Atatürk ve Havacılık

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • HIAMOVI
    satélite de expertos
    • 22-12-2004
    • 14236

    #16
    Konu: Atatürk ve Havacılık

    Emekleri Olsun İstedim

    Fevzi Uçantürk anlatır: Atatürk, havacılardan, bölgelerindeki arkeolojik değeri olan kalıntıların havadan çekilmiş fotoğraflarını istemiş.

    1937 Haziran’ında, Genel Kurmay Başkanlığı, bir ay içinde bu çekimin gerçekleştirilerek, fotoğrafların bir albümle Ata’ya verilmek üzere kendilerine teslim edilmesini 3. Hava Alay Komutanlığı’na emretmiş.

    Alay komutanı Hava Albayı Şefik Çakmak, kuruluşta Smolik uçaklarıyla donatılmış tek kara keşif bölüğü bizimki olduğundan bu görevi bize verdi. Ayrıca komutan, bölük komutanı olarak, bizzat beni çağırarak fotoğrafların çok iyi çekilmesini, Ata’ya lâyık bir albüme konarak 20 gün içinde hazırlanmasını istedi.

    Ertesi gün ben başta olmak üzere, foto çekme uçuşlarına başladık. O zamana kadar bölüklerde her türlü keşif, topçu atışı tanzimi, foto görevleri birkaç uçucu subay tekelinde kalır, diğer uçucular pilotluktan başka bu gibi görevlere iltifat etmezler, eğitilmezlerdi. Benim alışılmamış bu tarz hareketim, bölükteki foto tekelcisi ile görev verdiğim uçucular tarafından tepki ile karşılandı. Durura tabur ve alay komutanlarına duyuruldu. Komutan haklı olarak endişelerini açıkladı ve bu önemli görev iyi yapılmazsa ağır olan sorumluluğumu hatırlattı. “Bana güveniniz olduğunu sanırım. Görev verdiğim uçucu subayların tarihî değeri büyük olan albümde yerleri, emekleri olmasını istedim. Yoksa en kolayını seçerek ben ve yetişmiş subaylar bu görevi kısa zamanda başarırdık. Güç olanını seçtim, başaracağız” cevabını verdim.

    O günlerde İzmir’in en iyi ciltçisini bulup yeşil kadifeden büyükçe bir albüm hazırlattım. Ciltçi Atatürk için yapıldığını duyunca, yalnız masraf ücretini alıp: “Benim için bu bir şereftir” diyerek el emeğini almadı. 15 gün içinde albümü hazırlatıp alay komutanına teslim ettim. Komutan memnun oldu ve çok teşekkür ederim dedi. Albüm, alay komutanı tarafından Genel Kurmay Başkanlığı’na, oradan Atatürk’e sunuldu. Bu arada ayni albümden sayın Mareşal Fevzi Çakmak da istemişler, hazırlatılıp gönderildi.

    Atatürk hazırlattırdığı bu albümü Dolmabahçe Sarayı’nda topladıkları yerli ve yabancı dil, tarih otoritelerine göstermiş, havacılarının başarısı takdirle karşılanmıştır. 7

    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






    Yorum

    • HIAMOVI
      satélite de expertos
      • 22-12-2004
      • 14236

      #17
      Konu: Atatürk ve Havacılık

      Sabiha Gökçen’in Balkan Turu

      Atatürk’ün davetlisi olan yabancı konuklar, bir sohbet sırasında Sabiha Gökçen’den uçağı ile bir Balkan turu yapmasını, başkentlerine gelerek kendilerinin konuğu olmalarını isterler. Bu davete hem Atatürk, hem de Sabiha Gökçen olumlu cevap vererek, teşekkür ederler. Yalnız Sabiha Gökçen, böyle bir tur için hazırlanması gerektiğini bildirerek bir aylık süre ister.

