ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • emin_070
    Senior Member
    • 03-07-2006
    • 3337

    ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

    8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı.Patalogdu . Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü... Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz."Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı.

    Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda da... Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu... Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.

    Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı. Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı.Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı. Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı olmuştu Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:"Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında uyuyor gibiydi."

    Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta
    Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı.

    O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan aktaralım:

    "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp doçenti Dr.Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı gösterdi ve şöyle dedi:

    "Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstüne konmasını istiyor."

    Doç.Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı.

    "Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır" dedi.

    Komiser kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.

    Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son
    durağı olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı... Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı. Radyodan naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür. Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir.

    Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan, geçici tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle Atatürk'ün(mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı. Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o törene katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor. Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor.

    Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

    'Yüzünde iki günlük sakal vardı' Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular.
    İzlenimlerini şöyle anlattılar:

    • OSMAN ERSOY:

    "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu. Gözleri aralıktı"

    HALİDE İNTEPE:

    "Tabut kapanmadan en son gittim baktım. Başı yana doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı. Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle aralıktı gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."







    --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    alıntıdır.
    Son düzenleme emin_070; 02-01-2009, 23:56.
  • ybæl©ik
    ADMINISTRATOR
    • 25-01-2003
    • 30775

    #2
    Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

    Bu konuda elimde video var ama boyut büyük olduğu için foruma upload edemiyorum.

    Yorum

    • emin_070
      Senior Member
      • 03-07-2006
      • 3337

      #3
      Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

      keşke öyle bir imkanımız olsa

      rapidshare olarak versek nasıl olur hocam....

      Yorum

      • ybæl©ik
        ADMINISTRATOR
        • 25-01-2003
        • 30775

        #4
        Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

        Bazı çalışmalarımız var, biraz sabır biraz özveri ile bu dosya sıkıntılarımızı atlatacağız.

        Büyük önder hakkında her konuyu paylaşmak görevimizdir.

        Yorum

        • hikmet24
          Member
          • 28-11-2005
          • 1724

          #5
          Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

          Originally posted by ybal©ik View Post
          Bazı çalışmalarımız var, biraz sabır biraz özveri ile bu dosya sıkıntılarımızı atlatacağız.

          Büyük önder hakkında her konuyu paylaşmak görevimizdir.
          bekliyoruz ustam
          saygılar

          Yorum

          • emin_070
            Senior Member
            • 03-07-2006
            • 3337

            #6
            Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

            Originally posted by ybal©ik View Post
            Bazı çalışmalarımız var, biraz sabır biraz özveri ile bu dosya sıkıntılarımızı atlatacağız.

            Büyük önder hakkında her konuyu paylaşmak görevimizdir.
            Sabrın sonu selamettir.

            Hocam dosya sıkıntılarını da atlatacağımıza inanıyorum.

            Yorum

            • hikmet24
              Member
              • 28-11-2005
              • 1724

              #7
              Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

              ATATÜRKÜN TABUTUNUN AÇILDIÐI GÜN(9 kasım 1953)

              Kefen sıyrıldı ve...

              Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
              Ata'nın
              yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları
              bozulmamıştı.Sanki uyuyordu...

              8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile
              Şevki
              Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi
              Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı.Patalogdu. Arayan
              ise
              Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...
              Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını
              Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı
              geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan
              korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica
              ediyoruz."Prof. Mutlu
              önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu.
              Hastalığını
              gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını
              rica
              etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar
              götürürüm,
              bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı
              Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı.
              Meclis
              Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda
              da...Mutlu,
              görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı.
              Gerçekten
              tarihi bir tanıklıktı bu...
              Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici
              kabrinden
              çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir
              hafta
              boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk
              başında
              nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite
              üyeleri
              tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.
              Bunun
              üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni
              bir
              sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali
              düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku
              çıkmadı.Sanduka
              talaş doluydu.
              Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı
              doluydu.
              Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında,
              ağzı
              kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza
              için
              kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi
              yazılıydı.Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi
              bir
              muşambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes
              nefesini
              tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu
              patlatmış,
              nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti
              geziniyordu. Ve 15
              yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargıları
              aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların
              yardımıyla
              katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi
              kahverengi
              bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı
              olmuştu
              Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle
              anlatacaktı:"Yüzünü örten
              ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü
              ile
              karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz
              kapağının
              üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında
              uyuyor
              gibiydi."
              Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun
              başına
              çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta
              Başbakan
              Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes
              de
              yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde
              aşağı,
              tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan
              aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de
              baktım
              ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı.
              Tahmin
              ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda
              kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına
              yığılıverdi.
              Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,
              tekrar
              solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu
              beyaz
              kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp
              doçenti Dr.
              Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı
              gösterdi ve
              şöyle dedi:"Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım
              gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını
              istiyor."Doç.
              Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı.
              "Böyle bir
              kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır" dedi.Komiser
              kâğıdı
              katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten
              sonra
              salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan
              besmele
              çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15
              yıl
              içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri
              bayrakla
              örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.
              Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu
              Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son
              durağı
              olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...
              Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı
              Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12
              askerin
              omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir
              top
              arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı.Radyodan
              naklen
              yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar
              hüzünlüdür.Ancak
              o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini
              çekmemiştir. Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün
              naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem
              yapılmıştı.
              Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından
              gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir
              formül
              enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük
              ilaç
              şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem
              sayesinde
              Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi
              -
              öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün
              defnini
              şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı.
              Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O
              komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in
              huzurunda
              Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca
              tahnit
              bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle
              Atatürk'ün
              (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene
              katılanlar
              olacaktı. Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o
              törene
              katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan
              bilgilerin bir
              kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk
              araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Şevki
              Mutlu
              ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor.
              Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu
              ayrıntılarla
              daha da ilginç bir boyut kazanıyor.

              Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

              'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

              Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te
              Etnografya
              Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki
              o
              töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı
              buldular.
              İzlenimlerini şöyle anlattılar:
              • OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç
              heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile
              katafalka
              çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük
              sakalı
              vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."

              ' Gözleri aralıktı'

              • HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım.
              Başı yana
              doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.
              Hani
              insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle
              aralıktı
              gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."


              alıntıdır
              saygılar

              Yorum

              • emin_070
                Senior Member
                • 03-07-2006
                • 3337

                #8
                Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

                işte VİDEOSU

                http://video.google.com/videoplay?do...44743197474279

                Yorum

                • necatikaya
                  Member
                  • 20-12-2005
                  • 1066

                  #9
                  Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

                  Hepinize sonsuz teşekkürler emekleriniz için..

                  Yorum

                  • emin_070
                    Senior Member
                    • 03-07-2006
                    • 3337

                    #10
                    Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

                    Originally posted by necatikaya View Post
                    Hepinize sonsuz teşekkürler emekleriniz için..
                    annsccu herkesi ATATÜRK ile ilgili paylaşıma davet ediyorum.....

                    Yorum

                    • necatikaya
                      Member
                      • 20-12-2005
                      • 1066

                      #11
                      Konu: ATATÜRK'ÜN NAAŞININ ANITKABİRE TAŞINMASI

                      Originally posted by emin_070 View Post
                      annsccu herkesi ATATÜRK ile ilgili paylaşıma davet ediyorum.....
                      Evet, yerinde bir davet..

                      Yorum

                      İşlem Yapılıyor
                      X