüm verimliliğinde hidrojenin önemli kayıplara yol açtığı
vurgulanarak, doğal gazın hidrojen üretiminde kullanılmasının transfer sırasında
yüzde 40'lık bir enerji kaybına yol açarken, şebekeden elektrik kullanılarak
üretilen hidrojende bu kaybın yüzde 78'e çıktığı belirtildi.
Dağıtımda ise, mevcut karbon çelik boru hatlarının hidrojene dayanıklı
olmamasının, beraberinde astronomik maliyetler de getirdiği bildirilen
açıklamada, bu nedenle, başlangıçta altyapının mali yükünün bir kısmını
hükümetlerin üstlenmesinin gerekebileceği kaydedildi.
(AA)
HİDROJEN TEKNOLOJİSİNE GEÇİŞ RAPORU
-DELOİTTE'NİN "HİDROJENE DAYALI KÜRESEL EKONOMİNİN
YOLUNU AÇMAK" BAŞLIKLI RAPORUNDA, GELENEKSEL BİR
OTOMOBİL MOTORU 2-3 BİN DOLARA MAL OLURKEN, BU RAKAMIN
HİDROJEN YAKIT PİLİNDE 20 İLE 35 BİN DOLARA KADAR
ÇIKTIÐI KAYDEDİLDİ
Türkiye'de vergi, yönetim danışmanlığı, kurumsal finansman, denetim ve
kurumsal risk alanlarında hizmet veren Deloitte'nin, "Hidrojene Dayalı Küresel
Ekonominin Yolunu Açmak" başlıklı raporuna göre, geleneksel bir otomobil motoru
2-3 bin dolara mal olurken, bu rakam hidrojen yakıt pilinde 20 ile 35 bin dolara
kadar çıkıyor.
Raporda, hidrojenin ekonomik bir enerji kaynağı olabilmesi için birçok
alanda teknik ve finansal zorlukların üstesinden gelinmesi gerektiği belirtildi.
Fosil yakıtların katkıda bulunduğu küresel ısınma ve enerji güvenliğiyle
ilgili kaygıların alternatif enerji kaynakları arayışını hızlandırdığı
kaydedilen raporda, hidrojenin de geleceğin alternatif temiz enerji kaynakları
arasında yer aldığına işaret edildi.
Hidrojenin, araçlarda benzine göre çok daha verimli bir yakıt olacağı ifade
edilen raporda, hidrojenin henüz ekonomik bir seçenek oluşturmadığı, geleneksel
bir araba motoru 2-3 bin dolara mal olurken, bu rakamın hidrojen yakıt pilinde
20 ile 35 bin dolara kadar çıktığına dikkat çekildi.
Raporda, petrolün tahtına çıkmaya aday yeni enerji kaynaklarından biri olan
hidrojenin, yaygın bir enerji kaynağı olarak kullanımının kapsamlı bir şekilde
değerlendirildiği ifade edilen çalışmada, hidrojenin ticarileşmesinin önündeki
zorluklar ve dünyada hidrojene ilişkin olarak ülkeler bazında yaşanan
gelişmelerin ele alındığı belirtildi.
Raporda, bu çalışmalara başlanmasının altında yatan etkenler arasında, hava
kalitesi ve küresel ısınma, atmosfere salınan karbondioksitteki artışın en büyük
sorumlularından biri olan fosil yakıtlara bağımlılığın hidrojen sayesinde sona
erebilecek olması, küresel iklim sorunları ve enerji güvenliği konularının daha
bilinir hale gelmesiyle kamuoyunun hükümetler üzerinde oluşturması beklenen
baskı ve enerji tedarikinin güvenliği konusundaki kaygıların yer aldığı
kaydedildi.
Çalışmada ayrıca, raporda, bu ekonomiye geçiş için gerekli altyapının
geliştirilmesi, hidrojenle çalışan motorlu araçların seri üretimi ve toplumun
hidrojene dayalı enerji teknolojilerini kabul etmesi gerektiğine dikkat
çekildiği belirtildi.
-AVRUPA VE ABD'DE HİDROJEN ENERJİSİ ÇALIŞMALARI-
Açıklamada, Danimarka'da dünyada hidrojen ile çalışan ilk demiryolunun
inşası için projeler uygulandığı, İzlanda'nın enerjide dışa bağımlılıktan
kurtulmak için jeotermal kaynaklarını kullanarak hidrojen üretimine geçmek
istediği, Kanada ve Norveç'te hazırlanan projelerin hayata geçirilmesi durumunda
ise birçok kasabanın tüm enerji ihtiyacının hidrojen yakıt pillerinden
üretilecek elektrikle karşılanacağı bildirildi.
