şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ahmet444
    Senior Member
    • 23-04-2005
    • 3136

    şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

    merhaba arkadaşlar aşağıya yazdığım konular hakkında yardımlarınıza ihtiyacım var şimdiden teşekkürler.

    1 - anonim şirketler ve limited şirketlerde kâr dağıtımı
    2 - anonim şirketler de ve limited şirketlerde birleşme
    3 - anonim şirketler ve limited şirketlerde tasviyesi kurullarını kimler yapar


    şimdiden çok teşekkür ediyorum.
  • ekyildiz
    Senior Member
    • 08-04-2005
    • 4282

    #2
    Konu: şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

    http://www.girisimciliknetwork.gen.t...meMevzuati.pdf

    Yorum

    • chetin
      Junior Member
      • 20-09-2004
      • 23

      #3
      Konu: şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen



      bu adrese baktım ama çok güncel değil bazı eski bilgiler mevcut yanıltıcı olabiliri. Bende bir adres vermek isterim daha güncel bilgiler var işine yarar umarım

      www.alomaliye.com

      Yorum

      • ybæl©ik
        ADMINISTRATOR
        • 25-01-2003
        • 30775

        #4
        Konu: şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

        Kar Dağıtım


        Bilindiği üzere, yıl sonunda gelir tablosunda görünen ticari kardan vergi, fon, yedek akçe ve varsa diğer yasal yükümlülükler düşüldükten sonra kalan kar; anonim şirketlerde genel kurul kararı ile, limited şirketlerde ise, ortaklar kurulu kararı ile hissedarlara sermayeleri oranında kar payı olarak dağıtılabilir. Kar dağıtımı ve yasal yükümlülükler şirketinizin ana sözleşmesi ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri de dikkate alınarak aşağıdaki gibi hesaplanır:

        (+) DÖNEM TİCARİ KARI (Gelir Tablosundan alınacak)

        ( ÖDENECEK VERGİ VE YASAL YÜKÜMLÜLÜKLER (Dönem karı üzerindeki vergi yükü)

        (=) NET DÖNEM KARI

        ( GEÇMİŞ YIL ZARARLARI

        ( BİRİNCİ TERTİP YEDEK AKÇE
        (Türk Ticaret Kanununun 469’uncu maddesine göre, kar dağıtımı yapılması halinde yasal yedeklerin ayrılması zorunludur veya yedek akçeler ayrılmadıkça kar payı dağıtımı yapılamaz. Uygulamada yasal yedeklerin ayrılması zorunlu olduğu için kar dağıtımı yapılması zorunludur yönünde yorumlar da yapılmaktadır. Biz bu yoruma katılmamakla birlikte, şirketin anasözleşmesine bakılmasını ve ayrıca karın sermayeye ilave edilmesinden önce zorunlu yedek akçelerin mutlaka ayrılması gerektiğini öneriyoruz. Birinci tertip yedek akçe TTK Md. 466 gereğince, dönem karının 1/20’si kadar ayrılır. Ayrılmış birinci tertip yedek akçeler toplamı ödenmiş sermayenin 1/5’ine ulaştıktan sonra birinci tertip yedek akçe ayrılması ihtiyaridir. Birinci tertip yedek akçenin ödenmiş sermayeyi aşan kısmı olağanüstü yedek akçe olarak kabul edilir.)

        ( ŞİRKETTE BIRAKILMASI GEREKEN FONLAR (Sabir Kıymet Yenileme Fonu gibi)

        (=) DAÐITILABİLİR NET DÖNEM KARI

        ( ORTAKLARA BİRİNCİ TEMETTÜ PAYI (Şirketler ödenmiş sermayelerinin en az %5’ini ortaklara kar payı olarak dağıtmak zorundadır. SPK’ya tabi halka açık şirketlerde bu oran %50’dir. Hisseleri borsada işlem gören halka açık şirketlerde kar dağıtımı oranı ihtiyaridir.)

        ( İKİNCİ TERTİP YEDEK AKÇE Net dönem karından geçmiş yıl zararları, birinci tertip yedek akçe ve ortaklara dağıtılacak birinci temettüden sonra kalan ve genel kurul tarafından dağıtılmasına karar verilen karın %10’u ikinci tertip yedek akçe olarak ayrılır. Dağıtılacak kar payı ödenmiş sermayenin %5’i kadar veya daha az ise, ikinci tertip yedek akçe ayrılmaz.)

        ( PERSONELE VE YÖNETİM KURULUNA TEMETTÜ (Anasözleşmede yazılı olması şartıyla)

        ( ORTAKLARA İKİNCİ TEMETTÜ

        ( DAÐITILACAK KAR ÜZERİNDEN HESAPLANAN KAR PAYI STOPAJI (GVK Md. 94/6)

        ( STATÜ YEDEKELERİ (Anasözleşmede yer alması şartıyla ayrılabilir, ihtiyaridir)

        ( OLAÐANÜSTÜ YEDEKLER (Şirket genel kurul kararı ile dağıtım dışı tutulan ya da şirkette alıkonulan karlar isteğe bağlı olarak olağanüstü yedek olarak tutulabilir)



        24 Haziran 2003 Tarihli Resmi Gazete
        Sayı: 25148
        Maliye Bakanlığından:
        4842 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesinde yapılan değişikliklere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

