Guslün Farzları

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Guslün Farzları

    Guslün farzları, ağzı, burnu ve bütün vücudu birer kez yıkamak üzre üçtür. Bu farzlar, aşağıda bildirileceği şekilde yapılır:
    Ağıza ve buruna bolca su alınmalı. Bu işe abdestte yapılan ağız ve buruna su vermelerden daha çok özen gösterilmelidir.
    Vücut yıkanırken iğne ucu kadar bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilecek, kulaklar ve göbek oyuğu yıkanacak. Su saçların, sakalların, kaşların ve bıyıkların aralarına ve altlarındaki deriye kadar geçecektir. Bunlar sık olsa bile, suyun ulaşması sağlanacaktır. Bunların araları ve dipleri kuru kalırsa, gusül tamamlanmış olmaz. Ancak kadınların başlarından aşağıya sarkmış olan saçlarının yıkanması şart değildir. Önemli olan bunların diplerine suyun geçmesidir. Erkeklerde bir zorunluk bulunmadığı için, böyle sarkmış olan saçlarının her tarafını yıkamak gerekir.
    Kapanmış olan küpe deliklerinin içini de yıkamalıdır. Öyle ki, bu deliklerin ıslanmış olduğuna kanaat getirmelidir. Böyle bir kanaat yoksa, onları el ile ovarak ıslatmalıdır. İçlerine zorla su geçebilecek bir halde olan küpe deliklerini de, içlerine su geçecek bir şekilde el ile ıslatıp yıkamalıdır.
    Tırnaklar arasında kalan kurumuş çamurların ve göz çapakları gibi şeylerin altlarını da yıkamalıdır; bunu yapmak gereklidir. Fakat tırnaklar üzerindeki kirler, topraklar, kınalar gusüle engel olmazlar. Çünkü bunlar suyun geçmesine engel değildirler. Bu konuda köylü ile şehirli eşittir. Sahih olan görüş budur.
    Bir özür sebebiyle sünnet olamamış kimsenin, organında toplanmış olan derinin içini de yıkaması lâzımdır. Ancak açılmasında bir zorluk olursa, o zaman içi yıkanmaz. Çünkü bu deri bedenin dışından sayılır. Buraya kadar gelen bir sidik ile abdest bozulur.
    Suyun geçmesini engelleyecek şekilde dişlerin arasında nohut büyüklüğünde sert yemek parçası bulunmamalıdır. Vücudun hiç bir yerinde suyun geçmesini engelleyecek balık pulu veya çiğnenip kurumuş ekmek parçası gibi bir şey de bulunmamalıdır. Çünkü bunların altlarına su geçmeyince; gusül sahih olmaz.
    Birbirine bitişik olup da aralarında su geçirmeyecek bir halde bulunan parmakları yıkarken, su ile aralarını ovmalıdır. İçi boş olan göbeğin içini de yıkamalıdır. Üzerlerinde pislik bulunmasa da, avret yerlerini su ile yıkayıp temizlemelidir. Bunların da kuru kalması, gusülün sıhhatine engel olur.
    Ayaklarda bulunan çatlaklar üzerine merhem koyulunca, eğer altlarını yıkamak zarar vermeyecekse, altlarını yıkamak gerekir. Zarar verecekse üstleri yıkanır. Bu da zarar veriyorsa, üzerlerini meshetmekle yetinilir. Mesih de zararlı ise, meshedilmez.
    Bir kimse guslettikten sonra ağzını veya burnunu yıkamadığını veya bedeninden bir yerin kuru kaldığını anlarsa, yeniden gusletmesi gerekmez; yalnız o yerleri yıkaması yeter. Bu arada farz bir namaz kılmışsa onu tekrar kılması gerekir.
    Gözlerin içini soğuk veya sıcak su ile yıkamak güç ve zararlı olduğu için, ne abdest alırken, ne de guslederken gözlerin içini yıkamak gerekmez. Körler için de böyledir. Temiz olmayan bir sürme ile gözler sürmelenmiş olsa bile, bunu yıkamak gerekmez. Gözlerin hafifçe kapatılması hem abdest için hem de gusül için bir engel teşkil etmez. Yeter ki su, kirpiklere ve pınarlara ulaştırılmış olsun.
    (Malikîlere göre, gözlerin ve ağız ile burnun içleri, bir de meydanda olmayan kulak deliği bedenin dışından sayılmaz. Bu bakımdan bunları abdestte ve gusülde yıkamak farz değildir; sünnettir.
    Hanbelîlere göre, ağız ile burnun içleri yüzden sayılır. Onun için hem abdestte, hem de gusülde yıkanmaları farzdır.)
    Takma olan gözlerin çıkarıp abdest ve gusülde altlarını yıkamaya gerek yoktur. Bu yıkama zararlı olunca, zaten çıkarılmaları caiz olmaz.
  • serbest
    Member
    • 16-01-2006
    • 1105

    #2
    Konu: Guslün Farzları

    Kulların tarifine göre değil,Allah'ın emirlerine göre gusül nasıl alınır:
    Boy abdestinin cünüp iken alınması gerektiğini daha önce söylemiştik. Cünüpken ne yapmamız gerektiği iki kelime ile anlatılır. 5-Maide Suresi’nde “tahare” kelimesi “temizlenmek”, 4-Nisa Suresi’ndeki “gasâle” kelimesi “yıkanmak” demektir. Boy abdesti için şuradan şuraya kadar yıkanın, ağzınızı, burnunuzu üçer kez çalkalayın, toplu iğne başı kadar kuru yer bırakmayın, sağ omzunuzdan başlayarak üçer kez su dökün ifadeleri geçmez. Böyle sınırlamalar olmadığından “gasâle” kelimesinden sadece “yıkanmak” anlaşılır.

    “Tahare” kelimesi ile de bu yıkanma işleminde kirlerden arınmanın önemi anlaşılır. Bunu yerine getiren boy abdesti almış olur. Bir anne beş yaşındaki çocuğuna “Yıkan” dese, o çocuk bunu anlayıp yıkanır. Oysa koskoca adamlara “Yıkan” deniyor, fakat onlar “Nasıl yıkanıcam? Toplu iğne başı kadar kuru yer kalırsa ne olur? Önce hangi omuzuma su dökücem?” diye sorup Allah’ın ayetini anlamıyorlar. Üstelik bu anlamamanın kendi anlayışsızlıklarından kaynaklandığını da anlamıyorlar. Bir de Allah’ın kitabını eksik ilan edip, bu garip soruların açıklandığı kitapları dinin tam ve eksiksiz kaynağıymış gibi rehber ediniyorlar.

    6) Su Bulunamazsa Ne Yapılır?

    Normalde bir insanın su bulamama ihtimali çok azdır. Kuran’ın bu durumu açıklaması Kuran’ın gereğinde nasıl tüm detayları verdiğinin bir delilidir. Tüm bu durumlarda kişi suyun eksikliğini temiz bir toprağa teyemmüm ederek giderir. Temiz toprağa eller sürülerek yıkanamayan yüz ve eller sıvazlanır. Böylece namaza hazırlık suyun olmadığı zaman da sağlanmış olur.

    Her iki ayetin de sonunda geçen Allah’ın bize güçlük çıkarmak istemediğine, bağışlayıcılığına, affediciliğine dair ifadeleri abdesti ve boy abdestini bir sürü gereksiz detaylar ve zorluklara boğanlar lütfen tekrar okusunlar.

    Yorum

    • Sniper®
      Senior Member
      • 22-06-2005
      • 12987

      #3
      Konu: Guslün Farzları

      Buyur sana hadislerle delil eğer bunlara inanmazsan sana bir şey diyemem. Apaçık sapıklık içerisindesin. Umarım en yakın zamanda doğru yolu bulursun.



