Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • Ahmet ATLI
    Member
    • 16-09-2004
    • 1171

    Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

    Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

    Genelkurmay arşivindeki belgeler görenlerin kanını donduruyor. Sözde soykırım iddialarıyla dünyayı kandırmaya çalışan Ermenilerin Van’da yaptıkları vahşetten örnekler: Tecavüz ettikleri genç kızları öldürdüler. Hamile kadınların karınlarını deşip bebekleri tandırda yaktılar. Anne ve babaları çocuklarının etini yemeye zorladılar

    GENELKURMAY Başkanlığı arşivindeki 1915 tarihli belgeler, soykırım iddiaları peşinde koşan Ermeniler’in Van çevresinde masum köylülere yaptıkları tüyler ürpertici vahşete tanıklık ediyor.

    Belgelerde, Van’ın Özalp ve Saray ilçelerinde Ermeniler tarafından bazı kadınların hamileyken karınlarının deşildiğini, bazılarının çocukları ile tandırda yakıldığı, genç kızların tecavüz edilip öldürüldüğü, erkeklerin ise kurşun ve süngü ile katledildiği gözler önüne seriliyor.

    Genelkurmay Başkanlığ tarafından yayınlanan arşivde bulunan Özalp Kaymakamı Kemal’in imzasını taşıyan 4 Mart 1915 tarihli bir belge, Ermeni mezaliminin boyutlarını ortaya koyuyor. Söz konusu belgede, Ermeniler’in Van’ın Özalp ilçesindeki Sarıköy’de yaptıkları katliamda 41 erkeğin süngü ve kurşunla, bazılarının da “dövülerek, karnı yarılarak ve kesilerek” öldürüldüğü belirtiliyor.

    Kayıtta, köydeki İso’nun kızı Güllü’nün ‘memesinin kesildiği’, İbo’nun eşi Silo’nun kızı Sülni’nin ‘karnı yarılarak çocuğunun çıkarıldığı ve tandıra atıldığı’ ve çok sayıda kadına tecavüz edildiği bildiriliyor.

    Belgede, ayrıca Özalp İlçesi’nin Tepedam köyünde Ermenilerin erkeklerin büyük bölümünü süngü ile katlettikleri, kadınlara ise tecavüz ederek öldürdükleri kaydediliyor.

    Ermeniler öz kızını boğazlamasını istedi

    Özalp Kaymakamı Kemal’in gerçek incelemeleri sonucu hazırladığı 15 Mart 1915 tarihli bir başka belgede ise Saray’ın Yamanyurt Köyü’nde Miha’nın eşi Fato’nun üç çocuğu ile boğazlandığı, Belecek’te Hanım Hatun’un “Antranik adlı çete reisi tarafından tecavüz edildikten sonra beraberinde götürüldüğü”, Keçikayası Köyü’nde Hacı Molla Sait’in “kendi kızını eliyle boğazlaması için zorlandığı ve her teklifte uzuvlarından biri kesilerek şehit edildiği” bildiriliyor.

    Belgelerde ayrıca Saray ve Esedboyu camilerinin ahıra dönüştürüldüğü, birçok medrese öğrencilerinin Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandığı kaydediliyor.

    Bir başka belgede ise Özalp’in Boyaldı Köyü’nde yaşanan ‘insanlık dışı vahşet’e işaret ediliyor.

    Söz konusu belgede, Nezu Hatun’un tandırda yakılan iki torununun etini babasına ve annesine yedirmek üzere zorlandığı, bunu yapmak istememeleri üzerine öldürüldükleri, Nezu Hatun’un ise gördükleri karşısında aklını kaybettiği bildiriliyor.

