ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • avni2004
    Member
    • 20-11-2004
    • 847

    ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

    .Çanakkale Savaşları yüzyılın son centilmen savaşları olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme savaş ahlâkı ve kuralları açısından bakıldığında sonuna kadar doğrudur. Birinci Dünya Savaşı'nın diğer cephelerine ve bundan sonra günümüze kadar yapılan savaşlara bakıldığında neden bu savaşların "centilmence" yapıldığı anlaşılabilmektedir.


    Çanakkale Cephesi'ne çıkarma yapan müttefik askerleri karşılarında yamyam ve barbar Türkleri bekliyorlardı. 25 Nisan gününden başlayarak kanlı savaşların yaşandığı bu cephede kısa sürede başarı sağlanamayınca Müttefik Kuvvetleri sekiz buçukay sürecek maceralarına başlamışlardı. Her geçen gün Türklerle Müttefik askerleri arasındaki ilişkiler artıyor, birbirlerini tanımaya başlıyorlardı.



    Maskeli İngiliz Askerleri
    Her iki taraf askerleri de zafer için bulundukları bu topraklarda, karşılarındaki askerlerin de kendileri gibi insan olduğunu, öldüklerini, ölürken acı çektiklerini, kan döktüklerini ve kısacası farksız olduklarını anlıyorlardı.

    Başlangıçta Müttefik askerleri için, Türklere esir düşmek korkulu rüya idi. Esir düşerlerse Türklerin onlara neler yapabileceklerini hayal bile edemiyorlardı. Zaman geçtikçe yaşanan olaylar bu düşünceleri siliyordu. Yaralı müttefik askerlerine Türklerin gösterdiği ilgi, esirlere yapılan iyi muamele ve Türklerin dürüst savaşçılar olması müttefik askerlerinin bu düşüncelerini tamamen değiştirmişti.

    Gazeteci C.E.W.Bean, 10 Kasım 1915'te defterine "Türkler: Yaşamın Güzel Yanları" başlığıyla, siperlerdeki bu ilginç durumu şöyle anlatıyor. :

    "Son zamanlarda Türklerle iyi iletişim kuruyorduk. Siperlerine, Mısır'daki Türk savaş esirlerinden gelen ve çok iyi bakıldıklarını anlatan mektuplarıyla, sağlıklı ve mutlu olduklarını gösteren fotoğraflarını atmıştık. (Gerçi bizim askerler bunu yapmamızı pek istemiyor ama...) Her neyse, karşıdan şu yanıtı aldık: "Sadaka ile yaşayan bir adam, domuzun, lanetin tekidir. Karnımız tok olduğu gibi yedek yiyeceğimiz de bol. Ellerimizde tüfeklerle hazırız. İngilizlerin çok silah ve cephanesi olabilir. Ancak, bizim de süngülerimiz ve inancımız var. Eğer iddia ettiğiniz gibi büyük bir millet iseniz, neden üstün ilkeler doğrultusunda hareket etmiyorsunuz da, başkalarının aklını çelerek sadakatlerini bozmaya çalışıp alçalıyorsunuz..

    Çok asilce bir cevap! Bu tür çabaları yoğunlaştırıp, Türklerin teslim olmalarını sağlayabiliriz sanıyordum. Kaldı ki onlar da -ya da Almanlar-, benzer yöntemleri bizim üzerimizde denemişlerdi."

    "Üç hafta kadar önce, Türklerin üç günlük bir bayramı vardı. Bizim siperlere, üzerine silinmez kalemle ve aceleyle şunlar yazılı iki paket sigara attılar: Prenez, fumez avec plaisir notre heureux énnemis. (Alın, afiyetle için mutlu düşmanlarımız)

    Karşılığında biz de onlara, konserve sığır eti yolladık. Paketi, üzerinde "Bully beef non" (sığır bifteği istemeyiz) mesajı yazılı olarak geri yolladılar."

    Avustralyalı bir albay ise, Ekim ayı sonunda ülkesine yolladığı mektupta, "Siperlerdeki Yaşam ve Türkler" başlığı altında durumu şöyle dile getiriyor:

    "Türkler çok dürüst savaşçılar. Kahramanlık ve cesaretleri tartışılmaz. İşkence, zulüm ve dumdum kurşunu konusundaki tüm iddialar yalandır. Geçen gün, yanlışlıkla atılan bir şarapnel ile Kızılhaç katırlarından birisini öldürdüler. Anında özür dilediler. Daha önce de yaralılarımızla ilgilendiler. Onları, kıyıya bırakıp bize haber verdiler. Burada hiçbirimizin, Türklere karşı büyük bir düşmanlık beslediğini sanmıyorum..."

