Hadis Alimlerimiz

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Hadis Alimlerimiz

    İmamı Buhari Kimdir?

    Hadis bilginlerinin en büyüklerinden Muhammed el-Buhârî, Hicri 13 şevvâl 194 / Miladi 21 Temmuz 810 tarihinde Buhara'da doğdu. Bundan dolayı da Buhârî nisbetiyle anılmasına sebep olmuştur. Tam adı Ebû Abdullah Muhammed b. Ismâil b. Ibrâhim b. el-Mugîre b. Berdizbeh el-Cûfî el-Buhârî'dir. Buhârî, henüz bebek yaşta iken babası vefat etti. Annesinin terbiyesi altında büyüdü ve küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip Arapça öğrendi. Babasından kalan servet, onun hiç kimseye muhtaç olmadan ilim öğrenmesinde yararlı oldu. On bir yaşında hadis öğrenmeye başladı. Ardından da on altı yaşında annesi ve kardeşi Ahmed'le birlikte hacca gitti. 825 yılında, annesi ve kardeşi Buhârâ'ya dönerken, kendisi ilim öğrenmek isteğiyle Mekke'de kaldı.

    18 yaşında eserler yazdı

    Onsekiz yaşında "Kitâbu Kadâya's-Sahabe ve't-Tâbiin" ile "et-Târîhü'l-Kebîr" adlı eserlerini yazan Buhârî, ilim öğrenmek için Şam, Mısır, Basra ve Bağdat'a gitti. Bu amaçla altı yıl Hicâz'da kalan Buhârî, hadis öğrenmek ve nakletmekle kalmadı, şiirle de ilgilendi. Ancak fazla şiir yazmadı. Savaş sporlarına ilgi duydu, ata bindi, ok attı. Yaşıtları Buhârî'den övgüyle bahsederler. Onu övenler arasında büyük muhaddis İmam Müslim'de vardır.

    Dedikodu yaydılar

    Buna rağmen, Buhârî'nin üstünlüğünü çekemeyenler fitne çıkarmaktan geri kalmadılar ve Buhârî'nin "Kur'an mahluktur" düşüncesini savunduğunu yaydılar.

    Bu dedikodulardan rahatsız olan Buhârî, memleketi Buhâra'ya döndü fakat burada da rahat edemedi. Buhârâ emiri ile arası açıldı. Buhara Emiri Halid Ibn Ahmed, çocuklarına Câmiu's-Sahîh'i ve et-Tarih'i okutması için Buharî'yi konağına çağırdı fakat Buharî, bu teklifi kabul etmedi. İlim meclislerinin herkese açık olduğunu, isteyenin gelerek yararlanabileceğini, ilmi valinin konağının duvarları arasına hapsedemeyeceğini bildirdi. Bu olay üzerine de Ahmed Ibn Hâlid, onu Buhara'dan sürdü.

    Bir defa bakması yeterli

    İmam Buhârî, keskin bir zekâ ve ezberleme yeteneğine sahipti. Herhangi bir şeyi ezberlemesi için ona bir defa bakması veya onu bir defa dinlemesi yeterliydi.

    Buhârî, ilmiyle amel eden bir insandı ve İslâmi sınırlara uymada aşırı derecede titizdi. Helâl ve haram konusunda duyarlı idi. Hadis ilmine hizmet, bu yolla Allah'ın rızasını, Hz. Muhammed (S.A.V.)'in şefaatini kazanmaktan öte bir amaç taşımıyordu. Babasından kalan mirası bile bu yolda harcamıştı ve cömertliğiyle şöhret bulmuştu. Çok Kur'an okur, çok nafile namaz kılardı. Rivayete göre her üç günde bir Kur'an-ı Kerîm'i hatmederdi.

    Hocalarının başlıcaları şunlardır:

    Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medinî, Yahya b. Maîn, İsmail b. idris el-Medînî, İshak b. Rahuyeh, Mekkî b. ibrahim el-Belhî, Muhammed b. Selam el-Bikendi, İbrahim b. el-Es'as, Ali b. el-Hasan b. Sekîk, Yahya b. Yahya, İbrahim b. Musa el-Hafiz, Süreyc b. en-Numan, Ebu Asim en-Nebil es-Seybânî, Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, Abdullah b. Zübeyr el-Hamidî, El Mekrî, Abdülaziz el-Üveysî.
    Öğrencileri arasinda da en meşhurları şunlardır;
    Ebu isa et-Tirmîzî, Muhammed b. Nasru'l Mervezî, Ibni Ebi Dâvud, Müslim b. Haccac ve en-Nesâi.

    İmam Buhari'nin hadis titizliği

    Buhârî, sahih adıyla anılan ve içerisine sadece kendince sahih olduğu sabit olan hadisleri koyduğu kitabını yazmakla hükümlerin kaynaklarını bulmada önemli bir hizmeti yerine getirmiştir. İmam Buhârî ayrıca, bu eserle kendisinden önce yaşamış mezhep imamlarının dayandığı temellerin sağlam olduğunu, hiç birinin kişisel görüşle fetva vermediğini ortaya koydu. Ondan sonra gelen muhaddisler, hadis çalışmalarının sınırlarını az çok belirlemiş oldular. İlim adamları, Buhârî'nin eserine büyük önem verdiler ve özellikle sahih hadis konusunda onun eserinin ortaya koyduğu gerçekleri ve şartları kabul ettiler, örnek aldılar. O, hadiste odak ve hareket noktası olarak değerlendirildi. Buhârî, bu eseri meydana getirirken çok titiz davrandı. Eserine aldığı hadisleri, alti yüz bin hadisin içinden seçti. Sahih hadislerin dışında kalan diğer hadisleri eserine almadı. Eserin kabarmasını önlemek için sahih hadislerin bile bir kısmını almamıştır. Câmiu's-Sahih'te yer alan hadislerin sayısı 7275'tir. Bazı hadisler değişik kitaplarda geçmektedir. Mükerrerler çıkarıldıktan sonra geriye kalan hadis sayısı 4000'dir.

