UYDU ALICISI NASIL SEÇİLİR

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • terminatör61
    Banned
    • 23-10-2004
    • 657

    UYDU ALICISI NASIL SEÇİLİR

    1995 yılındaki Nokia Mediamaster cihazını hatırlayanlarınız vardır. Binbeşyüz dolardan fazla fiyatıyla herkesin kolay kolay yanından geçebileceği gibi değildi. Şu anda ise onunla aynı özellikteki bir cihazı $150 dolar gibi fiyatlara kadar alabildiğinizi düşünürsek fiyatların en az 10 misli ucuzladığı kesinlikle söylenebilir (Gerçi o modelin hala hastaları var). Öte yandan marka ve model sayısındaki artış ise 100 kat sayılabilir. Global pazara çıkmış durumdaki yüzlerce modelin yanı sıra her ülkenin sadece orada bilinen markaları da var. Yani herşey çok değişti, o yüzden biz de iki yıl önceki yazımızı revize ettik.

    Digital cihazların ülkemizde yaygınlaşmaya başladığı 1997 yılından bu yana geçen 5 yıl içinde cihazların teknik bakımdan birkaç nesil geliştiği, CPU'larının ve yazılımlarının hızlandığı, belleklerinin büyüdüğü ve muazzam bir evrim geçirdiğini de kabul etmek gerekiyor. Bu arada alınabilen digital kanalların sayısı da onlarcadan binlerceye yükseldi. Analog kanallar gitgide ortadan silinirken digital kanallardaki ve toplam kanal sayısındaki artış oldukça dikkat çekici. Yani biz de artık hala bir tane alamamış isek almamız için gereken sebepler eskisine göre çok fazla. Hatta eskiden bir tane almış dahi olsak yenilemenin vakti geldi denilebilir.


    Eskiden karar vermemizi güçleştiren nedenler çoktu. Analog mu alsam digital mi? sorusu vardı. Güzel kanalların paralı buketlerde olması ve bu buketlerin abonelik karşılığı gerekli cihazları bedava vermesi ve bu yayınların başka hiçbir cihazla alınamaması uygulaması kafamızı karıştırmaktaydı. Alınan cihazın kısa sürede demode olabilmesi endişesini güçlü kılan nedenler de çoktu.

    İlk önce 1997 'de D+A yani hem analog hem digital cihazlar, hemen sonra da pozisyonerli olanları (DAP) çıkmıştı. Hemen sonra bunların şifreli yayınları da alabilmek üzere gerekli standart arayüze sahip (DACI) olanları çıktı. Bu sonuncular yani genelde iki tane olan CI'lı (modül yuvalı) modellerin dışında gerekli şifre modülü kendinden içinde gömülü (embedded) olanlar IR (Irdeto), VA(Viaccess) şeklinde harfleriyle eklendi. Yani IRCI, VACI modül arayüzleri dışında kendinden Irdeto, veya Viaccess şifre çözme sistemlerine sahip cihazlar için kullanılan kısaltmalar idi.