    Öte yandan, Çanakkale Cephesinde Müttefiklerin en çekindiği şeylerden bir, Türklerin zehirli gaz kullanma olasılığıydı. Genel olarak yüksek noktaları tuttukları için ve rüzgar da uygun estiği zaman, zehirli gaz kullanılması çok büyük can kaybına yol açabilirdi. Almanların elinde bu gazdan bulunduğu biliniyordu. Batı Cephesi'nde, Fransa'da kullanmışlardı da...Özellikle İngilizlerin, zehirli gaz kullanımından endişe ettiği ve askerlere gaz maskesi dağıtıp, olası bir tehlikede neler yapılması gerektiği konusunda özel eğitim verdiklerini öğreniyoruz.

    Ancak Türk subay ve komutanları, Almanların isteğine ve önerisine karşılık bu yöntemi, "mertçe ve adil" bulmayıp, savaş kurallarına da aykırı olacağı gerekçesiyle onaylamamış ve zehirli gazı, savaşın son gününe kadar kullanmamışlardır.

    Çanakkale Cephesi'nde zehirli gaz kullanıldığına ilişkin haberlerin asılsız olduğu ve endişeye gerek bulunmadığı, Avustralya ve Yeni Zelanda basınında sık sık dile getirilmiştir. Örneğin, Wellington'da çıkan "Otago Times" Gazetesi, 1 kasım 1915 günü, "Savaşçı olarak Türk" başlıklı bir yazı yayınlamıştır. Yazıda aynen şunlar yer almaktadır:

    "...Hastaneye ateş edilmiyor, zehirli gaz kullanılmıyor. Triumph (savaş gemisi) isabet alıp batmaya başlayınca, tekrar ateş edilmiyor. Türk, ikili oynamıyor. Bunun aksini iddia edenler Gelibolu'ya değil, en çok Mısır'a kadar gelenlerdir.

    The Age adlı Avustralya gazetesi, 11 Aralık 1915'te, gene Türklerin zehirli gaz kullanması sorununu ele almış ve "gaz bombası saldırısından korkulmuyor" başlığı altında yayınlanan yorum yazısında, cepheden gelen raporlara dayanarak konuyu şöyle değerlendirmiştir.

    "...Şu ana kadar bu cephede Türklerin savaş yöntemlerinin hakça olduğunu kabul etmek dürüstlük gereğidir. Türklerle Avustralyalılar arasındaki savaş mertçeydi ve sonuna kadar öyle olacağını umuyoruz. Bu savaştan önce Türk'ü hor görüyorduk. Artık öyle bir şey söz konusu değil. O'nu yendiğimizde -ki o gün uzak değildir- hepimiz onları Almanların etkisine girmekle birlikte, ahlâksızca savaş yöntemleri kullanacak kadar tötonikleşmemiş (Almanlaşmamış) olarak hatırlamak istiyoruz."

    Türklerin zehirli gaz kullanmama nedenlerinden biri de yüksek noktaları tutuyor olmalarıydı. Özellikle Arıburnu'nda yukarıdan aşağı doğru atılacak gaz bombası denizden esen rüzgarla yukarılara çıkabilir ve Türk askerlerini de etkileyebilirdi. Hatta Çanakkale'nin meşhur rüzgarı, zehirli gazı yarımadanın hesaplanamayan bölgelerine sürükleyebilirdi.

    Ayrıca Türklerin elinde gaz maskesi de bulunmuyordu. Herhangi bir gaz kullanımında gaz maskeleri olmadan dayanmak olanaksızdı.

    Bu arada Türklerin elinde zehirli gaz bulunup bulunmadığı da araştırma konusudur. Gerçi olsaydı da bu gazın sonuç itibariyle kullanılmayacağı açıktır. Böylelikle Müttefik askerlerinin Türklere olan güvenleri boşa çıkmamış, "Türkler zehirli gaz kullanmaz, onlar dürüst savaşçıdırlar" diyerek gaz maskesi takmayarak bu güveni sürdürmüşlerdir.

    Görüldüğü gibi savaşın her türlü çirkinliğine rağmen, savaşın içinde bile böylesi bir imaj yaratmak, Çanakkale Savaşları'nı yüzyılın, hatta yarınların son centilmen savaşı haline getirmiştir.
  • avni2004
    Member
    • 20-11-2004
    • 847

    #2
    Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

    LIMAN VON SANDERS, OTTO (1855 - 1929)
    .
    .



    17 Şubat I855’te Stolp’da (bugün Polonya’da Slupsk) doğdu, 22 Ağustos 1929’da Münih’te öldü. 1874’te Essen muhafız birliğinde subaylığa başladı.1911 ‘de generalliğe yükseldi.

