2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • avni2004
    Member
    • 20-11-2004
    • 847

    2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

    3 Eylül 1939’da İngiltere ve Fransa’nın Polonya’yı işgal eden Almanya’ya savaş ilan etmesiyle başladı. Almanya, İtalya ve Japonya’nın oluşturduğu Mihver Devletleri ile Fransa,İngiltere,ABD ve SSCB’nin oluşturduğu Müttefikler dünyanın hemen her bölgesinde savaştı. 2. Dünya Savaşı topyekun bir savaştı,yani savaşa giren bütün ülkelerin tüm kaynakları ve insan gücü savaş için kullanıldı. Askerlerin yanı sıra milyonlarca sivil insan öldürüldü. Savaş Portekiz,İspanya,İsveç,İsviçre dışında bütün Avrupa’ya yayıldı. ABD,deniz filosunun Japon uçaklarına bombalanması üzerine Aralık 1941’de savaşa katıldı. 2. Dünya Savaşı Eylül 1945’te bitti. Bu savaşın sonuçlarından dünyanın pek az bölgesi kendisini kurtarabildi. Almanya’da Adolf Hitler’in diktatörlüğü,büyük can kayıpları ve büyük acılar pahasına yıkılabildi. Savaşın sonunda, SSCB ve bazı Doğu Avrupa ülkeleri yeni topraklar kazanırken, Japon ve İtalyan imparatorlukları yıkıldı.

    Savaşın Nedenleri:

    1. Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya yenilmiş ve ağır koşullar içeren bir antlaşma yapmak zorunda bırakılmıştı. Almanlar 1919’da imzalanan Versay Antlaşması’nın haksız maddeler içerdiğini ve yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. 1920’lerde büyük ekonomik güçlüklerle karşı karşıya kalan Almanya’da 1933’te Adolf Hitler önderliğindeki Naziler iktidara geldi. Hitler,bir yandan Versay Antlaşması’nın geçersiz sayılmasına çalışırken,öte yandan da silahlı kuvvetlerini yeniden toparladı.

    1919’da barışı korumak ve uyuşmazlıkları çözümlemek amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti,bu görevleri yürütebilmek için gerekli olan yaptırım gücünden yoksundu. ABD bu örgütün dışında kaldı; öbür üyeler arasında da kararlara uymayan devletlere karşı zor kullanma konusunda görüş birliğine varılamadı. Bu sorun, 1931’de Japonya’nın protestolara aldırmayarak Cin’in Mançurya bölgesini ele geçirmesiyle iyice açığa çıktı. Japonya 1930’lar boyunca gücünü arttırdı. 1935’te faşist Benito Mussolini yönetimindeki İtalyanlar,Etiyopya’yı işgal ettiler. Milletler Cemiyeti bu kez de etkin önlemler alamadı.

    Bu zayıflıktan yararlanan Hitler, 1936 Mart’ında Almanya’nın Ren Irmağı’nın batısında kalan topraklarına askeri birliklerini gönderdi. Oysa 1925’te Almanya ile Milletler Cemiyeti arasında yapılan antlaşmaya göre bu bölgede hiçbir devlet asker bulunduramayacaktı. Milletler Cemiyeti bu konuda da protestolar dışında yaptırım uygulamadı. Ardından İtalya ve Almanya,İspanya’daki iç savaşta cumhuriyetçi yönetime karşı faşist General Francisco Franco’nun saflarında savaşmak üzere asker gönderdi_ böylece yeni silah ve uçaklarını da denediler. Yeni toprak kazanımları ve dünya egemenliği için Almanya,İtalya ve Japonya, Berlin-Roma-Tokyo Mihveri diye adlandırılan bir ittifak kurdular. Bu yüzden bu ülkeler Mihver Devleri adıyla anıldı.

    1937’de Japonya,Çin’e karşı topyekun bir savaş başlattı. Bir yıl sonra Almanya,Avusturya’yı işgal etti; ardından da Çekoslovakya’da Alman asıllıların çoğunlukta olduğu Südet bölgesi üzerinde hakkı olduğunu ileri sürdü. İngiltere ve Fransa,Çekoslovakya’yı Hitler’in bu isteğine boyun eğmesinin yararlı olacağına inandırdı ve Eylül 1938’de yapılan Münih Antlaşması’yla bölge Almanya’ya bırakıldı. 6 ay sonra Hitler başkent Prag’ı bombalayacağını söyleyerek gözdağı verince Çekoslovakya Almanya’nın boyunduruğuna girdi.

    Almanya’nın sonraki kurbanı 1. Dünya Savaşı’nın ardından bağımsız bir devlet olarak yeniden kurulan Polonya’ydı. İngiltere ve Fransa bu kez Alman saldırısına karşı Polonyalılara yardım edecekleri konusunda kesin güvence verdiler. Almanya,Polonya’ya saldırınca da 2. Dünya Savaşı başlamış oldu.

    Avrupa’da Savaş Başlıyor:

    Almanya Ağustos 1939’da SSCB ile 0 yıl geçerli olacak bir saldırmazlık paktı imzaladıktan sonra,1 Eylül’de Polonya’ya girdi. İngiltere ile Fransa sözlerini tutarak 3 Eylül’de Almanya’ya savaş ilan etti. Avusturya,Kanada ve Güney Afrika’nın da aralarında bulunduğu başka ülkeler de İngiltere ve Fransa’nın yanında yer aldı. Ama Müttefikler,Alman kara ve güçlerince hızla işgal edilen Polonya’ya yardım edemdi.17 Eylül’de SSCB de doğudan Polonya’ya girdi. Polonya teslim oldu. 80 bin kadar Polonya askeri mücadeleyi sürdürmek amacıyla önce Romanya’ya daha sonra da Fransa’ya giderek burada toplandı.