        A) Kar Payı Dağıtımına Bağlı Tevkifat Uygulaması:
        4842 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle değişik, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi ile dördüncü fıkrasında,
        “ b) i) Tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından, (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.),
        ii) Tam mükellef kurumlar tarafından; dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde edenler hariç) ve gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından, (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.),
        iii) 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradının ana merkeze aktarılan tutarı üzerinden,
        Bu maddenin (6) numaralı bendinin (a) alt bendine göre üzerinden vergi tevkifatı yapılan kurum kazancından kar payı alanlara, tevkif suretiyle alınan vergi red ve iade olunmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
        Yapılan bu düzenleme ile gelir vergisi tevkifatı açısından kurumların istisna kazançları ile normal kazançları ayrımına son verilerek istisna olsun olmasın tevkifat karın dağıtılması aşamasına bırakılmış, ayrıca halka açık şirket ile halka açık olmayan şirketten elde edilen kar payı ayırımı da kaldırılmak suretiyle, her iki tür şirket tarafından dağıtılan kar paylarının aynı oranda vergilendirilmesi öngörülmüştür.
        1- Tam mükellef kurumlarca yapılacak gelir vergisi tevkifatı:
        Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla değişik 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentleri uyarınca, tam mükellef kurumlar tarafından;
        - Tam mükellef gerçek kişilere,
        - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara,
        - Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olanlara,
        - Dar mükellef gerçek kişilere,
        - Dar mükellef kurumlara,
        - Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere,
        dağıtılan, anılan Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüştür.
        Buna göre, tam mükellef kurumlarca;
        - Tam mükellef kurumlara,
        - Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara,
        dağıtılan kar payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak, bu şekilde kar payı elde eden tam mükellef kurumun söz konusu kar paylarını yukarıda sayılan gerçek veya tüzel kişilere dağıtması aşamasında, dağıtılan kısım üzerinden tevkifat yapılacaktır
        Diğer yandan, tam mükellef kurumlarca karın dağıtılmayıp şirket sermayesine eklenmesine karar verilmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentlerinin parantez içi hükmü uyarınca, karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmadığından, sermayeye ilave edilen bu tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.
        2- Dar mükellef kurumlarca yapılacak gelir vergisi tevkifatı:
        4842 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişik Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmın menkul sermaye iradı niteliğinde olduğu hükme bağlanmıştır.
        Buna göre, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, anılan maddede yazılı menkul sermaye iradını ana merkezlerine aktarmaları sırasında, aktardıkları bu tutarlar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmaları gerekmektedir.
        Öte yandan, dar mükellef kurumların Türkiye’de elde edilen karı ana merkezlerine aktarmamaları halinde ise anılan Kanunun 94/6-b maddesinin (iii) alt bendi hükmü gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.
        3-Tevkifat oranı:
        Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesinde 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, bu Kanunun yayım tarihi olan 24/04/2003 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesindeki yetkiye istinaden yayımlanan ve 24/04/2003 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren, 03/05/2003 tarihli ve 2003/5590 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Karar ile kar dağıtımına ilişkin tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.
        Bu durumda, anılan Kanunun 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentlerinde yazılı kar paylarının 24/04/2003 tarihinden önce nakden veya hesaben dağıtılmış olması halinde, dağıtılan kar payları üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükümleri gereğince, 99/13230 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde, halka açık anonim şirketlerce % 5, diğer şirketlerce % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı ve bu verginin de % 10’u oranında fon payı kesintisinin yapılmış olması gerekir. Kar dağıtımının 24/04/2003 ve sonraki bir tarihte yapılması halinde ise dağıtılan kar payları üzerinden % 10 oranında gelir vergisi ve fon payı tevkifatının yapılması gerekmektedir.
        Diğer taraftan, dar mükellef kurumların, beyanı Mart 2003 ve daha önceki dönemlere ait muhtasar beyanname ile yapılması gereken Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradı üzerinden, anılan Kanunun 4842 sayılı Kanunla değişmeden önceki hükümleri çerçevesinde, % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı ve bu verginin % 10’u oranında fon payı kesintisinin yapılmış olması gerekir.Ancak, Nisan 2003 ve daha sonraki dönemlere ait muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gereken söz konusu menkul sermaye iratları hakkında Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla değişik hükümleri uyarınca işlem yapılacaktır.
        B) Gelir Vergisi Kanununun Geçici 62 nci Maddesi Uygulaması:
        Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesinde yapılan söz konusu değişiklik 4842 sayılı Kanunun yayımı tarihi olan 24/04/2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, istisna kazançlar ve kar paylarının geçiş döneminde ne şekilde vergilendirileceği hususu da anılan Kanun ile Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 62 nci maddede düzenlenmiştir.
        Bu madde hükmünde, kurumlar vergisi mükelleflerinin,
        a) 31/12/1998 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarının,
        b) (a) bendi kapsamı dışında kalan ve 31/12/2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen, kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlarının,
        c) Geçici 61 inci madde kapsamında tevkifata tabi tutulmuş kazançlarının,
        dağıtımı halinde anılan Kanunun 94 üncü maddesi hükmüne göre tevkifat yapılmaması öngörülmüştür.
        Söz konusu geçici maddede yer alan düzenleme uyarınca, kurumlar vergisi mükelleflerinin 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilmiş karlarının dağıtımı halinde, bu kar payları üzerinden tevkifat yapılmayacaktır. Aynı şekilde 01/01/1999 ve 31/12/2002 tarihleri arasındaki hesap dönemlerinde elde edilen kurumlar vergisinden istisna kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununa 4842 sayılı Kanunla eklenen Geçici 61 inci madde kapsamında tevkifata tabi tutulacak olan kazançların dağıtılması halinde de bu kar payları üzerinden ayrıca tevkifat yapılmayacaktır.
        Bu madde hükmüne göre, dağıtılan kar 31/12/2002 veya daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde edilen ve Kurumlar Vergisi Kanunu veya özel Kanunları uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilen kazanca ilişkin ise (serbest bölge kazancı, teknoloji geliştirme bölge kazancı, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesinden elde edilen kazanç, Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 24 ve Geçici 28 inci maddelerinde düzenlenen istisna kazançlar gibi) dağıtılan karın bu kazançlara isabet eden kısmı üzerinden dağıtım sırasında gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır. Ancak, 2003 ve müteakip yıllardaki hesap dönemlerinde elde edilen söz konusu istisna kazançların dağıtılması halinde, dağıtılan bu tutarlar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi uyarınca, kar dağıtımına bağlı tevkifatın yapılması gerekecektir.
        Diğer taraftan, 01/01/1999–31/12/2002 tarihleri arasındaki hesap dönemlerine ilişkin normal kazançların dağıtıma tabi tutulması halinde ise dağıtılan bu kar payları üzerinden, Tebliğin (A/3) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde gelir vergisi ve fon payı tevkifatı yapılacaktır.
        C) Kar Payı Elde Eden Kişilerin Hukuki Statülerinin Belirlenememesi Durumunda Tevkifat Uygulaması:
        Gelir Vergisi Kanununun 4842 sayılı Kanunla değişik 94/6-b maddesinin (i) ve (ii) alt bentleri uyarınca, tam mükellef kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara yapılan kar payı ödemeleri üzerinden tevkifat yapılmaması gerekir.
        Ancak, özellikle halka açık şirketlerce ihraç olunan hisse senetlerinin maliklerinin kim olduğu dağıtımı yapacak şirket tarafından bilinmediğinden, bu hisselere isabet eden kar payları üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ve tevkif edilen tutarların ne şekilde mahsup/iade edileceği hususunda uygulamada tereddüt oluştuğu anlaşılmıştır.
        6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 409 uncu maddesinde, anonim şirketlerce ihraç olunan hisse senetlerinin hamiline veya nama yazılı olacağı, 417 nci maddesinde de, şirketlerin nama yazılı hisse senedi sahiplerini ad, soyad ve adresleriyle pay defterine kaydetmeleri gerektiği hükme bağlanmıştır.
        Buna göre, kar payı dağıtacak şirketin ihraç ettiği nama yazılı hisse senetlerinin kimlerin elinde bulunduğunun pay defterinden tespiti mümkün olduğundan, tam/dar mükellefiyet esasında kurumlar vergisi mükellefi olanlar adına (kurumlar vergisinden muaf olanlar ile kurumlar vergisine tabi olmayanlar hariç) kayıtlı bulunan senetlere isabet eden kar payı tutarları üzerinden tevkifat yapılmayacaktır. Söz konusu tevkifatın yapılmaması için nama yazılı hisse senetlerini elinde bulunduran kişinin hukuki statüsünün herhangi bir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerekir.
        Diğer taraftan, halka açık şirketlerce ihraç edilen ve Borsada işlem gören nama veya hamiline yazılı hisse senetlerine ilişkin kar payı dağıtımlarında, söz konusu hisse senetlerinin maliklerinin tam mükellef kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlar olduğunun belirlenmesi halinde bunlara yapılacak kar payı ödemeleri üzerinden de tevkifat yapılmayacaktır. Söz konusu tevkifatın yapılmamasını teminen, aracı kurumlar müşterilerinin hukuki statüsü ve mükellefiyet bilgilerini (unvanı, vergi kimlik numarası, tam/dar mükellef olduğu, bağlı bulunduğu vergi dairesi, dar mükellef ise mukimi olduğu ülke ve kar payını Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde ettiği ile adres bilgilerini) Takasbank’a (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.Ş) bildireceklerdir. Kar payı ödemelerinde tevkifat yapma yükümlülüğü, şirket yetkili organlarının kar payı ödemelerinin yapılmasını öngördüğü tarih itibarıyla başladığından, nakden bir ödeme yapılmamış olsa dahi kar payının ödenmeye başlanması gereken tarihte hesaben ödemenin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Takasbank söz konusu bilgileri her kar payı dağıtım işlemi için , kar payını elde eden kurumlar açısından yapılan ayrıma göre, kar payı dağıtacak şirkete aktaracaktır. Kar payının Takasbank aracı kılınmaksızın, doğrudan aracı kurumlar tarafından müşterileri adına tahsil edilmesi halinde, her bir müşterinin hukuki statüsü ve mükellefiyet bilgileri aracı kurumlar tarafından kar dağıtacak şirkete bildirilecektir. Aracı kurumlar müşterilerine ilişkin olarak Takasbank’a veya kar dağıtacak şirkete verdikleri bilgilerin doğruluğundan sorumlu olacaklardır. Kar paylarının hisse senedi maliklerince doğrudan talep edilmesi durumunda, hak sahibinin tevkifat yapılmayacak kurumlardan olduğu hususu kar dağıtımı yapacak şirket tarafından belirlenecektir. Müşterilerin veya ortakların hukuki statüleri ve mükellefiyet bilgileri hakkında herhangi bir tereddüt bulunması halinde, aracı kurumlar veya kar payı dağıtacak şirketler, bunlardan durumlarını Ticaret Sicil Gazetesi, vergi levhası veya bağlı oldukları vergi dairesinden alacakları bir yazı ile tevsik etmelerini de isteyebilecektir.
        Hisse senetlerinin maliklerinin hukuki statülerinin ve mükellefiyet bilgilerinin kar payı dağıtacak şirkete yukarıda belirtildiği şekilde bildirilmemesi veya hisse senedi sahiplerince tevsik edilmemesi halinde, dağıtımı yapacak şirketin vergi sorumluluğundan kurtulabilmesi için söz konusu hisse senetlerine isabet eden kar payı ödemelerinin tamamı üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesine göre gelir vergisi tevkifatı yapması gerekir. Bu durumda, kar payları üzerinden yapılacak tevkifat tam mükellef kurumlar ile Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlar için nihai vergi niteliğinde olmayacaktır. Dolayısıyla, tevkif edilen bu vergiler aşağıda belirtilen esaslar dahilinde söz konusu mükelleflerin doğmuş ve doğacak tüm vergi borçlarına mahsup edilebileceği gibi geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanacak vergiye de mahsup edilebilecektir.
        Elde ettikleri kar payları üzerinden tevkifat yapılan kurumların, bu kar paylarını aynı takvim yılı içerisinde tekrar ortaklarına dağıtmaları halinde, dağıtacakları kar payları üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi uyarınca gelir vergisi kesintisi yapılarak, dağıtımın yapıldığı aya ilişkin muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve bu beyanname üzerinden hesaplanan vergiden kar dağıtımına bağlı önceki aşamada tevkif edilen vergi mahsup edilecektir.
        Diğer taraftan, sözü edilen hisse senetlerinden elde edilen kar paylarının aynı takvim yılı içinde dağıtılmaması veya mükellef tarafından talep edilmesi halinde tevkif suretiyle ödenen vergiler, kurumun diğer vergi borçlarına mahsup edilecektir.
        Söz konusu mahsup işlemlerinin yapılabilmesi için hisse senedinin maliki olan kurumlar, kar dağıtımı yapan şirketlere ve/veya Takasbank’a veya aracı kuruma müracaat ederek, bunlardan hisse senedinin nevi, adedi, tutarı ve dağıtılan kar payı üzerinden tevkif edilen verginin miktarı ile söz konusu tevkifatın vergi dairesine ödendiğine ilişkin makbuzun tarih ve numarasını içeren bir yazı alacaklar ve bu yazıyı mahsup talep dilekçesi ile birlikte bağlı bulundukları vergi dairesine ibraz edeceklerdir. Bu yazıyı ibraz eden kurumların, vergi borçlarına mahsuben iade talepleri, banka teminat mektubu aranmaksızın ve vergi türü ve miktar sınırlaması olmaksızın yerine getirilecektir.
        Anılan kurumlarca, tevkif edilen bu vergilerin Kurumlar Vergisi Kanununun 44 üncü maddesi hükmü uyarınca, yıl içerisinde verilecek geçici vergi beyannameleri ile kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan vergiden de mahsup edilebileceği tabiidir.
        Kar payı üzerinden tevkif edilen söz konusu vergilerin nakden iadesinin talep edilmesi halinde ise yukarıda belirtilen belgenin aranılmasının yanı sıra, 169 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile konuya ilişkin diğer genel tebliğlerde yer alan esaslara göre işlem yapılacaktır.
        Yukarıda belirtildiği şekilde vergi yükünden arındırılan bu kar paylarının, elde eden kurum tarafından daha sonra dağıtıma tabi tutulması halinde, bu kar payları üzerinden dağıtım aşamasında Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi uyarınca gelir vergisi ve fon payı kesintisinin yapılması gerekecektir.
        Diğer taraftan, 01/01/2003 - 24/04/2003 tarihleri arasında elde edilen ve elde eden kurumlar açısından iştirak kazancı niteliğinde bulunan kar payları üzerinden tevkif edilen vergilerin nakden veya mahsuben iadesi hakkında da yukarıda yer alan açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
        D) İstisna Kazançların Tevkifat Karşısındaki Durumu:
        4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, kurumların istisna kazançları ile normal kazançları ayırımına son verilmiş, Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi uyarınca yapılacak tevkifat da kazancın istisna olup olmadığına bakılmaksızın kar dağıtımına bağlı hale getirilmiştir.
        4842 sayılı Kanunla getirilen yeni vergileme rejimi uyarınca, istisna kazançlar üzerinden prensip olarak tevkifat yapılmayacak, ancak bu kazançların kar dağıtımına konu edilmesi halinde bu kar paylarına Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b maddesi uygulanacaktır. Dolayısıyla, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları veya özel kanunlarında, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin değişmeden önceki 6/b-ii bendine göre tevkifata tabi tutulması öngörülen istisna kazançlar üzerinden bu maddeye istinaden tevkifat yapılması söz konusu olmayacaktır.
        Yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde, Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 24 ve Geçici 28 inci maddelerinde düzenlenen ve tevkifat açısından Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine atıf yapılan istisna kazançlar üzerinden tevkifat yapılmayacaktır. Buna göre, Nisan 2003 ve müteakip aylarda verilen kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde gösterilmesi gereken söz konusu istisna kazançlar üzerinden tevkifat yapılmaması gerekir.
        4842 sayılı Kanunla getirilen vergileme rejimi, prensip olarak istisna kazançlar üzerinden tevkifat yapılmamasını öngörmekle birlikte, aynı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 61 inci madde ile yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların vergilendirilmesine yönelik olarak özel bir düzenleme yapılmıştır.
        Gelir Vergisi Kanununa 4842 sayılı Kanunla eklenen Geçici 61 inci maddede, “Bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlarla ilgili yatırım harcamalarına (teşvik belgelerine bu tarihten sonra ilave edilen iktisadi kıymetler için yapılan harcamalar hariç), yatırım indirimi uygulamasına ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanununun bu tarihten önce yürürlükte bulunan hükümleri uygulanır.
        Yukarıda belirtilen şekilde yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançlar ile bu maddenin yürürlük tarihinden önce gerçekleşen yatırımlar üzerinden hesaplanan ve kazancın yetersiz olması nedeniyle sonraki dönemlere devreden yatırım indiriminden yararlanan kazançlar üzerinden dağıtılsın dağıtılmasın % 19,8 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılır...” hükmüne yer verilmiştir.
        Buna göre, yararlanılan yatırım indirimi istisnası üzerinden yapılan tevkifatın üç eşit taksitte ödenmesine imkan sağlayan ve 4842 sayılı Kanunla 01/01/2004 tarihinde yürürlükten kaldırılması öngörülen Gelir Vergisi Kanununun 119 uncu maddesinin ikinci cümlesi 31/12/2003 tarihine kadar yürürlükte bulunduğundan, 2003 yılında yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların dağıtıma tabi tutulmamış olması şartıyla bu tevkifat üç eşit taksitte ödenebilecektir. Tebliğ olunur.