      3706 – Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: “Erkek, kadının dört uzvu arasına çöker ve kadına mübâşeret ederse gusül vacib olur.”
      Bir rivâyette de şu ziyade var: “. . . İnzal olmasa bile. ”
      Ebu Dâvud’un rivayetinde dört uzvu kelimesinden sonra “. . .hitana (sünnet mahalli) hitanı kavuşturursa, gusül vacib olur” denmiştir.
      3707 – İmam Mâlik’in Hz. Aişe’den kaydettiği bir rivayette: “Hitân, hitanı geçince gusül vacib olur, ben ve Resulullah böyle yaptık ve yıkandık ” denmiştir.
      Buhari, Gusl 28; Müslim, Hayz 87, (348); Muvatta, Tahâret 71, (1, 45, 46); Ebu Davud, Taharet 84, (216); Nesâi, Tahâret 129, (1, 110, 111); İbnu Mâce, Tahâret 111, (610).
      3708 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ensâr’dan birine adam göndererek, yanına çağırttı. . Ensâri, başından sular damlaya damlaya geldi. Aleyhissalatu vesselam:
      “Herhalde sana acele ettirdik?” buyurdu. Ensâri:
      “Evet ey Allah’ın resulü!” deyince:
      “Acele ettirilir veya inzal olmazsan gusletmen gerekmez. Sadece abdest gerekir” buyurdular.”
      3709 – Müslim’in bir diğer rivayetinde: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselam): “Suyu (yıkanmayı), su (meninin gelmesi) gerektirir” buyurdu ” denmiştir.
      3710 – Nesai’nin Ebu Eyyub (radıyallahu anh)’den kaydettiği bir rivayette de Resulullah: “Su, sudan dolayıdır” buyurmuştur.
      Buhâri, Vudü 34, Müslim Hayz 81-83, (343-345); Ebu Dâvud, Tahâret 84, (217); Nesâi, Tahâret 132, (1, 115).
      3711 – Übey İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Su, sudan gerekir” hükmü İslam’ın bidayetinde bir ruhsattı. Sonra bundan nehyedildi.” Übeyy ilaveten der ki: “Su, sudan gerekir” hükmü ihtilâm hakkında muteberdir.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 84, (214, 215); Tirmizi, Tahâret 81, (110, 111).
      3712 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah’a, “bir kimse elbisesinde ıslaklık bulsa, ancak ihtilam olduğunu hatırlamasa (yıkanması gerekir mi?)” diye sorulmuştu.
      “Evet, yıkanmalıdır!” diye cevap verdi. Sonra, ihtilam olduğunu görüp de, yaşlık göremeyen kimseden soruldu:
      “Ona gusül gerekmez” dedi. Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) sordu:
      “Bunu kadın görecek olursa, kadına gusül gerekir mi?” Buna da:
      “Evet! Kadınlar, erkeklerin emsalleridir!” diye cevap verdi.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 95, (236); Tirmizi, Tahâret 82, (113).
      3713 – Yine Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Ümmü Süleym (radıyallahu anhâ) Resulullah (aleyhissalâtu vesselam)’a “Rüyasında, erkeğin gördüğünü gören kadın hakkında sorarak, gusül gerekip gerekmiyeceğini öğrenmek istedi. Aleyhissalatu vesselam:
      “Evet! suyu görürse!” cevabını verdi. Aişe (radıyallahu anhâ) (Ümmü Süleym”e yönelip
      “Allah hayrını versin (neler söylüyorsun)? ” diye ayıpladı. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (Aişe’ye yönelerek):
      “Ey Aişe, bırak onu, (dilediğini sorsun!) Öyle olmasa (çocuklarda anne tarafına) benzerlik olur mu? Kadının suyu erkeğin suyuna üstün gelirse, çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine üstün gelirse, çocuk amcalarına benzer ” buyurdular.”
      MüsIim, Hayz 33, (314); Muvatta, Tahâret 84, (1, 51); Ebu Dâvud, Tahâret 96, (237); Nesâi, Tahâret, 131, (1,112, 113).
      3714 – Müslim’in bir diğer rivayetinde şu ziyade var: “. . .Erkeğin suyu koyu ve beyazdır. Kadının suyu sarı ve akışkandır. Bunlardan hangisi üstün olur veya öne geçerse, benzerlik hâsıl olur.”
      Müslim, Hayz 30, (311); Buhari, Menâkıbu’l-Ensâr 49.
      3715 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “ResuIuIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Her bir kılın dibinde cünüblük vardır. Saçları yıkayın, deriyi paklayın.”
      Ebu Dâvud, Taharet 98, (248); Tirmizi, Tahâret 78, (106).
      3716 – Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim, yıkamadan tek bir saç kılının dibini kuru bırakırsa, ateşte nice nice azablara düçar olacaktır.”
      Hz. Ali (radıyallahu anh) der ki: “Bu(nu işitmem) sebebiyle başıma düşman oldum. Bu sebeple başıma düşman oldum, Bu sebeple başıma düşman oldum.” Nitekim Hz. Ali saçlarını keserdi.”
      Ebu Dâvud, Taharet 98, (249).
      3717 – Hz. Sevbân (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a cenâbetten temizlenmek hususunda sorulmuştu. Buyurdular ki: “Erkek ise, saçını açsın ve su kılların dibine varıncaya kadar yıkasın. Kadın ise, saçını(n örgüsünü) açmamasının ona bir zararı yok. Başına elleriyle üç kere su avuçlayıp döksün.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 100, (255).
      3718 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenabetten gusledince önce ellerini yıkamaktan başlardı, sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra parmaklarını suya batırır, onIarla saç diplerini hilallerdi. Deriyi ıslattığı kanaati hâsıl olunca tepesinden üç kere su dökerdi. Sonra da bedeninin geri kalan kısımlarını yıkardı. En sonra da ayakIarını yıkardı.”
      3719 – Bir diğer rivayette: “.Suya sokmazdan önce ellerini yıkayarak başlardı” denmiştir.
      3720 – Bir başka rivayette: “Sağ elini yıkayarak başlar, onun üzerine su döker, sonra sağ eliyle vücudundaki ezâ’nın üzerine su döker, sol eliyle de onu yıkardı. ” denmiştir. Bu Sahiheyn’in lafzıdır.
      3721 – Ebu Dâvud’un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) der ki: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), başı üzerine üç kere su dökerdi: Biz ise, örmelerimiz sebebiyle beş kere dökerdik.”
      3722 – Sahiheyn’in bir rivayetinde şöyle denir: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cenabetten yıkandığı zaman (süt sağılan şab gibi) bir kab(ta su) isterdi. Onu eliyle tutar, başının sağ tarafını yıkayarak başlar, sonra da sol kısmını yıkardı. Sonra iki avucuyla su alır, onlarla başına dökerdi.”
      3723 – Buhari’nin diğer bir rivayetinde (Hz. Aişe) şöyle demiştir: “(Resulullah’ın zevcelerinden) birimiz cenâbet olduğu vakit, eliyle üç kere başının üzerine su döker, sonra eliyle üç kere sağ tarafına su döker, diğer eliyle de sol tarafın dökerdi.”
      Buhari, Gusl 1,15,19; Müslim, Hayz 35, (316); Muvatta, Tahâret 67, (1, 44), 80, (1,45); Ebu Dâvud, Tahâret 98, (240, 241, 242, 243, 244),100, (253); Nesâi, Tahâret 152, 153, 155, 156, 157, (1, 132-135); Tirmizi, Tahâret 76, ( 104).
      3724 – Hz. Meymune (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cenabetten yıkanırken ben O’na perde oldum, (şöyle yıkanmıştı):