    Tarihu'l Kebir: Hadis ricaline ait önemli bir eserdir. Sahasında ilk yazılanlardandır. Buhârî, bunu henüz onsekiz yaşında iken Hz. Muhammed (S.A.V.)'in kabri başında yazmıştır. Haydarabad'ta 1941-1954 tarihlerinde dört cilt, 1959-1963 tarihlerinde üç cilt halinde basılmıştır.
    Târihu'l-Evsât: Tarihu'l Kebir'in kısaltılmasıdır. Bazı yazma nüshaları mevcuttur. İbni Hacer Tehzibû't-Tehzib isimli eserinde bundan nakiller yapmıştır.
    Tarihu's-Sagîr: Tarihu'l Kebir'in bir özetidir. 1325 yılnda Zuafâü's-Sagîr ile birlikte Hindistan'da basılmıştır.
    Kitâbu Zuafâü's-Sagîr: Zayif ravilerin hallerinden bahseder. Hindistan'da 1323 ve 1326 tarihlerinde basılmıştır.
    Et-Tarihu fi Ma'rifeti Ruvati'l-Hadîs ve Nükâti'l Âsâr ve's Sünen ve Temyizü Sikatihim min Züafâihim ve Târihu Vefâtihim: Küçük bir risâledir.
    Eet-Tevârîhu'l Ensâb: Bazi şahısların özel hallerinden bahseder.
    Kitâbu'l Künâ: Râvîlerin künyelerinden bahseden bir eserdir. Haydarabad'ta 1360 yılında basılmıştır.
    Edebü'l-Müfred: Ahlâk hadislerini toplayan bir eserdir. İstanbul'da 1306, Kahire'de 1346, Hindistan'da 1304 yıllarında basılmıştır.
    Refu'l-Yedeyn fi's-Salati: Namazda el kaldırmakla ilgili bir risâledir. Kalküta'da 1257, Delhi'de 1299 yıllarında yayınlanmıştır.
    Kitâbu'l-Kiraati Halfe'l-imam: Namazda imamın arkasında okuma hakkında yazılmış bir risâledir. Hayrü'l Kelâm fi Kiraati Halfi'l Imam adıyla Orduca çevirisi ile beraber 1299'da Delhi'de, ayrıca 1320'de Kahire'de basılmıştır.
    Halku'l-Ef'ali'l-ibâd ve'r-Redd Ale'l Cehmiyye: Cehmiyye mezhebinin görüşlerini reddeden bir kitaptır. 1306'da Delhi'de basılmıştır.
    El-Akîde yahut et-Tevhîd: Akaid konusunda yazılmış bir eserdir.
    Abarü's Sifat: Hadisle ilgili bir eserdir ve bazı kütüphanelerde yazma nüshaları mevcuttur.

    Bunlardan baska kimi kaynaklarda Buhârî'ye ait olduğu zikredilen şu kitapların ismini de görmek mümkün: Birri'l Valideyn, El-Camiu'l Kebir, Et-Tefsirü'l Kebir, Kitabü'l Hibe, Kitabü'l Esribe, Kitabu'l Mebsut, Kitabü'l ilel, Kitabü'l-Fevâid, Kitabu'd-Duâfa, El-Müsnedü'l-Kebir, Sülâsiyyât
    Son düzenleme Sniper®; 26-07-2009, 14:06.
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    #2
    Konu: Hadis Alimlerimiz

