Cesetleri bozulmamış şehitlerimiz

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • baymarti
    Member
    • 12-05-2005
    • 944

    Cesetleri bozulmamış şehitlerimiz

    Cesetleri bozulmamış şehitlerimiz



    Cüneyt Eren Bey’in hatıralarında gördüm. Diyor ki:
    Salt şehri, Amman yakınlarında, eskiden Osmanlı ecdâdımızın askerlerini yerleştirdiği dağların eteğinde bir şehir.
    Daha önceleri burada mezarlığın yanında Türk şehitlerinin yer aldığı bir mağaranın olduğunu ancak zamanla yerlerinin kaybolduğunu duymuştuk. Sene 1986, bir gün Muhammed Yusuf ve Hamza ile birlikte bu mağarayı aramaya niyetlendik. Salt şehrindeki meşhur mezarlığa geldik. Arama yaparken yamaçta otluk ve ağaçlıklar arasında sıkışmış kalmış pas içinde demir bir kapı bulduk. Ancak bir insanın girebileceği boyutlardaki kapıyı iteleyerek heyecanla açtık. İçerisi aşağı doğru gidiyordu. Karanlıktı. Önce Muhammed Yusuf girdi. Girmesiyle çıkması bir oldu. İçeriden çıkar çıkmaz ilk sözü “Olamaz böyle şey!” demek olmuştu. Tesirinden kurtulamamıştı. Her ne gördüyse “Olamaz!” diye bağırıyordu. Önce sâkinleşmesi için çalıların üzerine oturttum. Konuşmaya çalıştım. Gözlerini bir yere dikmiş, benim söylediklerimi duymuyor gibiydi. Meraktan çıldıracaktım. “Peki, dedim, o halde ben de giriyorum!” Ürkek adımlarla içeri doğru ilerliyordum ki, ardımdan “Dur, bekle! Birlikte inelim.” dedi. Biraz rahatlamıştım.
    Hemen yanımda belirdi ve titrek bir sesle, “En az, elli ceset gördüm içeride. Hepsi de askeri elbiseleri ile duruyorlar!” dedi.
    Evet, demek söylenenler doğruydu. 1900’lerin başlarında İngilizlerle savaşan askerlerimizden bir tümen burada bulunuyordu. Amman’a 30 km. kadar uzaklıktaki bu şehir, Osmanlı döneminde başşehir olarak kullanılırken, İngilizler, büyük ihanetlerle, askerlerimizi buradaki hâkim bir tepeye bakan mağarada sıkıştırmışlardı. Mahsur kalan vatan evlatları da açlıktan, şehit düşmüşlerdi.
    Daha sonra öğrendiğimize göre burada 24 ve 26 Mart 1918 yılında İngilizlere karşı savaşırken şehit düşen 300 Türk askeri varmış.
    Önce tereddüt etmiştim ama merakım gâlip geldi ve içeriye doğru indim.
    Önce her taraf zifiri karanlık geldi. Sonra gözlerim alıştı. Ve bir şeyler belirmeye başladı. Evet gerçekten, üzerlerinde resmi elbiseleri, ayaklarında postalları ile ecdadımızdı yatanlar... Yani bunlar bizim Osmanlı askerlerimizdi.
    Gördüklerim bana çok tesir etmişti. Gözyaşlarımıza hâkim olamamıştık. Bir taraftan da ağzımızdan “Allah! Allah!” sözleri dökülüyordu.
    İçeride yan yana uzanmış yaklaşık elliye yakın asker yatıyordu. İçlerinden sadece birkaçı iskelet halindeydi. Diğerleri ise, asker elbiseleri içinde uzanmış yatıyorlardı. Hatta bir tanesi oturmuş vaziyette, duvara yaslanmıştı. Bir elini de göğsüne koymuştu. Elleri arasında rengi koyulaşmış kan görünüyordu.
    Mağaranın dip duvarlarında da beyaz kefenleri içinde başka cesetler vardı.
    Bir ara ayağım yanlışlıkla uzanmış yatan askerlerden birisinin postalına çarpmıştı. Belki psikolojik bir halle, belki hakikat olarak, ayağının hareket ettiğini hissettim ve birden kendimi dışarı attım. Cüneyt Bey’in anlattıkları çok enteresan!. Şimdi gurbet sayılan Ürdün’deki bu şehitlerimize sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum. İki devlet anlaşırsa, Çanakkale Şehitliği’ne benzer bir şey yapılabilir ve ziyaretler olur...

    kaynak; zaman gazetesi, abdullah aymaz
  • n37
    Junior Member
    • 14-10-2004
    • 30

    #2
    Konu: Cesetleri bozulmamış şehitlerimiz

    hocam link bozuk galiba açamadım ilgilenirsen sevinirim

    Yorum

    İşlem Yapılıyor
    X