Avrupa Birliği'nin bu konudaki Ar-Ge çalışmalarına önümüzdeki 5 yıl için 2
milyar avro tutarında bütçe hazırladığı kaydedilen raporda, ABD'nin hidrojen
altyapısını geliştirmek için 5 yıllığına yaklaşık 1,4 milyar avro kaynak
ayırdığı belirtildi.
-TEKNOLOJİK ENGELLERİ AŞMAK GEREKİYOR-
Küresel düzeyde sağlanan tüm ilerlemelere rağmen hidrojenin ticari bir
enerji kaynağı olarak kullanımının önünde hala çözülmesi gereken çok sayıda
teknik ve mali engel bulunduğu bildirilen açıklamada, bunların başında, hidrojen
tabanlı yakıt pillerinin durumunun geldiği ifade edildi.
Raporda, geleneksel bir içten yanmalı motorun imalatının 2-3 bin dolara mal
olduğu, bu rakamın hidrojen ile çalışan bir motorda 20 ile 35 bin dolar
düzeylerine çıktığı ve tüketicinin bu yakıtı kullanmaya ikna edilmesi ve sonunda
kullanmaya başlamasının ise çok daha uzun bir süre alabileceğine dikkat çekildi.
Raporda, bir diğer zorluğun ise dünyadaki mevcut enerji altyapısının
değiştirilmesinde yattığının vurgulandığı kaydedilen açıklamada, sadece ABD'de
tam teşekküllü bir hidrojen altyapısının oluşturulması için 100 milyar dolar
harcanması gerektiği belirtildi.
-GEÇİŞTE DEVLET, AKADEMİ VE SANAYİ İŞBİRLİÐİ ÖNEMLİ-
Hidrojen enerjisine geçişte devlete, akademi dünyasına ve sanayiye önemli
roller düştüğü kaydedilen açıklamada, geleneksel olarak, devletin rolünün bir
vizyon oluşturması ve uygulamalara ivme kazandıracak ilk Ar-Ge projelerini
desteklemesi gerektiği bildirildi.
Çalışmada, üniversitelerin ise yakıt pili ve hidrojen sanayilerinin
geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacağı vurgulanarak, özellikle bilimsel
araştırmaların ve her düzeyde eğitimli personel ihtiyacı için üniversitelerin
hayati öneme sahip bulunduğu ifade edildi.
Teknolojinin ticarileşmesi ile bu rolü şirketlerin devralacağı kaydedilen
açıklamada, sektörün rolünün ise, ulusal ve uluslararası kamu kuruluşlarını,
enerji şirketlerini ve otomotiv üreticilerini içine alan liderlik ve sponsorluk
programları sağlamak olacağı belirtildi.
-DÖRT ALANDA ZORLUKLARIN AŞILMASI GEREKİYOR-
Raporda diğer yandan, hidrojenin enerji kaynağı olarak yaygın kullanımını
için 4 ana alanda yoğun çalışmalar yapmak gerektiği belirtilerek, bu alanların
üretim, dönüşüm, dağıtım ve perakende başlıkları altında ele alındığı
kaydedildi.
Hidrojenin, bir yakıt olarak benzinden çok daha verimli olabileceği
bildirilen açıklamada, benzinle çalışan içten yanmalı motorlarda verimliliğin
yüzde 15-17 arasında değiştiği, yakıt pillerinde bu oranın yüzde 50-70 arasına
çıktığı belirtildi.
Çok sayıda kaynaktan elde edilebilen hidrojenin tek salınımının ise su
buharı olduğu ifade edilen açıklamada, bir kilo hidrojenin bir galon kurşunsuz
benzinle aynı enerjiye sahip bulunurken, benzinle çalışan motorda enerjinin
büyük bölümünün ısı olarak egzozdan çıkarken, motordaki sürtünmenin de yine
enerji kaybına yol açtığı kaydedildi.
Çalışmada, dönüşüm verimliliğinde hidrojenin önemli kayıplara yol açtığı
vurgulanarak, doğal gazın hidrojen üretiminde kullanılmasının transfer sırasında
yüzde 40'lık bir enerji kaybına yol açarken, şebekeden elektrik kullanılarak
üretilen hidrojende bu kaybın yüzde 78'e çıktığı belirtildi.
Dağıtımda ise, mevcut karbon çelik boru hatlarının hidrojene dayanıklı
olmamasının, beraberinde astronomik maliyetler de getirdiği bildirilen
açıklamada, bu nedenle, başlangıçta altyapının mali yükünün bir kısmını
hükümetlerin üstlenmesinin gerekebileceği kaydedildi.
(AA)