Babam, hayatı santranç gibi değerlendirirdi

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • baymarti
    Member
    • 12-05-2005
    • 944

    Babam, hayatı santranç gibi değerlendirirdi

    Babam, hayatı santranç gibi değerlendirirdi

    Aliye İzzetbegoviç'in oğlu, babası hakkında merak edilenlere içten cevaplar verdi. Dünyanın saygınlığını kazanmış insan sayısı çok azdır yeryüzünde. İki yıl önce kaybettiğimiz Bosna-Hersek’le özdeşleşmiş olan Aliya İzzetbegoviç de gönül yıldızlarımızdandı.
    Gerek insanlığa gerekse İslam’ın sevgi dini, barış dini olduğunu anlatmadaki inanılmaz hizmetleriyle tam bir kahraman ve bilge kraldı. Şüphesiz geride birçok eser bıraktı. Mirasına sahip çıkmak
    Bütün Müslümanlar ve barışa inananlar için bir görev olmalı. Bilge Kralı, bir programa katılmak üzere Türkiye’ye gelen oğlu Bakir’e sorduk. Bakir İzzetbegoviç babası hakkında merak edilen pek çok noktayı bizimle paylaştı, Bosna-Hersek’in geleceği ile ilgili sorularımıza içten cevaplar verdi.
    Sohbetimize izninizle babanızla başlamak istiyorum. Aliya İzetbegoviç’i bu denli sevilen ve sayılan bir insan olmasını oğlu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
    Babamın inanılmaz sayıda bir seveni olduğunu biliyorum gerek Türkiye’de gerekse dünyada. Bir nehir gibi akan bu sevginin nasıl oluştuğunu bilemiyorum; ama görebiliyorum. Babamı insanlar neden bu kadar çok sevdi, sanırım insanların nazarında babam bir kahramandı; çünkü onu tanıyan da tanımayan da öyle diyor.
    Ne tür bir kahramandı?
    Bu iğrenç savaşta düşmana karşı biz çok daha zayıftık. Babam bir milleti ayağa kaldırdı. Bir ordu kurdu ve bunları o kadar zor şartlarda yaptı ki bütün dünyanın takdirini kazandı. Öylesine bir kahramanlık ki dost düşman takdir ediyor. Zira Müslüman âlemi babamı seviyor, Batı ise babama derin bir saygı duyuyor...
    Felsefe kralı, mücadele insanı, bilgin ve çok iyi bir Müslüman. Herkesin kahramanı olan bir babanın tek oğlusunuz. Peki, sizin gözünüzdeki baba İzzetbegoviç nasıl biri?
    Babamla gurur duyuyorum, sadece oğlu olarak onu takip etmiyor, onun yolunda kendimi bir asker, bir fikir işçisi olarak görüyorum. Onu ilk takip edenler arasındayım ve hep orada olacağım. Her daim babamın yanında ve izinde yürüyeceğim. Son 13 yılında babam benimle birlikte yaşadı. O süre zarfında ben babamın sağ kolu oldum. Herkes babasını sever şüphesiz. Ama ben bir babanın sevgisinin yanında bir de yolunda olduğum bir kahramana duyduğum sevgi saygı var ki bu çok derin.
    Babanızın en çok hangi yönünü özlüyorsunuz?
    Babamı çok özledim. (Burada söyledikleri anlaşılmıyor; çünkü gözyalarına hakim olmaya çalışırken dile getirdikleri seçilmiyordu.) Çok cesur olmasını, yumuşak yürekliliğini özlüyorum.
    Otoriter bir baba değildi sanırım?
    Hayır hayır, babam çok yumuşak bir baba idi. Babam, komut vermezdi asla. Kimseye kırıcı davrandığını görmedim hatta savaşta bile. Hayatı satranç tahtası gibi değerlendirir, her hamlesinin peşinden gelecekleri ve karşı tarafın yapması mümkün hamlelerini sezinleyip öyle davranırdı. Yani çok zeki bir insandı ve bizlerin iki adım sonrasını tahmin edemediğimiz olaylar için o çok daha ileriki adımların hesabını yapardı. Bu nedenle insanlar onu takip etti ve bilgin olarak büyük hürmet ettiler babama. Hiç kimseye ceza verdiğini görmedim ben. Kimseye baskı yaptığına bile şahit olmadım. Bugün hâlâ babam takip ediliyorsa bu korkudan, baskıdan değil; saygıdan, sevgiden ve bilge kişiliğindendir. Bilge bir insan takip edilip, sevilmez mi hiç? Bu söylediklerim çocukları için de geçerli. Hep bizlere yardımcı oldu. İki kız kardeşim var ve benden büyükler, hiçbirimize bırakın tokat atmayı kötü sözlerini bile hatırlamıyorum. Benim hayatımda tercihleri hep bana bıraktı. Benim hayatımın seçimini yine bana bırakan babamı hep özlüyorum ve özleyeceğim de. Benim babam çok iyi bir insandı…
    Babanızın hayal edip de yapamadığı şeyler var mıydı?