    99 ve ikibin yılları digital korsancılığın doğuşu ve yükselişine sahne oldu. Analog ve D2MAC türü şifre sistemleri gitgide sahneden silinirken yaygınlaşmaya başlayan Irdeto, Seca(Mediaguard) ve Viaccess sistemlerinin kırılmasıyla bu kanalların bedava izlenme fırsatının peşine düşen milyonlarca kişi korsan yükleme yapılarak (IrdetoFree, FreeCAM) kartsız kullanılabilen Irdeto modüllerin, daha sonra çeşitli korsan kartların sahibi oldu. Bu kartlara yükleme yapmakta kullanılan programmer cihazlarının sadece türkiyede bile "onbinlerce" sattığı söylenebilir. Değişen şifreleri almak vermek için internette onbinlerce board ve site kuruldu. Bunlar milyonlarca defa ziyaret edildi. Bu arada korsanlıktan zarar gören yayın şirketleri de buna reaksiyon göstermekte gecikmedi. İlk ve en büyük çapta korsanlığa uğrayan CanalPlus şirketi bu işin arkasında NDS'nin olduğu iddiasıyla bedeli iki milyar doları bulan tazminat davaları açtı. İddiaya göre rakip NDS firması büyük maddi ve teknik imkanlarını kullanarak algoritmaları açmış ve internet üzerinden korsancılara sunmuştu. Kanıtları da olduğunu söyledikleri ve mahkemeye sundukları bu davalar hala sürüyor. Gerçekten de bu işe hevesli şaşılacak kadar çok sayıdaki bilgisayar meraklısı gencin bütün gayretlerine rağmen algoritmaların kırılabilmesi ellerindeki standart donanımlarla pek mümkün görünmüyor. Nitekim önce Irdeto, sonra Viaccess ve Mediaguard kilitlerinin yeni versiyonlarını ortaya sürdüler. Bunların iki yıldır herhangi bir korsan çözümüne rastlanmadı. Eğer birinci versiyon şifrelerin çözülme olayı teknik ve ticari olarak mümkün olabilse idi ikinci versiyon şifreler için de bunun şimdiye kadar mutlaka başarılması gerekirdi. Başarılamamış olması bunun bir "bilgisayar dehası çocukların arayıp bulup çözme olayı" olmadığının (ve CanalPlus'un iddiasının doğruluğunun) bir kanıtı gibi durmaktadır. Şu anda tek CAM ile birinci versiyon Irdeto, Viacess, Seca, Nagra v.s şifreye sahip birçok kanalın izlenebilmesini sağlayan yazılımlar (3in1, 5in1, 6in1) revaçta, kırılabilen kanalların sayısı da 50'den fazla. Uydu alıcılar bu özellik nedeniyle "tüm şifreli yayınları çözebilen" diye satılıyor. Ama, kanallar ikinci versiyon şifrelere geçtikçe sistem etkisini yitirmektedir.

    Öte yandan geçtiğimiz yıllarda tüm paralı kanal şirketlerinin hepsinin zarar etmiş olması, kimilerinin milyarlarca dolar batırarak iflas bayrağını çekmesi, ayrıca korsan olayındaki yaygınlık birçoklarının "paralı TV işi yürümeyecek" görüşünü edinmesine yol açtı. Oysa, gerçek gidişat yatırımcıların tercihleri doğrultusunda olacağına, ve onlar da bu konuda bir geri adım atmadıklarına göre ParalıTV olayının bundan sonra da artarak gelişimini sürdüreceğini kesinlikle söyleyebiliriz. Nitekim son üç ay içinde de şifreli kanal sayısı şifresiz kanal sayısının iki misli artmıştır. Ayrıca yakın gelecek için şunlar da söylenebilir.

    Analog kanallar hemen bitmeyecek, izlenmeğe değecek - her türden- parasız digital kanallar da yeterli sayıda olacaktır. Teknik çeşitlenme sürecek, şifreli kanalların sayıları arttığı gibi teknolojik bakımdan çeşitlilikleri de artacaktır. Yayınlar C, Ku, Ka bantlarında çoğunlukla etkileşimli veya etkileşimsiz DVB ve Streaming digital olacak, online gaming ve broadband internet en hızla artan yayın türü olacaktır. Maçlar ve her türden yayının lisans ücretlerinde ciddi düşüşler olacak, abone ücretleri ucuzlayacak, korsanlığın da büyük ölçüde önüne geçilecektir.

    Yani isterseniz kehanet deyin ama bu işin gurularının söyledikleri genellikle çıkıyor ve beklenenler bu doğrultuda. Türkiyeye gelince (maalesef) iki sene önceki yazdıklarımızın ve endişelerimizin hepsi gerçekleşti.

