Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Zaur
    Member
    • 19-04-2004
    • 906

    Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

    İşte Yeni Aktüel denen derginin haberi:

    Ülkücüler'in dilinden düşmeyen "Çırpınırdı Karadeniz" şarkısının müziğinin eski bir Ermeni bestesi, Ayten Alpman'ın meşhur ettiği "Memleketim" şarkısının müziğinin ise çapkın bir hahamı konu alan Yahudi parçası olduğu ortaya çıktı.

    SÖZLERİ DEÐİŞTİRİLDİ

    Habere göre, "Çırpınırdı Karadeniz" adıyla bilinen şarkı 18. yüzyılda yaşamış ve Ermenilerin en önemli ozanı olarak kabul edilen Sayat Nova'ya ait. Sayat Nova'nın en sevdiği enstrümanı "Kamança"sına ithaf ettiği şarkı, 1960'larda Türkiye'deki milliyetçi çevrelerce sözleri değiştirilip, söylendi.
    Bu iftiraya karşılık en güzel cevap bu konuyla ilgili belgelerin ortaya konup bir an önce bu iftiracıların suratına vurulması gerekir bu konuda bilgisi olan Kandaşlarımın bilgilerin bekliyorum!
  • Zaur
    Member
    • 19-04-2004
    • 906

    #2
    Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

    Azerbaycan Milli Marşının da yazarı olan büyük Türk Şairi Ahmet Cevat tarafından 15 Aralık 1914 tarihinde Azerbaycan’ın Gence şehrinde yazılan Çırpınırdın Karadeniz şiiri, yine Milli marşın bestecisi Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelenmiştir.

    1.Dünya savaşında Türkiye’ye gelerek aktif olarak çeşitli cephelerde Türk düşmanlarıyla savaşan büyük şair, Rusların Azerbaycanı işgal etmesiyle, 1937 yılı Stalin döneminde, “Türkiye’yi seviyorsun, PanTürkistsin” suçlamalarıyla kurşuna dizilerek katledilmiştir.

    ALLAH RAHMET EYLESİN, AMİN.

    Yorum

    • Zaur
      Member
      • 19-04-2004
      • 906

      #3
      Şiirin Besteleniş Hikayesi.

      Bir kitaba uzandı. Arap elifbasıyla basılmış bu antolojinin sayfalarından birinin arasına kalem konmuştu. Okumaya başladı. Şiir Ahmed Cevat’ın idi.

      Çırpınırdın Garadeniz/ Bahıp Türk’ün bayrağına/ Ah deyerdin, heç ölmezdim/ Düşebilsem ayağına.

      Üzeyir Bey durdu. Kıt’ayı bir daha okudu. Kâğıda çizdiği resme baktı. Sonra piyanonun üstündeki resme baktı. Taşbasması resim ona Türkiye’den gönderilmişti. Hamidiye’nin resmiydi. Türklerin gururu gemi, Sivastopol’u bombalayan, Yunan harp gemilerini bordalayan gemi... Üzeyir Bey yüreğindeki sıkıntıyı, keder benzeri duyguyu, daha bir müdrik hissetti. Bugün yirmi ikinci gündü. Türk Ordusu Sakarya’da yirmi iki gece, yirmi iki gündür harb ediyordu.

      ‘Allahım sen kötü gün gösterme, ordumuzun başına bir hâl gelmesin. Son kal’amızı koru Tanrım’ diye söylendi. Gözlerine acı nemler hücum etti. Tüyleri ürperdi, sazak çalmış gibi yüreği burkuldu. Piyanosunun başına gitti. Ayakta tuşlara bastı. Bir segâh nağme üstünde parmaklarını dolaştırdı. Sonra oturdu. Bir akor bastı. Piyano ellerinin, beyninin, vücudunun devamı idi. İlhamlarının, düşüncelerinin dile geldiği çalgı insandı.... Gözünü Hamidiye’den ayırmadan tuşlarda parmaklarını gezdirmeye başladı. İçinden haykıra haykıra Ahmet Cevad’ın mısralarını söylüyor, parmaklarıyla nağmesini çalıyordu. Sol–fa–sol–fa, sool–fa–sol–fa/ Çır–pı–nır–dın Gaa–ra–de–niz...

