Van

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Van

    Genel Bilgi

    Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir il merkezi olan Van, kuzey ve kuzeybatısında Ağrı, doğusunda İran, güneyinde Hakkari ve Şırnak, güneybatısında Siirt, batısında Van Gölü ve Bitlis ile çevrilidir. Türkiye’nin en doğu kesiminde yer alan Van’ın yüksek dağlık alanlardan oluşan engebeli bir arazi yapısı vardır. Bu engebeler 1.600 m.den aşağı değildir. İl sınırları içerisinde dorukları 3.000 m.yi aşkın dağlar bulunmaktadır. Kuzey kesiminde en yüksek noktası il sınırları dışında olan Aladağ ve Tendürek Dağları’dır. Tendürek Dağları aynı zamanda İran ile sınırı oluşturan Sınır Dağları olarak isimlendirilir. Aladağ’ın 3.211 m. yüksekliği ile Kerdahol Tepesi bu kesimin en yüksek tepesidir. Doğu kesiminde İran sınırı boyunca kuzey-güney doğrultusunda uzanan Berhebine (Er) Dağı ile Haravil (Yiğit) Dağı (3.468 m.) bulunmaktadır. Güney kesimini ise Güneydoğu Torosların uzantısı olan Kavuşşahap Dağları engebelendirir. Bu dağlar Van Gölü’nün güneyini bütünü ile kaplamaktadır. Bunların dışında Gökdağ (3.604 m.), Arnas (Kepçe) Dağı (3.537 m.), Kavuşşahap Dağı (3.634 m.), Müküs Dağı (3.414 m.) ve Artos (Çadır) Dağı (3.537 m.) bulunmaktadır. Van’ın orta kesiminde ise Pirraşit Dağı (3.109 m.), Mengene Dağı (3.412 m.), Koçkıran Dağı ve İspiriz Dağı (3.668 m.) yer almaktadır. Bu dağlar Van Doğusu Dağları ismi ile tanınmaktadır. Dağların yüksek düzlüklerinde ise yaylalar bulunmaktadır.

    Van’daki başlıca düzlükler; Çaldıran, Bargiri (Muradiye), Erciş, Van, Hoşap, Havasor ovaları ile Karakallı Düzü, Erçek Düzü, Noşar Düzü ve Tarhani Düzü’dür.

    İl topraklarından kaynaklanan Urmiye, Erçek ve Van kapalı havzaları Basra Körfezi’ne ulaşmaktadır. Kotur Çayı ise İran’daki Urmiye Gölü’ne dökülür. İlin doğusundan kaynaklanan ve doğu-batı doğrultusunda akan Memedik Çayı aracılığı ile Erçek Gölü’ne ulaşan akarsular bulunmaktadır. Ayrıca Zilan Deresi, Deliçay, Bendimahi Çayı, Karasu olarak isimlendirilen Marmit Çayı ve Hoşap Suyu Van Gölü’ne dökülen akarsulardır. Dicle Nehri’nin başlıca kollarından Büyük Zap Suyu ile Botan Çayı (Ulu Çay) il topraklarından kaynaklanan diğer akarsulardır.

    Van ilinde Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün doğu kesimi bulunmaktadır. Bunun dışında Erçek Gölü, Akgöl, Sultan (Süphan) Gölü, Tuz Gölü (Kazlı), Değirmi Göl ve Hasantimur Gölü il toprakları içerisindedir. Van’ın doğusundaki Keşiş (Turna) Gölü ise Urartular zamanından sulama amaçlı olarak kullanılmış yapay bir göldür.

    Van Gölü Nemrut Dağı’nın patlaması sonucunda kraterde biriken suların oluşturduğu volkanik bir göldür. Gölün yüzölçümü 3.713 km2 olup, denizden yüksekliği 1.646 m., derinliği de 457 m.yi aşmaktadır. Çok sayıda koyları bulunan gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır. Sit alanı olarak ilan edilen bu adalar turistik özelliğe sahiptir. Van Gölü’nün suyu sodalı ve tuzludur. Aynı zamanda da dünyada en çok soda içeren göldür. Yüzölçümü 19.069 km2 olan ilin 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 877.524’tür.

    Van Gölü’nün doğu sınırı boyunca uzanan alan ile ilin kuzey ve güney kesimleri fay hattı üzerindedir. Bu yüzden de 10 Eylül 1941’de Erciş Depremi, 24 Kasım 1976’da Çaldıran Depremi yörede büyük yıkıma ve can kaybına neden olmuştur.