      Önce ellerini yıkadı. Sonra sağ eliyle (kaptan) solu üzerine su dökerek fercini ve (meniden) bulaşanları yıkadı. Sonra elini duvara -veya yere- sürdü. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı, ancak ayaklarını yıkamayı terketti. Sonra üzerine su döktü. Sonra ayaklarını çekip yıkadı. Aleyhissalatu vesselam’ın cenabetten guslü işte böyledir.”
      Buhari, Gusl 1, 5, 7, 8, 10, 11, 16, 18, 21; Müslim, Hayz 4, (317); Ebu Dâvud, Tahâret 98, (245); Tirmizi, Tahâret 76, (103); Nesâi, Tahâret 161, (1, 137), Gusl 15, (1, 204), 22, (1, 208).
      3725 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “(Babam) Ömer (radıyallahu anh) Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a cenâbetten nasıl yıkanacağını sordu. Aleyhissalatu vesselam dedi ki:
      “(Kişi) sağ eli üzerine su dökerek başlar, iki veya üç kere döker (ve ovalayıp yıkar). Sonra sağ elini kaba sokar (avuçladığı suyu) ferci üzerine boşaltır, bu sırada sol eli ferci üzerindedir. Dökülen su ile oralarındaki (meni bulaşığı)nı temizleninceye kadar yıkar. Sonra isterse elini toprağa koyar, sonra sol eli üzerine, temizleninceye kadar su döker. Sonra üç kere ellerini yıkar. İstinşakta bulunur (burnuna su çekip yıkar). Mazmaza yapar (ağzına su alıp yıkar). Yüzünü ve kollarını üçer kere yıkar. Başına sıra gelince meshetmez, suyu döker (ve bedeninin geri kalan kısmını yıkar).”
      Nesâi Gusl 18, (1, 205, 206).
      3726 – Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “(Bir gün) ey AIlah’ın Resulü! dedim. Ben çok örgüsü olan bir kadınım. Hayız ve cenabetten yıkanırken örgüleri çözeyim mi?”
      “Hayır! buyurdular, başının üzerine, ellerinle üç kere su avuçlayıp dökmen, sonra da bedenine su döküp yıkanman sana yeterlidir.”
      Müslim, Hayz 58, (330); Ebu Dâvud, Tahâret 100, (251, 252); Tirmizi, Tahâret 77, (105); Nesâi, Tahâret 150, (1, 131).
      3727 – Ubeyd İbnu Umayr el-Leysi anlatıyor: “Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) ye, Abdullah İbnu Ömer’in, kadınlara yıkandıkları zaman örgülerini açmalarını emrettiği haberi ulaşmıştı, şöyle dedi:
      “İbnu Ömer ‘e hayret doğrusu! Kadınlara başlarını çözmelerini emrediyormuş, bir de traş olmalarını emretmiyor mu? Ben ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) aynı kaptan (beraberce) yıkanırdık. Ben, başıma üç kere su dökmekten başka birşey yapmazdım (da Resulullah müdahale edip “örgülerini de çöz ” demezdi).”
      Müslim, Hayz 59, (331).
      3728 – Katâde rahimehullah anlatıyor: “Hz. Enes (radıyallahu anh)’in bize anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın tek bir gusülle, bütün hanımlarını dolaştığı olmuştur.”
      Buhari, Gusl 12, 24, Nikah 4, 102; Ebu Dâvud, Tahâret 75, (218); Tirmizi, Tahâret 106,
      (140); Nesâi, Tahâret 170 (1,143).
      3729 – Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı. Kendisine:
      “Ey Allah’ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?”
      “(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha paktır!” buyurdular.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219).
      3730 – Ebu Sa’idi’l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Biriniz ehline temas eder, sonra tekrar etmek dilerse ikisi arasında abdest alsın.”
      Müslim, Hayz 27, (308); Ebu Dâvud, Tahâret 86, (220); Tirmizi, Tahâret 107, (141); Nesai, Tahâret 107, (1,142).
      3731 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yıkanır, (sabahtan önce) iki rek’at namazla sabah namazını kılardı. Gusülden sonra Aleyhissalatu vesselam’ın bir de abdest aldığını zannetmiyorum.”
      Tirmizi, Tahâret 79, (107); Nesâi, Tahâret 162, (1,137); Ebu Dâvud, Tahâret 99, (250).
      3732 – Yine Hz. Aişe anlatıyor: “Ben ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), farak denen tek bir kaptan beraber guslederdik.” Süfyan der ki: “Bir farak üç sa’dır.”
      3733 – Ebu Seleme’nin yaptığı diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) ‘nin yanına girmiştim. Yanımda Hz. Aişe’nin süt kardeşi vardı. Kendisine, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘in cenâbetten nasıl yıkandığını sorduk. Bir sa’ miktarında bir kap getirtti ve onunla yıkandı. Aişe ile aramızda bir perde vardı. (Yıkanırken) üzerine üç kere su döktü ve dedi ki:
      “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın zevceleri, saçları kulak memesi civarında olması işin saçlarının başlarını alırlardı.”
      Buhari, Gusl 2; MüsIim, Hayz 41, 42, (319, 320); Muvatta, Tahâret 68, (1, 44, 45); Ebu Dâvud, Tahâret 97, (238); Nesai, Tahâret 144, (1, 127).
      3734 – Muhammed el-Bâkır rahimehullah anlatıyor: “Hz. Cabir (radıyallahu anh)’in yanında idik. Yanında gusülden soran bir grup insan vardı. Şöyle cevap verdi:
      “Bir sa ‘ su sana yeter!” Bir adam:
      “Bana kâfi gelmez!” diye itiraz etti. Hz. Câbir:
      “Ama, saçı senden daha çok ve senden daha hayırlı olan zâta yetiyordu!” dedi. Onun burada kasdettiği “hayırlı zât ” Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) idi.”
      Buhari, Gusl 3, 4; Nesâi, Tahâret 144, (1,128). (İbnu Hacer, bu rivayetin Müslim’de bulunmadığını söyler).
      3735 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Ben ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sarıdan mâmul bir kaptan su alarak yıkanırdık.”
      Nesâi, Tahâret, 47, (9 8, 99).
      3736 – Ya ‘la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) açıkta (izarsız) yıkanan bir adam görmüştü. Derhal minbere çıkarak, Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra:
      “Allah diridir ve ayıpları örtücüdür, hayayı ve örtünmeyi sever. Öyleyse biriniz yıkanınca örtünsün” buyurdu.”
      Ebu Dâvud, Hamâm 2; Nesâi, Gusl 7, (1, 200).
      3737 – Ebu’s-Semh (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘a hizmet ediyordum. Yıkanmak isteyince:
      “Bana enseni dön!” derdi. Ben de ensemi dönerdim. Böylece ona perde olurdum.”
      Nesâi, Tahâret 143, (1, 126).
      3738 – Ümmü Hani Bintu Ebi Tâlib (radıyallahu anh) anlatıyor: “(Mekke ‘nin) Fethi gününde Resulullah (aleyhissalâtu vesselam)’ın yanına gittim. O’nu yıkanır buldum. Kızı Fâtıma da bir giyecekle O’na perde yapıyordu.”
      Müslim Hayz 70, (336).
      3739 – İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yıkanmıştı. (Kurulanması için) bir havlu getirildi. Onunla kurulanmayıp:
      “Su(yun) ıslaklığı ile böyle (daha iyi)!” buyurdular.”
      Nesâi, Taharet 162, (1, 138).
