MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #61
    Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

    ATATÜRK'ÜN BİYOGRAFİSİ

    Mustafa Kemal ATATÜRK (1881-1938)

    Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

    Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

    1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

    Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

    1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.

    Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.

    Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı.

    23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni topla***** vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.

    Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzala***** aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağla***** savaşı zaferle sonuçlandırdı.

    Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:

    Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
    Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
    I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
    II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
    Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
    Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
    Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

    23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.

    Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:

    1. Siyasal Devrimler:
    Saltanatın Kaldırılması (1Kasım 1922)
    Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
    Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

    2. Toplumsal Devrimler:
    Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
    Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
    Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
    Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
    Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
    Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü(1925-1931)

    3. Hukuk Devrimi :
    Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
    Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

    4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
    Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
    Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
    Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
    Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
    Güzel sanatlarda yenilikler

    5. Ekonomi Alanında Devrimler:
    Aşârın kaldırılması
    Çiftçinin özendirilmesi
    Örnek çiftliklerin kurulması
    Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
    I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

    Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

    Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi,
    Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

    Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

    15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim
    1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.

    Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.

    1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.

    Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulama***** İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #62
      Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

      Millet Meclisi Tutanak Dergisi

      BAŞKAN MUSTAFA KEMAL PAŞA

      Türkiye Büyük Millet Meclisi bu gün ikinci yasama yılına giriyor (Allah başarılı etsin sesleri) Geçirdiğimiz bu bir yıl içinde yüce Meclis ve bütün milletçe gösterilen özverili çalışmaları, büyük bir saygı ve yücelikle anmak isterim. (Alkışlar)

      Milli çalışmalarımızın bu güne kadar oluşturduğu mutlu sonuçlardan bahsederken milli yıllarımızın bu yılı milli niteliği ile anmakla özel bir zevk duyabiliriz. İçerdiği dış ve iç olayları özet olarak hatırlatmak isterim. Bildiğiniz gibi, itilâf devletleri, 16 Martta başkentimizi çok acıklı bir biçimde işgal ederek hükûmetimizi çalışamaz durumuna soktular. (Allah kahretsin sesleri). Hilâfet makamını ve saltanatı ellerinde oyuncak yaptılar. Bu suikast darbesiyle, milletimizi güçsüz ve yaşama hakkını korumadan yoksun bir duruma getirdiklerini sandılar ve ortadan kaldırma arzularının gerçekleştirilmesine artık hiçbir engel kalmadığı fikrine kapıldılar. Bunun tersine, ateşkesin imzasından beri düşmanlar tarafından yapılan acı antlaşmaya uymayan ve yok edici saldırılar karşısında yeterli derecede uyarılmış olan milletimiz, bu son feci olayı unutamadı. Derhal, bu yazgının gerçek sahibi olduğunu ve egemenliği sahip çıktığını dünyaya ispat etmek için metin ve onurlu tavır takındı. (Yaşasın sesleri).

      Seçimlerin yapılması için çağrılan milletimiz hemen vekillerini seçerek görev başına gönderdi. Ülkenin geleceği, vekillerinden oluşan yüce Meclisinizin koruyucu ellerine bırakıldı. Yüce Meclisiniz de toplanmasının birinci günü olan 23 Nisan 1920 tarihinde milletimizin, bağımsız geleceğini içte ve dışta bizzat üstleneceğini ve ülkeyi yönetmeye başlandığını bütün dünyaya ilân etti. (Alkışlar) Meclisinizi oluşturan şerefli üyelerin her biri, uzak yerlerden bin türlü üzüntü ve zorluklara katlanarak Ankara'ya geldiler. İstanbul da saldırıya uğrayan Meclisi Mebusan üyelerinden bir kısmı, düşman tehdidi ve kovuşturması altında Anadolu'ya geçtiler. Böylece Büyük Millet Meclisinin bütün şerefli üyeleri, o karanlık ve karışık günlerde milletin istediği yüce görevin yapılmasına olgun bir kararlılık ve dayanıklılıkla el koydu. Bu gün bütün bu sayın arkadaşlarımı tekrar kutlama ve saygılarımı bildirme fırsatını bulduğum için mutluyum. (Alkışlar) Meclisimizin ne kadar güç şartlar altında ve ne büyük özveri ile görevine başladığını ve devam ettiğini anlamak için, tarihi toplantımızı ve bundan sonraki günlerde iç durumumuzu hatırlamak yeterlidir.

