Ermenilerin 24 Nisan'ı nerden geliyor?

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Ermenilerin 24 Nisan'ı nerden geliyor?

    ,



    Arzu Uğur'un köşe yazısı

    ERMENİ SOYKIRIMININ ARDINDA Kİ GERÇEKLER

    Türkiye tarihi, entrikalarla dolu bir tarihtir. Hem bu kadar çok ve kötü entrikalarla karşısı karşıya kalmasının hem de entrikalara rağmen ayakta kalabilmesinin en önemli sebebi; bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, birçok renge, sese ve dengeye sahip olmasıdır. Hem bu renklerimiz, seslerimiz ve dengelerimiz bizi büyütüp yüceltmiş, hem de bu özelliklerimiz bize karşı bir silah olarak düşmanlarımız tarafından kullanılmış.

    İşte tarihteki “ERMENİ KATLİAMI” diye nitelendirilen soykırım iddiaları da maalesef bu güzel özellik ve zenginliklerimizin bize karşı silaha dönüştürüldüğü en önemli olaylardan biridir. Nasıl mı?
    Birinci Dünya Savaşı’n da bizi içeriden vurmaya çalışan Rusya, İngiltere ve Fransa Ermeni vatandaşlarımızı baş kaldırmaya yönelik kışkırtmalarda bulunmuşlar. Fakat, bizim bu güzel renklerimiz bu oyunlara gelmemiş. Bizi yıkmayı ve ortadan kaldırmayı akıllarına koymuş olan düşmanlarımız başka oyunlarla karşımıza çıkmış. Kendi ülkelerinde ki Ermenileri örgütleyip, bizim ülkemiz de çeşitli saldırılar düzenlemeye başlamışlar.

    Böylece 1887'de Rus Ermenileri tarafından, Cenevre'de sosyalist eğilimli, ılımlı militan Hınçak, 1890'da ise Tiflis'te aşırı terör, isyan, mücadele ve bağımsızlık yanlısı Taşnak Komiteleri kurulmuş. Bu komitelere, "Anadolu topraklarının ve Osmanlı Ermenilerinin kurtarılması" hedef olarak gösterilmiştir. İnce yapılan planlar sayesinde de Osmanlı Ermenileri de kışkırtılıyor. Tabiî ki arkasından isyanlar kendini göstermeye başlamış.

    İlk isyan 1890'daki Erzurum'da gerçekleşmiştir. Bunu, yine aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterisi, 1892-93'te Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, 1894'te Sasun isyanı, Babıali gösterisi ve Zeytun isyanı, 1896'da Van isyanı ve Osmanlı Bankası'nın işgali, 1903'te ikinci Sasun isyanı, 1905'te Sultan Abdülhamid'e suikast girişimi ve nihayet 1909'da gerçekleşen Adana isyanı izlemiştir. 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van olaylarında 3.000 ve 1914-1915 Muş olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiştir.

    Osmanlı hükümeti, Ermenilerin çıkardığı isyan ve yaptığı katliamlar karşısında, Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni halkının ileri gelenlerine “Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını” bildirmiştir. Ancak, olayların durmak yerine giderek yoğunlaşması, savunmasız kalan Türk kadın ve çocuklarına yönelik saldırıların artması ve ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacı doğmuştur.

    Bu nedenle, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri kapatılarak, yöneticilerinden 2345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. Tutuklular Ankara ve Çankırı hapishanelerine yollanmıştır. Dışarıdaki Ermenilerin her yıl "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan, işte bu 2345 komitecinin tutuklandığı tarihtir ve yer değiştirme uygulamasıyla hiç bir şekilde ilgili değildir.

    İsyanların Osmanlı kuvvetlerince bastırılması, dünya kamuoyuna propaganda maksatlı olarak "Müslümanlar Hıristiyanları katlediyor" mesajıyla yansıtılmış ve Ermeni sorunu giderek uluslararası bir sorun niteliği kazanmıştır.

    Maalesef de, zaman zaman renklerimizi soldurmaya yada karartmaya çalışanların, oyunlarına geldiğimiz dönemlerden biri de 1. Dünya Savaşı’n da yaşadığımız bu olaylar olmuştur. Bir çok Ermeni ya Rus Ordusu’na katılıyor yada düşmana karşı savaşmak yerine silah bırakıyor. Arkasından da Osmanlı yaşadığı bu trajediye bir son vermek adına Ermeni vatandaşlarından bir seçim yapmasını istiyor. Bu seçim bir göç ile sonuçlanıyor.

    Bir de bu sorunu bizim dışımızda, üstelik Amerikalı bir uzman olan Prof. Bernard Lewis’in dilinden dinleyelim:
    “Osmanlı hükümetinin Ermeni erkek, kadın ve çocukları önceden haber vermeksizin yurtlarından çıkarıp dağlara ve çöllere yürüttüğü ve çok sayıda Ermeni'nin açlık ve hastalık sonucunda öldüğü bir gerçek. Fakat bu Osmanlı Hükümeti’nin kasıtlı bir ‘imha etme planı’ değil, bu bir ‘tehcir’ (göç) etme planı idi.”

    İnsanlık dersi vermek isterken kendi kara tarihinde ki “CEZAYİR” ayıbına bakmayan Fransa, Prof. Bernard Lewis’i Ermeni Soykırımını kabul etmemesi nedeniyle de yargıladı ve mahkum etti. Yahudi asıllı olan Prof. Bernard Lewis’in soykırım ne demek olduğunu anlamak için Naziler’in yaptıklarına bakmanın yeterli olduğunu söylüyor.

    1,5 Milyon insana soykırım yaptığımızın iddialarının temelinde bu olaylar yatıyor. Bir daha böyle acılar yaşamamak, renklerimizi, sesimizi kaybetmemek adına lütfen birbirimizi daha fazla kucaklayalım. Birbirimizi dinleyelim. Birbirimizle konuşalım. Bir daha benzer yanlışlara düşmeyelim. Birbirimizden uzaklaşmayıp daha da yakınlaşalım. O kadar çok yakınlaşalım ki birbirimizin içinde hem var olalım hem de yok olalım. Tıpkı aşk gibi. Bu aşkın adı da TÜRKİYE AŞKI olsun.

    En büyük aşk olan TÜRKİYE AŞKI sizinle olsun.

    www.rotahaber.com
İşlem Yapılıyor
X