Kızmayın, acıyın!
Hindistan evliyâsından Mîr Muhammed Numan hazretleri, bir sohbetinde;
- Günah işleyenlere kızmayın. Onlar için dua edin, buyurdu. Şimdi kızmak zamanı değil, acımak zamanıdır. Ateşe giden insana hiç kızılır mı?
Şöyle devam etti:
- Namaz kılan, ehl-i sünnet îtikadında olan, haramlardan sakınan, “Evliyâ”dır. Kızdığınız kimseye hediye verin, hatta dua edin onun için.
- Duâ mı edelim? dediler.
- Evet. Çünkü kalbi en çok nurlandıran şey, kızdığı kimseye dua etmektir.
En mesut kimse
Bir gün de;
- Dünyada en mesut insan, hak söze “Peki” diyendir, buyurdu. Olmak için, ölmek lâzım.
- Anlamadık, dediler.
- Yâni “iyi insan” olmak için kızmayın, sabredin. Huzurlu olmak isteyen, yüzünü âhirete çevirsin.
- Nasıl yani efendim?
- Yâni bırakın başkasını. Kendinize dönün. Âhirette, size sizden sorulacak, başkasından değil.
İhlassız amel
Bir gün de;
- İhlâssız amel, mühürsüz para gibidir, buyurdu. Âhirette işe yaramaz.
- İbadet olsa da mı? dediler.
- Evet. Allah için yapılmayan ameller, ibadet de olsa, namaz da olsa, “kirli paçavra” gibi sahibinin yüzüne çarpılacaktır.
- Ne tavsiye edersiniz efendim?
- İbadet de yapsanız, peşinden tövbe edin. Hadis-i şerifte; “Günahına tövbe eden, hiç yapmamış gibidir” buyuruldu.
Ve şunu anlattı cemaate:
Resulullah Efendimiz, bir gün birkaç eshâbı ile kabristana gidip, yan yana iki mezarın önünde durarak;
- Bu kabirdekiler, şu anda kabir azâbı çekiyor, buyurdular. Dayanabilseydiniz, bu azâbı görmenizi Allahü teâlâdan isterdim.
Eshab-ı kiram sordu:
- Hangi günah için azab çekiyorlar yâ Resulallah?
- Erkek, üzerine idrar sıçratmaktan.
- Ya kadın efendim?
- Kadın ise namazları son vakte bırakmaktan ve gıybetten!..
Hindistan evliyâsından Mîr Muhammed Numan hazretleri, bir sohbetinde;
- Günah işleyenlere kızmayın. Onlar için dua edin, buyurdu. Şimdi kızmak zamanı değil, acımak zamanıdır. Ateşe giden insana hiç kızılır mı?
Şöyle devam etti:
- Namaz kılan, ehl-i sünnet îtikadında olan, haramlardan sakınan, “Evliyâ”dır. Kızdığınız kimseye hediye verin, hatta dua edin onun için.
- Duâ mı edelim? dediler.
- Evet. Çünkü kalbi en çok nurlandıran şey, kızdığı kimseye dua etmektir.
En mesut kimse
Bir gün de;
- Dünyada en mesut insan, hak söze “Peki” diyendir, buyurdu. Olmak için, ölmek lâzım.
- Anlamadık, dediler.
- Yâni “iyi insan” olmak için kızmayın, sabredin. Huzurlu olmak isteyen, yüzünü âhirete çevirsin.
- Nasıl yani efendim?
- Yâni bırakın başkasını. Kendinize dönün. Âhirette, size sizden sorulacak, başkasından değil.
İhlassız amel
Bir gün de;
- İhlâssız amel, mühürsüz para gibidir, buyurdu. Âhirette işe yaramaz.
- İbadet olsa da mı? dediler.
- Evet. Allah için yapılmayan ameller, ibadet de olsa, namaz da olsa, “kirli paçavra” gibi sahibinin yüzüne çarpılacaktır.
- Ne tavsiye edersiniz efendim?
- İbadet de yapsanız, peşinden tövbe edin. Hadis-i şerifte; “Günahına tövbe eden, hiç yapmamış gibidir” buyuruldu.
Ve şunu anlattı cemaate:
Resulullah Efendimiz, bir gün birkaç eshâbı ile kabristana gidip, yan yana iki mezarın önünde durarak;
- Bu kabirdekiler, şu anda kabir azâbı çekiyor, buyurdular. Dayanabilseydiniz, bu azâbı görmenizi Allahü teâlâdan isterdim.
Eshab-ı kiram sordu:
- Hangi günah için azab çekiyorlar yâ Resulallah?
- Erkek, üzerine idrar sıçratmaktan.
- Ya kadın efendim?
- Kadın ise namazları son vakte bırakmaktan ve gıybetten!..