Konu: Gazetelerin Spor Yazarları Günlük Yazıları
Yemen EKŞİOÐLU Fanatik
Ah Rüştü ah
Hafta sonu İstanbul’da 228 resmi müsabaka vardı. Dün saat 12.00’de kar yağışı başlamıştı. O saate kadar 48 müsabaka oynandı. Kar yağışından sonra, bugün dahil olmak üzere bütün müsabakalar ertelendi.
Ama İnönü Stadı’na geldik. Turgut bey ve arkadaşları önlemini almıştı. Siyah-Beyazlılar, istekli bir oyunla 3 puanı aldı. Dün, göze hoş gelmeyen bir görüntü vardı; o da müsabakanın topu. Futbol topu ile haşır neşir olduğum dönemlerde, bu tür sahalarda hep kırmızı topu arardık. Tamam, sponsorun dediği olmalı ama parayı veriyorsun, hiç olmazsa malında görülsün, oynanan oyunda görülsün. Bilmiyorum ekran başında nasıl izlendi! Herkes Gordon’u merak ediyordu. Ben de merak ediyordum. Çünkü Ankara’daki TFF Genel Kurulu’nda sevgili kardeşim Hikmet Karaman ve yardımcısı Engin’le bu oyuncuyu masaya yatırdık. Sezon başı kampta birliktelermiş. Kafamı da çok karıştırmışlardı. Her topa çıkışında ‘acaba’ sorusu vardı. Dün, Ankara takımı son 15 dakika hariç, Beşiktaş defansını rahatsız edip pek ısırmadıysa da, topun sibobunu aramadan, risk almayarak ve en yakın arkadaşına topu yollayan biri olarak gözüktü. Ancak aranan kan değil.
Aydın Karabulut... Ölü toplar da Delgado ve Ricardinho kadar etkili. Başarılı olmasını ailesinden de çok istiyorum. Bu tür maçlar şanstır. Daha üretken oynaması gerekirdi ama sırıtmadı. Cisse’de ne derece etkili bir oyuncu olduğunu dün akşam gösterdi. Çünkü Beşiktaş, Cisse’nın olmadığı her maçta çok sıkıntı çekiyor. Asıl sıkıntı ne biliyor musunuz? Defanstaki kafa karışıklığı. Yakalamışsın 2 farklı üstünlüğü. Öyle hatalar yapıyorsun ki, telafisi mümkün değil. Bu Beşiktaş takımı huzur göremiyecek mi? Ah Rüştü ah...
Yemen EKŞİOÐLU Fanatik
Ah Rüştü ah
Hafta sonu İstanbul’da 228 resmi müsabaka vardı. Dün saat 12.00’de kar yağışı başlamıştı. O saate kadar 48 müsabaka oynandı. Kar yağışından sonra, bugün dahil olmak üzere bütün müsabakalar ertelendi.
Ama İnönü Stadı’na geldik. Turgut bey ve arkadaşları önlemini almıştı. Siyah-Beyazlılar, istekli bir oyunla 3 puanı aldı. Dün, göze hoş gelmeyen bir görüntü vardı; o da müsabakanın topu. Futbol topu ile haşır neşir olduğum dönemlerde, bu tür sahalarda hep kırmızı topu arardık. Tamam, sponsorun dediği olmalı ama parayı veriyorsun, hiç olmazsa malında görülsün, oynanan oyunda görülsün. Bilmiyorum ekran başında nasıl izlendi! Herkes Gordon’u merak ediyordu. Ben de merak ediyordum. Çünkü Ankara’daki TFF Genel Kurulu’nda sevgili kardeşim Hikmet Karaman ve yardımcısı Engin’le bu oyuncuyu masaya yatırdık. Sezon başı kampta birliktelermiş. Kafamı da çok karıştırmışlardı. Her topa çıkışında ‘acaba’ sorusu vardı. Dün, Ankara takımı son 15 dakika hariç, Beşiktaş defansını rahatsız edip pek ısırmadıysa da, topun sibobunu aramadan, risk almayarak ve en yakın arkadaşına topu yollayan biri olarak gözüktü. Ancak aranan kan değil.
Aydın Karabulut... Ölü toplar da Delgado ve Ricardinho kadar etkili. Başarılı olmasını ailesinden de çok istiyorum. Bu tür maçlar şanstır. Daha üretken oynaması gerekirdi ama sırıtmadı. Cisse’de ne derece etkili bir oyuncu olduğunu dün akşam gösterdi. Çünkü Beşiktaş, Cisse’nın olmadığı her maçta çok sıkıntı çekiyor. Asıl sıkıntı ne biliyor musunuz? Defanstaki kafa karışıklığı. Yakalamışsın 2 farklı üstünlüğü. Öyle hatalar yapıyorsun ki, telafisi mümkün değil. Bu Beşiktaş takımı huzur göremiyecek mi? Ah Rüştü ah...