    Ekimde SSCB, olası bir Alman saldırısına karşı bir batıda “tampon devletler” oluşturmak amacıyla,üç Baltık ülkesini,Estonya,Letonya ve Litvanya’yı işgal etti. Ardından SSCB,Finlandiya’dan birliklerine Finlandiya topraklarına girme hakkının verilmesini istedi. Finlandiya SSCB’nin koşullarını kabul etmek zorunda kaldı.

    Bunlar olurken batı oldukça hareketsizdi. Fransa,Alman sınırında Maginot Hattı adıyla anılan savunma hattını kurdu. Kuzeydeki İngiliz birlikleri,Belçika’nın savaşa girmemesi nedeniyle Almanlar’la hiç karşılaşmadı.

    1940 Nisan’ında Almanlar,Norveç’e saldırdı. Amaçları denizaltıları için üsler kurmak ve İsveç’in kuzeyindeki madenlerden çıkartılarak denizyoluyla Norveç’in Narvik limanına getirilen demire el koymaktı. Alman birlikleri gemilerle geldi ve bir bölümü hiçbir engele karşılaşmaksınızın Norveç kıyılarına çıktı. Bir bölümü de İngiliz deniz güçleriyle,iki tarafın da eşit kayıplar verdiği sert çatışmalara girdi. Ama Almanlar kısa sürede Norveç’te Müttefikler’in asker çıkarma girişimlerini önleyebilecek hava üsleri kurdular. Norveç 9 Haziran’da teslim oldu. Almanlar’ın nisanda saldırdığı Danimarka da pek az direnebildi.

    10 Mayıs 1940’ta başlayan Alman saldırısı,kısa sürede Belçika,Hollanda ve Lüksemburg’un işgaliyle sonuçlandı. Yardıma gelen İngiliz ve Fransız orduları da püskürtüldü. 13 Mayıs’ta Sedan’da Alman tankları Meuse Irmağı’nı geçti ve Fransa’nın içlerine doğru ilerledi. Hollanda 14 Mayıs’ta teslim oldu. Alman tankları kuzeye,kıyıya doğru ilerledi ve geri çekilen Müttefikler’in önünü kesit. Belçika 27 Mayıs’ta teslim oldu.

    Belçika’da sıkışıp kalan İngiliz ve Fransız birlikleri büyük kayıplar verdi. İngiliz deniz güçlerinin yardımıyla Dunkerque kıyılarından 346 bin kadar Müttefik askeri kurtarıldı; ama silah,araç ve gereçler geride bırakıldı.

    14 Haziran’da Almanlar Paris’e girdiler, 22 Haziran’da da Fransızlar ateşkes antlaşmasını imzaladılar. Alman güçleri Kuzey Fransa’yı ve bütün Atlas Okyanusu kıyılarını işgal etti. Mareşal Henri Philippe Petain Vichy’de Almanlar’ın denetiminde bir hükümet kurdu. İngiltere’de bulunan General Charles de Gaulle savalın sonuna kadar varlığını koruyan Özgür Fransa Hareketi’ni kurarak işgalcilere karşı direnişe geçti. İngiltere’de ayrıca “özgür” Polonya,Norveç,Belçika,Hollanda ve Çek askeri birimleri de oluşturdu.

    Hitler bir sonraki hedef olarak İngiltere’yi seçti. Alman hava kuvvetleri Güney İngiltere’deki havaalanlarını ve limanlarını her gün bombalamaya başladı. İngilizler’in kesin direnişiyle karşılaşan Almanlar,ardından Londra’yı ve İngiltere’nin iç bölgelerindeki kentleri de bombaladı. Bu baskınlar pek çok sivilin ölümüne ve büyük zarara yol açtı. Buna karşılık İngiliz hava kuvvetleri de Fransa ve Belçika limanlarında askerleri Manş Denizi’nden geçirmek üzere toplanmış Alman gemilerini batırdı. İngiltere göklerinde Ağustos-Ekim 1940 arasında yapılan üstünlük savaşından sonra,Alman hava saldırıları gece bombardımanlarına dönüştü; 1941 ortalarına kadar İngiltere’deki kentler yoğun hava akınlarının hedefi oldu. Haziran 1940’tan sonraki bir yıl içinde yaklaşık 43 bin sivil yaşamını yitirdi;50 bin kişi ağır yaralandı.

    Almanya SSCB’ye Saldırıyor:

    Hitler’in SSCB ile 1939’da yaptığı saldırmazlık paktının asıl amacı,Almanya’nın aynı hem batıda,hem doğuda savaşmak zorunda kalmasını önlemekti. 1940’ta Alman orduları Fransa’yı göçertip İnglizler’i Avrupa’dan sürünce Hitler, SSCB’ye saldırmaya karar verdi. Hızlı bir harekatla SSCB üzerinden Ortadoğu’ya inmeyi tasarlamıştı. SSCB’ye saldırı Napolyon’un 1812’deki başarısız Rusya seferinden bir gün önce 22 Haziran 1941’de başladı. Finlandiya,Bulgaristan,Macaristan ve Romanya da SSCB’ye savaş açtılar. Savaş başlangıçta Almanlar için oldukça olum gelişti. Almanlar sonbaharda Leningrad kentine, aralık ayında da Moskova’nın banliyölerine ulaştılar. Daha güneyde de Don Iramağı ağzındaki Rostov kentine ulaştılar,ama kış gelince Alman birlikleri yorulmuş, savaşma güçleri azalmıştı.

    Ardından SSCB’nin karşı saldırısı başladı. Hitler’in tasarılarında bu harekatın kıl gelmeden tamamlanması öngörüldüğü için,Alman askerlerinin giysileri soğuk kış günlerine uygun değildi. Büyük kayıplar verdiler ve SSCB’nin içlerinde tutunabilmelerine karşın başlangıçtaki güçlerini bir daha kazanamadılar.

