Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

Kapat
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • TA2CCC
    Banned
    • 03-06-2004
    • 8304

    Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...


    TACEDDİN URAL'ın yazısı

    10 Kasım sebebiyle yine yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayacak Anıtkabir. Peki, Anıtkabir ne aslında?

    Bu hafta, bir nevî “Anıtkabir Haftası” olacak… Anıtkabir'in Arkasındaki şifrelerin kodları neler? Aslanlı Yol sadece “yol” mudur, niye bodurdur Anıtkabir'in ağaçları? Neden İnönü'nün mezarı başka yerde değil de Anıtkabir'dedir?

    Bir Ankara-İstanbul tren yolculuğu sohbetinde tanımıştım onu, Restaurant Vagon'da… Pek çok büyük şehirdeki heykel ve anıtların mimarı bir profesörün yanında, kendi deyimiyle “yamaklık” yapmıştı bir dönem; o da mimardı, heykeltraştı. Lâf lâfı açtı, söz Anıtkabir'e kadar geldi. Heykel, anıt ve anıt mezarlar konusunda yetkin olan yontucunun anlattıkları ilginçti.
    Yeknesaklık bozar “hüzün havası”nı

    “Dünyada anıt mezarlar, salt bir defin olayıyla sınırlı değildir. Anıt mezarlardan, kişi kültünü daha da belirgin hale getirmesi, ziyaretçilerinde 'uhrevî' duygular uyandırması beklenir. Bu, Türkiye'de de böyle olmuştur. Anıtkabir'i yapanlar, bir anıt mezarda olması gereken hemen her şeyi düşünmüşlerdi. Meselâ, Aslanlı Yol ve diğer uzun yürüyüş yollarında yer alan zemin taşları asimetriktir. Ayrıca beşer santim uzunluğu olan çimler de vardır taşların arasında. Bununla; yürüyenlerin dikkatinin yeknesaklaşıp, yürürken başlarını sağa sola çevirme, yukarı kaldırma ya da sıkılarak etrafındakilerle konuşmalarına mani olmak amaçlanmıştır. Her şeye rağmen gözleriniz taşlara takılmadı, 'başınız önde' yürümediniz diyelim. O zaman da en azından çim aralıklarına ayağınızın takılmaması için yine mimarların öngördüğü biçimde yürümek zorunda kalırsınız. Böylece yol üzerindekilerin görüntüsü, 'başları önlerinde keder içerisinde yürüyenler' şeklinde olur.”

    Anıtkabir'in ağaçları neden bodurdur?

    Muhatabım, Anıtkabir'in çevresine dikilen ağaçlarla ilgili de, enteresan şeyler söylemişti. “Tesadüf değil” diyordu, “buranın yeşillendirilmesi için seçilen ağaçların bodur olması. Ankara'nın düzlük alanda bulunabilecek en yüksek tepesi olan Rasattepe, 'görkem'i hazırlayan bir zemin oldu. Buranın yeşillendirilmesinde kullanılan ağaçlar ise bilinçli olarak kısa boylu, bodur ağaçlardan seçildi. Böylece anıt yapının Ankara'nın her tarafından görülebilmesi amaçlandı. Düşünün, Anıtkabir'in etrafı ulu çınarlar ya da servilerle dolu olsaydı yarım asır içinde yani tam da bu yıllarda anıt mezar görünmez hale gelirdi.”

    Yapım yıllarındaki ağaçlandırma tercihlerine ilişkin olarak anlatılanları, yıllar sonra yaşanan bir olayla birlikte düşününce mimarın haklılık payı var gibi görünüyordu. Ankara'nın en görkemli yapısı olması öngörülen Anıtkabir'in -ki 1950'lerde tam da öyleydi-, yıllar sonra bu özelliğine bir ortak gelebileceği fikri, bazılarının ciddi tepkilerine yol açmıştı. Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde sürüncemede kalan Kocatepe Camii'nin inşaatını hızlandırıp, projesinde de değişiklikler yapıp camiyi büyüttüğünde, pek çok köşe yazarı, caminin büyüklüğünü dillerine dolamışlardı. “Özal, Ankara'nın en büyük yapısı Anıtkabir'le boy ölçüşecek bir cami yaptırıyor. Amacı, Anıtkabir'in Ankara siluetindeki tekliğini ve büyüklüğünü gölgelemek” yollu eleştiriler, o günlerde yaygın hale gelmişti.