    I.Dünya Savaşı yaklaşırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri liderleri ateş hattında sağ kalabilmenin çarelerini arıyorlardı. Ordunun ıslahı düşünülüyordu. Osmanlı ordusunda yenilik yapmak için Almanya’dan istenen kurulun başkanı olarak 14 Aralık 1913’te İstanbul’a geldi. Önce, Osmanlı Ağustos 1914’te I. Kolordu komutanı oldu. 1914’e kadar Osmanlı ordusunda bazı reform çalışmaları yaptı. Almanya ile yapılan anlaşma gereğince mareşallik rütbesine yükseltilen Sanders, Mart 1915’te de Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu. Bu atanma ile Çanakkale’deki tüm idari yetkiyi eline alan von Sanders, düşmanın çıkarma yapacağı noktaları tahminde yanıldı ve yaklaşık dokuz ay süren bu savaşlarda komutanlık görevini sürdürdü.

    1917-1918 yıllarında bu kez Filistin Cephesi’nde IV., VII. ve VIII. ordulardan oluşan Yıldırım Orduları Grubu komutanlığına getirilen Liman Von Sanders, İngiliz generali Allenby’nin saldırılarına karşı koyamadı. Eylül 1918’de Filistin Cephesi yarılınca kuvvetlerini Halep’e kadar çekti. Bundan sonra Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’nı Mustafa Kemal yürüttü.

    Mondros Mütarekesi’nden sonra bir süre İstanbul’da gözaltında tutuldu. Alman askerlerinin geri gönderilmesi çalışmalarını üstlendi ve daha sonra kendisi de Almanya’ya döndü. Son yıllarını anılarını yazarak geçirdi

    Sanders, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından (30 Ekim 1918) hemen sonra Türkiye'den ayrıldı. Sanders'in Türkiye ile ilgili iki eseri vardır, Malta’da savaş suçlusu olarak bulunduğu süre içinde yazdığı "Türkiye'de Beş Sene" ve "Milleti Müselleha". 1929 yılında Münih'de öldü

    Yorum

    • avni2004
      Member
      • 20-11-2004
      • 847

      #3
      Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

      canakkale savaşlarında turk ordusunu yöneten alman mareşel liman von sanders

      Yorum

      • zorbeyak
        Member
        • 06-03-2004
        • 1494

        #4
        Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

        Sayın Avni2004 Budeğerli çalışmalarınız için çok teşekkür elinize kolunuza sağlık.Şanlı ejdadımızın ne şartlarda ne fakirlik ve sıkıntı içerisinde bir ulusu kurtardığını kanıtlayan çok güzel bilgiler bunlar yanlız VonSanders ile ilgili verdiğiniz bilgiler büyük ihtimal tahrif edilmiş tarih dediğimiz atatürk dönemi itibari ile yazılmış bilgilerden oluşmaktadır.Çanakkale zaferinde kendisi yanlış yerler tutmamıştır bizzat gelecek tehlikeyi çok iyi gördüğünden belkide çok daha az kayıpla bu zafer kazanıla bilirdi.Emir komuta zincirinde mustafa kemal dahil bazı komutanların padişaha yaranmak vede komutanın bir türk subaya verilmesini sağlamak için mevcut anzak askerlerine emir dinlemeden direk hucuma kalkması sebebi ile çok fazla şehit verdik.Bu hususla ilgili padişah gerçekleri bildiğinden kendisini görevden almamıştır.Yoksa mümkünmü bu kadar çok şehit verilen bir birliğin başında kalması.Flistin konusundaki yazılanları üç aşağı bei yukarı doğru diye bilirim.Kendisi 1 dünya savaşının ortasında harbten çekilen rusyanın verdiği ferahlıkla rahata çıkmıştır.Alman komutan Kaizer doğu cephesindeki tüm almanları batı cepherine geçmesi emrini vermiştir padişahın bilgisi dahilinde doğu cephesi kapandığı için türklerin üzerindeki baskı azalmıştır demiştir.Kaizer ve padişah bu kararı yerinde buluup Mustafa Kemal Paşaya görevi vermiştir.Meknaları Cennet olsun Şanlı ordumuzun cesur Neferleri Allah razı olsun onlardan bir vatan sahibiyiz.

        Yorum

        • avni2004
          Member
          • 20-11-2004
          • 847

          #5
          Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

          zorbeyak hozam dediklerin doğru olabilir ama benim anlamadığım mustafa kemal ve diğer turk subayların sırf ordu komutanının turk olmasını istedikleri icin bu kadar vatan evladını oluma suruklemeleri ınanılır gibi değil ama bende değerli bir asker oldugu kanısındayım cunku her subay muhakkak savaş kaybedebilrde kazanabilirde ama genel olarak bakdıgımızda mareşel von sanders başarılı olmustur.