      Efendiler,

      Hatırlarınızdadır ki, itilâf devletlerinin koruyuculuğu ve İstanbul'un bazı çevrelerinin kışkırtması ile millet bireylerini birbirine kırdırmak üzere hareket eden Anzavur, Biga dolaylarında faaliyete başladı. Aynı kışkırtmaların etkisi ile Düzce, Hendek, Adapazarı, Bolu ve Gerede dolayları Hilâfet Ordusu adı altında faaliyet gösteren hainlerin etki alanına girdi. Din, millet ve memleketin kurtuluşu amacına yönelmiş olan milli girişimlerimizi şeriat dili ile aşağılayan fetvalar çıkarıyorlardı. Bu şeytanca, haince kışkırtma girişimleri sonucunda, Meclisimizin burada ilk toplandığı gün asiler, Ankara'nın sekiz saat uzaklığına gelmiş bulunuyordu. Büyük Millet Meclisinin güçlü ve metin durumu, ileri görüşlü önlemleri, sayesinde yatıştırılan bu isyan şamatalarını Yozgat, Zile, Akdağmadeni ve Sivas çevresi baş kaldırmaları ve bunları da Konya, Karaman, Ilgın ayaklanmaları izledi.

      Ülkemizin diğer bazı yerlerinde de milli hükûmetimizin sözünü dinlememe olayları görüldü ve daha sonra Demirci Mehmet Efe ve Ethem ile kardeşlerinin, hainliklerine tanık olduk. İşte efendiler, yüce Meclisimiz ve onun hükûmeti, düşmanların ve hainlerin düzenleme ve özendirmeleri ile ortaya çıkan bu gericilik olaylarını ve huzursuzlukları bastırma konusunda başarılı oldu. (Çok şükür sesleri) Oldukça az zarar ve can kaybı ile karışıklığı ortadan kaldırdı. Küçük görülmüş ve aldatılmış olan halk uyarıldı ve aydınlatıldı. Halkın cahil kısmına da gerçek durum konusunda bilgi verildi. Bu arada, özellikle Anadolu'nun saygıdeğer, ilim sahibi kişilerinin gerçek dini telkinlerle halka ilettikleri doğru yolu gösterme uyarılarını teşekkürle anmayı kendime bir görev sayarım. (Alkışlar)