    1942’de Hitler, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında bulunan Kafkasya petrol yataklarını ele geçirmeyi hedefledi. Bir Alman ordusu ağustosta Maykop’taki petrol merkezine ulaştı. Daha kuzeydeki Stalingrad kentine yönelik saldırıları ise başarısız oldu. SSCB birlikleri kenti sonuna kadar savundu ve kış bastırınca karşı saldırıya geçtiler. 250 bin kişilik Alman ve Romanya birliklerini kuşattılar ve Şubat 1943’te bu birlikler teslim oldu. SSCB’nin 2. Dünya Savaşı ,’nın en büyük kara çarpılmasındaki başarısı Almanlar’ı,Kafkasya’dan çekilmek zorunda bıraktı. 1943 yazı başlarken SSCB orduları Almanlar’ı geri sürdü ve 1944 balında Polonya’ya, çok geçmeden de Romanya’ya girdi. Bu savaşta SSCB büyük yıkıma uğradı ve yaklaşık 20 milyon insanını yitirerek 2. Dünya Savaşı’nda en çok can veren ülke oldu.

    ABD Savaşa Giriyor:

    ABD savaşta tarafsız kalmasına karşın İngiltere’ye destek sağlıyordu. Örneğin, 1940’ta ABD,deniz kuvvetlerinin 50 destroyerini İngiltere’ye ödünç vermişti.

    7 Aralık 1941’de Pazar günü sabah saatlerinde,Japon uçak gemilerinden havalanan 360’ın üzerinde savaş uçağı, Hawaii Adaları’ndaki Pearl Harbor deniz üssünde bulunan ABD savaş gemilerine saldırdı. Japonlar bombaladıkları sekiz savaş gemisinden altısını batırdı ya da çalışamaz duruma getirdi; ama üssü kendisi pek zarar görmedi. Uçak gemileri o anda başka bir yerde olduğu için bu saldırıdan kurtuldu. Bu olay üzerine ABD kongresi, 8 Aralık 1941’de Japonya’ya, üç gün sonra da Almanya ve İtalya’ya savaş ilan etti.

    Pearl Harbor baskınıyla aynı gün, Formoza’dan kalkan Japon uçakları Filipin Adaları’na saldırdı. Bu adalar daha sonra Japon birliklerince işgal edildi. General Douglas MacArthut komutasındaki ABD ve Filipin güçleri yenildiler ve bölgeyi boşaltmak zorunda kaldılar. Japonlar 1942 Mayıs’ında Filipinler’i ele geçirdiğinde 36 bin kadar asker ve 25 bin sivili esir aldı. Japonlar ,saldırını sürdürerek ABD’den Guam ve Wake adalarını,İngiltere’den de Hong Kong’u aldılar. Japon askerleri Taylan üzerinden hareketle Malaya’yı da işgal etti ve yarımadanın alt bölümlerine,Singapur’a doğru ilerlediler; Singapur 1942 Şubat’ında teslim oldu.Daha sonra,Saravak,Brunei,Borneo,Timor,Cava,Sumatra,Sel ebes,Yeni Britanya,Solomon Adaları,Yeni Gine’nin doğusu,Gilbert Adaları da Japonya’nın eline geçti. Buraları savunmaya çalışan Müttefik deniz güçleri büyük kayıplar verdi,askerlerinin pek çoğu öldü ya da esir edildi.

    Bu saldırılar sonucunda Japonya,Güney doğu Asya’nın denizden ulaşımını denetleyen adaları ele geçirdi. Japonlar ayrıca Çinhindi ve Taylant’dan geçerek Birmanya’yı da işgal etti ve oradaki İngiliz birliklerini Hindistan’a çekilmek zorunda bıraktılar. Güneydoğu Asya’da kurdukları üslerden Avustralya’ya hava saldırıları düzenlediler.

    Batıdaki Deniz Savaşları:

    Savaş başladığında İngiltere ve Fransa’nın güçlü donanmaları vardı. Alman donanması ise, daha küçük olmakla birlikte, modern ve etkiliydi. Uçak gemisi yoktu,ama güçlü savaş gemiler ve hızla artan denizaltı gücüyle ticaret gemilerine büyük zararlar verebiliyordu.

    Akdeniz’ed İngiliz deniz gücünün üstünlüğü sayesinde,asker ve erzak taşıyan düşman gemileri batırılarak Kuzey Afrika harekatına yardımcı olundu. Ne var ki, İngiliz donanması da Alman denizaltılarının ve kıyıda üslenmiş savaş uçaklarının yarattığı tehlike yüzünden İngiliz gemileri Batı Çölü’ndeki savaş için gerekli desteği Cebelitarık Boğazı ve Akdeniz’den getirmek yerine,çoğunlukla Ümit burnu ve Süveyş kanalı yolunu izleyerek sağladılar.

    Durmaksızın bombalanan Malta yalnızca denizaltılar ve küçük gemilerce kullanılabiliyordu. Bu yüzden İngilizler’in ana deniz üssü Mısır’da,İskenderiye’deydi. Zaman zaman Alman savaş gemileri Müttefik ticaret gemilerine saldırmak üzere Atlas Okyanusu’na açılıyordu. Daha sonra da ticaret gemisi görünümde,silahlandırılmış gemiler göndermeyi sürdüler.