      3740 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Namaz elli vakitti cenâbetten gusül de yedi defa idi. Elbiseden sidiğin yıkanması da yedi defa idi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (azaltmasını Cenab-ı Hak’tan) taleb ede ede namaz beş’e, cenabetten gusül bire, elbiseden sidiğin temizlenmesi bir kereye indirildi.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 98, (247).
      3741 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Bazen Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cenabetten yıkanır, sonra (üşümüş olarak gelip) bana sokulup benim ısıtmamı isterdi, ben de O’nu bağrıma bastırıp ısıtıyordum. Bundan dolayı ben ayrıca yıkanmıyordum.”
      3742 – Yine Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah cenabetten yıkanırken başını hıtmi (denen otla) yıkardı. Bununla yetinir, (hıtmili su) üzerine ayrıca su dökmezdi.”
      Ebu Davud, Tahâret 101, (256).
      3743 – Yine Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın beraberinde ihramlı ve ihramsız her iki durumda da buIunduk. Bu esnada saçlarımız yapıştırılmış bulunduğu halde yıkanırdık.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 100, (254).
      3744 – Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), cünüb olmadıkça her halimizde bize Kur’an okutup ta’lim ederdi.”
      3745 – Nesâi’nin bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) heladan çıkınca Kur’an okutur, bizimle et yerdi. Cenabet halinden başka hiçbir şey O’nunla Kur’an arasına perde olmazdı.”
      Ebu Dâvud, Tahâret 91, (229); Tirmizi, Tahâret 111, (146); Nesai, Tahâret 171, (1, 144).
      3746 – İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre O cünüb kimsenin Kur’an okumasında bir beis görmezdi.”
      Rezin tahric etmiştir. Buhari bab başlığında muallak olarak kaydetmiştir. Buhâri, (Hayz 7).
      3747 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselam), cünübken uyumak istediği takdirde fercini yıkar ve namaz abdestiyle abdest alırdı.”
      3748 – Müslim’in bir rivayetinde: “. .Yemek veya uyumak istediği zaman namaz abdestiyle abdest alırdı ” denmiştir.
      3749 – Müslim’in, Abdullah İbnu Ebi Kays ‘tan yaptığı diğer bir rivâyette Abdullah der ki: “Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) ‘ya Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın vitir namazından sordum. ” Hadisi zikreder. Hadiste şu ibare de var:
      “Hz. Aişe’ye: “Resulullah cünübken ne yapardı, uyumadan önce yıkanır mıydı? Veya yıkanmadan önce uyur muydu?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi: “Bunların hepsini yapardı. Bazan yıkanır ve sonra uyur, bazan abdest alır ve uyurdu.” Bunu işitince:
      “Bu meselede genişlik koyan Allah’a hamdolsun!” dedim…”
      3750 – Ebu Dâvud ‘un rivâyetinde, Gudayf İbnu’I-Hâris der ki: “Hz. Aişe (radıyallahu an hâ)’ye sordum:
      “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) cenabetten gecenin başında mı yıkanırdı sonunda mı?”
      “Bazan başında, bazan da sonunda yıkanırdı.” dedi. Ben:
      “Allahuekber! Bu meselede genişlik veren Allah ‘a hamdolsun!” dedim ve tekrar sordum.
      “Vitir namazını gecenin evvelinde mi kılardı, âhirinde mi?”
      “Bazan evvelinde bazan âhirinde kılardı ” dedi. Ben:
      “Allahuekber! Bu meselede genişlik veren Allah’a hamdolsun!” dedim ve tekrar sordum:
      “Resulullah (aleyhlssalâtu vesselâm) Kur’ân’ı açıktan mı okurdu sessiz mi okurdu?”
      “Bazan açıktan okur bazan da sessiz okurdu” dedi. Ben:
      “Allahuekber! dedim. Bu meselede kolaylık koyan Allah’a hamdolsun!”
      3751 – Tirmizi ve Ebu Dâvud ‘un bir rivayetinde de şöyle gelmiştir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cünübken uyur ve hiç suya dokunmazdı.”
      Tirmizi der ki: “Hz. Aişe’den, Aleyhissalatu vesselam’ın uyumazdan önce abdest aldığı da rivayet edilmiştir ve bu rivayet en sahih olanıdır.”
      3752 – Nesai’nin bir rivayetinde: “Resulullah aleyhissalatu vesselam yemek veya içmek istediği zaman ellerini yıkar sonra yer içerdi” denmiştir.
      Buhari, Gusl 27, 25; Müslim, Hayz 21, (305, 307); Muvatta, Taharet 77, (1, 47, 48); Ebu Dâvud, Tahâret 88, 90 (222, 223, 224, 226, 228); Salât 343, (1437); Tirmizi, Tahâret 87, (118, 119); Nesâi, Tahâret 163, 164, 165, 166 (1,138-139), Gusl 4, 5, (1, 199).
      3753 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Ömer İbnu’l-Hattab (radıyallahu anh), geceleyin Cünüb olduğunu, (ne yapması gerektiğini) sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Abdest al, uzvunu yıka, sonra uyu!” buyurdular. “
      Buhari, Gusl 27, 25; Müslim Hayz 25, (306); Muvatta, Tahâret 76 (1, 47); Ebu Dâvud, Tahâret 87, (221); Nesâi, Tahâret 167, (1,140) ; Tirmizi, Tahâret 88, (120). Bu metin Sahiheyn’e aittir.
      3754 – Nafi rahimehullah anlatıyor: “İbnu Ömer radıyallahu anhümâ, cünübken uyumak veya yemek istediği zaman, yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkar, başını mesheder, sonra yer veya uyurdu.”
      Muvatta, Taharet 78, (1, 48).
      3755 – Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)’nin anlattığına göre: “Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) Medine sokaklarından birinde kendisine rastlamıştır. Ebu Hüreyre bu sırada cünüp olduğu için, Aleyhissalatu vesselam’ın nazarından sıvışarak gidip yıkanır gelir. Gelince Aleyhissalatu vesselam:
      “Ey Ebu Hüreyre neredeydin?” diye sorar.
      “Ben cünübtüm, pis pis sizinle oturmak istemedim” cevabında bulunur. Aleyhissalatu vesselam:
      “Sübhânallah! (bilmez misin ki) müslüman pis olmaz!” ferman eder.
      Buhari, Gusl 23, 24; Müslim, Hayz 115, (371); Ebu Dâvud, Tahâret 97, (231); Tirmizi, Tahâret 89, (121); Nesâi, Tahâret 172, (1, 145, 146).
      3756 – Huzeyfe İbnu’I-Yemân (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’la bir gün karşılaştığımızda cünüb idim, hemen yolumu çevirip gidip yıkandım. Bilahare gelince:
      (Böyle sizi görünce alelacele sıvışmamın sebebi) cünüb olmam idi!’ dedim. Aleyhissalâtu vesselam:
      “Müslüman (cenabetle) pis olmaz ki!” buyurdular.”
      3757 – Nesâi ‘nin rivayetinde hadis şöyledir: “Resulullah (aleyhissalatu vesselâm), Ashabından bir erkekle karşılaşınca onu mesheder ve ona dua ediverirdi. Bir gün erken vakitte Aleyhissalâtu vesselam’ı (sokakta) gördüm. Hemen yolumu ondan çevirdim. (Eve gidip yıkandıktan sonra) güneş yükselince yanına geldim. Bana:
      “(Sabahleyin) seni görmüştüm, hemen yolunu benden çevirdin!” buyurdular. Ben de açıkladım:
      “Çünkü ben cünübtüm (bu halde) bana dokunmanızdan korktum.”
      “Şurası muhakkak ki dedi Aleyhissalâtu vesselam, mü’min necis olmaz!”