      Efendiler,

      Hatırlatmak isterim ki, kararlılık ve inancımızı sarsmak için, içte meydana getirilen üzücü olaylar henüz sürerken, düşmanlarımız da dıştan baskı ve acımasız kışkırtmalara bir an bile ara vermiyorlardı. Batıda Yunanlılar ve güneyde Fransızlarla onların silâhlandırdığı ve bize karşı kışkırttığı Ermeniler ve doğuda Ermenistan Ermenileri memleketimizin ele geçirdikleri yörelerinde ve işgal edilen sınır ve cepheler çevresinde müslüman halka çeşitli zulümler uyguluyor ve katliam yapıyorlardı. Yunanlılar birçok kuvvetlerimizin iç ayaklanmalarla uğraştığı ve aslında henüz düzenli milli ordumuzun kurulmadığı bir sırada, yerel kuvvetlerle savunulan batı cephelerimize saldırdılar. Bu savaşların maddi sonuçları üzücü olmakla birlikte, milleti daha güçlü bir inançla savunma cesareti verdiğinden çok yararlı sayılmalıdır. Doğrusu, ateşkesten sonra düşmanlarımız tarafından silâhları alınarak ve sayıları azaltılarak eritilen orduları az zamanda neredeyse baştan kurduk, yeniledik, donattık, giydirdik. Bu gün her cephede üstün bir biçimde savaşan ve vatan savunmasının ne demek olduğunu tam anlamıyla bilen ordularımız vardır. (Alkışlar) Bu ordular sayesinde Doğuda Ermenistan zaferini kazandık ve Batıda Yunanlıları yendik. (Alkışlar) doğu ordumuzun etkili durumu bize milli tutsaklığımızın önemli bir nedenini oluşturan Kars, Ardahan ve Artvin'in geri alınmasını sağladı. (Alkışlar) Ordularımız ülkeyi koruma ve ülkenin tam bağımsızlığını sağlama gücünü göstermeye, ispat etmeye hazır bulunuyorlar. (Yaşasın sesleri) İnşallah pek uzak olmayan bir gelecekte yaşamamızı, tam bağımsızlığımızı sağlayacak olan kahraman ordularımızın komutanlarıyla subay ve erlerine ve büyük bir şan ve şerefle milli savunmamıza fiilen katılan halka ve özellikle vatanlarının savunmasında olağanüstü kahramanlıklar gösteren Gazi Antep halkına, genellikle halkın başında resmi görevlerini vatanseverliğe yakışır biçimde özveri ile yerine getirmekte olan hükümet görevlilerine, bütün milletin ve yüksek heyetimizin duygularına tercüman olarak minnetlerimi arz etmeyi görev sayıyorum. (AIkışlar)

      Efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ülke geleceğini tam olarak üstlendiği gün, bulduğu yönetimin, geçmişin özgürlük tanımayan fikirleri ve kuralları üzerine kurulmuş çürük bir yapı olduğunu açıklamaya gerek görmüyorum, yüce Meclisiniz işte böyle bir yapının düzeltilmesi çalışmalarına girişmiştir ve zamanla tamamlamayı amaçladığı prensipler genel yönetimi güvenilir bir biçime dönüştürme işlemini başarmaktadır. Teşkilât-ı Esasiye Kanununun (Anayasa) içeriği uygulandığı ve yeni İl İdaresi Kanunuyla tamamlandığı takdirde, memleketin içte muhtaç olduğu gelişme ortamının tam anlamıyla hazır olacağına inanıyorum.

      Efendiler,

      Mücadelenin önemini anlayan milletimiz bütün gücü ile büyük bir çaba göstermiş, memleketin bütün parasal ihtiyacını sağlayacak ümit vaat eden fikirleri sunmuşlardır. Milli işlerde, ülkemizde önemli bir olay böylece çözümlenmiş, az çok denk bir bütçe hazırlanması başarılmıştır. Ülkemizde iktisadi konuların nitelik ve önemi bilinememekle birlikte, yüce Meclisiniz ülkenin gelir kaynaklarına sahip olması için prensipler koymuştur. Ateşkesten sonra, yabancılar gelir kaynaklarımıza tümüyle el koymak için girişimlerde bulundular, İstanbul'daki zorbaların sözlerine dayanarak, maden aramak için gerekli izin belgelerinin verilmesini yasakladılar. Biz, memleketin bütün varlık kaynaklarına sahip olarak ihracat ve ithalât arasındaki dengenin sağlanması ve üretimin gideceği yere kolayca ulaması için, yolların düzeltilmesini ve ulaşıma açık tutulmasını sağlamaya çalıştık. Milli eğitim, genel sağlık, nüfus ve kalkınma yönlerinde pek göze görünür sonuçlar henüz alınamadı. Ancak, bu konularda iyi sonuçların açık bir şekilde görülebilmesi için ortam, süre, araç ve çok sayıda paraya ihtiyaç olduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte, ülkenin ve milletin en gerekli ihtiyaçlarının sağlanması yolları araştırılmakta ve incelenmekte olup, yakın bir gelecekte memnuniyet verici bir sonuç elde edilebilmesi için bir ortam yaratılmasına çalışılmaktadır. Yüce Meclisin kurduğu istiklâl mahkemeleri sayesinde, süratli ve adaletli bir biçimde birçok kötü tutumlara son verilmiştir. Bu gün memleket, medeni kanunlarla ve sabit mahkemelerin kurulmasıyla asayişe hükmeden bir duruma getirilmiştir.

