Dev göktaşı Dünya'ya çarpacak mı?

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Dev göktaşı Dünya'ya çarpacak mı?




    Bu amaçla merkezi Pasadena'da bulunan ve amacı uzay çalışmalarını desteklemek olan sivil toplum örgütü The Planetery Society tarafından geçen yıl açılan 50 bin dolarlık "Apophis Mission Tasarım Yarışması"nı SpaceWork Mühendislik şirketi kazandı. Apophis'i 300 gün süreyle izleyecek projeyle Dünya'ya 2029'da yaklaşacak ve 2036'da az da olsa çarpma olasılığı bulunan 300 metre çapındaki göktaşının yörüngesi kesin olarak belirlenecek ve Dünya'ya çarpıp çarpmayacağı anlaşılacak.
    ÇARPMAYA KARŞI HAZIR OLMALIYIZ
    Tasarım yarışmasını açan Planetary Society Başkanı Dan Geraci, Apophis'in bir bilim kurgu hikayesi ya da kapalı gişe oynayan bir Hollywood yapımı değil, bir gerçek olduğunu belirterek, "Göktaşının etiketleneceği elektronik izleme sayesinde, şimdi, 2017, 2029 ve 2036 arasındaki zaman diliminde uzun vadede odaklanma olanağı bulabileceğiz. Bu sayede çarpma riskine en iyi şekilde hazırlanma ve bir plan oluşturma imkanı elde edebileceğiz" diye konuştu. Apophis'in Dünya'ya çarpıp çarpmayacağını anlayabilmek için doğru bir izleme ve eğer gerekiyorsa yörüngesini değiştirmek için bir yöntem bulmak gerekiyor.
    Yarışma kurallarına göre, göktaşını elektronik olarak izlemeyi öngören tasarımın, 2017'ye dek göktaşının yörüngesini değiştirmek için insanlı bir sefer düzenlenmesinin gerekli olup olmadığı bilgisini en kısa sürede sağlaması gerekiyor.