        Gelir Vergisi Sirküleri/15
        Konusu:Kar paylarının vergilendirilmesi ve beyanıTarihi:11/02/2004Sayısı:GVK-15/2004-7/Kar Paylarının Vergilendirilmesi-1 İlgili olduğu maddeler:Gelir Vergisi Kanunu Madde 22, 75, 86, 94, Geçici Madde 61 ve 62 İlgili olduğu kazanç türleri: Menkul Sermaye İratları
        1 - Giriş
        Kurumlardan 2003 yılında elde edilen kar paylarının vergilendirilmesi ve beyanı bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

        2. Kar Paylarının Vergilendirilmesi ve Beyanı
        2.1. Kar Paylarında Vergi Tevkifatı
        Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b alt bendinde 4842 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle kar payları üzerinden yapılan vergi tevkifatı, kar payına kaynak teşkil eden kurum kazancının istisna olup olmadığına bakılmaksızın karın dağıtılması aşamasına bırakılmıştır.
        Tevkifat oranı 03/05/2003 tarih ve 2003/5590(1)ve 10/12/2003 tarih ve 2003/6577 sayılı(2) Bakanlar Kurulu Kararları ile % 10 olarak belirlenmiştir.
        Şirket türleri itibarıyla farklı tevkifat oranı uygulamasına 4842 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile son verildiğinden, söz konusu oran halka açık olan ve olmayan tüm şirketler için uygulanacaktır.
        Ancak, karın sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmadığından tevkifat yapılmayacaktır.
        Gelir Vergisi Kanununda kar paylarının vergilendirilmesi ve kurum bünyesinde yapılacak vergi tevkifatına ilişkin olarak 4842 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler 24/04/2003 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmakla birlikte, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61 ve Geçici 62 inci maddelerinde geçiş dönemine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
        Bu düzenlemelere göre;
        - 24/04/2003 tarihinden önce yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançlar ile aynı tarihten önce gerçekleşen yatırımlar üzerinden hesaplanan ve kazancın yetersiz olması nedeniyle sonraki dönemlere devreden yatırım indiriminden yararlanan kazançlar üzerinden dağıtılsın dağıtılmasın %19,8 oranında tevkifat yapılacaktır.
        - Kurumların 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarını dağıtmaları halinde tevkifat yapılmayacaktır.
        - Kurumların 01/01/1999-31/12/2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerinde elde edilen ve kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61 inci maddesi kapsamında tevkifata tabi tutulmuş olan yatırım indiriminden yararlanan kazançların dağıtımı halinde tevkifat yapılmayacaktır.