      Efendiler,

      Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir yıldan beri olgun bir başarı ile sürdürdüğü ve uyguladığı iç ve dış politika, fiili sonuçları ile tamamen açıklığa kavuşmuştur. Efendiler, politikamızda belirli olan prensiplere bu güne kadar bağlı kaldığımız gibi, bundan sonra da, milletin geliştirilmesini, egemenliğin korunmasını sağlayacak olan bu politikamızı korumaya devam edeceğimiz tabiidir. iç politikamız da en belirgin özelliğimiz olan kanunları bir an önce çıkararak iyi bir biçimde uygulamaya çalışacağız.

      Dış politikamızca, milletin yararına gerekli bulunan esasları içine alan tamamen bağımsız ve bağlantısız bir politika izleyeceğiz. (Alkışlar) Meclisimiz ve Meclisimizin hükûmeti cenkçi ve maceraperest olmaktan uzaktır. Tam tersine barış ve esenliği tercih eder. Özellikle insani, medeni amaçların ortamının oluşmasına son derece taraftardır işte bu esaslar ıçinde gerek doğu ve gerek Batı devletleri ile daima iyilikiler ve dostluk bağları aramaktayız. Doğuda Azerbaycan, Kuzey Kafkas ve Afganistan hükümetleriyle samimi ve cidani ilişkiler kurduğumuz gibi, Irak ve Suriye islâm halkıyla da fevkalâde samimi bağlar kurduk. Bizce önemli olan bu bağları korumaktayız.

      İran hükûmetiyle de ilişkilerimiz vardır. Bunu doğrulamak görevimizdir. Ermenistan ve Gürcistan ile aramızdaki ilişkilerin de yakında düzeleceğini ve milli yararlarımıza uygun bir şekle ulaşacağını ümit ederiz.

      Rus Bolşevik Cumhuriyetiyle mevcut ilişkilerimiz iyi bir şekilde oluşmakta ve devam etmektedir. Ve bu ilişkiyi halen Moskova'da bulunan yetkili heyetirnizin katıldığı konferansta daha ciddi esaslara dayandırarak kuvvetlendirmeye çalışmaktayız. Bu çalışmamızın tamamen millet arzusuna uygun olacağına şüphe yoktur.

      Batı alemine gelince; itilâf devletlerinden bazılarıyla zaman zaman yarı resmi temaslar yapılmış ve daima memleket ve milletimizin yararına olmak şartıyla dünyada barış ve huzuru sağlama imkânı artmıştır. İngiliz siyasi devlet adamları, bizim barışsever amaçlarımızı daima anlamamış görünmüşlerdir.

      Milletimizin bir yıllık uğraşı sonucunda var oluşu ve bağımsızlığının savunulması konusundaki azim ve kararının sarsılmaz olduğu açıkça görüldü. Milletimiz, İstanbul'da padişahın huzurlarında toplanan Saltanat Meclisinde ayağa kalkılarak alınan karara dayanılarak İstanbul hükûmetinin kabul ettiği Sevres Antlaşmasının altındaki idam kararının yok etme niteliğini anladı. Milletimiz Sevres Antlaşmasının Türkiye'de uygulama alanı bulamayacağını, kararlı mücadelesi ile maddeten ispat ettikten sonra, itilâf devletlerinin siyasi devlet adamları bizimle görüşmeye gerek duymuşlardır. (Alkışlar)