    Ebu Davud Süleyman

    Kütüb-i Sitte adi verilen büyük hadis mecmuâlarinin Buhâri ve Müslim"den sonra gelen Sünen"in müellifi olan büyük muhaddis.
    "Imam", "Seyhu"s-Sünne", "Mukaddemu"l-Huffâz" ve "Muhaddisu"l-Basra" gibi ünvanlara sahip olan Ebû Dâvûd, 817"de Sicistan"da dogdu. Tam adi, Ebû Dâvûd Süleyman b. El-Es"as b. Ishak b. Besir b. Seddad b. Amr b. Imrân el-Ezdi es-Sicistâni"dir. Büyük dedelerinden Imrân, Siffin"de Hz. Ali"nin yaninda sehid düsmüstür. Oglu Ebû Bekr Abdullah da meshur bir muhaddistir.
    Ebû Dâvûd, hadis ilimlerinin altin çaginda, III. asirda yasadi. Ilim tahsilinde Irak, Sam, Misir, Cezretü"l-Arap okullari, Horasan, Rey, Herat, Kûfe, Bagdad, Tarsus, Basra gibi yerleri dolasmistir. Hocalari arasinda Ahmed b. Hanbel (241/855), Kuteybe b. Saîd (240/854), Yahyâ b. Maîn (233/847), Halef b. Hisâm (227/841) gibi büyük ilim sahibi kimseler görülmektedir. O günün ilim çevrelerinin en mûteber kisileri Ebû Dâvûd"un bu saydigimiz hocalari idi. Ebû Dâvûd hadis ilminde taklide karsi olmus, tahkike yönelmistir. Islâm dünyasinda yüzyillarca okutulan "Kitâbü"s-Sünen" onun arastirmaciligina, münekkidligine en güzel örnektir. Kitâbü"s-Sünen, hadis ilimlerinde en çok sözü edilen Kütüb-i Sitte"nin üçüncüsüdür. Tirmizî ve Nesâî onun talebeleri arasinda yer alir. Ebû Dâvûd"u, Sâfii veya Hanbeli mezhebine tâbi gösterilmesine ragmen, müstakil bir muhaddis olarak görmek daha dogru olur (Mübârekruri, Mukaddimetu Tuhfetu"l-Ahvezî, I, 352), Sünen"ini gerçekte Ahmed b. Hanbel okumus ve onaylamistir; ama bu onun Hanbeli oldugunu göstermez. Ebû Dâvud dâima hadisle ugrasmis, mezhebî bir mensubiyeti îmâ eden beyânina rastlanmamistir. Sünen"i, besyüzbin hadis arasindan seçtigi dörtbinsekizyüz hadisi ihtiva eder. Eserini takdim ederken, "müslümanin din; hayati için dört hadisin yeterli oldugunu" söyleyebilmistir. O dört hadis sunlardir:
    1. "Ameller, niyetlere göredir. "
    2. "Mâlâyâniyi (bos, gereksiz seyler) terketmesi kisinin olgun mü"min oldugunu gösterir".
    3. "Kendisi için istedigini mü"min kardesi için de istemedikçe kisi kâmil mü"min olamaz."
    4. "Helâl belli, haram bellidir. Aralarinda süpheli bazi isler de vardir..."
    Gerçekten tam bir Islâmî hayat için temel ilke olabilecek ve bir toplumu ayakta tutabilecek özelliklere sahip olan bu hadis ölçüsü daha sonralari "Islâm ahkâminin üzerinde dönüp durdugu" baslica esaslari teskil etmistir (Zehebî, Siyeru A"lâmi"n-Nübelâ, XIII, 210).
    Ebû Dâvûd 275/888 tarihinde, arkasinda on dokuz eser birakarak Basra"da yetmisüç yasinda vefât etmistir. Eserlerinden dördü basilmistir (Sünen, 1, I-3; es-Semseddin Sâmî, Kâmûsü"l-A"lâm. I. 714).
    Eserleri:
    1. Kitâbü"s-Sünen: III. asirda muhaddisler, Sünenleri yazarak, sadece ahkâm hadislerini ortaya çikardilar. Sünen, fikih bâblarina göre düzenlenmis ahkâm hadislerini toplamaktadir. Ebû Dâvûd"a kadar, Câmi" ve Müsned diye isimlendirilen hadis kitaplari, hadisleri; ahbâr, kissalar, mevâiz, âdâb, ahkâm konularinda topluca veriyorlardi. Sünenin ilk kez ahkâm hadislerini toplamasi ve kirk yil Ebû Dâvûd"un onu okutmasi, nüshalarinin arasinda görülen farklarin bu fikhî özelligi dolayisiyla zaman içinde çikarma-eklemelerin yapildigini göstermektedir. Ebû Dâvûd eseri için mukaddime yazmamasina ragmen, Mekkelilere yazdigi "Risâletün ilâ ehli Mekke" adli mektubunda eserinden söyle söz etmektedir: "Eserin tamaminin bildigim en sahih hadislerden mütesekkil olduguna emin olabilirsiniz. Kitabin hacmi büyümesin diye bir konudaki birçok sahih hadisten bir veya iki hadis verdim. Kitapta bir hadisi iki veya üç degisik senedle tekrar etmissem, sebebi, farkli ve fazla bilgi ihtivâ etmesindendir. Çogu kez uzun hadisleri kisalttim. Bir mevzûda mürsel hadisin ziddina bir müsned hadisin mevcud olmadigi veya müsned hadis olmadigi yerde, her ne kadar kuvvet bakimindan müsned hadis gibi olmasa da mürsel hadisle ihticâc olunur. Kitabimda, hadisi terkedilmis râviden alinma herhangi bir rivâyet yoktur. Ayni konuda kendisinden baska ona benzer herhangi bir hadis bulamadigimdan dolayi münker bir hadise yer vermissem onun münker oldugunu mutlaka açikladim. Kili kirk yararcasina hadis toplayan benden baska biri yoktur herhalde. Bu öyle bir kitaptir ki, Nebi (s.a.s.)"den sahih isnadla vârid olan her sünnet onda mevcuttur. Kur"ân-i Kerîm"in disinda insanlarin ögrenimine bundan daha çok ihtiyaç duyacaklari bir baska kitap bilemiyorum. Fikhi meseleler, Süfyân es-Sevrî, Mâlik ve Safii"nin meseleleridir. Topladigim hadisler de bu meselelerin nassini teskil etmektedir. Sünen"e aldigim hadislerin büyük çogunlugu meshur hadislerdir. Meshur, muttasil ve sahîh olan hadîsi reddetmek kimsenin haddi ve hakki degildir. Sünen"e sadece ahkâm hadislerini aldim. Eserde mevcut dört bin sekiz yüz, hadisin tamami ahkâma âittir" (Adva"us-Seria, V. 1394). Concordance"d a Sünen, kirk kitap ve bin sekiz yüz ****en dokuz babtan meydana gelmektedir. Bu bölümler söyledir: et-Tahâre, es-Salât, Salâtu"l Istiska, Salâtü"s-Sefer, Salâtu"t-Tatavvu, Sehru Ramazan, Sucûdu"l Kur"ân, Vitr, ez-Zekât, el-Lukata, el-Menâsik, en-Nikâh, et-Talâk, es-Savm, el-Cihad, el-Edâhî, es-Sayd, el-Vasâya, el-Ferâiz, el-Harac ve"l Imâre ve"l Fev. el-Cenâiz, el-Eymân ve"n-Nuzûr, el-Büyû", el-Buyû" ve"l-Icâre, el-Akdiye, el-Ilm, el-Esribe, el-Et"ime, et-Tibb, el-Itâk, el-Hurûf ve"l-Kirâe, el-Hammâm, el-Libâs, et-Tereccül, el-Hâtem, el-Fiten, el-Mehdî, el-Melâhim, el-Hudûd, ed-Diyât, es-Sünne, el-Edeb.
    Sünen"de sülâsi rivâyet yeralmaz. Onalti tane kutsî hadis bulunmaktadir. Hadisleri alti gruptur: Sahih lizâtihi, sahihe benzer, sahihe yakin, siddetli vehn olan hadisler, "hakkinda birsey söylemediklerim sahihtir" dedikleri, hasen li gayrihi olabilecek hadisler (Kâtip Çelebi, Kesfü"z-Zunûn, II, 1005). Buhâri ve Müslim"in birlikte tahric ettigi hadisler kitabin yarisini teskil eder. Ebû Dâvûd kitabina sahih, hasen, leyyin ve amel edilebilir hadisleri almistir. Ona göre asiri derecede zayif olmayan hadis rey ve kiyastan evlâdir.
    Sünen"de yeralan bazi sahih hadisler Sahihayn"da bulunmaz. Süpheli hadisleri ise, illetlerini açiklayarak almistir. Sünen, hadis kitaplarinin ikinci tabakasina dahildir (ed-Dihlevî, Hüccetullahi"l-Bâliga, I, 283). Talebelerinden yedisi tarafindan rivâyet edilmistir ki, en sahih ve yaygin rivâyet el-Lu"luî"nin eseridir (J.Robson, Sünen-i Ebû Dâvud Nüshalarinin Rivâyeti, Trc: Talat Koçyigit, A ÜIFD, 1956, V, 1-4, 175)
    Sünen-i Ebû Dâvûd Kahire (1280), Delhi (1283), Luknov (1840-1888). Haydarabad (1321) Misir (1935-1950), gibi merkezlerde bir kaç kez basilmistir. Türkçe"de Ebû Dâvûd"un Sünen"i 1983"de yayinlanmistir. 1987 yilinda eserin, tercüme ve serhi yayinlanmaya baslanmistir. Sünen"in ilk serhini "Meâlim Es-Sünen" adiyla Ebû Süleyman Hattâbî (388/998) yapmistir.
    Ebû Dâvûd"un diger eserleri sunlardir:
    2. Risâletuhu fi Vasfi Kitâbü"s-Sünen: Eseri Kitâbu"s-Sünen ile ilgili olarak yazdigi ve yukarida sözkonusu ettigimiz mektuptur.
    3. el-Merâsil: Mürsel hadislerle ilgili eseri.
    4. Mesâiiu"l-Imam Ahmed: Fikih konularina göre tasnif edilen ve Ahmed b. Hanbel"e sorulan soru ve cevaplari kapsar. Diger önemli eserleri de sunlardir: el-Mesâil, en-Nâsih ve"l-Mensuh, Kitâbu"z-Zühd, Kitâbu"l-Kader, Kitâbu"l-Ba"s ve"n-Nüsûr, Delâilu"n-Nübüvve, et-Teferrüd fi"s-Sünen, Fedâilu"l-Ensâr, Müsned-u Mâlik, ed-Dua, Ibtidâu "l- Vahy, Ahbâru"l-Havâric.