    Yüksek ve engebeli bir arazide ve denizden uzak olan Van’da Karasal iklim hüküm sürmektedir. Mevsimler ve günler arasında sıcaklık farkı büyüktür. Kışlar uzun kar yağışlıdır. Yazlar ise kısa ve sıcak geçer. Van Gölü kıyısındaki iklim doğu ve kuzey kesimlerine göre daha yumuşaktır.

    Van, orman açısından Türkiye’nin en yoksul illerinden birisidir. Bitki örtüsü step görünümündedir. Eski yıllarda ormanlarla kaplı olan ilin güney kesiminde meşe topluluklarına rastlanır. Ancak, yüzyıllardır tahrip edilen ormanlardan çok az ağaç günümüze gelebilmiştir. Çalılıklar halindeki bodur meşelerin yanı sıra bodur ardıç, ceviz, doğu çınarı, melengiç, kavak ve kızılcık ağaçları görülmektedir.

    İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizm ve balıkçılığa dayalıdır. İklimi sert olduğundan tarım pek fazla gelişmemiştir. Bununla birlikte yetiştirilen tarımsal ürünler arasında; kuru yem bitkisi, buğday, şeker pancarı, patates bulunmaktadır. Az miktarda da arpa, kavun, karpuz, domates, baklagiller, elma, ceviz ve sebze yetiştirilir. Van’ın ekonomisinde hayvancılık ön planda gelmektedir. Sığır, koyun, kıl keçisi, at, eşek, manda yetiştirilir. Koyun ve sığır türlerinin ıslahı için Erciş’te Altındere Tarım İşletmesi kurulmuştur. Hayvancılık daha çok yaylacılık yöntemleri ile yapılmaktadır. Hayvansal ürünlerin başında Van’a özgü otlu peynir gelmektedir. Arıcılık, tavukçulu, Van Gölü başta olmak üzere göllerde ve diğer akarsularda balıkçılık yapılmaktadır. Ayrıca Van kilimlerinin Türk halı ve kilim sanatı yönünden önemi büyüktür.

    Kalkınmada öncelikli iller kapsamına 1968’de alınmasına rağmen sanayide büyük bir gelişme görülmemiştir. İmalat sanayii daha çok hayvansal ürünlerin işlenmesine dayalıdır. Bununla birlikte, Van Et Kombinası, Van Süt ve Mamulleri İşletmesi, Yem Sanayiinin Van Yem Fabrikası, Van Deri ve Kundura Fabrikası , Erciş Şeker Fabrikası, Van Çimento Fabrikası ildeki belli başlı kamuya ait sanayii kurumlarıdır. Bunun dışında mandıralar, un, tuğla ve yün ipliği fabrikaları da bulunmaktadır.

    Van doğal ve tarihi değerler yönünden zengin olup, ekonomisinde turizmin büyük katkı payı vardır. Van Gölü kıyılarındaki plajlar, Akdamar Adası, Van Kalesi, Bendimahi Çağlayanı ve Erek Vadisi turizm açısından önem taşımaktadır. Ayrıca Van'a özgü olup, dünyaca tanınan Van Kedileri koruma altına alınmıştır.

    İl topraklarında mermer yatakları bulunmaktadır. Başkale’de traverten, Çaldıran ve Gevaş’ta tuğla-kiremit hammaddesi, Erciş’te linyit, sünger taşı yatakları vardır. Ayrıca ilin çeşitli yerlerinde de maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

    Van’ın eskiçağlara kadar inen çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Özellikle Tilkitepe’de yapılan kazılarda ele geçen buluntular Kalkolitik Çağ’dan (MÖ.5500-3500) itibaren yörede sürekli bir yerleşim olduğunu göstermiştir. Ancak, bu buluntular Van bölgesi ile Mezopotamya kültürleri arasında yakın bir ilişki olduğunu da ortaya koymuştur. MÖ.3000’de Hurriler burada yaşamıştır. Doğu Anadolu’da yaşayan Hurriler burayı merkez konumuna getirmişlerdir. Hurrilerin Hititler tarafından yıkılmasından sonra Urartular yöreye hakim olmuş ve Van 300 yıl Urartuların başkenti olmuştur. Bu arada İ.Sardur Van Kalesini kurmuş ve buraya Urartu dilinde Biane adı verilmiş, bu isim zamanla Van’a dönüşmüştür. Urartuların ileri bir kültür düzeyine eriştikleri; Van’da Tuşba, Çavuştepe ve Topraktepe’de günümüze ulaşan sulama, bağcılık ve mimari alandaki eserleri ile anlaşılmaktadır. MÖ.VI.yüzyılın başlarında Medler Urartu Devletini yıkmışlar, bunun ardından da Persler yöreye hakim olmuştur. Büyük İskender’in Persleri yenmesinden sonra Makedonyalılar, ardından Seleukoslar burada hüküm sürmüştür.