      Sabiha Gökçen gerçekleştirdiği bu turu şöyle anlatır: Amerika’dan yeni alınan Volti tipi askerî uçaklarla ve getirilen Amerikalı uzman pilot Jack ile, hemen çalışmalara başladım. Uçağın özelliklerini öğrendikten sonra, yurt içinde bazı uçuşlar yaptım. Güzel bir havada yarım Türkiye turu yapmak üzere İstanbul’dan hareket ettim. İlk olarak Köyceğiz’e, oradan Tuz gölüne ve sırasıyla Ankara’ya, Zonguldak üzerinden de İstanbul’a dönerek, havada yarım Türkiye turunu beş buçuk saatte tamamladım. Artık Balkan turu için hazırdım. Fakat Atatürk, hastalığı nedeniyle her geçen gün biraz daha çöküyor ve yatağa bağlanıyordu. Bu yüzden hayatımda ilk defa Gazi Paşa’ya yalan söyleyerek, bu tur için hazır olmadığımı özür dileyerek bildirdim. Gezimi ertelemek için ileri sürdüğüm özürün gerçek nedenini hemen sezinleyip: “—Hastalığım süresince benden ayrılmak istemediğini biliyorum. Ama seni davet edenlere verdiğin sözü unutma. İnsanlar sözlerinde durdukları sürece saygınlık kazanırlar. Bir kere söz verdik. Türk sözünden dönmez. Sen görevini yaparken, ben de hastalığımı yenmeye çalışacağım ve dönüşünü bekliyeceğim” dedi.

      16 Haziran 1938 günü, Atatürk’ün isteği üzerine, tek başıma Balkan turuna başladım. İlk ziyaret yerim Atina olacaktı. Veda için yanına gittiğimde: “—Birkaç saat sonra senin Balkan turuna çıktığını ve Türk kadınını göklerde şerefle temsil ettiğini dünya radyoları yayınlayacaklar. Gittiğin yerlerde gazeteciler seninle konuşma yapacak ve fotoğraflarını çekecekler. Sordukları her soruya açıkça cevap ver. Barışçı bir ülkenin kızı olduğunu, yurtta ve dünyada barışı arzu ettiğini, her Türk gibi bunu gönülden istediğini söylemeyi unutma.” “—Sizi mahcup etmeyeceğim Paşam. Türk kadınlarını şerefli üniformam ile Türklüğe lâyık bir şekilde temsil etmek için elimden geleni yapacağım” diyerek elini öpüp veda ederken benden, Selânik’e gidip doğduğu evi de görmemi ve dönüşte kendisine anlatmamı istedi.

      Uçağımla havalandıktan sonra, Savarona’nın üstünden uçarak ona gök yüzünden de veda ettim.

      İlk ziyaret yerim Atina idi. Rotamı çizerek yola koyuldum. Tam saatinde Atina’ya vardım. Beni alanda meraklı bir kalabalık ve büyük elçimiz Ruşen Eşref Ünaydın karşıladı. Hava alanında askerî törenle karşılandım. Millî Mars’ımız çalınırken, elimde olmadan sevinç göz yaşları döktüğümü anımsıyorum. Gece verilen şölende Selânik’e de giderek Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmek istediğimi söyledim. Sabahleyin Selânik’e uçtum. Selânik’e ayak bastığımda kendimi yurdumda hisseder gibi oldum. Adeta Atatürk’ün varlığını ve nefesini yanımda hisseder gibiydim.

      Balkan turunu tamamlayarak, Bükreş’ten İstanbul’a hareket ettim. Türkiye toprakları üzerinde uçarken, dünyada bundan daha güzel bir yurt parçası olamayacağını düşünüyordum. Yeşilköy Hava Alanı’na inince beni bekleyen kalabalığı selâmlayarak, doğruca Savarona’ya gittim. Atatürk kamarasında istirahat ediyordu. Beni güçlükle kucaklayarak: “—Gökçen, döndüğüne sevindim. Başarınla beni nasıl memnun ettiğini bir bilsen” dedi. Daha sonra, Selanik’te neler yaptığımı ve doğduğu evi görüp görmediğimi sordu. Gazi Paşa’ya izlenimlerimi uzun uzun anlattım. Doğduğu evdeki izlenimlerimi anlatırken, gözleri doldu ve: “—Güzel Selanik” diyerek özlemini dile getirdi.