        2.2. Kar Paylarının Beyanı ve Kesilen Vergilerin Mahsubu
        2.2.1. Genel Uygulama
        Gerçek kişilerce elde edilen ve 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar payları, beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması, Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olması ve 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan 12 milyar lirayı aşmaması koşuluyla beyan edilmeyecektir. Gelir Vergisi Kanununun Geçici 55 inci maddesi uyarınca menkul kıymet yatırım fonlarından elde edilen kar payları tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyecektir.(3)
        Gelir Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasında; tam mükellef kurumlardan elde edilen kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmiş, kar payının beyanı halinde, karın dağıtımı aşamasında kurum bünyesinde yapılan tevkifatın tamamının yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği hükme bağlanmıştır.
        Buna göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olduğundan; kalan tutar 12 milyar lirayı aşıyor ise beyan edilecektir. Beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden karın dağıtımı aşamasında kurum bünyesinde yapılan tevkifatın tamamı mahsup edilecektir. Mahsup sonrası kalan tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilecektir.(4)
        Karın sermayeye ilavesi sonucu elde edilen kar payları için beyanname verilmeyecektir.
        Örnek 1:
        Bayan (A) nın 2003 takvim yılında (X) A.Ş.’ne ait hisse senetlerinden elde ettiği kar payı 15 milyar liradır. Bayan (A)’nın beyana tabi başka bir geliri bulunmamaktadır. Elde edilen kar payı kurum bünyesinde % 10 nispetinde tevkifata tabi tutulmuş olup, tevkif edilen vergi (15.000.000.000 x %10=) 1,5 milyar lira, bu tutar üzerinden hesaplanan fon payı ise 150 milyon liradır.
        Ele geçen kar payı tutarı 13 milyar 350 milyon lira olup, bu tutar kurum bünyesinde yapılan tevkifat ve fon payı dikkate alınarak brüt tutara tamamlanacak, beyanname verilip verilmeyeceğine ilişkin hesaplama bu tutarın yarısı esas alınarak yapılacaktır.
        Kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olduğundan ve kalan (15.000.000.000x½=) 7,5 milyar liralık tutar da 12 milyar liralık beyan sınırını aşmadığından yıllık beyanname verilmeyecektir.
        Bu durumda, kar dağıtımı sırasında Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca yapılan tevkifat nihai vergi olacaktır.
        Örnek 2:
        Bay (B), 2003 takvim yılında (Y) Anonim Şirketine ait hisse senetlerinden 20 milyar lira, (Z) Anonim Şirketine ait hisse senetlerinden ise 10 milyar lira kar payı elde etmiştir. Elde edilen kar payı her iki kurum bünyesinde %10 nispetinde tevkifata tabi tutulmuş olup, tevkif edilen vergi toplam 3 milyar lira, bu tutar üzerinden hesaplanan fon payı ise 300 milyon liradır.
        (1) numaralı örnekte açıklandığı üzere yapılacak hesaplamada kar payının brüt tutarı esas alınacak olup, mükellefin beyanı aşağıdaki gibi olacaktır:


        Kar Payı Toplam Tutarı (Brüt)
        30.000.000.000.- lira


        İstisna Edilen Tutar(30.000.000.000 x ½)
        15.000.000.000.- lira


        Beyan edilen Tutar
        15.000.000.000.- lira


        Hesaplanan Gelir Vergisi
        3.650.000.000.- lira


        Mahsup Edilecek Vergi
        3.000.000.000.- lira


        Ödenecek Gelir Vergisi
        650.000.000.- lira

        Fon payı uygulaması 01/01/2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığından, hesaplanan gelir vergisi üzerinden fon payı hesaplanmayacağı gibi, yıl içinde yapılan fon payı kesintisinin mahsubu ve iadesi yapılmayacaktır.
        Bu örnekteki kurumların kar dağıtımını farklı tevkifat oranlarının geçerli olduğu 24/04/2003 tarihinden önce yaptığı ve (Y) Anonim Şirketinin halka açık, (Z) Anonim Şirketinin halka açık olmayan şirket olduğunu varsayalım.
        Karın dağıtımı sırasında (Y) Anonim Şirketi tarafından tevkif edilen vergi (20.000.000.000x%5=) 1 milyar lira, (Z) Anonim Şirketi tarafından tevkif edilen vergi ise (10.000.000.000x%15=) 1,5 milyar lira olup, bu tutarlar üzerinden ayrıca fon payı hesaplanmıştır.(5)
        Bu durumda, (Y) ve (Z) anonim şirketine ait hisse senetlerinden elde edilen kar paylarının beyanı ve ödenecek vergi aşağıdaki gibi olacaktır.


        Kar Payı Toplam Tutarı (Brüt)
        30.000.000.000.- lira


        İstisna Edilen Tutar (30.000.000.000 x ½)
        15.000.000.000.- lira


        Beyan Edilen Tutar
        15.000.000.000.- lira


        Hesaplanan Gelir Vergisi
        3.650.000.000.- lira


        Mahsup Edilecek Vergi
        2.500.000.000.- lira


        (1.000.000.000 + 1.500.000.000)Ödenecek Gelir Vergisi
        1.150.000.000.- lira



        2.2.2. Geçiş Dönemine İlişkin Uygulamalar
        Geçiş dönemi ile ilgili düzenlemelere Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61 ve 62 nci maddelerinde yer verilmiştir.
        Buna göre;
        - Kurumların 31/12/1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarını dağıtmaları halinde, gerçek kişilerce elde edilen bu kar payları, tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir.
        - 01/01/1999-31/12/2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerine ilişkin olup, kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar ile Geçici 61 inci madde kapsamında tevkifata tabi tutulmuş olan yatırım indiriminden yararlanan kazançların dağıtılması halinde, gerçek kişilerce elde edilen kar paylarının net tutarına 1/9 eklendikten sonra bulunan tutarın yarısının 12 milyar lirayı aşması halinde sözkonusu kar payları beyan edilecektir. Beyan edilen tutarın 1/5’lik kısmı hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecek, mahsuplar sonrası kalan bir tutarın olması halinde ise bu tutar genel hükümler çerçevesinde red ve iade edilecektir. Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61 ve 62 nci maddesi çerçevesinde vergilendirilen kazançlar hakkında 22 nci maddede yer alan istisna uygulanmayacaktır.
        Öte yandan, kurumlar vergisi mükelleflerinin dağıttıkları söz konusu kar payını doğrudan veya iştirakleri aracılığıyla elde etmiş olmaları durumu değiştirmemektedir.
        Örnek 3:
        (Y) Anonim Şirketince 1999 yılında 4325 sayılı Kanun kapsamında elde edilen kazancın 2003 yılında dağıtılması sonucu, ortağı olan Bayan (D) net 27 milyar lira kar payı elde etmiştir. Bayan (D)’nin beyanı gereken başka bir geliri bulunmamaktadır.
        Bu kazançlarla ilgili olarak kar dağıtımı aşamasında Geçici 62 nci maddeye göre tevkifat yapılmamıştır.(6)
        Bu durumda Bayan (D)’nin ödeyeceği gelir vergisi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.