    MÖ.III.yüzyılda Van yöresi kısa bir süre Ptolemaiosların eline geçmiş bunu MÖ.129’da Partlar, MÖ.I.yüzyılda Ermeni krallarından Dikran’ın egemenliği izlemiştir. Van Partlar ile Romalılar arasında zaman zaman el değiştirmiş, MS.III.yüzyılda Romalılar Sasanilerle yöre için savaşmışlardır. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizans yönetiminde kalan Van VII.yüzyılın ortalarında Arapların eline geçmiştir. IX.yüzyılda Saciler, X.yüzyılda Arap ve Ermeni çekişmelerine sahne olmuştur. Bu çekişmelerin ardından 1021’de Bizanslılar yeniden yöreye hakim olmuş ve Bizans’ın Vaspurakan Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bu arada Orta Asya’dan Türkmen boyları yöreye akınlar yapmıştır. Selçuklular 1054’te Erciş’i, 1064’te de Van çevresini ele geçirmişlerdir.

    Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular yöreye hakim olmuş, 1100’de Sökmenler Van’ı yönetimleri altına almışlardır. Bunun ardından Van yöresi 1205’te Gürcülerin saldırısına uğramış ve kısa bir süre de Eyyubiler buraya egemen olmuşlardır. Moğolların yağmalamasından sonra yöre yeniden Anadolu Selçuklularının, İlhanlıların ve Timur’un denetiminde kalmış, Hakkari beylerinden Karakoyunlu İzzeddin Şir Van ve çevresini yönetimi altına almıştır. Safevilerin bölgede etkin olmasından sonra Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nda Safevileri yenmesiyle Van ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bununla beraber Van, zaman zaman Osmanlılar ile Safeviler arasında el değiştirmiştir. Amasya Antlaşması hükümlerine göre Osmanlı toprakları içerisinde kalan Van zaman zaman İranlıların saldırılarına uğramıştır. Osmanlılar ile İranlılar arasında 17 Mayıs 1639’da yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması hükümlerine göre de Osmanlıların İranlılar ile sınırı belirlenmiş ve Van Osmanlı topraklarında kalmıştır. Osmanlı döneminde Van, Eyalet statüsü kazanmış olup; 1568-1574 tarihleri arasında 12, 1578-1588’de 27 sancağa sahipti.

    Van yöresi Osmanlı döneminde bazı ayaklanmalara sahne olmuş, 1895’te Ermenilerin başlattığı ayaklanmalar bastırılmıştır. Bununla beraber I.Dünya Savaşı başlarında Ermenilerin Taşnaktzutyun Örgütü Van’ı işgal etmiştir. 1915’te Ruslar tarafından işgal edilen yöre, Rus İhtilali nedeni ile Ruslar Anadolu’dan çekilirken Van’ı da boşaltmışlardır. Bu kez Ermeniler yeniden Van’ı işgal etmiş, Osmanlının 4.kolordusu 7 Nisan 1918’de Van’a girerek bu işgale son vermiştir.



    Van Sözlü Tarih

    Van Kalesine ilişkin söylence:Urartıların eline geçen Van kalesi öyle muazzam yapılmıştır ki görenler kalenin insan eliyle yapıldığına inanılmaz.Kale dev yapılı insanlar tarafından 80 metre yüksekliğe her biri en az 30 ton gelen düzgün taşlarla sıva ve harç kullanılmadan yapılmış inanışa göre duvar yapımında çalışanlar öyle güçlülerdi ki elleriyle bastırarak taşları hamur haline getirip birbirine yapıştırmışlardır.Meher de bu dev yapılı insanlardan biridir.Atıyla birlikte Meher Kapı denilen yerde Urartu kaya yazıtının ardında günümüzde de yaşadığına ve kıyamet günü gelince yeniden ortaya çıkılacağına dair efsaneler vardır.
    Meher Kapı değişik inançlara göre kutsal sayılır.Hristiyanlar bu kapının Paskalya'nın yedinci günü ya da St. Jean Bayaramı'nda açıldığına inanılır.İslam inanaçlarına göre ise burası bir hazine kapısıdır ve her cuma gecesi açılır,fakat giren mutlaka bir kötülükle karşılaşır.Bir başka inanışa göre Hz.Ali bu kapı görünümlü yerin ardında yaşamaktadır.Kapı önündeki su birikintisi atının sidiğidir.