    Anıtkabir'in yerinde Frigliler'in mezarları vardı

    Anıtkabir'in, semboller üzerinden anlatımı yeterli deyip, teknik özelliklerine bakılacak olursa, burada da ilginç pek çok detay bulunuyor. Anıtkabir'in inşası için ilk olarak Ankara Kalesi ile Atatürk Orman Çiftliği de gündeme gelmişti. “Atatürk, geçmişi değil, geleceği temsil eder” denilerek eski çağlardan kalma Ankara Kalesi fikrinden vazgeçildi. Atatürk Orman Çiftliği'ne karşı çıkanlar ise “Burası mesire, eğlence yeridir. Bir anıt mezar için uygun olmaz” görüşünü savunmuşlardı.

    Anıtkabir'in şimdiki yerini ise CHP Trabzon Milletvekili Mithat Aydın önermişti. Anıtkabir'in bulunduğu yer, rasat takipleri yapıldığı için Rasattepe olarak anılıyordu. Anıtkabir'den sonra adı Anıttepe olan mahalde, çok eski asırlarda da yine mezarlar vardı. M.Ö XII. yüzyılda Anadolu'da devlet kuran Frigliler'e ait bazı mezar yapıları (tümülüsler) burada bulunuyordu. Mezarlarda, ölünün öbür dünyada kullanacağı düşünülen günlük hayata dair eşyalar vardı. İskelet kalıntıları ile bütün bu eşyalar, Anıtkabir'in buraya yapılma kararının alınması üzerine Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne taşındı.

    Anıtkabir için 1941'de açılan yarışmaya, Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katılmıştı. Yapıma ise ilk üçe giren projelerden Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nınkiler uygun görüldü. İnşaatına 9 Ekim 1944'de başlanıp, 1 Eylül 1953'de tamamlanan Anıtkabir'in ağırlığının 150 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Anıt mezar, 750 bin metrekarelik bir alan üzerinde Aslanlı Yol, tören meydanı, mozole ve on kuleden oluşuyor. Anıtkabir; depreme dayanıklı kılınmak için, geminin su altındaki kısmı gibi önemli bir bölümü toprağın içine gömülerek inşa edildi.

    Kabir, 40 tonluk lahitin altında

    Mustafa Kemal Atatürk'ün kabri, 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor. Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında kabrin etrafı, her ilden getirilen topraklarla çevrili. Ölümünden 15 yıl sonra Etnoğrafya Müzesi'ndeki geçici istirahatgâhından Anıtkabir'e nakledilen Atatürk'ün naaşı, tahnit işleminin çözülmesinin ardından buraya defnedildi. Mezar odasına, Genelkurmay Başkanı'nın izniyle girilebiliyor. Ankara'nın, neredeyse her tarafından görülebilen Anıtkabir'in bayrak direği ise ABD'de yaşayan Nazmi Cemal isimli bir işadamı tarafından 1946'da Türkiye'ye armağan edildi. Uzunluğu 33,5 metre olan bayrak direğinin 4 metrelik kısmı kaidenin altında bulunuyor.

    Anıtkabir Nizamnamesi'nden…

    “- Merasim bölüğü Alle boyunca ve Mozole önünde meydanlık etrafında bulunan nöbetçiler tüfekli ve merasim bölüğü kıyafetinde (Kordon yok) bulunurlar.

    - Mozole merdivenlerinde ve için de bulunan nöbetçiler tabancalı, beyaz palaska, eldiven ve çelik başlıklı bulunurlar.

    - Bu ziyaretlere katılacaklar, ziyaret saatinden 15 dakika evvel (10 Kasım'da saat 08.40 da) Anıtkabir giriş merdivenleri önündeki meydanda hazır bulunarak tertibi alırlar.

    - Ziyaretçilerin başkanı, teslim aldığı çelengi sembolik taşın muayyen yerine koyarak yerini alır. Bu esnada boru ile verilecek bir (Ti…) işaretiyle ziyaretçiler saygı duruşuna geçerler. Bir dakikalık (10 Kasım'da 2 dakikalık) bir saygı duruşunu mütaakıp bando İstiklal Marşı'nı çalmaya başlar.

    - Mozole'nin boşalmasını mütaakıp ziyaretçiler protokol sıralarına göre ve altışarlı sıralar halinde Mozole'nin sol kapısından girmek ve sağ kapıdan çıkmak suretiyle sembolik taşın önünden bir saygı geçidi yaparlar.”

