Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • MentaL
    *Security
    • 01-03-2004
    • 8134

    Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

    Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu
    Eskişehir'e indim; Porsuk Çayı'nın orda, dükkânın adı "Lavash". İstanbul, Beşiktaş yokuşunda kebapçı olmuş "Dönerchi". Allah Allah, bunu yazan zât-ı Avrupaî anlaşılan Batı dilinde "ch" nın "c" değil, "ç" okunduğunun da farkında değil. Ve tabii böyle gülünç (daha doğrusu acınacak) misâlleri artık sıkça görüyorsunuz. Sâdece aşağılık duygusundan, sömürge ruhluluktan mı, yoksa üstüne özenti sıvanmış bir kara câhillikten mi oluyor bunlar dersiniz? Sanmam; işin temelinde "millî eğitim"i 1946′dan beri güdümüne almış yabancı danışmanların (ve tabii onların yerli emir kullarının) kademeli oyunlarından biri yatıyor. Nasıl mı?
    Kademeler şöyle:

    1. Önce Türkçe ikiye bölündü (yanlış adlarıyla "Osmanlıca", "Öz Türkçe", geçen iki yazımda belirttiğim daha doğru adlarıyla "Eski Türkçe", "Kök Türkçe" diye). Bilim terimleri, Atatürk'ün yolunda bir süre Kök Türkçe'den türetilip bu terimler ortaöğretime yerleşti. Ancak aynı terimleri evrenkentler pek kullanmadığı için tam bir teknik dili birliği oluşmadı. "Solcu" diye bilinen Öz Türkçeciler 1950-1980 arası tedrîcen ana gayeden uzaklaşıp Eski Türkçe'yi tasfiye yoluna girdiler. "Sağcı" diye bilinen Eski Türkçeciler ise bu tasfiyeciliğe aşırı bir tepki olarak bilim için Kök Türkçe'den türetilen terimlere dahî düşman oldular. (Bu konuları son iki yazımda etraflıca işledim). Oluşan boşluğa İngilizce bozuntusu ("Tarzanca") lâflar hücum etti. İki tarafın da saplantılıları, artan "Anglomanlıca" tehlikesine pek aldırmadılar; birbirleriyle "Kelime mi, sözcük mü?", "Millet mi, ulus mu?" diye kavga etmeyi sürdürüyorlardı.

    2. İngilizce ile eğitim, önceleri yalnız fen dersleri olmak üzere ilk kez bir Türk okulunda (hem de Atatürk'ün tam tersi gayeyle kurduğu okulda) 1953′te başladı. Kısa sürede bu, devletin birçok okullarına, sonra özel ve cemaatlerinkine bulaştırıldı. 1960′ta gene dış telkinle ilk kurulan İngilizce dilli Türk evrenkentini zamanla birçok yenileri tâkip etti. Bunlarda yalnız fen değil, tüm dersler İngilizce oldu (tarih, edebiyat dâhil). Kamuoyu toptan aldatıldı (Bkz. O.S, "Bye Bye Türkçe" kitabı (Otopsi Yayınları, İst., 25.baskı 2005).

    3. 1990′larda "Tarzanca" ile eğitim ilkokullara, anaokullarına kadar indirildi. (Bir ülkenin dilini yok etmenin temel yöntemi).

    4. Bir yandan da Türk yazısını bozmak (sonra yok etmek) faaliyetleri yürütülüyordu. 1980 darbesinde, birden Türk yazısındaki inceltme işaretleri (^) kalktı. Tabii bu, "Eski Türkçe" sözcükleri yazılamaz hâle getiriyor, Türkçe'ye de büyük bir karışıklık darbesi vuruyordu. ( Örn. "hala" "hâlâ", "kar" "kâr" ikililerindeki gibi.) İşin garibi, tasfiyeciliğe karşı olanlar dâhil "sağ"lı, "sol"lu basın-yayın bunu uyguladı. Kimin başlattığına gelince, iki taraf ta birbirinin üstüne atıyordu. Demek ki, hiçbirinden değil, olay gene yabancı danışmanlardan (yâni "güdücü"lerden) kaynaklanmıştı. [Sanırım aynı sıralarda, okullarda da Türkçe yazım kuralları öğretilmez oldu. Zâten edebiyat (ve târih) dersleri de azaltılıp duruyordu].