    Martin Luther King’in Amerika’da yaptığını yaptı aslında babam. İnsanlar arasında kardeşliği istedi, ayrımın kalkması için savaştı. Babamın, bütün hayallerini diyemem; ama birçoğunu başardığına inanıyorum. Bilirsiniz dünyanın nasıl olduğunu, var mıdır yeryüzünde hayallerinin hepsini gerçek kılan sorarım size. Kim gösterebilir böyle bir insanın varlığını? Kimse… Babamın ilk savaşı Müslümanlığın doğru anlaşılması içindi ve bu konuda da çok büyük yollar kat etti. Sonra halkı için savaştı. Yani zayıf ama onurlu halkı için mücadele etti ve onda da çok başarılı oldu babam. Halkının kölelikten, ikici hatta üçüncü sınıf vatandaşlıktan kurtulmasına neden oldu. Belki bugün büyük ve güçlü bir millet değiliz; ama özgürüz ve devletiz. Biz bugün kendi kaderimizi seçmeye sahibiz. Babam da zaten bunlar için savaştı. Bu yalan dünyada olmuyor işte bütün istekler ve hayaller. Onun başlattığı bu federal yapı henüz gerçekleşmedi tam olarak; ama biz onun bıraktığı yerden bu bayrağı taşımaya devam edeceğiz ve ediyoruz da. Bundan sonrası bize ait artık…
    Biraz da Bosna-Hersek’i konuşalım. Nedir son durum?
    Bildiğiniz üzere 10 yıl önce Dayton Antlaşması’nı imzalamıştık. Bu anlaşma aslında insanlarımıza güç geldi. Kabul edilir yanı çok olmayan bir antlaşmaydı. Zira buna göre insanlarımız adeta ikinci sınıf insan olarak gösteriliyordu. Biz bu haksız durumu düzeltmek amacındayız ve o nedenle de hummalı bir çalışma ortamına girmiş bulunmaktayız. Diğer ülke vatandaşlarının sahip olduğu haklara sahip olmayı istiyoruz. Başkalarının haklarını ya da özgürlüklerini kısıtlamayı değil onların sahip olduklarına biz de talibiz. Sırplar, Hırvatlar kadar biz de özgürlük ve insan hakları istiyoruz. Böylece biz de diğer ülkeler gibi normal bir ülke statüsüne kavuşabiliriz. 14 parlamenterimiz var şu anda ve bunun anlamı 14 ayrı anayasa ve 200 bakan demek. Her birinin ayrı sekreterliği, ayrı bütçesi var. Bu çok büyük bir dağınıklık demektir. Amacımız normal bir ülke oluşturabilmek, bu dağınıklıkla bunu yapmanın mümkün olmadığı orta. Geleceğimiz için bunu yapmak durumundayız. Biz Sırplardan ayrı, kendi imkanlarımızı oluşturma amacındayız. Kendi imkânlarımız çerçevesinde de kaderimizi seçme hakkımızın olmasını arzuluyoruz.
    Türkiye ile bağlarınız için ne düşünüyorsunuz?
    Bizler arasında farklı bir enerji var. Bosna, Osmanlı’nın bir parçasıydı, bu aradaki enerji o dönemlerde başladı. Sonra dostluğa, kardeşliğe dönüştü. Her zaman birbirimizi sevdik. Ben sunu da eklemek isterim, bu duygusal bağlılığımızı daha başka alanlarda da birlikteliğe dönüştürmemiz gerekiyor. Şu ana kadarki ilişkilerin zemininden şikâyetçi olduğumuz anlamı çıkmasın sakın.
    Türkiye neler yapabilir Bosna için?
    Savaş esnasında Türkiye başta olmak üzere İslam dünyası, Avrupa ve Amerika yardım etti bizlere. Ancak savaştan sonra Bosna kendi kaderine bırakıldı adeta. Ve Batı dünyasının içine terk edildi. Artık Bosna’nın geleceğinde ve kaderinin şekillenmesinde sadece yardım eden Batı dünyası var. Biz Doğu’daki Müslüman kardeş ülkelerden de ilgi bekliyoruz. Bu sayede Doğu ile Batı arasında bir denge kurulabilir ülkemizde. Bu ilgi politik düzeyde, kültürel etkinliklerle, ekonomik ve işişadamlarının Bosna’ya yatırımı ile sağlanabilir.
    Siz de Türkiye gibi AB’ye girmeye çabalıyorsunuz....
    Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki AB’ye giden Türkiye, bölgesinde güçlü ülke olma konumunda. Biz Türkiye’ye büyük abi olarak bakıyoruz ve AB’ye girme sürecinde Türkiye’nin başarılı olmasını arzuluyoruz. Biliyoruz ki Türkiye AB’ye girerse bizim girişimizi daha kolaylaştıracaktır en azından tecrübelerini aktarma bakımından. Türkiye’nin ve Bosna-Hersek’in geleceğinin AB’de olduğuna inanıyorum. Bu gelecek Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.
    Zaman
  • bora1
    Junior Member
    • 12-03-2005
    • 305

    #2
    Konu: Babam, hayatı santranç gibi değerlendirirdi

    Bilge başkanı rahmet ve sevgiyle anıyoruz ruhu şad mekanı cennet olsun.

    Yorum

    İşlem Yapılıyor
    X