      Geçen yılın bu günlerinde gelen barışla ilgili haberler, herkese üzüntü veriyordu; her tarafta düşmanların maddi ve manevi hücumları ile karşı karşıya idik. Herkes bize karşı idi. Bu gün bütün dünya davamızın kutsallığını anlamış bulunuyor. İnsanlık dünyası ve medeniyet bize her taraftan günden güne artan bir güler yüz gösteriyor. Geçen yılın bu günlerini derin bir kaygı ve üzüntü içinde yaşayan milletimiz, bu yılın aynı günlerinde kararlı ve metin olu şunun eserini görmekle övünmelidir.(Alkışlar) Geçen yılın bize getirdikleri en büyük yıkım ve uğursuzluk Sevres Antlaşması idi.

      Efendiler,

      Düşmanların bütün bir yıllık çabalarına karşılık sonuçta bu gün Sevres Antlaşması hükümleri fiilen ve hükmen yoktur. (Sürekli ve şiddetli alkışlar)

      Sonucundan ümitli olmak istediğim Londra Konferansı, insanlık dünyasının hak kazanmış olduğu barış ve huzuru bir süre geciktirse bile, bu gün anlaşılmıştırki, Sevres Antlaşması hükümleri Türkiye'ye zorla uygulanamaz. (Şiddetli alkışlar)

      Efendiler,

      Bu sonuca, 1918 ateşkes antlaşmalarını yenik olarak imzalamış uluslar arasında, uyguladığı politikanın ileri görüşlülüğü ve silâhlarının kuvveti sayesinde, ancak Türkiye ulaşabilmiştir.

      Efendiler,

      İtilâf devletleri bizi bağımsız bir devlet olarak değil yaşama yeteneği olmayan bir millet olarak görünüyorlardı (Çok yanlış sesleri) ve bu yanlış görüşe dayanarak memleketimizi parçalamak ve milletimizi boyunduruk altına almak istiyorlardı. Onları bu görüşte aldatan neden, milletimizin kendi kendisini yönetmeyi başaramayacağı sanısıdır. Oysa milletimiz ilk yıldan beri her türlü yardım ve yol gösterenden ve asırlardan beri yönetimden soyutlanmış olarak, milletlerin başına gelebilecek olan felâketlerin en büyüğü ile karşılaştığı halde, en medeni en insani ve bütün hürriyet şartlarına u***** kendini idare etmektedir. (Alkışlar) Düşmanlarımız, işgal ettikleri ülkemizde her çeşit savunma araçlarından arındırılmış olan vatandaşlarımıza karşı bu güne kadar aralıksız yıkma, yağma, öldürme, sürgüne gönderme gibi zulüm ve haksızlıklarını sürdürmeye devam ettikleri halde, Büyük Millet Meclisi hükûmetinizin bölgesi içinde kalan bütün Müslüman olmayan unsurlar, kanunlarımızın ve silahlarımızın koruması altında, korkusuzca, güven içinde yaşamaktadır. (islâmiyet gereği ve insanlığımızdan sesleri)