      Müslim, Hayz 116, (372); Ebu Dâvud, Taharet 92, (230); Nesâi, Tahâret 172, (1, 145).
      3758 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor. “Namaza kalkılıp saflar düzlenmişti ki Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm geldi, namazgâhına geçti. O anda cünüb olduğunu hatırları. Bize: “Yerinizde durun!” deyip, hemen ayrılıp yıkanmaya gitti. Gusledip dönünce başından henüz su damlıyordu. Tekbir getirdi, namaza durdu, beraber namaz kıldık…”
      3759 – Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sabah namazını kıldırmak üzere (mescide) girmişti. Eliyle “Yerinizde durun!” diye işaret buyurdu (ve çıktı). Sonra başından su damladığı halde geri geldi ve cemaate namazlarını kıldırdı.”
      3760 – Bir rivayette: “…Namazıa tamamlayınca: “Ben de bir insanım. (İlk geldiğimde) cünübtüm” buyurdu” denmiştir.
      Buhari, Gusl 17, Ezan 24, 25; Müslim, Mesacid 157, (605); Muvatta, Taharet 79, (1, 48); Ebu Davud, Taharet 94, (234, 235); Nesai, İmamet 14, (2, 81, 82).
      3761 – Süleyman İbnu Yesar rahimehullah anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh halka sabah namazını kıldırdı ve arkadan Curuf nam mevkideki arazisine gitti. Orada, elbisesinde meni bulaşığı gördü.
      “Biz dedi, yağlı yeyince, damarlarımız gevşedi (bu yüzden ihtilam olduk).”
      Derhal yıkandı ve elbisesinde gördüğü meni bulaşığını da yıkadı. Sonra, namazını iade etti.”
      3762 – Bir başka rivayette “meni” kalimesinden sonra şu ibare yer alır: “Halkın işini üzerime alalıdan beri ihtilam olmaya başladım” dedi. Derhal yıkanıp elbisesinde gördüğü bulaşığı yıkadı. Sonra kuşlukta güneş tam olarak yükselince namazını kıldı.”
      Muvatta, Taharet 80, 81, 82, (1, 49).
      HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI
      3763 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Ensardan bir kadın, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a hayızdan nasıl yıkanacağını sordu. Bunun üzerine, Aleyhissalatu vesselam da nasıl yıkanacaksa öyle emretti ve dedi ki:
      “Miske bulanmış bir (bez, pamuk vs.) parçası al. Onunla temizlen!”
      “Onunla nasıl temizleneceğim?” diye kadın tekrar sordu. Resûlullah:
      “Onunla temizlen!” buyurdu. Kadın tekrar etti: “Nasıl?”
      Resûlullah:
      “Sübhânallah! temizlen!” dedi. (Baktım ki anlamıyor kadını kendime çektim ve: “O parçayı, kan bulaşığına tatbik et” dedim..”
      Buhari, Hayz 13, 14, İ’tisam 24; Müslim, Hayz 60, 61, (332); Ebu Davud, Taharet 122, (314, 315, 316); Nesai, Taharet 159, (1, 135 – 137).
      3764 – Diğer bir rivayette: “…misklenmiş bir parça al, üç kere yıka!” buyurdu. Sonra Aleyhissalatu vesselam utanarak yüzünü çevirdi” denmiştir.
      Bu Sahiheyn’in metnidir.
      3765 – Müslim’in diğer bir rivayetinde metin şöyledir: “Esma -ki Bintu Şekel’dir- radıyallahu anha, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a, hayızdan nasıl yıkanacağını sormuştu. Şöyle cevap verdi:
      “Sizden biri, suyunu ve sidresini alır, sonra temizlenir, ve temizliğini de güzel yapar. Sonra başına suyu döker, başını şiddetli şekilde eliyle ovalar, ta ki su saçın diplerine kadar ulaşsın. Sonra üzerine su döker. Sonra misklenmiş bir (bez) parçası alır, onunla temizlenir!”
      Esmâ: “Onunla nasıl temizlenir?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Sübhanallah! Onunla temizlen!” dedi. Hz. Aişe radıyallahu anha -sanki sözünü gizlemek isteyerek (fısıldayarak)- kadına: “Onu kan bulaşığına tatbik et” dedi. Esma der ki: “Cenabetten yıkanma hususunda da sordum. Bana: “Su al, temizlen ve temizliği güzel kıl veya temizliği mübalağalı yap, sonra başına su dök ve onu ovala, ta su diplerine varıncaya kadar. Sonra üzerine su dök!” dedi. Aişe radıyallahu anha devamla der ki: “Ensar kadınları ne iyi kadınlardı, haya onların dinlerini öğrenmelerine mani olmadı.”
      Müslim, Hayız 61, (332).
      3766 – Ümeyye İbnu Ebi’s-Salt, Beni Gıfarlı -isminde zikrettiği- bir kadından nakleder ki, kadın şöyle demiştir: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, beni devesinin döşüne serilen örtünün üzerine bindirdi.” Kadın devamla der ki: “Allah’a yemin olsun, sabahleyin indi ve deveyi ıhtırdı. Ben de terkiden indim… Örtüde benden bulaşan kan vardı. Bu benim ilk hayız kanım idi. Görünce deveye doğru sıçradım ve utandım.. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bendeki bu hali farkedip, kanı da görünce:
      “Neyin var? Belki de hayız oldun?” buyurdular. Ben “Evet!” dedid. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Öyleyse (hayız görenlerin tedbirlerine başvurarak) kendine çekidüzen ver. Sonra da bir su kabı al, içerisine tuz at. Sonra örtüye değen kanı yıka, sonra bineğine dön!” ferman buyurdular.
      Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hayber’i fethettiği zaman ganimetten bize de bağışta bulundu.
      (Ümeyye Bintu Ebi’s-Salt) der ki: “(Gıfarlı sahabiyye), suyuna tuz katmadan hayız kanını yıkamazdı. Öldüğü zaman cenazesinin yıkanacağı suya da tuz atılmasını vasiyet etmiştir.”
      Ebu Davud, Taharet 122, (313).
      CUMA VE BAYRAM GUSLÜ
      3767 – Ebu Sa’id radıyallahu ahn anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cuma guslü her muhtelime (büluğa erene) vacibtir. Misvaklanması, bulduğu takdirde koku sürünmesi de öyle:”
      Buhari, Cuma 2, 3, 12, Ezan 161; Şehadat 18; Müslim, Cuma 5, (846); Muvatta, Cuma 4, (1, 102); Ebu Davud, Taharet 129, (341); Nesai, Cuma 6, 8, (3, 92 – 93).
      3768 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh derdi ki: “Cuma günü gusletmek, her muhtelim’e (büluğa ermiş kimseye) tıpkı cenabet guslü gibi vacibtir.”
      Muvatta, Cuma 2, (1, 101).
      3769 – Bera İbnu Azib radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Müslümanların cuma günü yıkanmaları, üzerlerine hak olmuştur. Her biri ailesinin kokusundan sürünsün. (Koku) bulamazsa, su onun sürünme maddesi olsun. Yani hem yıkansın hem koku sürünsün, koku yoksa, artık, su (yıkanma) ile yetinsin.”
      Tirmizi, Salat 381, (525).
      3770 – Ubeydullah İbnu’s-Sebbak rahimehullah’tan gelen bir rivayette, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cumalardan birinde şöyle buyurmuştur: “Ey müslümanlar! Bu öyle bir gündür ki, Allah Teâla Hazretleri onu (sizlere) bayram kılmıştır, öyleyse yıkanın. Kimin yanında bir tiyb (sürünme maddesi) varsa ondan sürünmesinde bir zarar yoktur. Size misvakı da tavsiye ediyorum.”
      Muvatta, Taharet 113, (1, 65 – 66); İbnu Mace, İkametu’s-Salat 83, (1098). (İbnu Mace’de rivayet mevsuldur).