. Daha bu işin bilincinde değiller.” “Bravo.. Çok doğru. Çünkü yıllık bütçesi 550 milyar dolar. Dolayısıyla bunu yönetecek olan insanların da biraz daha bilinçli olmaları lazım. Türk sporuna ben Futbol Federasyonu’nda idarecilikle başladım. Aslında yukarıdan aşağıya inmek de yarar vardır hayatta. Mesela ben Ayhan Bermek’i çok takdir ediyordum. Çünkü hem bilgisi, hem cesareti, hem de kendine güveni ile işe soyundu. Fakat daha sonra çekilmeyi tercih etti. Bence en iyisini de yaptı. Eskimemek her zaman için güzeldir.” “100 yıl evvel bu kulüp kurulduğunda bir kültür, eğitim kurumunun içinden çıkmıştır. Bu da çok önemli bir konudur. Çünkü Fenerbahçe böyle bir olaydan oluşmamıştır. Batıya açılmak ayrı bir konudur.” “Vallahi artık biz doğuya açıldık gibi geliyor bana. Çünkü batı demokrasiye açık insanların kanadıdır. Bakın Galatasaray’da dikkat ettim. Mahsustan bazı kişilere pozisyonlar veriliyor ve kaybetmeleri isteniyor. Yok oldukları zaman da aranan suçlu bulunmuş oluyor ve baştaki yine bildiğini okuyor. Bu arada kulüpte sadece iki senelik yöneticilikle seçilip; hatta bazılarının statlara bile gitmediği durumlarda muhatap sayılan Adnan (Polat). İstenmeyen, sevilmeyen adam pozisyonuna sokuluyor. Bu sadece Adnan için değil... Daha evvel ben vardım, daha evvel Ergun vardı ve daha evvel de Ali Dürüst vardı. Ve işte sizlerinde gördüğü gibi öncelikle Galatasaray; ardından da Türkiye artık ne yazıktır ki, dünyaya batıdan değil, doğu penceresinden bakmaya başladı. Fransızların güzel bir tabiri vardır: Bon pour l’orient (Şark için iyi). Bunu şarka hizmete gidecek hocalar için kullanırlar. Şimdilik gidiyor, ama uzun süreli devam etmez. Bakın burada bir önemli husus daha var. Maalesef Galatasaray’da yapılmaması gerekenler de yapıldı.”“Seyrantepe projesi tamamen bir fiyaskodur. Nedenini de söyleyeyim size , çünkü beraber yaşadık. Biliyorsunuz, ilk projenin oluştuğu zaman başkan ile beraberdik. Sevgili Mustafa’nın (Şişli Belediye Başkanı) bize teklifi idi. Yönetimde herkes tarafından ret görmüştü. Daha sonra bu proje tekrar gündeme geldi. Hatta İş Bankası yöneticileri beni aradılar. Bu projede biz de olalım. Çünkü inanın tarihi bir proje... Ve de 800-900 milyon dolarlık bir şekil aldı.” “Evet, ta kendisi.. Hatta ortak olalım ve bunu gerçekleştirelim dediler. Uzun seneler bu proje gitti, gitti, geldi. Ve Başkan hep kendi yapma olayını tez kabul ettiği için Refik Hakan adındaki bankacı arkadaşı ile bu işi yürütmek istedi. Ve ne yazık ki 800-900 milyon dolarlık proje bugün 100-200 milyon dolarlık kısır bir proje haline getirilmiş vaziyette. Büyük bir işmiş gibi gösteriliyor. Tabii başkan için önemli; çünkü hiç olmazsa bir şey yapmış görünümünde..Seyrantepe ama, benim için Yeni Ali Sami Yen Kompleksi; başkanın 6 senelik icraatının bir eseri olarak ortaya atıldı. Çünkü insanlar kafalarında ve icraatlarında herhangi bir kompleks sunamayacak olurlarsa; bu defa kendileri komplekse girerler. Zaten bu projenin oluşumu için o kadar çok Ankara’ya gidildi ki; hükümete yakınlık açısından inşallah yakında Spor Bakanımız da olur. Zaten kendisine Futbol Federasyonu Başkanlığı da teklif edilmiş, ama reddetmiş.. İyi de yapmış, kabul etmemekle. Çünkü bir Galatasaray Kulübü’nün başkanlığı başka, o iş başka!..” “Maalesef Adnan Bey’in yine zorlandığı alanlardan biri. Sezon başında bize Amerika’dan bu transfer politikası için tez hazırlayan bir ekip var dediler. Hakikaten çok iddalı bir laf. Ama tezin sonuçlarını da görüyoruz... Düşünün artık çağın gereği bir takıma futbolcu mu seçeceksiniz.. Veya seçtiniz diyelim.. Adam nasıldır? Ne yer, ne içer? Nelerden hoşlanır? Sağlık durumu nedir? Kardeşim bunları illaki birilerinden öğrenmeğe gerek yok. Yani sözü uzatmayacağım bu menajer grubu var ya... İşte bir takımı vezir de, rezil de ediyorlar. Bağlamışlar kulüpleri tekellerine bildiklerini okuyorlar. Kulüplerde sanki onlardan başka bilgi sahibi yokmuş gibi davranıp adeta esirleri oluyor. Bunlar gerçek anlamda simsar. Bir de şuna dikkat etmek lazım. Bir isim menajerlik hususunda kapağı attı mı, olay bitiyor. Artık başkası o kulübün kapısını çalamıyor. Bence böyle bir tekele de hayır demenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Mesela Barousso.. Adamın internetten kaç dakika futbol oynadığını bizler bile görebiliyoruz. Artı bu adam uzun süren bir sakatlık geçirmiş. Bakalım hakikaten iyileşmiş mi
Yorum