    MISIR KÖTÜLÜK TANRISI APOPHIS

    Adını Mısır mitolojisindeki kötülük tanrısı Apophis'den alan ve Haziran 2005'te keşfedildikten sonra incelemeye alınan Apophis'in, Dünya'ya çarpması durumunda, 1945'de Hiroşima'ya atılan atom bombasından 100 bin kat daha fazla bir güç yaratacağı tahmin ediliyor. Bu etkinin binlerce kilometrekarelik bir alan üzerinde yaşayan tüm canlıları etkileyeceğini söyleyen bilim adamları, çarpışmayla atmosfere yayılacak toz bulutunun tüm dünyayı kaplayabileceğini belirtiyorlar.
    NASA: DURUM CİDDİ
    NASA, bu çarpmanın yönünü değiştirmenin ve göktaşından korunma stratejisinin planlama, deneme ve uygulama aşamalarının yıllar alacağını ifade ederek, bir an önce çalışmalara başlanmasının şart olduğunu açıklamıştı. NASA'nın geçen yıl, saatte 48 bin kilometre hızla yol alan ve 2029'da Dünya için olası tehdit olarak tanımlanan "Apophis" adlı göktaşına astronot indirmeyi planladığı bildirilmişti.
    Space.com internet sitesindeki habere göre, plan konusunda son derece ciddi olan NASA yetkililerinden, Houston'daki Johnson Uzay Merkezi'nden Chris McKay, insanlığın asteroid sorununun çözüldüğünü görmek istediğini belirtmiş, “Oraya astronot göndermek ve asteroidin yönünü değiştirebilmek, bilimsel açıdan olduğu kadar insanlığın neler yapabileceğini göstermek açısından da çok değerli olur” demişti.
    VURMAK YERİNE YÖRÜNGESİ DEÐİŞTİRİLMELİ
    Bilim adamları, Dünya için tehdit yaratan göktaşlarını nükleer başlıklı silahla vurarak, aynı rotada binlerce küçük cisim oluşmasına yol açacağından, göktaşının hafifçe yönünün değiştirilmeye çalışılmasının en iyi yaklaşım olduğunu düşünüyorlar. Uzmanlar, küçük bir otomobilin itme gücünün 1 milyar ton ağırlığında bir göktaşını yalnızca 75 günde güvenli bir rotaya çevirmeye yetebileceğini belirtiyorlar.
    Bu konuda bir başka yaklaşım da Amerikalı aktör Bruce Willis'in Hollywood yapımı Aramgeddon filminde Dünya'yı felaketten kurtardığı gibi, göktaşının üzerine delici bir makine indirerek, asteroidi başka yöne itebilmeye yetecek materyalin gökcisminden çıkmasını sağlamak.
    BİR ÖNERİ DE İSKOÇYA'DAN
    Göktaşının yörüngesini değiştirmek için yapılan bütün önerilerin ötesinde bir öneri İskoçya'dan geldi. Glasgow Üniversitesi uzmanları bu güne kadar binlerce kıyamet senaryosu üretilen göktaşını durdurmanın en iyi yolunun ne nükleer ne de uzay gemisi olduğunu, dünya yörüngesine yerleştirilecek aynalarla bu işin çözüleceğini iddia etti. Göktaşı üzerine 9 farklı senaryoyu ele alan uzmanlar, en iyi ve güvenli yolun aynalar olduğunu tespit etti. Yörüngeye yerleştirilecek 50 santim ile 1,5 metre genişliğindeki 5 bin adet ayna güneşten gelen sıcaklığı göktaşına yansıtacak. Göktaşının yüzeyini 2100 dereceye kadar ısıtıp patlatacak ve dünyaya çarpması engellenecek. Uzmanlara göre bu yöntem nükleer bomba gibi büyük bir risk taşımıyor hem de bombadan daha ekonomik.
    DÜNYAYA ÇARPMA İHTİMALİ YÜZDE 3
    Rus bilim adamlarının hesaplarına göre göktaşının dünyaya çarpma ihtimali yüzde 3 civarında. Uzay boşluğunda çok büyük olan bu ihtimal gerçekleşirse meydana gelecek yıkımın boyutları, tahminlerin çok ötesinde olacak. Rusya'nın Sibirya bölgesinde meydana gelen benzer bir astroit basıncının etkisi ile 2 bin 150 km2 lik alan etkilenmiş ve büyük Sibirya ormanlarında 80 milyon ağaç yok olmuştu.
    DÜNYAYA EN SON 1908'DE GÖKTAŞI DÜŞTÜ
    Ender de olsa dünyaya çarpan göktaşları 65 milyon yıl önce dinazorları yok etmişti. Dünya'ya son olarak 1908'de büyük bir göktaşı çarpmıştı. 2 bin kilometrekarelik bir ormanı küle çeviren göktaşı araziyi de dümdüz etmişti.
    Hürriyet
  • aaron_1212
    Senior Member
    • 03-11-2006
    • 4376

    #2
    Konu: Dev göktaşı Dünya'ya çarpacak mı?