    Şeyh Abdurrahman Söylencesi:İran Şahı Abbas ,Van Kalesi'ni almak için kentin kuzeyindeki ki "Şahbağı"(Beyüzümü Köyü)denilen yerde konaklar.KAle çok yüksek ve sağlam olduğu için bir türlü alamaz.Aradan yedi yıl geçer.Oraları tanıyan biri Şaha:"Kalede Abdurrahman Gazi diye ermiş biri vardır.O orada oldukça burayı almamız imkansızdır."der.Bunun üzerine Şah Abbas,ermişi denemek için bir kuzu bir de köpek kızarttırıp armağan olarak gönderir.Elçiler armaağnı sunduklarında ,ermiş şöyle bir bakar,köpeği göstererek:"Bunu Şahınıza götürün." der Elçiler geri götürürlerse şahın kendilerini öldüreceğini söyler.Bunun üzerine Şeyh elini köpeğe doğru uzatarak"hoşt" diye seslenir.Köpek canlanıp koşmaya başlar.Elçiler dönüp durumu Şaha anlatırlar.Şahta kuşatmayı kaldırıp ülkesine döner.

    Çomar Bölükbaşı söylencesi:Çomar Bölükbaşı sınır boylarında yıllarca bulunmuş yiğitlikleriyle kahramanlıklarıyla tanınmış bir kahramandır.Yıllar sonra Van'a gelip Van Beylerbeyi Mehmet Emin Paşa 'nın kale komutanı olur.Mehmet Emin Paşa bir ara celali olmuş iddiasıyla tutuklanmış,sonra suçsuz bulunarak bırakılmıştır.Ama kale komutanı asi ilan edilmiştir.Çomar Bölükbaşı bir avuç askeriyle Van kalesinde kıstırılır.Emir gereği sağ olarak ele geçirilecektir.Durumun kötüye gittiğini gören Çomar Bölükbaşı arkadaşlarıyla birlikte kaleden sarkıttığı bir ip merdivenle kaçar ardlarına düşen 600 kişilik ordu Van Gölü'nün güney kıyısında ki Kuskunkıran deresi'nde bunları sıkıştırır.Kanlı bir savaş olur Çomar Bölükbaşı Orduyu dağıtacakken yardım gelir.Çomar Bölükbaşı 'nın kurtulma ümidi kalmamıştır.Bir yanı yüksek kayalar bir yanı uçurumdur.Atından inip onu öper yelesini okşar herkes teslim olcağını düşünürken o atını uçuruma sürer.Öldüğü sanılırken bir de bakarlar ki Çomar Bölükbaşı yüzerek gölden karşıya geçmektedir.Kimileri yakalanmasını kimileri ise Tanrı'nın yardım ettiği bu kahramanın bağışlanmasını ister ama yakalanmasını isteyenler ağır basar.Ordu dolaşıp önünü keser.Çomar Bölükbaşı güçlükle bataklıktan kıyıya çıkar.Yeniden orduyla savaşa tutuşur.Sonunda alnından vurulur başını kesip Van Paşa'sına götürürler.Paşa:"Yazık etmişsiniz böyle bir yiğit vurulur mu,başı kesilir mi? götüün bedeniyle birlikte şehit olduğu yere gömün"diye adamlarını azarlar.
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    #2
    Konu: Van

    Doğal Güzellikleri

    Dağlar



    Van yöresinin %53’ünü kaplayan dağlar çeşitli jeolojik dönemlerde kıvrılma ve kırılmalar sonucunda oluşmuştur. Bunların başında ilin kuzey kesiminde, dorukları il sınırları dışında kalan Aladağ (3255) ve Tendürek Dağı (3542) bulunmaktadır. Bunlardan Tendürek Dağı'nın doğusunda İran sınırına kadar uzanan dağ sıraları bulunmaktadır. Bu dağların yüksekliği 2600–2900 m.ye ulaşmaktadır. Bu dağların belli başlı yükseltiler; Dumanlıdağ, Elegen Dağları, Kırklar Dağı, Tavur Dağı ve Kotur Tepesi'dir. Bu dağlar arasındaki Bendimahi Havzası ile Karasu havzası yakınında kuzeyde, Alikelle Dağı (2850 m.) yer almakta olup dağın uzantıları Abaza düzlüğüne kadar inmektedir. Buradaki en yüksek dağ Pirreşit Dağı'dır (3200 m.). Bu dağ sıralarını sırasıyla Manda dağı (3020 m), İsabey Dağı (3000) izlemektedir. Bunlar düzenli bir sırt halinde güneybatı yönüne uzanarak Karasu Vadisi ile Van Gölü arasında, Şoli Dağı (2900 m.) ile devam eder.

