Aztek"ler...Tarihde Bir İlk..İlk Çocuk Kurban ve Çevirilen Bir "Aztek" Şarkısı...

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • MentaL
    *Security
    • 01-03-2004
    • 8134

    Aztek"ler...Tarihde Bir İlk..İlk Çocuk Kurban ve Çevirilen Bir "Aztek" Şarkısı...

    Meksika’daki Aztek mezarlarını kazan arkeologlar, ilk kez savaş tanrısına kurban edilmiş çocuğa ait bozulmamış bir iskelet buldular. Meksika’nın başkenti Meksiko yakınlarında Templo Mayor kalıntılarında gün ışığına çıkarılan bir iskelet, Aztekler’in kurban törenlerini tüm detayları ile ortaya koyuyor. Savaş tanrısına kurban edilen küçük bir çouğun kemikleri hala adak taşında duruyor. Kurban töreninin 1450 yılında yapıldığı sanılıyor.

    Arkeologlara göre çocuk önce rahipler tarafından öldürüldü ve sonra da cesedi adak taşına taşındı. Oturma pozisyonunda yerleştirildikten sonra da bedeni çamurla kaplandı.

    İLK KEZ BİR ÇOCUK KURBAN
    Arkeologlar bir çocuğun savaş tanrısına kurban edilmesinin ilk kez görüldüğünü söylüyor. Bulgunun bir diğer ayırt edici özelliği ise iskeletin bütünselliğini korumuş olması; iskeletin üzerinde zil, çan ve kolyeler bulundu. Aztekler normalde kurbanlarını uzuvlarını bedenden ayırarak gömüyorlardı, bu nedenle bütünselliğini koruyan bir iskelet arkeologlar açısından büyük önem taşıyor.

    Arkeologlar savaş tanrısı için şimdiye kadar hep yetişkinlerin kurban edildiğini, çocuk kurbana ilk kez rastlandığını belirtiyor. Bilim insanları, bölgedeki kazıları ilerleterek yeni bulgulara ulaşmak istiyor.

    İSPANYOLLAR’IN ANLATTIKLARI ABARTILI
    Bilim insanlarının Aztekler ile ilgili bilgileri ağırlıklı olarak bölgeyi 16’ıncı yüzyılda sömürgeleştiren İspanyol gemicilerin günlüklerine dayanıyor. Kimi arkeologlar da bu günlükleri tutan gemi kaptanlarının yerel halkın inanış ve yaşayış şekillerini etraflıca algılayamadığını, bu nedenle de günlüklerin gerçekçiliğinin sorgulanması gerektiğini belirtiyor. Bu görüşe göre, İspanyol sömürgeciler kolonyel girişimlerini desteklemek için bölge halkını ilkel gösterme çabası içindeydiler.

    Az bilinen kaynaklar, günümüzün bilgi çağında artık birer birer ortaya çıkıyorlar. Şimdi de, dünyanın uzak geçmişte dünyadışı canlılar veya antik astronotlar tarafından ziyaret edildiğini anlatan antik şiirler bulunduğu açıklandı. Bu şiirler bir ziyaretten çok bir yerlerden sürülmüş veya kaçmış ya da terkedilmiş bir insanlığın dramını daha çok anlatıyor gibiler. Alttaki şiir, "Canti Aztechi-Aztek Şarkıları" ndan alınma; çeviren ve derleyenler

    Ugo Liberatore ve Jorge Hernandez-Campos (Guanda, Perma, 1966).

    Birisi gerçekten dünyada yaşadı mı?

    Tüm zamanlarda değil, sadece bir an için,

    Biz sadece uyku için geldik,

    Sadece rüya görmek için,

    Bu gerçek değil, gerçek değil,

    Biz dünyaya yaşamak için geldik,



    Fakat, kalbim ne yapabilir? Eğer nafileyse,

    Biz dünyaya yaşamak için geldik,

    Boş yere mi çiçekler?

    Nerede kalbim? Yaşamın merkezi?



    Nerede benim gerçek evim? Nerede benim gerçek yaşadığım yer?

    Dünyada yaşamaya tahammül ediyorum,



    Burada gösterişli ölüm doğmuş,

    Tlapalla´dan alınan,

    Atalarımız, dünyada ulaştılar,



    Hangi sarkıyı söyleyeceğiz, dostlar?

    Ve neye sevineceğiz?

    Burada yanlız, şarkılarımızda yaşıyoruz,

    Atalarımız orada doğdu, dünyada yaşadılar,

    Ben dünyada yaşamaya tahammül ediyorum,

    O, yaşamı gizledi,

    Küçük bir sandıkta ve değerli bir kutuda,

    Ama ben onları görecek miyim? Gözlerim görecek mi?

    Babamım ve annemin yüzleri,

    Bana şarkılarını sunabilirler,

    Onların sözleri, neyi arayacağım?

    Burada kimse yok;

    Bizi dünyada bir yetim gibi terkettiler,

    Nereye gideceğim dostlar, nereye?

    Korkular tüm ağırlığı ile üzerimde,

    Belki, Tanrı´nın evine,

    Hangi yerden indik, göğün merkezindeki?

    Ya da, dünyanın kalbindeki o torunlar?



    Işığın yeşil yılanı,

    Sen göksel kuşsun, ateşin renginde,

    Ovaları baştanbaşa uçuyorsun,

    Ölümün krallığında,



    Savaşçı Huitzilopochtli,

    Onun işi yükseklerdeydi,

    Onun yolunu izleyenler,

    Bulutların arasındaki görkemli yer,

    Dondurucu rüzgarlar yerindeki o yer,

    O, ateş duvarlarını yıktı,

    Tüyleri topladığı yerde savaştı,

    Fethettiği halklarla,

    Savaşa istekli, Alevlenen geldi,

    Kızgındı, dönen tozların arasından yükseldi,

    Bize yardıma geldi, bu bir savaş, yakıcı,

    Düşmanımız Pipitlan´da,

    Dostlar bu iş, bizi dünyaya sürdü.



    Bu bir gerçek, biz dost olacağız,

    Bu bir gerçek, biz dünyada yaşayacağız,

    Fakat zaman geldiğinde,

    Siz dostluğumuzdan bıkacaksınız,



    Ölümden nefret ediyor ve katlanıyorum,

    Önemli değil, kıymetli taşlar gibi,

    Yıpranmış birlikte olduğu gibi,

    Önemli değil, biz bütünüz,

    Bir gerdanlıktaki yanyana taşlar gibi,



    Dostum, benim gerçek dostum,

    Birbirimizi sevelim, Tanrı´nın aşkı için,

    Bildiğin gibi, bu yüzden bende biliyorum,

    Biz bir zamanlarda yaşadık,

    Bir gün, buradan gideceğiz,

    Buraya sadece birbirimizi tanımaya geldik,

    Dünyaya geldik ama biz ödünç geldik,

    Burada, kederli ve mahzunuz hala,

    Burada, uzaklarda görülmeyi gözlüyor ve bekliyoruz.


    Açıklamalar: Tlapalla: Aztek sembolizmasında kırmızı ve siyahın buluştuğu yer; Güneşin Zenith´den yani sıfır noktasından batış noktasına olan yolu. Pipitlan: Deniz göğünün güney kısmının görünümü.


İşlem Yapılıyor
X