    Nibiru

    Sümerler tarafından, Nibiru, yani geçiş gezegeni ismi verilen, Babil astronomları tarafından ise Marduk olarak adlandırılan gezegendir. 2012 yılında dünyaya yakın geçiş yapacağı öne sürülmektedir. Zecharia Sitcin tarafından yapılan araştırmalara konu olmuştur. Dünyadan 4 kat daha büyük olduğu ve güneş çevresindeki turunun 3600 yıllık periyoda sahip olduğu bu araştırmalarda ortaya atılmıştır. Sitchin,Mısır ve Mezopotamya'daki araştırmaları esnasında eski uygarlıkların da bu gezegenden haberdar olduğunu saptamıştır.
    Türkiye'de de yazar Burak Eldem konu ile ilgili bir kitap yazmış ve bu gezegenin eski uygarlıklar dönemindeki önemi ve 2012 yılında yapacağı öne sürülen yakın geçişle ilgili teoriler sunmuştur.
    Teorilere göre 10. gezegen denen Nibiru (NASA'nın 2001 KX76 olarak katalogladığı gezegen) güneş etrafındaki 3657 yıllık her dönüşünüde dünya'ya yakın olarak gelip geçerken dünya üzerinde türlü felaketlere sebep olmaktadır. Bu seferki geçiş ise kimilerine göre 2012 yılında gerçekleşecektir. Güneş sistemimizdeki elemanlar olarak Zecheria Sitchin Güneş'i ve Ay'ı da cisim olarak ele aldığında 11 cisim söz konusu olmaktadır. Nibiru'yu bu sisteme eklediğinde 12 sayısına ulaşılmaktadır (Sümer tabletlerini çeviren Sitchin'e göre). Güneş ve Ay'ı saymazsak 9 gezegenden oluşan güneş sistemimizde Nibiru 10. Gezegen olmaktadır. Zecheria Sitchin'in kitabında anlatılan 12. Gezegen ile bugün tartışılan 10. Gezegen aynı gezegendir. Son zamanlardaki, Güneş sistemimizdeki gezegenlerin parlaklıklarındaki artış, Jüpiter'in uyduları ile arasında iyonize bir bağlantı oluşması, gezegenlerin manyetik çekim güçlerindeki artış, Jüpiter, Uranüs ve Neptün atmosferlerindeki sıradışı değişiklikler dünya üzerinden teleskoplarla izlenmektedir. Son aylarda tüm dünya'da görülen atmosferik anormallikler ve çeşitli büyüklükteki depremlerin yoğunluk kazanması ile ilgili açıklamalar 10. gezegenin gelişi ile ilgilidir. Pioneer 10 ve 11'in dünyada'dan uzaklaşma hızlarındaki azalmaların da 10. Gezegen etkisi ile olduğu ileri sürülmektedir. Neler oldu?1976: Zecheria Sitchin'in 12. Gezegen kitabı piyasaya çıktı.1979: Zecharia Sitchin'in kitabının piyasaya çıkmasından 3 yıl sonra Amerikan Astronomi Birliği Planet X projesini başlattı.1981: Pluto'nun yörüngesinde saptanan düzensizlikler üzerine 10. gezegenin var olup olmaması üzerine araştırmalar başlatıldı. 1982: NASA resmi olarak 10. gezegenin varlığını kabul etti.1983: Nibiru NASA'ya ait IRAS (Infrared Astronomical Satellite) uydusu ile 10. gezegen ilk defa görüldü1992: Kuiper Kuşağı üzerinde ilk çalışmalar David Jewitt ve Jane Luu tarafından Hawaii Üniversitesinde başlatıldı. O tarihten günümüze değin 400 kadar Kuiper Bölgesi Nesnesi saptandı.1998: 1970'li yılların başında gönderilen uzay araçlarının uzaklaşma hızlarındaki azalmalar dikkat çekti (Pioneer 10, Pioneer 11). 90'lı yılların başında bunun nedeni anlaşılamadı. Bu sene ise bunun 2001 KX76'nın çekim gücünden kaynaklandığı öğrenildi.2000: NEOS (Near Earth Objects) projesi kapsamında dünya yaşamını tehli***e sokabilecek olası cisimler üzerinde çalışmalar başlatıldı.