    İl alanındaki yükseltiler güneydoğuya gittikçe artar ve düzgün sıra dağlara dönüşür. Bu sıra dağların en önemlileri; Ahlat Dağı (2810m) ve Korahal Dağı (2700m) dır. Tendürek Dağı'nın uzantısı olan sınır dağları, Gündizin Dağı (3100m), Koçalan Dağı, Bilecik dağı, Melek Dağı yörenin belli başlı dağlarıdır. Kesiş gölünün bazı kesimlerinde başlayan dağlar arasında Şuşanıs Dağı (2750m), Narkut Dağı (2800m), İspiriz Dağı (3688m) bulunmaktadır. İlin güney kesiminde ise, Güneydoğu Torosların uzantısı Kavuşahap Dağları yer almıştır. Gökdağ (3604 m.), Müküs Dağı (3414 m.) Arnos Dağı (3547 m.), Artos Dağı (3537 m.) da buradaki diğer önemli yükseltilerdir.


    Plato, Yayla ve Ovalar




    Van il topraklarının %33’ü plato, ova ve yaylalarla kaplanmıştır. Bu alanlar III. Zamanda ortaya çıkan yükselmeler sonunda meydana gelmiştir. Volkanik olan bu alanların toprakları kireçli ve killidir. Bunarın belli başlıları Norduz Yaylası, kuzeyde Çaldıran İlçesinde Abaza Düzü, Sultan Gölü çukurluğunun batısındaki yaylalar, Ahlat Dağında Erçek Gölünün kuzeyindeki yaylalar ile güneydoğusunda Hoşap Suyu çevresinde uzanan geniş yaylalardır.

    İl alanının %13,7 sini kaplayan başlıca ovalardan Van Ovası, Karasu Hoşap Suyu arasında 150 km'lik bir alanı kaplamaktadır. Van Gölü’nün kuzeyindeki Erciş Ovası 150 km lik bir alanı kaplamaktadır. Gürpınar’da Hoşap Ovası deniz seviyesinden 2.400 yükseklikte, 180 km2’lik bir alanı kaplamaktadır.

    Muradiye ilçesindeki Muradiye Ovası deniz seviyesinden 2000 m. yükseklikte, 525 km alana yayılmıştır. Ayrıca Tarhani Düzü 50 km2, Noşar Düzü 80 km2, deniz seviyesinden 2.100 m. yükseklikte Saray Ovası 45 km2’lik alana yayılmış olup, ilin en verimli topraklarıdır. Bunun yanı sıra Karakallı ve Ercek Düzleri de ilin diğer düzlük alanlarıdır.


    Akarsular



    Van Havzası dışında kalan alanlarda çok sayıda küçük akarsı bulunmaktadır. Ancak bu akarsular yaz aylarında kurumaktadır.

    Ben-i Mahi Suyu

    Van Gölü Havzasının en büyük akarsuyu olan Bend-i Mahi Suyu ilin kuzeyindeki Aladağ ile Tendürek Dağı arasında çeşitli kolların birleşmesinden meydana gelmiştir. Tendürek Dağı’nın güneybatısındaki Sarıgöl ve Kaz Gölünden çıkan bu akarsu sık sık yön değiştirir ve Çaldıran Ovasını suladıktan sonra Yağlıdere ile birleşir ve Göndürme Boğazını aşmaktadır. Bundan sonra Muradiye Ovasını sular ve Van Gölünün kuzeyine dökülür. Bu akarsuyun uzunluğu 90 km.dir.


    Hoşap Suyu (Güzelsu)

    Başkale ile İspiriz Dağları ile Norduz Yaylasından kaynaklanan Hoşap Suyu, Koçkıran, Gelispiri ve Geleriş Dağlarından doğan çok sayıdaki derelerle beslenir. Derin bir vadiden doğu ve batı yönünde akar, Hoşap Ovası’nı suladıktan sonra Zernek Boğazına girer. Bunun ardından Havasor Ovasından geçerek Van Gölüne dökülür. Bu akarsuyun uzunluğu 130 km.dir.


