Dün akşam sayın hulki cevizoğlunun programında çok enteresan ve bir o kadar güzel bir konu işlendi.İlk uçak gemisi My Chree yi batıran bir Türk topçusu inanılmaz bir olay bizim bundan niye haberimiz yok dedim kendime bu kadar tarihe meraklı bir adamım ama tarihten haberim yok dedim kendi kendime.Ne mutlu bize bu her karışında binlerce kahramanı olan bir milletiz.Teşekkürler Mustafa Ertuğrul sen yıllarca gizli kalmış bir kahramansın olayı bende tam anlamıyla araştırıp bu konuyu buraya aktarıcam şimdilik dünkü izlediklerimin bir özeti.
O, dört küçük topu ve kocaman yüreği ile, İngilizler'in dev uçak gemisi Ben My Chree'yi Meis'te sulara gömdü. Bir diğerini savaş dışı bıraktı. İki yüze yakın irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı. Akdeniz'de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri, Paris II ve Alexandra'yı Kemer'de batırdı.
Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar her cephede savaştı.
I. Dünya Savaşı'nda yenilip silahlarımız ellerimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız'da Ege'de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.
O, denize döktüğü yaralı düşman askerleri ölümü beklerken, onların yaralarını sardı. O, sadece kahraman değil, zafer gecesini anılarına "Zaferden mütevellit neş'emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik" diye yazabilecek kadar da insandı. Pierre Loti, O'nun Fransızlara verdiği insanlık dersi ile bütün Fransa'yı ayağa kaldırdı.
Savaştan sonra Atatürk'ün teşvikiyle anılarını yazdı. Ama yayımlamadı. İçe dönük, sade ve mütevazı yaşadı.
Ta ki Mustafa Aydemir 1995 yılında Paris II batığına dalıp, yılar süren bir araştırmanın ardından ona ulaşana kadar da kendini bizlerden sakladı... Ve onun inanılmaz anıları Fransız-İngiliz askeri arşivlerinden tek tek doğrulandı.
O, dört küçük topu ve kocaman yüreği ile, İngilizler'in dev uçak gemisi Ben My Chree'yi Meis'te sulara gömdü. Bir diğerini savaş dışı bıraktı. İki yüze yakın irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı. Akdeniz'de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri, Paris II ve Alexandra'yı Kemer'de batırdı.
Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar her cephede savaştı.
I. Dünya Savaşı'nda yenilip silahlarımız ellerimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız'da Ege'de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.
O, denize döktüğü yaralı düşman askerleri ölümü beklerken, onların yaralarını sardı. O, sadece kahraman değil, zafer gecesini anılarına "Zaferden mütevellit neş'emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik" diye yazabilecek kadar da insandı. Pierre Loti, O'nun Fransızlara verdiği insanlık dersi ile bütün Fransa'yı ayağa kaldırdı.
Savaştan sonra Atatürk'ün teşvikiyle anılarını yazdı. Ama yayımlamadı. İçe dönük, sade ve mütevazı yaşadı.
Ta ki Mustafa Aydemir 1995 yılında Paris II batığına dalıp, yılar süren bir araştırmanın ardından ona ulaşana kadar da kendini bizlerden sakladı... Ve onun inanılmaz anıları Fransız-İngiliz askeri arşivlerinden tek tek doğrulandı.
Yorum