Şubat 2001: Kuiper Kuşağı çevresinde dolanan CR105 isimli kuyrukluyıldızın yörüngesindeki belirgin düzensizlikler üzerinde çalışmalar başlatıldı. Düzensizliklere orada büyük bir gezegenin sebep olacağı sonucuna varıldı.4 Nisan 2001: Arizona Lowell Gözlem Merkezince 2001 KX76 olarak Robert Millis ve arkadaşları tarafından kataloglandı.7 Ocak 2001: İsviçre'deki Neuchatel gözlem evinde de gözlendi. Bilimadamları keşiflerini basına duyurduktan bir hafta sonra haberin asılsız olduğunu belirttiler.11 Nisan 2001: National Optical Astronomy Observatory (NOAO) tarafından onuncu gezegen, Trans Neptunian Object (TNO) 28976 = 2001 KX76 olarak onaylandı.23 Ağustos 2001: ESO 2001 KX76'nın Ceres'ten daha büyük olduğunu duyurdu.2001: Deep Ecliptic Survey isimli proje kapsamında Nibiru'nun ilk dijital resimleri çekildi (Tucson yakınlarındaki (AZ) Kitt Peak Ulusal Gözlemevi ve Şili'deki Cerro Tololo Inter-American Gözlemevi).2001: Nibiru'nun albedosu, rengi ve diğer özellikleri saptandı (Magellan Instant Camera (MagIC), 6.5-metrelik Magellan Teleskopu ile Las Campanas'taki gözlemevinde (Şili).2003: 10. Gezegenin yaklaşmasının etkisiyle dünyanın her tarafında çeşitli büyüklüklerde depremler olmaya başladı. Can kaybına yolaçmayan bu depremlerin sayıları artmaya başladı.2003: 1980'li yılların ortalarından itibaren meydana gelen Güneş'teki anormallikler sebebi anlaşılamamıştı. Nibiru'nun etkisi ile Güneş'teki değişiklikler dünyadaki tüm güneş gözlemevlerinde incelenmeye başlandı. 17 Nisan 2003: 2001 KX76'nin ismi Ixion olarak değiştirildi.Neden 12. ya da 10. gezegen deniyor? Madem Güneş Sistemimizde 9 Gezegen var Nibiru'nun 10. Gezegen olması gerekmiyor mu?1. Merkür2. Venüs 3. Dünya 4. Mars 5. Satürn 6. Jüpiter 7. Uranus 8. Neptün 9. Pluto 10. ? 11. ? 12. Nibiru 1. Merkür2. Venüs 3. Dünya 4. Mars 5. Satürn 6. Jüpiter 7. Uranus 8. Neptün 9. Pluto 10. NibiruSayıların değişmesinin sebebi Güneş'i ve Ay'ı da dikkate alıp almamak yüzüden. 2003 mü 2012 mi?Maya takviminin sonu olan 21 Aralık 2012, bazılarına göre Gregoryen takviminde Mayıs 2003'e tekabül ediyor. Bu konuda iki görüş vardı. Şu an 2012 görüşü elde kaldı sadece.Dünya'nın uydusu Ay, Asterod Kuşağı ve Satürn'ün halkasının kökeni nedir? Pluton'un yörüngesi diğer gezegenlerden neden farklı?Sümer tabletlerindeki bilgilere göre "Ab.zu" ismindeki ilk sistemde sadece Güneş ve 4 grup gezegen vardı. Gruplarda toplam 8 gezegen vardı. Yani "Ab.zu" ismindeki ilk Güneş sisteminde toplam 8 gezegen vardı. Bunlar:Grup 1. Merkür ve TiamatGrup 2: Venüs ve MarsGrup 3. Jüpiter ve SatürnGrup 4. Uranüs ve NeptünGezegenlerin dönüş yönlerinin aksi yönden 4 uydusu ile birlikte gelen Nibiru ilk önce Neptün ile karşılaştı. Çekim gücü ile onun yüzeyini tümsekleştirdi ve sonunda bu tümsek o kadar büyüdü ki gezegenden koptu. Böylece Neptün'ün uydusu Triton oluştu (Triton tüm gezegenlerin tersi yönünde döner). Daha sonra Nibiru Uranüs'e yaklaştı ve çekim kuvveti ile onun kendi etrafındaki dönüş eksenini eğdi ve ayrıca çekim kuvveti ile Uranüs'ün 4 tane uydusunun olmasına yolaçtı. Bu uydulardan üçünü Nibiru kendisi aldı ve geride Triton'u olduğu gibi bıraktı. Böylece Nibiru'nun 4+3 yedi uydusu oldu.