    Yorum

    • Sniper®
      Senior Member
      • 22-06-2005
      • 12987

      #3
      Konu: Hadis Alimlerimiz

      İmam-ı Tirmizi
      Velî ve büyük hadis âlimi. İsmi, Muhammed bin Ali bin Hasan bin Bişr ez-Zâhid, künyesi Ebû Abdullah’tır. Doğum târihi bilinmeyen Hakîm-i Tirmizî, doğum yeri olan Tirmiz’de uzun müddet kaldı. Sonra Belh’e gitti. Orda bir müddet kaldıktan sonra Nişâbûr’a geldi. 932 (H. 320) senesinde şehid edildi.

      Hakîm-i Tirmizî; babasından, Kuteybe bin Sa’îd, Hasan bin Ömer, Sâlih bin Abdullah Tirmizî, Sâlih bin Muhammed Tirmizî, Ali bin Hucr es-Sa’dî, Yahyâ bin Mûsâ, Utbe bin Abdullah el-Mervezî, Abbâd bin Ya’kûb ed-Devrâk, Süfyân bin Vekî ile Horasan ve Irak’taki muhaddislerden hadîs-i şerîf öğrenmiştir. Yahyâ bin Mansûr el-Kâdı, Hasan bin Ali, Nişâbûr âlimleri ve daha pekçok âlim de ondan hadîs-i şerîf rivâyet etmişlerdir. Pekçok kitâbı olan Hakîm-i Tirmizî, Ebû Türâb Nahşebî, Ahmed bin Hadraveyh ve İbn-i Celâ gibi evliyâ ile sohbet etmiş, berâber bulunmuş ve onlardan çok faydalanmıştır. Çok hadîs-i şerîf toplamış, zâhit ve âbit bir zât olan Hakîm-i Tirmizî’nin yazdığı kitapların ekserisi basılmıştır.

      Sünnet-i seniyyeye tam uyan, ilmiyle âmil, ümmet-i Muhammed’in büyüklerinden olan Hakîm-i Tirmizî, zamânın evliyâsından olup, herkes tarafından övülmüştür. İnce mânâları açıklama ve îzâh husûsunda üstat, hadis ilminde ise sika (sağlam, güvenilir) bir âlimdi. Sözleri kıymetli olup, hilmi (yumuşaklığı) pek ziyâde, şefkati çok ve ahlâkı pek güzeldi. Peygamberimizin mübârek ahlâkı onda görülürdü.

      Buyurdu ki:

      “Âhirette kurtulmak, ibâdet ve amelin çok olmasıyla değil, amellerin ihlâslı ve edeblerine uygun yapılması iledir.”

      “Mü’minin neşesi yüzünde, hüznü kalbindedir.”

      “Nefsin, sende olduğu hâlde, Allahü teâlâyı tanımak istiyorsun. Halbuki nefsin, daha kendisini bile tanımamıştır. Rabbini nasıl tanısın?”

      “Kanâat nedir?” diye sorulunca, “İnsanın kısmetine düşen rızkına râzı olmasıdır.” cevâbını vermişti.

      Kendisine; “Îmânın gitmesine en çok sebeb olan günah nedir?” diye sordular. Buyurdu ki: “Üç günah vardır: Birincisi, îmân nîmetine kavuştuğuna şükretmemek; ikincisi, îmânın gitmesinden korkmamak; üçüncüsü, mü’minleri incitmek ve onlara eziyet etmek. Biliniz ki, haksız yere bir Müslümanı incitmek, Kâbe’yi yetmiş defâ yıkmaktan daha büyük günahtır. Resûlullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem böyle buyurmuştur.”


      Eserleri:

      Hakîm-i Tirmizî’nin pekçok risâleleri mevcud olmakla berâber, yazdığı meşhur kitapları; Kitâb-ül-Furûk, Hatm-ül-Vilâye ve’l-İ’lel-üş-Şer’iyye, Nevâdir-ül-Usûl fî Ehâdis-ir-Resûl, Gars-ül-Muvahhidîn, Er-Riyâdatü ve Edeb-ün-Nefs, Gavr-ül-Umûr, El-Menâhî, Şerh-üs-Salât, El-Mesâil-ül-Meknûne, El-Ekyâs ve’l-Mu’terrîn, Beyân-ül-Fark Beyn-es-Sadr, El-Akl ve’l-Hevâ’dır. Bunların dördü hâriç, diğerleri basılmıştır. Bâzı risâleleri de, yakın zamanda Şam’da tekrar basılmıştır.