    Karasu

    Özalp ilçesinin kuzeyindeki dağlardan doğan Karasu 130 km. uzunluğundadır. Çevresindeki yüksek dağlardan inen küçük akarsularla beslendikten sonra derin bir vadiyi aşar, Akbulak Düzlüğüne girer. Bu arada Erçek gölüne yaklaşır Timar Ovasından sonra Van Gölüne dökülür.


    Memedik Çayı

    Özalp ilçesindeki çok sayıdaki akarsuların Saray Düzlüğünde toplanmasından oluşan Memedik Çayı doğu batı yönünde akar. Memedik Boğazını geçtikten sonra Erçek Ovasını aşar ve Erçek Gölüne dökülür. Bu akarsu 60 km. uzunluğundadır.


    Zilan Deresi

    Aladağ’ın kollarından beslenen Zilan deresi kuzey-güney yönünde akarak doğudan Hacıdiri Deresini sularına katar ve sarp bir vadi içerisinden geçer. Bundan sonra genişler, Erçis Ovasını geçtikten sonra Van Gölüne dökülür.

    Van il toprakları içerisinde bu akarsulardan başka Deliçay, İrşat Çayı, Kırkgeçit Deresi, Çığlı Suyu ile Çatak Suyu bulunmaktadır.


    Göller

    Van da çok sayıda göl bulunmaktadır. Bunların başında Van Gölü ile Erçek Gölü gelmektedir.

    Van Gölü



    Van Gölü, Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın beşinci büyük gölüdür. Gölün yüzölçümü 3764 km² olup derinliği bazı yerlerde 100 metreyi geçmektedir. Uzunluğu 125 km., genişliği 65 km. aşar. Deniz seviyesinden yüksekliği 1646 m.dir. Büyüklüğünden ötürü de halkı tarafından “Van Denizi” diye anılır.

    Tarihi Çağlarda Urartular göle dalgalarından ötürü “Dalgalı Deniz” ismini yakıştırmışlardır. Malazgirt Savaşı’ndan sonra Selçuklular gölün çevresinde yerleşmişlerdir. Mezopotamyalılar göle “Nayri Denizi” ismini vermişlerdir. Bununla beraber bazı kaynaklarda Küçük Deniz, Ahlat Deryası, Deryaço gibi isimlere de rastlanmıştır. Göl çevresinde Ahlat Sazlıkları, Dönemeç Deltası, Karasu deltası, Bendimahi Deltası bulunmaktadır. Aynı zamanda bu bölge yakınındaki Nurşun Gölü ile birlikte göçmen kuşların konakladığı bir alandır.

    Nemrut Dağı’ndan çıkan lavların jeolojik devirlerde setler oluşturması sonucu meydana gelen gölün üzerinde Akdamar Adası, Çarpanak Adası, Adır Adası gibi adalar bulunmaktadır. Suyu tuzlu 1000/ 210 sodalıdır. Bu nedenle de göl sularında temizlik malzemeleri kullanılmadan her türlü çamaşır yıkanabilmektedir. Ayrıca gölün tuz oranı % 0.19 dır. Yapılan araştırmalara göre göl suyunun deri ve cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Gölün en büyük özelliği değişik mevsimlerde değişik zamanlarda farklı renklerde görünmesidir. Gölün iki yakasındaki Van ile Tatvan arasında yük vagonlarını taşıyan feribotlar çalışmaktadır. Ayrıca Gevaş iskelesinden Akdamar Adası’na dolmuş motorları çalışmaktadır.

    Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü'ne özgü bir balık türü olan ve planktonlarla beslenen inci kefali (Chalcalburnus tarichi), Van Gölü'nün başlıca doğal özellikleridir. Mayıs ve Haziran aylarında yaklaşık 15.000 ton avlanan inci kefali lezzeti ve ekonomik değeri yönünden önemli bir besin kaynağıdır. Gölün sularının sodalı oluşu inci kefali dışında başka balıkların burada yaşamasına olanak vermemektedir.

