``Projesi olan bana gelsin``
Aylık ekonomi dergisi Turkishtime’a konuşan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Ar-Ge yasası ile verilecek teşviklerin artık doğrudan Maliye Bakanlığı’na bağlı olacağını açıkladı.
Unakıtan, “Bize gelecekler, yapacaklarını anlatacaklar ve biz de belki TÜBİTAK’tan görüş alağız ve bunu yapacağız. İşler düzgün yürüsün diye Maliye Bakanlığı bunu ele alacak. Bu ekip iki seneden beri yasa üzerinde çalışıyor. Seçim dolayısıyla hepsini yurtdışına gönderdim. Oralarda gerekli çalışmaları yapacaklar. Burada kurduğumuz ekip, büyük sanayicilerin Ar-Ge konusunda önde gelen kuruluşları gezdi. Bu konuda yasal süreci bekliyoruz.
Bürokrasiyi asgariye indirmek istiyoruz. Hatta bir iki genç çıkar, yazılım alanında önemli işler yapmışlar, ufukları geniş, hemen 100 bin YTL girişim sermayesini hibe olarak vereceğiz.
İlaç şirketleri Türkiye’ye gelecek, elektronik, iletişim sektörü Ar-Ge merkezleri kuracaklar. Microsoft, Nortel, Cisco ve Nokia gibi şirketler Ar-Ge merkezlerini buraya getirdiği zaman, eğitimli gençlerimiz buralarda çalışacak, Türkiye’nin çehresi değişecek” dedi.
Özelleştirme konusunda da bilgi veren Unakıtan, özelleştirmenin devlet ekonomiden çekilinceye kadar devam edeceğini söyledi. Büyük özelleştirme kalemlerinin hala mevcut olduğunu ifade eden Unakıtan, “Özelleştirecek o kadar çok yer var ki, hiç merak etmeyin. Hiçbir şey olmasa dahi bunlardan daha fazla özelleştirme yapma imkanımız var. Halk Bankası’nın yüzde 75’i var, Ziraat Bankası dev gibi duruyor, otoyollar duruyor, Türk Telekom’un yüzde 45’i var. Botaş’ın, DHMİ’nin özelleştirilmesi lazım. Hatta PTT’den TRT’ye kadar özelleştirilmesi lazım” dedi.
SEÇİM EKONOMİSİ
Son dönemde mali disiplinden taviz verildiği ve seçim ekonomisi uygulandığı eleştirilerine de yanıt veren Unakıtan, “örneğin geçici işçiler zaten maaşını alan işçilerdi. Bütçeye böyle yükler getirmiş işçiler değil. Diğerlerinin tüm haklarına sahipler. Çıktığı zaman tazminatını alıyor, mahkemeye gittiği zaman daimi işçi gibi hesaplanıyor. Bakın bu uygulamayla iki de bir, işine gelenin geçici işçi alması yolunu kapattık. Geçici işçileri kadroya alıyoruz ve bu olayı kapatıyoruz dedik. Senelerdir uygulanan yanlış politikayı düzelttik.
Şimdiye kadar Türkiye’de görülmemiş derecede mali disiplinin uygulandığı bir seçime gidiyoruz. Hiçbir zaman görülmemiştir. Seçim olduğu zaman bütçeyi düşünen olmaz. Biz her gün bütçenin hesabını yapıyoruz. Bu senenin dördüncü ayını bitirdik, yaptığımız ödemelerin hepsi bütçe hedeflerine uygun gidiyor. 5 milyar 300 milyon açık vermiş bütçemiz, yıllık hedefimiz 17 milyar. Dördüncü ayın sonunda hedefimizden daha düşük bir neticeye gideceğimiz ortada. Hem seçim yapıyoruz hem disipline uyuyoruz. İnsanlar neyi tenkit edeceğini şaşırıyor” diye konuştu.