      Yorum

      • Sniper®
        Senior Member
        • 22-06-2005
        • 12987

        #4
        Konu: Hadis Alimlerimiz

        İbn Hacer el-Askalanî

        Meşhur hadis alimlerindendir. Tesirli vaazları ve hutbeleriyle tanındı. Hayatının büyük bölümünü hadis ilmine verdi. Devrinin en ünlü ve yetkili alimlerinden biri oldu. İstifade ettiği eser ve şahısların isimlerini belirtmede büyük titizlik gösterdi. Fıkıh sahasında da kendini yetiştirdi. Çok sayıda eser kaleme aldı.

        Asıl adı Şihabüddin'dir. Filistinli olup memleketi olan Askalan'dan ötürü Askalani, yedinci dedesine nispetle İbn Hacer olarak anıldı. Ebü'l-Fazl künyesinin yanında soyunun dayanağından dolayı Kinani ünvanlarıyla da anıldı. İbn Hacer lakabıyla meşhur oldu. Künyesi Ebü'l-Fazl Şihabüddin Ahmed bin Ali bin Muhammed el-Askalani şeklindedir.

        Şubat 1372'de (H. 773) eski Mısır'da doğdu. Dört yaşında iken babası bir süre sonra da annesi vefat edince ablası ile yalnız kaldı. Ancak, babası vefatından önce hem kendilerine yetecek kadar servet bıraktı hem de biri ticaretle, diğeri ilimle uğraşan iki dostuna onları emanet etti. Her ikisinin de ilimle uğraşmaları ve eğitimlerini tamamlamaları sağlandı.

        İbn Hacer, dokuz yaşında hafız oldu. On iki yaşında babasının dostu Harrubi ile Mekke'ye gitti ve burada dersler aldı. Bir çok önemli eseri hıfzetti. Başta hadis olmak üzere fıkıh, Arapça ve matematik derslerini aldı. Edebi ilimlerle meşgul olup meşhur şair ve ediplerin eserlerini okuyarak kendini geliştirdi. Bu arada Peygamber Efendimiz (asm) hakkında şiirler yazmaya başladı.

        Çok sayıda alimden ders aldığı halde yirmi yaşından itibaren ilmi seyahatlere başladı. İskenderiye, Hicaz, Yemen, Taiz, Aden, Zebid, Vadilhasib gibi şehirleri dolaştı. Buradaki alimlerden istifade etti. Birkaç kez daha Hicaz'a gidip ilimle uğraşmaya devam etti. Seyahatlerinden sonra Mısır'a döndü. Memluk Sultanı Seyfeddin Barsbay ile birlikte Amid'e (Diyarbakır) Şafii kadısı sıfatıyla gitti. Yol güzergâhı boyunca uğradığı yerlerde ilim meclislerini teşkil ederek hadis konusunda bildiklerini öğretmeye çalıştı.

        İbn Hacer, 1403 yılından itibaren vefatına kadar yaklaşık 46 yıl muhtelif okullarda hocalık yaptı. Bir çok medresede özellikle hadis derslerini okuttu. İlim meclislerine ayrı bir önem verdi. Vefatına kadar evinde ve diğer yerlerde alimleri bir araya getirerek bu meclisleri canlı tuttu. Bu meclisler esnasında ezberinde tuttuğu hadisleri yazdırttı. Böylece on ciltlik hadis eseri vücuda geldi. Yirmi yedi yıl boyunca ısrarla reddettiği Mısır Şafii başkadılığına Sultan tarafından tayin edildi (1423). Vefatına yakın bir zamana kadar bu görevi devam ettirdi. Bu arada hakkındaki şikayetlerden dolayı yedi kez görevden alındı. Yapılan tahkik sonucu her seferinde haklılığı anlaşılınca tekrar görevine iade edildi.

        Bir çok camide vaizlik yaptı. Tesirli vaaz ve hutbeleriyle tanındı. Çok yönlü ve aktif bir kişiliğe sahipti. Bir ara Mahmudiye Medresesi kütüphanesinin idaresini de üstlendi. Kütüphanede bulunan kitapların fihristini hazırladı. Kaybolan kitapları istinsah ederek veya kendi kitaplarını kaybolanların yerine koyarak eksikleri tamamlıyordu.

        Ömrünü ilme adayan İbn Hacer, sadece hadis alanında yüz yetmişe yakın eser kaleme aldı. Eserlerini kaleme alırken çok sayıda kaynaktan istifade etti. Kaynaklarını bir bir naklederek bu konudaki titizliğini gösterdi. Yaptığı hizmet ve özverili çalışmasından ötürü "Emirü'l-mü'minin fi'l-hadis" ünvanına layık görülen ender alimlerdendir. (M. Yaşar Kandemir, "İbn Hacer el-Asalânî", TDVİA., C. XIX., s. 517) Fıkıh alanında da otuza yakın eser yazdı. Bir taraftan fıkıh derslerini okuturken diğer taraftan da çeşitli konularda fetvalar verdi. Çalıştığı konuda, ilgili bütün kaynaklara ulaşmaya çalışarak muhtelif fikirleri bir araya topladı. Farklı fikirleri verdikten sonra görüş bildirme yoluna gitti.

        Zamanının büyük kısmını okuyarak veya okutarak geçirdi. Yiyip içmeye önem vermezdi. Çok güçlü bir hafızaya sahipti. Önemli özelliklerinden bir tanesi; bir şeyi yazmakla meşgul olduğu zamanlarda bile kendisine okunan metni takip ederek düzeltmeleri yapabilmekti. Hem süratli okur hem de süratli yazardı. Eser yazma, okuma, ders ve fetva vermeden arta kalan zamanını ibadetle geçirirdi. Talebelerine karşı çok şefkatli davranır isteklerini geri çevirmemeye dikkat ederdi. Az konuşarak, kimseyi kırmamaya gayret gösterirdi. Aldığı maaşı hayır hizmetlerinde kullanırdı. Görevli gittiği yerlerde devlet parasıyla hazırlanan yemekleri yemezdi.

