Evden çıkarken niyet
13 Nisan 2006 Perşembe
Kütahya’da medfun bulunan “Kalburcu Şeyhi”ne, bir gün sevdikleri gelerek;
- Zikir nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Haramlardan kaçıp, farzları yerine getiren ve her an “İslâma hizmet” niyetinde olan bir kimsenin her adımı “Zikir” sayılır, buyurdu. Onun için her gün “niyet etmeyi” unutmayın.
- Nasıl niyet edelim? dediler.
Buyurdu ki:
- Her sabah evden çıkarken; “Niyet ettim, Allah rızası için ibadet ve İslâma hizmet etmeye ve rızkımı helalinden kazanmaya” diye niyet edenin yaptığı her iş, attığı her adım zikr sayılır.
Allahın merhameti
Bir gün de;
- Allahü teâlâ çok merhametlidir, buyurdu. Âhirette günahkâr Müslümanları Cehennemden kurtarmak için adeta bahane arayacak.
- Nasıl yâni? dediler.
Buyurdu ki:
- O günahkâr müminlere; “Dünyada iken dostlarımdan birinin sohbetinde bulundun mu?” diye soracak. Eğer “Hayır” derse, “Pekii bir dostumu tanıyan ve seven birinin sohbetine katıldın mı?” diye soracak.
- Ya “Evet” derse efendim?
- “Evet” derse, “Öyleyse gir Cennetime!” buyuracak. Fakat bir şartla tabii.
- O hangi şart hocam?
- Îmanla âhirete gitmek. “Îmanla ölmek” için de İslamiyeti öğrenip, elinden geldiğince amel etmek lazımdır.
Dünya, hayaldir
Bir gün de sohbetinde;
- Bu dünya “Hayal”dir, buyurdu. Bugün yarın hepimiz bir gün öleceğiz. Onun için bir araya geldiğinizde mutlaka “Ölüm”den konuşun.
Şöyle devam etti:
- Hadîs-i şerîfte; “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyuruldu. Allahü teâlâ her insana bir ömür vermiştir. Onu Allahü teâlânın rızasında harcayanlara ne mutlu. Nefsi için harcayanlara ise yazıklar olsun!
Şöyle bitirdi:
- Şimdiden “Ölüm”e ve “Ölüm sonrası”na hazırlanalım. Neyi, niçin yaptığımızı iyi bilelim. Yoksa çok pişman oluruz âhirette.
13 Nisan 2006 Perşembe
Kütahya’da medfun bulunan “Kalburcu Şeyhi”ne, bir gün sevdikleri gelerek;
- Zikir nedir? diye sordular.
Cevabında;
- Haramlardan kaçıp, farzları yerine getiren ve her an “İslâma hizmet” niyetinde olan bir kimsenin her adımı “Zikir” sayılır, buyurdu. Onun için her gün “niyet etmeyi” unutmayın.
- Nasıl niyet edelim? dediler.
Buyurdu ki:
- Her sabah evden çıkarken; “Niyet ettim, Allah rızası için ibadet ve İslâma hizmet etmeye ve rızkımı helalinden kazanmaya” diye niyet edenin yaptığı her iş, attığı her adım zikr sayılır.
Allahın merhameti
Bir gün de;
- Allahü teâlâ çok merhametlidir, buyurdu. Âhirette günahkâr Müslümanları Cehennemden kurtarmak için adeta bahane arayacak.
- Nasıl yâni? dediler.
Buyurdu ki:
- O günahkâr müminlere; “Dünyada iken dostlarımdan birinin sohbetinde bulundun mu?” diye soracak. Eğer “Hayır” derse, “Pekii bir dostumu tanıyan ve seven birinin sohbetine katıldın mı?” diye soracak.
- Ya “Evet” derse efendim?
- “Evet” derse, “Öyleyse gir Cennetime!” buyuracak. Fakat bir şartla tabii.
- O hangi şart hocam?
- Îmanla âhirete gitmek. “Îmanla ölmek” için de İslamiyeti öğrenip, elinden geldiğince amel etmek lazımdır.
Dünya, hayaldir
Bir gün de sohbetinde;
- Bu dünya “Hayal”dir, buyurdu. Bugün yarın hepimiz bir gün öleceğiz. Onun için bir araya geldiğinizde mutlaka “Ölüm”den konuşun.
Şöyle devam etti:
- Hadîs-i şerîfte; “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyuruldu. Allahü teâlâ her insana bir ömür vermiştir. Onu Allahü teâlânın rızasında harcayanlara ne mutlu. Nefsi için harcayanlara ise yazıklar olsun!
Şöyle bitirdi:
- Şimdiden “Ölüm”e ve “Ölüm sonrası”na hazırlanalım. Neyi, niçin yaptığımızı iyi bilelim. Yoksa çok pişman oluruz âhirette.