    Atlas Okyanusu’ndaki asıl savaş Alman denizaltılarıyla oldu. Bu savaş gece gündüz durmaksızın sürdü. Müttefikler’in,asker,savaş araç ve gereçleri de taşıyan ticaret gemileri konvoylar oluşturarak savaş gemilerinin koruması altında yol alabiliyorlardı. Uçak gemilerinden ve kıyıdaki hava üslerinden kalkan savaş uçakları da deniz savaşlarına katılıyordu,ama Alman denizaltılarına engel olmak çok güçtü. Savaş süresince bu denizaltılar Müttefikler’in 23.351 ticaret gemisini batırdı. Buna karşılık 782 Alman denizaltısı yok edildi.

    Kuzey Afrika Çıkarması:

    Müttefikler,mihver güçlerini yenmek için,önce Almanya’yı yenmek gerektiğini düşünüyordu. 1942’de Kuzey Avrupa’yı geri alacak güçleri olmayan Müttefikler,düşmanu önce Kuzey Afrika’dan sürmeye karar verdiler. Bu nedenle,General Dwight D. Eisenhower komutasındaki İngiliz ve ABD askerlerinden oluşan 100 bin kişilik bir kuvvet Fas ve Cezayir kıyılarına çıkarma yaptı.

    Bu ülkeler,o sırada Vichy Fransa’sının denetimindeydi. Vichy yönetimi önce bu çıkarmaya karşı çıktıysa da,hemen ardından Müttefler’le işbirliğine girdi. Müttefikler önce doğuya,Tunus’a doğru ilerledi,ama Akdeniz üzerinden hava ve denizyoluyla getirilen güçlü Alman birliklerince durduruldu.

    1943 Ocak ayı sonunda Montgomery’nin ordusu Batı Çölü’nü geçerek Tunus’a girdi. Zorlu çarpışmalardan sonra Müttefik orduları Mayıs 1943’te Alman ve İtalyan kuvvetlerini çökertti ve Mihver ordularının ancak küçük bir bölümü esir düşmekten kurtulabildi.

    Müttefikler Kuzey Afrika’daki başarılarını,1943 Temmuz’unda Sicilya’yı işgal ederek sürdürdü. Bu harekat,limanları ele geçirerek değil,açık plajlara asker çıkararak yürütüldü. Daha önce önemli yol ve köprüleri ele geçirmek üzere planör ve paraşütlerle hava birlikleri indirilmişti. Ağustosun ortalarında ada ele geçirildi.

    Sicilya’nın yitirilmesi ve İtalya’nın Müttefikler’ce bombalanması İtalya diktatörü Bento Mussolini’yi çekilmeye zorladı. Eylül başlarında İtalya teslim oldu ve Malta’daki donanmasına el kondu. Bu olay İtalya’da Müttefikler ile Almanlar’ı karşı karşıya bıraktı.

    Müttefik güçler 3 Eylül’de güney İtalya’ya birkaç gün sonra da Salerno Körfezi’ne çıktılar. Almanlar inatla direndiler. Ekimde Napoli’ye ulaşan Müttefikler yarımadanın ortalarında güçlü bir Alman savunması tarafından durduruldu.

    1944 Ocak’ında Müttefikler,Anzio’ya çıkarak bu savunma hattının ardına geçmeye çalıştılar. Aynı zamanda bu hattın asıl güçlü noktası olan Cassino’ya yönelik saldırılar düzenlediler. Müttefikler Polonya birliklerinin Cassino’yu almasından sonra Anzio’daki kuvvetlere katılmak üzere kuzeye doğru ilerlemeyi başardılar. 4 Haziran’da Roma alındı.

    Avrupa’da Savaşın Sonu:

    İtalya’daki Müttefik güçler 13 Ağustos 1944’te Floransa’yı aldı. Almanlar bunun üzerine Pisa ile Rimini arasında bir savunma hattı oluşturarak kış gelene kadar burada tutundular. Nisan 1945’te Müttefikler Po Irmağı’nı geçti ve Alp Dağları’na doğru ilerledi. İtalya’da Almanlar 2 Mayıs’ta teslim oldular. İki gün sonra da Müttefikler Avusturya’dan güneye doğru ilerleyen ABD askerleriyle buluştu. SSCB birlikleri ise 1944 Haziran’ında Doğu Avrupa’da bir harekat başlattı. Temmuz sonunda Varşova’nın karşısında Vistül Irmağı’nın doğu kıyısına geldiler. Daha güneyde SSCB ordu,Romanya ve Bulgaristan’ı aldı. Finlandiya eylülde düştü. Ağustosta SSCB orduları iki koldan ilerlemeye başladı. Biri Baltık Denizi’nin doğu kıyıları boyunca,öbürü de Tuna vadis üzerinden Macaristan’a doğru hareket etti. Almanlar bu ilerlemeyi durduramayarak geri çekildiler.

    1945 başlarında,Almanya’nın artık uzun süre savaşamacağı ortaya çıkmıştı. Müttefik liderler,ABD Başkanı Roosevelt,İngiltere Başbakanı Churchill ile SSCB’nin önderi Stalin Kırım’daki Yalta kentinde toplandılar ve Almanya’nın koşulsuz olarak teslim alınması konusunda anlaştılar. Ayrıca savaş sonrası Avrupa’ya ilişkin planlar da yaptılar. Ocak 1945’te SSCB askerleri Oder Irmağı’nı Budapeşte’ye,nisan başında da Viyana’ya girdiler ve Berlin’e doğru ilerlediler. 25 Nisan’da Berlin’i kuşattılar. Kentin merkezinde ki bir yer altı sığınağından savunmayı yönetmekte olan Hitler savaşın yitirildiğini kavrayarak 30 Nisan’da intihar etti. Amiral Karl Dönitz’i kendi yerine atamıştı.

    Dönitz’in temsilcileri Reims’e Müttefikler’le görüşmeye geldi. Batıda Müttefikler’e teslim olmayı; ama doğuda SSCB’ye karşı savaşı sürdürmeyi istiyorlardı. Eisenhower Almanlar’ın her yerde koşulsuz teslim olmaları konusunda ısrar etti. Almanya’nın teslim olması 8-9 Mayıs 1945’te gece yarısı gerçekleşti.