      3771 – İbnu Ömer ve Ebu Hüreyre radıyallahu anhüm anlatıyor: “Cuma günü, Ömer İbnu’l-Hattab hutbe verirken, Osman İbnu Affan mescide girdi. Ömer radıyallahu anh minberden ona seslendi: “Vaktin farkında mısın, (niye cumaya geciktin!)”
      Hz. Osman:
      “Bugün meşguliyetim vardı. Eve gelir gelmez ezanı işittim. Abdest almanın dışında bir oyalanmam da olmadı!” açıklamasında bulundu.
      Hz. Ömer radıyallahu anh:
      “Keza abdest(le yetinmen de bir eksiklik). Biliyorsun, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize yıkanmayı da emretmişti.”
      3772 – Ebu Hüreyre’nin bir hadisinde: “(Hz. Ömer, Hz. Osman’a “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Biriniz cumaya giderken yıkansın” dediğini duymadın mı?” demiştir.
      Buhari, Cuma 4; Müslim, Cuma 3, (845); Muvatta, Cuma 3, (1, 101, 102); Ebu Davud, Taharet 129, (340); Tirmizi, Salat 255, (493).
      3773 – İkrime rahimehullah anlatıyor: “Iraklılardan bir grup kimse İbnu Abbas radıyallahu anh’a gelerek: “Cuma günü gusletmek vacib midir ne dersin” diye sordu. İbnu Abbas şu açıklamayı yaptı: “(Farz değil), ancak temizliğe çok uygundur ve gusleden için pek hayırlıdır. Yıkanmayan üzerine de vacib değildir. Ben size guslün nasıl başladığını anlatayım: “İnsanlar meşakkatli işler yapıyorlar ve yünlü elbiseler giyiyorlardı. Çalışmaları çoğunlukla sırtlarında yük taşımak şeklinde oluyordu. Mescidleri dardı ve tavan alçaktı, yani arîş (denen üzeri hurma dallarıyla örtülmüş çardak) şeklindeydi. Sıcak bir günde Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (minbere) çıktı. Cemaat yün elbiselerin içinde terlemişti. (Terleri sebebiyle) onlardan çıkan kokular ortalığı sardı ve herkesi rahatsız etti. Koku Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a da uzanınca: “Ey insanlar, bu gün gelince yıkanın. Ayrıca herkes, bulabildiği en güzel kokuyu sürünsün!” buyurdular.”
      İbnu Abbas açıklamasına devam etti: “Bilahare Cenab-ı Hakk’ın lütfu yetişti (bolluk arttı), herkes yünlüden başka elbiseler giydiler, çalışmaları hafifledi, mescidleri genişletildi. Birbirlerini rahatsız eden terlerin bir kısmı ortadan kalktı.”
      3774 – Sahiheyn’in Tâvus’tan kaydettikleri rivayette, Tâvus der ki: İbnu Abbas radıyallahu anhüma’ya sordum: “Halk, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Cuma günü yıkanın, başlarınızı da yıkayın, cünüb olmasanız dahi!. Ayrıca koku da sürünün!” buyurduğunu söylüyorlar, (ne dersiniz, doğru mudur?)”
      İbnu Abbas şu cevabı verdi: “Guslü emretmesi doğrudur. Kokuya gelince, o hususta bir şey bilmiyorum!”
      Ebu Davud, Taharet 130, (353); Buhari, Cuma 6; Müslim, Cuma 8, (848).
      3775 – Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cuma günü kim abdest alırsa bununla (o, sünneti yerine getirmiş, fazilete ermiş) olur ve (sünneti yapmış olma) nimetine erer. Ama cuma günü kim de guslederse (bilsin ki) gusül daha faziletlidir.”
      Ebu Davud, Taharet 130, (354); Tirmizi, Salat 357, (497); Nesai, Cuma 9, (3, 94).
      3776 – Yahya İbnu Said rahimehullah anlatıyor: “Bana ulaştığına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur: “Sizler, günlük iş takımınızdan hariç bir de cuma takımınız olsa ne kaybedersiniz?”
      Muvatta, Cuma 17, (1, 110); Ebu Davud, Salat 219, (1078); İbnu Mace, İkametu’s-Salat 83, (1095).
      3777 – Nâfi’ rahimehullah der ki: “İbnu Ömer radıyallahu anhüma ihramlı olmadıkça yağlanıp kokulanmadan cumaya gitmezdi.”
      Muvatta, Cuma 17, (1, 110).
      3778 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma’nın, Fıtır bayramında, musallaya gitmezden önce yıkandığı rivayet edilmiştir.
      Muvatta, Iydeyn 2, (1, 177).
      3779 – Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Her müslüman yedi günde bir kere yıkanmalıdır, bu gün de cuma günü olmalıdır.”
      Nesai, Cuma 8, (3, 93).
      ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI
      3780 – Ümmü Atiyye el-Ensariye radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, kızı (Zeyneb radıyallahu anha) vefat ettiği zaman yanımıza girdi ve: “Onu sidreli su ile üç veya beş veya -gerek görürseniz- daha fazla yıkayın. Sonuncu yıkamaya kafûr koyun. Yıkama işini bitirdiniz mi bana haber verin!” buyurdu. İşimiz bitince Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı çağırdık. Bize kendi izarını verdi ve: “Ona, önce bunu sarın!” dedi.”
      Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 – 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 – 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 – 36, (4, 28 – 32).
      3781 – Bir diğer rivayette: “Onu üç, beş, yedi ve daha fazla olmak üzere tek olarak yıkayın. Sağ tarafından ve abdest uzuvlarından yıkamaya başlayın” buyurdu” denmiştir. aynı rivayette Ümmü Atiyye radıyallahu anha: “Yıkayan kadınlar, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın kızının başına üç örgü yaptılar. (Şöyle ki): Önce saçının örgülerini bozdular sonra yıkadılar, en sonda tekrar üç örgü yaptılar.”
      Süfyan der ki: “Örgünün ikisi yanda biri alnında idi.”
      Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 – 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 – 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 – 36, (4, 28 – 32).
      3782 – Bir diğer rivayette: “Biz saçına üç örgü ve örgüleri arkasına koyduk” denmiştir.
      Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 – 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 – 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 – 36, (4, 28 – 32).
      3783 – Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: “Oğlum ölmüştü. Bu sebeple çok üzüldüm. Onu yıkayan kimseye: “Oğlumu soğuk su ile yıkama, oğlumu öldüreceksin!” dedim. Bunun üzerine Ukkâşe İbnu Mihsan radıyallahu anh hemen Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gidip benim söylediklerimi haber verdi. Resûlullah tebessüm buyurup: “Böyle mi söylüyor! Onun ömrü uzadı.” Biz, onun gibi uzun yaşayan bir başka kadın bilmiyoruz” dedi.”
      Nesai, Cenaiz 29, (4, 29).
      3784 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Kim ölü yıkarsa, yıkansın” buyurdular.” Ebu Davud’un rivayetinde: “Kim de cenaze taşırsa abdestlensin” ziyadesi mevcuttur.
      Ebu Davud, Cenaiz 39, (3161); Tirmizi, Cenaiz 17, (993).
      3785 – Naciye İbnu Ka’b anlatıyor: “Hz. Ali radıyallahu anh dedi ki: “Ebu Talib ölünce Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelip: “Dalâlette olan ihtiyar amcan öldü” dedim. Bana: “Git babanı göm! Sonra, bana gelinceye kadar hiçbir şey yapma!” buyurdular. Ben de gidip gömdüm ve Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelip haber verdim. Bunun üzerine bana yıkanmamı emir buyurdular ve yıkandım.. Sonra bana dua ediverdi (ancak duayı ezberleyemedim)”