    Göl içerisinde bulunan Akdamar Adası’nın bir de öyküsü vardır. Buna göre devrin baş keşişinin Tamara isimli çok güzel bir kızı varmış. Bu kız, Gevaş'ta yaşayan bir delikanlıya âşık olmuştur. Bu genç her gece Tamara'ya ulaşmak için gölü yüzerek geçer, kıyıda elindeki ışıkla da Tamara onu beklemiş. Ancak bu gizli buluşmalardan haberdar olan baş keşiş, fırtınalı bir gecede elinde mumla kıyıya inmiş. Işığın yerini sürekli değiştirerek gencin gücünü yitirmesine neden olmuş. Genç “Ah Tamara, ah Tamara” diyerek Van Gölü’nün sularında boğulmuştur. Ah Tamara, Ah Tamara sözcükleri zamanla Ahtamar veya Akdamar biçimine dönüşmüştür.

    Van Gölü'nde bir canavar olduğu konusunda 1997 yılında bazı iddialar ortaya atılmış, toplumun dikkati bu yöne çekilmiştir. Bu canavarın 8- 10 m. boyunda, ses çıkaran, insanlara zarar vermeyen, kahverengi-siyah arasında bir yaratık olduğu söylentisi, uzun yıllar gizemini korumuştur. Van halkı tarafından “Canavan”, “Cano” gibi isimlerle sevimli hale getirilen bu canavarla ilgili olarak Cambridge Üniversitesi'nden dünyaca ünlü su altı biyologu Jacques Cousteau gölde bir araştırma yapmak üzere Van'a gelmiş, bundan sonra da göl turizm yönünden önem kazanmıştır. Sonunda bu olay, Van’ın gelişmekte olan bir yöre olduğuna ve yöre halkının turizmi canlandırmak amacıyla böyle bir hikâyeye başvurduğuna bağlanmıştır.


    Erçek Gölü

    Van Gölü’nden sonra ilin ikinci büyük gölü olan Erçek Gölü Van Gölü’nün doğusunda, IV. Zamanda oluşmuş, lav kümelerinin yığılmasından meydana gelmiştir. Van Gölü’nden bir eşikle ayrılan bu göl bir çöküntü havzası içerisindedir. Kuzeydoğusunda Şeyh Zengi Ovası, güneyinde Irgat dağı ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1.803 m dir.

    Bu gölün de suları sodalı ve tuzludur.

    Van ilindeki belli başlı bu iki gölden başka İran sınırı yakınında Kaz Gölü ve onun batısında Sor Gölü, kuzeyinde Engiz Gölü ve Hasan Timuran Gölü bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Akgöl, Sultan (Süphan) Gölü, ilin kuzeyinde Kavak Dağı eteğinde Hıdırmenteş Gölü, Tendürek Dağı eteğinde Sarı Göl vardır. Ayrıca Kuh, Kozan ve Erek dağları arasındaki vadide vadi ağzının kapatılmasıyla oluşturulan, yapay bir göl olan Keşiş Gölü bulunmaktadır. Keşiş Gölünün kuzeyinde Irgat Dağı eteğinde İmaris Gölü ile Çengi Gölü il topraklarındaki diğer küçük göllerdir.

    İçmeler ve Kaplıcalar

    Van ili yeraltı su kaynakları yönünden oldukça zengin kaynaklara sahiptir. İlin büyük bir kesiminde maden suları ile kaplıcalar bulunmaktadır.


    Akbaş Köyü Madensuyu (Erciş)

    Van ili Erciş ilçesinde, Akbaş Köyü’nde bulunan Akbaş Kaplıcasının sıcaklığı 19 derecedir. Bu maden suyundan aynı zamanda banyo yoluyla da yararlanılmaktadır.


    Aşağı Şerefhane Maden Suyu (Muradiye)

    Van ili Muradiye ilçesinde Çaldıran ile Muradiye arasında bulunan bu suyun sıcaklığı 10 C olup, debisi 0.05 lt/sn. dir. Bu maden suyu sindirim, böbrek ve bağırsak hastalıklarına iyi gelmektedir.


    Bolbülük Maden Suyu (Özalp)

    Van ili Özalp ilçesinde bulunan bu maden suyunun sıcaklığı 12,5 derecedir. Saniyede 8,5 litre kaynamaktadır. Bu su da sindirim, bağırsak ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir.


    Hozi Maden Suyu (Başkale)

    Van ili Başkale ilçesinde bulunan Hozi Maden Suyunun sıcaklığı 13,5 derece, debisi de 0.09 lt/sn. dir. Bu maden suyu da sindirim, bağırsak ve böbrek hastalıklarına iyi gelmektedir.