      Birden oda kapısı tıkladı. Çalmayı kesti. İçeri can dostu, büyük sanatkâr Bülbül girdi. Üzeyir Bey’in buğulu gözleri, titreyen dudaklarını görünce korktu, ‘–Üstâd ne oldu? –Heç Bülbül, hele yanaş. –Bülbül yaklaştı, notaya baktı, melodiyi içinden okudu, güfteyi görünce: –Üstâd böyle şeyler yazılır mı?Adamı sürerler, asarlar deli misin? –He, deliyem. –Eh eleyse, men de deliyem.Çal.

      Üzeyir bey hayatının hiçbir döneminde böyle çalmamıştı.

      Bir ara ikisi de caddede bir hareket olduğunu sezdiler. Allahallah... Evin önü insan kaynıyordu. Halk haykırıyordu: –Ü–ze–yir bey çok ya–şa.

      Bülbül sordu: –Hemyarlar ne oldu? Kalabalık haykırdı:–Telgraf geldi, ordumuz Sakarya’da galebe eyledi, Yunanı yendi.” (Dildeste. Fırat Kızıltuğ. Ötüken yay.İstanbul 2001. Sayfa 124–125)

      Yorum

      • Zaur
        Member
        • 19-04-2004
        • 906

        #4
        Bilgi.

        Çırpınırdın, Qara Deniz şiiri 1914-cü yılında Osmanlı imperiyasının I Dünya Müharibesinde iştirakını büyük bir heyecanla izleyen Azerbaycan şairi Ahmed Cevat tarafından yazılmış. 1918-ci yılında Azerbaycanın böyük bestekarı ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli tarafından Nuru Paşa komandanlığındakı Osmanlı koşunlarının Azerbaycan Türklerini ermeni-rus soykırımından kurtarmak için gösterdiyi kahramanlıklara ithafen bestelenmiştir.

        Eser şiir şeklinde ilk defa 1919-cu yılında Ahmed Cevat’ın ikinci şiir kitabı olan “Dalğa”da derc olunmuştur. Şiirin elyazmasının Ahmed Cevat bolşevikler tarafından hapse atıldığı zaman diger elyazmaları gimi yandırıldığı ve ya müsadire olunduğu güman ediliyor.
        Eserin Üzeyir beyin elyazması ile yazılmış notu da mövcud deyil. “Çırpınırdın, Qara Deniz”in notunun 1918-ci yılında dahi bestekarın evi ermeniler tarafından yandırıldığı zaman ve ya Azerbaycan Halk Cümhuriyyetinin sükutundan sonra Üzeyir bey İrana mecburi mühaciret etdiyi dönemde itdiyi düşünülüyor.

        Yorum

        • Zaur
          Member
          • 19-04-2004
          • 906

          #5
          Şahsiyetler Hakkında.



          1. Axundzade Cevat Muhammedali oğlu (1892-1937) – 1892-ci yıl mayısı 5-de Azerbaycanın Gence kazasının Şemkir dairesinin Seyfeli köyünde doğulmuştur.



          2. Üzeyir bey Abdülhüseyn oğlu Hacıbeyli. Doğum Tarihi 18 eylül 1885, Doğum Yeri Şuşa(Ağcabedi köyü.), Ölüm Tarihi 23 kasım 1948, Ölüm Yeri Bakü.

          Yorum

          • Zaur
            Member
            • 19-04-2004
            • 906

            #6
            Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

            Habere göre, "Çırpınırdı Karadeniz" adıyla bilinen şarkı 18. yüzyılda yaşamış ve Ermenilerin en önemli ozanı olarak kabul edilen Sayat Nova'ya ait.
            Arkadaşlar hay nere Ozan nere bu nasıl oluyor sizce bir fikriniz varmı?

            Yorum

            • Zaur
              Member
              • 19-04-2004
              • 906

              #7
              Bu yazını iyice okuyun!

              Bu yazını iyice okuyun rengli kısma özellikle dikkat edin!

              Bir zaman Kral İrakli’nin sarayına bağlanmış Sayat Nova ve Vissaryon Gabaşvili (Besiki), onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında, büyük bir farkla en parlak Gürcü şairleri oldular.


              Onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda, Gürcistan’da aşug şiiri, -yani şiirler doğaçlayan, müzikle söyleyen ve halk çalgılarıyla, az sıklıkta eşlik edilmeyen halk şairlerinin şiiri- serpildi. Aşuglar, nazımda, küçük kent tüccarının, zanaatçının, esnafın duygularını açığa vurdular.


              Kafkasya halklarının özgün, uluslararası şairi Sayat Nova (1712-1801), belirgin bir aşugdu. Köylü bir soydan geliyordu ve doğuş itibariyle Ermeni’ydi, ama Gürcü toprağında (Tiflis’te) doğmuş, büyümüş ve eğitim görmüş ve tüm yapıtlarını vermişti; ki burada, şiirleri, üç dilde, Gürcüce’de, Ermenice’de ve Azerice'de söylerdi.

              Sayat Nova, bir zaman, tüm Gürcistan’ın ruhu ve kalbi diye adlandırdığı ve sözlerinin bazısını adadığı Kral II. İrakli’nin Saray Şairi idi. Bununla birlikte, 1765 civarında, kimi saray üyelerinin iftirasına kurban giderek gözden düştü. Sürgünlüğü, O’nu, seçkinlerin temsilcilerine geniş olarak dokundurarak, iftiracılarına vahşice saldırmaya itti.

              Sayat Nova’nın Gürcüce dizelerinin çoğu, iyi nükteyle içiçedir. İnsanlar şen, sağlıklı, bilgin olmalıdır der, soylu ve insanca duygularla, sevgi ve coşumcu tutkularla dolu olmalıdır. Sayat Nova, aşk ve şarap şairidir. Ama bunda çok ileri gitmez: şenlenmeye, bilgelik hükmetmelidir; aşırı düşkünlüğü ve kabalığı suç sayar. Hayal kırıklığına uğramış şair, kendini tümüyle kedere bırakır, yaşamdan yüz çevirir (manastır andı içer), aşağılık ve değişken dünyayı kargışlar ve insanların hainliklerini ve alçaklıklarını meydana çıkarmaya girişir.

              Sayat Nova’nın şiirindeki uzaklık ve keder motifleri, derin toplumsal öneme sahiptir. Bu motifler, ait olduğu sınıfın kara yazgısından olduğu kadar kişisel dertlerden çıkmaz. Sayat Nova, sırasıyla, geç onsekizinci yüzyılın kibirli ve küstah feodal beylerini şiddetli eleştiriye tuttu ve zamanının toplumsal kusurlarına ilişkin içten kederini dışa vurdu.

              Sayat Nova, bugünlerde muhambazi diye bilinen, (geç onsekizinci yüzyıl ve erken ondokuzuncu yüzyıl) Gürcü yazınının geçiş döneminde belirli bir rol oynamış Doğu dizelerinin ahenkliliğini ve bütünlüğünü Gürcü şiirine aşılamaya çalıştı.

              Yorum

              • Zaur
                Member
                • 19-04-2004
                • 906

                #8
                Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                Sizce bu her şeyi demiyormu görsetmiyormu?

                1.Dilimizi biliyor.
                2.Aşug şiiri yani Aşık şiiri üstelikde Ozanmış

                Yorum

                • Zaur
                  Member
                  • 19-04-2004
                  • 906

                  #9
                  Haberdar Olun!

                  Bazıları söylüyor ki Sayat Nova korosunda bu parça çalınmıştır..Hatta Kardeş türküler bazı konserlerinde bu parçayı seslendirmiştir.

                  Türkiye'de bir çok Azerbaycan şarkıları okunuyor, bu yakınlarda İğdırın ağ elması diye başlayan bir Azerbaycan şarkısın duydum ama orjınalında Qubanın ağ almasıdır:

                  Quba'nın ağ alması
                  yemeye var alması
                  yarım gelene galdı
                  yaramın sağalması

                  Ölürem yar
                  yanıram yar
                  yazığam yar
                  Quba'dan alma aldım
                  yarıma yola saldım
                  gedip yara çatanda
                  eyva kimi saraldım

                  ölürem yar
                  yanıram yar
                  yazığam yar

                  gaşların gara mene
                  vurupsan yara mene
                  salıpsan eşk oduna
                  gel eyle çara mene

                  ölürem yar
                  yanıram yar
                  yazığam yar.