        Elde edilen kar payının net tutarı
        27.000.000.000.- lira


        Kar payının 1/ 9’u (27.000.000.000 x 1/9)
        3.000.000.000.- lira


        Kar payı tutarı
        30.000.000.000.- lira

        Beyan edilmeyecek tutar

        (30.000.000.000 x ½)
        15.000.000.000.- lira


        Beyan edilecek tutar
        15.000.000.000.- lira


        Hesaplanan Gelir Vergisi
        3.650.000.000.- lira


        Mahsubu Gereken 1/5’lik tutar
        3.000.000.000.- lira


        Ödenecek Gelir Vergisi
        650.000.000.- lira


        (2) numaralı örnekte de belirtildiği gibi, fon payı uygulaması 01/01/2004 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığından, hesaplanan gelir vergisi üzerinden fon payı hesaplanmayacak olup, yıl içinde yapılan fon payı kesintisinin mahsubu ve iadesi yapılmayacaktır.
        Örneklerden de açıkça görüldüğü üzere, tam mükellef bir kurumun 2003 yılında kar payı dağıtması durumunda dağıtılan kurum kazancının normal kazançlardan veya kurumlar vergisinden istisna kazançlardan olması, 4842 sayılı Kanun çerçevesinde kar payının beyanı halinde ödenecek gelir vergisinde herhangi bir farklılığa yol açmamaktadır. Duyurulur.



        Son düzenleme ybæl©ik; 19-01-2006, 21:04.

        Yorum

        • ahmet444
          Senior Member
          • 23-04-2005
          • 3136

          #5
          Konu: şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

          ustam ellerine sağlık sonsuz teşekkürler herkeze...

          Yorum

          • ybæl©ik
            ADMINISTRATOR
            • 25-01-2003
            • 30775

            #6
            Konu: şirketler muhasebesi hakkında ödevime yardım lütfen

            SERMAYE ŞİRKETLERİNDE NEV’İ DEÐİŞİKLİÐİ- LİMİTED ŞİRKETİN ANONİM ŞİRKETE DÖNÜŞMESİ VEYA ANONİM ŞİRKETİN LİMİTED ŞİRKETE DÖNÜŞMESİ (*)

            I- GİRİŞ:

            A. Limited Şirket

            6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun(1)503 - 556’ncı maddeleri arasında düzenlemiştir. T.T.K.’nun 503’üncü maddesine göre; “İki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının mesuliyeti, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan şirkete Limited şirket denir.”

            Limited Şirketler, sigortacılık ve bankacılık faaliyeti ile uğraşmak üzere kurulamazlar. Tüzel kişiliğe sahip olan Limited Şirketler, iki veya daha fazla gerçek veya tüzelkişi tarafından, bir ticaret ünvanı altında kurulup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı ve esas sermayesi belirli şirkettir. Limited Şirketin sermayesi belirli olmalı ve paylara bölünmüş bulunmalıdır. Bu sermaye nakit olarak ifade edilmelidir, emek ve ticari itibar sermaye olarak konulamaz. Limited Şirketler, asgari 5 milyar TL. sermaye ile kurulmalı, ortakların koyacakları sermaye en az 25 milyon TL. veya bunu katları olmalıdır.

            4884 sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun(2)ile, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı iznine tabi şirketler dışındaki Limited Şirketlerin kuruluş ile ana sözleşme değişikliklerinde Bakanlık izni kaldırılmıştır. Yine aynı kanun gereğince sicil memurlukları limited şirket kuruluşlarını ilgili Vergi Dairesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SSK’ na belirtilen süreler içinde bildirmekle yükümlüdürler.

            B. Anonim Şirket

            6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 269 – 474’üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. T.T.K.’nun 269’uncu maddesine göre; Anonim Şirket, bir ünvana sahip esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mameleki ile mesul bulunan şirkettir.”

            Anonim ortaklık bir sermaye ortaklığıdır ve pay sahiplerinin sorumluluğu, taahhüt etmiş bulundukları miktar ile sınırlıdır. Anonim ortaklıklar küçük halk birikimlerinin toplanarak büyük sanayi yatırımlarına yöneltilmesinde, sermaye piyasasına kanalize edilmesinde ve mülkiyetin yaygınlaştırılmasında da önemli rol oynarlar. Anonim ortaklıkların kapalı ve halka açık olmak üzere değişik türleri vardır. Halka açık anonim ortaklıklar hukukumuzda "Sermaye Piyasası Kanunu" ile düzenlenmiştir.

            Anonim ortaklıklar kanunen yasak olamayan her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir ve esas sözleşmelerinde amaç ve konularının açıkça gösterilmesi gerekir. Kuruluşları, ani ve tedrici olmak üzere iki şekilde olmaktadır. Özel kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça anonim şirketler en az 50 milyar sermaye ve asgari 5 ortak ile kurulur. Türkçe olarak tespit edilmesi gereken unvanlarda anonim şirket ibaresinin bulunması zorunludur.

            4884 sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapan kanun ile, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı iznine tabi şirketler dışındaki Anonim Şirketlerin kuruluş ile ana sözleşme değişikliklerinde Bakanlık izni kaldırılmıştır. Yine aynı kanun gereğince sicil memurlukları, anonim şirket kuruluşlarını ilgili Vergi Dairesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SSK’ na belirtilen süreler içinde bildirmekle yükümlüdürler.

            II- LİMİTED ŞİRKETİN ANONİM ŞİRKETE DÖNÜŞMESİ

            A. Genel Olarak

            Özellikle son yıllarda, anonim şirketlerin, bazı vergisel ve hukuksal avantajlarının ön plana çıkması nedeniyle, limited şirketlerin anonim şirkete dönüşmesi olayı yaygınlaşmaya başlamıştır. Limited şirketin anonim şirkete dönüşmesinde, öncelikle en az 5 ortağın olması gerekmektedir Limited şirketlerin anonim şirkete dönüşümünü Ticaret Hukuku ve Vergi Hukuku yönlerinden dolayı ayrı ayrı ele alarak açıklamakta yarar vardır.

            B-Ticaret Hukuku Açısından

            Ticaret Kanunumuzda 152’nci madde dışında, dönüşüme ilişkin olarak genel bir hüküm ön görülmemiştir. T.T.K.’nun 152’nci maddesine göre; “Bir ticaret şirketinin diğer bir ticaret şirketi nev’ine çevrilmesi kanunda aksine hüküm olmadıkça yeni nev’e ait kuruluş merasimine tabidir. Böylece yeni nev’e çevrilen şirket eskisinin devamıdır.” Denilmektedir. Buna göre, uygulamada eski şirket yeni şekle ait kuruluş merasimini gerçekleştirerek, yeni şekle dönüşebilmektedir. Dönüşüm sürecinde yapılması gereken işlemler aşağıda sıralanmıştır.

            1. Limited Şirket Ortaklar Kurulu Kararı Alınması; Alınacak kararda aşağıdaki iki hususa yer verilmelidir.

            a) Şirketin TTK’nun 152. maddesi hükmüne göre nev’i değiştirerek anonim şirkete dönüştürülmesine,

            b) Nev’i değişikliği için öncelikle limited şirketin özvarlığının ilgili mahkemece tespit ettirilmesine,

            2. Şirket Ortaklarının Aldığı Ortaklar Kurulu Kararının Noterden Onaylanması;

            3. Son Durum Limited Şirket Bilançosunun Çıkartılması; Burada son durum bilançodan neyin veya hangi tarihin kastedildiği belli olmamakla birlikte, mahkemeye sunulmak üzere hazırlanan bilançonun başvuru tarihinden geriye doğru üç aydan fazla olmamasına dikkat edilmelidir.