    Yıllar öncesinden katliam hazırlığı

    Belgelerde, Ermeni çetecilerinin Osmanlı’nın darda kalacağı bir anı kollayarak çok önceden isyan planları yaptığını ortaya koyarken, Hınçakyan Komitesi Kilis Şubesi Başkanı Agop Basmaciyan’ın 9 Ocak 1913 tarihli Hatay Samandağı’nın Eriklikuyu Köyü’ndeki sözde Ermeni müfrezesine gönderdiği yazıda, “...Türkiye’nin içine düştüğü bugünkü olağanüstü karışık durumu, Ermeni meselesinin siyasi gündemde yeniden söz konusu olması, zihinleri çok meşgul etmektedir. Biz Ermeniler, özellikle Hınçakyanlar, hazırlıklı ve uyanık bulunarak faaliyetlerimizi hızlandırmalıyız” sözleri dikkati çekiyor. Basmaciyan’ın aynı gün Samandağı Yoğunoluk’taki müfrezeye gönderdiği yazıda ise “Faal, becerikli ve sağlam öz yapılı arkadaşların katılmasıyla müfrezelerimizi çoğaltmalı ve takviye etmeliyiz. Kendinizi koruma konusundaki çalışmalarınız artmalı” görüşüyle Ermeni planları gün yüzüne çıkıyor.

    Halka çağrı: Asayişi devlete bırakın

    Bitlis Valisi Mustafa Bey’den gelen 18 Eylül 1914 tarihi şifrede ise Ermeni aydınlarının “Türk ordusunun ilerlemesi durumunda itaate devam edilmesi, Türk ordusunun geri çekilmesi halinde de silahlanıp çete halinde gelen şeylere el konulması ve ilişkileri kesme” yönünde bir karar alındığı belirtiliyor.

    Zeytun’da (Süleymanlı-Maraş) 14 Mart 1915’te Ermeniler’in hapishaneye saldırarak jandarmaları şehit etmelerinin ardından yayınlanan bir tebliğnamede ise Ermeniler’in tüm bu saldırılarına karşılık, “Halktan hiçbir ferdin Ermenilere ve diğer vatandaşlarımıza karşı tecavüzkar ve aşağılayıcı muamelede bulunmamalarına özen gösterilmelidir. Bunun gibi gerek Ermeniler’den gerek diğer kişilerden, ülkenin asayişini bozacak girişimlerde bulunanlar hakkında yalnız hükümet kuvvetleriyle birleşilmeli ve hiçbir şekilde halkın müdahalesine meydan verilmemelidir” deniliyor.

    13 yaşına kadar Ermeniler silahlandırıldı


    Ermeniler’e karşı vatandaşlara ‘sağduyu’ çağrısı yapılırken, Mart 1915 tarihli bir başka belgede, Kafkasya’dan gelen Taşnak delegeleri Erzurum’da katıldıkları bir toplantıda, “Türk ordusu ricat eder, yahut ilerleyemeyecek duruma gelirse, çetelerin, derhal ellerindeki programa uygun olarak ordu gerisinde faaliyete geçmeleri” yönünde karar alıyor.

    Sivas olayı sonrası askeri mahkemeye çıkarılan Ermenilerin ifadelerine ilişkin bir belgede ise “Van, Bitlis, Erzurum, Şebinkarahisar ve ikinci derecede olmak üzere Sivas, Kayseri ve Diyarbakır’da seçim yaparak, buralarda genel müfettişler, savaş komutanları, çete reisleri tayin ve tespit edildiğini, seferberlik ilanında bütün Taşnak şubelerine, 13 yaşına kadar olan erkeklerin komiteye üye olarak kaydedilip silahlandırılmalarının emir ve tebliğ olunduğunu” belirtiliyor.

    Patrik’ten, küstah papaza kınama

    TÜRKİYE Ermenileri Patrikliği, ABD’deki bir toplantıda Atatürk’e hakaret eden Washington Ermeni Ortodoks Kilisesi temsilcisi Papaz Vertanes Kalayjian’ı kınadı.

    Patriklik adına yapılan yazılı açıklama şöyle: “14 Nisan 2005 tarihli basın ve yayın organlarında, ABD Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir toplantıda, Washington Ermeni Ortodoks Kilisesi temsilcisi Papaz Kalayjian’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü kastederek, ‘Kemal de bir kasaptır’ dediğini hayretle öğrenmiş bulunuyoruz. Bu kişi Türkiye Ermeni cemaatinin bir üyesi değildir. Ancak her kim olursa olsun, tarih kavrayışını sorgulamak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün askeri ve siyasi dehası, her türlü ithamı anlamsız ve geçersiz kılmaktadır. Papaz Kalayjian’ın davranışını kınıyor, bu tür çıkışların Türk-Ermeni diyaloğuna yarar sağlamayacağını düşünüyoruz.”