    Platformların "yanlızca kendi yayınlarını alabilen" kutular vermeleri daha önceden yanlış olduğu ispatlanmış bir stratejinin tercihi idi. Bu yüzden ülkemiz (ve kendileri) yüz milyonlarca dolar kaybettiler. İnşaallah bir daha aynı tür yanlışlar tekrarlanmayacak ve türkiyenin bugün dünya ortalamasına göre beklenen 3.5 milyon dolayındaki digital platform aboneliği potansiyeli de gerçekleşecektir.

    Şimdi hangisini alalım ?

    Bütün bunlar ışığında şu anda çok fazla zorlanmadan en ucuz ideal bir seçimin standart özellikleri olan (yeni üretilen tüm cihazlar artık DiSEqC 1.2 uyumlu) CI'lı bir digital uydu alıcısı (DCI alıcı yaklaşık $150-200) olacağını düşünüyorum. Aman, embedded olmasın.( çünkü içindeki CAM belki şimdiden demode olmuş da olabilir). Analog kısmı da olmasın, maliyetini fazla etkilemiyor ama gerekli de değil. Pozisyonerli olması da gereksiz. Tercihan yerli bir marka olmalı, çünkü yabancı üretimlerin buradan servis almasında (maalesef gümrük mevzuatımız yüzünden) sorunlar var. Ortada kalabilirsiniz. Bireysel seçim için Universal LNB, 120-150cm çanak ve uygun özellikte ucuz bir DiSEqC1.2 motor. Yahut da Twin, Quad LNB kullanılarak birkaç çanak birkaç daire paylaşılabilir. Yaklaşık $300 dolara maledebileceğiniz böyle bir sistemle 10-15 uydudan binlerce kanal alabilirsiniz. Ayrıca ileride isterseniz bu sistemle "herhangi paralı kanala" da abone olup izleyebilirsiniz. Gerekli CAM seçimi, Kart seçimi tümüyle ayrı konular. İlgili yazılarda bu konularda da tavsiyelerimiz var. Sadece bedava (FTA) kanalları düşünün. Alabileceğiniz kanalların sayısı rahatlıkla bini geçiyor. Biraz lükse kaçmak isterseniz yayınların tümünü siz yokken (veya varken) kaydedebilen harddiskli 40GB (20-25 saat) veya 120GB(70 saat) bir model seçebilirsiniz. Bu pahalı modellerde genellikle ayrıca Dolby Digital (AC3), Digital Surround ses sistemi özelliği de bulunuyor. Eğer teknoloji hastası iseniz yeni Streaming (MPEG-4) ve etkileşimli yayınları da alabilen bir alıcı düşünebilirsiniz. (Nereden bulursunuz bilmem. Bizde henüz etkileşimli yayın yok, türkiyede henüz böyle bir cihaz da satılmıyor. Ama dış piyasada var, uydularda yayınları da var, ve gelecekte bunlar ve MHP (MHEG-5) yaygınlaşacak)

    Bir de bilgisayarınız için tavsiyem olacak. Bilgisayarınızın içindeki PCI slotuna bir kart takıyorsunuz. Ucu çanağa bağlanıyor. CI slotu da var. Çok hızlı internet abonesi olabildiğiniz gibi, tüm (şifreli şifresiz) digital yayınları izlemekte, ayrıca normal uydu alıcılarıyla alamadığınız etkileşimli Streaming MPEG-4 yayınları almakta kullanabiliyorsunuz. Özellikle W3 uydusunda bazı promosyon yayınlar var. Online Gaming imkanları var. Bu kartların şimdi Harddisk'e kayıt yapabilenleri de çıkmış. Harddiskinize sıkıştırılmış olarak onlarca saatlik yayını yerleştirebilirsiniz. Bu sayede hiçbir sevdiğiniz program kaçmamış olur. Kartın ses ve video çıkışları var. Bunları TV nize takarak yayınları TV'den de izleyebiliyorsunuz. Fiyatları maalesef ucuz değil, normal bir uydu alıcı kadar.
İşlem Yapılıyor
X