    Atatürk, siyaset sahnesinde yaşıyor

    Siyaset bilimci Mimar Türkkahraman, “Türkiye'de Siyasal Sosyalleşme ve Siyasal Sembolizm” isimli kitabında, Atatürk, İnönü ve Anıtkabir bağlamında şunları söylüyor:

    “Karizmatik bir lider olan Atatürk'ün ölümü sonrası doğan siyasal boşluk, manüplasyon ve semboller yoluyla Milli Şef İsmet İnönü'ye lanse edilen bir tür kişilik kültü imajı ile aşılmak istenmiştir. Devlet dairelerine İnönü'nün resimleri asılması ve paralara İnönü'nün resminin basılması, karizmatik liderin ölümü sonrasındaki boşluğu doldurma girişimi olarak değerlendirilebilir. Fakat İnönü'nün kişiliği bu boşluğu doldurmada yetersiz kalır. .”

    Türkkahraman'ın görüşleri, “Anıtkabir'deki İnönü” gerçeğiyle birleşince, kastedilen daha da belirgin hale geliyor. Anıtkabir'e ilişkin detaylar aktaran mimar-heykeltraş da, İnönü'nün Anıtkabir'e defni için şunları söylemişti:

    “İnönü'nün lahtinin Anıtkabir'e göre hem çok küçük tutulması, hem de hayatta olduklarındaki gibi onun Atatürk'ün yanına 'monte edilmesi' de bilinçlidir. Böylece İnönü'nün, sağlığında olduğu gibi, öldüğünde de 'İkinci Adam' olduğu gösterilmek istenmiştir. Anıtkabir'de daha sonra yapılan kimi düzenlemeler ise Atatürk'ün; günlük siyasi, ideolojik kullanımda 'varmışçasına' intibaını uyandırmak merkezli düşüncelerden sadır olmuştur. Bu çerçevede Atatürk'ün bire bir ölçülerde bir mumya heykelinin müzeye konulması, Anıtkabir Şeref Defteri'nin direkt Atatürk'e hitap eden cümlelerle doldurulması hep bu, 'Atatürk sanki sağ'mışçasına bir havanın oluşturulmasına yönelik bilinçli uygulamalardır.”

    Yeni Şafak - Pazar
  • delimanyak
    Banned
    • 14-03-2006
    • 507

    #2
    Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

    Atatürk, Türk ulusu var oldukça ölmez. şifre falan önemli şeyler değil kalbimizde yaşıyor

    Yorum

    • oguza
      Junior Member
      • 19-11-2004
      • 200

      #3
      Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

      yazıda tek takılğım nokta son kısım oldu... bu yayını yapan gazeteyi de 4 senedir duzenli olarak takip etmekteyim (aynı zamanda gun toplam 5 gazete) ve gorusum şudur ki bilinçi olarak yapılmış bir haber olarak algılıyorum...

      Vatanını seven dinine bağlı biri olarak bu tur haberlerin bilinçli olarak birilerine karşı antipati kazandırmak adına yapıldığını her zaman görmüşüzdür.

      Fikirlerimiz çatışabilr doğruyu da ancak boyle bulabiliriz.Pasta savaşı yapar gibi... Pasta tatlıdır, ancak pasta savaşı sonunda buyuk bir pislik ortalığı kaplar... onu temizlemek de sonuçta bize düşer...

      Tarihi iyi takip edenler şunu bilir ki, ATATÜRK'ÜN ÜSTÜN SAVAŞ STREJİLERİ ve ÖNDERLİĞİ sayesinde bir millet kendi bağımsızlığını ve egemenliğini kazanmıştır...

      Bunu görüşü sadece bizler değil, savaştığımız ülkelerin komutanları önde olmak üzere siyasilerine kabullenmiştir...

      Şimdi İnönü'nin tarihteki rölü sadece ATATÜRK'ün emrinde olan bir komutandan başka bir şey olmayışıdır...

      Şimdi benim her zaman aklıma gelen bir iki soru vardır bu konu hakkında. Sizlerle paylaşmak istiyorum...

      1.si Sakarya Meydan muharebereleri neden İnönu Savaşı adını alıştır...

      düşman polatlı ya kadar geldiğinde ATATÜRK'ün vermiş olduğu direktifler sayesinde düşman ilk once sakarya nın doğusuna ve eskişehir yakınlarına püskürtülmüştür.

      2.si ise; İnönu eğer ATATÜRK'ten sonra gelen 2. kişiyse sadece İnönü değil TÜM AİLESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'ne ne verebilmiştir...

      bir örnek vermek istiyorum... 1938 yılı 10 Kasım'ında ölen ATATÜRK'ten sonra yönetimi İnönü almıştır ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ ilk borç parasını dışarıdan tahsil etmiştir...

      3.sorum İnönü 2. kişiyse ve bulunduğu savaşlardan hiç bir ders çıkarmadı mı ki 12 adaları Yunanlılara geri verdi???

      işte butun bunlar İnönu'nun öğrendiğimiz kariyeriyle çelişen bir ifadedir.