ÇİFT BİLANÇO KALMAYACAK
SPK'ya kayıtlı olan ve İMKB'ye bilanço gönderen, İMKB'ye kote şirketler, vergi dairelerine farklı, İMKB'ye farklı bilançolar gönderiyor. Bu durumun çok yakında zamanda giderileceğini söyleyen Unakıtan, “Basel sistemi geldiğinde sıkıntı kalmayacak. Aslında iki farklı bilanço sistemi, bankaları daha fazla ilgilendiren bir konu. Basel sistemi geldiğince hakiki bilançosunu getirmeyene kredi verilmeyecek. İşte bu geldiğinde ‘dananın kuyruğu’ kopacak. Türkiye’de öyle bir hal alıyor ki, kayıt dışının önü kapanıyor. Zaten kayıt dışı sorununu çözmediğimiz sürece gelişmiş olamayacağız” dedi.
Ekonomi alanında söylemini beğendiğiniz akımlar var mı? Hangi ekonomistler ilginizi çekiyor?
Bütçeyi okumasını bilmeyenler bile tenkit ediyor. Hangi rakam neyi ifade ediyor, bunun manası nedir diye tenkit ediyorlar. Ekonomi yazarları beni terletmiyor, “öyle sorular sorun ki ben terliyim” diyorum ama bunlar beni terletemiyor.
Seçime ilişkin öngörüleriniz nelerdir? Seçim sonrası sizi en çok rahatsız edecek senaryo ne olur?
Koalisyon. Koalisyon kadar tehlikeli, ekonomiyi berbat edecek bir senaryo düşünemiyorum. Kim gelirse gelsin ama tek başına iktidar olsun. Türkiye’nin ekonomi gündemi her zaman bir numaradır. Bugünlerde dahi Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ekonomidir. Çünkü sular çekilir, ekonomi gerçeğiyle baş başa kalırsınız. Bugün savaşlar da barış da ekonomik nedenlerle oluyor. Ülkemiz insanının refah seviyesini yükseltirsek, kişi başına geliri 10 bin dolara yükseltirseniz, her bir fertin yürüyüşü değişir. Yamuk, yumuk kimse yürümez.
TURKISHTIME
Aylık ekonomi dergisi Turkishtime’a konuşan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Ar-Ge yasası ile verilecek teşviklerin artık doğrudan Maliye Bakanlığı’na bağlı olacağını açıkladı.
Unakıtan, “Bize gelecekler, yapacaklarını anlatacaklar ve biz de belki TÜBİTAK’tan görüş alağız ve bunu yapacağız. İşler düzgün yürüsün diye Maliye Bakanlığı bunu ele alacak. Bu ekip iki seneden beri yasa üzerinde çalışıyor. Seçim dolayısıyla hepsini yurtdışına gönderdim. Oralarda gerekli çalışmaları yapacaklar. Burada kurduğumuz ekip, büyük sanayicilerin Ar-Ge konusunda önde gelen kuruluşları gezdi. Bu konuda yasal süreci bekliyoruz.
Bürokrasiyi asgariye indirmek istiyoruz. Hatta bir iki genç çıkar, yazılım alanında önemli işler yapmışlar, ufukları geniş, hemen 100 bin YTL girişim sermayesini hibe olarak vereceğiz.
İlaç şirketleri Türkiye’ye gelecek, elektronik, iletişim sektörü Ar-Ge merkezleri kuracaklar. Microsoft, Nortel, Cisco ve Nokia gibi şirketler Ar-Ge merkezlerini buraya getirdiği zaman, eğitimli gençlerimiz buralarda çalışacak, Türkiye’nin çehresi değişecek” dedi.
Özelleştirme konusunda da bilgi veren Unakıtan, özelleştirmenin devlet ekonomiden çekilinceye kadar devam edeceğini söyledi. Büyük özelleştirme kalemlerinin hala mevcut olduğunu ifade eden Unakıtan, “Özelleştirecek o kadar çok yer var ki, hiç merak etmeyin. Hiçbir şey olmasa dahi bunlardan daha fazla özelleştirme yapma imkanımız var. Halk Bankası’nın yüzde 75’i var, Ziraat Bankası dev gibi duruyor, otoyollar duruyor, Türk Telekom’un yüzde 45’i var. Botaş’ın, DHMİ’nin özelleştirilmesi lazım. Hatta PTT’den TRT’ye kadar özelleştirilmesi lazım” dedi.