      Ebu Davud, Cenaiz 70, (3214); Nesai, Taharet 128, (1, 110), Cenaiz 84, (4, 79).
      3786 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah, dört şeyden dolayı guslederlerdi: Cenabet, cuma, hacâmat, ölü yıkamak.”
      Ebu Davud, Cenaiz 39, (3160).
      3787 – Nafi anlatıyor. “İbnu Ömer radıyallahu anhüma, Said İbnu Zeyd’in bir oğluna mübaşereten tahnit yaptı ve (kabre) taşıdı. Sonra mescide girip, abdest almaksızın namaz kıldı.”
      Buhari, Cenaiz 8, Bab başlığında senetsiz olarak rivayet etmiştir. Muvatta, Taharet 18, (1, 25).
      3788 – Abdullah İbnu Ebi Bekr İbni Muhammed İbni Amr İbni Hazm anlatıyor: “Hz. Ebu Bekr’in hhanımı Esma Bintu Umeys radıyallahu anhüma vefat ettiği zaman Hz. Ebu Bekr’i yıkadı. Sonra (dışarı) çıkıp, cenazenin yanında hazır bulunan muhacirlere: “Ben oruçluyum. Şu gün de, çok soğuk bir gün. Bana gusül gerekir mi?” diye sordu. Hepsi birden, “Hayır!” dediler.”
      Muvatta, Cenaiz 3, (1, 223).
      MÜSLÜMAN OLUNCA GUSÜL
      3789 – Kays İbnu Asım radıyallahu anh anlatıyor: “Müslüman olmak arzusuyla Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelmiştim. Bana su ve sidre ile yıkanmamı emir buyurdu.”
      Ebu Davud, Taharet 131, (355); Tirmizi, Salât 429, (605); Nesai, Taharet 127, (1, 109).
      Tirmizi ve Nesai’nin bir rivayetinde: “(Kays) müslüman oldu. (Resûlullah) ona yıkanmayı emretti” denmiştir.
      3790 – Useym İbnu Kesir İbni Küleyb an ebihi an ceddihi’nin anlattığına göre (ceddi Küleyb), Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelerek: “Müslüman oldum!” der. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Üstünden küfür saçını at!” der ve traş olmasını söyler. Useym’in babası dedi ki: “Bana bir başka (sahabi)nin bildirdiğine göre Aleyhissalatu vesselam, beraberinde olan bir diğerine de: “Üzerindeki küfür tüyünü at ve sünnet ol!” buyurmuştu.”
      Ebu Davud, Taharet 131, (356).
      HAMMAM HAKKINDA
      3791 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kadınları da erkekleri de halmama girmekten nehyetmişti. Sonradan izarlarına sarınmış olarak erkeklerin girmesine izin verdi.”
      3792 – Bir başka rivayette şöyle denmiştir. “Hz. Aişe radıyallahu anha’nın yanına, Şamli kadınlardan bir grup girmişti. Hz. Aişe: “Sizler herhalde, hanımları hamamlara giren bölgedensiniz!” dedi. Kadınlar: “Evet!” diye cevap verdiler. Hz. Aişe: “Ama ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Elbisesini evinden hariç bir yerde çıkaran her kadın, mutlaka Allah’la kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur” dediğini işittim” buyurdu.
      Ebu Davud, Hammam 1, (4009, 4010); Tirmizi, Edeb 43, (2803, 2804).
      3793 – Abdullah İmnu Amr İbni’l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Size Acem diyarının fethi müyesser olacak. Oralarda hammam denen evlere rastlıyacaksınız. Sakın ola erkekler onlara izarsız girmesinler. Nifâs veya hastalık hali dışında kadınların oralara girmesine izin vermeyin.”
      Ebu Davud, Hammam 1, (4011).
      3794 – Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah ve ahiret gününe inanan kimse izarsız hammama girmesin. Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa, bir özrü olmadan hanımını hammâma sokmasın. Kim Allah’a ahirete, inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın.”
      Tirmizi, Edeb 43, (2802); Nesai, Gusl 2, (1, 198).
      KADININ ARTIÐI İLE GUSÜL
      6072 – Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ve ehli; tek bir kapta yıkanıyorlardı. Onlardan biri, arkadaşının (guslettiği suyun) artığı ile yıkanmazdı.”
      KADIN VE ERKEK AYNI KAPTAN GUSLEDER
      6073 – Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm ve zevceleri tek bir kaptan (su alarak) yıkanırlardı.”
      CÜNÜBKEN ABDESTSİZ UYUNUR MU
      6136 – Ebu Saidi’I-Hudri radıyallahu anh’ın anlattığına göre, “Kendisi geceleyin cünüb olur, o halde uyumak ister. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ise, ona abdest alıp öyle uyumasını emreder.”
      HER KILIN DİBİNDE CENABETLİK
      6137 – Hz. Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Beş vakit namaz, cuma namazına kadar cuma namazı, emanetin edası, arada cereyan eden (küçük günahlara kefarettir.”
      Ben: “Emanetin edası nedir?” dedim.
      “Cenabetten gusuldür. Zira her kılın dibinde (yıkanması gereken) cenabetlik vardır” buyurdular.”
      KADIN İHTİLAM OLUR MU?
      6138 – Havle Bintu Hakim radıyallahu anhâ’nın anlattığına göre, “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a “Rüyasında erkeğin gördüğü şeyi gören kadının hükmünü sormuş, Aleyhissalâtu vesselâm da kendisine: “İnzal vaki olmadıkça gusül gerekmeyeceğini, tıpkı inzal olmadıkça erkeğe de gusül gerekmediği gibi” şeklinde cevap vermiştir.”
      6139 – Amr İbnu şuayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “İki hitan (sünnet mahalli) birbirine kavuştu, (erkek uzvunun) baş kısmı kayboldumu gusül vacip olur (inzal şart değildir).”
      GUSÜL SIRASINDA PERDE
      6140 – İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Sizden kimse açık arazide veya kendisini örtmeyen bir dam üstünde gusül yapmasın. O kimseyi görmese de, kendisi (ruhaniler tarafından) görülmektedir.”
      HAYIZLI NASIL YIKANIR?
      6145 – Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, ben adetli iken, bana: “Saçını(n örgülerini) çöz ve yıkan” dedi.”
      Hz. Ali, kendi rivayetinde: “Başını çöz” demiştir.”
      AVRETE BAKMAMAK
      6154 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın fercine hiç bakmadım -veya “görmedim.-”
      Ebu Bekr der ki: “Bu hadisi (Hz. Aişe’den) onun azadlı bir cariyesi rivayet etmiştir.”
      VÜCUDDA SU DEÐMEDİK KURU YER
      6155 – İbnu Abbâs radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cünüblükten yıkanmıştı. Gusülden sonra bir parça yerin kuru kaldığını farketti. Bunun üzerine perçeminden (akıttığı su ile) orayı ıslattı.”
      İshâk, rivayetinde: “O kuru yerin üzerine saçını sıktı” demiştir.”
      6156 – Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelerek: “Ben cenabetten yıkanmış, sonra da sabah namazını kılmıştım, sonradan, bedenimde tırnak kadar bir yere suyun değmemiş olduğunu farkettim (ne yapayım?)” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: “Eğer, orayı (ıslak) elinle meshetseydin bu sana yeterliydi” buyurdular.”