    Japonya’nın Teslim Olması:

    ABD,Japonya’nın kıyı kentlerini yoğun bir biçimde bombaladığı sırada Başkan Truman,Japonlar’ın direnişini kırmak ve savaşı kısaltmak gerekçesiyle atom bombası kullanmaya karar verdi. Atom bombası ABD’de,gizlice geliştirilen ve büyük yıkım gücü olan bir silahtı. 6 Ağustos 1945’te ABD hava kuvvetlerinin bir bombardıman uçağı Hiroşima kenti üzerine ilk atom bombasını attı. 3 gün sonra gücü azaltılmış bir atom bombası da Nagasaki’ye atıldı. Bu bombalar Hiroşima’da 200 bin,Nagasaki de ise 80 bin sivlin ölmesine ve on binlerce kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu kentler büyük ölçüde yıkıldı; bitki örtüsü çok zarar gördü. Atom bombasının yol açtığı radyasyon etkisi yıllarca. Radyasyon nedeniyle insanlar; daha sonra sakatlandılar ve öldüler. Uzun yıllar sonra bile özürlü çocuklar doğdu.8 Ağustos’da SSCB de Japonya’ya savaş açtı ve Japonlar’ın elinde bulunan Mançurya ve Kore’yi işgale başladı. Bunun üzerine Japonya 2 Eylül’de resmen teslim oldu ve 2. Dünya Savaşı sona erdi.
  • avni2004
    Member
    • 20-11-2004
    • 847

    #2
    Konu: 2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

    2.Dünya savaşında Nazi Almanyasi


    NAZİ PARTİSİNİN YÜKSELİŞİ:
    1918
    Birinci Dünya Savaşı 1918 yılında sona erdiğinde ortaya çıkan bilanço 37 milyon yaralı ve 9 milyon ölüydü.Savaştan mağlup olarak çıkan Almanya'da hayat standartı adeta yıkıma ugramış hayat felç olmuştu.Meclisteki demokratik partiler yıkılan kraliyetin enkazıyla karşı karşıya kalmıştı.Komünist-Muhafazakar çatışmaları kısa zamanda sokaklara yayıldı.Yeni Weimar rejimi ekonominin çökmüşlüğünü,sokak kavgalarını,şiddet gösterilerini,kanunsuzluğu önleyecek gibi değildi doğrusu...
    1919
    Birinci Dünya Savaşı sonunda Müttefikler mağlup devletlere çok ağır barış antlaşmaları imzalattırdılar.Osmanlı İmparatorluğunun imzaladığı Sevr antlaşması kadar ağır şartları olan bir antlaşmayıda Almanlar imzaladılar.(Versay Ant.)Bu antlaşmaya göre Alman Deniz ve Hava Kuvvetleri tamamen ortadan kaldırıldı ve Alman Ordusu 100.000 kişiyle sınırlandırıldı.Buna bir ordu demektense paramiliter bir grup demek daha dogru olurdu çünkü bu grupda her türlü ağır silahtan arındırılmıştı.Buna ek olarakda Almanlar galip devletlere 33milyar dolar savaş tazminatı ödemeye mahkum edildi.Bu dönemlerde göze çarpan Alman İşçi Partisi , Nazi Partisinin atası olup Birinci Dünya Savaşının işşiz askerlerini bünyesinde barındıyor ve sağcı bir politika güdüyordu.Adolf Hitler bu partiye 1919'da katıldı ve etkileyici demeç ve söylevleriyle liderliğine kadar yükseldi.Hitler ulusal gururu,militarizmi ve de %100 saf bir Alman Ulusunu savunuyor ve de tabiki Yahudi düşmanlığı güdüyordu.Daha sonraları Hitler partinin ismini Nazyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) şekline değiştirdi ve 1921'de parti liderliğine yükseldi.Üye sayısıda 3000'lere gelmiş Almanyanın Führerliğine giden yol açılmıştı.
    1923
    The Beer Hall Putsch "Münih Şehir Birahanesi Darbesi" bu tarihte gerçekleşti.Hitler 8 Kasım 1923 günü çeteyi andıran 600 kişilik grubuyla Münih Şehir Birahanesi'ndeki Yurtseverlerin toplantısını bastı ve yaptığı konuşmada Bavyera ve Reich hükümetlerini devrilmiş olarak niteledi.Hitler'in bu senelerdeki politikası iktidarı zorla ele geçirmeye yöneliktir oysa ilerde taktik değiştirip seçimlerle işbaşına gelmeye çalışacaktır.Bu girişim tabiki başarısızlıga uğradı.Hitler ve diğer NSDAP yöneticileri tutuklandı yapılan duruşpma sonunda Hitler 5 senelik bir hapis cezası alsada 1. senenin sonunda salıverildi.1924 yılıyla beraber NSDAP'ın oy oranlarında giderek artma görülecektir.
    1925
    18 Temmuz 1925 yılında Hitler'in hapishane yıllarında yazdığı kitabı "Mein Kampf" Kavgam basıldı.Kitap Hitler'in milliyetçi,anti-komünist ve de anti-semitik (yahudi karşıtı) düşüncelerini yansıtıyordu.Zamanla bu kitap Nazyonel Sosyalizmin temel doktrin kitabı olarak anılacak ve Almanya'da en çok alınan hediyeler arasında en popüleri olacaktı.(Öyleki düğünlerde bile evlenen çiftlere hediye ediliyordu.) Hitler hapisten çıktıktan sonra NSDAP'ı tekrar organize ederek seçimlere hazırlamaya , politik olarak başa gelme politikasını uygulamaya başladı.Aynı yıl Almanya'nın askeri kahramanı Paul Von Hindenburg Cumhurbaşkanı oluyor ve ülke duruluyordu.
    Hitler politik manevralarla giderek sivrildi ve öne çıkmaya başladı.Partinin popülaritesi artmış 1925'de 27.000 olan üye sayısı 1929'da 108.000'e ulaşmıştı.Bu zamanlarda ortaya çıkan 2 siyasi ve de askeri gruptan bahsetmektede yarar var.Bunlardan ilki ve güçlüsü "SA" idi.(SA Sturmableitung) 1920'de kurulmuş 1921'de yarı askeri bir nitelik kazanmıştı.Bu grup "Kahverengi Gömlekliler" olarak biliniyordu ve başında Ernst Röhm vardı.SA NSDAP'ın resmi propaganda kolu olsada sık sık şiddet olaylarına karışıyor ve kahverengi gömlekli ayyaşlar şehirlerde kafalarına göre davranıp halka eziyet çektiriyorlardı.SS ise (Schutzstaffel) Hitler'i korumak üzere kurulmuş elit bir birlikti.200 kişiyle kurulan bu birliğin başında ise Nazi Almanyası'na ismini kazıyacak olan Heinrich Himmler vardı.Bu grup SA'ya kıyasla siyah gömlek giyiyor ve elit askerleden oluşuyordu.
    10-18 yaşındaki Alman çocuklarına hitap eden kurum ise "HitlerJugend" yani Hitler Gençliği idi.HitlerJugend'e katılanların hepsi sıkı birer Nazyonel Sosyalist olarak yetiştiriliyor ve Yahudi düşmanlığı konusunda beyinleri yıkanıyordu.Katılanların hepsinden sosyal hayatlarında çok dikkatli olmaları ve Nazi karşıtlarını ispiyon etmeleri istendi.Bu öylesine vahim sonuçlar verdiki aralarından anne-babalarını ihbar edenler çıkıyordu.Böylece 2.Dünya Savaşı'nda birçok Avrupa'lı Yahudinin öldürülmesine katılacak aktif Nazi'ler yetiştirildi.Naziler bayan sempatizanlar da yetiştirmek istediler ve Nazyonel Sosyalist Bayanlara yönelik derneklerde kurdular.