    alıntıdır
  • sefa29
    Banned
    • 24-11-2004
    • 1596

    #2
    Konu: Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

    "Babamla, Zigana'nın tepesinden gidiyoruz, karanlık basmış. Yolda, uzun boylu,
    hırpani giyimli, kör kara bir adam elinde asa yürüyor. Kurtların, canavarların
    kol gezdiği ıssız dağ başı, yürüyerek Bayburt'a gidiyor. Arabaya hiç
    binmezmiş. Allah'ın bir delisi, evliyası. Bağırarak merasimli, tantanalı bir
    selam verdi. Kısa bir hoşbeş, yolumuza devam ettik. Zigana'nın derin
    uçurumları kıyısında, babam anlatmaya başladı. Bu adam, dedi, savaşta masum
    bir Ermeni kızına silah çekti.. Tam kızı vuracak, kız bir melek olup elleri
    arasından göğe yükseldi. Adam, o an, silahı bırakıp askerden kaçmış, delirmiş,
    dağ başlarında gezer olmuş.
    Halk arasında anlatılan bu hikayeler masum bir Ermeni kızına çektiğimiz
    silahın bizi nasıl delirttiğinin muhasebesini yapıyor. Bütün siyasi
    ideolojilerin, devletin, manşetlerin beyin yıkamasına rağmen, halkımızın
    derinliklerinde başka bir insanlık rüyası, hesaplaşması yatıyor! Masum bir
    Ermeni kızına silah çeken bizlerin delirdiğini, delireceğini genç nesle,
    bizlere anlatıyor. İşte delirdik!
    60'lı yıllarda Yunanistan'dan her yıl geldikleri gibi bir turist kafilesi
    gelir: "Helena Teyze'nin Başında Testi Kıran Hatice Teyzeyi Arıyoruz." Bu
    kadarcık istihbaratla nasıl bulunur, savaşın üstünden de kırk sene geçmiş.
    Araklı'nın bir köyünde Hatice teyze bulundu, bir kuru ihtiyar, sarıldılar,
    öpüştüler. Hikaye şöyle: Hatice teyze genç bir kız iken, Helena teyzeye su
    taşıyormuş. Silah sesleri duyulmuş karşı tepelerden, Helena teyze, Hatice'ye,
    "bir bak bakiyim, sizinkilerden mi bu ses, bizimkilerden mi?".. İşte o an
    Hatice Teyze: "Düne kadar sizinkiler, bizimkiler mi vardı" deyip, Helena
    teyzenin başında testiyi kırar. Helena teyze gittiği ülkede kırk yıl
    çocuklarına bu hikayeyi anlatır, çocuklar büyür, annelerinin memleketine
    gelir, hepsi altmış yaşlarında, Hatice teyzeyi ararlar.
    Hatice teyzeyi hepimiz arıyoruz.
    Hicret ederken, ailesinin görüşünü alır Hz. Muhammed, amcasıydı galiba, şöyle
    der: "Oğul, zordur buralardan gitmek!"
    Tek tek kiliselerini, evlerini, köylerini gezdim Ermeniler'in. Bu delirmiş
    kavgayı, bu kanlı çığlıkları, çok iyi anlıyorum, onlarınkini de,
    bizimkilerinkini de çünkü: "zordur buralardan gitmek!"... Bu kanlı milliyetçi
    çağ belki bir yüzyıl daha sürer, belki torunlarımız, ikinci bir bahar yaşar!"

    Nihat Genç'in yazısından alıntıdır.

    Yorum

    • çýnar
      Banned
      • 30-05-2004
      • 2231

      #3
      Konu: Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

      herşeyı bırakalım dün saat 70.00 haberlerinde yaınlanan atv genel kormay daki osmanlı gizli dosyalarını yayınladılar herşey hodru maydan bence ermeniler utanmalı
      bizler onlar için nekadar fedagarlık yapmış bir milletiz karşılığı
      işte gürüyoruz ;;?

      Yorum

      • baymarti
        Member
        • 12-05-2005
        • 944

        #4
        Konu: Çocukları tandırda yaktılar (ermeni Soykırımı)

        dikkat edilmesi gereken bir noktada biz onları kesdiysek bile niye 600 sene bekledikten sonra kestik?

        demekki osmanlı ihanete ugradıgı için defetmeş ermenileri yurdumuzdan.

        Yorum

        İşlem Yapılıyor
        X