      Efendiler,

      Bu konuşmama ek olarak yüce meclisinizin bir yıllık çalışmalarını, takdir ederek, özetlemek isterim. Yüce Meclisin toplantı başlangıcı olan 23 Nisan 1920 tarihinden düne, 28 Şubata kadar 311 gün geçmiştir. Bu süre içinde yüce Meclisiniz 159 birleşim yapmıştır. Bu birleşimlerde 51 gizli ve 356'sı açık olmak üzere 407 oturum yapılmıştır. Yüce Meclisiniz çalışmaları ile şimdiye kadar genel kurulda 104 kanun kabul edilmiştir. Bundan başka, 149 kanun önerisi görüşüldükten sonra reddedilmiştir, demek ki 253 kanunla uğraşmıştır. Bundan başka, gereği yapılmak üzere 67 kanun önerisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. 6 kanunun görüşülmesi ertelenmiştir. 55 kanun yeni yıla devredilmiştir. Demek oluyor ki, toplam 381 kanunla yüce Meclisimiz uğraşmıştır. Yüce Meclisinizin çıkardığı kanunlar içinde Vatana Hiyanet Kanunu, Bakanlar Kurulu üyelerinin seçimi kanunu, Yargıtay'ın kurulması ile ilgili kanun, İstanbul'un işgalinden sonra İstanbul hükûmetince imzalanmış bulunan antlaşma ve diğerlerinin yürürlükten kaldırılması kanunu, Toplantı Yeter Sayısı Kanunu, istiklâl Mahkemeleri kurulması ile ilgili kanun, İçki Yasağı Kanunu, köylünün mutluluk ve refalhını sağlamak üzere Baltalık Kanunu, Savaş Zammı Kanunu, yine milletin sağlık ve yaşamı ile ilgili olması dolayısıyla Frenginin Bulaşmasını Önleme Kanunu, milletin ve yüce heyetinizin niteliğini, şeklini ve yetkilerini tespit etmek üzere Anayasa ve iktidarımızı, mali gücümüzü göstermiş olması nedeniyle bütçe kanunlarını anmak uygun olacaktır. Komisyonlardaki çalışmalara gelince;

      Efendiler, Komisyonlara çeşitli olaylarla ilgili kanunları da içeren 703 iş yollanmıştır. Bunlardan 422'si komisyonlardan çıkmıştır. 281'i yeni yıla devredilmiştir. Bundan başka, yüce heyetinizin ilgilendiği olayları izlemeniz sonucu önemli bulunan konularda ayrıca 111 adet önerge verilmiş ve bunlar Bakanlar Kuruluna havale olunmuştur. Bunların, yürütme işlerini izlerken gösterilen dikkati ispat etmesi nedeniyle olağanüstü önemi vardır. 122 önerge ile Bakanlar Kurulunun sorular sorulmuş ve gensoruda bulunulmuştur.

      Arkadaşlar, yüce heyetinizin bu Meclisle ilgili olan bu çalışmalarından başka doğrudan doğruya şerefli arkadaşlarımızdan birçokları yüce meclisiniz adına devlet görevlerine de fiilen katılarak vatan görevlerini yerine getirmeye çalışmışlardır. Kısaca özetlemek gerekirse, arkadaşlarımızdan bir kısmı elçiliklere atanmışlardır; bir kısmı doğuda ve batıda heyetlerde delege olarak en önemli siyasi konular ile uğraşmışlardır. Ve yine arkadaşlarımızdan bir çokları orduların, kolorduların, birliklerin, kıtaların başında olarak düşmanlarla çarpışmışlardır ve çarpışıyorlar. Ve yine seçkin arkadaşlarımızdan bir kısmı er olarak cephelere gitmiş olan askeri kıtaların içinde düşmanlarla savaşmışlardır. Arkadaşlarımızdan bir kısmı da istiklâl mahkemelerinde adliye işleri ile uğramıştır. Yine bir kısım arkadaşlarımız memleket içinde önemli hükümet olaylarının soruşturulması için görevlendirilmişlerdir. Pek çok arkadaşlarımız millete doğru yolu göstermek ve aydınlatmak için yorucu geziler yapmışlardır. Çoğu kez ordu cephelerini isteklendirme ve gayretlendirme için dolaşmışlardır. Doktor olan arkadaşlarımız savaş meydanlarında yer almış olan askerlerimizin tedavilerini hemen acil olarak yapmışlardır. üyelikle memurluğun aynı anda yapılmasına kanunen sakınca bulunmadığı zamanlarda da birçok arkadaşımız valiliklerde, mutasanrıflıklarda, kaymakamlıklarda bunun gibi adli ve mülki memuriyetlerde bulunmak suretiyle, Devletin işlerine katılmışlardır.