            4. Özvarlık Tespiti İçin Mahkemeye Başvuruda Bulunulması; Limited şirketin özvarlığı, anonim şirkete ayni sermaye olarak konulacağı için, özvarlığın ilgili mahkemece tayin edilecek bilirkişilerce tespit edilmesi gerekmektedir. Bu konudaki başvurunun, Ticaret Mahkemesine, eğer yoksa Asliye Hukuk mahkemesine yapılması gerekmektedir. İlgili mahkemeye başvuruda bulunacak Limited Şirketin dilekçesine aşağıdaki belgeler ek’lenmelidir.

            a) Şirketin ana sözleşmesi,

            b) Ticaret sicili belgesi,

            c) Dönüşüme ilişkin ortaklar kurulu kararı,

            d) Şirket ortakları arasında anonim şirket var ise, yeni kurulacak şirkete iştirak edileceğine ilişkin yönetim kurulu kararı,

            e) Şirketin en son bilançosu ve buna ilişkin mizanı ile, inceleme dönemi yevmiye defteri, envanter defteri ve inceleme dönemi ile önceki yıl defterlere ilişkin noter tasdik bilgileri,

            5. Anonim Şirket Ana Sözleşmesinin Hazırlanması; Hazırlanacak ana sözleşme, tipik anonim şirket kuruluş sözleşmesinden, aşağıdaki hususlarda farklılık veya özellik arz etmektedir. (Nev’i değişikliği tadil değildir, yeni şirkette tadil’e ihtiyaç ver ise bu durum ayrı bir prosedür ile yerine getirilmelidir.)

            a) Kurucular Maddesinde; “…………………..Limited Şirketi ünvanlı şirketin T.T.K.nun 152’nci maddesi gereği nev’i değiştirmek suretiyle aşağıda adları, soyadları, ikametgahları ve uyrukları yazılı buluna kurucular arasında bir anonim şirket kurulmuştur” ibaresine yer verilmelidir.

            b) Unvan Maddesinde; “Lİmited” kelimesi yerine “Anonim” kelimesinin dışında değişiklik yapılamaz, nev’i değişikliği unvan değişikliği anlamına gelmez.

            c) Amaç ve Konu Maddesinde; Limited şirketin ilgili maddesi aynen yazılacaktır.

            d) Sermaye Maddesinde; Kurucuların (ortakların) sermaye payları ve sermayeleri yazıldıktan sonra, “tarafından muvazaadan ari olarak ve tamamen taahhüt edilmiştir. ……………… TL. nakdi sermaye, …………..… TL. ayni sermaye olmak üzere toplam ……………….. TL.sermaye T.T.K.’nun 152’nci maddesi gereği nev’i değiştiren, …………… Ticaret Sicil Memurluğu’nun, …………/………….. sicil numarasında kayıtlı ………………………. Limited Şirketi’nin sermayesi olup, bu sermaye …………. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….…….. tarih, ……… sayılı kararı ve ………… tarihli Bilirkişi Raporu ile tespit edilmiş bulunmaktadır. Söz konusu şirketin nev’i değişikliği yolu ile kurulduğu, T.T.K.’nun 152’nci maddesi uyarınca eski şirketin devamı olduğu, bu itibarla ………………. Limited Şirketi’nin bütün aktif ve pasifinin, mal varlığının, bütün vecibelerinin, taahhütlerinin, ………………….. Anonim Şirketi’ne başkaca bir işleme ihtiyaç kalmaksızın devir olduğu, ayni ticaret sicili kaydını da devam ettirecek şirketin faaliyetine ara vermeksizin devam olunacaktır.” Ayrıca; hisse senetlerinin tamamı nama yazılıdır, sermayenin tamamı ödenmedikçe hamiline yazılı hisse senedi çıkarılamaz v.b.hususlara yer verilecektir.

            Yukarıdaki hususlar dışında, anonim şirket kuruluş ana sözleşmesindeki diğer tüm hükümler (maddeler) yeni sözleşmeye aynen yazılacaktır.

            6. Ana sözleşmenin Noter’ce Onaylanması; Yeni bir anonim şirket kuruluşunda olduğu gibi, nev’i değişikliğini içeren ana sözleşme noterde imzalanıp tasdik edilerek, kuruluş merasimindeki tüm harçlar ödenecektir.

            7. Ticaret Siciline Tescil ve İlan İşlemleri;
            Bundan sonraki işlemler normal kuruluş işlemlerinin tescil ve ilanındaki prosedür olup, ticaret siciline aşağıdaki belge ve bilgiler tevdi edilir.


            a) Dilekçe (bağlı olunan vergi dairesi belirtilmeli, yetkili tarafından veya vekaleten imzalanmalı, vekaletin aslı eklenmelidir),

            b) Kuruluş bildirim formu (ilgili yerler doldurularak yetkili tarafından imzalanmalıdır – 3 nüsha)

            c) Noter onaylı ana sözleşme (3 nüsha),

            d) Nevi değiştiren şirketin yetkili organ kararı,

            e) Nevi değiştiren şirketin öz varlık tespiti ile ilgili bilirkişi raporu ve bilirkişi atanmasına ilişkin mahkeme kararı,

            f) Yetkililerin şirket unvanı altında imza beyannamesi (2 nüsha),

            g) Yeni giren ortak varsa nüfus sureti (noter veya muhtar onaylı – 2 nüsha),

            h) Sermaye artırımı var ise banka dekontu (artan sermayenin binde birinin tüketicinin korunması hesabına yatırıldığını gösteren ziraat veya merkez bankası dekontu veya EFT makbuzu – tahsil edildi kaşeli ve imzalı olmalıdır. Hesap No: 350101626-9),

            i) Oda kayıt beyannamesi (daktilo ile doldurulmalı, ortakların resimleri bulunmalı),

            j) Taahhütname (yetkili tarafından imzalanarak damga pulu yapıştırılmış olmalıdır),

            Burada, tescil işleminin ayın ilk günü veya vergilendirme dönemleri başı itibariyle yaptırılmasında özellikle vergi beyannameleri açısından pratik yarar vardır.

            Limited şirketten, Anonim şirkete dönüşüm söz konusu ise; limited şirket önce ortak sayısını 5’e tamamladıktan ve gerekirse sermayesini yeterli duruma getirdikten (artırdıktan) sonra nev’i değişikliğine başlaması prosedür gereği bürokratik işlemlerin daha rahat ve çabuk sonuçlanmasını sağlayacaktır. Tescil işleminin ayın ilk günü veya vergilendirme dönemleri başı itibariyle yaptırılmasında özellikle vergi beyannamelerinin beyanı açısından da pratik yarar sağlayacaktır.

            C. Vergi Hukuku Açısından

            1.Kurumlar Vergisi Açısından;

            Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde; aşağıdaki yazılı şartlar dahilinde vaki olan birleşmeler devir hükmündedir.

            1- Birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşen kurumun kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunacaktır.

            2- Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir.

            Kurumun yukarıdaki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir”

            Kurumlar Vergisi Kanunu’nda nev’i değişikliğine ilişkin tek hüküm 37. maddenin son fıkrasında yer alan kurumların bu maddedeki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir şeklindeki açıklamadır. Buna göre maddedeki şartlara uyulması durumunda, nev’i değiştiren kurumun dönüşüm tarihi itibariyle gizli yedeklerinin vergilendirilmesi söz konusu olamaz, sadece dönüşüm tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir.

            Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37-39. maddeleri çerçevesinde yapılacak devir şartları ve yapılması gereken işlemler şunlardır:

            a) Gerek eski nev’ideki gerekse yeni nev’ideki kurumun kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de bulunmalıdır. (her iki şirketin de Tam Mükellef olması istenmektedir.)
            b) Limited şirketin dönüşüm tarihindeki bilanço değerleri anonim şirket tarafından kül halinde devralınmalı ve aynen bilançosuna geçilmeli,
            c) Dönüşüm tarihine kadar olan kazancın vergilendirilmesi için nev’i değiştirme tarihi itibariyle (tescil tarihi) çıkarılacak limited şirkete ait bilanço ve kar-zarar cetveli, kurumlar vergisi beyannamesi ile birlikte en geç 15 gün içinde ilgili vergi dairesine verilmeli, ve ödenmesi gereken verginin ise aynı tarihte defaten ödenmeli, Anonim şirket nev’i değiştiren Limited şirketin tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğine ilişkin bir taahhütnameyi de aynı vergi dairesine aynı sürede vermeli.

