İstanbul’un fethi ve fâtihi hakkında birkaç cümle

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • baymarti
    Member
    • 12-05-2005
    • 944

    İstanbul’un fethi ve fâtihi hakkında birkaç cümle

    İstanbul’un fethi ve fâtihi hakkında birkaç cümle
    İstanbul Fâtihi Sultân Mehmed Hân’ın vefâtı 3 Mayıs, naaşının İstanbul’a getirilmesi 22 Mayıs, İstanbul’u fethi de 29 Mayıs’ta olmuştur. Bu bakımdan Mayıs ayına, “Fetih ve Fâtih Ayı” dense lâyıktır.
    Sultân Fâtih’in vefâtı 3 Mayısta olduğu için, bu ayın başından itibâren makaleler yazılabilirdi; ama bir çağın kapanıp diğer bir çağın açılışına başlangıç kabul edilen ve dünyâ târihinde çok önemli bir hâdise olan “İstanbul’un Fethi” târihine denk getirmek için, makalelerimizi bu haftaya tehîr ettik...
    Osmanlı padişahlarının yedincisi, II. Murad Hân’ın oğlu ve II. Bayezid Hân’ın babası olan Fâtih Sultan Mehmed Hân, 1431’de Edirne’de doğdu. Daha 21-22 yaşında iken, İstanbul’u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son veren bu büyük hükümdar, Arnavutluk’u, Bosna ve Hersek’i de almış, Yunanistan’ın fethini tamamlamış ve Balkanları idâresi altında birleştirmiş, Trabzon-Rum Pontus Devleti’ne de son vermiştir.
    Toplam 2 İmparatorluk, 4 Krallık, 6 Prenslik ve 5 de Dükalık olmak üzere, 17 devlet fetheden, büyük bir askerî dehâya sâhip ve târihin en büyük hükümdârlarından olan Fâtih Sultân Mehmed Hân, 1481’de 300.000 kişilik çok kudretli ve büyük ordusuyla yeni bir zafer yolunda iken, maalesef zehirlenmiş, vatanından sonra en çok sevdiği kahramân ordusunun başında, askerleriyle berâber iken, 3 Mayıs 1481 günü Gebze’de vefât etmiştir. Onun vefâtı ile Hristiyanlık dünyası bayram yapıp kiliselerinde 3 gün çan çalmışlardır. Cenâzesi İstanbul’a getirilip 22 Mayıs 1481 günü, Fâtih Câmii bahçesindeki kabrine tevdî edilmiştir.
    Fâtih Sultan Mehmed Hân, çok cesûr ve çok zekî olduğu kadar, çok mükemmel yetişmiş bir hükümdârdır. Çeşitli ilimleri öğrenmek için devrin en mütehassıs âlimlerini kendisine hoca ta’yîn ederdi. Bunlar her gün muayyen saatte gelip, kendisine ders okuturlardı. Hocazâde, Molla Gürânî, Molla İlyâs, Sirâceddin Halebî, Molla Abdülkâdir, Hasan Samsûnî, Molla Hayreddîn gibi büyük âlimler ona hocalık yapmışlardır.
    Arapça, Farsça, Lâtince, Sırpça, Yunanca biliyor, Avrupa ilim ve tekniğini çok iyi takip ediyordu. Coğrafya, matematik ve astronomi ilimlerine karşı husûsî bir merâkı vardı. Astronomi, matematik, askerlik, târih, coğrafya bilgisi çoktu. Kelâm ve matematikte devrinin otoritelerindendi. Edebiyâta da merâkı çoktu; hattâ “Avnî” mahlasıyla şiirler de yazdı.
    Fâtih, medreseleri bizzat teftîş eder, dersleri dinler ve mükâfât verirdi. Sarayda, seferlerde, yolda, sünnet düğünü gibi cemiyetlerde büyük ilmî münâzaralar yaptırırdı.
    Akşemseddin’in fetih müjdesi
    Bilindiği gibi, İstanbul’un fethi, 6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasında 53 gün süren muhâsaradan sonra gerçekleşmiştir.
    “Menâkıb-ı Akşemseddin” isimli kitapta anlatıldığına göre:
    İstanbul’un fethinin zorlandığı bir günde Sultân Mehmed Hân, vezîri Veliyyüddîn oğlu Ali Paşa’yı Akşemseddin’e gönderdi.
    “Kale fetholmak ve düşmana zafer bulmak ümîdi var mıdır?” dedi.
    Şeyh cevap verip; “Muhammed ümmetinden bu kadar Müslümanlar ve gâzîler bir kâfir kalesine hücum edeler, inşâallah fetholunur” dedi.
    Padişah, bu kadar işâretle yetinmedi. Adı geçen vezîri yine gönderdi: “Vaktini de ta’yîn eylesin!”
    Molla Akşemseddîn murâkabeye daldı. Mübârek yüzü güldü:
    “Bu yılın Rebîu’l-evvel ayının 20. günü, seher vaktinde, ihlâs ve gayretle filân taraftan yürüsünler. O gün fethola, Konstantîniyye’nin içi ezân sesiyle dola!”
    Bundan sonra, o gün o saat oldu. İslâm askerine yürüyüş emir buyuruldu. Asker hisâra hücûm eyledi. Sultân Mehmed, Şeyh’i davet eyledi. Meğer Şeyh, talebesine tenbîh etmişti ki; “Benim yanıma kimse girmesin!”
    Padişah, Şeyh gelmeyince kalktı, onun çadırına geldi. Çadırın kapısını aralayıp baktı ve gördü ki, Şeyh namaza durup, secdeye varmış. Sarığı, başından düşmüş. Saçını sakalını ve yüzünü toprağa bulamış. Gözünden yaşlar akar. Sofra kadar yer yaş olmuş, duâ eyler.
    Şeyh’in bu hâlini ve inleyişini görüp döndü, makâmına geldi. Kaleye baktı. Gördü ki; İslâm askerinin önünde, ak abalar giyinmiş bir grup hisâra hücûm ederler. Hemen o saat kale fetholdu.
    Hadîs-i şerîfle müjdelenen Konstantîniyye fethi tamâm olduktan sonra, Sultan Mehmed Hân, hocası Akşemseddîn’i arattı, ama bir müddet bulunamadı. O günden sonra, Edirnekapı yakınında bir vîrânede, ibâdet eder hâlde buldular. O zamandan beri o mahalleye “Akşemseddin Mahallesi” diye ad koydular.”
    İstanbul fethinin çok önemli bazı sonuçları olmuştur. Bunlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz:
    1- Bizans’ın çöküşü ile “Orta Çağ” kapanıp “Yeni Çağ” açıldı. Bu; ilmin, tekniğin, sanatın ve îmânın eseriydi.
    2- Fetihten sonra Tuna’nın güneyi ile Fırat-Toros hattının batısındaki sâha Osmanlılara katıldı.
    3- Boğdan, Sırbistan, Mora, Amasra, Çandarlı Beyliği, Trabzon Rum İmparatorluğu, Akkoyunlu Beyliği, Kırım Hanlığı Osmanlılara ilhâk edildi.
    4- Venedik’in deniz üstünlüğü bitti.
    5- Dünyanın en büyük kilisesi Ayasofya, câmi hâline getirildi.
    6- Dünyânın her tarafından ilim adamları akın akın İstanbul’a geldi. İstanbul bir ilim ve san’at merkezi oldu.
    7- Hristiyan halk, hattâ papazlar bile İstanbul’da Lâtin şapkası yerine, Türk sarığı görmeyi tercîh ettiklerini söylediler.
    ALINTI
İşlem Yapılıyor
X