SEÇİM EKONOMİSİ
Son dönemde mali disiplinden taviz verildiği ve seçim ekonomisi uygulandığı eleştirilerine de yanıt veren Unakıtan, “örneğin geçici işçiler zaten maaşını alan işçilerdi. Bütçeye böyle yükler getirmiş işçiler değil. Diğerlerinin tüm haklarına sahipler. Çıktığı zaman tazminatını alıyor, mahkemeye gittiği zaman daimi işçi gibi hesaplanıyor. Bakın bu uygulamayla iki de bir, işine gelenin geçici işçi alması yolunu kapattık. Geçici işçileri kadroya alıyoruz ve bu olayı kapatıyoruz dedik. Senelerdir uygulanan yanlış politikayı düzelttik.
Şimdiye kadar Türkiye’de görülmemiş derecede mali disiplinin uygulandığı bir seçime gidiyoruz. Hiçbir zaman görülmemiştir. Seçim olduğu zaman bütçeyi düşünen olmaz. Biz her gün bütçenin hesabını yapıyoruz. Bu senenin dördüncü ayını bitirdik, yaptığımız ödemelerin hepsi bütçe hedeflerine uygun gidiyor. 5 milyar 300 milyon açık vermiş bütçemiz, yıllık hedefimiz 17 milyar. Dördüncü ayın sonunda hedefimizden daha düşük bir neticeye gideceğimiz ortada. Hem seçim yapıyoruz hem disipline uyuyoruz. İnsanlar neyi tenkit edeceğini şaşırıyor” diye konuştu.
ÇİFT BİLANÇO KALMAYACAK
SPK'ya kayıtlı olan ve İMKB'ye bilanço gönderen, İMKB'ye kote şirketler, vergi dairelerine farklı, İMKB'ye farklı bilançolar gönderiyor. Bu durumun çok yakında zamanda giderileceğini söyleyen Unakıtan, “Basel sistemi geldiğinde sıkıntı kalmayacak. Aslında iki farklı bilanço sistemi, bankaları daha fazla ilgilendiren bir konu. Basel sistemi geldiğince hakiki bilançosunu getirmeyene kredi verilmeyecek. İşte bu geldiğinde ‘dananın kuyruğu’ kopacak. Türkiye’de öyle bir hal alıyor ki, kayıt dışının önü kapanıyor. Zaten kayıt dışı sorununu çözmediğimiz sürece gelişmiş olamayacağız” dedi.
Ekonomi alanında söylemini beğendiğiniz akımlar var mı? Hangi ekonomistler ilginizi çekiyor?
Bütçeyi okumasını bilmeyenler bile tenkit ediyor. Hangi rakam neyi ifade ediyor, bunun manası nedir diye tenkit ediyorlar. Ekonomi yazarları beni terletmiyor, “öyle sorular sorun ki ben terliyim” diyorum ama bunlar beni terletemiyor.
Seçime ilişkin öngörüleriniz nelerdir? Seçim sonrası sizi en çok rahatsız edecek senaryo ne olur?
Koalisyon. Koalisyon kadar tehlikeli, ekonomiyi berbat edecek bir senaryo düşünemiyorum. Kim gelirse gelsin ama tek başına iktidar olsun. Türkiye’nin ekonomi gündemi her zaman bir numaradır. Bugünlerde dahi Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ekonomidir. Çünkü sular çekilir, ekonomi gerçeğiyle baş başa kalırsınız. Bugün savaşlar da barış da ekonomik nedenlerle oluyor. Ülkemiz insanının refah seviyesini yükseltirsek, kişi başına geliri 10 bin dolara yükseltirseniz, her bir fertin yürüyüşü değişir. Yamuk, yumuk kimse yürümez.
TURKISHTIME
Yorum