          Yorum

          • fesceylan
            Junior Member
            • 01-06-2004
            • 278

            #6
            Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

            hadi ordan başarılı olmuş muş idare onda olsa idi o geçilemeyen çanakkalenin de .... nın da üzerinden geçerdi bu gavurlar

            Yorum

            • JGB
              Junior Member
              • 30-12-2004
              • 70

              #7
              Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

              Originally posted by fesceylan
              hadi ordan başarılı olmuş muş idare onda olsa idi o geçilemeyen çanakkalenin de .... nın da üzerinden geçerdi bu gavurlar
              Sevgili @fesceylan, avni2004 arkadaşımız burada güzel bir makale bulmuş ve bizlerle paylaşmış.Uslubunuz çok yanlış ve emeğe saygınız yok eğer elinizde bizlerle paylaşacağınız bilgiler varsa yazın okuyalım. Emin olun katılmadığımız noktalar olduğunda düşüncelerimizi insana yakışır bir uslupla yapacağız.Böyle hassas ve güzel bir konuda bu cümleler bize yakışmadı.

              Yorum

              • zorbeyak
                Member
                • 06-03-2004
                • 1494

                #8
                Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

                Arkadaşlar öncelikle Avni2004 arkadaşımıza çok teşekkür ederim çok güzel ve yerinde bir konu seçmiş.Tartışma ortamı oluşmasında bir zarar yoktur saygı ve terbiyeyi muhafaza etmek gerekliliği bu forumun kendine ait özell kurallarında belirtilmiştir.

                Fesceylan bu hitap tarzı ile devam etmeye devam etmeyin bu yönetimden ildığınız ilk ikazınızdır