        Bediüzzaman, istiğna düsturunu anlattığı İkinci Mektup'ta bu kaidesinin sebeplerinden altıncısını İbn Hacer'in, "Salâhat niyetiyle sana verilen bir şey, sâlih olmazsan, kabul etmek haramdır" şeklindeki ifadelerine dayandırır. Bu mektupta Bediüzzaman, hırs ve cimriliğin ön plana çıktığı günümüzde, insanların hediyelerini çok pahalıya sattığını belirttikten sonra, bu yolla meydana gelebilecek sakıncalara işaret etmektedir. (Mektubat, s. 18-19)

        Risale-i Nur'da, İbn Hacer'in anıldığı bahiste tefsir kitapları, bunların şerhleri ve Kur'an-ı Kerim hakkında önemli izahatlarda bulunulmaktadır. Yazılan eserlerin şeffaf cam gibi Kur'an-ı Kerim'i göstermeleri gerektiğine işaret edilmektedir. Ancak, zamanla hayati önem taşıyan bu durum göz ardı edilmiş veya ikinci planda kalmıştır. Oysaki dini konularda nazarların direk Kur'an'a yönelmesi gerekir. Bunun için de tefsirler okunurken ve incelenirken şahısların sözleri değil, Kur'an'ın ne dediğine bakılması icap eder. Mesela, "İbni Hacer'e nazar ettiği vakit, Kur'ân'ı anlamak ve Kur'ân'ın ne dediğini öğrenmek maksadıyla nazar etmeli. Yoksa İbni Hacer'in ne dediğini anlamak maksadıyla değil." (Sünühat, s. 45)

        Örnek bir ömür yaşayan İbn Hacer, 1449 yılında Kahire'de Hakk'ın rahmetine kavuştu. Cenaze namazı Halife tarafından kıldırıldı. Çok büyük bir kalabalık cenaze merasimine iştirak etti. Mekke dahil bir çok yerde kendisi için gıyabi cenaze namazı kılındı. Naaşı Karafetüssuğra Kabristanına defnedildi.

        Eserleri
        İbn Hacer değişik alanlarda yüzlerce eser yazdı. Yazdığı eserlerin sayısı hakkındaki kayıtlar ve rakamlar muhteliftir. Verilen rakamlar 150-300 arasındadır. En önemli hadis çalışmalarından bir tanesi Sahih-i Buhari ile ilgili şerh çalışmasıdır. Şerh ve muhtasar olarak yazdığı iki eserle çok önemli bilgiler vermektedir. Et-Tezkiretü'l-hadisiyye adlı eseri on ciltten müteşekkildir. Bu eserinde hadis metinlerini bir araya getirdi. Tağlikü't-ta'lik eserini yazarken 350 kaynaktan istifade etti.

        Yaptığı "Kırk Hadis" çalışmasında, derlediği hadislerin Kütüb-ü Sitte ile dört mezhep imamının eserlerinde bulunma şartından hareket etti. Böylece hadislerin sağlamlık derecelerine özel önem verdiğini ortaya koydu. El-Mu'cemü'l-müfehres adlı eserinde, okuttuğu kitapların dayanaklarını, senetlerini, kaynaklarını ortaya koymaktadır.

        İbn Hacer sözü edilen eserler dışında; Kur'an ilimleri, fıkıh, akaid, tarih, biyografi, tertip çalışması, dil ve edebiyat gibi muhtelif konularda eserler yazdı..
        Son düzenleme Sniper®; 26-07-2009, 14:05.