            Bunun üzerine, vergi dairesince limited şirketin mükellefiyet kaydı silinir ve anonim şirket için de mükellefiyet tesis edilerek yeni vergi sicil numarası verilir. Nev’i değişikliği hesap döneminin kapatılmasını gerektirdiği için anonim şirketin en geç tescil tarihi itibariyle yeni defter tasdik ettirmesi gerekmektedir. V.U.K.’na göre kullanılması gerekli belgelerin (fatura, irsaliye, gider pusulası v.s.) yeni şirket adına yeniden bastırılarak kullanılması kural gereğidir. Ancak, Limited şirkete ait fatura, sevk irsaliyesi, gider pusulası vb. belgelerin, vergi dairesinden izin almak ve yeni unvan ile vergi dairesi sicil numarasını bu belgelere kaşelemek suretiyle kullanılması da mümkündür.

            Limited şirketin nev’i değişikliği tarihinden sonra “geçici vergi” beyanı ve ödemesinde bulunması söz konusu olmayacaktır. Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Birleşme ve devir hallerinde, birleşme ve devir tarihi itibariyle hukuki varlığı sona eren kurumları birleşme karı veya devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için 15 gün içinde beyanname verilmesi gerektiğinden, hukuki varlığı sona eren kurumlar, birleşme veya devir tarihinin içinde bulunduğu dönemler için geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir. (3)

            Örneğin; nev’i değişikliğini 31.12.2003 tarihinde tescil ettiren bir limited şirket, 2003 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini en geç 15.01.2004 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edecek, 2003 yılı son geçici vergilendirme dönemi olan Ekim-Kasım-Aralık dönemi için en geç 10 Şubat 2004 tarihinde beyan etmesi gereken geçici vergi beyanında ise bulunmayacaktır.

            2. Katma Değer Vergisi Açısından;

            Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesi gereği devir, birleşme ve nev’i değişikliklerinde devreden şirket tarafından indirilemeyen (sonraki döneme devreden) KDV devralan, birleşen veya nev’i değiştiren şirket tarafından indirilebilir. Keza, bu şarlara uyularak yapılan devir işlemleri de KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesi uyarınca KDV’den (Hesaplanan) müstesnadır.

            Birleşme, devir veya nev’i değişikliği suretiyle ortadan kalkacak olan şirketin çıkaracağı son bilanço, bu şirket tarafından son olarak verilen KDV beyannamesinin tahakkukunu da içerir. Bu beyannamede görülen devrolan KDV, sadece indirime konu edilen KDV alacağıdır. Külli halefiyet gereği tüm borç ve alacaklar devralan, birleşilen veya nev’i değiştiren şirkete geçtiğine göre bu şirket, söz konusu işlem gerçekleştikten sonra vereceği ilk KDV beyannamesinde, önceki dönemden devren gelen KDV olarak gösterilmelidir. (4)

            3. Damga Vergisi Açısından;

            Damga Vergisi Kanunumuzda nev’i değişikliğinden ziyade, birleşme, devir ve bölünmelerden bahsedilmektedir. 488 sayılı kanunun istisnaları düzenleyen (2) sayılı tablosunda birleşme, devir ve bölünmelerin de Damga Vergisinde istisna olduğu ve nev’i değişikliklerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim, İstanbul Defterdarlığı, Vasıtalı Vergiler Gelir Müdürlüğü’nün bu konuda vermiş bulunduğu, aşağıdaki 26.03.2004 sayılı müktezaları da konuya açıklık getirmektedir.

            Diğer taraftan, 03.07.2001 tarih ve 24451 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4684 sayılı Kanunun 22/C maddesiyle, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na eklenen (2) sayılı tablonun “IV Ticari İşler ve Medeni İşlerle İlgili Kağıtlar” başlıklı bölümüne eklenen 17’nci fıkrada, Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre yapılan birleşme, devir ve bölünmeler nedeniyle düzenlenen kağıtların damga vergisinden istisna edileceği hükme bağlanmıştır.

            Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde;

            “Aşağıdaki yazılı şartlar dahilinde vaki olan birleşmeler devir hükmündedir.

            1- Birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşen kurumun kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunacaktır.
            2- Münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerini birleşilen (Devralan) kurum, kül halinde devralacak ve aynen bilançosuna geçirecektir.

            Kurumun yukarıdaki şartlar dahilinde şekil değiştirmeleri de devir hükmündedir” Denilmektedir.
            Bu nedenle, şirketinizin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesinde belirtilen şartlar dahilinde olmak kaydıyla,nev’i değişikliği yaparak, anonim şirkete dönüşmesi işleminin devir kapsamında değerlendirilmesi, dolayısıyla söz konusu işleme ilişkin olarak düzenlenen kağıdın 488 sayılı Kanun’a ekli (2) sayılı Tablonun IV-17’nci fıkrası hükmüne göre damga vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.

            III- ANONİM ŞİRKETİN LİMİTED ŞİRKETE DÖNÜŞMESİ

            A. Genel Olarak

            Anonim şirketlerin, bazı hukuksal sorunlarının (ortak sayısı, sermaye şartları, genel kurullar, denetimler v.s.) ön plana çıkması nedeniyle anonim şirketlerin, limited şirkete dönüşmesi olayları da ülkemizde yaşanmaktadır. Anonim şirketin limited şirkete dönüşmesinde ortak sayısının ikiye düşürülmesi şartı yoktur. Ancak, ortak yeni şirkette (Limited) ortak sayısının 50’ kişiyi de geçmemesi gerekmektedir.

            Anonim şirketlerin limited şirkete dönüşümünün Ticaret Hukuku ve Vergi Hukuku açısından ayrı ayrı ele alınması gerekecektir. Ancak, yukarıda II.Bölümde limited şirketlerin anonim şirketlere dönüşümü konularında anlatılan hukuki prosedürün çoğu aynı şekilde olup, burada sadece farklı olan (özellik arz eden) hususlara değinilecektir.

            B. Ticaret Hukuku Açısından

            Türk Ticaret Kanunu’nun 553.maddesi bir anonim şirketin tasfiye edilmeksizin limited şirkete çevrilebileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre;

            TTK. Madde 553: Bir Anonim Şirket tasfiye edilmeksizin aşağıdaki şartlar altında Limited Şirket’e çevrilebilir:


            1- Limited Şirket esas sermayesinin Anonim Şirket esas sermayesinden az olmaması;

            2- Anonim Şirketin pay sahiplerinin şirket mukavelesi ile tespit edilmiş şekle uygun olarak yapılacak bir ilanla, sahip oldukları payların itibari değerlerine kadar Limited Şirketin esas sermayesine iştirak imkanının verilmesi;

            3- Bu suretle iştirak edecek kimselerin koyacakları paylar tutarının, Anonim Şirket esas sermayesinin en az üçte ikisine tekabül etmesi.

            Anonim şirket ortakları limited şirkete girmeye zorlanamaz. Ancak en az şirket sermayesinin üçte ikisine sahip olanlar yeni kurulacak limited şirkete geçmedikleri taktirde limited şirketin kurulması mümkün değildir. Anonim şirket pay sahipleri limited şirkete hiç iştirak etmezler ya da belirli bir oranda girerlerse, bunların payları, infisah eden anonim şirketten kendilerine düşecek miktar üzerinden ödenir.

            Bu miktar, anonim şirket genel kurul toplantısında temsil olunan ana sermayenin dörtte üç çoğunluğun kabul edeceği bilançoya göre tespit olunur. (5)

            Burada dikkat edilmesi gereken iki husus bulunmaktadır. Şöyleki;

            1. Anonim şirketin sicilindeki kaydının silinmesi için yeterli işlemler aşağıdaki gibidir;

            a) Limited şirketi borçlu kabul etmeyen alacaklıların haklarının ödenmesi veya temini,

            b) İnfisah eden anonim şirketin kaydının silinmesi için yeni limited şirket yöneticilerinin talepte bulunması gerekir (TTK Md. 555).