      "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
      Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






      Yorum

      • HIAMOVI
        satélite de expertos
        • 22-12-2004
        • 14236

        #18
        Konu: Atatürk ve Havacılık

        Atatürk’ün Kızları

        1956 yılında Türkkuşu sivil havacılık okullarımızın başında bulunan Hava Kurmay Albay Burhan Göksel, okulda çoğunluğu genç kızlardan oluşan bir paraşütçü ekibini ve yine çoğunluğu kadın pilotlardan oluşan beş uçaklık bir filoyu komşu ülke Irak’a, hava gösterisi için götürür. 8 Bu kafile bizzat Kral’ın davetlisidir. Kızlarımız, Başbakan Nuri Sait Paşa’nın yalısında konuk edilirler. Türk kızlarının hava gösterileri de Bağdat Hava Alanı’nda, binlerce insanın heyecanları ile izlenir. Musul’daki gösteriler, daha fazla ilgi ve heyecan yaratır. Burhan Göksel, Musul’daki bu ilgiyi şöyle anlatıyor:

        Gösteri sabahı, havacı kızlarımız için ayrı ayrı tahsis edilmiş lüks arabalarla hava üssüne gidiyoruz. Yanımda henüz lise öğrenimi yapan çok genç bir paraşütçü kızımız vardı. Alanın giriş kapısında trafik polisinin işaretini bekliyoruz. Önce, polisin uğraşını, genellikle böyle olağan üstü günlerde, gösterilerde alışılmış olan bir trafik düzenlemesi sanıyoruz. Halbuki durum öyle değil. Polis, seyircileri cinsiyetlerine göre ikiye ayırmaktadır. Bayan seyirciler alanın kuzeyinde hazırlanmış tribünlere, baylar da güneydeki tribünlere yöneltilmekteler. Genç öğrencime, tanık olduğumuz bu olayı ilgi ve dikkatle izlemesini ve Atatürk’ün hepimize sağladığı büyük nimetleri, bundan daha canlı bir örnekle göremeyeceğimizi söyledim ve hiçbir zaman unutmamasını öğütledim.

        Gösteriler başladıktan sonra, Arap spiker sürekli açıklamalar yapmakta ve doğal olarak Türk ve nisa sözcüklerini sık sık kullanmaktadır. Bu arada gene sık sık Atatürk’ün de adı tekrarlanmaktadır. Yanımıza görevli olarak verilen, Kerküklü ve Türk asıllı havacı yarbaydan, özellikle bu kısımları bana çevirmesini rica ettim. O da benim kadar duygulanmıştı. Spiker, tam bizim atlayışı yaptıracak uçak, alanın üzerine yaklaşırken çok heyecanlı bir sesle: “—Ey Arap kadını, sana yürekten sesleniyorum; az sonra semalardan paraşütle atlayan, Atatürk’ün kızlarını göreceksin. Akrobasi yapan Türk kadın pilotlarını izleyeceksin. Daha sonra da programa göre, Irak uçaklarını ve atlayacak paraşütçülerimizi izleyeceksin. Havacılarımızın hepsinin erkek oluşu, umarız ki seni çok üzecektir. Bu olaylarda sana büyük ders vardır. Sen de kendini kurtar. Arap erkeğinin yanında yerini hemen al. Atatürk’ün kızları sana örnek olsun”!

        "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
        Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






        Yorum

        • HIAMOVI
          satélite de expertos
          • 22-12-2004
          • 14236

          #19
          Konu: Atatürk ve Havacılık

          Atatürk Hava Okulunda

          Havacılık mesleği bilgi ve teknik ister. Ama bu koşullar da yeterli olamaz. Çünkü sağlıklı fizikî yapı önemli olduğu kadar; bilginin, tekniğin ve disiplinin de manevî değerlerle kaynaşması, aynı zamanda ahenkli bir uyum içinde bulunması gereklidir. Eğer bir havacı, tekniği, bilgisi, becerisi ve yeteneği ile birlikte moral üstünlüğüne de sahipse ve bu etkenleri bünyesinde uyum içinde toplamışsa başarılıdır. Hava Okulu bu nitelikleri öğrencilerine kazandırmak için mevcut imkânlarını seferber eder.