                  Iğdır'ın al alması
                  yemeye bal alması
                  yar gelenden sonra
                  yaremin sağalması

                  Ölürem ölürem yar
                  yetimem yar yetimem yar
                  ay balam sevirem yar
                  sevirem yar sevirem yar yar

                  iğdır'dan alma aldım
                  yarimi yada saldım
                  yar gidenden sonra
                  ayva gibi sarardım

                  Ölürem ölürem yar
                  yetimem yar yetimem yar
                  ay balam sevirem yar
                  sevirem yar sevirem yar yar

                  deryada deryalıklar
                  suda oynar balıklar
                  ne bu sevda olaydı
                  ne de bu ayrılıklar

                  Ölürem ölürem yar
                  yetimem yar yetimem yar
                  ay balam sevirem yar
                  sevirem yar sevirem yar yar.


                  Şimdi bu o demek değil ki bu İğdırımıza aitdir, sadece ad deyişmiş okuma tarzı ve sözlerin 95% Azerbaycan Türkçesindedir.

                  Kardeş türküler'de Sayat Nova korosu'da bu parçanı aynı bu şekilde seslendirmişler.

                  Zaten Iğdır, Erzurum, Kars, bölgelerinde ahalinin büyük çoğunluğu Azerbaycan Türkü'dür, bundan dolayıda Sarı Gelin halk müziğide Türkiye'de Erzurum Türküsü olarak biliniyor, ama en kötüsü odur ki bazı Türkiye vatandaşları bunu hay müziği olarak biliyor işte bu gerçekden çok acıdır.

                  Türkiye'de ki satılmış mediya hırantın ölümüne saatlerce yer ayırması bir tarafa hırantdan bahs edilirken Sarı Gelin şarkısın seslendirerek güya onlara aitmiş gibi görsetdi YAZIKLAR OLSUN.

                  Sarı Gelin turkusu TURK idi ermeni idi savasından ermenileri hep üstün çıkaran
                  Hemde hic yorulmadan satılmış TURK tv'lerinin yardımı oldu. Hrant Dink'in cenazesi ve olayları gosterilirken alt fonda çalınarak Türkü onlara mal edildi.

                  Yorum

                  • Zaur
                    Member
                    • 19-04-2004
                    • 906

                    #10
                    Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                    Hani Sarı Gelin halk müziğidir bunun sözün kim yazmış bestesin kim yapmış bilinmiyor Ama aklı başında olan ve müzikten anlayışı olanlar bunun Türk değeri olduğun biliyor.

                    Hadi Çırpınırdı Qara Deniz'in keçmişi çok eskidir Ama bununda aklı başında olan ve müzikten anlayışı olanlar Türk değeri olduğun biliyor.

                    Peki 1967-ci yıl 11 Ocak doğumlu Aygün Samedzade'nin "Mekteb illeri" (Mekteb yılları) parçasına ne diyorsunuz?

                    Yorum

                    • Zaur
                      Member
                      • 19-04-2004
                      • 906

                      #11
                      Hayların Hay’asızcasına çaldıkları. UNUTMAYIN!

                      Hay'lar Azerbaycan'ın 13 müellif eserini, 12 milli oyun havası ve reksini (dansını), 6 halk müziğin ve 6 halk musiki aletini çalmak, menimsemek (kendilerine mal etmek) istemişler. Araştırmalara göre, bu listede Azerbaycanın ünlü bestekarları ve onların meşhur eserleri de var.

                      Azerbaycan Müellif Hukukları Agentliyinden (AMHA) verilen bilgiye göre, çalınan eserlerin ilk sırasında Üzeyir Hacıbeyovun “Arşın mal alan” ve “Meşedi İbad” operettalarından ariyalar ve musiki parçaları yer alıyor.

                      Hay'lar, hemçinin, Qara Qarayevin “Yedi gözel” (Yedi güzel) baletinden musiki parçalarını, Tofiq Quliyevin “Sene de kalmaz”, Emin Sabitoğlunun “Neylerem”, Elekber Tağıyevin “Sen gelmez oldun”, Aygün Semedzadenin “Mekteb illeri” (“Mekteb yılları”), Eldar Mansurovun “Gece zengleri” (telefon çağrıları), “Melodiya”, Behram Nesibovun “Ay qız”, Oqtay Kazımovun “İndi meni tanımadı”, İbrahim Topçubaşovun “Söz olmasaydı”, Rauf Hacıyevin “Saçlarına gül düzüm” şarkılarını, Brilliant Dadaşovanın “Vokaliz” musiki toplusunu kendi adlarına çıkmışlar.