                biz vatan evlatları olarak kendimize yediremiyoruz bir alman komutan tarafından idare edilmiş bir ordunun, Türkiyemizi ve milletimize yardımcı olduğunu kabullenmek istemiyoruz.Bunun sebebi manevi ve geçmişden gelen annanelerimiz bir türk dünyaya bedel ve bunun gibi sözler Arkadaşlar kabul etmek istemesekde Almanlar Çanakkalede bizle beraber öldüler Sadece Bir komutanlamı oldu bu iş zannediyorsunuz onunda kendi özel birlikleri vardı.Alman ordusu bize teknolojik silahlar vermiştir.Şurdan hatırlayın koca yusufun attığı top mermisi bir gemiyi batırdı.Devasa bir top dönemin Fatih Sultan Mehmet'in Sur yıkan Toplarına eşit, Ağır büyük hacimli yüksek menzilli bir top alman yapımı anzaklar neden öldü hiç araştırdınızmı biliyormusunuz.Hepimiz ulusal tarih kitaplarımızdan öğrendik çannakkael zaferini Atatürk kazandı diye bildik kaçımız şundan 10 sene önce bir alman subayın Koca hilafet Ordusunun başkomutanı olduğunu biliyorduk.Bazılarımızca Küçümsenen bu alman Genarali Atatürk'ün övgü dolu sözleri mevcuttur.Cumhuriyretimiz 100. yılını tamamladıktan sonra çok farklı bir tarihi öğreneceğiz.Sadece sizlere tarif etmek istediğim şudur avni arkadaşımız sormuş sadece bir türk komutan uğruna bu kadar vatan evladı şehit düştü.Hayır kesinlikle hayır şanlı ejdadımız gemilerin ağır bombardımanı altında dahi hiç korkmadan bilmediği bir güce karşı savaşmış mevzilerini terk etmemiştir.İngilizler ağır bonbardıman altında kalan türk mevzilerinde asker kalmadığını düşünerek kendi birliklerini çıkartmaya hazırlamıştır.İşte tam bu noktayaı iyi kavramak lazım Von Senders kendi alman birlikleri ile beraber eş zamanlı gögüs göğüse yapılan mevzi savaşının emrini bizzat kendi emir vermiştir.İşin en dataylı yanı şudur bu bir deniz ve kara harekatıdır.Alman Topçusu çok akıllı davranarak çıkartma gemilerinin önlerine ateş açmış ve ingiliz ve fransızları menzilin dışında kaldıklarına ikna ettikten sonra fırkateynler hareket etmiştir.Karaya ulaşan birliklerin bir çoğu mevzi savaşı verirken forumda daha önce komple deşifre edilmiş hava gözlem raporunu okursanız daha iyi kavrayacağınıza eminim.Quin Elizabeth dışındaki tüm huhrip sınıfı Alman obüs menziline girmiş ve Ateş altından kaçamayarak gemileri batırılmıştır.İlk yardım gemisi(hastane) adıyla harekete geçen ve ikmali kapanan anzak ve ingiliz askerlerine gizlice cephane götürmek isteyen hastane gemisinin baş tarafına yapılan 105mm hafif top atışı neticesi cephane yüklü gemi havaya uçmuş ve ingilizlerin tüm yolları kapanmıştır.Şimdi avni beyin sorusu ile birlikte bir cevap olacak çözüm kısmına geliyorum.Von Sanders'in kati emri aşağıda sahilde bekleyen ingiliz fransız ve avusturya birliklerine gün içinde yapılacak taciz atışları dışında herhangi bir muharebe yapılmaması emrini vermiştir.İş bu konumdayken zaten hilafet ordusu kazanıyordu kaybetmiyordu türk subayları bu Zaferin içinde bir almanın adı yerine bir türk komutanın Kahraman olmasını tercih etmiş ve aralarında geçen konuşmalarda böyle ifade edilmiştir.Alamn Genaral dürbün taburundan türklerin akına kalktığını görünce deliye döner ve kaybedecekler diye bağırmaya başlar.Nedenmi kaybedecekler diye bağırmıştır.Cephanesi zaten çok az olan türk birliklerini günlerdir uykusuz mevzide tutmuşlar fakat karşılarında dinlenmiş ve otomatik silah sahibi birlikler vardır.Gerçektende çok kanlı bir savaş verilmiş ve mola olarak tabir edilen 6 saat sonrası çatışma durduğunda yapılan hatayı türk subaylar kabul etmişlerdir.Anzak ve ingiliz askerleri tifo kolera gibi kendi pisliklerinden üreyen hastalıklar sebebi ile o küçüçük kara parçasında esir kalmıştır.Alam topçu bataryalarının ateşi altında piskolojik olnarak biten asker aç susuz ve muhimmatsız kamıştır.İngiliz kayıtlarından bir alıntıdır.Türkler o kadar acımasızdıkı 17 gün boyu susuz kalan askerleri deniz suyu içsin diye yer altından gelen tatlı suları kesmek için sürekli suyu fark ettikleri yerelere top atışları düzenlediler.bu bir ingiliz subayın günlüğündendir.Tuzlu su içerek askerlerin ciğerleri yanması sebebi ile başlayan bitkinlik ve yılgınlık ingilizlerin geri çekilmesi için Von Sandersla gizli bir görüşme yapan ingilizler geri çekilmek için izin istemiş ve bizler onlara izin verdiğimiz için gemileri onları tekrar almış ve terk etmişlerdir.Belkide necip türk milletinin bu kadar vatan evladının sadece %20 daha az kayıpla bu savaştan tekrar galip çıkardı ama olmadı.Allah razı olsun o şanlı geçmişimizden Bu yüce vatanı bizlere hediye etmek için canlarını veren ŞEREFLİ TÜRK ASKERİNE
                Son düzenleme zorbeyak; 14-02-2005, 22:39.

                Yorum

                • ozkandonmez
                  Administrator
                  • 30-12-2002
                  • 47397

                  #9
                  Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

                  @fesceylan,


                  Üslubunuza dikkat ediniz yeni değilsiniz ve bu forumda bu tip lafların edilmeyeceğini bilmeniz gerekir. Sİze 1. uyarım
                  Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız



                  HAYDI IPTV YAPALIM

                  TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

                  LÜTFEN OKUYUN

                  Yorum

                  • avni2004
                    Member
                    • 20-11-2004
                    • 847

                    #10
                    Konu: ÇANAKKALE SAVAŞLARININ BİLİNMEYENLERİ

                    sayin fasceylan sana en güzel cvp buradaki hocalarımız vermis, öncelikle sunu belirteyim senin atalarin bu vatan ugruna savasti ise benim atalarimda savasti ve eger ingilizler bu savaşi kazansa idi sadece benim değil hepimizin sonu ESARET olurdu ve bu yuce turk ulusu icin olmekten ve yok olmaktan daha aci ve katlanilamaz olurdu ama sonucta böyle bi tutsaklık ve esaret olsaydı yani bunu teleffuz etmek bile istemem ama bunun sonucu ESARET VE TUTSAKLIK olurdu ama buna siz a...nın üzerinden gecmek gibi tabir ediyorsanız sizin yaşinizin gerektirdiği akli seviyeye uygun olmadıgınızı dusunurum.

                    Yorum

                    İşlem Yapılıyor
                    X