    HitlerJugend propaganda yürüyüşü
    HJ Eğitimde



    Buna rağmen 1925-1927 arası halkın orta ve düşük tabakalarına ulaşmakta güçlük çeken NSDAP 1928 seçimlerinde aradığını bulamadı ve oy oranı %2,6'da kaldı.Strateji değiştiren Hitler kırsal kesimlere yöneldi.Yahudi düşmanlığını körüklüyor ve Yahudi tarım alanlarının istimlak edilmesi grektiğini savunuyordu.Bir diğer düşüncesi ise Yahudi dükkanlarından alişveriş edilmemesi ile ilgilidir ki ilerde bunu hayata geçirecekti.Antisemitizm politikası kısa zamanda alt tabakanın işsiz ve genç kesimine adapte edilerek bu kısımdan büyük taraftar deteği sağlandı.
    1929
    1929 Ekiminde New York borsasının çökmesiyle dünyada "büyük bunalım" dönemi başladı.(Great Depression) Kısa zamanda mali bunalım Avrupa'yıda vurdu.ABD Avrupa'da yaptığı yatırımları ve devletlere yaptığı mali yardımları durdurdu.Almanya ABD'nin kendisine verdiği krediyi kesmesiyle bunalımdan en çok darbe yiyen ülke oldu.Alman endüstrisi henüz yeni yeni canlanmaya başlamıştı ama tekrar küçüldü.Satınalma gücü düştü bunu fiyatlarında düşmesi ve işsizlik izledi.Özellikle işsizlik alanında patlama oldu.(3.000.000'dan 6.000.000'a)
    Bu aciliyet durumu üzerie Cumhurbaşkanı Hindenburg anayasal sistemde değişiklik yaptı.Yeni sistemde başbakanın yetkileri demokratik ilkelere ters olsada oldukça arttırılmıştır.Yeni hükümet Şansölye (Chancellor) ve bakanlardan oluşuyordu.Ayrıca yeni sitemde hükümet acil nitelikli kanunları Reichstag (Meclis)'in onayı olmaksızın yürürlüğe koyabiliyordu.Böylece Weimar Anayasası gittikçe dejenere olmaya başladı.
    İlk Şansölye olarak görev Heinrich Brüning'e verildi.Fakat Brüning hükümeti oluşturamadı ve Eylül 1930'da seçimlere gidildi.Yıllardır sürdürülen mücadele ve propaganda ilk meyvelerini vermeye başlamıştı.Naziler oyların %18.3'ünü alarak ikinci en büyük parti durumuna geldiler.
    1932
    1932 ilkbaharında Cumhurbaşkanı Hindenburg'un görev süresi doluyordu.84 yaşındaki Birinci Dünya Savaşı kahramanı Hindenburg tekrar aday olmak için gönülsüz olsada Hitler'in önünü kesmek için tekrar aday oldu ve kazandı.
    Alman hükümeti bu tarihlerde çökmenin eşiğine geldi.SA kahverengi gömlekliler (sayıca 400.000'e ulaşmışlardı) sokaklarda terör saçıyor , ekonomik krize çare bulunamıyordu.1932 Temmuz seçimlerinde Nazi Partisi %37 ile zirveye oturdu.6 ay boyunca Hitler ve yandaşları geniş çaplı ve agresif bir propaganda yapmışlar ve bunun sonucunu almışlardı.Bu sonuçta NSDAP'ı küçümseyen ve Hitler'in politika kabiliyetini tahmin edemeyen diğer politikacılarında etkisi büyüktü.
    SA sokak teröründen bir örnek