    Nibiru Jüpiter ve Satürn'e yaklaşarak Güneş ekseni etrafındaki yörüngelerini çarpıttı. O anda Satürn'ün yörüngesinde bulunan Satürn'ün uydusu Gaga, Nibiru'nun etkisi ile Satürn'den uzaklaştı ve bugünkü Plüto halini aldı (Plüto'nun bugünkü yörüngesindeki anormallikler ve diğer gezegenlerin yörünge düzlemi ile olan büyük fark). Nibiru'nun izlediği daha sonraki yolun üzerinde bulunan Jüpiter'in çekimi sebebi ile Nibiru Tiamat'a çok yaklaştı ve Tiamat çekim kuvvetleri ile ikiye bölündü. Bu olay öncesi Tiamat son derece sulak bir gezegendi (Asteroid kuşağındaki şu andaki donmuş bol miktarlardaki buz). Ayrıca Nibiru'nun yörüngesindeki 7 uydunun tamamı Tiamat'a çarptı. Küçük parça çekim kuvvetleri ile paramparça oldu ve diğer buz vs. parçalarla birlikte çarpışma sonrasında Güneş'e doğru çekildiler ve bir kısmı Güneş'e düşerek yokoldu ama bunların büyük kısmı ise Güneş'e düşmeyip bugünkü asteroid kuşağı bölgesinde (Bir zamanlar Tiamat'ın yörüngesinin olduğu yerde) bir araya geldiler. Böylece bugünkü Asteroid kuşağını oluştu. Büyük parça (Gaia) ise Güneş etrafında yeni bir yörüngeye oturdu ve bugünkü Dünya'mızı oluşturdu. Tiamat'ın bu çarpışma öncesi 11 uydusu vardı ve bunlardan en büyüğü olan Kingu Dünya'nın uydusu Ay olacak şekilde Dünya tarafından yakalandı (Ay'ın fiziksel ve elemental yapısı Dünya ile uyuşmamakta). Yani bugünkü uydumuz Ay bir zamanlar Tiamat'ın uydusuydu. Titius-Bode kanununa göre bugünkü asteroid kuşağının bulunduğu yerde bir zamanlar Tiamat gezegeni vardı. Asteroid kuşağındaki parçalar bugün bir araya gelseler bir gezegeni oluşturacak çoklukta değiller. Ayrıca Jüpiter'in varlığı da bunların bir araya gelip bir gezegen oluşturmasını engelliyor (çekim kuvvetleri sebebiyle). Bunlar aynen Nibiru'nun aksi yöndeki dönüşü ile aynı yönde olmak üzere Mars ile Jupiter arasındaki boşlukta kaldılar ve bir kuşak oluşturdular. Bu parçaların bir kısmı Satürn tarafından da yakalandı ve Satürn'ün bugünkü bilinen kuşağının bir kısmını oluşturdu (diğer parçalar Nibiru'nun çekimi ile yüzeyinden kopanlar). Günümüzde Mars ile Jüpiter arasında yer alan ve bir zamanlar Tiamat'a ait olan materyalden oluşan asteroid kuşağı sınır alınarak İç Güneş Sistemi ve Dış Güneş Sistemi olarak güneş sistemimizi gruplandırdık. Buna göre Güneş ile Asteroid kuşağı arasındaki iç güneş sisteminde sırası ile Merkür, Venüs, Dünya ve Mars olmak üzere 4 gezegen; Asteroid kuşağından itibaren de Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüto ve Nibiru olmak üzere 6 gezegen (dış güneş sistemi) toplam 10 gezegen bugünkü güneş sistemini oluşturdu. Tüm bu olayların sonunda Nibiru 3600 küsur yıllık basık elips şeklindeki yörüngesini takip etmeye başladı.


