Para Teorileri

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Sniper®
    Senior Member
    • 22-06-2005
    • 12987

    Para Teorileri

    Para konuları Eski Yunan'dan beri önem kazanmış, iktisadın bir bilim olarak ortaya çıkışından bu yana para miktarı ile değeri arasındaki ilişkişi açıklayan çeşitli para teorileri geliştirilmiştir.

    Para miktarı ile değeri arasındaki ilişki ilk defa açık bir şekilde Merkantilist dönemde Jean Bodin tarafından ortaya konmuştur. J. Bodin, 16. yüzyılda Amerika'dan gelen kıymetli metallerle Avrupa'da fiyatların büyük bir hızla artmasına dikkati çekmiştir. Tedavüldeki metal paranın, yani altının miktarı arttıkça, değeri düşmüş ve fiyatların yükselmesine neden olmuştur. Böylelikle kıymetli maden miktarı ile fiyatlar arasında neden-sonuç ilişkisi kurularak, paranın kıymetinin miktarı ile ters orantılı , fiyatlar ile doğru orantılı değiştiği görülmüştür. Para miktarının artıp azalmasıyla fiyatlardaki değişmeyi açıklayan bu teoriye miktar teorisi denmektedir. Miktar teorisinin dayandığı varsayımlar şunlardır:

    o Para sadece mübadelelerde kullanılmak üzere talep edilmekte ve bütün gelirler harcanmaktadır.

    o Ekonomi tam istihdamdadır. Para miktarındaki değişmeler üretim ve istihdam seviyesini etkilemez.

    Klasik iktisatçılar iktisadi denge analizlerini araya para katmadan yapmışlardır. Çünkü klasiklere göre para üretim ve mübadeleyi kolaylaştıran bir araçtır. Paranın yapıldığı değerli madenden farklı bir değeri yoktur, yani bir maldır. Dolayısı ile tedavüldeki para miktarındaki değişiklikler üretim, istihdam ve gelir dağılımı üzerinde etki yapmaz. Malların birbiriyle mübadele oranlarını reel faktörler tayin ettiğinden, paranın araya girmesi ve miktarın değişiklikleri fiyatları etkilemeyecektir. Kısaca paradaki değişmeler reel olayları etkilemez.

    Para piyasasında para muamele ve ihtiyat güdüsü nedeniyle talep edilir. Muamele güdüsüyle elde tutulmak istenen para miktarı ulusal gelirin fonksiyonudur. Para arzı ise otonomdur. Tam istihdam kendiliğinden sağlandığından, dolayısıyla aktif nüfusun işsiz kalması söz konusu olmadığından, paranın sisteme girmesi ile reel sektörde bir değişiklik olmayacaktır. Para ve tahvil piyasaları kendi aralarında dengeye gelecek, kısaca para arzının artması reel üretimi etkilemeyecektir.

    Klasik para analizi Cambridge ve Chicago ekolü iktisatçılarına kadar aynı çizgide devam etmiştir. Miktar teorisinin önde gelen savunucularından olan Irving Fisher teoriye yeni bir düzenleme ve bakış açısı getirmiştir.

    Fisher kurduğu mübadele denklemi ile para miktarı ile fiyatlar genel seviyesi arasında kesin bir bağlantının bulunduğunu göstermiştir. Fisher'e göre mübadele miktarının (T) ortalama fiyatla (P) çarpımı, bunların ödenmesine olanak veren para miktarıyla (M) tedavül hızı (V) çarpımına eşittir. (MV = PT) Ekonomideki tüm kaynaklar tam kullanım halinde olduğundan, belli bir dönemde mübadele miktarı (T) değişmez. Aynı zamanda, tedavül hızının (V) sayısal değeri de halkın psikolojik davranışları ve kurumsal yapı tarafından belirlediği için sabit varsayılmaktadır. Böylelikle, para miktarındaki artışlar doğrudan fiyatlar genel seviyesinin yükselmesine ve paranın değerinin düşmesine neden olur.

    Görüldüğü gibi ekonomi, otomatik tam istihdam halinde dengeye geldiğinden, para miktarındaki değişmeler kısa dönemde fiyatları etkilemektedir. Klasik teorinin ana direğini teşkil eden otomatik tam kullanım hali, 1929 Büyük Bunalımı öncesinde meydana gelen talep yetersizliğine çözüm bulamamıştır.

    1936 yılında John Maynard ***nes klasik teoriyi bütünüyle temellerinden sarsmış, ekonominin eksik istihdamda da dengeye gelebileceğini savunmuştur. Böylelikle para miktarındaki artışlar sadece fiyatlar genel seviyesini etkilemeyecek, fertlerin nominal gelirlerini artırarak tüketim harcamalarını genişletecek ve faiz haddini düşürerek yatırım seviyesinin yükselmesine neden olacaktır.
İşlem Yapılıyor
X