        Yorum

        • Sniper®
          Senior Member
          • 22-06-2005
          • 12987

          #5
          Konu: Hadis Alimlerimiz

          İbni Mace

          Kutub-i Sitte'den kabul edilen "es-Sünen" isimli eserin müellifi. Hicri üçüncü yüzyilin önde gelen hadis hafizlarindandir. Ismi; Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid b. Mâce el-Kazvim, Mevla Rabîa.
          Ibn Mâce adiyla meshur olan müellifin adinin menseî ihtilaflidir. Bir rivayete göre Mâce dedesinin ismidir. Tercih edilen görüse göre Mâce babasinin ismidir. Kelime farsça kökenlidir. Firûzâbâdî Kamusunda Mâce'nin babasina ait bir lakap oldugunu söylemistir.
          Ibn Mâce'nin isminin okunusu hadisçiler arasinda ihtilafli bir konudur. Bazilari Ibn Mâceh seklinde okumuslar. Bazi hadisçiler de Ibn Mâcete sekliyle söylemislerdir. Türkçe'de kelimenin sonundaki yuvarlak te harfi okunmadigindan dilimizde bu hadisçinin ismi Ibn Mâce olarak meshur olmustur.
          Ibn Mâce Kazvîn sehrinde H. 209 yilinda dünyaya gelmistir. H. 273 yilinda Ramazan'in bitimine sekiz gün kala Pazartesi günü vefat etmistir.
          Ibn Mâce dönemin önde gelen hadisçilerinden ders okumus ve hadis dinlemistir. O'nun hocalari arasinda sunlari sayabiliriz: Muhammed b. Abdillah b. Numeyr, Abdullah b. El-Muaviye, Hisa m b. Ammâr, Dâvud b. Ruseyd, Ebûbekir b. Ebi Seybe, Ibrahim b. el-Münzir el-Hazâmî. Bu saydigimiz âlimler dönemin meshur hadisçileri Ibn Mâce'nin önemli hocalaridir. Ibn Mâce'nin hadis aldigi seyhlerin sayisi ise daha fazladir. Talebeleri arasinda su hadisçileri sayabiliriz: Muhammed b. Isa el-Ebherî, Ebû'l-Hasan el-Kattân, Süleyman b. Yezîd el-Kazvînî, Ahmed b. Ibrahim el-Kazvînî, Ishâk b. Muhammed el-Kazvinî. Bu talebeler Ibn Mâce'nin yüzlerce talebesinden birkaç tanesidir (Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, II, 183).
          Dönemin Ilmî gelenegine uygun olarak Ibn Mâce çesitli beldelere ilim seyahatlari (rihle) yapmistir. Irak, Basra, Kûfe, Bagdad, Mekke, Sam, Misir ve Rey beldelerini hadis Ilmini ögrenmek ve hadis yazmak için dolasmistir. Bu sehirlerdeki meshur hadisçilerle ve büyük âlimlerle görüsmüs, onlardan ilim almistir. Ibn Hallikân O'nun hakkinda "hadis Ilminde imâm ve hadis ilimleri ile ilgili bütün disiplinlerde otorite sahibiydi" demistir (Ibn Hallikân, Vefâyâtu'l-A'yân, III, 407).
          Ibn Mâce'nin tefsir ve tarih ilimlerinde de genis bilgisi vardir. Kur'ân tefsiri ile ilgili bir eseri ve güzel bir tarih kitabi vardir (Ebü'l-Ferec Ibnu'l Cevzî, el-Muntazam, V, 90).
          Sünen-i Ibn Mâce
          Ibn Mâce'nin Sünen'i diger sünenler arasinda tertibinin güzelligi ve zevâidinin çoklugu ile temâyuz etmistir. Ibn Mâce'nin en önemli meshur eseridir. Bu eserde hadisler fikih bablarina göre tertip edilmistir. Eserin mukaddime bölümünde ise sünnete ittibanin önemi bidat'tan sakinmanin geregi ve bu meselelere tealluk eden konularla ilgili hadisler bir araya getirIlmistir. Bundan dolayi da "Sünen" grubundan kabul edIlmistir.
          Ibn Mâce bu eserini telif ettiginde dönemin büyük hadis tenkitçisi Ebû Zur'a er-Razî'ye sunmustur. Ebû Zur'a Sünen hakkinda sunlari söylemistir: "Bu kitap halkin eline geçerse mevcut hadis kitaplarinin çogunun yerini alacagini zannediyorum" Ibn Mâce'nin eserindeki zayif hadisler için Ebû Zur'a "isnadi zayif olan hadIsleri n otuzu geçmeyecegini ümit ediyorum" demistir.
          Ibn Mâce'nin Sünen'inde 37 kitap, 1515 bab ve 4341 hadis vardir. Bu rakam Sünen'in M. Fuâd Abdulbakî'nin tahkîki ile basilan baskisindaki rakamlamaya göredir. Sünen'de bulunan hadIsleri n 3002 tanesi Kütüb-i Sitte'nin diger bes kitabinda mevcuttur. Bu bes eserde bulunmayip yalniz Ibn Mâce'nin eserinde bulunan zevâid'in miktari 1339'dur. Bu hadIsleri n sihhat derecesi de söyle tesbit edIlmistir. Ricali sika ve isnâdi hasen olanlar 199 tane, isnadi zayif olanlar 613 tanedir. Münker, mekzûb veya isnadi çok fazla olmasi Sünen'in degerini artirmaktadir. Belki de Dârimî (ö. 255)'nin eserinin yerine Kütüb-i Sitte'nin altinci kitabi olmasinin en büyük sebebi Ibn Mâce'nin Sünen'indeki bu diger bes hadis kitabinda bulunmayan hadIsleri n sayisinin çoklugudur.
          Ibn Mâce'nin eserini Kütüb-i Sitte'den Ilk kabul eden Imam Muhammed b. Tâhir el-Makdisîdir. Makdisî "Surutu'l-Eimmeti's-Sitte" isimli eserinde altinci eser olarak Ibn Mâce'nin eserini almis ve bu dönemden sonra bu sekilde yayginlasmistir. Zehebî Ibn Mâce'nin eseri hakkinda "güzel bir kitaptir. Vâhi hadIsleri onun güzelligini gidermese daha iyi olurdu. Ancak bunlar da fazla degildir" (Zehebî, a.g.e, II, 189).
          Sünen'in meshur ravileri sunlardir: Ebu'l-Hasan el-Kattân, Süleyman b. Yezid, Ebû Ca'fer Muhammed b. Isa ve Ebû Bekr Hâmid el-Eherî'dir

          Yorum

          • Sniper®
            Senior Member
            • 22-06-2005
            • 12987

            #6
            Konu: Hadis Alimlerimiz

            İmam-ı Müslim


            Hadis âlimlerinin en üstünlerinden olup, Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından ikincisinin yani Sahih-i Müslim'in müellifidir. İsmi, Müslim bin Haccâc bin Müslim el-Kuşeyri en-Nişaburi, künyesi Ebul-Hüseyin?dir. 821 (H.206) senesinde Nişabur'da doğdu. 875 (H.261) tarihinde burada vefat etti. Nişabur'un bir mahallesi olan Nasrâbad'da defnedildi. Büyük hadis imamlarından olup, Arapların Beni Kuşeyr kabilesine mensuptur.

            İmam-ı Müslim, zamanının büyük hadis âlimlerinden hadis-i şerif dinlemek ve öğrenmek için, Hicâz, Irak, Şam ve Mısırı dolaştı. Yahyâ bin Yahyâ en-Nişaburi, Ahmed bin Hanbel, Kuteybe bin Said, Ebu Bekr bin Ebi Şeybe, Osman bin Ebi Şeybe, imam-ı Şafii hazretlerinin talebelerinden Harmele bin Yahyâ gibi büyük âlimlerden hadis-i şerif dinleyip, rivayette bulundu. Ondan da; Ebu İsâ et-Tirmizi, Yahya bin Said, Muhammed bin Mahled, Mekki bin Abdan ve daha başka âlimler, hadis-i şerif bildirmişlerdir. Bağdata birkaç defa gelen imam-ı Müslim hazretlerinden Bağdat âlimleri de hadis-i şerif dinleyip rivayette bulunmuşlardır. En son 872 senesinde Bağdata gelmiştir.

            İmam-ı Buhari ile Nişaburda görüşmüş, onun ilim meclisine devam etmiştir. İmam-ı Müslim, imam-ı Buhari ile bir hadis-i şerifin müzakeresini yaparken; İmam-ı Buhari, hadis-i şerifin senedinde, onun bilmediği bir illeti gösterince, imam-ı Müslim ayağa kalkarak Buharinin alnından öpmüş ve methte bulunmuştur. İmam-ı Buhari hazretleri için; Sana buğzedenler, ancak hasedinden buğzeder. Dünyada bir benzerin olmadığına şehadet ederim demiştir.