    Ay'ın yapay olarak Dünya'nın yörüngesine yerleştirildiği söyleniyor?Ay'ın dünya çevresindeki yörüngesinin mükemmele yakın bir daire olması (Güneş sistemindeki gezegen yörüngeleri hep elipstir), dünya'daki toprak elementleri ile uyuşmayan bir yapısı olması, dünya'nın dönüşü ile tam olarak aynı olarak kendi etrafında dönmesi (bu yüzden hep bir yüzünü görürüz), dünya ile mesafesinin normale göre çok yakında olması ve daha pek çok sebepten bazı düşüncelere göre Ay dünya'nın çevresine yapay olarak yerleştirilmiştir. Jüpiter'in uydusu Phobos'un da yapay olarak yerleştirildiği söyleniyor. Pekçok farklı kaynağa göre yapay bir uydu olan Ay'ın ve Phobos'un içinde bir uygarlık var. Bu kaynaklarda yazılanlara göre bu ikisinin amacı Dünya'yı yakından izlemek ve kötü niyetli istilacılar gibi dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korumak. Bu ikisi gibi Nibiru'nun da yapay ama çok büyük bir uydu olduğu belirtilenler arasında. Galaktik Federasyon tarafından Dünya'yı tehlikelere karşı korumak amacı ile yapay olarak yerleştirilmişler. Bu konuda Internet'te çok fazla yazı var. Bunlardan en yakın olan Ay ise apayrı bir inceleme konusu. Gerek NASA'nın gerek astronotların birebir gözlemledikleri, gerek Dünya üzerinden teleskoplarla sürekli görülen Ay anomalileri (Ay üzerinde görülen ışıklı cisimler, büyük iş makinaları benzeri cisimler, görünüp kaybolan dev yapılar) hakkında çok fazla yazılmış kaynak mevcut.Ay olmasaydı ne olurdu?Dünya bugünkü gibi olmazdı. Hayat bile olmazdı. Ay olmasa idi günler daha kısa olurdu. Şiddetli fırtınalar ve kasırgaların hiç kesilmediği bir dünya olurdu. Atmosfer bugünkü gibi olmazdı. Daha kalın bir atmosfere sahip olurduk. Ay olmasaydı, gel-git olayları %70 oranında azalırdı. Ay ışığında etkinliğini sürdüren canlılar gelişmezdi ve mevsimler olmazdı. Gel-gitler olamayacağı için Dünya'da yaşam oluşmazdı. Sadece Güneş'in varlığı ile olan mevsimler, rüzgarlar ve yağmurların var olduğu bitkilerden ibaret boş bir gezegen olurdu Dünya. Ay'ın varlığı yaşamı açıklıyor. Kadınların menstürasyonun 28 günlük bir periyotta olması da Ay'ın varlığı ile ilgilidir. Nibiru'nun uyduları neyi ifade ediyor? Başlangıçta 4 olan uydu sayısının şu an 7 kadar olduğu söyleniyor. Başka bir teoriye göre de uydumuz Ay bir zamanlar Tiamat'ın uydusuymuş. Ay'dan gelen ay taşlarının mineral kompozisyonunun dünyadakilerle hiçbirşekilde uyuşmaması, dünya'nın bu büyüklükteki bir uyduyu kendi başına yakalama şansının olmaması, dünyaya çarpan bir meteorun dünyadan kaldırdığı materyalin bir halka şeklinde dünyanın etrafında yörüngede birikmesi ve bu materyalin zamanla birleşerek Ay'ı oluşturduğu teorisinin geçerliliğini yitirmesi, Ay'ın dünya çevresindeki yörüngesinin elips olmayıp mükemmele yakın bir daire olması, dünya'ya hep aynı yüzünü gösterdiği için dünya'nın dönüşü ile (24 saat) kendi dönüşünün aynı olması (24 saat) gibi gerçekler kimilerine göre bu düşünceyi destekliyor. Nibiru'nun kendisi üzerinde hayat yok, uyduları üzerinde ise zeki yaşam olduğu söyleniyor.Nemesis Teorisi nedir?Güneş'in görünmeyen karanlık (karadelik) ikizinden bahseder. İsmi Nemesis'tir. Bir elips'in iki odağı vardır. Bu teoriye göre Nibiru'nun elips olan yörüngesindeki odaklardan birisi Güneş, diğeri Nemesis'tir. Ayrıca Nibiru'ya Sümerler "Gelip geçip giden", Babil'liler ve Mezopotamya'lılar "Marduk, Cennetlerin kralı", Eski Yahudiler "Kanatlı dünya", Yunanlılar ise "Nemesis" demişlerdir.Albedo nedir?En basit anlatımıyla albedo, Güneş'ten gelen ışın ile gezegenin yüzeyinden uzaya yansıyan ışığın oranıdır. Bilinen en yüksek albedo dünya yüzeyinde kar'a aittir ve 1'e yakındır. Albedo'su sıfır olan bir yüzey karanlık demektir. Dünya'nın albedosu 0.38'dir. Titius-Bode kanunu nedir?18. yüzyılda Johann Daniel Titius and Johann Elert Bode gezegenlerin Güneş'ten uzaklıklarının belli bir orana göre olduğunu öngören bir kanun keşfettiler (1772). Onlara göre gezegenlerin uzaklıkları belli bir sırayı izliyordu. Onlara göre sıfır ile başlayan bu sayılar şu şekilde sıralanıyordu: 0, 3, 6, 12, 24, 48, 96, 192, 384, 768. Daha sonra herbir sayıya 4 ekleyip 10'a böldüler. Sonuç standart astronomik birim ile çakışınca da buluşlarını açıkladılar. Yıllar sonra başka türlü yaklaşımlarla gezegenlerin güneşe uzaklıkları için (daha çok keşfedilmemiş gezegenleri bulabilmek amacıyla) katsayılar buldular. Bunlardan en sonuncusu ise Fibonacci yaklaşımıdır. Titius-Bode kanunu duyurulduktan sonra bu dağılımlara göre dünyanın heryerinde gezegen avcılığı başlamıştı. Ayrıca Titius-Bode bu kanunu keşfettiklerinde Asteroid kuşağı, Uranüs ve Neptün daha keşfedilmemişti. 1781 yılında William Herschel Uranüs'ü ve 1801'de Giuseppe Piazzi Ceres'i, 1846'da Johann Galle Neptün'ü ve 1930'da Clyde Tombaugh Plüto'yu keşfettiklerinde bunların uzaklıklarının Titius-Bode kanuna uyduğu görüldü:Bazı Asteroidler: (parantez içerisindekiler kilometre cinsinden çapları):Ceres (940), Vesta (576), Pallas (538), Hygeia (430), Interamnia (338), Davida (324), Cybele (308), Europa (292), Sylvia (282), Patientia (280), Euphrosyne (270), Eunomia (260), Bamberga (252), Juno (248), Psyche (246), Doris (246), Eugenia (244), Hector (232), Themis (228), Arethusa (228). Uzayın derinliklerini gözlemlemek için yapılan teleskoplar neden çoğunlukla güney yarımkürede?Güneş sistemimizin de içinde olduğu samanyolu galaksimizin merkezi ile ilgili çok merak var. Ayrıca ,gökyüzündeki pekçok önemli nebula, galaksi vs. çoğunlukla güney yarımküreden izlenebiliyor. Hem galaksi merkezi hem de önemli gök cisimleri hep dünyanın güneyyarımküresinden daha rahat izlenebildiğinden, çok büyük ebatta yeni bir teleskop (ya da gözlemevi) kurulacağı zaman bunun için genellikle uygun yer hep güney yarımküreden seçilir. Ama, hem havada toz olmaması, hem de berrak gökyüzü sebebi ile kuzey kutbunda ve kutba yakın yerlerde de teleskoplar kurulmuştur. Hubble ilk yörüngeye oturtulduğunda (merceğindeki hata giderildikten sonra) ilk iş olarak derhal güney yarımküredeki ilginç cisimlere kaçınılmaz olarak odaklanmıştır.

