Tweet
Okumak… Hayatımızın en lüzumlu ihtiyaçlarından birisi… Okumanın gerekliliği hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Bu sebeple diyebiliriz ki, okumak bir ihtiyaçtır. Okumak, ilim sahibi olmak dinimiz İslâmiyetin gereğidir. Evet İslâmiyet okumaya büyük ehemmiyet vermiştir. Bize her alanda fayda sağlayan eylemlerden birisidir okumak. Okumamak ise, insanın kabiliyetlerinin inkişaf etmesine engel olur. Uzun süredir kitap okumayan bir insanın eline kitap verildiğinde, kekeleyerek okuduğu bile görülebilir. Okumaktan uzak kalmakla kabiliyetlerimizin inkişafını da bir nebze ertelemiş oluruz. Ki şu kısacık hayatımızda bu neyin ertelemesidir, anlaşılır gibi değil.
Bilinçli bir okuyucunun kitaplığına bakarsanız, anlarsınız onun okuma tutkunu olduğunu. Okumayı seven ve alışkanlık edinmiş bir insanın kütüphanesi kitaplarla doludur. Okumayı alışkanlık haline getirmemiş bir kısım insanların evlerinde ise hiç kitap bile bulunmamaktadır. İşte böyle evler nedense bana boş gelir. Bana göre bir evin gösterişli kısımlarından biri de kitaplıktır.
Bilinçli bir okuyucu için okumak çok eğlenceli ve zevkli bir eylemdir. Okumak basit bir iş değildir; fakat bazen basite indirgeye
biliyoruz. Belki de farkında olmadan bunu yapıyoruz. Bazen kitap okurken, farklı âlemlere dalabiliyoruz ve okuduğumuzu anlamadan geçebiliyoruz. Bazen ise sırf okumuş olmak için bile kitap okuduğumuz oluyor belki de…
Bilinçli bir okuyucu olmak için ve bununla beraber okuma kültürümüzü attırmak için neler yapabiliriz? Nasıl bir metot izlersek, okuduğumuzu daha iyi anlarız? Aslında her şey beynimizde başlıyor. Biz beynimizi neye yönlendirirsek, beynimiz de oraya yönlenir. Bir bakıma şartlandırma yapmalıyız, derim ben. Beyni bir hedefe yönlendirmeliyiz.
Evvelâ dikkat ve konsantrasyonumuzu kontrolümüz altına almalıyız. Bunu da sürekli okuyarak ve okuma alıştırmaları yaparak sağlayabiliriz. Kendimizi okuyacağımız konuya motive etmek için, konu ile alâkalı sorular somalıyız. Meselâ, bu yazı benim bilgimi artıracak mı? Okuduğum şeyin bana ne gibi bir faydası olacak? Yalnız, bu soruları sırf sormuş olmak için değil; okuduğumuza motive olmak için sormalıyız.
Farklı mekânlarda okumak büyük fayda sağlayacaktır. Müzikli, gürültülü mekânlar bunun için ideal. Bu alıştırma sayesinde her mekanda anlayarak okumak mümkün (denenmiştir).Otobüs, metro, park vs. Kendiniz için belli bir okuma vakti ayarlayın. Meselâ ikindi serinliğinin olduğu vakitler veya sabah saatleri… Siz bilirsiniz…
Yeknesak dünyevî meşguliyetler, insanın mahiyetindeki ulvî melekeleri köreltir (Z. Gündüzalp). Bu detay çok mühim. Tekdüze bir hayat, insandaki güzel özellikleri, kabiliyetleri söndürür. Hatta insanın hayatı bile sönük geçer, diyebilirim. İki saat TV seyretmek suretiyle, beynin uyarımdan yoksun bırakılmasının beyinde oluşturduğu tembelliği gidermek için bir hafta zihin alıştırması yapmak gerekmektedir (Profesör Fischer). TV, dikkat ve algılama bozukluğuna sebep olur. Bu araştırma, merhum Zübeyir Gündüzalp’in biraz önceki sözünü destekler nitelikte. Ayrıca “Dolu mide dikkati ref eder (Z.Gündüzalp).” Bu düstura da dikkat!
Okuma kültürümüzü arttırmak için ise öncelikle çok çok okumalıyız. Ve öyle okumalıyız ki, Z. Gündüzalp’in dediği gibi, kan ve damarlarımıza işleyecek şekilde okumalıyız . Ne okumalıyız? Başta Allah’ın kelâmı Kur’ân-ı Kerim’i okumalıyız. Risâle-i Nur okumaya gayret etmeliyiz. Bu, bizim ufkumuzu açacaktır. Kalbimizi nurlandıracaktır. Kitap, gazete okumalıyız. Kâinatı okumalıyız. Kendi nefsim başta, sizlere de söylüyorum: Okumayı asla terk etmemeliyiz. Okumaktan usanmamalıyız. Okumak öyle bir şeydir ki, eğer sürekli okuyorsanız mutlaka hep okumak isteyeceksiniz. Kitaplar sizi kendine çekecektir ve bu iş eğlenceli bir hâl alacaktır. Ama bir de okumaktan uzaklaştıysanız, kitaplarla aranıza bir soğukluk girebilir. Ve okumayı terk edebilirsiniz. Bu sebeple, okumaktan asla vazgeçmemek en doğru seçim. Bunları yapabilmek için hayatımızın vazgeçilmez unsurları azim ve sebatı her an yanımızda bulundurmalıyız. Eğer onlar olmazsa, muvaffak olamayız. Bu kadar sözün üstüne diyebilirim ki, okumak da bir sanattır. Okumak, kendini yetiştirme sanatıdır. Var olma ve varlığını hissettirme sanatıdır. Okumak kulluğunu yüceltme sanatıdır.