            Hadis-i şerif öğrenmek ve öğretmek için pek çok seyahat yapan İmam-ı Müslim hazretleri, ömrünün son yıllarını Nişaburda geçirmiş, orada hadis-i şerif dersi vermiş ve ticaretle meşgul olmuştur.


            Eserleri

            1) Sahih-i Müslim:
            Kütüb-i Sittenin ikincisi olup, Buharinin Sahihinden sonra gelir. Hadis ilminde Müslim (M) harfi ile gösterilir.

            İmam-ı Müslimin bu eseri üzerine çok şerhler yazılmıştır. Abdül Gafur ibni İsmâil el-Fârisinin yaptığı El-Mefhum fi Şerhi Garibi Müslim adlı şerhi, Ebul-Kâsım İsmâil bin Muhammedin Şerhu Müslim adıyla yaptığı şerh ve Muhyiddin Ebu Zekeriyya Yahya en-Nevevinin El-Minhâc fi Şerhi Sahih-i Müslim adıyla yaptığı şerh gibi daha birçok şerhi vardır.

            2) El-Müsned-ül-Kebir
            3) El-Câmi Alel-Ebvâb
            4) El-Esmâ vel-Kunâ
            5) El-Efrâd vel-Vuhdân
            6) Tesmiyetü Şuyuhu Mâlik ve Süfyân ve Şube
            7) Kitab ül-Muhadramin
            8) Kitabu Evlâd-is-Sahabe
            9) Evhâm-ül-Muhaddirin
            10) Et-Tabakât
            11) Efrâd-üş-Şâmiyin
            12) Et-Temyiz
            13) El-İlel
            Son düzenleme Sniper®; 26-07-2009, 14:01.

            Yorum

            • Sniper®
              Senior Member
              • 22-06-2005
              • 12987

              #7
              Konu: Hadis Alimlerimiz

              Büyük hadis ve fıkıh âlimi. Künyesi Ebu Abdurrahman; ismi, Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinân bin Bahr bin Dinar?dır. İmam-ı Nesai diye meşhurdur. Aslen Horasanın Nesa şehrindendir. 830 (H. 214) yılında orada doğdu. 915 (H.303)te Filistinin Remle şehrinde vefat etti. Mekkede vefat ettiği veya Hariciler tarafından şehid edildiği de bildirilmektedir. Hadis ilminde imamdı, yani üç yüz binden fazla hadis-i şerifi ravileriyle birlikte ezbere bilirdi. Yazdığı Süneni Sagiri, Kütüb-i Sitte adı verilen altı büyük hadis kitabından biridir. Hadis ilminde rumuzu sin (S) dir.

              İlim tahsiline Horasanda başlayan İmam-ı Nesai; Irak, Şam, Mısır, Hicaz (Mekke ve Medine) ve Cezire (bugünkü Cizre civarı) âlimlerinden ders aldı. Mısırda yerleşti. On beş yaşında Kuteybe bin Saide talebe olup, bir sene iki ay yanında kaldı. İshâk bin Râhaveyh, Hişâm bin Ammâr, İsâ bin Hammâd, Hüseyin bin Mansur Sülemi, Amr bin Zürâre, Muhammed bin Nasr-i Mervezi, Süveyd bin Nasr, Ebu Kureyb, Muhammed bin Rafii, Ali bin Hucr, Ebu Yezid Cermi, Ebu Dâvud Süleymân Eşas, Yunus bin Abdilalâ, Muhammed bin Geylân ve daha birçok âlimden ders aldı. Onların bir çoğundan hadis-i şerif dinledi ve rivayet etti.

              Hadis ilminde zamanının bir tanesi olan imam-ı Nesai, Mısır âlimlerinin en fakihiydi. Haramlardan sakınmakta ve ibadetlere düşkünlükte eşi yoktu. Her yaptığı iş, her söylediği söz, Allahü teâlânın rızası içindi. İmam-ı Nesainin hadis-i şerif rivayetinde ravilere koyduğu şartlar, Buhari ve Müslimden daha sıkıydı. Hadis ravilerinin güvenilir olup olmamasındaki tespitlerine bütün âlimler itibar ederlerdi.

              İmam-ı Nesai hazretlerinden; Ebu Bişr Devlâbi, Ebu Ali Nişâburi, Hamza bin Muhammed Kesâsi, Ebu Bekr Ahmed bin İshâk, Muhammed bin Abdullah bin Hayyuye, Ebul-Kâsım Taberani, Fakih Ebu Cafer Tahavi ve daha birçok âlim ilim tahsil edip, hadis-i şerif rivayet etti.

              İmam-ı Nesai hazretleri, ilk önce yazdığı Sünen-i Kebirinde, hadis-i şeriflerin kaynakları ve toplanması hakkında bilgiler verip, şartlarına uyan hadis-i şerifleri yazdı. Bu eserine, kendisi Müctenâ adını vermesine rağmen Sünen-i Sagir adıyla meşhur oldu. Şimdi, daha çok Sünen-i Nesai adıyla bilinmektedir. Bu kıymetli eser, altı meşhur hadis kitabından biri olarak Müslümanların baş tacı oldu.

              İmam-ı Nesai hazretleri, ömrünün sonuna doğru Şama gitti. Orada Hz. Aliyi kötüleyen haricilerden bazı kimseler gördü. Bunun üzerine Hz. Ali ve Ehli Beyt-i Nebeviyi öven Kitab-ül-Hasâis fi Fadli Ali bin Ebi Tâlib ve Ehli Beyt adlı eserini yazdı. Bu eserindeki hadis-i şeriflerin çoğunu Ahmed bin Hanbel hazretlerinin rivayetlerinden aldı. Bu kitabını niçin yazdığını bilmeyen bazı kimseler; Şeyhaynın yani Ebu Bekir ve Ömerin üstünlüklerini niçin yazmadın dediler. Bunun üzerine; Fedâil-üs-Sahabe adlı Eshab-ı kiramın üstünlük ve faziletlerini anlatan kitabını yazdı, Müsned-i Ali, Müsned-i Mâlik ve Duafâ vel-Metrukin adlı kitaplar, onun pek kıymetli eserleri arasındadır. Sonuncusu, basılmıştır.

              Yorum

              İşlem Yapılıyor
              X