Bir gün yaz tatilinde Emrah'ın sözünü tutmak için mahallemize gittim. Sonra Emrah'ı görüp tokalaştım. Sonra yine Mehmet Ali ve Burak ile tokalaştım Mehmet Ali'lerin nişanları varmış. O gitti. Yanım da Burak ve Emra kaldı. Burağa sordum. Senin de işin var mı? Yok dedi. Burak bana senin veya emrah'ın işi yok mu dedi?ben ve Emrah aynı anda yok dedik.tamam şimdi o zaman inekleri otlamaya götürürüz dedi.Burak ve EMRAH bana katıldılar.bir yandan inekleri otlatıyoruz bir yandan ise top oynuyoruz.Sonra da çayır çimende yatıp uzanıyorduk.sonra Burak eve gitti.Emrah inekleri eve götürdü.Emrah bana Mustafa gel seni at çifliğine götüreyim dedi. Tamam dedim. Sonra birlikte koşmaya başladık. Çiftlik bizim eve uzak olduğu için biraz yorulacaktık. Bir yandan koşuyor bir yandan da konuşuyorduk. Birden bire yerde kocaman bir yılan gördük ve durduk. Emrah çok şaşırdı ve birden durdu. Yılan Emrah'a doğru geliyordu. Emrah da ağlıyordu. Ben hemen yerden bir taş alıp yılana doğru attım ve Emrah'ı kurtardım. Emrah biraz yorulmuş yorulmuş bir şekilde yere uzandı ve çok güçlü bir sesle bağırarak ağladı. Bana onu kurtardığım için teşekkür etti. Sonra yavaş yavaş yürüyerek at çiftliğine gittik. Atların boyunu görünce çok şaşırdık. Gerçekten de atların boyu çok büyükmüş. Emrah bana susadığını söyleyip çeşmeye gidelim mi dedi. Çeşmede su içip rahatladık ve serinledik. Sonra yavaş yavaş konuşa konuşa evin yolunu tuttuk. Ertesi gün hiç birşey olmamış gibi kimseye anlatmadan oyun oynadık.
üstadlar bu olayın ingilizce tercümesini yazarsanız çok sevinirim. saygılar ve sevgilerle....
üstadlar bu olayın ingilizce tercümesini yazarsanız çok sevinirim. saygılar ve sevgilerle....
Yorum