Bilinçli bir okuyucunun kitaplığına bakarsanız, anlarsınız onun okuma tutkunu olduğunu. Okumayı seven ve alışkanlık edinmiş bir insanın kütüphanesi kitaplarla doludur. Okumayı alışkanlık haline getirmemiş bir kısım insanların evlerinde ise hiç kitap bile bulunmamaktadır. İşte böyle evler nedense bana boş gelir. Bana göre bir evin gösterişli kısımlarından biri de kitaplıktır.
Bilinçli bir okuyucu için okumak çok eğlenceli ve zevkli bir eylemdir. Okumak basit bir iş değildir; fakat bazen basite indirgeye
biliyoruz. Belki de farkında olmadan bunu yapıyoruz. Bazen kitap okurken, farklı âlemlere dalabiliyoruz ve okuduğumuzu anlamadan geçebiliyoruz. Bazen ise sırf okumuş olmak için bile kitap okuduğumuz oluyor belki de…
Bilinçli bir okuyucu olmak için ve bununla beraber okuma kültürümüzü attırmak için neler yapabiliriz? Nasıl bir metot izlersek, okuduğumuzu daha iyi anlarız? Aslında her şey beynimizde başlıyor. Biz beynimizi neye yönlendirirsek, beynimiz de oraya yönlenir. Bir bakıma şartlandırma yapmalıyız, derim ben. Beyni bir hedefe yönlendirmeliyiz.
Evvelâ dikkat ve konsantrasyonumuzu kontrolümüz altına almalıyız. Bunu da sürekli okuyarak ve okuma alıştırmaları yaparak sağlayabiliriz. Kendimizi okuyacağımız konuya motive etmek için, konu ile alâkalı sorular somalıyız. Meselâ, bu yazı benim bilgimi artıracak mı? Okuduğum şeyin bana ne gibi bir faydası olacak? Yalnız, bu soruları sırf sormuş olmak için değil; okuduğumuza motive olmak için sormalıyız.
Farklı mekânlarda okumak büyük fayda sağlayacaktır. Müzikli, gürültülü mekânlar bunun için ideal. Bu alıştırma sayesinde her mekanda anlayarak okumak mümkün (denenmiştir).Otobüs, metro, park vs. Kendiniz için belli bir okuma vakti ayarlayın. Meselâ ikindi serinliğinin olduğu vakitler veya sabah saatleri… Siz bilirsiniz…
Yeknesak dünyevî meşguliyetler, insanın mahiyetindeki ulvî melekeleri köreltir (Z. Gündüzalp). Bu detay çok mühim. Tekdüze bir hayat, insandaki güzel özellikleri, kabiliyetleri söndürür. Hatta insanın hayatı bile sönük geçer, diyebilirim. İki saat TV seyretmek suretiyle, beynin uyarımdan yoksun bırakılmasının beyinde oluşturduğu tembelliği gidermek için bir hafta zihin alıştırması yapmak gerekmektedir (Profesör Fischer). TV, dikkat ve algılama bozukluğuna sebep olur. Bu araştırma, merhum Zübeyir Gündüzalp’in biraz önceki sözünü destekler nitelikte. Ayrıca “Dolu mide dikkati ref eder (Z.Gündüzalp).” Bu düstura da dikkat!
Okuma kültürümüzü arttırmak için ise öncelikle çok çok okumalıyız. Ve öyle okumalıyız ki, Z. Gündüzalp’in dediği gibi, kan ve damarlarımıza işleyecek şekilde okumalıyız . Ne okumalıyız? Başta Allah’ın kelâmı Kur’ân-ı Kerim’i okumalıyız. Risâle-i Nur okumaya gayret etmeliyiz. Bu, bizim ufkumuzu açacaktır. Kalbimizi nurlandıracaktır. Kitap, gazete okumalıyız. Kâinatı okumalıyız. Kendi nefsim başta, sizlere de söylüyorum: Okumayı asla terk etmemeliyiz. Okumaktan usanmamalıyız. Okumak öyle bir şeydir ki, eğer sürekli okuyorsanız mutlaka hep okumak isteyeceksiniz. Kitaplar sizi kendine çekecektir ve bu iş eğlenceli bir hâl alacaktır. Ama bir de okumaktan uzaklaştıysanız, kitaplarla aranıza bir soğukluk girebilir. Ve okumayı terk edebilirsiniz. Bu sebeple, okumaktan asla vazgeçmemek en doğru seçim. Bunları yapabilmek için hayatımızın vazgeçilmez unsurları azim ve sebatı her an yanımızda bulundurmalıyız. Eğer onlar olmazsa, muvaffak olamayız. Bu kadar sözün üstüne diyebilirim ki, okumak da bir sanattır. Okumak, kendini yetiştirme sanatıdır. Var olma ve varlığını hissettirme sanatıdır. Okumak kulluğunu yüceltme sanatıdır.