    5. Atatürk'ün yeni Türkçe yazısı tüm dünyanın imrendiği, bütünüyle diline tam uyan, okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan bir yazıdır. Herkes bu yazıyı birkaç haftada öğrenebilir. İlk defâ karşınıza çıkan bir kelimenin nasıl okunacağı, nasıl yazılacağı diye bir sorun yoktur. "Harf harf söyle" diye sorulmaz. Batı dillerinde, özellikle şu imlâsı tam bozuk "Tarzanca"da ise, biri "Adım Smith" dese, öbürü hemen, "spell it" (harfle) der. Ne gülünç; halbuki "Smith", Türkçe'deki "Mehmet" kadar yaygın bir isim. Türkçe'nin ve yazısının bilgisayar ve bilim için en uygun dil ve yazı olduğu hakkında ise Batılılar da artık yazılar yazıyorlar.
    Dili İngilizce olan okullarda çocuklara okuma yazma öğretmek çok zordur. Her sözcüğün okunuşunu yazılışını çocuk ezberleyecek. Kural kaide yok. Nitekim ABD basınına göre orada liseyi bitirenlerin yüzde 60′ı kendi dili İngilizce'yi dosdoğru okuyup yazamıyor. Türkçe'de ise yakın zamana kadar çocuklar heceleme yöntemiyle ve Türkçe'nin güzel kuralları sâyesinde her şeyi hemen okuyabilir, yazabilir konuma ilk yılda gelirlerdi. Derken, Türkçe'yi yok edip yerine 250 kelimelik köle dili İngilizce'yi koymak ana planına uygun olarak, yabancı danışmanların güdümüyle okullarımızda Türkçe okumak yazmak öğretimi yöntemi değiştirilip kelime kelime, her birisinin görüntüsünü ezberleme yöntemi kondu. Sonuçta evrenkentli gençlerin bile imlâsı bozuldu (e-postalarda sık sık görüyoruz). Tabii buradaki dış güdüm gayesi, aslında sâdece İngilizce okumayı öğretmek, Türkçe'yi toptan yok etmek. Ayrıca ilkokulda Türk alfabesi öğretirken "w", "q"yu da katıyorlar.
    Yukarıda, bir dizi abuk sabuk, mantıksız gibi görünen olayların, yapılanların arasında nasıl bir temel bağıntı, nasıl bir düşman hedefine doğru adım adım yürüyüş olduğunu göstermeye çalıştık. Umarım durum belirginleşmiştir.

    PROF.DR.OKTAY SİNANOÐLU
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #2
    Konu: Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

    Teşekkürler üstad eline sağlık .

    Atatürk'ün yeni Türkçe yazısı tüm dünyanın imrendiği, bütünüyle diline tam uyan, okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan bir yazıdır. Herkes bu yazıyı birkaç haftada öğrenebilir. İlk defâ karşınıza çıkan bir kelimenin nasıl okunacağı, nasıl yazılacağı diye bir sorun yoktur.
    Evet çok doğru .

    Yorum

    • padfoot
      Junior Member
      • 07-10-2006
      • 2

      #3
      Konu: Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

      çok güzel bir yazı yazmış oktay sinanoğlu, e tabi işin ehli neticede

      Yorum

      • emrahbey
        Member
        • 03-06-2008
        • 2145

        #4
        Konu: Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

        ya 10 yasında 15 yasındakı bebeler artık turkçeyi unutacak...
        bazı sıtelerde yaızoylr okumadakta zorlanıyorum..okuyamadıgımıda zten okuyamıyorum :D
        yazık !!

        Yorum

        • ybæl©ik
          ADMINISTRATOR
          • 25-01-2003
          • 30775

          #5
          Konu: Türkçe'nin Yazılışı, Okunuşu

          Dilimize gereken özen gösterilmiyor.

          Özellikle bireyler üzerlerine düşen vatandaşlık görevlerini yerine getirmelidirler. Kendi öğrenecekleri doğru dili örnek olarak uygulamalılar ve uygulanmasına yardımcı olmalıdırlar.

          Kurumlar ise gerekli tedbirleri almak ve uygulamak durumundadırlar.

          Bireylerin gösterecekleri hassasiyet kurumlara da işyükü getirmeyecektir.

          Bakınız birçok işyerindeki reklam panolarına, tamamen yabancı ...

          Bakınız MSN görüşmelerinize, Chat odalarına, GSM mesjlaşmalarınıza ..... şu forumdaki mesajlarınıza bile ... ve daha onlarca örnek ... öncelikle kendiniz hassasiyetle, üzerinize düşen sorumluluk bilinciyle hareket ediniz, gerisi gelecektir.

          Yorum

          İşlem Yapılıyor
          X