          1934 yılında Yeşilköy’de bulunan Hava Makinist Okulu’na öğrenci olarak katıldım, ilk yılın sonunda okulumuz Eskişehir’e nakledildi. İkinci sınıf eğitimimizi (son yılımızdı) ve fabrika stajımızı burada sürdürdük.

          9 Haziran 1936 sabahı okulda olağan üstü bir hareket, hazırlık ve canlılık vardı. Cumhurbaşkanımız Atatürk, okulumuza onur verecekti. Hepimiz O’nu yakından görebilmek için sabırsızlanıyorduk. Saatlerdir, sabırsızlıkla beklediğimiz o mutlu an geldi. Kafalarının içi teknik bilgiyle, yürekleri yurt ve Atatürk sevgisi, saygısı ile dopdolu bir avuç genç uçak teknisyen adayı, sanki kurulu çelik bir yay gibi dimdik, Atatürk’ün önünde, saygı duruşundaydık. Atatürk bizim grubumuza yaklaştı, önümüzden ağır ve vakur adımlarla ilerledi. Yüz hatları sakin, düşünceli ve sessizdi. Bu görünümü ile bizlere, geleceğimiz için önemi olan havacılığımızın gelişmesinde güvendiğini belirtmek ister gibiydi.

          Atatürk’ün, bu telâpatik uyarısını henüz göreve başlamadan ve o anda sessizce içimize sindirmiş, kalben Atatürk’e söz verip and içmiş gibiydik.

          Geçen görev yıllarında, zor koşullar içinde imkânsızlıklara ve yoksulluklara rağmen yürekten verdiğimiz sessiz söz, bizleri içtenlikle görevimize sımsıkı bağlamıştı.

          "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
          Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






          Yorum

          • HIAMOVI
            satélite de expertos
            • 22-12-2004
            • 14236

            #20
            Konu: Atatürk ve Havacılık

            Atatürk Göremedi

            Atatürk 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında Hava Kuvvetleri’nin topluca geçişindeki miktar ve uçuş eğitimindeki üstünlüğüne çok önem verir ve Bayram gecesi de Ankara Palas salonlarında özellikle davet ettirdiği pilotlarla o günkü merasim uçuşunun eleştirisini yaparlardı. Törendeki bu geçiş, birlik ve uçucular için de bir sınavdı. Uçuştan sonra merasim, komutan için tenkit vesilesi olur, birlik, filo ve pilotlarının iyi veya fena notları, yüzlerine karşı açıklanırdı.

            1938 senesi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na katılacak Hava Kuvvetleri, Atatürk’ün direktifleri uyarınca, diğer senelere göre miktar ve değer bakımından geliştirilmişti. Ne yazık ki sağlığı iyice bozulan Atatürk, Bayram’daki geçitte bu gelişmeyi görememişlerdir. 9

            "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
            Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






            Yorum

            • HIAMOVI
              satélite de expertos
              • 22-12-2004
              • 14236

              #21
              Konu: Atatürk ve Havacılık

              Adın Andımızdır

              Eskişehir’de 10 Kasım 1938 gününü hiç unutamam. Yıllar geçmiştir, fakat bugün bile aynı acıyı, yeniden yaşıyorum.