    Kanlıbudak Maden Suyu (Başkale)

    Van ili Başkale ilçesinde bulunan bu maden suyunun sıcaklığı 14 derece olup, saniyede 0,5 lt. kaynamaktadır.


    Zereni Kaplıcası (Başkale)

    Van ili Başkale ilçesinde bulunan bu kaplıcanın suyu 55 derece sıcaklıktadır. Saniyede 1 litre kaynamaktadır.


    Hasanabdaz Kaplıcası (Erciş)

    Van ili Erciş ilçesi Deliçay’da bulunan bu kaplıcanın suyunun sıcaklığı 68 derecedir. Kaplıca suyu saniyede 2 litre kaynamaktadır.


    Yoldüştü Köyü Maden Suyu (Gürpınar)

    Van ili Gürpınar ilçesi Yoldüştü Köyü’nde bulunan bu maden suyunun sıcaklığı 10 derecedir. Saniyede 0,7 litre kaynamaktadır.


    Derviş Kaplıcası (Muradiye)

    Van ili Muradiye ilçesi Çaldıran’da bulunan bu kaplıcanın suyunun sıcaklığı 36 derecedir. Kaplıca suyu saniyede 0,05 litre kaynamaktadır. Çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.


    Dergezin Kaplıcası (Muradiye)

    Van ili Muradiye ilçesi Çaldıran’da bulunan bu kaplıcanın suyunun sıcaklığı 36 derece olup, debisi 5 lt/sn. dir.


    Mesire Yerleri

    Amik Gölü Mesire Yeri

    Van-Erciş karayolunda, Amik Gölü kıyısında bulunan bu mesire yeri meyve bahçeleri ve göl kıyısındaki doğal plajları ile tanınmıştır. Yaz aylarında ilin önemli bir mesire yeridir.


    Çatak Mesire Yeri

    Van ili Çatak ilçesinde bulunan bu mesire yeri iki çayın birleştiği bir vadide yer almaktadır. Çevresi ormanlık olup, Çatak Gölü alabalığı ile ün yapmıştır. Aynı zamanda çevresinde dağ keçisi, tilki, tavşan ve keklik gibi av hayvanları yaşamaktadır.


    Erek Vadisi Mesire Yeri

    Van Erek Vadisi yamaçlarında bulunan bu mesire yeri zengin bir doğaya sahiptir. İl merkezinden buraya günü birlik gelenler bulunmaktadır. Çevresi av turizmi yönünden önemlidir.


    Horhor Bulağı Mesire Yeri

    İl merkezinde, Van Kalesi’nin kuzeybatısında bulunan bu mesire yeri kaynak suları ile de ün yapmıştır.


    Edremit Mesire Yeri

    Van ili Edremit ilçesinde, Van’a 20 km. uzaklıktaki bu mesire yeri doğal plajları ve bitki örtüsü ile tanınmıştır.


    Ganiyisippi Şelalesi



    Van il merkezine 60 km. uzaklıkta, Van-Çatak karayolu üzerinde, Çatak ilçesine 5 km. uzaklıkta bulunan bu şelalenin çevresinden mesire yeri olarak yararlanılmaktadır. Şelalenin çevresinde alabalık tesisleri bulunmaktadır. Şelale kayalıklardan, 100 m. yükseklikten dökülmektedir. Şelalenin suları Nisan ayı sonlarında çok gür olarak akar, yaz aylarının sonlarına doğru da azalmaktadır.

    Muradiye Şelalesi

    Van ili Muradiye ilçesine 10 km. uzaklıkta Bend-i Mahi Çayı üzerindeki bu şelale derin bir vadi içerisinden, 10–20 m. yukarıdan aşağıya dökülmektedir. Çevresinden mesire yeri olarak yararlanılmaktadır. Buradaki asma köprüsü ile de ün yapmıştır.



    Van Peri Bacaları (Vanadokya) (Başkale)



    Van ili Başkale ilçesi Yavuzlar Köyü’nde bulunan ve Kapadokya yöresindeki peri bacaları ile oluşum yönünden benzerlik gösteren peri bacalarının bulunduğu alan Vanadokya olarak anılmaktadır.

    Buradaki volkanik Yiğit Dağı’nın püskürttüğü kayaçların aşınmaları sonucunda bu oluşumlar meydana gelmiştir. Günümüzde kendi haline terk edilmiş olan bu oluşumların doğal park ilan edilmesi ve koruma altına alınması yerinde olacaktır.

    Yorum

    İşlem Yapılıyor
    X