Kerimlerin kapısı...
Akhisar’da medfun bulunan velîlerden “Mecdüddin Îsâ” hazretleri, bir gün;
- Bir insanın alnının secdeye gelmesi, Allahü teâlânın onu sevdiğinin bir alâmetidir, buyurdu. Mescidler Rabbimizin beğendiği yerlerdir. Çünkü orada namaz kılınır, Kur’ân-ı kerîm okunur. Orada dedikodu olmaz, dünya kelamı konuşulmaz.
Ve ilave etti:
- Cennete giden yol, mescitlerden geçer.
- Efendim, evimizde namaz kılınıyorsa, buralar da mescit sayılır mı? dediler.
- Evet, buyurdu. Evlerde de namaz kılınıyor, Kur’an okunuyorsa mescit hükmündedir. Mescitler, “Allahın evi”dir. Buralarda bulunmak, dua etmek, “Allah’ın kapısını çalmak” demektir.
Ve ilave etti:
- Büyüklerimiz; “Kerimlerin kapısı çalınınca, açılır” demişler. İnsanların kapısı çalınınca açılır da, cenab-ı Hakkın “kapısı” çalınınca açılmaz mı?
- Bunun için ne yapmak lâzım efendim?
- İstemek lâzım. Her saat çalmak lâzım o kapıyı. Bilhassa geceleri, seher vakitlerinde secdeye kapanıp yalvarmalıdır.
Şöyle bitirdi:
- O kapıyı çalan, boş dönmez!
Alın yazısı nedir?
Bir gün de bazı gençler bu zata gelip;
- Alın yazısı nedir? diye sordular.
- Alın yazısı, kader demektir, buyurdu. Kader de, insanın her gün yaptığı işlerdir. Bir nehrin akış istikametinden, nerede denize döküleceği az çok belli olur, öyle değil mi?
- Tabii efendim, belli olur.
- İnsan hangi kervana katılırsa, yolculuk sonunda oraya varır, öyle değil mi?
- Gayet tabii hocam.
- Hacca gitmek isteyen bir kimse de, bir hac kafilesine katılır, Mekke’ye varır. Yâni kim, hangi vasıtaya binerse oraya gider, öyle değil mi?
- Elbette efendim.
- İşte insanın her gün yaptığı işler de onun kaderidir. Nitekim büyüklerimiz; “Kişinin alın yazısı, gittiği yoldur” buyurmuşlardır.
Akhisar’da medfun bulunan velîlerden “Mecdüddin Îsâ” hazretleri, bir gün;
- Bir insanın alnının secdeye gelmesi, Allahü teâlânın onu sevdiğinin bir alâmetidir, buyurdu. Mescidler Rabbimizin beğendiği yerlerdir. Çünkü orada namaz kılınır, Kur’ân-ı kerîm okunur. Orada dedikodu olmaz, dünya kelamı konuşulmaz.
Ve ilave etti:
- Cennete giden yol, mescitlerden geçer.
- Efendim, evimizde namaz kılınıyorsa, buralar da mescit sayılır mı? dediler.
- Evet, buyurdu. Evlerde de namaz kılınıyor, Kur’an okunuyorsa mescit hükmündedir. Mescitler, “Allahın evi”dir. Buralarda bulunmak, dua etmek, “Allah’ın kapısını çalmak” demektir.
Ve ilave etti:
- Büyüklerimiz; “Kerimlerin kapısı çalınınca, açılır” demişler. İnsanların kapısı çalınınca açılır da, cenab-ı Hakkın “kapısı” çalınınca açılmaz mı?
- Bunun için ne yapmak lâzım efendim?
- İstemek lâzım. Her saat çalmak lâzım o kapıyı. Bilhassa geceleri, seher vakitlerinde secdeye kapanıp yalvarmalıdır.
Şöyle bitirdi:
- O kapıyı çalan, boş dönmez!
Alın yazısı nedir?
Bir gün de bazı gençler bu zata gelip;
- Alın yazısı nedir? diye sordular.
- Alın yazısı, kader demektir, buyurdu. Kader de, insanın her gün yaptığı işlerdir. Bir nehrin akış istikametinden, nerede denize döküleceği az çok belli olur, öyle değil mi?
- Tabii efendim, belli olur.
- İnsan hangi kervana katılırsa, yolculuk sonunda oraya varır, öyle değil mi?
- Gayet tabii hocam.
- Hacca gitmek isteyen bir kimse de, bir hac kafilesine katılır, Mekke’ye varır. Yâni kim, hangi vasıtaya binerse oraya gider, öyle değil mi?
- Elbette efendim.
- İşte insanın her gün yaptığı işler de onun kaderidir. Nitekim büyüklerimiz; “Kişinin alın yazısı, gittiği yoldur” buyurmuşlardır.