      Sağ - Solu kötüleyerek bir yerlere gelinmez sadece oyalanmış oluruz. doğruyu bulmak üzerinde yararlı olup olmadığını tartışmak gerektiğine inanmaktayım.

      Şahsi fikrim 2 Adamın asıl KAZIM KARABEKİR olduğundan yanadır...
      Eğer KAZIM KARABEKİR ATATÜRK'E inanmasaydı onu ilk gördüğü yerde yani ERZURUM'da DOĞU İllerini denetleme sırasında tutuklatamazmıydı ki buna da yetkisi vardı.Çünkü Rütbesi ATATÜRK'ten yüksekti...

      Kazım Karabekir'in anıları okuduktan sonra bir de bu pencereden bu olaylara bakmanız araştırmanız dileğiyle...

      Yorum

      • TA2CCC
        Banned
        • 03-06-2004
        • 8304

        #4
        Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

        Yorum

        • tatar bragadin
          Junior Member
          • 18-08-2006
          • 28

          #5
          Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

          bu fikirlerine katılıyorum oguza kardeş ama dediğin gibi ikinci yada üçüncü artık fark etmez şu anki durumumuza bakarsan

          Yorum

          • ridata
            Junior Member
            • 09-12-2004
            • 17

            #6
            güzel bir cevap

            Originally posted by TA2CCC View Post
            ne işimiz var bizim ecnebilerle kardeşim

            Yorum

            • serayhefe
              Junior Member
              • 16-05-2004
              • 247

              #7
              Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...




              Selamlar Arkadaşlar,

              Yazı bana göre kasıtlı yazılmış. Anıtkabirle ilgili olumlu yanları da yazmış. Nedeni tarafsız görünüp bel atından vurmak. Bu yazıyı okuyan kimilerin Anıtkabir hakkında düşünceleri olumlu olabilir, kimilerinin de olumsuz olabilir. O gazeteyi daha çok hangi profilde insanların okuduğu ile ilgili bir değişken.
              Örnek verecek olursak, Frigyalılardan söz etmiş, Frigyalılar Türk değil bu kimileri için olumsuz, kimileri için nötr, kimileri için olumlu olabilir. Tümülüslerin de görünür bir yere kondurulmak istendiği için aynı yer seçilmiş olabilir. Tıpkı İstanbul'da Bizans Döneminde yapılan Ayasofaya'nın yeri ile Topkapı Sarayı ve ünlü camiilerimizin yakın yerlerde oluşu da aynı, doğa güzellikleri ve işlevselliği açısından iyi bir konumda olmasıdır. Çünkü aklın yolu birdir.
              Eğer bir kişi sosyal-psikolojiyi, psikoljiyi veya sosyolojiyi iyi birlirse ilk paragraftaki yazıyı hiç de ciddiye almaz bu gazetenin okurlarına ne kadar saygı duyduğunu da sorgulamadan edemez diye düşünüyorum.
              Bu yaz Anıtkabir'de çektiğim fotoğraflardan ikisini koydum örnekleri de çoğaltabilirim aslında. Orada da görüldüğü gibi herkes gazetedeki yazılan tepkiyi vermiyor. Olmaz da zaten.
              Örneğin dışarıdan ilk defa Ankara'ya gelmiş biri çok merak ettiği bir yere gidiyor ve duygusal kişiliğe sahip değil, mutlu olur. Hiç de başını önüne eğmez etrafa insanlara baka baka gider. Atatürk'ü yalnızca kişi olarak görmeyenler de vardır, Kurtuluş Savaşı mücadelesini kazananların anısına saygı için Anıtkabir'e atfedilen bir değeri anmak için de gidenler olabilir. Yürüdükleri yolun şeklini dikkat ederler mi bilmiyorum? Atatürkçülüğü ile tanın ünlü bir kişi öldürülmüş olabilir protesto amaçlı yürüyüş de olabilir, hüzünlenirler mi? sinirlenirlenirler mi? ona da siz karar verin.
              Ha bu arada bazı insanlar da şunu dünebilir, bu ülke ne zor şartlar altında kurtuldu, şimdi ise bir takım insanlar kişisel çıkarını ülkenin çıkarından üstün tuttuğu ve Atatürkçülüğün kişisel çıkarlarına dokunduğu için saldırları düşünüp yazıda da belirtildiği gibi başları önde hüzünlenebilirler.
              Son düzenleme serayhefe; 21-12-2006, 22:19.

              Yorum

              • zaim zorlu
                Junior Member
                • 26-04-2005
                • 191

                #8
                Konu: Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri...

                Emeği geçenlere teşekkürler.



                Kalbimizdesin

                Yorum

                İşlem Yapılıyor
                X