    YouTube - Nibiru, Gezegen X, Marduk, Yil 2012 Dunya'nin sonu mu?
    Son düzenleme aaron_1212; 27-02-2008, 16:14.

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #3
      Konu: Dev göktaşı Dünya'ya çarpacak mı?

      Sayıların değişmesinin sebebi Güneş'i ve Ay'ı da dikkate alıp almamak yüzüden. 2003 mü 2012 mi?Maya takviminin sonu olan 21 Aralık 2012, bazılarına göre Gregoryen takviminde Mayıs 2003'e tekabül ediyor. Bu konuda iki görüş vardı. Şu an 2012 görüşü elde kaldı sadece.
      Bu konuyu yani 21 aralık 2012 ve mayalıları çok araştırdım diyeceksinizki ne araştırdın evet sorumun cevabıda burada zaten yani aslında araştırdığım araştırmacıların sonuçları ne yazıkki tarihler araştırmalar sonucu bir tahmin yani 21 aralık 2012 de araştırmacıların araştırma sonuçlarından çıkan bir rakkam yani yanlışta olabilir . Dünyanın sonumu geliyor dememek çok yanlış olur böyle dersek günah işlemişte oluruz şuda açıktırki diğer gezegenlerin dönüşleri dünyaya yaklaşımları bile dünyamızda değişik tepkilerle hissedilmektedir bunuda göz önüne alırsak bir gezegenin dünyaya yaklaşması iyi veya kötü etki edecektir sonuç şu ki ayın dolunay oluşu bile tutulması dahai dünyamızı etkiliyor aynı şekilde güneşte etkisi olacaktır ama tarih konusu inanılmaz araştırmacıların sonucu yani araştırmacılar bu sonuçları ileride bildikleri bir şeyle mesela bir gezegenin dünyaya yakın geçeceğine yorumlamış olabilirler şuada bir gerçekki mayalılar zaman ve kavram meselesini çözmüş insanlar

      Yorum

      İşlem Yapılıyor
      X