      Yorum

      • serbest
        Member
        • 16-01-2006
        • 1105

        #4
        Konu: Guslün Farzları

        Bana bak,ben burda Kuran'da yazanları naklediyorum ilave veya eksik yok.Sen bana sapık deme cüretini nerden buluyosun.Allahın emirlerini değiştiren ilaveler yapanlar asıl sapıklar sizlersiniz.

        Yorum

        • Sniper®
          Senior Member
          • 22-06-2005
          • 12987

          #5
          Konu: Guslün Farzları

          Eğer sen Kurana inanıyor hadise inanmıyorsun açıkca sapık bir düşünce içerisindesin. Kuran Kime indi Resulullaha Kuranı kimler ayet ayet sıraya koydu Resulullah ve Sahabe (a.s.)'lar. sen Kurana inanıyorsun Resulullahın hadislerini kaale bile almıyorsun bu nasıl inançtır.

          Yorum

          • serbest
            Member
            • 16-01-2006
            • 1105

            #6
            Konu: Guslün Farzları

            Ben hadislerle konuşmuyorum,Allahın indirdiği kitap Kuran-ı Kerimde yazılanları naklediyorum.Bunlar yazmıyorsa yalan yazmıyor de.

            Yorum

            • serbest
              Member
              • 16-01-2006
              • 1105

              #7
              Konu: Guslün Farzları

              Originally posted by emisyon View Post
              Eğer sen Kurana inanıyor hadise inanmıyorsun açıkca sapık bir düşünce içerisindesin. Kuran Kime indi Resulullaha Kuranı kimler ayet ayet sıraya koydu Resulullah ve Sahabe (a.s.)'lar. sen Kurana inanıyorsun Resulullahın hadislerini kaale bile almıyorsun bu nasıl inançtır.
              Kuran'mı hadismi,hangisi önce gelir onu söyle yeter.

              Yorum

              • Sniper®
                Senior Member
                • 22-06-2005
                • 12987

                #8
                Konu: Guslün Farzları

                Madem bu kadar güvenmiyorsun Peygamberimize neden Allahu Teala O'na gönderdi.

                Tamam seni ayetlerle çürüteyim o zaman madem peygambere inanmıyorsun

                “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini, doğruluk rehberi Kuran ve hak din ile gönderen Allah’tır Şahit olarak Allah yeter Muhammed, Allah’ın elçisidir Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine ise merhametlidirler” (Fetih, 48/29);

                “Muhammed, içinizden herhangi bir adamın babası değildir O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur Allah, her şeyi bilendir” (Ahzâb, 33/40)

                “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez” (Sebe,34/28)


                “De ki: Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O’ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim Allah’a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah’a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız” (A’raf, 7/158)

                ”Öyleyse Allah’a, Peygamberine ve indirdiğimiz nûra, Kuran’a inanın; Allah işlediklerinizden haberdardır” (Tegabün, 64/8)

                “Allah’a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkârcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır” (Fetih, 48/13)
                (Bak bu senin için bir ayetti)


                “Doğrusu bu Kuran’da, kulluk eden kimselere bildiri vardır Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya, 21/106-7)

                “Şüphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsindir” (Kalem, 68/4)

                “Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan kimselere Rasûlullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir”(Ahzâb, 33/21)


                Buyur madem ayetlere iman ediyorsun yukarıdakii ayetleri oku o zaman.
                Son düzenleme Sniper®; 20-07-2009, 19:35.

                Yorum

                • Sniper®
                  Senior Member
                  • 22-06-2005
                  • 12987

                  #9
                  Konu: Guslün Farzları

                  “Allah’a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkârcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır” (Fetih, 48/13)

                  Bak burda ne demiş Bana ve Benim göndermiş olduğum Peygambere diyor tercüme ediyorum türkçe.

                  Yorum

                  • ybæl©ik
                    ADMINISTRATOR
                    • 25-01-2003
                    • 30775

                    #10
                    Konu: Guslün Farzları

                    Beyler !

                    Gereksiz ve sonuçsuz tartışmalar içerisine girmeyiniz.

                    Özellikle de birçok insanın kulaktan dolma bilgilere sahip olduğu ama araştırıp gerçekleri öğrenme zahmetinde bulunmadığı din konusu oldukça hassastır.

                    Birçok konuda yanlış bilgilenmeler olduğu için ne yazık ki aynı konuda birçok değişik düşünce ve yaklaşımlar sergilenmektedir.

                    Asıl olan Allah'ın Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (S.A.V.) gönderdiği Kur'an-ı Kerim'dir.

                    Asıl kaynak Kur'an olmakla birlikte Peygamber Efendimiz döneminde açık olmayan, tam anlaşılmayan, ... konularda ( ki herşey Kur'an-ı Kerim'de yazmaz, Kur'an-ı Kerim'i temel kanunlar olarak Anayasa gibi düşünün ) açıklamalar ve uygulamalar yapılmıştır. İşte bunlar bugün Hadis olarak adlandırılmaktadır.

                    Ancak her hadis Peygamber Efendimize ait değildir. Yani zaman içerisinde birçok konuda Hadis adı altında İslamiyet, Müslümanlık dışı bazı kurallar konulmuştur ve Peygamber Efendimize maledilmiştir.

                    Bu noktada gerçek hadisleri araştırmak, gerçek hadisleri esas almak, sağlam ve güvenilir kaynaklardan yararlanmak gereklidir.
                    Son düzenleme ybæl©ik; 20-07-2009, 19:37.

                    Yorum

                    • Sniper®
                      Senior Member
                      • 22-06-2005
                      • 12987

                      #11
                      Konu: Guslün Farzları

                      Diline sağlık hocam.

                      Yorum

                      • ybæl©ik
                        ADMINISTRATOR
                        • 25-01-2003
                        • 30775

                        #12
                        Konu: Guslün Farzları

                        Hemen şunu da eklemek isterim.

                        Kur'an-ı Kerim ile ( gerçek ) Hadisler asla çelişemez, aynı içeriktedirler. Eğer bir çelişki görüyorsanız biliniz ki o gerçek bir Hadis değil, birilerinin kendi menfaatleri için uydurduğu, Peygamber Efendimize ve İslama maletmeye çalıştıkları hadislerdir.

                        Yorum

                        • serbest
                          Member
                          • 16-01-2006
                          • 1105

                          #13
                          Konu: Guslün Farzları

                          Originally posted by emisyon View Post
                          Diline sağlık hocam.
                          Ne anladın ki diline sağlık diyorsun hemenBende aynı şeyleri söylüyorum

                          Yorum

                          • Sniper®
                            Senior Member
                            • 22-06-2005
                            • 12987

                            #14
                            Konu: Guslün Farzları

                            Konu başka yönlere kaydı hocam ben zaten yukarıda Kuranla amel edenlere ayetlerle cevap verdim.

                            Allahın göndermiş olduğu elçiye inanmamak ne büyük bir zaafiyettir.

                            Sen Peygamberin dedikleri ile değil Kuranla amel ederim diyorsun ben de sana gerekli cevaplarını hadislere inanmadığın için ayetlerle verdim. Bu sondur.

                            Yorum

                            • serbest
                              Member
                              • 16-01-2006
                              • 1105

                              #15
                              Konu: Guslün Farzları

                              Originally posted by ybæl©ik View Post
                              Hemen şunu da eklemek isterim.

                              Kur'an-ı Kerim ile ( gerçek ) Hadisler asla çelişemez, aynı içeriktedirler. Eğer bir çelişki görüyorsanız biliniz ki o gerçek bir Hadis değil, birilerinin kendi menfaatleri için uydurduğu, Peygamber Efendimize ve İslama maletmeye çalıştıkları hadislerdir.
                              İşte senin yazmadığımı sayın ybæl©ik yazmış.Bir çelişki varsa aslolan Kuran'dır.Bu kadar

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor
                              X