                      Azerbaycan müelliflerinin hukuklarının hay'lar tarafından mütemadi bozulması halları artık o hadde çatmış ki, onlar hatta dünya şöhretli Azerbaycan bestekarı Fikret Emirovun Azerbaycanın dahi şairi Hüseyn Cavidin sözlerine (“Şeyh Senan” eseri'ne) bestelediği “Kör arabın şarkısı”nı da hay eseri kimi takdim ediyorlar.

                      Hay sanatçıları Artur Seferyan, Raç Keşişyan, Aram Avakyan ve Gevorq Dabağyan çekdikleri “Mayrik” adlı klipde başdan sona kimi Fikret Emirovun “Kör arabın şarkısı”ndan istifade etmişler.

                      Bununla da, ermenistan “edebi ve bedii eserlerin korunması hakkıında” Bern Konvensiyasının taleblerini bozmuştur.

                      Halbuki Fikret Emirovun “Kör arabın şarkısı”nın müziği hele 1963-cü yılında Azerbaycan Müellif Hukukları Agentliyinde kayıtlara alınmıştır.

                      Azerbaycan bestekarlarının müellif eserlerini çalmakla kifayetlenmeyen hay'lar milli oyun havaları ve rakslarimizi, halk şarkılarımızı da özününküleşdiribler (kendilerinin malı yapmışlar).

                      “Vağzalı”, “Yallı”, “Uzundere”, “Mirzeyi”, “Terekeme”, “Qazağı”, “Şerur yallısı”, “Zabul zengi”, “Köçeri”, “Benövşe”, “Fuadı”, “Baharı”nı özününküleşdirmeye çalışan hay'lar çok ünlü olan halk şarkılarımızı da adlarına çıkmakdan çekinmemişler.

                      “Sarı gelin”, “Han bacı”, “Deli ceyran”, “Hala Nargile”, “Ay leli”, “Sarı köynek” halk şarkılarının hay'larin adına çıkılması bize ne kadar ilginc görünse de, hırsızlığa adet etmiş komşularımız üçün bu, artık sıradanlaşıb.

                      İşin ilginc tarafı budur ki, onlar tar, kamança, ud, nağara, koşa nağara ve hatta SAZI bile hay milli musiki aleti kimi kaleme vermekden çekinmiyorlar. Bununla bağlı AMHA Beynelhalk eqli Mülkiyyet teşkilatına defalarca hem şifahi, hem de yazılı müracat etmiştir, bu hırsızlık faktlarının her biri ile bağlı müvafik talimatlara uyğun olarak resmi şekilde adı çekilen beynelhalk kurum melumatlandırılıb. AMHA-nın hukuk şubesinden APA-ya verilen malumata göre, bu müracatlar hele ki, neticesiz kalmıştır. Bu günecen Azerbaycan tarafı yalnız korsançılıkla meşkul olan, Azərbaycanın medeni irsini menimsemekde ad çıkarmış Rusiyada ermenilerin “Ani-Rekords” studiyasının kapanması ve Brilliant Dadaşovanın “Vokaliz”inin hay şarkısı kimi tebliğ olunmasının karşısının alınmasına nail ola bilmiştir.

                      Yorum

                      • serbest
                        Member
                        • 16-01-2006
                        • 1105

                        #12
                        Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                        Bu güzel çalışma ve bilgilendirmeler için teşekkürler.

                        Yorum

                        • Zaur
                          Member
                          • 19-04-2004
                          • 906

                          #13
                          Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                          Ben teşekkür ederim.

                          Yorum

                          • kemal1923
                            Junior Member
                            • 21-11-2008
                            • 146

                            #14
                            Re: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                            paylaşımınız için sağ olun kardeşim.saygılar

                            Yorum

                            • Zaur
                              Member
                              • 19-04-2004
                              • 906

                              #15
                              Konu: Çırpınırdı Kara Deniz’e Hay’asızcasına saldırı.

                              Borcumdur, bendende sayğılar.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor
                              X