            2. Limited şirket Ticaret Siciline tescil edildikten sonra yapılacak başlıca işlemler ise aşağıdaki gibidir;

            a. Sözleşme hükümlerine göre anonim şirketin alacaklılarına üç defa ilan yapılması,
            b. lacaklılara üçüncü ilandan itibaren bir aydan az olmamak üzere tayin olunacak müddet içinde haklarını bildirmeleri için mehil verilmesi,
            c. Bildirilen müddet içinde noter protestosuyla itirazda bulunulmadığı takdirde borçların limited şirkete geçeceği,
            d. İtiraz olduğu takdirde alacaklıların haklarının ödenmesi veya teminat altına alınması.
            Yukarıdaki işlemler yerine getirilmedikçe infisah eden anonim şirketin mallarından pay sahiplerine hiçbir şekil ve surette ödeme yapılamaz.

            Konu ile ilgili tescil ve ilan işlemlerinde önemli ve özellikli konulardan bir diğeri ise; Genel Kurulda dönüşüm kararının alınması ve başvuruda HAZİRUN (ortaklar listesi) cetveli ile Ticaret Sicil Gazetesinin ibrazı gereklidir.

            C. Vergi Hukuku Açısından

            Anonim şirketin, Limited şirkete nev’i değişikliği yolu ile dönüşmesinde Vergi Hukuku açısından bakıldığında (Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Damga Vergisi ) yukarıda II.bölümde limited şirketler konusunda anlatılanlardan farklı bir durum söz konusu olmadığından burada konuya değinilmemiştir.

            IV- ÖZELLİK ARZ EDEN ORTAK HUSUSLAR

            Limited şirketin Anonim şirkete dönüşmesi veya Anonim şirketin Limited şirkete dönüşmesi konuları yukarıda ayrı ayrı işlenmiş bulunmaktadır. Ancak, her iki konuda da uygulamada yaşanan bazı ortak özellikleri ise aşağıdaki gibi ifade etmek mümkün bulunmaktadır. Şöyleki;

            1. Şirketlerin, Limited Şirketten Anonim Şirkete; Anonim Şirketten Limited Şirkete dönüşmesi durumunda, iki şirket arasındaki bağlantıyı takip eden, şube açılışlarında şubelere ilişkin Muhtasar Beyannamelerin merkezin bağlı olduğu vergi dairesine verileceğinin bildirilmesi durumunda mükellefiyetsiz şube kayıt işlemi yapılmasına imkan veren programlar vergi dairelerince hazırlanmış ve kullanıma açılmış bulunmaktadır.

            2. Şirketlerin, Limited Şirketten Anonim Şirkete; Anonim Şirketten Limited Şirkete dönüşmesi durumunda, öncelikle yeni oluşan şirketin vergi kimlik numarası alması gerekmektedir. Bilahare, iki şirket arasındaki bağlantı, Defterdarlığa bağlı Vergi Dairesi Otomasyon Projesi (VEDOP) kapsamındaki vergi dairelerinde Vergilendirme Bölümü / Sicil-Yoklama Servisi / Sicil İşlemleri / Tüzel Kişi / LTD. Şirket’in A.Ş.’ye / A.Ş.’nin LTD. Şirket’e Dönüşmesi başlığı altında hazırlanan ve kullanıma açılan program aracılığıyla, vergi kimlik numarası uygulamasını vergi dairelerince Tüzel Mükellef / Limited Şirket – Anonim Şirket Dönüşümü başlığı altında yer alan program yardımıyla (iki vergi kimlik numarasının girişinin yapılması suretiyle) sağlanacaktır.

            3. Nev’i değiştiren yeni şirketin her halükarda nev’i değişikliğinin tescil ve ilanı tarihi itibariyle yeni ünvana göre V.U.K.na göre tutması zorunlu ticari defterlerini yeniden (yeni açılış gibi) noter tasdiklerini yaptırmaları gerekmektedir.

            4. Devreden Zararların Mahsubu; Nevi değişikliği, KVK’nın 37, maddesi hükmüne uygun gerçekleştirilirse, devir hükmünde olduğundan, devre ilişkin hükümler geçerli olacaktır. Devirde devrolan şirketin zararlarının mahsubuna ilişkin hükümler aşağıdaki gibidir. Kanun hükmünden anlaşılacağı üzere, kurumlar vergisi kanununun 37. maddesine uygun gerçekleştirilen devirlerde, devralan kurumun, devrolan kuruma ait zararları mahsup edebilmesi için üç şart öngörülmektedir.

            a. Devir suretiyle infisah eden kurumlar ile devralan kurumlar aynı sektörde faaliyet göstermelidir,
            b. Devir suretiyle infisah eden kurumların son beş yıla ait kurumlar vergisi beyannamelerini kanuni sürede vermiş olmalıdır,
            c. Mahsup edilecek zarar tutarı, devir tarihi itibariyle devrolan kurumun zarar dışındaki aktif toplamını geçmemelidir.

            Nevi değiştirmede, devirden farklı olarak, eski nevideki bilanço değerleri ile birlikte, bu değerleri temsil eden bilanço hesapları da yeni nevideki bilançoya intikal eder. Bu açıdan eski nevideki birikmiş zararların indirim de devir halinde olduğundan farklı olmalıdır. Nevi değiştirmede ekonomik varlıkta bir değişiklik olmuş değildir. Nevi değişikliğinin devir hükmünde sayılması nedeniyle, nevi değiştiren şirketin zarar indiriminin şartlara bağlanması doğru bir yaklaşım değildir.(6)

            V- SONUÇ:

            Kurulmuş mevcut şirketlerin daha sonradan bazı hukuki ve ticari neden veya ihtiyaçtan dolayı nev’i lerini değiştirmeleri söz konusu olabilmektedir. Ülkemizde özellikle, sermaye şirketleri arasında nev’i değişikliklerine başvurulduğu görülmektedir. Nev’i değişiklikleri, bir satış hükmünde değildir, ekonomik varlıkta da bir değişiklik (artış/azalış) söz konusu olmadığından, bu işlemin bir çok vergiden arındırılmış (istisna) olması yerinde ve doğru bir uygulamadır.

            Yukarıdaki yazılanlar ve gerekse uygulamada nev’i değişikliklerinde izlenen prosedür gereği, bürokratik işlemlerinin son derece fazla ve karmaşık olduğu gözlenmektedir. Neredeyse yeni bir şirket kurulması daha kolay ve ekonomik olmaktadır. Kanun koyucuların bu konuda işlemleri kolay uygulanabilir bir şekilde azaltmalarında fayda görülmektedir.

            Nitekim, yazımızın IV-Bölümünde açıklandığı üzere vergi dairelerinde şirket dönüşümleri sonunda iki şirket arasındaki bağlantıyı takip eden şube açılışları ve mükellefiyetsiz sube kayıt işlemi yapılmasına imkan veren programların hazırlanmış ve kullanıma açılmış olmasını bu konudaki engelleri azaltmak için atılmış olan olumlu adımlardan biri olarak görebiliriz.

            Uygulayıcıların (mükelleflerin, mali müşavirlerin, avukatların v.b.) özellikle şirketlerin nev’i değişiklikleri başta olmak üzere devir, birleşme ve bölünme gibi konularda kısa zamanda ve sağlıklı bir sonuç alabilmeleri için konu kapsamında yazımızda da öngörülen hususları eksiksiz olarak yerine getirmeleri gerekmektedir.

            DİPNOT VE KAYNAKLAR

            (*) Bu yazı, İSMMMO, Sayı 66 Ocak-Şubat-Mart 2004 Mali Çözüm Dergisinde yayımlanmıştır.
            (1)9 Temmuz, 1956 Tarih, 9353 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.
            (2)7 Haziran 2003 Tarih, 25141 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.
            (3)GVK Genel Tebliği, Seri No 217, 27.12.1998 Tarih, 23566 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır.
            (4)Mehmet MAÇ, Denet yayınları, KDV Uygulamaları.
            (5)Şükrü KIZILOT – Saygın EYÜPGİLLER, Şirketler Muhasebesi – Vergilendirilmesi Hukuku ve Mevzuatı 2.Cilt , Yaklaşım Yayınları,
            (6)Ali Haydar YILDIRIM ve Olcay KOLOTOÐLU, Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluşu-Tasfiyesi-Birleşmesi-Devir ve Nev’i Değişiklikleri Kitabı, Ağustos/2003, Yaklaşım yayınları.

            Yorum

            İşlem Yapılıyor
            X