    HERYERDE NAZİLER:
    1933
    30 Ocak 1933'de Cumhurbaşkanı Hindenburg Adolf Hitler'i Şansölye olarak atadı ve Almanya için yepyeni bir dönem başlamış oldu.Hitler'in iç politikası hemen hemen belliydi oysa dış politikada neler yapmak istediği o ana kadar bilinmiyordu.Hitler bu andan itibaren 3 aşamalı planını uygulamaya koymuştur.
    • Almanya'nın Versay Barış Antlaşması'nın ağır kısıtlamalarından kurtarılması
    • Almanya dışında yaşayan bütün Almanların Alman sınırları içine alınması yoluyla "bir ulus bir devlet bir führer" (ein Volk,ein Reich,ein Führer) ilkesinin gerçekleştirilmesi
    • Lebensraum (yaşam alanı) politikasıyla Alman devletinin refah ve mutluluğunun en üst düzeye çıkarılması

    Altta:Hitler ile Hindenburg




    Hitler dış politikasını bu şekilde belirlerken iç politik hedeflerine ulaşmasını sağlayacak sanş adeta ayağına geldi.Reichstag (Reich Meclisi) 27 Şubat 1933 günü akşam saatlerinde kundaklanma sonucunda yanmaya başladı.Nazi propagandası hemen harekete geçti.Olay yerine gelen GESTAPO'nun kurucusu Hermann Goering açıkça komünistleri kundakçılıkla suçladı.Hafif zeka özürlü Hollandalı komünist Marinus Van der Lubbe binadan kaçarken yakalandı ve komünist ajanı/kundakçısı oldugu iddiasıyla suçlandı.Tüm bu olaylar sonucunda polis 4000 şüpheli tutukladı.Bunlar arasında Almanya'nın tanınmış 3 komünist lideride vardı.Marinus Van der Lubbe ise yargılandı ve idam edildi.Fakat Reichstag yangını hiçbir zaman aydınlatılamadı.Marinus Van der Lubbe'nin yangını tek başına mı yoksa bir görev üzerine mi çıkardıgı tartışıldığı gibi yangını Nazilerin çıkardığı yolunda görüşlerde vardır.Bu olay üzerine Hitler Hindenburg'u ikna ederek "Halkın ve Reich'ın ihtiyacının giderilmesine ilişkin yasanın" çıkarılmasını sağladı.(24 Mart 1933) Beş kısa maddeden oluşan yasada , Reich hükümeti hertürlü yasayı meclisin onayı olmaksızın yürürlüğe koyabilme yetkisi kazanmıştır.Bu Almanya'nın bir polis devletine dönüşme yolundaki ilk adımıdır.
    24 Mart'dan birkaç gün öncesinde ise (20 Mart 1933) Münih yakınlarında "Dachau" toplama kampı açıldı.Naziler komünistleri,işçileri,sendika liderlerini tutuklamaya başladılar.Dachau ise zamanla toplama kampı gardiyanları ve yöneticileri için bir akademiye dönüşecek , bu insanlara esirlere uygulayacakları disiplin ve terör öğretilecekti.Yahudi düşmanlığı ise 1 Nisan 1933'de Nazilerin Yahudi işyerlerine toplu boykot uygulamaları , 7 Nisan'da ise Yahudilerin politikadan ve öğretmenlikten uzaklaştırılmaları ile tırmandı.Naziler bununlada yetinmeyip Yahudiler ve Reich karşıtı yazarlar tarafından yazılan kitapları toplatıp yaktılar.
    Naziler politik bakımdan kendileriyla aynı görüşte olmayanları cezalandırmak için özel mahkemeler kurdular.Bu mahkemelerin hakimlerine Reich'in çıkarlarını gözeterek karar vermeleri söylenmişti.Artık yargıda Nazilerin elindeydi.14 Haziran'da ise toplumun çingenelerden,zencilerden ve de engelli kişilerden arındırılmasını sağlayacak kanun çıktı.Bunu 1934 Ekim'inde homo****üellerin tutuklanmaları izledi.
    Nazilerin "Aryan" ırkından olmayanlara karşı uyguladığı politika özellikle Yahudilerin Alman toplumundan izolasyonunu sağladı.Baskı öylesine büyüdü ki 1. ve 2. dereceden Yahudi akrabası bulunanlar bile tehdit altına girdi. (Bu arada Yahudilerin Alman topraklarını terketmesine kesinlikle izin verilmiyordu , ülkeden Yahudiler yalnızca kaçak olarak çıkabiliyordu ki yakalanırlarsa cezası ölümdü.)