      Efendiler, Yüce meclisimiz olağanüstü çalışma ile uğraşırken yürütme kuvvetiyle görevlendirdiğiniz Bakanlar Kurulu üyelerimiz de savaş meydanlarındaki komutanlık karargâhları gibi geceli gündüzlü çalışmaları ile takdir toplamışlardır. Bakanlıkların ve bütün iş arkadaşlarımızın görevlerini büyük bir düzen ile yürütmelerinden dolayı kendilerine teşekkür ederiz. (Katılırız sesleri)

      Bu bunalımlı yasama yılının ödüllendirilmesini görmekle mutlu olan meclisimiz, ilk gününe kavuştuğu ikinci yasama yılında da aynı canlılıkla çalışarak inşallah son başarıyı elde edecektir. (inşallah sesleri) Cenab-ı Haktan hepinize başarılar dilerken, haklarımızın korunması ve bağımsızlığımızın kurtarılması gibi yüce ve kutsal savaşta şehitliği kazanan kardeşlerimizin mübarek ruhlarına da fatihalar sunarım. (Fatiha okundu)

      Yüce meclis, ikinci yasama yılına on ikisi Malta'da tutuklu altmış sekizi İstanbul Meclisi Mebusanından katılan ve iki yüz yetmişi de Büyük Millet Meclisine üye olarak seçilen toplam 350 sayın üye ile başlıyor. Malta'daki haksızlığa uğramış saygıdeğer arkadaşlarımızı da yakında aramızda görmenizi dilerim. (inşallah sesleri)

      Efendiler, Milletimizin olağanüstü yeteneği vardır, bu yeteneklerin geliştirilmesi ve veriminin ortaya çıkması ile şüphesiz parlak sonuçlara ulaşacaktır. Ancak, tarihin bazı korkunç kayıtlarını büyük bir önemle hatırlatmayı yararlı buluyorum. Arkadaşlar, bir millette, hele bir milletin yönetimi başında bulunan yetkililer de aşırı istek ve kişisel tartışmalar, vatan ve millet görevlerinin gerektirdiği yüce duygulara üstünlük sağladığında devletlerin parçalanma ve dağılmasını engellemek mümkün değildir. Milletimizin gerçek temsilcileri olan bütün arkadaşların bu gibi çelişkilerden daima uzak kalacaklarından dan şüphe etmiyorum yüce heyetimizin karşılıklı duygusal kardeşlik ve beraberliğinin, temsilcisi bulunduğumuz bütün millet içinde de yayılarak, hep aynı olgunluğu oluşturacağı tabiidir.

      Sayın arkadaşlarım, bütün bir millet, ölümle göz göze baktığımız ateşkes günlerinden başla*****, bu güne kadar aldığımız yolu, atlattığımız sayısız güçlüğü bir kez daha birlikte hatırlayalım. Ne zaman başladığı bilinmeyen zamanlardan beri, bağımsızlık şerefi ile yaşayan milletimiz, en kötü bir sona, ölüme gidiyor gibi görünmüş iken, tutsaklığa karşı evlâdını ayaklanmaya çağıran atalarımızın sesi kalplerimizde yükselerek bizi son kurtuluş savaşına yöneltti. (Alkışlar) Artık ümitsizlik, usanç günleri çok uzaklarda kaldı. Memlekete kurtuluşu, gerçek yolu göstermiş ve bütün milleti kendi bağımsızlık bayrağı altında toplamış olan yüce meclisiniz ikinci yasama yılına girerken ben, ufkumuzda açığa çıkmaya başlayan ışıkların, bu kadar felâket görmüş olan mutsuz vatanımızda, iyi bir sabah olmasına dua ediyorum. (Sürekli alkış)

      Yorum

      İşlem Yapılıyor
      X