              Görevime gitmek üzere evimden ayrıldığımda yüreğim, acı bir kuşkunun kıvılcımı ile yanıyor, bunalıyordu. Kendimi yorgun ve isteksiz buluyordum. İç güdüm beni yanıltmamıştı. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra, garnizon direğinde nazlı nazlı dalgalanan bayrak yarıya indirilmiş, acı gerçek, tüm yurtta sessizce açıklanmıştı. Yıldırım çarpmışcasına birden irkildim. Bu acı gerçeğe inanamıyor, kabullenemiyordum. Atatürk’ü ilk olarak ortaokul öğrencisiyken, Ankara’da, Cumhuriyet’imizin dokuzuncu yıl dönümü törenine izci olarak katıldığımda selâmlamıştım. Atatürk’ün naşını taşıyan tren gece yarısından sonra Eskişehir’den geçecekti. Son selâmımı da Eskişehir’de vermek üzere gara gittim. Gece Eskişehir’de dondurucu bir hava vardı. Ama bunu duyan ve aldıran kim! Gar, yaşlı -genç; sivil - resmî üniformalı; çoluk - çocuk ile dopdoluydu.

              Dünyada hiçbir lider ulusunun gönlünde, böylesine geniş ve derin bir sevgiye ulaşmış olamazdı. Atatürk, yalnız Türk ufuklarından değil, yaşlanmış dünyamızın ufuklarından da ender geçen bir yıldızdı. O’nun ulusuna saçtığı ışık, bundan sonraki yıllarda da azalmadan ve daha güçlü olarak ışıyacaktı. Türk ulusu yürüdüğü doğru yolda bu ışıktan daima yararlanacak, güç alacaktı.

              Uzaklardan duyulan lokomotifin düdük sesiyle daldığım düşüncelerden silkindim. Garda bir kıpırdanış, hareketlenme ve kaynaşma oldu. O güneş, alışageldiğimiz gibi vagonun canımda görünmemişti. Gülümseyerek bakan, yakıcı ve büyüleyici mavi gözlerini göremiyorduk. Herkesin gözlerinden yaşlar dökülüyordu.

              Eskişehir’in, yasla kararan bağrından tren yola çıkıyordu. Eşsiz büyük dehayı sanki sımsıkı bağrına basmış, gönül verdiği Anadolu’ya, ulusunun başkentine götürmekteydi.

              Fizikî, fanî görüntünden yoksun kalacağız, fakat gönlümüzde sevgin, saygın; kafalarımızda ilkelerinle dopdoluyuz. Son nefesimizi verinceye kadar seni yüreklerimizde taptaze yaşatacağız. Adın andımız olacak, ışıklandırdığın onurlu yollar daima aydınlık kalacaktır. Tanrı rahmetinle nur içinde yat.



              ATATÜRK AND AVIATION
              (Abstract)

              This article deals with the importance Atatürk always attached to aviation. The developments in aviation during the years following the foundation of the Republic of Tur***, and the pioneering role Atatürk played in the development of aviation in Tur*** are described in detail.

              "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
              Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






              Yorum

              • HIAMOVI
                satélite de expertos
                • 22-12-2004
                • 14236

                #22
                Konu: Atatürk ve Havacılık

                NOT: Yazarın “Atatürk ve Havacılık” adı ile hazırladığı ayrıntılı eserin özeti olarak sunulmuştur.
                1 Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk, kitap 3, s. 29.
                2 Yazı, Uçan Türk Dergisi’nden özetlenerek alındı.
                3 Cumhuriyet Gazetesi, 13 Eylül 1948, Yunus Nadi Mükâfatı yarışma yazılarından.
                4 Fevzi Uçantürk - Nevzat Gökeri, Hava Kuvvetleri Dergisi, Haziran 1971, sayı 241, s. 48-50, 54-55.
                5 Said Arif Terzioğlu, İstikbal Göklerdedir, Cumhuriyet Gazetesi, 1 Mart 1971.
                6 Atatürk ve Türk Havacılığı, Hava Kuvvetleri Dergisi, sayı 241, 1971, s. 79.
                7 Fevzi Uçantürk, Hava Kuvvetleri Dergisi, Haziran 1971, sayı 241, s. 62.
                8 Anı dizisi, Atatürk’ün Kızları, Uçan Türk Dergisi, Temmuz-Ağustos 1956,5. 160-161.
                9 Fevzi Uçantürk, Hava Kuvvetleri Dergisi, Haziran 1971, sayı 241, s. 52-58.


                ----------------------
                - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 4, Cilt: II

                "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                Yorum

                İşlem Yapılıyor
                X