    Yorum

    • avni2004
      Member
      • 20-11-2004
      • 847

      #3
      Konu: 2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

      1934
      SS'in üye sayısı 1932'de 30.000 , 1934 ise 100.000 kişiye ulaşmıştı ama genede Röhm'ün 2.5 milyon üyeli SA'yi karşısında söz söyleyemezdi.Hitler iktidara gelirken SA'den faydalanmıştı ama Alman ordusu SA'in tavırlarından hiç memnun değildi.SA'ler arasında birçok sokak serserisi bulunuyordu ve bunların yaptıkları zulümlere uzun süre göz yumuldu.Partinin gitgide şüpheyle bakılan saygısı , bu nedenle bir soruna dönüştü.Ordunun işe müdahale edip kendisini saf dışı bırakmasından korkan Hitler harekete geçmeye karar verdi.Fakat dediğim gibi SA kesinlikle küçümsenemezdi öyleki bu birlik resmi Alman ordusundan bile 10-15 kat güçlüydü.
      Uzun süredir Ernst Röhm'ün orasını burasını kurcaladığı barut fıçısı sonunda 30-31 Haziran 1934 tarihli kanlı hafta sonunda patladı.(Night of the Long Knives "Uzun Bıçaklar Gecesi" ) Ernst Röhm ve önemli SA liderleri SS tarafından tutuklandılar ve kurşuna dizildiler.Tutuklamalar 2 Temmuz'a kadar sürdü. Almanya genelinde 80-200 arası Reich düşmanı tutuklandı ve kurşuna dizildi.Olaylar sona erdiğinde SS'in ve de Gestapo'nun prestijleri artmıştı.SA ise fiili gücü çok kısıtlı olarak sürünüp durdu ama genel askerlik hizmetinin tekrar geçerli olmasıyla SA Alman ordusunun hizmetine girerek tarihten silindi.
      2 Ağustos 1934'de Cumhurbaşkanı Hindenburg'un ölümüyle Adolf Hitler Cumhurbaşkanlığı ve Şansölyelik ünvanlarını tek bir isim altında birleştirdi.Artık o Alman Reich'ının Führeri ve de Reich Başkanıydı.
      Altta:SA Yahudi dükkanından alışveriş edilmemesi konusunda halkı uyarırken
      1935
      Hitler 1935'de Nuremberg Kanunları'nı yürürlüğe soktu ve Yahudilerin medeni haklarına kısıtlar getirildi.Böylece Yahudi toplumu kanuni olarak da Alman toplumundan ayrılmış oldu."Alman Irkının ve Şerefinin Korunması" yasası uyarınca Yahudiler ayrı birer ırk olarak kabul edildiler ve bazı sınırlamalara maruz kaldılar. (Alman vatandaşlarının Yahudilerle cinsel ilişkiye girmelerinin/evlenmelerinin yasaklanmasi gibi) Hitler Yahudileri açıkça uyararak yasanın Yahudi sorununu çözemesi halinde son çözüm (final solution) için Nazi Partisinin devreye gireceği tehditini savurdu.
      Bu arada HitlerJugend'de (Hitler Gençliği) giderek büyüyerek 1935'te tüm genç nüfusun %60'ını bünyesinde barındırır hale gelmişti.
      1936
      1930'lu yıllarda Nazi Partisi başta olmamasına rağmen Nazilerin ısrarıyla Almanya 1936 Yaz Olimpiyatları için aday olmuş ve evsahipliğini kazanmıştı.(13 Mayıs 1931) Şimdi ise Naziler iktidardaydı.Bunun Nazi politikasının dünyaya tanıtılabilmesi için çok büyük bir şans olduğunu düşünen Hitler ve Reich Propaganda Bakanı Goebels oyunlar için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak mükemmel tesisler/stadlar inşa ettirdiler.Ünlü yönetmen Leni Riefenstahl'a Nazi Propagandası ile ilgili birde film yaptırıldı.(Olympia) Hitler'in Tanrı olarak sembolize edildiği bir önceki Leni Riefenstahl filmi "Triumph of the Will" yüzyılın en iyi propaganda materyallerinden biridir.
      Oyunlardan önce ABD.'nin ve diğer Batılı demokratik devletlerin oyunları toplu boykotu sözkonusu oldu.Nazi politikası ve Olimpiyat İlkeleri birbirine uyuşmuyordu.Olimpiyatlarda herkes dinine,sınıfına,ırkına bakılmaksızın yarışabilmeliydi.Bunun üzerine Naziler Alman Yahudilerininde Alman Olimpiyat Takımında yeralabileceği garantisini verdiler.Boykot böylece gerçekleşmedi.
      Fakat Alman Olimpiyat Takımına yalnızca atalarında Yahudi kanı bulunan 2 atlet davet edildi.Uzun atlamada dünyanın sayılı atletlerinden Gretel Bergmann Yahudi olduğu gerekçesiyle takıma davet edilmedi.
      Ağustos 36'da oyunlar başladı.2 hafta boyunca Adolf Hitler'in Nazi diktatöryası onun ırkçı ve agresif politikasını kamufle etti.Oyunların teması Aryan ırkının üstünlüğü üzerine kurulmuştu.Ama Afrika kökenli Amerikalı atlet Jesse Owens oyunların tartışmasız kahramanı oluyordu.

      Yorum

      • avni2004
        Member
        • 20-11-2004
        • 847

        #4
        Konu: 2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

        GÖRSELLİÐE VE PROPAGANDAYA BÜYÜK ÖNEM VEREN NAZİLER SEMBOL OLARAK "SWASTİKA"'YI YANİ GAMALI HAÇI KULLANMIŞLARDIR.BU SEMBOL ALMAN IRKININ ATASI OLARAK KABUL EDİLEN PAGANLARA AİTTİR.NAZİLER BU SEMBOLÜ KULLANARAK GENİŞ KİTLELER ÜZERİNDE BÜYÜK ETKİ YARATMA BAŞARISI GÖSTERMİŞLERDİR.




        YUKARIDA : NAZİ PARTİSİ RESMİ BAYRAÐI



        YUKARIDA : ALMAN DENİZ KUVVETLERİ BAYRAÐI

        Yorum

        • avni2004
          Member
          • 20-11-2004
          • 847

          #5
          Konu: 2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY


          Yukarıda : H.Himmler Rus cephesindeki birlikleri teftiş ederken

          Yukarıda : NSDAP'ın bayan sempatizanları

          Yukarıda : A.Hitler bir konferans esnasında
          Son düzenleme avni2004; 14-01-2006, 14:47.

          Yorum

          • avni2004
            Member
            • 20-11-2004
            • 847

            #6
            Konu: 2.DÜNYA SAVAŞIYLA İLGİLİ HERŞEY

            Alıntı olup hiçbir siyasi propaganda amacı gütmeden sadece tarihi bilgiler içerir.

            Yorum

            İşlem Yapılıyor
            X